• Sonuç bulunamadı

Açık Standartlar ile İlgili Tartışmalar

3. AÇIK STANDARTLAR

3.5 Açık Standartlar ile İlgili Tartışmalar

Açık standartlar ile ilgili tartışmaların temelinde, özellikle karşıt olanlar açısından bakıldığında, ticari kaygılar yatmaktadır. Bununla birlikte, açık standartlara yandaş olanlar ile karşıt olanlar, görüşlerinde genellikle aynı noktalardan hareket etmektedir. Yandaş olanlar, tescilli standartların tedarikçi bağımlılığı yaratacağı ve bunun devletlerin tarafsızlık ilkesine aykırı olduğunu belirtmekteyken, karşıt olanlar sadece açık standartların dayatılmasının, seçme özgürlüğünü kısıtlayacağı ve teknolojik yeniliklerden uzak kalmaya neden olacağını, devletlerin bir bağımlılıktan başka bir bağımlılığa geçiş yapacağını ileri sürmektedir.

Karşıt olanlar, bir kurumun gereksinimlerine tam olarak karşılık veren ama henüz “açık” olarak tanınmamış veya en başından açık olmayan bir standartla geliştirilmiş çözümlerin kullanılım dışı bırakılmasının gelişimi yavaşlatacağı düşünmektedir. Buna bağlı olarak, her açık standartın birlikte çalışabilirliği garantilemeyeceği üzerinde durulmaktadır. Açık standart kullanan bir yazılımın herhangi bir geliştirme ve lisanslama modeliyle üretilebileceği, bunun üzerine bir kısıtlama getirmenin sakıncaları olacağı belirtilmektedir.

Her iki grup da, -açık standartlara uyum dışında- genel gereksinimler, fonksiyonellik, toplam maliyet ve yatırımın en iyi getirisi gibi kriterlerinin yazılım seçiminde önemli rol oynaması gerektiğine vurgu yapmaktadır. Doğal olarak, her iki taraf da kendi çözümlerinin bu kriterleri karşıladığına inansa da, karşıt olanların temel savunma noktası; açık standartlara dayalı sistemler kısa vadede avantajlı gibi gözükse bile

uzun vadede (örneğin, 5 yıllık bir zaman diliminde) bunun dezavantaja dönüşeceği yönündedir.

Açık standartlara yandaş olanlar daha çok Özgür veya Açık Kaynak Kodlu Yazılımlara (Ö/AKKY) taraftar olan gruplardır. Tescilli standart üreticilerinin en büyük kaygısı, genellikle ücretsiz ve farklı bir lisanslama modeli ile dağıtılan bu ürünlerin yaygınlaşması ile gelirlerde ciddi düşüşler yaşanacağı yönündedir. Yazılım seçimleri konusunda araştırmalar yapan Software Choice grubu bu konuda şu şekilde yorumlar getirmektedir [13]:

“AS’lar, bileşenlerin birbirine uyumuna dayanır. Bu nedenle, teknoloji

yatırımından en iyi dönüşü sağlamak ve fonksiyonel gereksinimleri karşılama noktasında esnekliği sağlamak için sadece AS’ları tercih etmekten kaçınmalıdır. Standartlar, yazılımlar gibi, teknolojideki ilerlemelere bağlı olarak sürekli gelişmektedir. Bu doğrultuda, bu tür standartlar, teknolojideki değişimlere cevap vermek ve BÇ’ği en etkin maliyetlerle gerçekleştirmek için sürekli güncellenmektedir. En iyi teknik çözümün sağlanabilmesi için, ne tür bir standartın kullanılacağı devletler tarafından zorlanmamalıdır. BÇ’ği garantilemek için açık standartlarla geliştirilmiş özgür yazılımları kullanan devletler, zamanla güncelliğini yitiren ve desteklenmeyen standart ve teknolojileri kullanma ve özel sektörün yakaladığı teknolojik gelişimlerin gerisinde kalma riski taşır. Bunun sonucunda, özel sektör ile kamu sektörü arasında birlikte çalışamama sorunu ortaya çıkacaktır. Ayrıca güçlü FMH, sektöre gelir sağlayarak, BÇ’ği geliştirecek standartların geliştirilmesini sağlayabilir. Ö/AKKY’ın kullanımı rekabeti düşürecek, maliyetleri artıracak, inovasyon için gelirleri düşürecek, vergi ödemelerini azaltacak ve milli servetin düşüşüne neden olacaktır. Ö/AKKY, marjinal maliyetlerle fiyatlandırılır. Teknolojinin hızlı ilerlemesine bağlı olarak, bu marjinal maliyetler düşük gelirler sağlayarak, araştırma ve geliştirmeye pay ayrılmasını engelleyecektir.”

Bu yorum, çok büyük bir yazılım sektörüne sahip olan gelişmiş ülkeler açısından doğru olabilir. Ancak, genellikle dış tedarikçilere bağımlı olan, kendi yazılım sektörünü geliştirememiş ve araştırma ve geliştirme için ayrılacak kaynakları büyük oranda lisans ücretleri olarak yurtdışına aktaran, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler açısından bu konu üzerinde daha kapsamlı durulması gerekmektedir. Bu noktada, her iki tarafın da milli servetin korunmasına vurgu yaptığı görülmektedir.

Andreve Updegrave, gelişmiş ülkelerdeki bu karşıtlığı, ‘standartlara dayalı yeni sömürgecilik’ olarak adlandırmakta ve gelişmiş ülkelerin bu konudaki avantajlarını şu şekilde belirtmektedir [21]:

“Geniş bir araştırma ve geliştirme yetenekleri vardır, FMH ile ilgilenecek geniş bir hukuk kadrosu vardır, sık sık diğer firmalarla karşılıklı lisans anlaşmaları yapma olanakları vardır, standart kurumlarının geleneksel yapılarına uygun bir kurum kültürüne sahiptirler ve oldukça geniş bir patent portfolyoları vardır.”

Bir başka itiraz noktası, çok fazla sayıda açık standart olmasına karşın gereken her teknoloji için bulunmadığı, olanların üzerinde yeterli tecrübe olmadığı yönündedir. Bazı durumlarda mevcut tescilli standartların kullanımının daha pratik olduğu belirtilmektedir. Bu itiraza, devletlerin kararlı bir açık standart politikası olduğu ve yatırımlarını bu yönde yaptığı sürece tüm standart geliştirici ve ürün tedarikçilerinin standartlarını açmaya teşvik edileceği şeklinde yanıt verilmektedir [31].

Açık standartların geliştirilme ve dokümante edilme süreleri, yapısı gereği çok daha uzun sürebilmektedir. Bu nedenle, açık standartların kullanılmadan teknolojinin eskidiğine yönelik eleştiriler gelmektedir. Bu tür eleştirilere karşılık olarak, XML’in şu anda veri alışverişinde en yaygın kullanılan açık standartlardan biri olduğu ve halen kullanılmakta ve geliştirmekte olduğu belirtilmektedir [32].

Tartışılan bir diğer noktada standartların teknolojik değişimler nedeniyle sık sık değişikliğe uğraması gerektiği, açık standartların bu noktada esnek olmadığı ve hızla düzenlenemediğidir. Taraf olanların buna cevabı, aynı sorunun kapalı standartlar için de söz konusu olduğu, esnekliği sağlayanın standartın yaygınlığı olduğu şeklindedir. [32]

Avrupa BÇÇ kapsamında verilen açık standart tanımı da pek çok tartışmaya neden olmuştur. Bununla ilgili yorumlar şu şekilde özetlenebilir [21,24,35]:

• Ö/AKKY grupları tanımlamayı kabul ederken, ANSI, BSA ve EICTA gibi

gruplar özellikle son 2 maddeyi eleştirmişlerdir. Bu gruplar, bu maddelerin patent sahibinin belirli bir telif almasını ve açık standartın içerdiği ana teknolojinin kullanımı konusunda belirli kısıtlar koymasını onaylayan diğer standart kurumlarıyla çeliştiğini belirtmektedir.

• Yine aynı maddelerin mobil telefon sektörü için çok kısıtlayıcı olacağı

düşünülmektedir.

• Bazı yorumcular, lisansların devir hakkı ve ruhsatlanmasına yönelik bir

belirleyici ve açık olmadığı belirtmekteyken, başka yorumcular ise bu tanımlamaların sadece Ö/AKKY bazlı açık standart tanımları olduğunu, bunun ise AB Kamu ihaleleri için teknolojik tarafsızlık, ayrım yapmama ve eşit muamele ilkelerine ters düştüğünü düşünmektedir .

• Çerçevenin atıfta bulunduğu 98/34/EC sayılı direktifte yer alan “sadece resmi

standart kurumları tarafından yayınlanan spesifikasyonlar standart olarak kabul edilir” tanımının açık standartların oluşum sürecini kapsamadığını, dolayısıyla hem çerçeve ile çeliştiği hem de bir üst maddede belirtilen ilkelere ters düştüğü ve rekabeti önlediği söylenmektedir.

• İtiraz olanağı olmaksızın telif talebi olmaması konusu da, herhangi bir patent

ihlali durumda koruyucu dayanaklar içermediği için yeterli görülmemektedir.

• ABÇÇ, birlikte çalışabilirliğin yönetimsel, kavramsal ve teknik üç yönü

olduğunu belirtmekle birlikte sadece teknik birlikte çalışabilirlik açısından açık standartlara değinmektedir. Yönetimsel ve kavramsal birlikte çalışabilirlik altyapılarının oluşturabilmesi için, sektörün içerik değişimi ve iş süreçlerinin uygulanması ile ilgili açık standartları (örn. ebXML, BPEL4WS) belirlemesi gereklidir.

AB, açık standartlar konusunda tavrını daha net ortaya koymak ve gerek BÇÇ kapsamında verilen açık standart tanımına gelen eleştirilere, gerekse yukarıda belirtilen tartışmalara cevap olarak BÇÇ’nin 2. versiyonunda, kapsamın daha açık belirlenmesi ve uygulamaların netleştirilmesini gereksinimini duymuştur. Bu doğrultuda [14]:

1. Açık standartların seçiminde odak noktası, yazılım bazlı, karmaşık BİT sistemleri kapsamında birlikte çalışabilirliktir.

2. Açık standart ve teknik spesifikasyonlar, ilgili tüm tarafların standartları uygulamasına ve kalite ve fiyat açısından rekabet edebilmesine olanak sağlamalıdır. Hedef, yenilikçi ve rekabetçi bir sektöre sahip olmaktır, sektörde büyük pay sahibi olan firmaları destekleyerek pazara yeni girişleri engellemek değildir. Ayrıca özgür yazılım ve tescilli yazılımlar arasında fiyat/kalite değerlendirmelerine göre seçme özgürlüğüne sahip olunabilmelidir. Bu durumda temel nokta, telif hakları kuralları ile engellenmeden ve pek çok AB kurumunda kullanılan özgür yazılım lisansları ile uyumlu olarak, açık standart ve teknik spesifikasyonların, hem tescilli hem özgür yazılımlarda uygulanabilmesidir.

3. Açık standart ve teknik spesifikasyonların tanımını çarpıtmaya yönelik çabalar, standartlaştırma süreçlerinin tutarlılığını koruyarak ele alınmalıdır. 4. Açık standartların gelişimini engellemeye yönelik çabalar da ayrıca ele

alınmalıdır. Açık standart olarak önerilen bir spesifikasyon, tüm ekleri ile birlikte bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Bir standardın, standart olarak kabul edilmemiş bir ekini kullanmak, uyumsuzluk olarak kabul edilmelidir. 5. AS için verilen temel tanım, kamu idarelerinin gereksinimlerini

yansıtmaktadır. Pan-Avrupa eDevlet hizmetlerinin geliştirilme sürecinde, açık yazılımların kullanımından potansiyel bir yarar sağlanamayacağına karar verilirse, niteliklerin tanımdaki (1) ve (2) nolu maddelerle sınırlandırılması yeterlidir. Aksi halde, her 4 kritere de uyulmalıdır. Ayrıca, hiç bir gerçek açık standart ve teknik spesifikasyonun uygulanamayacağı veya yukarıdaki kriterlerin bir veya daha fazlasının göz ardı edilmesi gereken durumlar ortaya çıkabilir.

6. AS tanımı, tüketicilerin gereksinimlerini en üst düzeyde tutan bir bakış açısını yansıtır. Bununla birlikte, hiç bir sektör oyuncusu üzerine bir kısıt getirmez. Hangi lisans modelini izleyeceği ve modeli uygulayıp uygulamayacağı tamamen standart ve teknik spesifikasyonun yaratıcısının kararına kalmıştır.

4. BİRLİKTE ÇALIABİLİRLİK VE AÇIK STANDARTLAR KONUSUNDA