• Sonuç bulunamadı

Şehrin Coğrafi ve Stratejik Konumu

1. YERLEŞME VE NÜFUS

1.1. Harput Şehri

1.1.1. Şehrin Coğrafi ve Stratejik Konumu

Anadolu’nun en eski yerleşim alanlarından biri olan Harput, Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yukarı Fırat Bölümü’nde, güneyinde yer alan ve 38˚41ˈ Kuzey paraleli ile 39˚13ˈ Doğu meridyeninde kalan bir plato üzerinde kurulmuştur. Yaklaşık olarak 1450- 1500 m. yüksekliğinde olan bu platonun batısı Kuz Ova, doğusu Ulu Ova, güneyi Elazığ Ovası ve kuzeyi ise, bugün büyük bir kısmı Keban Baraj Gölü’nün altında kalan Murat Nehri Vadisi ile sınırlandırılmaktadır. Ortalama 1751 km² lik bir alanı kaplayan bu plato, 30-40 km uzunluğunda ve 15-20 km. genişliğindedir40.

Harput Şehri, kuzeyden Tunceli’nin dağlık bölümü, güneyden de Güneydoğu Toroslar’dan tekevvün eden yüksek alanlarla çevrilidir. Tunceli dağlık bölgesi, en kuzeyde yükseltisi 3900 metreye kadar ulaşan Munzur Dağları ile son bulmaktadır. Güneybatı-kuzeydoğu yönünde düzenli üç sıra şeklinde uzanan güneydeki Güneydoğu Toroslar’ın yükseltisi ise 2000-2500 metre arasındadır. Sıkışık bir şekilde uzanan dağlar, Dicle ve Fırat vadileri tarafından yoğun bir şekilde parçalanmıştır. Behrimaz Ovası ve Hazar Gölü, bu dağlık bölge içine yerleşmiş çukur sahalardan meydana gelmiştir41.

Harput, coğrafi konum olarak stratejik bir noktada kurulmuştur. Kuzey, güney, doğu ve batı istikametlerinde şehirleri bir birine bağlayan önemli bir geçiş noktası olması sebebiyle eski çağlardan itibaren, Kuzey ve Orta Anadolu, Kuzey Mezopotamya, Kafkaslar, Suriye ve İran’daki bazı ticaret yollarıyla bütünleşmiştir42.

40 M. Taner Şengün, Harput Platosunda Doğal Ortam-İnsan İlişkileri ve Doğal Çevre Planlaması, Elazığ, 2012, s.1; Saadettin Tonbul, “Coğrafi Faktörlerden Yer Şekillerinin Harput’un Kuruluşu, Gelişmesi ve Şehrin Yer Değiştirmesi Üzerine Olan Etkileri”, Geçmişten Geleceğe Harput Sempozyumu, 1, Elazığ, 2013, s. 81-82.

41 Saadettin Tonbul, “Coğrafi Faktörlerden Yer Şekillerinin Harput’un Kuruluşu, Gelişmesi ve Şehrin Yer Değiştirmesi Üzerine Olan Etkileri”, s. 85-86.

42 Recep Yıldırım, “Harput Elazığ Yöresinin Tarihi Coğrafyası”, Geçmişten Geleceğe Harput Sempozyumu, 1, Elazığ, 2013, s. 297-298; Kemalettin Köroğlu, Urartu Krallığı Döneminde Elazığ (Alzi) ve Çevresi, İstanbul, 1996, s. 2-3.

Harita-1: 17. Yüzyılda Harput Sancağının Lokasyon Haritası

Tarihsel süreç içerisinde kullanılan yollardan biri, Hekimhan ile Keban’dan geçerek Harput’a ulaşmakta ve buradan eski hünkâr caddesi ile birleşmekteydi. Yollardan ikincisi; Harput, Keban, Arapgir, Kemaliye ve Divriği’den geçip Sivas’a ulaşmaktaydı. Üçüncü yol ağı ise Samsun’u Bağdat’a bağlamakta ve Sivas’tan sonra eski kervan yolu ile bütünleşmekteydi. Bunlardan başka, Harput-Giresun arasında Keban-Arapgir-Kemaliye, Kuruçay-Şebinkarahisar veya Arapgir-Diviriği- Şebinkarahisar’dan geçen yollar da bulunmaktaydı. Şehirlerarası ticaretin döndüğü yol şebekelerinin varlığı sebebiyle Harput, kervanların konakladığı ve ticaretin yapıldığı ehemmiyetli bir merkez haline gelmiştir. Ayrıca şehrin çevresinde Ulu Ova (400 km²), Elazığ Ovası (610 km²), Kuz Ova, Altın Ova43 ve Aşvan Ovası gibi tarımsal

faaliyetlerin yapıldığı toprakların yanı sıra hayvanların beslenebileceği verimli toprakların da bulunması şehrin önemini bir kat daha artırmaktadır. Yine, Fırat ve Murat nehirleri gibi önemli su kaynakları ile Keban ve Ergani madenleri de bölgeye ayrı bir değer kazandırmaktadır44.

43 Altınova günümüzde Keban Barajı suları altında kalmıştır, Selçuk Hayli, “Tarihi Coğrafya Açısından Harput Şehrinin Fonksiyonları ve Etki Sahası”, Dünü ve Bugünüyle Harput Tarih-Edebiyat-Şiir-Foklor, 1, Elazığ, 2005, I, s. 291-292.

Ticari yolların, tarımsal alanların, su kaynaklarının ve yer altı zenginliklerin kontrolü ve güvenliği fevkalade önemliydi. Bu sebeple çevreye hâkim, engebeli, yüksek ve yalçın kayalıklarla çevrili stratejik bir mevkide Harput Kalesi yaptırılmıştır. Kale, tarihi süreç içerisinde şehrin çevresi için bir korunma alanı oluşturarak kervanların konaklama ve yol güvenliğinin sağlanması hususunda büyük görevleri yerine getirmiştir45.

Osmanlı döneminde stratejik önemini devam ettiren şehir, İznikmid’den başlayıp Bağdat’ta son bulunan Anadolu Orta Kol’un ana güzergâhı üzerinde bulunuyordu. Bu ana yol güzergâhında Sapanca, Tosya, Sivas, Amasya, Hasançelebi, Kangal, Harput ve Diyarbakır’dan oluşan dokuz menzil noktası ve buralardan ayrılan 14 tâli yol yer alıyordu46. Bu yollar, bölge için önemli bir zenginlik kaynağı olduğu gibi, şehre askeri

üs olma vasfını da kazandırıyordu.

Harput, özellikle İran seferleri sırasında ordunun toplanma ve kışlak merkezi olarak kullanılmaktaydı47. Nitekim IV. Murad döneminde, Bağdat’a yapılan seferler

sırasında ve Bağdat Kalesi’nin fethinden sonra, askerî ihtiyaçların temini hususunda Harput Kazası’na sıklıkla müracaat edilmiştir. Yine bu sefer sırasında esir alınan önemli kumandanlar da Harput Kalesi’nde tutularak buradan İstanbul’a sevk edilmişlerdir48.

Ayrıca Harput miri atların kışlaması hususunda da önemli bir merkez konumundaydı49.

Şehir, sonraki yıllarda da stratejik önemini sürdürmüştür. 19. yüzyılın ilk yarısında çıkan aşiret ayaklanmalarını bastırmak ve Kütahya’ya kadar ilerleyen Kavalalı Mehmet Ali Paşa ordusuna karşı önlemler almak amacıyla Sivas, Diyarbakır ve Harput bölgeleri valiliği görevlerine ilaveten Maden Nezareti görevi de Reşid Mehmed Paşa’ya verilmiştir. Paşa, 40 tabur askeri birliğiyle Harput’a yerleşmiş ve burayı ordu merkezi olarak seçmiştir. Bu gelişmeler nedeniyle askeri önemi artan Harput’un eteklerinde yer alan Hüseynik adlı köyde, kışla ve cephaneliklerin bulunduğu büyük askeri tesisler

45 Selçuk Hayli, “Tarihi Coğrafya Açısından Harput Şehrinin Fonksiyonları ve Etki Sahası”, s. 292. 46 Cemal Çetin, Anadolu’da Faaliyet Gösteren Menzilhaneler (1690-1750), Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Konya, 2009, s. 96.

47 Mehmet Ali Ünal, XVI. Yüzyılda Harput Sancağı (1518-1566), Ankara, 1989, s. 33. Kanuni Sultan Süleyman İran seferlerinde daha önce Kayseri, Sivas ve Erzincan yolunu tercih etmiştir. Ancak kışın bu bölgelerde çok şiddetli geçmesi sebebiyle, Kayseri Elbistan yolu ile Malatya geçidinden Harput’a geçilmesi ve diğer bölgelerden gelen kuvvetlerin de Harput’ta birleştirilerek ordunun ihtiyaçlarının karşılanması hususunda 1552 yılında bir ferman göndermiştir. Bkz. İshak Sunguroğlu, Harput Yollarında, I, İstanbul, 2013, s. 170.

48 Ayrıntılı bilgi için bkz. Celalettin Uzun, “IV. Murad Dönemi Bağdad Seferleri Sırasında Harput Sancağı’nın Üstlendiği Rol”, Geçmişten Geleceğe Harput Sempozyumu, II, Elazığ, 2013, s. 755-764.

49 HŞS, nr. 384, s. 239/b.1; HŞS, nr. 384, s. 239/b.2; HŞS, nr. 38244-II, s. 118/b.2; HŞS, nr. 38244-II, s. 90/b.1; HŞS, nr. 38244-II, s. 90/b.2; HŞS, nr. 38244-II, s. 91/b.3; HŞS, nr. 38244-II, s. 93/b.4; nr. HŞS, nr. 38244-II, s. 96/b.2; HŞS, nr. 38244-II, s. 162/b.1.

yaptırılmıştır. Bu gelişmelere paralel olarak, yeni ortaya çıkan askerî, iktisadî ve sosyal gelişmelerin yanı sıra doğal faktörlerin de etkisiyle, Harput’ta bulunan nüfusun büyük bir kısmı ovada yeni kurulmaya başlayan şehre taşınmış, dolayısıyla bu kadim kent de eski cazibesini kaybetmeye başlamıştır50.