• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL BĠLGĠLER ve ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR

2.2. Ġlgili AraĢtırmalar

Ekinci (2013) yapmıĢ olduğu araĢtırmada; Atatürk Dönemi‘nde Türkiye‘de millî eğitim ideolojisinde yaĢanan toplumsal, kültürel, sosyolojik ve siyasal dönüĢümlerin neler olduğunu; dönemin resmî ideolojisi doğrultusunda eğitimin niçin, nasıl ve ne amaçla kullanıldığını göstermeye çalıĢmaktadır. ÇalıĢma kapsamında eğitim, resmî ide- olojinin yeniden üretimi ve onun genç nesillere aktarılmasından sorumlu bir üstyapı kurumu olarak ele alınmıĢtır. Diğer bir deyiĢle eğitim, özneleĢtirme sürecinde, devletin güçlü bir ideolojik aygıtı olarak tanımlanmıĢtır. Bu doğrultuda eğitim, ideolojinin bir aracı olarak açıklanmakta ve bu yönüyle eleĢtirilmektedir. ÇalıĢma üç ana bölümden oluĢmuĢtur. Birinci bölümde ideoloji, ulus-devlet ve eğitim iliĢkisi ortaya konulmuĢtur. Ġkinci bölümde Atatürk Dönemi ulus-devlet ve eğitim politikaları incelenmiĢtir. Üçüncü bölümde Atatürk‘ün söylev ve demeçleri doğrultusunda onun eğitime bakıĢ açısı yaka- lanmaya ve ortaya somut örnekler konulmaya çalıĢılmıĢtır. Yine aynı bölümde 1921 ve 1924 anayasalarında eğitime ne ölçüde değinildiği ve hükümetlerin programlarında eği-

time verilen önemin nasıl vurgulandığı açıklanmaya çalıĢılmıĢtır. Nihayet Atatürk‘ün söylev ve demeçleri ve söylenen bu somut veriler kendini pratik alanda gerçekleĢtirmiĢ, Türk Tarih Tezi oluĢturulmuĢ, ulusal kimlik ve vatandaĢ yaratma projesi olarak Kema- lizm kendini tarih ders kitaplarında yoğun olarak hissettirmiĢtir. Yazara göre, Atatürk Dönemi‘nde eğitim sürecinde resmî ideolojinin tüm ögeleri çocuk yaĢtan itibaren öğ- rencilerin dünyasına aktarılmıĢtır. Bu dönemde eğitimin amacı; siyasal iktidarın eylem- lerine rasyonellik kazandırmak, çok sayıda insanın aynı Ģartlar ve ilkeler altında itaatini sağlamak, yönetenlerin yönetilenlere karĢı üstünlüklerini korumak ve devam ettirmek, kurallara ve statükoya boyun eğmek, kahramana tapınmak, ortak bir amaca bağlamak Ģeklinde sıralanmıĢtır. Eğitim, Atatürk Dönemi‘nde yoğun olarak, insanları siyasal ikti- darın ideolojik dünyasına entegre etmek, siyasal sisteme uymasını sağlamak ve bu du- ruma süreklilik kazandırmak için kullanılmıĢtır. Dolayısıyla Atatürk Dönemi boyunca eğitimin ve eğitim kurumlarının bireye, devlete karĢı vazifelerini öğretmek ve Türk mil- liyetçiliğini aĢılamak gibi temel bir iĢleve sahip olduğu sonucuna ulaĢılmıĢtır. Ayrıca eğitimin bu ideolojik formasyonlar içerisinde devletin bekası için bir ideolojik aygıt olarak araçsallaĢtırılmasının, ülkemizin günümüzde her türlü sosyal, siyasal, kültürel ve pedagojik sorunlar ile uğraĢmasına sebebiyet verdiği vurgulanmıĢtır.

Topuz‘un (2013) araĢtırmasında, Atatürk‘ün dil politikasının esasları aktarılma- ya çalıĢılmıĢ, bu süreçte nasıl bir çaba sarf edildiği, nasıl bir yol izlendiği belirlenmiĢ ve Atatürk‘ün dil politikası konusunda düĢünce tarzı ve bakıĢ açısı betimlenmiĢtir. AraĢ- tırmada Osmanlı‘nın dile bakıĢı, dil politikasının amacı, aĢamaları, önemi, dil politikası doğrultusunda yapılan hazırlık ve çalıĢmalar incelenmiĢ, Atatürk ilkeleri ile dil politika- sı arasındaki iliĢki irdelenmiĢtir. ÇalıĢmada Atatürk‘ün dil devrimini gerçekleĢtirerek kurduğu yeni Türkiye Cumhuriyeti‘ne millî bir boyut kazandırarak dilini de millîleĢtir- meyi hedeflediği ifade edilmiĢtir. Yapılan çalıĢmalarla Türk dilinin, Türk toplumunun hayatının merkezine konulduğu; Cumhuriyet Dönemi dil ve kültür politikalarının, bir yandan modernleĢmenin gereği olarak sunulan köklü zihniyet değiĢiminin, diğer yandan ulusal birlik ve bütünlük kaygılarının etkisi altında Ģekillendiği sonucuna ulaĢılmıĢtır.

TaĢdöven‘in (2013) araĢtırmasının temel amacı; DP Dönemi öncesi ve DP Dö- nemi‘nde eğitim alanında yapılan uygulamaları ele almak, bu uygulamaların, amacına ne kadar ulaĢtığını ortaya çıkarabilmektir. Okul öncesi eğitimden baĢlayarak, ilköğre- tim, ortaöğretim, din eğitimi, halk eğitimi ve yükseköğretime kadar olan eğitim kade-

melerinde uygulanan ve uygulanmaya çalıĢılanlar incelenmeye çalıĢılmıĢtır. Aynı za- manda çalıĢmada CHP‘nin uygulamıĢ olduğu eğitim politikalarından ve bunun etkile- rinden de bahsedilmiĢtir. AraĢtırmaya göre; Atatürk ile baĢlayan eğitim seferberliğinin DP Dönemi‘ne kadar çeĢitli Ģekillere büründüğü ve DP Dönemi‘nde ise farklı uygula- maların ortaya çıktığı görülmüĢtür. DP‘nin, iktidar olduktan sonra siyasi, sosyal, eko- nomi konularında farklı görüĢler ortaya koyduğu belirlenmiĢtir. Eğitimde CHP Döne- mi‘ne göre sayısal olarak geliĢmeler olmasına rağmen nitelikli ve ilkeli eğitim anlayı- Ģından vazgeçildiği söylenmiĢtir. Halk desteğini almak için ise özellikle laiklik konu- sunda tavizler verildiği, fakat bu tavizlerin Cumhuriyet‘in temel ilkelerinin ve Atatürk devrimlerinin sarsılmasına neden olduğu dile getirilmiĢtir. Yazara göre; ilkeli eğitim, yerini seçmenlerin isteklerine yönelik popülist eğitime bırakarak daha çok okul açmak Ģeklinde plansız ve altyapısız öğretim kurumlarının çoğalmasına yol açmıĢtır. Aynı za- manda dönemin en güçlü Millî Eğitim Bakanı Tevfik Ġleri, ABD‘den eğitimciler davet ederek eğitim konularında planlama yapmak üzere raporlar hazırlatmıĢtır. Böylece Amerikan Ekolü bir eğitim, altyapısız ve yetersiz personelle uygulanmaya baĢlanmıĢtır. Cumhuriyet Dönemi‘nin atılımları olan Köy Enstitüleri ve Halkevleri kapatılmıĢ ve bunda da ideolojik tepkilerle geçmiĢle hesaplaĢma mantığı ön plana çıkarılmıĢtır. Millî eğitim politikasında birbirinin devamı olmayan çalıĢmalar, Türkiye‘nin özellikle kültü- rel alanda yavaĢlamasına neden olmuĢtur. Eğitim sisteminde görülen bu istikrarsızlıklar millî eğitim politikasında kırılmaları meydana getirmiĢtir. Yapılan çalıĢmaların bir süre sonra yine aynı kiĢiler tarafından değiĢtirilmesi, kaldırılan kurumların yerine benzer kurumların kurulması eğitimde ilerlemeyi engellemiĢtir. DP Dönemi‘nde eğitimle ilgili çalıĢmalar sayısal olarak değerlendirildiğinde, okul sayısının arttığı söylense de eğitim sistemi olarak köklü bir değiĢimden söz etmenin oldukça güç olduğu belirtilmiĢtir. DP‘nin eğitimde yapmak istediklerinin temel nedeninin oy kaygısı ve bazı kesimlerin desteğini almak olduğu, bunun da popülist eğitim sisteminin uygulamaya çalıĢıldığının bir ifadesi olduğu anlatılmıĢtır. Eğitim programlarının çok kısa sürede değiĢtirilmesi, uygulamaya konulacak kararların sonuçlarının neler getireceğine dair bir araĢtırma ya- pılmamıĢ olması, alınan kararların yine aynı iktidar sırasında hatalı bulunarak değiĢti- rilmesi eğitimde istikrarsızlığa sebep olmuĢtur. Sonuç olarak; sürekli değiĢen eğitim politikalarının yarardan çok zarar getirdiği, baĢta ortaöğretim olmak üzere eğitimin kali- tesinin giderek düĢtüğü, DP‘nin eğitim politikasının Türk eğitim sisteminin kuruluĢ dö-

nemindeki eğitim politikası olma özelliğini tamamen yitirdiği ve ABD etkisinde yeni- den Ģekillendirildiği tespit edilmiĢtir.

Kapluhan‘ın (2011) araĢtırmasının amacı, Atatürk‘ün eğitime bakıĢ açısını, eği- time verdiği önemi, eğitim anlayıĢının dayandığı temel noktaları tespit etmek; Atatürk Dönemi‘nde, Türkiye‘nin izlediği eğitim politikasını, yeni baĢtan oluĢturulan eğitim sisteminin kurulma aĢamalarını ve özelliklerini ortaya koymak; bu dönemde gerçekleĢti- rilen eğitim faaliyetlerini, bu faaliyetlerin geliĢimi ve sonuçları ile eğitim politikasını etkileyen inkılap hareketlerini inceleyerek bu faaliyetlerin Coğrafya Eğitimi‘ne etkileri- ni ve Atatürk Dönemi‘nde Türkiye Cumhuriyeti‘nde Coğrafya Eğitimi‘ni incelemektir. Bu amaçla Osmanlı Devleti Dönemi‘ndeki eğitim sisteminin yapısı genel olarak izah edilmiĢ, Millî Mücadele Dönemi‘nde ve Cumhuriyet‘in ilk yıllarındaki eğitim anlayıĢı- nın genel özellikleri belirtilerek bu dönemde eğitim alanında yapılan önemli reformlar anlatılmıĢtır. Tez, giriĢ ve sonuç kısmı dıĢında beĢ ana bölümden oluĢmuĢtur. Birinci bölüm giriĢ kısmından oluĢmakta, ikinci bölümde Cumhuriyet eğitimine hazırlık döne- mi, üçüncü bölümde Cumhuriyet Dönemi eğitim sisteminin oluĢum ve geliĢimi, dör- düncü bölümde Atatürk‘ün eğitim anlayıĢı, beĢinci bölümde öğretmen yetiĢtirme politi- kası, altıncı bölümde Atatürk Dönemi coğrafya eğitimi ele alınmıĢtır. Cumhuriyet‘in ilk yıllarında eğitimle ilgili kurulan kurumlar ve gerçekleĢtirilen yenilikler dikkatle ince- lendiğinde, benimsenen eğitim anlayıĢının ulus-devlet karakterine uygun bir Cumhuri- yet Eğitimi olduğu görülmüĢtür.

Sapmaz‘ın (2011) araĢtırması, 12 Eylül 1980 Askerî Hükümeti ve 1983-1987 I. Özal Sivil Hükümetinin eğitim görüĢ, politika ve uygulamalarını karĢılaĢtırmak amacıy- la gerçekleĢtirilmiĢtir. AraĢtırmada ilk olarak eğitim ve siyasal iktidar iliĢkisi incelen- miĢtir. Daha sonra 12 Eylül 1980 Askerî Hükümeti ve I. Özal Sivil Hükümetinin eğitim görüĢ, politika ve uygulamalarına ayrı ayrı yer verilmiĢtir. Bunun için, Millî Eğitim ġûraları, Kalkınma Planları, Hükümet Programları, Tebliğler Dergisi, devlet baĢkanları- nın ve baĢbakanların demeçleri, Milliyet, Cumhuriyet ve Yeni Asır olmak üzere üç ga- zete ele alınıp değerlendirmesi yapılmıĢtır. Son olarak da, iki hükümetin eğitim görüĢ, politika ve uygulamaları karĢılaĢtırılarak incelenmiĢ, 12 Eylül 1980 Askerî Hükümeti ve I. Özal Sivil Hükümeti arasındaki benzerlik ve farklılıklara ulaĢılmıĢtır. AraĢtırmaya göre, 12 Eylül 1980 Askerî Hükümeti ile I. Özal Sivil Hükümeti arasında benzerliklerin ağırlıkta olduğu tespit edilmiĢtir. 12 Eylül 1980 Askerî Hükümetinin hemen ardından

ülke yönetimine gelen I. Özal Sivil Hükümetinin, tam sivilleĢememiĢ bir hükümet oldu- ğu belirlenmiĢtir. Askerî Hükümet Dönemi‘nde gösterilen denetimli ve otoriter tutumun Sivil Hükümet Dönemi‘nde de sürdüğü gözlemlenmiĢtir. I. Özal Sivil Hükümeti halkın taleplerine dönük yeni bir eğitim politikası geliĢtirememiĢ, askerî hükümetin getirdiği eğitim politikasını olduğu gibi devam ettirmiĢtir. Yasaklar her iki hükümet döneminde de devam etmiĢtir. Askerî ya da sivil olsun her yeni hükümet döneminde eğitimde yeni- den yapılanma yoluna gidildiği, köklü değil yüzeysel çalıĢmaların yapıldığı, alınan ka- rarların uygulamaya dönüĢtürülemediği araĢtırmaya konu olan hükümetler döneminde de görülmüĢtür. Eğitim, her iki hükümet döneminde de -özellikle 12 Eylül 1980 Askerî Hükümet Dönemi‘nde- resmî ideolojiyi öğreten, ezberleten bir araç olmaktan öteye gi- dememiĢtir. Eğitim süreci, devlet ideolojisine uygun ve uyumlu insan üretilmesi ve ide- olojik olarak toplumsal itaatin sağlanması süreci olarak iĢlemiĢtir. Eğitim sayesinde insanların davranıĢları ve düĢünceleri genel ahlakla ve kanunlarla uyumlulaĢtırılmaya çalıĢılmıĢ, bu, eğitim aracılığıyla düzenlenerek gerçekleĢtirilmiĢtir. Hükümetin ideolojik ilkelerini gölgeleyecek, eleĢtirecek tüm değer ve ilkeler dıĢlanmıĢtır. Siyasal iktidarın yarattığı kahramanlar, mitler, antlar, marĢlar ve törenler öğrencilere yoğun bir Ģekilde aktarılarak siyasal iktidarın meĢruiyeti yeniden üretilmiĢtir. Bunların dıĢında her zaman olduğu gibi hükümet programlarında, Ģûralarda, kalkınma planlarında, eğitim toplantıla- rında görüĢülen eksikliklerin çoğunun giderilemediği, belirlenen hedeflere ulaĢılamadığı tespit edilmiĢtir. Kalkınma planlarında, özellikle son üç beĢ yıllık kalkınma planlarında, eğitim sisteminin yetersizlikleri vurgulanmıĢ, bunun için eğitim sisteminin yeniden dü- zenlenmesi öngörülmüĢ olmasına karĢın hedefler gerçekleĢtirilememiĢtir. Son olarak eğitim sisteminde belli ölçüde nicel geliĢim sağlanmasına karĢın, niteliğe aynı biçimde önem verilemediği saptanmıĢtır.

Ulusoy‘un (2011) araĢtırmasında, millî eğitim sisteminde örtük bir ideoloji ola- rak bulunan militarist ögeleri ortaya çıkarmak amaçlanmıĢtır. ÇalıĢma beĢ bölümden oluĢmuĢtur. Birinci bölümde tezin metodolojisi belirtilmiĢ ve hangi yöntemlerin kulla- nıldığı açıklanmıĢtır. Daha sonra içerik analizi ile ilgili bilgi verilmiĢ ve içerik analizi- nin teze nasıl uygulandığı açıklanmıĢtır. Ġkinci bölümde önce militarizm sözcüğünün etimolojik ve antropolojik kökenleri açıklanmıĢ, daha sonra bu sözcüğün imlediği tarih- sel ve sosyolojik anlamlar ortaya konmuĢtur. Üçüncü bölümde ulus-devlet ve militarizm iliĢkisinden, Osmanlı modernleĢmesinden kısaca bahsedilmiĢtir. Türk modernleĢmesi

ekseninde militarizmin tarihsel geliĢimi, buna paralel olarak Türk modernleĢmesinin militarist karakteri sorgulanmıĢtır. Dördüncü bölümde, Cumhuriyet‘in ilk dönemi eği- tim politikaları, Demokrat Parti eğitim politikaları, Anavatan Partisi eğitim politikaları ve günümüzde Ak Parti eğitim politikalarından kısaca bahsedilmiĢtir. BeĢinci bölümde ise ilköğretim birinci sınıftan sekizinci sınıfa kadar özellikle Hayat Bilgisi, Türkçe ve Tarih ders kitapları içerik analizine tabi tutulmuĢ ve ders kitaplarındaki militarist ögeler deĢifre edilmiĢtir. Militarizmi imleyen sözcükler belirlenmiĢ ve seçilmiĢtir. Kahraman- lık, savaĢ, silah, millet, vatan, asker gibi sözcüklerin kitaplardaki tekrarlanma sıklığı incelenmiĢ ve frekans tabloları oluĢturulmuĢtur. Yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; ilköğretim ders kitaplarında militarist ögelerin yoğun ve açık/örtük bir bi- çimde bulunduğu, sınıflar yükseldikçe kitaplardaki militarist ögelerin arttığı belirlen- miĢtir. Bununla birlikte, geçmiĢ yılların ders kitaplarına oranla Ģu anda müfredatta var olan ders kitaplarının militarist ideolojik yönlendirmelerden kısmen arındırıldığı göz- lenmiĢtir. Yazara göre, ders kitaplarındaki içerik değiĢimi esasen hükümetlerle birlikte değiĢmektedir. Fakat bu değiĢiklik Türkiye özelinde bahsetmek gerekirse yalnızca yü- zeyseldir. Çünkü paradigma değiĢmedikçe bu dönüĢüm köklü bir biçimde gerçekleĢ- mez. Türkiye‘de her değiĢim bu hâkim paradigmanın etrafında biçimlenmekte ve her durum değiĢikliği daha büyük bir muhafazakâr reflekse yol açmaktadır. Sonuç olarak değiĢimler söylemsel düzeyden eylemsel düzeye geçmelidir. Siyasetçilerin popülist ta- vırlarının yol açtığı yüzeysel değiĢikliklerin yerini radikal değiĢimler almalıdır.

Kabadere‘nin (2010) araĢtırmasında; Cumhuriyet Türkiyesinde ilk yıllardan gü- nümüze kadar takip edilen eğitim ve öğretim politikaları ve bunları Ģekillendiren eğitim felsefeleri, tarihî bir perspektiften incelenmiĢ ve bunların biyoloji öğretim programları- nın içeriklerine ve uygulanıĢlarına yansımaları irdelenmiĢtir. Bunun yanında Cumhuri- yet‘ten günümüze kadar uygulanan biyoloji öğretim programlarının ögelerine dönük analizi yapılarak karĢılaĢtırmalı bir değerlendirme yapılması amaçlanmıĢtır. ÇalıĢma, biyoloji özelinde, dünyadaki değiĢim ve dönüĢüm süreçlerinin öğretim programlarına yansıtılıp yansıtılmadığını; yansıtıldı ise nasıl yansıtıldığını, tarihî bir perspektifle orta- ya koymaktadır. AraĢtırmanın alt amaçları; 1923-1938 Atatürk Dönemi‘nin, 1938-1950 Millî ġef Dönemi‘nin, 1950-1960 Demokrat Parti Dönemi‘nin, 1960-1980 Dönemi‘nin, 1980-1990 Dönemi‘nin, 1990-2000 Dönemi‘nin politik, sosyolojik ve felsefi temelleri- nin neler olduğu ve bunların programlara nasıl yansıdığı Ģeklinde belirlenmiĢtir. AraĢ-

tırmaya göre, ortaöğretimde kaliteyi yükseltmek amacıyla, Cumhuriyet‘in ilk yılların- dan günümüze kadar uygulanan öğretim programlarında önemli değiĢiklikler yapılmıĢ- tır. Öte yandan, siyasal etkenler, genel liselerin önüne yığılan öğrenci yoğunluğu, bozuk kentleĢme, kaynak yetersizliği gibi nedenlerle program çalıĢmaları istenen düzeye ge- lememiĢtir. Yapılan değiĢiklikler, ders ekleme çıkarma, yeni kitaplar yazma ve çeviri yoluyla yurt dıĢında geliĢtirilen programların ülkemize uyarlanması Ģeklinde olmuĢtur. Liselerin yüksek öğrenime öğrenci hazırlama hedefi Cumhuriyet‘ten günümüze kadar bütün dönemlerde değiĢmeden aynı kalmıĢtır. Atatürk Dönemi ve sonrasında öğrencile- re evrensel değerleri kazandırma ve Batılı kültür birikimini aktarma hedefi, 1950‘lerden sonra terk edilmiĢ, bunun yerine günümüze kadar kabul gören ―öğrencileri ilgi, ihtiyaç ve yetenekleri doğrultusunda yükseköğretime hazırlamak‖ temel hedefi oluĢturmuĢtur. Bu hedef belirtilmesine rağmen, 1950‘lerden sonra yapılan program geliĢtirme çalıĢma- ları incelendiğinde, öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçlarının ne olduğu üzerine, Millî Eğitim Bakanlığı hiçbir çalıĢma yürütmemiĢ ve merkezde oluĢturulan programları okullara göndermeye devam etmiĢtir. Atatürk Dönemi‘nde ülkenin içinde bulunduğu koĢullar eğitim politikasının ve felsefesinin Ģekillenmesinde belirleyici unsur olmuĢtur. Millî ġef Dönemi‘nde ise bu sentez terk edilmiĢ ve hümanizm felsefesi ön plana çıkarılmıĢtır. Hümanizm felsefesinin bu dönemde eğitim ve öğretim üzerindeki en önemli yansımala- rı, bir önceki dönemin tam tersine, seçkin insan yetiĢtirme, teori ve uygulamayı ayrıĢ- tırması olmuĢtur. 1950 sonrası dönemdeki anayasalar, görüĢ bildiren hükümet program- ları, pragmatik felsefeye ve onun eğitimde bir uzantısı olan ilerlemecilik akımına da- yanmaktadır. Anayasalar, yasalar ve hükümet programlarında ilerlemecilik akımı ku- ramsal olarak savunulurken, uygulamalarda Daimicilik ve Esasicilik temele alınmıĢtır. Bu da öğretim programlarının uygulanmasında öğrenci yerine öğretmen ve konuların merkeze alınmasına sebep olmuĢtur. Hatta öğretimde, Ģekilsel tutum ve davranıĢlara yer verilmiĢ, bu durum zaman zaman özü unutturmuĢtur. Bunun sonucunda, bilimsel yön- temi kullanan, özgür ve esnek düĢünen, sosyal adaletçi, sevgi ve saygı özelliklerine sa- hip insan yerine, öğretmenin söylediklerini ya da kitaplarda okuduklarını olduğu gibi ezberleyen ve sorgulamadan benimseyen, bildiklerini ise araĢtırmadan savunan kiĢiler yetiĢmiĢtir. AraĢtırmada son olarak, programlar geliĢtirilirken temele alınan felsefenin, uygulamayla uyumlu hale getirebilmesi için çalıĢmalar yapılması ya da ülke gerçekleri dikkate alınarak daha tutarlı bir felsefi temel oluĢturulması gerektiği önerilmiĢtir.

Mızrak‘ın (2010) araĢtırmasında; 1980–2009 yılları arasındaki hükümetlerin eği- tim politikaları ve bu politikaların sosyal bilgiler dersi programlarına ve ders kitaplarına yansıması eleĢtirel bir bakıĢ açısıyla incelenmiĢtir. Bu yıllar arasında iktidar olan hükü- metlerin eğitim politikaları incelenmiĢ, MEB tarafından 1980-2009 yılları arası alınan kararların yer aldığı Tebliğler Dergileri taranmıĢ, okutulan sosyal bilgiler ders kitapları- na yönelik yönerge, kararnameler, bu alanda yapılan araĢtırma ve basın-yayın haberleri araĢtırılmıĢ, politikaların eğitim açısından getirdiği olumlu ve olumsuz yansımalar tartı- ĢılmıĢ ve değerlendirilmiĢtir. Ġncelenen her hükümet programında, millî eğitim Ģûrala- rında, kalkınma planlarında eğitimle ilgili sorunlara değinildiği, bu doğrultuda kararlar alındığı, ilköğretimi geliĢtirici çalıĢmalar yapılması gerektiği belirlenmesine rağmen eğitim sisteminde bir türlü beklenen baĢarıya ulaĢılamadığı görülmüĢtür. AraĢtırma so- nucunda; 1980–2009 yılları arasında iktidarda bulunan partilerin, hükümet programla- rında yer alan politikalarını gerçekleĢtirebilmek için ders kitaplarını, özellikle de sosyal bilgiler ve tarih ders kitaplarını bir araç olarak gördükleri ifade edilmiĢtir. Ġktidarda bu- lunan hükümetlere veya içinde bulunulan döneme hâkim olan düĢüncelere göre hazırla- nan ders programları ve bu programlar doğrultusunda hazırlanan ders kitaplarının öğ- rencilere gerekli sosyal bilgiler ve tarih eğitimini sunmadığı belirtilmiĢtir. Eğitimin vaz- geçilmez bir aracı olan ders kitaplarının içerik olarak zenginleĢtirilmesi ve dönemin iktidarının siyasi ideolojilerinden olabildiğince arındırılması ve bu derslerde çocuklara verilen bilgilerin nesnel bir bakıĢ açısıyla dile getirilmesi gerektiği önerilmiĢtir.

Akay‘ın (2010) araĢtırmasında; Ģûraların tarihçesi, gündem maddeleri, katılım, karar alma süreçlerinin yanında laiklik, Atatürkçülük, Atatürk Ġlke ve Ġnkılâpları, eği- timde fırsat eĢitliği, din eğitimi, zorunlu ilköğretim kavramları ile ilgili olarak alınan kararlar ve uygulamalar irdelenmiĢtir. Ortaya konulan çalıĢma, 1939–2006 yılları ara- sında toplanan millî eğitim Ģûralarını kapsamaktadır. Bu zaman diliminde toplam 17 millî eğitim Ģûrası toplanmıĢ olup özellikle seçilmiĢ kavramlarla ilgili bütün Ģûralarda alınan kararlara bu çalıĢmada yer verilmiĢtir. AraĢtırmaya göre, tek partili dönemde toplanan millî eğitim Ģûralarında alınan kararların neredeyse tamamı uygulanmıĢtır. Ancak bütün yurttaĢlara eğitim imkânı sağlama gibi bazı hedefler uygulanamamıĢtır. Bu dönemde, eğitimde büyük bir altyapı eksikliği bulunduğundan, hedefler genellikle bu eksikleri giderme yönünde olmuĢtur. Tek parti dönemindeki uygulamalar arasında; okullarda tek kitap okutulması, köy okullarının beĢ sınıfa çıkarılması, yabancı terimlerin

TürkçeleĢtirilmesi, ana dile önem verilmesi, okul-aile iliĢkilerinin geliĢtirilmesi, yeni öğretim programlarının ve yönetmeliklerin çıkarılması, ahlak eğitimine çağdaĢ bir yak- laĢım getirilmesi ve Köy Enstitülerinin kurulması yer almıĢtır. Çok partili hayata geçi- lirken özellikle 1949 yılında toplanan IV. Millî Eğitim ġûrası‘nda alınan kararların bazı- larının, önceki kararlar ile çeliĢtiği görülmüĢtür. Bu dönemde dilin TürkçeleĢtirilmesin- den ve tek kitap uygulamasından vazgeçilmiĢtir. 1980 sonrası dönemdeki millî eğitim Ģûralarında ise ilköğretimin 8 yıla çıkarılması, din eğitimi, mesleki, okul öncesi, hizmet içi ve yaygın eğitim konuları gündeme gelmiĢtir. Millî eğitim Ģûralarında alınan kararlar ile bu kararların uygulanması arasındaki süre çok daha uzun olmaya baĢlamıĢtır. Yazara