• Sonuç bulunamadı

2.1. Eğitim ve Öğretim

Eğitim ve öğretim kavramları günümüzde her an her durumda karĢımıza çıkan kavramalardır. Bu kavramlar temel yapı taĢları olmakla birlikte günümüzde en çok birbiriyle karıĢtırılan iki kavram olarak süregelmektedir. Bu kavramların tanımları farklı yazarlar aracılığıyla Ģu Ģeklidedir:

Demirel‟e göre (2005, s.36) sözcük tanımı ile eğitim; “Bireyde davranıĢ değiĢtirme sürecidir. Bireylerin davranıĢlarında kendi yaĢantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik değiĢimi meydana getirme sürecidir.”

Good‟a göre (1973, s.157), “KiĢinin yaĢadığı toplum içinde değeri olan, yetenek, tutum ve diğer davranıĢ biçimlerini geliĢtirdiği süreçlerin tümüdür.”

GeniĢ anlamda, bireyin toplumun standartlarını, inançlarını ve yaĢama yollarını kazanmasında etkili olan tüm sosyal süreçlerdir (Smith, Stanley, ve Shores, 1957). Seferoğlu‟na göre (2006, s.13) eğitim kavramı tanım olarak “ Bireyin davranıĢında kendi yaĢantısıyla istendik değiĢimleri ortaya çıkarma sürecidir”. Artut‟a göre (2009, s.93) ise; “Eğitim insanoğlunun doğuĢundan beri daima olagelmiĢtir; günümüzde de uygarlık düzeyi ne olursa olsun her toplumda süregelmektedir. Nüfusu sınırlı olan ilkel bir kabilede, insanoğlu bir taraftan temel ihtiyaçlarını karĢılamak için kullandığı araçları geliĢtirmeye çalıĢmıĢ, bir taraftan da diğer çocuk, genç ve diğer yetiĢkinlere örgün olmayan bir eğitim vermiĢtir.”

Ada ve Baysal (2013, s.1), “Ġnsanlığın baĢlangıcından bugüne kadar süregelen en önemli etkinliklerin baĢında eğitim gelmektedir. Her çağda, her toplumda yaĢamın gereği olarak yapılan eğitim fonksiyonları farklı olmuĢtur” yorumunda bulunmuĢlardır. Fidan‟a göre (1985, s.6), eğitim insanları belli amaçlara göre yetiĢtirme sürecidir. Bu süreçten geçen insanın kiĢiliği farklılaĢır. Okullar, eğitim sürecinin en önemli bölümünü oluĢturur. Ayrıca eğitim, ailede, iĢ yerinde, asker ocağında, camide ve insanların oluĢturdukları çeĢitli gruplar içinde de yer alır. En geniĢ anlamı ile eğitim toplumdaki “kültürleĢme” sürecinin bir parçasıdır.

Öğrenme kavramına geldiğimizde de çeĢitli açıklamalar karĢımıza çıkmaktadır. Öğrenme, aynı derece de açık bir yanıta neden olan belirgin bir uyarıcının sonucu olarak bir seri bağlantıların veya yolların beyinde kurulmasından oluĢmaktadır. Her sinirin sonunda uyarıcının yarattığı etkiye direnme eğilimli, fakat tekrarlanan uyarılarla birbirine bağlanabilen aralık veya sinopslar (synapse) vardır. Bu psikolojik durum, Thorndike‟ın, öğrenmenin sürekli tekrarlara dayanan bir iĢlem olduğuna inanmasına yol açmıĢtır. Böylece en etkin öğrenme, bir konuyu daha küçük detaylara bölmeye dayanan iĢlemler sonucunda, öğrencinin “çok hoĢ, yaygın ve ince bağlantılar sistemi” geliĢtirmesine izin verebilir (Gaitskell ve Hurwitz, 1970, s.29). Seferoğlu‟na göre (2006, s.14) öğrenme eğitimden farklı özellikler taĢır. “Öğrenme, eğitimden farklı olarak bireyde bir davranıĢ değiĢikliği veya yeni bir davranıĢın oluĢması için planlanan sistematik eğitim olarak tanımlanabilir.” Öğrenme, bilgiyi algılama-kavrama, kaydetme, hatırlama ve kullanma-uygulama sürecidir (Artut, 2009, s.94).

Eğitim ve öğretim arasındaki iliĢkiyi Ada ve Baysal (2013, s.13) Ģöyle açıklamıĢtır: Bu iki sözcük çoğu zaman yanlıĢ olarak birbirinin yerine kullanılmakta ve anlamları birbirine karıĢtırılmaktadır. Oysa bireyin yaĢam boyu süren eğitiminin okulda planlı ve programlı olarak yürütülen kısmı bireyin öğretimini oluĢturur. Bu birey açısından dile getirildiğinde öğrenim olur. Bu açıdan yaklaĢıldığında öğretim geniĢliği olan eğitim kavramının alt kesimlerinden biridir.

Eğitim ve öğretimdeki farklılıkları VarıĢ (1998, s.6-8) Ģu Ģekilde belirtmiĢtir. Eğitim ve öğretim faaliyetlerinin amacına ulaĢılabilmesi öğrenmenin gerçekleĢmesine bağlıdır. Öğrenmenin olmadığı yerde eğitimden söz etmek pek mümkün olmamaktadır. Eğitim zaman ve mekan yönünden kapsamlı, sürekli ve çok boyutludur. Öğretimde zaman ve mekan kadar öğretmenin, velinin ve öğrencinin beklentileri de önem taĢır.

2.1.1. Sanat Eğitimi

Sanat eğitiminden bahsedilmesi için öncelikle sanat kavramının tanımına ve gerekliliğine bakmak gerekir. Sanat, Artut‟ un (2009, s.20) da belirttiği gibi günümüzde, genellikle plastik veya görsel dediğimiz sanatlar anlamında kullanılır. “Gerek plastik gerek görsel tüm sanatların ortak özelliklerinde özgünlüğün

(doğallığın) yakalanması, hoĢa giden bağlantıları oluĢturma çabası yatar. Sanat, insan ile doğadaki nesnel gerçekler arasındaki estetik iliĢkinin dıĢavurumudur”.

Her birey için sanatla ilgilenmek, sosyal alanda kullanabilmek, sanatsal etkinliklerde bulunabilmek ve en önemlisi sanatı anlayabilmek olası bir istektir. Dolayısıyla her birey için vazgeçilmez olan sanatın anlamlı bir bütün halinde öğretimi için sanat eğitimi gereklidir. “Çocuk, anlatmak istediklerini kabiliyetlerine uygun bir Ģekilde gerçekleĢtirirken hem deĢarj olur hem de yaratma arzusunu tatmin eder. Bu arada dünyanın döngüsüne fayda sağlayarak onunla arasında sıkı bir bağ kurar”(BoydaĢ,1990,s.282). Kınıklı (2005, s.434) sanat eğitimini; “Mantık çağı geldiğinde zihinsel aktiviteler yoluyla bireyin benliğinde geliĢmeye yer ve yol açar” Ģeklinde açıklamıĢtır.

Sanat eğitimi, her öğrencinin kiĢisel geliĢimi için en gerekli ortamlardan biridir. Çünkü sanat eğitimi ile gerçekleĢen bu kiĢisel geliĢim, aynı zamanda eğilimlerini yönlendirmede, amaçları görmede, deneme yapmada ve birçok etkinlikte olumlu olarak karĢısına çıkacak bir durumdur. Bu yüzden sanat eğitimi her çocuk/ genç için kesintiye uğramadan devam etmesi gereken bir süreçtir. Paul Klee‟nin sanat eğitimi için belirttiği gibi; “Sanat eğitimi biçim oluĢturan düĢünce etkinliğidir. Sanat ve eğitim düĢünmeye dayanmaktadır”.

KırıĢoğlu ise sanatın herkese verilmesi gereken bir eğitim hakkı olduğunu savunmuĢtur. KırıĢoğlu‟na göre (2009, s.1); “Sanat bir eğitim hakkıdır. Bir toplumun her bireyi, yetenekli ya da yetenekleri sınırlı olsun, bu haktan yararlanmalı, yararlandırılmalıdır. Her davranıĢ gibi sanata iliĢkin bilgi ve deneyim eğitim ve öğretimle kazanılır”. Gençaydın (1990, s.44) ; “Sanat eğitimi, genel eğitimin önemli bir parçası olarak kabul edilebilir. Ancak sanatın bir özgünlük ve bireysel yaratıcılık olgusu olduğunu dikkate alırsak, sanat eğitiminin kendine özgü çok özel yasalarının ve ilkelerinin varlığını da kabul etmek zorundayız. Bu nedenle, sanat eğitiminin eğitim dizgisi içerisindeki yerinin çok iyi belirlenmesi gerekiyor” diyerek sanat eğitiminin önemli bir yerinin olduğunu vurgulamıĢtır.

Sanatın eğitimsel yönü genel olarak aĢağıdaki Ģekli ile sınıflandırabilir (Artut, 2009, s.103):

• Görsel Eğitim Görme Becerisi = Tasarlama Yetisi • Plastik Eğitim Dokunma, Algılama = Dizayn Etme

• DuyuĢsal Eğitim Kulak Sesleri Tanımlama = Kulak Eğitimi • Ritmik Eğitim Dans, Drama = Ritmik beceriler-

Hareket • BiliĢsel Eğitim KonuĢma DüĢünme Yetisi = Kelime dağarcığının

geliĢimi

• ĠĢ Eğitimi Üç Boyut Kavramı = El becerilerinin geliĢimi

Temel sanat eğitimi genel anlamda deneysel olarak düĢünülmektedir. Bir sistem olarak algılama ve düĢünce ürünlerini yansıtma yetisini kapsar, amaçlar. Deneyler arttıkça onunla eĢdeğer olan düĢünce, algılama yetisi de uygun koĢullarda geliĢerek anlam kazanır. Bu deneylerin, uygulamaların amaçlanan niteliklere uygun, düzenli bir Ģekilde geliĢtirilmesi, bireyin aldığı kurumsal estetik eğitimle doğru orantılıdır (Artut, 2009, s.103).

Sanat eğitimi, bireyi bütünlük içerisinde; ruhsal ve bedensel eğitimi bütün alarak, düĢünce, yetenek ve yaratıcılık gücünün arttırılmasını esas alır.

Akkaya (2011), 21. yüzyılda sanat eğitiminin nasıl olması gerektiği konusunda Ģunları vurgulamanın yararlı olacağını söylemiĢtir:

“· Her alanda öğrenim gören tüm öğrencilerin sanat eğitimi ve öğretiminden pay alacağı yeni bir sisteme geçilecektir. Sanat dersleri, tüm diğer alanlara yayılacak ve yaratıcı bir nesil yetiĢtirilmesinde büyük bir önem kazanacaktır. · Sanat eğitimcileri, sanat yoluyla psikolojik teĢhis konularında da bilinçlenerek, psikologlarla iĢbirliği içine girilecektir.

· Okul öncesi sanatsal faaliyetleri bu yüzden son derece önemli ve kritik bir hal kazanacaktır. Sanat eğitimi, özel öğretim alanında (G.B. Akkaya, 2004), tıp alanında da son derece önemli bir geliĢme gösterecektir. Sanat yoluyla terapi çalıĢmaları geliĢerek devam edecektir.

· Yeni yüzyılımızda, sanat eğitimcilerine, toplum bilimcilerine ve felsefecilere duyulan ihtiyaç katlanarak artacaktır.

· Bilgi çağının sanatı, tüm alanlarının bilgi birikimini kendi estetik sürecine dahil ederek, yaratıcı yorumlarını sürdürecektir.

· Sanat eğitimi yoluyla, tarihi, kültürel ve sanatsal mirası korumasını bilen, kendi kimliğinin bilincinde olarak uluslararası piyasanın rekabet koĢullarına da uyum sağlayabilecek yeni nesiller yetiĢtirilmesine çalıĢılacaktır (Eyice, 2003).

· Müzeler, sanat eğitimcilerinin ve sanat eğitimcisi adaylarının vazgeçilmez araĢtırma, inceleme ve uygulama alanları olarak yepyeni bir iĢlevsellik kazanacak ve müze-eğitim iliĢkisi temel bir rol üstlenecektir (Akkaya, 1986, s.18).

· Sanat ve sanat kültürü derslerinin saatleri ve imkanları arttırılacaktır.

· 21. yüzyılın sanat eğitimi, insan gibi insanlar yetiĢtirmeyi amaçlayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaksa, ulusal kimliğiyle bağlantıyı koparmadan uluslararası arenada söz sahibi olacak bir sanat eğitimi modelinden vazgeçemeyecektir. Sanat dersleri, Atatürk'e ve Cumhuriyetin temel ilkelerine bağlı; çağdaĢ geliĢmeleri kavrayabilen, vatanını, milletini seven, yılmadan çalıĢacak, onurlu, ahlâklı, kararlı ve özgüvenli kuĢakların yetiĢtirilmesinde temel bir değere sahip olacak Ģekilde programlanacaktır.

· Bilhassa, okul öncesi baĢta olmak üzere her yaĢ grubuna uygun bir sanat eğitimi, öğrencilerin tüm geliĢim özelliklerini (bedensel, zihinsel, psikolojik vs.) en iyi Ģekilde kavrayabilen sanat eğitimcileri tarafından yürütülecek ve sanat eğitimcileri bulundukları çevre koĢullarına uygun sanatsal kavramlar geliĢtirebileceklerdir.”

Bulut (2001, s.476) da sanat ve sanat eğitimi ile ilgili düĢüncelerini Ģu sözlerle ifade etmiĢtir: “Ülkemizde çeĢitli liselerden mezun öğrencilerin aldıkları eğitimin birbirinden çok farklı olduğu bilinmektedir; ayrıca çoğunda sanatla ilgili hiçbir etkinliğin yapılmadığı bir gerçektir. Sanata karĢı bilinçlenme yerine, sanata karĢı ilginin azalmıĢ olması üzücüdür”. Bulut‟un da bahsettiği gibi sanata olan ilgi gitgide azalmakta bu da ders saatlerine bile yansımaktadır. Ülkemizde görsel sanatlar dersi ilköğretim ve ortaöğretimde 1 ders saati Ģeklinde iĢlemektedir. Bu da sanata karĢı ilginin azalmasına ve hiçbir etkinliğin bu ders saatine yetiĢmemesine sebep olmaktadır. Toplumlarda nitelikli ve kaliteli bir sanat eğitimi için bazı koĢulların gerçekleĢmesi gerekmektedir. Erinç‟e (2004, s.87) göre gereklilik arz eden durumlar Ģunlardır:

a) Doğru program, b) Doğru yönetmen, c) Doğru eğitmen.

Buyurgan ve Buyurgan (2012, s.4) göre, amacına uygun ve nitelikli bir sanat eğitimi için gerekli unsurlar Ģöyledir:

a) Sanat eğitiminin varlığının, öneminin farkında olan bir bakıĢ açısı,

b) Çağın değiĢen ve geliĢen Ģartlarına göre kendini yenileyen bir müfredat (öğretim) programı,

c) Nitelikli sanat eğitimcisi, d) Yeterli ders saati,

e) Amaca uygun fiziki donanım ve araç- gereç ile gerçekleĢebilir.

Sanat eğitimi bir toplumun olmazsa olmazıdır. DüĢünebilen, üretebilen bireylerin yetiĢmesi ancak sanat eğitimine verilen önemle gerçekleĢebilir. ÇağdaĢ sanat eğitimi herkes için gereklidir ve bunun için yapılması gereken ne varsa bunlar desteklenmelidir. Houston‟un da belirttiği gibi: “Çocuklar/gençler sanattan yoksun kalırlarsa, hayatı yaĢayabilme yollarından çoğu sistematik olarak engellenmiĢ olacaktır”.

2.1.1.1. Sanat Eğitiminin Gerekliliği ve Amaçları

Sanat bilindiği üzere çok eski tarihlere dayanır. Tansuğ‟un da belirttiği gibi; “Ġnsanoğlu yazmadan önce çizmeye ve boyamaya baĢlamıĢtır. Mağaralarda ve dıĢtaki kaya yüzeyleri üzerinde bulunan boyalı resimler ve çizgiler, insanın binlerce yıl önce fikirlerini nasıl ifade ettiğini bize oldukça iyi gösteriyor, ama nasıl konuĢtuğu hakkında bilgi vermiyor”(Tansuğ, 1999, s.20). Toplumlar çok eski tarihlerde bile fikirlerini, düĢüncelerini yansıtmak adına sanata baĢvurmuĢlardır. “Bizim her gün gördüğümüz ve alıĢtığımız bir eĢyayı bize yepyeni bir dünya, hayal meyal hatırladığımız bir Ģarkı gibi sunan ressam, eĢyanın en ekspresif taraflarını görmek fırsatını ele geçirmiĢtir” (Eyüboğlu, 1986, s.365). KiĢi bu sözlerden de anlaĢıldığı gibi sanat eğitimi ile farklı düĢünür, yorumlar ve hissettiklerini yansıtır. Artut (2009, s.104), “sanat eğitimini, bireyin tüm ruhsal ve bedensel eğitimi bütünlüğü içinde estetik duygularının geliĢtirilmesi, yetenek ve yaratıcılık gücünün olgunlaĢtırılması çabası” olarak tanımlamaktadır. Öğrenmek ve inandırmak genellikle sanatın iĢlevleri arasında sayılmıĢtır (Lynton, 2009, s.88). Buyurgan ve Buyurgan ise sanat eğitiminin gerekliliğini toplumsal açıdan değerlendirir. Onlara göre “Bilim ve teknikte yoğun geliĢmelerin yaĢandığı, teknolojinin günlük hayatımıza girdiği günümüzde çocuklarımızın ruhsal açıdan dengeli, paylaĢımcı yetiĢebilmeleri için sanat eğitimi vazgeçilmezdir”(Buyurgan ve Buyurgan,2012, s.9

). Erinç‟e (2004, s.85) göre: “Sanat eğitimi insan yaĢamını daha yoğun, daha mutlu ve daha verimli hale sokabilir”. Böylesine önemli bir kavram olan sanatın elbette ki gerekliliğinin tartıĢılması söz konusu bile olmamalıdır. KiĢinin duygularına ve düĢüncelerine yani insani niteliklerine hitap eden öğrenme, bireyi topluma hazırlar ve ona baĢarı yolunu açar.

Bireyin baĢarı yolunun sanat eğitiminden geçtiğinden bahseden Erbay; insanoğlu duygusuz ve sadece beyniyle hareket eden bir canlı olsaydı, belki de sanat eğitimine ihtiyacı olmazdı. Fakat insan düĢünen ve hisseden bir canlıdır. ĠĢte bu özellik, sanat eğitimini vazgeçilmez yapmaktadır diyerek öneminden bahsetmiĢtir (Erbay, 2000, s.27).

Sanat eğitiminin okullarda önemli bir yere sahip olmasının birçok nedeni vardır. Linderman, bu önemi Ģu Ģekilde ifade etmektedir (Linderman, 1997, s.15-16; akt. Yiğitel, 2009, s.17-19):

“• Sanat eğitimi her çocuğun düĢüncelerini açıklayabilmesine ve bu açıklama doğrultusunda yanıtlayabilmesine olanak sağlar.

• Ġçerik ve beceri geliĢiminden oluĢan öğrenme konularını birbirinden ayırır ve derslerde yönlendirici olur.

• Sanat eğitimi, bireylerin hayal gücü, yaratıcı tavır, estetik duyarlılık doğrultusunda kendi tavırlarını ve davranıĢlarını geliĢtirmelerine yardımcı olur. • Sanat eğitimi bireye yaratıcı düĢünme gücü sağlayıp problem çözme yetisi kazandırır. Farklı düĢünceler, buluĢlar, orijinal fikirler, düĢünce alıĢveriĢi, risk alma, deneme yanılma, karar verme ve kararları sorgulayabilme gibi yetileri kapsayan bir düĢünme ve yaratma alanıdır.

• Öğrencinin problem çözme becerisini geliĢtirerek okulda ve günlük yaĢamda düĢünme yetisini kullanarak hareket etmesini sağlar.

• Öğrencilerin dikkat etme, algılama, bellek, hayal gücü, buluĢ becerisini; algı, sezgi ve kavrayıĢını artırır.

• Sanat öğretimi sürecinde karĢılaĢtıkları öğrenme ortamında maddelerin ve olayların farklılıklarını ve kullanımlarını bilmelerine, öğrencilerin alıĢkanlıklarını yaĢam deneyimlerine yansıtmalarına olanak sağlar.

• Öğrencilerin estetik duyarlılığı; tamamlama, düzenleme, yaratma ve geliĢtirme gibi çözümler ile günlük yaĢamda kullanmalarını sağlar.

• Sanat sözlü ya da davranıĢsal olarak iletiĢimin bir yoludur ve öğrencilerin iletiĢim becerisini geliĢtirir. Sanatın sözlü ya da davranıĢsal olarak bir iletiĢim yolu olması öğrencilerin iletiĢim becerilerini geliĢtirmesine yardımcı olur. • Estetik duyarlılığı geliĢtirerek; öğrencilerin sanatsal kavramlar hakkında kültürel bir altyapı oluĢturabilmelerini sağlar.

• Öğrenciler sanatsal becerilerini geliĢtirme, özel sanat süreç ve tekniklerini öğrenme, sanatçıları ve kendi çalıĢmalarını değerlendirebilme yeterliliği, sanat akımları, sanat form ve stillerini öğrenme olanaklarına sahip olurlar.

• Öğrenciler, yaĢam ve sosyal çevre içerisinde sanatın ne derece önem taĢıdığını kavrarlar.

• Sanat öğretimi sürecinde kazandıkları estetik duyarlılıkları kendi yaĢamlarına ve yaĢamlarının her alanına yansıtabilirler (mimari, iç mekan düzenlemeleri, giyim, çevre düzenlemesi gibi).

• KiĢisel değer, baĢarı ve davranıĢlar konusunda bireyin kendi özgüvenini geliĢtirmesini sağlar.

• Bireylerin sanatsal yaratma sürecinin eğlence ve sevincini yaĢamalarını sağlar. • Öğrenciler, sanat eğitim sürecinde yapılan bir iĢi bitirmenin memnuniyetini yaĢarlar ve bu memnuniyetin sonucu olarak yapılan bir iĢi bitirme gerekliliği düĢüncesi yaĢamlarının bir parçası haline gelebilir.

• Toplumdaki kültürel farklılıkları fark edip bu öğelerin toplumsal yaĢam içerisinde değerini anlamaya yönelik tavır geliĢtirebilir.”

Çocuğun/ gencin hayal gücünü geliĢtirmek, algısal düzeyini arttırmak; görsel kültürün oluĢması ve anlaĢılmasına ortam hazırlamak ve var olan kültürü ve birikimi gelecek kuĢaklara aktarmak sanat eğitiminin temel amacıdır.

San‟a (2004, s.24) göre sanat eğitiminin baĢ amaçlarından biri, görmeyi, iĢitmeyi, dokunmayı, tat almayı öğretmektir. Artut‟a (2009, s.121) göre, günümüzde sanat eğitiminin ana amacı öğrenciyi, kapasitesi doğrultusunda entelektüel, duygusal ve sosyal geliĢimi açısından destekleyip ona donanım sağlayarak onun kiĢisel istemlerine yanıt verebilme çabasıdır. Sanat eğitimi, bireye estetik amaçların yanı sıra eğitici ve öğretici amaçları da verebilmeyi hedefler. Bu genel amaçların yanı sıra çağdaĢ sanat eğitiminin belirli özel amaçları vardır ki bunlar:

“• Sanatsal aktivitelerin ve yaratıcılığın doğasını tanımalarını ve benimsemelerini sağlamak.

• Duygusal, duyuĢĢsal, biliĢsel entelektüel etkinliklere bağlı artistik becerileri kazanmaları

• Sanatsal etkinliklerle ilgili ortaya çıkan düĢünce ve hareket özgürlüğü ile ilgili bazı olasılıkları öğrenmeleri.

• Görme, ayrımsama ve görsel olan her Ģeyin netleĢtirilmesine olanak sağlayan aktif bir algılama iĢlemi olduğu Ģeklinde beceri kazanmaları, sanat yapıtlarını değerlendirebilecek, onları ayrımsayabilecek nitelikli, sanat tarihi ve estetiksel bilgi birikimine sahip olmalarını sağlamak.

• Günümüzün en önemli sorunlarından biri olan “çevre” kavramının ne anlama geldiğini anlamalarını, yetiĢkin bir birey olarak onun geliĢtirilmesi için duyarlı olmalarını, sorumluluk alabilmelerini sağlamak.

• AraĢtıran, inceleyen, sorgulayan, hoĢgörülü, geniĢ, özgür düĢünceli bireylerin yetiĢmesine olanak sağlamak.

• Toplumsal ve kültürel yaĢamda kendine güvenen katılımcı, sorumluluk sahibi, üretken kiĢiliklerin oluĢumuna katkı sağlar.”

M. K. Atatürk sanatın gerekliliğini her daim belirtmiĢtir. Bu anlamlı söylevlerinden biri de: “ġunu da ehemmiyetle tebarüz ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin tarihi bir vasfı da güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalıĢkanlığını, fıtri zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, milli birlik duygusunu, mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkiĢaf ettirmek milli ülkümüzdür. Türk milletine çok yaraĢan bu ülkü, onu bütün beĢeriyete hakiki huzurun temini yolunda kendine düĢen medeni vazifeyi yapmakta, muvaffak kılacaktır”(Nutuk, 2000, parag.8). M. K. Atatürk‟ün belirttiği üzere sanat bir toplumun geliĢip, muvaffak olmasındaki en temel araçtır.

Sanat eğitimi bakımından insan; bugünden yola çıkarak geleceğe bakabilen sanat tarihi, estetik ve günümüz sanatı hakkında yorum yapabilen bir varlık olmalıdır. Ayrıca sanatın insan yaĢamında güçlü bir yerinin olması, insanın daha bilinçli ve duyarlı olup, her Ģeye daha geniĢ bir perspektiften bakabilmesine ve yaratıcılığını rahatlıkla ön plana çıkarabilmesine neden olur. Dolayısıyla günümüz dünyasında insanın yetiĢmesinde sanat eğitiminin önemli bir rolü vardır (Artut, 200 , s.121). Ülkemiz sanat eğitimini değerlendirdiğimizde ise oldukça yetersiz kaldığını görmekteyiz. Sanat eğitiminin gerekliliklerine ve amaçlarına ulaĢabilmesi için atılan

adımlar yetersiz kalmaktadır. Ġlk ve ortaöğretimlerde yeterli zaman ve birlikte çalıĢma ortamı öğrencilere sağlanamamakta bu da sanat eğitiminin amaçlarına ulaĢmakta önümüzde engel teĢkil etmektedir. Kaldı ki bu öğrencilerimiz bu bölümlerle ilgili üniversitelere gittiklerinde de sıkıntı yaĢamaktadır. Bulut (2001, s.476) bir makalesinde bu durumu Ģöyle özetlemiĢtir. “ġöyle ki, Eğitim Fakülteleri Resim Öğretmenliği programına kayıtlı öğrencilerin alanlarındaki alt yapılarına bakıldığında, birçoğunun sanata yaklaĢımlarından; sanatı, felsefesini, yaratıcılığı özgün olabilmeyi, hiç tanımadıkları anlaĢılmaktadır. Bu durum ne yazık ki, daha geliĢmiĢ olduğu iddia edilen batı bölgelerimizde de aynıdır”.

2.1.1.2. Görsel Sanatlar Eğitimi

Resim sanatının, çok geniĢ köklü kültüre ve metoda dayandığından bahsede Vinci Ģunları belirtmektedir; “Resmi ilimsiz ve pratik olarak yapabileceğini sananlar, pusulasız, dümensiz bir geminin tayfalarına benzerler. Nereye gittiklerini kesin olarak bilmezler” (Vinci, 2012).

San sanat dersinin, çok yönlü ve karmaĢık bir süreç olduğundan bahseder. Bu süreç içinde, görsel alandaki uygulamalı çalıĢmalarla aynı alana iliĢkin kurumsal bilgiler ve sanat bilimine dayalı bilgiler, belli bir amaca yönelik olarak, belli bir örgütlenme içinde yer alır. Bu beceriler görerek, yoğurarak, çizerek, inĢa edip kurarak nesneler ve gerçeklikle bağlantı kurularak geliĢir. Ve konulardaki davranıĢ ve bilinçlenme yönlendirilir. Bireyin, izlenim, algılama, gözlem, araĢtırma, bellek, çağrıĢım, imgelem, biliĢ, bilgi, düĢünme, değerlendirme gibi, duyu ve duyumlardan baĢlayarak tüm duygusal ve düĢünsel süreçlerini çalıĢtırarak, görsel alanda iletiĢim iliĢkilerine girmesi sürecinden oluĢur. Sanat eğitimi bireyi çağımızın bilim ve teknolojik