• Sonuç bulunamadı

ĠKTĠSADĠ BÜYÜME VE YATIRIMLAR ÜZERĠNDEKĠ ETKĠSĠ

GSYĠH hesaplamasında, kamu ve özel sektörün fiziki yatırım harcamalarını (altyapı, makine, teçhizat vs.) yansıtan gayrisafi sabit sermaye oluĢumu, iktisadi büyüme bakımından büyük önem arz etmektedir.95

Bu bağlamda faiz kur etkileĢiminin büyüme oranı üzerindeki etkisi, öncelikli olarak yatırımlar üzerinden gerçekleĢmektedir.

92Cihan Bulut ve Yavuz Burak Canpolat, “Türkiye Ekonomisi‟nde Artan Kamu Açıklarının

Enflasyon, Faiz Oranı ve Döviz Kuru Üzerindeki Etkileri”, Journal of Qafqaz University Fall, Number :12 (2003), ss.16-17

93Nejla Adanur Aklan, “Uluslararası Sermaye Akımları: Etkileri;Sterilizasyon Politikaları ve DeğiĢen

Yapısı”, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsi Dergisi, Cilt:5, Sayı:7, (Mayıs-2002), ss.38- 41

94Adanur Aklan, a.g.m., ss.38-41

95Ebru Yalçın, “Ġktisadi Büyüme ve DıĢ Krediler: Ampirik Bir ÇalıĢma”, Uzmanlık Yeterlilik Tezi,

Faiz oranlarının reel ölçülerde yüksek ve döviz kurlarının düĢük tutulması sonucu ekonominin rekabet gücü zayıflamaktadır. Yüksek faizlerin yatırımları caydırdığı ortamda, ekonominin krize sürüklenmemesi, ancak ücretlerin baskı altında tutulmasıyla mümkün olmaktadır. Ulusal faiz oranı ve döviz kurunun sermaye hareketlerine teslim olmasıyla birlikte ulusal iktisat politikaları iktisadi ve sosyal amaçla kullanılamamaktadır. Ulusal paranın aĢırı değerlenmesi sonucu cari açıklar büyüme sürecine girerken, faiz oranlarının yüksekliği sonucunda kamu açığını kapatmanın maliyeti yükselmektedir. Bu durum yatırım ve üretimi azaltarak ekonominin, finansal iĢlemlerin ağırlıklı olduğu bir yapıya dönüĢmesine neden olmaktadır. Bu bağlamda ulusal finans piyasalarının kontrolsüz bir biçimde serbestleĢmesiyle ulusal iktisat politikaları makroekonomik istikrar ve büyümeyi sağlamaktan çok, yalnızca sermaye akımlarını kontrol eden bir yapıya bürünmektedir. Bu da ülkenin üretim ve istihdam kapasitesini düĢürmektedir.96

2.3.1. Özel Yatırımlar Üzerine Etkisi

Faiz oranlarının yükselmesi özel sektör kredi maliyetlerini yükseltirken, yatırımları olumsuz etkilemektedir. Faiz ve döviz kurunun özel yatırımları etkilemesi iki ayrı biçimde kendini göstermektedir. Ġlk olarak ulusal paranın değerlenmesi ve maliyetlerin artması gibi nedenlerle ihracat yapan firmaların faaliyetlerini kısmak zorunda kalması, ikincisi özel sektörün yüksek faiz geliri elde etmek amacıyla reel üretimden vazgeçmesidir.

Sermaye kullanımının maliyeti olarak da ifade edebileceğimiz faiz oranları, özel sektör yatırım kararlarında büyük önem arz etmektedir.97

Ekonomik anlamda refahın ve sıkıntıların bir göstergesi olan faiz hadlerindeki iniĢ ve çıkıĢlar yatırımlar için önemli unsur olarak kabul edilmektedir.98

96Ufuk BaĢoğlu, “Fınanasal SerbestleĢme ve Uluslararası Portföy Yatırımları”, Balıkesir Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt:3, Sayı:4, (2000), s.95-97

97Tiru.K. Jayaraman, “Private Investment and Macroeconomic Environment in the South Pacific

Island Countries : A Cross-Country Analysis”, Asian Development Bank, Papers:14, (1996), s.2

98Muzaffer DemirtaĢ, “Türkiye‟de Faiz Oranlarının Yatırımlar Üzerindeki Etkisi (1980-1997 Dönemi

34

GeliĢmekte olan piyasalarda faiz oranları ve döviz kuru etkileĢiminin basit bir Ģekilde modellemenin bir yolu da Mundell-Fleming yaklaĢımıdır.99

IS-LM modelinin açık ekonomi uyarlaması olarak tanımlanan modeline göre kamu açıkları dolayısıyla meydana gelen yurt dıĢı sermaye giriĢlerinin (esnek kur sisteminde) reel kurlar üzerindeki baskısı ya nominal kurlar ya da (sabit kur sisteminde) ulusal fiyat seviyesindeki artıĢlara yol açarak kendini göstermektedir.100

Modele göre kapalı bir ekonomide, para ve maliye politikalarının özel yatırımlar üzerindeki etkisi tam olmaktadır. Açık ekonomilerde ise bu etki sermaye hareketliliğine bağlı olarak değiĢebilmektedir.101

Grafik 1. Esnek Kur Sisteminde Mali GeniĢlemenin Etkileri

Modele göre sermaye hareketliliğinin tam olduğu esnek kur sisteminde baĢlangıçta ekonominin E0 noktasında dengede olduğunu varsayalım (Grafik 1). (ÖB, ödemeler bilançosu eğrisi) Böyle bir durumda kamu harcamaları arttırılması veya vergilerin azaltılması suretiyle geniĢletici maliye politikasının uygulamaya konduğunu kabul edelim. GeniĢletici maliye politikası sonrası IS (mal piyasası denge eğrisi) IS1 sağa kayar. Ekonomi E1 noktasında dengeye gelir. Bu noktada artan talebi

99Ansgar Belke, Kai Geisslreither and Daniel Gros, “On The Relationship Between Exchange Rates

and Interest Rates: Evidence From The Southern Cone”, Cuadernos de Economía, Vol. 41, (2004), s.40

100Sever ve Demir, a.g.m.,ss.48-49

101Ahmet Atilla Uğur ve Pelin Karatay, “Ġkiz Açıklar Hipotezi: Teorik Çerçeve ve Hipoteze Yönelik

karĢılamak için üretim geniĢlemiĢtir. Üretim sonrası yükselen gelir, para talebini arttırmıĢ bunun sonucunda faiz oranı yükselmiĢtir. Böylece ulusal faiz oranı uluslararası faizlerin üzerine çıkmıĢtır. Ulusal paranın değerlenmesi sonucu ithalat ucuzlamıĢ ihracat pahalılaĢmıĢtır. Böylece talep yurtiçi mallardan yabancı mallara doğru kaymıĢtır. Bu durumda IS eğrisi ilk geldiği noktaya geri döner. Dikkat edilirse kamu harcamalarındaki artıĢ sonrası faiz oranlarının yükselmesi ulusal paranın dıĢ değerini arttırarak tam bir dıĢlama etkisi yapmıĢtır. Bir baĢka ifadeyle ulusal paranın değerlenmesi ihracatı azaltıp ithalatı arttırarak milli geliri, kamu harcamalarının milli gelire sağladığı artıĢ kadar düĢürmüĢtür. Buradaki dıĢlama etkisi faiz oranlarının yükselip özel yatırım harcamalarını kısıtlaması yoluyla değil, net ihracatın azaltılması sonucu kendini göstermektedir.102

2.3.2. Kamu Yatırımları Üzerine Etkisi

Kamu yatırımları devlet tarafından gerçekleĢtirilen yatırımlardır. Kamu yatırımları genelde alt yapı, eğitim, sağlık, ulaĢtırma gibi öncelikli yatırımları kapsamaktadır.103 Faiz oranları ve döviz kuru, diğer makroekonomik değiĢkenleri etkilediği gibi kamu yatırımlarını da etkilemektedir. Ancak bu etki daha çok dolaylı olmaktadır.

Yüksek faiz - düĢük döviz kuru politikasıyla birlikte yapısal olarak spekülatif nitelik taĢıyan fonlar ortaya çıkmaktadır. Bu fonlarla özel sektörün yatırım yapmadığı, kamunun da yatırım yerine, kamu finansman açıklarını kapadığı, krize giren birçok ülkede açık bir Ģekilde gözlenmiĢtir. Bu durumda, sıcak para, merkez bankasının bağımsız politikasını sınırlarken, spekülatif sermayenin tehdidine yönelik olarak yüksek boyutlarda rezerv tutmak zorunda kalmasına neden olmaktadır. Ayrıca, kıt mali kaynakların tasarruf ve yatırıma yönelmesini engelleyerek, atıl olarak sistem dıĢına çekilmesine yol açmaktadır. DıĢ borç stokunun artması ve

102Seyidoğlu, a.g.e., s.517-518

103Edward Anderson, Paolo de Renzio and Stephanie Levy, “The Role of Public Investment in Poverty

36

bütçedeki faiz yükünün ağırlaĢması olumsuz sonuçlara neden olmaktadır.104 Her Ģeyden önce faiz yükünün artması borç stokunu arttırmaktadır. Borç stokunun artması durumunda parasal otorite, borçları geri ödeyebilmek için kamu yatırımlarını ertelemektedir.

1980‟li yılların baĢlarında geliĢmekte olan ülkelerde meydana gelen ekonomik krizler faiz oranlarının artmasına neden olmuĢtur. Faiz oranlarının yükselmesi söz konusu ülkelerin borç yükünü arttırmıĢtır. KötüleĢen ekonomik gidiĢatı düzeltmek için birtakım önlemler alınmıĢtır. Bunu için öncelikle döviz gelirlerini artırmak amacıyla daha fazla ihracat yapılması buna mukabil ithalatın kısıtlanması öngörülmüĢtür. Böylece artan dıĢ borç yükü hem dıĢ ticaret hadlerinin iyileĢtirilmesi hem de daha fazla tasarruf yapılarak hafifletilmeye çalıĢılmıĢtır. Tüm bu düzenlemeler özellikle yatırımlardan feragat ederek baĢarılmıĢtır. Bu durum kamu ve özel sektör yatırımlarını engellemiĢtir.105

2.3.3. Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları Üzerine Etkisi

Doğrudan yabancı sermaye yatırımları, bir ülkede faaliyette bulunan iĢletmenin faaliyetlerini ülke sınırları dıĢında sürdürmek amacıyla gerçekleĢtirdikleri uzun vadeli yatırımlar olarak tanımlanmaktadır. GeliĢmekte olan ülkelerle az geliĢmiĢ ülkelerin ekonomik anlamda temel hedefleri, istikrarlı bir büyümeye gerçekleĢtirebilmek ve bu alanda güçlerini artırmaktır. Bu bağlamda siyasi ve ekonomik alanda dünya ülkeleri arasında itibarlarını yükseltmektir. ġüphesiz, bu tür ülkelerde istikrarlı politikalar izlenmesi ve kalkınmaya yönelik üretim artıĢının sağlanması, böyle bir hedefe ulaĢılmasını kolaylaĢtıracaktır.106

Maalesef bu tarz ülkelerin karĢılaĢtıkları en önemli sorun, ekonomik kalkınmada gerekli kaynaklardan yoksun olmalarıdır. Bu yüzden yabancı kaynaklara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu

104Mehmet Kara, “Ekonomik Etkileri Açısından Türkiye‟deki Sıcak Para Akımlarının

Değerlendirilmesi”, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 6, (Aralık-2001), ss.35-38

105Riccardo Faini and Jaime de Melo, “Adjustment, Investment, and the Real Exchange Rate in

Developing Countries”, Policy Research Working Paper Series 473, The World Bank, (1990), s.1

106Haldun Soydal, “Türkiye‟de Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Verimlilik Analizi:

Otomativ Sektörü Üzerine Bir Uygulama”, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:16, (2006), ss.577-578

bağlamda öncelikli olarak ekonomik istikrarın tesis edilmiĢ olması gerekmektedir. Çünkü yabancı yatırımcıyı yatırım yapacağı ülkeye yönelmeden önce karar verme aĢamasında etkileyen bir takım unsurlar vardır; bunlardan biri de söz konusu ülkedeki faiz oranları ve döviz kuru arasındaki istikrardır.

Ġktisadi beklentilerle uyumlu sabit sermaye yatırımlarının milli gelir ve ithalat değiĢkenlerine bağlı olarak arttığı, faiz oranının ise azalttığı sonucuna ulaĢılmıĢtır. Bir ülkedeki belirsizliğin ve yatırımcıların önünü görememesinin en önemli göstergelerinden biride faiz oranlarının yüksek olmasıdır. Faiz oranlarının yüksek olmasıyla birlikte yatırım yapmanın maliyetini artmakta yatırımcıların Ģevki kırılmakta ve para reel ekonomiden ziyade borsa, faiz ve altın ve benzeri üretken olmayan alanlara yönelmektedir.107

Bir ülke faiz oranlarını yükseltmek suretiyle, likidite gereksinimi borçlanarak sürdürebilir. Ancak yüksek faiz oranları beraberinde risk algısını da arttırmaktadır.108 Üretimden sağlanacak gelirin faiz oranlarından elde edilecek getirinin gerisinde kalması dıĢında yabancı yatırımların bir ülkeye yönelmesinde faiz oranlarında yaĢanabilecek oynaklıklarda döviz kuru belirsizliklerine neden olmaktadır. Bu açıdan faiz oranları önemli olmaktadır. Dolayısıyla yüksek faiz oranları kurlarda belirsizliği artırırken doğrudan yabancı sermaye giriĢlerini de engellemektedir. Bu durum özellikle 1980‟li yıllardan itibaren finansal serbestleĢme eğilimlerinin artmasıyla birlikte birçok ülkede görülmüĢtür. Bu Ģekilde sermaye hareketlerinin serbestleĢtirilmesi, sermaye giriĢinin döviz kurları üzerinde meydana getireceği etkiler açısından büyük önem arz etmektedir. Sermaye giriĢinin hızlanmasıyla birlikte kur dalgalanmalarından kaynaklanan döviz kuru istikrarsızlıkları oluĢmaktadır. Kur istikrarsızlığına bağlı olarak, ticarete konu olan malları içeren sektörlerde faaliyette bulunanların belirsizliğini arttırdığı için, bu sektörlerde çalıĢan firmaların karĢılaĢtıkları riskler yükselecektir. Meydana gelen istikrarsızlık bu sektörlere borç veren kurumların da risk maliyetini yükseltmektedir. Bu süreç

107Hakkı M.Ay, “Yatırım TeĢviklerinin Sabit Sermaye Yatırımları Üzerindeki Etkisi” Selçuk

Üniversitesi Karaman Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Dergisi, Sayı:2, Cilt:5, (Aralık-2005), s.183

108Paolo Paesani , Rolf Strauch and Manfred Kremer, “Public Debt And Long-Term Interest Rates -

38

sonunda, döviz kurlarında baĢlayan istikrarsızlık önce reel sektörü etkisi altına alacak zamanla tüm sektörleri etkileyerek, ekonomik istikrarsızlıkların nedeni olan bir mekanizma durumuna gelecektir.109

Günümüzde doğrudan yabancı sermaye (DYS) yatırımları daha çok, çok uluslu Ģirketler (ÇUġ) tarafından gerçekleĢtirilmektedir. Söz konusu ÇUġ‟lar çok sayıda ülkede faaliyet gösterdiklerinden dolayı, farklı sayıda para birimi ile çalıĢmak zorundadırlar. Bu yüzden, döviz kurlarında meydana gelebilecek hareketlilik ve belirsizlikler, bu firmaların hem karlılığı, hem de üretim yeri tercihlerinde etkili olabilmektedirler. Döviz kurlarındaki hareketliliğin, ÇUġ‟lar için bir takım dezavantajlarının yanında, avantajları olabilmektedir. Firmalar böyle bir durumda hem döviz kuru hareketliliğini yönetmek için çabalamakta, hem de üretimi daha düĢük maliyetli yavru Ģirketlere kaydırma imkânları elde etmektedirler. 110

Manop ve diğerleri, 1990-2002 yılları arasında, 16 geliĢmekte olan ülkede doğrudan yabancı yatırımlarla döviz kuru arasındaki iliĢkiyi araĢtırılmıĢlardır. Döviz kurundaki artıĢın doğrudan yabancı yatırımları ertelediği, kurlardaki düĢüĢün artırdığı yönünde bulgular elde edilmiĢtir.111

Goldberg ve Kolstad, döviz kurunda meydana gelen değiĢimin üretim kuruluĢları tarafından seçilen yerin belirlenmesinde büyük önem arz ettiğini öne sürmüĢlerdir.112 Barrellve diğerleri, 1982-2001 dönemini konu alan çalıĢmada

ABD ve Avrupa ülkelerinde döviz kurunda yaĢanabilecek dalgalanmaların doğrudan yabancı yatırımları azalttığı yönünde bulgular elde etmiĢlerdir.113

109Aylin Abuk Duygulu, “Döviz Ġstikrarının Ekonomik Ġstikrar Açısından Değerlendirilmesi”, Dokuz

Eylül Üniversitesi, Ġ.Ġ.B.F.Dergisi, Cilt:13, Sayı:1, (1998), ss.111-114

110Bekir Gövdere, “Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Belirleyicilerinin Günümüzdeki

Geçerliliği” DTM, DıĢ Ticaret Dergisi, Sayı: 28, (Nisan-2003), ss.5-6

111Manop Udomkerdmongkol, Holger Görg and Oliver Morrissey, “Foreign Direct Investment and

Exchange Rates: A Case Study of US FDI in Emerging Market Countries”, University of Nottingham, School of Economics , Discussion Papers, No:06/05, (2006), s.1

112Goldberg, Linda S., Kolstad and Charles D., “Foreign Direct Investment, Exchange Rate Variability

and Demand Uncertainty”, International Economic Review, Department of Economics, University of Pennsylvania, vol. 36(4), (1995), ss. 855-873

113Ray Barrell, Stephen Hall and Sylvia Gottschalk, “Foreign Direct Investment and Exchange Rate

Uncertainty in Imperfectly Competitive Industries”, NIESR Discussion Papers 220, National Institute of Economic and Social Research, (2003), ss.2-21

Bir ülkenin parasının diğer ülke parası karĢısındaki değer artıĢı, parası değer kazanan ülkede maliyet ve fiyatların artıĢına yol açmaktadır. Bu durumda sermaye, parası değer kaybeden ülkeye yönelmektedir. Ancak burada döviz kurlarının doğrudan yabancı sermaye yatırımları üzerindeki etkisi belirlenirken dikkat edilmesi gereken önemli bir husus da, bir firmanın ürünlerinin ne kadarını ihraç, ne kadarını ithal ettiğidir. Üretimini iç pazara yönelik yapan yabancı yatırımcı için, döviz kurları sadece yatırım ve kâr transferi aĢamasında önemli olmaktadır. Ancak ihracata yönelik üretim yapan yatırımcı, ürünlerin satıĢ aĢamasında da döviz kurlarına dikkat etmek zorundadır.114

Bu bağlamda Japonya‟nın yatırımları, döviz kurlarının DYS yatırımları üzerindeki etkisi açısından iyi bir örnek teĢkil etmektedir. Bretton Woods Sisteminin çökmesiyle birlikte Japon Yeni, ABD Doları karĢısında büyük oranda değer kazanmıĢtır. Bu durumda Japonya‟daki ücret oranları komĢu ülkelere göre, büyük oranda atmıĢtır. Bu yüzden pek çok Japon firması tekstil ve elektrikli makine gibi emek yoğun endüstrilerdeki, üretimlerini yeni sanayileĢmekte olan ülkelere kaydırmıĢtır. Japon Yeni‟nin değerlenmesiyle birlikte Japon Ģirketleri üretimlerini Doğu Asya ülkelerinde gerçekleĢtirmeye baĢlamıĢlardır. Bu durum 1986 - 1989 yılları arasında hızlı bir Ģekilde artmıĢtır.115

Benzer Belgeler