• Sonuç bulunamadı

2.2. Ġġ YERĠNDE YALNIZLIK

2.2.3. ĠĢ Yerinde Yalnızlığı Etkileyen Faktörler

Yalnızlıkla ilgili yapılan çalıĢmalarda çeĢitli değiĢkenlerin bireylerdeki yalnızlık duygusunu etkilediği bilinmektedir. Cinsiyet, yaĢ, medeni durum, eğitim düzeyi, kıdem, aylık gelir durumu ve yerleĢim yeri gibi değiĢkenlerin bireylerde yaĢanan yalnızlığı etkilediği yapılan araĢtırmalarda ortaya konmuĢtur. Bu ve bunun gibi bazı değiĢkenlerin sadece genel yalnızlıkta değil, iĢ yerinde yaĢanan yalnızlıkta da etkili olduğu düĢünülmektedir.

Çorapçıoğlu (1998) eğitim seviyesinin düĢüklüğünün ve yapılan iĢin niteliğinin yalnızlık üzerinde etkili olduğunu belirtmekte ve üst düzeydeki bireylerin astlarına göre daha az yalnızlık çektiklerini ifade etmektedir. Fakat Wright (2005), örgütün hiyerarĢik yapısı içinde CEO‟lar ve üst düzey yöneticilerin daha fazla yalnızlık yaĢadıklarını savunmaktadır. Bunun sebebini ise üst düzey yöneticilerin yanlarında çalıĢan muadilleri olmamasına, örgütün tepesinde alta göre daha az sayıda insanın bulunmasına bağlamaktadır. Müdürlerin ve üst düzey yöneticilerin astlarıyla veya müĢterileriyle aralarındaki profesyonel mesafeyi korumak için kendilerini yalnızlığa ittikleri düĢünülebilir. Yalom (1998)‟a göre birçok üst kademe yönetici kendi duygularını açık Ģekilde ifade edemez veya açıklayamaz, kendilerini açık bir Ģekilde ortaya koymaktan sakınırlar. Üst düzey yöneticilerin etkili becerilerine, niteliklerine ve kiĢisel baĢarılarına rağmen bazı kabullenmeleri onları güvensizlik duygusuna iter. Bu kabullenmeler taraflı davranma izlenimi verme, iĢ yerinde yanlı davranma çekincesi ve çalıĢanların gözünde hile- sahtekârlık yapma korkusu olarak sıralanabilir.

Yalnızlığın tanımına bakıldığında birçok araĢtırmacının üzerinde durduğu ortak nokta kiĢinin karakterindeki sosyal uyumsuzluk ve yetersizliktir. Bununla beraber yalnızlıkta düĢük benlik algısı, kiĢiler arası iliĢkilerde yetersizlik, kiĢinin kendine karĢı hissettiği öz saygının düĢük olması sayılan diğer özelliklerdir. Örgüt içinde üst düzey bir yöneticinin baĢarılı bir Ģekilde kurumunu yönetirken bir taraftan da olumsuz benlik algısına sahip olması, yetersiz iletiĢim kurması ve öz saygısının düĢük olması düĢünülemez. ĠĢ yerinde önemli kararlar alan, belirli bir seviyede sosyal iliĢkileri bulunan, kendine güvenen ve çalıĢanları ve çevresindekilerle iletiĢimi üst düzeyde olan bir yöneticinin de iĢ yerinde yalnızlık yaĢayabilmesi mümkündür. ĠĢ yerinde yaĢanan yalnızlıkta yönetici ya da alt düzeyde çalıĢan bir birey olmaktan farklı olarak baĢka etmenlerin etkili olabileceği; baĢarılı, sosyal, kendine güvenen, yüksek benlik algısına sahip bireylerin de zaman zaman iĢ yerinde yalnızlık yaĢayabilecekleri belirtilmektedir (Wright, 2005).

Farklı meslek gruplarının iĢ yerinde yaĢadıkları yalnızlık düzeylerinin de değiĢiklik gösterebileceği yapılan araĢtırmalarda yer almıĢtır. Seidenberg (1980; s:186), iĢ adamlarının hem seyahatlerinde hem de iĢ yerlerinde yalnız olduklarını savunmuĢtur. ĠĢ adamlarının örgüt içinde ve dıĢında rekabetten uzak, güvenilir ve gerçek bir arkadaĢlığı arzuladıklarını belirtmiĢtir. Peplau ve Perlman (1982) da rekabet ortamına dayalı çalıĢma prensibinin sosyal kurumlarda yalnızlığı artırabileceğini ifade etmiĢtir.

Page ve Cole (1991) tarafından yetiĢkin nüfustaki yalnızlığın demografik özelliklere göre farklılaĢmasının araĢtırıldığı çalıĢmada, yöneticilerin ve profesyonel mesleği olanların diğer meslek gruplarından daha az yalnız yaĢama eğiliminde olduğu belirtilmiĢtir. Hizmet sektörü çalıĢanlarının ankete katılanlar arasında yalnızlığı en fazla yaĢayanlar olduğunu göstermektedir. Aslında hizmet sektöründe çalıĢanlar gün boyu en fazla insanla karĢılaĢan, iletiĢime giren çalıĢma grubudur. Diğer meslek gruplarına göre daha fazla insanla iletiĢime girdikleri halde hizmet sektörü çalıĢanlarının yalnızlık düzeylerinin yüksek olması ilginçtir. Bu durum iĢ yerinde yaĢanan yalnızlığın sadece meslek gruplarıyla açıklanamayacağını, kiĢisel faktörlerin, bireylerin karakteristik özelliklerinin de yaĢadıkları yalnızlık düzeylerini

etkileyebileceğini göstermektedir. Aynı araĢtırmada eğitim seviyesinin düĢmesinin ve gelir düzeyinin artmasının bireylerin yaĢadıkları yalnızlığı artıran bir etken olduğu vurgulanmaktadır.

Gumbert ve Body (1984) tarafından yürütülen araĢtırmada 249 küçük iĢletme sahibiyle görüĢme yapılmıĢ, küçük iĢletme sahiplerinin kendilerini sık sık yalnız hissettikleri belirlenmiĢtir. Bu araĢtırmada kendilerini en fazla yalnız hissedenlerin bir Ģirket ortamından küçük bir iĢletme ortamına geçenler olduğu vurgulanmıĢtır. Bu durum iĢ yerindeki çalıĢan sayısının iĢ yerinde yaĢanan yalnızlığı etkilediği Ģeklinde yorumlanabilir.

Stres düzeyi yüksek meslek gruplarında ve rekabete dayalı çalıĢma prensibini benimseyen iĢ yerlerinde çalıĢanların iĢ yerinde yalnızlık düzeylerinin daha yüksek olduğu yapılan araĢtırmalarda ortaya konan bulgulardandır. Cooper (1981), rekabete dayalı çalıĢma ortamlarında problemleri çözmek ve baĢarıyı yakalamak için çalıĢanların ve Ģirketlerin zayıf noktalarının ortaya çıkma korkusuyla engellemelerle karĢılaĢabileceğini ifade eder. Bu engelleme hareketine bağlı olarak ortaya çıkan gerilim, stres ve anksiyete üst düzey yöneticilerin iĢ yerindeki yalnızlığını tetikleyebileceğini belirtmiĢtir.

Literatürde, tarafların eĢit olmayan statülerde olduğu durumlarda, kiĢisel iletiĢimin karĢılıklı olmadığını ortaya koyan araĢtırma sonuçları bulunmaktadır. Statü farklılığında iletiĢimi daha rahat kurabilen taraf asttan patrona doğru sıralanmaktadır. BaĢka bir deyiĢle, statü hiyerarĢisini yukarı aktarmaya, aĢağı aktarmaktan daha fazla isteklilik vardır (Earle, Giuliano ve Ardher, 1983). Benzer Ģekilde Adamson ve Axmith (2003)‟ in araĢtırması üst düzey yöneticilerin üçte ikisinin karĢılaĢtıkları en büyük problem olarak iĢ yerinde kendilerini diğer çalıĢanlardan kopuk görmeleri sonucuna ulaĢılmıĢtır. Bu kopukluk duygusunda iĢ yerindeki ağır sorumluluk duygusu, iĢ yerindeki problemlerle daha fazla uğraĢma, aile ve arkadaĢlardan ayrı kalma ve kiĢilikleri yönünden kendilerini diğer çalıĢanlardan farklı hissetme duygularına dayandırılabilir.

Bell, Roloff, Van Camp ve Karol (1990), iĢ yerinde baĢarılı olan bireylerle kendilerini daha az baĢarılı bulan bireyler arasında yaĢadıkları yalnızlık yönünden farklılık olup olmadığını araĢtırmıĢlardır. AraĢtırmanın sonucunda örgütsel bağlılıkla yalnızlık arasında negatif korelâsyon bulunmuĢtur. Bu korelâsyon, örgütsel bağlılık, haftalık çalıĢma saati, iĢ tatmini, yaĢ, eğitim seviyesi ve gelir düzeyi kontrol altına alındıktan sonra bile varlığını sürdürmüĢtür. Yine aynı araĢtırmada örgütün daha üst kademelerinde çalıĢanların daha fazla çalıĢma sürelerine ve ailelerine daha az zaman ayırmalarına rağmen, örgütün alt kademelerinde çalıĢanlara göre daha az yalnızlık yaĢadıklarını ortaya koymuĢtur. Cinsiyet ve medeni durum değiĢkenlerinin iĢ yerinde yaĢanan yalnızlığı etkilemediği, iĢ yerinde yaĢanan yalnızlıkta baskıcı çalıĢma ortamı ve uzun mesai sürelerinin daha etkili olduğu belirtilmiĢtir. Bununla birlikte çalıĢma ortamının uyumlu ve destekleyici olması ve yüksek iĢ tatmini iĢ yerinde yaĢanan yalnızlığı azalttığı raporlanmıĢtır.

Reinking ve Bell (1991), kiĢinin kariyer durumunun ve iletiĢim yeteneğinin iĢ yerindeki yalnızlığını nasıl etkilediğini belirlemek amacıyla yaptığı çalıĢmada örgütün alt kademelerinde çalıĢanların daha fazla yalnızlık yaĢadıklarını belirtmiĢtir. Bu bulgu Bell ve ark. 1990, Page ve Cole, 1991 araĢtırmalarının bulgularıyla örtüĢmektedir. Yazar, iĢyerinde kendini daha baĢarılı bulmanın diğerlerine yakınlıktan daha önemli olduğunu savunmaktadır. Üstelik iĢ yerindeki baĢarı sağlayan bireyin kiĢisel iliĢkilerinde bir eksiklik görmeyebileceğini belirtmektedir.

ĠĢ yerinde yalnızlıkla ilgili literatür incelendiğinde, iĢ yerinde yalnızlık düzeyini açıklamak için örgüt içindeki pozisyonun ve kariyer durumunun tek baĢına yeterli etkenleri oluĢturmadığı görülmektedir. Örneğin, üst düzey yöneticilerin yalnızlığında örgüt adına karar alma yalnızlığı ve hissedilen ağır sorumluluk duygusunun iĢ yerinde yalnızlıkla bağlantılı olabileceği yorumlanmaktadır.