• Sonuç bulunamadı

2.6. ĠĢ Doyumsuzluğu ve Sonuçları

2.6.1. ĠĢ Doyumsuzluğunun Bireysel Sonuçları

ĠĢinden doyum sağlayamayan iĢgören gidecek baĢka bir yer bulamadığından ve iĢini de ihtiyaçları gereği bırakamadığından yıllarca aynı iĢletmede çalıĢmak zorunda kalabilir. Sonuçta strese yenik düĢebilir. Bu sebeple iĢ doyumu iĢletmeden ziyade birey için

49

önemlidir (Erdoğan, 1996, s. 251). ĠĢgörenlerin zihinsel ve fiziksel sağlıklarıyla iĢ doyumu arasında yakın bir iliĢki vardır. Stresli ortamlarda çalıĢan iĢgörenlerde psikolojik doyumsuzluk oluĢmakta ve bunun sonucunda zihinsel ve fiziksel davranıĢ bozuklukları ortaya çıkmaktadır. Beklentilerin karĢılanmadığında ortaya çıkan iĢ doyumsuzluğu davranıĢ bozuklukları yaratmaktadır. Bu durum sinirsel ve duygusal bozukluklara yol açmakta ve uykusuzluk, iĢtahsızlık, duygusal çöküntü ve hayal kırıklığı gibi rahatsızlıklara neden olmaktadır (Akıncı, 1998, s. 7). ĠĢlerinden memnun olmayan insanlar; daha içe dönük, daha az dostane, duygusal olarak daha dengesiz ve sıkıntılı, daha fazla düĢ gören özellikler taĢımaktadır. Doyumsuz iĢ görenler, keyfi iĢ standartlarına göre özellik taĢımaktadır, keyfi iĢ standartlarına ve iĢverenin katı taleplerine uymada güçlük çekmektedirler. (Koç, 2007, s. 54). ĠĢ doyumsuzluğu bireyler açısından olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Bunlar; yabancılaĢma, engellemeler, çatıĢmalar, stres, saldırganlıklar kiĢilik bozuklukları, psikolojik tatminsizlik, psikosomatik rahatsızlıklar gibi durumlardır.

2.6.1.1.YabancılaĢma

Örgütte kendilerini etkileyen kararların alınması ile ilgili söz hakkına sahip olmayan ve baĢkalarının amaçlarına katkıda bulunan bir araç niteliği taĢıyan örgütsel insan, günümüzün toplumlarında, kendi kendisine, örgüte ve giderek topluma yabancılaĢan bir insandır (Koç, 2007, s. 54-55). Örgüt içinde özdeĢleĢmenin tersine iĢgörenin örgütten soğuması, psikolojik olarak uzaklaĢması, kendini çekmesi gibi durumlar yabancılaĢmanın ortaya çıktığının göstergesidir. YabancılaĢmıĢ iĢgören, iĢine devam etse bile, kendisini örgütün üyesi olarak göremediğinden iĢine konsantre olamaz. Örgütün kendisine verdiği konumu, saygınlığı reddeder. ĠĢini yaĢamının bir parçası olarak görmemeye, iĢinden yaĢamında söz etmemeye çalıĢır. Örgütün yönetimine, sosyal etkinliklere, iĢin dıĢındaki faaliyetlere katılmaz, örgütü ve iĢi ile gurur duymaz. Örgüt dıĢında kendisine doyum kaynakları arar. ĠĢ ortamı ve iĢe iliĢkin doyumsuzluk karĢısında birey, çoğu kez kendini kapana kısılmıĢ hisseder ve abartılı tepkiler verir (Aytaç, 2005, s. 325). Hemen bütün araĢtırmacılar yabancılaĢma duygusunun oluĢumunda en önemli faktörün iĢten duyulan doyumsuzluk olduğunu kabul etmiĢlerdir. Özellikle günümüz fabrika çalıĢma sisteminde insanın kendi potansiyelini kullanması, düĢünmesi ve yaptığı iĢe katkıda bulunması ortadan kaldırıldığı için beynin uyarılması azaltılmıĢtır. Kas hareketleri de belli sınırlar içinde tekrar eden tekdüze hareketlerle sınırlandırıldığından çalıĢmaya hazır diğer kasların hareketleri kısıtlanmıĢtır. Burada tekrar ve monotonluk çalıĢanların yaptığı iĢten bıkmasına

50

sebep olmaktadır. Bunlardan kaynaklanan iĢ doyumsuzluğu iĢgörenin kendisine ve çevresine yabancılaĢmasına neden olmaktadır (Telman ve Ünsal, 2004, s. 80).

2.6.1.2. Stres

Stres bilimsel yayın hayatına 1980‟li yıllarda yoğun olarak girmiĢ fakat uzun yıllar geçmesine rağmen tatmin edici bir tanıma varılamamıĢtır (Erdoğan, 1996, s. 269). Eren (2008, s. 292)‟ e göre “bireyin içinde bulunduğu ortam ve iĢ koĢullarının onu etkilemesi sonucunda vücudunda özel biyo-kimyasal salgıların oluĢarak söz konusu koĢullara uyum için düĢünsel ve bedensel olarak harekete geçmesi durumuna stres denir”. ĠĢ stresi ise kiĢilerin ve iĢlerin iliĢkilerinden doğan ve insanı normal fonksiyonlarından alıkoyan değiĢiklikler oluĢturan durumdur (Erdoğan, 1996, s. 278). Stresi oluĢturan fiziksel ve duygusal sebepler vardır. Fiziksel stres sebebi bireyi daha çok bedensel etkileyen bakteri, virüs, çalıĢılan ortamın aĢırı sıcak veya soğuk olması, yeterince aydınlatılmaması, gürültü gibi dıĢsal faktörlerdir. Duygusal ve psikolojik stres sebepleri ise bir dıĢ etki olmaksızın bireyin beyninin üst bölmesindeki bölgesini tam anlaĢılmayan bir süreç sonucu harekete geçiren endiĢelerdir. KiĢinin durduk yere baĢarısız olacağını düĢünmesi, yöneticisinin kendisini sevmediğini ve iĢten çıkaracağını hissetmesi gibi ortada olmayan olabilme ihtimallerini kendisi için geçerli kılan, düĢünce âleminde kendisine özgü stres sebepleri oluĢturan durumlar duygusal stresin baĢlangıcıdır. Duygusal strese yol açan faktörler; zaman baskısı, sezgiler, durumsal belirsizlikler, baĢka kimselerle etkileĢimdir (Erdoğan, 1996, s. 279-283). Stres, çalıĢanların verimlilik, performans, tatmin ve davranıĢlarını doğrudan etkilediğinden örgüt yöneticileri tarafından dikkate alınması gereken bir kavramdır. Stresin bireysel ve örgütsel sonuçları vardır. Bireysel stres kaynakları, kiĢilik, rol belirsizliği ve rol çatıĢmasıdır. Rol belirsizliği, çalıĢanın görevlerini yerine getirirken istenilen ve beklenilen performans düzeyini yakalayabilmesi için gerek duyduğu bilgiden yoksun olması halinde ortaya çıkmaktadır. Rol çatıĢması ise, çalıĢanın iĢ yerinde birbiriyle çeliĢen görev ve sorumluluklarla karĢı karĢıya kalması halinde ortaya çıkmaktadır (Gül, Ercan ve Gökçe, 2008, s. 2).

S. Freud insanın sağlığını koruyan iki faktörden bahsetmiĢtir. Bunlar iĢini ve hayatını sevmesidir. Hans Selye ise stresle baĢa çıkabilmenin yolunu görevinizi en iyi Ģekilde yapın diyerek göstermiĢtir (Çardak, 2002, s. 13). Stresin örgütlerde yarattığı ekonomik sonuçları da vardır. Avrupa Birliği‟ne üye ülkelerde hastalık nedeniyle kayıp iĢ günlerinin sayısı 600 milyona ulaĢmaktadır. ÇalıĢma ortamında çoğu kez gizli çatıĢmaların yaygınlaĢması ile iĢ

51

ve iliĢki süreçlerindeki yeterliliğin kaybı sonucunda, grup içi iliĢkiler ve üstlerle iliĢkilerde yaĢanan rahatsızlıklara bağlı olarak ortaya çıkan iĢe gelmeme ve iĢten ayrılma davranıĢlarının artmasının neden olduğu ekonomik ve sosyal maliyetler önemli boyutlardadır (Tınaz, 2005, s. 39). AraĢtırmalara göre, stres sonucunda çalıĢanlar iĢyerinde devamsızlık yapmakta ve iĢten ayrılmalar ortaya çıkmaktadır. ĠĢyeri bu durumdan olumsuz etkilenmektedir. ÇalıĢanların birinde görülen stres, diğer çalıĢanları da olumsuz etkilemekte ve verimlilik düĢmektedir (Okutan ve Tengilimoğlu, 2002, s. 17).

2.6.1.3. Engellenme

Engellenme, beklenilen ve hak edilen sonuçlar, ödüller ve iĢlemler yerine getirilmemesinden kaynaklanan psikolojik bir tepkidir. EngellenmiĢ birey, haksızlığa uğradığına inanır ve kendi baĢına çözüm bulamadığından karĢılaĢtığı güçlüklerin, engellerin önemini abartır. AraĢtırmalar, iĢ doyumu düĢük olan çalıĢanların suçluluk duygusu ve sorunlara çözüm getirememe davranıĢ tipi gösterdiklerini ortaya koymuĢtur. ÇeĢitli nedenlerle engellenen ve iĢ doyumu azalan çalıĢanlarda performans yetersizliği gözlemlenir ve bireylerin suçluluk duyguları artar. Bütün bunlar bireyin yaĢadığı hayal kırıklığı ve motive olmama problemlerinin giderek derinleĢmesine sebep olur (MinibaĢ, 1990, s. 94).

2.6.1.4. ÇatıĢma

ÇatıĢma, bireyin zihinsel olarak yaĢadığı çeliĢkiye bağlı olarak ulaĢtığı duygusal yapı olarak ifade edilebilir. KiĢi içinde bulunduğu sosyal ortam ve zaman diliminde istemediği koĢullarla karĢı karĢıya kaldığında, haksız ve yersiz iĢlemlere maruz kaldığında, değer yargılarına uymayan bir hareket ve bir sonuç için zorlandığında çatıĢma yaĢar. Örgüt içinde, çatıĢma daha çok farklı bölüm çalıĢanları ve farklı bölüm müdür ve yardımcıları arasında görülmektedir. Yani iĢletmelerde bölümler arası (gruplar arası) çatıĢma yaĢanmaktadır. Bölümler arasında gerçekleĢen çatıĢma, benzer fiziki ve sosyal ortamlarda bulunan, birbiriyle etkileĢim içerisinde olan örgütlerde en fazla görülen çatıĢma türüdür. DüĢük iĢ doyumuna sahip olan çalıĢanlar, örgütsel çatıĢma yönetiminde kendi isteklerinin gerçekleĢmesine odaklı, karĢı tarafın isteklerini göz ardı eden yıkıcı çatıĢma stratejileri uygulamaktadırlar. Yüksek iĢ doyumuna sahip çalıĢanlar ise, örgütsel çatıĢma yönetiminde çatıĢmayı olumlu yönde yönetip, önem vererek kazan-kazan yaklaĢımı içerisinde yapıcı strateji ile hareket ederler (Üngüren‟ den aktaran Karadut, 2014).

52

2.6.1.5. Saldırganlık

Saldırganlık, bireysel amaçlara ulaĢma çabası içinde atak, düĢmanlık, hükmetme, engelleri yok etme veya kendine karĢı direnme tutumunu ifade eder. Bir yaklaĢıma göre, örgütlerdeki çeĢitli adaletsizliklere ve doyumsuzluklara karĢı olan tepkilerde giderek geliĢme görülür. Mesela, önce Ģikâyetler baĢlar, bu Ģikâyetler çatıĢmaya dönüĢür ve çatıĢma yönetim tarafından yapıcı bir Ģekilde çözümlenememesi ile çalıĢanların saldırgan davranıĢlar göstermesi ile sonuçlanır (MinibaĢ, 1990, s. 13).

Yapılan birçok araĢtırmaya göre, örgütlerdeki yerli yerinde ve olması gerektiği Ģekilde bulunmasından dolayı iĢinden tatminkâr olan çalıĢanların, örgüt içinde saldırgan davranıĢlarda bulunmadığı ortaya çıkmıĢtır. MinibaĢ (1990) tarafından öğretmenler üzerinde yapılan araĢtırmada ortaya çıkan bulgulara göre, iĢ doyumu düĢük düzeyde olan grup, çalıĢma hayatıyla ilgili olumsuzluk bulunan birçok konuda saldırgan bir davranıĢ tipi göstermektedirler. ĠĢ doyumu yüksek olan grupta ise, öğretmenler, saldırganlıktan kaçınan, sabır ve uyum gösteren davranıĢlar sergilemektedirler

2.6.1.6. Psikolojik Tatminsizlik Sonucu Ortaya Çıkan DavranıĢ Bozuklukları

Psikolojik tatminsizliğin kaynağı ulaĢmak istediğimiz amaçlara ulaĢmamıza engel olan müdahalelerdir. ÇeĢitli engel ve müdahaleler anormal davranıĢlarda bulunmaya sebep olurlar. Tatminsizliğin ortaya çıkıp çıkmaması müdahalelerin Ģiddetine ve devamlılığına, bireyin sabrına, tahammülüne bağlıdır. Psikolojik tatminsizliğin doğurduğu davranıĢ bozuklukları Ģunlardır:

Saldırgan Davranışlar: Birey karĢısına çıkan engelleri normal yollardan çözümlemek

yerine zor kullanarak aĢacağına inanır. Saldırganlık tatminsizliğin gerçek etmeninden baĢka bir yöne yöneltilebilir. Örneğin evde eĢi ile tartıĢan kiĢi iĢyerinde amiriyle veya arkadaĢları ile çatıĢır.

Geriye Dönüş Davranışları: Bireyin üstesinden gelemediği olaylar karĢısında son çare

olarak intihar etmesi, ölümü beklemesi ve kendini tamamıyla dini iĢlere adaması gibi davranıĢlardır. Geriye dönüĢ hallerinde çocukça davranıĢlar da gözlemlenir. BaĢkalarının arkasından hoĢuna gitmeyeceği Ģeyleri söylemek ve söylenenlere katılmak, baĢkalarıyla alay etmek geriye dönüĢ hallerinin kompleks Ģekilde ortaya çıkıĢıdır. Geriye dönüĢ hallerinin yüzdeki ifadeleri ağlamak ya da somurtmak Ģeklindedir.

53

Tekrar Denenmek İstenen Sabit Davranışlar: Sorunu çözmeye elveriĢli olmayan bir

davranıĢın tekrar tekrar denenerek sorunun çözülmeye çalıĢılmasıdır. Genelde panik sonucunda ve çaresizlik durumunda meydana gelen davranıĢlardır. ÇalıĢma yöntemlerinin değiĢtiği zamanlarda değiĢikliğe direnen çalıĢanlarda sık sık ortaya çıkar. Ġftiralar bu tür davranıĢlardandır.

Tevekkül Olmak: Mücadele etmek yerine ümidini kesip iĢi oluruna bırakmaktır. Bu tür

kimseler düĢük moral seviyesine sahiptir. Örneğin emeklilik için uzun yıllar beklemesi gerekmeyen kimseler mücadele ruhunu kaybeden tevekkül kimselerdir (Eren, 2008, s. 250- 252).

2.6.1.7. KiĢilik Bozuklukları ve Nevrozlar

ĠĢ doyumsuzluğu sonucu kendini güçsüz ve yeteneksiz hisseden birey bu durumdan normal savunma mekanizmaları yardımı ile kurtulmaya çalıĢır. BaĢarılı olamazsa çeĢitli kiĢilik bozuklukları ile karĢı karĢıya kalabilir. Söz konusu kiĢilik bozukluklarının baĢında nevrozlar ve psikozlar gelmektedir (ÖdemiĢ, 2008, s. 47). Heyecan, korku, devamlı endiĢe ve çöküntü genellikle nevrozlu kiĢilerde görülen hislerdir. EndiĢe, hastalık hastalığı, sinir yorgunluğu gibi mekanizmaların ortaya çıkmasına neden olur. Nevrozlu kiĢilerdeki endiĢe bireyin baĢarısını etkileyebilir, fakat kiĢi gerçek ile iliĢkisini kesmez. Gerçekten uzaklaĢma daha ileri safhada, akıl hastalığı olan psikoz durumunda görülür (BaĢtemur, 2006, s. 65). Bu kiĢilik bozukluklarına yalnızca iĢ doyumsuzluğunun ya da diğer örgüt içi faktörlerin sebep olduğu düĢünülmemelidir. Bu tür rahatsızlıklarda örgüt dıĢı faktörlerin, bireyin çevresinin ve ailesinin olumsuz etkilendiği de dikkate alınmalıdır (ÖdemiĢ, 2008, s. 47).

2.6.1.8. Psikosomatik Rahatsızlıklar

Psikolojik bir stres durumu, bireyin beyninde bozukluklar ortaya çıkardığından bu tür bozukluklara psikosomatik hastalıklar adı verilir. ÇalıĢma Ģartlarının kötülüğünden ve örgütteki çeĢitli dengesizlikler yüzünden sahip olduğu iĢten pek doyum duymayan iĢgörenler, çeĢitli engellemeler ve çatıĢma durumları ile bir takım psikolojik zorlamalar karĢısında, bazı psikosomatik belirtiler yaĢayacaklardır. Bu bağlamda baĢlıca psikosomatik belirtiler Ģunlardır: Kalp çarpıntısı, boğazın ve ağzın kuruması, baĢ dönmeleri, aĢırı yorgunluk, titreme ve sinirsel tikler, tükenmiĢlik hali, irkilme ve ürküntü hali, kekemelik ve ifade bozukluları, diĢ gıcırdatma ve tırnakları yeme, uyku düzensizliği, terleme, bulantı, baĢ ve sırt ağrılarıdır. Örgütlerdeki çeĢitli dengesizlik hallerinin yol açtığı doyumsuzluk,

54

stres, kaygı ve huzursuzluklar bir süreklilik arz ediyorsa belirli bir süre sonra, insan bedeni üzerinde önemli tahribata ve zarara yol açmaktadır. Bu çerçevede, baĢlangıçtaki psikosomatik belirti ve iĢaretler, insan bedenin tümünde ya da belirli bir kısmında iĢlev bozukluğuna ya da rahatsızlıklara ortam hazırlamaktadır. BaĢlıca, psikosomatik rahatsızlıklar olarak mide ve onikiparmak bağırsağı ülseri, kalp krizi ve rahatsızlığı, Ģeker hastalığı, yüksek tansiyon ve çeĢitli deri hastalıkları, kolit, astım, alerji gibi hastalıkları saymak mümkündür (Eroğlu, 1996, s. 80).

Benzer Belgeler