• Sonuç bulunamadı

2.2.2. AndlaĢmaların Bağlayıcılık Kazanması

2.2.3.2. Ġç Hukuk Açısından

Bir andlaĢmanın iç hukukumuzda yürürlüğe girebilmesi için andlaĢmanın CumhurbaĢkanı tarafından bir Bakanlar Kurulu kararnâmesi ile onaylanması gerekir. Anayasa her türlü andlaĢmanın yayımlanmasını zorunlu kılan genel bir hüküm ihtivâ etmemektedir. Bununla birlikte, Anayasanın 90‟ıncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Ekonomik, ticarî veya teknik ilişkileri düzenleyen ve süresi bir yılı aşmayan andlaşmalar, Devlet Maliyesi bakımından bir yüklenme getirmemek, kişi hallerine ve Türklerin yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına dokunmamak şartıyla, yayımlanma ile yürürlüğe konulabilir…” Ģeklindeki hüküm gereğince bu gruba giren andlaĢmaların iç hukukta yürürlüğe girebilmesi için yayımlanma zorunluluğu bulunmaktadır.

Öte yandan, Anayasanın 90‟ıncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Milletlerarası bir andlaşmaya dayanan uygulama andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticarî, teknik veya idarî andlaşmalar”ın, kural olarak yayımlanması gerekli değildir. Ancak, ikinci gruba giren bu tür andlaĢmalardan ekonomik veya ticarî nitelikte olanlar ile özel kiĢilerin haklarını ilgilendirenler yayımlanmadan yürürlüğe konulamaz. Anayasanın bu hükmüne iliĢkin gerekçede yayımlanması zorunlu olmayan uygulama andlaĢmaları “gizli kalması gerekli” andlaĢmalar olarak belirtilmiĢtir.

244 sayılı Kanun ise, kural olarak, andlaĢmaların yayımlanmasını zorunlu kılmıĢ; andlaĢmaların yayımlanmasının zorunlu olmadığı istisnaî hâlleri ayrıca belirtmiĢtir. Kanun‟a göre, onaylama veya katılma konusu olan andlaĢmanın Türkçe metni ile andlaĢmada muteber olduğu belirtilen dil veya dillerden biri ile yazılmıĢ metni, andlaĢmayı onaylamak üzere CumhurbaĢkanı tarafından imzalanan Bakanlar Kurulu kararnâmesine ekli olarak Resmi Gazete‟de yayımlanır355

.

355 244 sayılı Kanun (Md.3/1, ikinci fıkra).

244 sayılı Kanun hangi andlaĢmaların yayımlanmasının zorunlu olmadığını Ģu hükümle düzenlemiĢtir:

“Milletlerarası bir andlaşmaya dayanılarak Bakanlar Kurulunca yapılan teknik veya idarî nitelikteki uygulama andlaşmalarından ve kanunun verdiği yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulunca yapılıp 2 nci maddenin 2 nci fıkrasına göre Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosunun bilgisine sunulanların dışında kalan teknik veya idarî andlaşmalardan iktisadî veya ticarî nitelikte olmayan, özel kişilerin haklarını ilgilendirmeyen ve Türk kanunlarına değişiklik getirmeyenlerin yayınlanması zorunlu değildir. Bu fıkra gereğince yayınlanması zorunlu olmayan andlaşmalar hakkında 1 ve 2 numaralı bentler uyarınca çıkarılan kararnâmelerin yayınlanması da zorunlu değildir.”356

Anılan hükmün dıĢında kalan andlaĢmalar yayınlanmadan yürürlüğe konulamaz.

Anılan düzenleme ile askerî, endüstriyel ve teknik andlaĢmaların yayımlanma zorunluluğu kaldırılmıĢtır. Böylece, askerî birliklerin tertipleri ve silâhları ile endüstriyel üretim usûllerine iliĢkin bilgiler gizli tutulmak istenmiĢtir. Kabul etmek gerekir ki, 244 sayılı Kanun‟un yukarıda zikredilen hükmü karmaĢık ve anlaĢılması zor biçimde kaleme alınmıĢtır. Anayasa, “milletlerarası bir andlaĢmaya dayanan uygulama andlaĢmalarından”, “iktisadî veya ticarî” nitelikli olanlar ile “özel kiĢilerin haklarını” ilgilendirenlerin yayımlanmadan yürürlüğe sokulamayacağını öngörmektedir. Oysa, anılan Kanun, “Milletlerarası bir andlaşmaya dayanılarak Bakanlar Kurulunca yapılan teknik veya idarî nitelikteki uygulama andlaşmalardan…iktisadî veya ticarî nitelikte olmayan, özel kişilerin haklarını ilgilendirmeyen ve Türk kanunlarına değişiklik getirmeyenlerin” yayınlanmasının zorunlu olmadığını öngörmektedir. Kanun metninde yer alan “teknik veya idarî” sözcükleri Anayasal düzenleme ile uyumlu değildir. Bunun yanı sıra, Kanun‟da yer alan “… kanunun verdiği yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulunca yapılıp 2 nci maddenin 2 nci fıkrasına göre Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosunun bilgisine sunulanların dışında kalan teknik veya idarî andlaşmalardan…” ibaresi de sorunlu görünmektedir. Anılan düzenlemede atıf

yapılan “2 nci maddenin 2 nci fıkrasına göre Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosunun bilgisine sunulan” andlaĢmalar zaten “kanunun verdiği yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulunca yapılan” andlaĢmalardan değildir. Bu nedenle, kanaatimizce, yasal düzenlemenin bu gruba (birinci grup) dâhil olan andlaĢmalara atıfta bulunması isabetli olmamıĢtır.

244 sayılı Kanun‟un anılan hükmünün Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali talep edilmiĢtir. Anayasa Mahkemesi söz konusu düzenlemeyi Anayasaya uygun bularak iptal talebini reddetmiĢtir357.

AndlaĢmaların iç hukukta yürürlüğe girmesi için kural olarak CumhurbaĢkanınca onaylanması gerekmekle birlikte, Türk hukukunda bazı andlaĢmaların imza ile yürürlüğe girmesine kanunen izin verilmiĢtir. Bu çerçevede, 4749 sayılı Kanun 358, bazı koĢullara bağlı olarak yapılan hibe

anlaĢmaları ile borç verilmesine iliĢkin anlaĢmaların imza ile yürürlüğe girmesini öngörmektedir359. Her ne kadar, söz konusu andlaĢmaların imza ile yürürlüğe

gireceği öngörülmekteyse de, bu andlaĢmaların da CumhurbaĢkanı tarafından onaylanması gerekmektedir.

Yukarıda belirtildiği üzere, bir andlaĢmanın imza ile yürürlüğe girmesi öngörülüyorsa, temsilcinin andlaĢmayı imza ile yürürlüğe sokabilme yetkisi, temsilciyi ya da temsilci heyetini tayin eden Bakanlar Kurulu kararnâmesinde açıkça belirtilmeli veya gerekiyorsa bu amaçla bir ek kararnâme çıkarılmalıdır.

357 Anayasa Mahkemesinin 4.3.1965 tarih ve E.1963/311, K.1965/12 sayılılı kararı. Anayasa

Mahkemesinin kararında Ģöyle denilmektedir: “Anayasanın 65‟inci maddesinde, milletlerarası andlaşmaların yayımlanmasını zorunlu kılan bir hüküm yoktur. Tersine, bu madde ile hangi andlaşmaların yayımlanması gerektiği açıklanmak suretiyle kanun koyucuya yayımlama hususunda bazı istisnalar yapma hakkı tanımıştır. Böylece, 244 sayılı Kanun‟un 3‟üncü maddesinin 3 numaralı bendinin birinci fıkrasının yayınlanmasını zorunlu görmediği andlaşmalar Anayasanın 65 inci maddesi ile yayımlanması emredilen andlaşmaların dışında kalmaktadır.”

358 Bkz. 4749 sayılı ve 28.3.2002 tarihli “Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi

Hakkında Kanun ile Hazine MüsteĢarlığı ile DıĢ Ticaret MüsteĢarlığı TeĢkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda ve Belediyelere ve Ġl Özel Ġdarelerine Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanunda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun”. R.G., 9.4.2002-24721. 359 4749 sayılı Kanun (Md.9; 10).

Bununla birlikte, imzalanması öngörülen belge ancak uygun bulma kanunu çıkarıldıktan sonra onaylanabilecek bir nitelik taĢıyorsa, diğer bir ifâdeyle, Meclisin irâdesi aranmaksızın doğrudan Bakanlar Kurulunca yapılabilecek istisnaî nitelikteki andlaĢmalardan değilse, bu durumda temsilciye söz konusu andlaĢmayı yürürlüğe sokabilecek Ģekilde imza yetkisinin verilmemesi gerekir. Aksi takdirde, Meclisin Anayasadan kaynaklanan onaylamayı uygun bulma ya da bulmama irâdesi baskı altına alınmıĢ olur. Zira, imza yetkisi verilmiĢ olan temsilcinin andlaĢmayı imzalaması o belgeyi uluslararası hukuk alanında Türkiye‟yi bağlayacak biçimde yürürlüğe sokar ve temsilcinin yetkisizliğine iliĢkin iç hukuktan kaynaklanan gerekçeler ileri sürülemez360

.

Bir uluslararası andlaĢmanın veya Türkiye Cumhuriyeti‟ni bağlayan bir uluslararası andlaĢmanın belli hükümlerinin Türkiye Cumhuriyeti bakımından yürürlüğe girmesine iliĢkin olarak Bakanlar Kurulu kararnâmesiyle tespit edilen tarih, söz konusu andlaĢmanın ya da andlaĢmanın ilgili hükümlerinin kanun kuvvetini kazandığı tarihtir361. Bir andlaĢmanın Türkiye Cumhuriyeti bakımından

yürürlüğe girdiği tarihin tespit edilmesi özellikle imza ile yürürlüğe giren andlaĢmalar açısından önem arz etmektedir. Böylece, andlaĢma imza ile uluslararası hukuk açısından yürürlüğe girmiĢ olsa bile, iç hukuk iĢlemleri daha sonra tekemmül edilse dahi, andlaĢma imza tarihinden itibaren makâbline Ģümûl kazanmıĢ olur362

.

360 Bkz. Biyana AndlaĢmalar Hukuku SözleĢmesi (Md.46): “Bir Devlet, bir andlaşmayla

bağlanma rızasının iç hukukunun andlaşma akdetme yetkisiyle ilgili hükümlerini ihlâl etmek suretiyle açıklandığı vakıasına rızasını geçersiz kılan bir gerekçe olarak başvuramaz; meğer ki, ihlâl aşikâr ve iç hukukunun temel önemi hâiz bir kuralı ile ilgili olsun. Bir ihlâl, söz konusu meselede normal uygulamaya göre ve iyi niyetle hareket eden herhangi bir Devlet için nesnel olarak açık görünüyorsa, aşikârdır.”

361 244 sayılı Kanun (Md.3/2, ikinci fıkra). 362 Bkz. 244 sayılı Kanun‟un gerekçesi.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ANDLAġMALARIN YARGISAL DENETĠMĠ

BĠRĠNCĠ KISIM