• Sonuç bulunamadı

II GENEL ÖZELLİKLERİYLE MECÂMİU’L-HAKÂİK A ESERİN İSMİ

İKİNCİ BAB: HÜKÜMLER (36) BİRİNCİ RÜKÜN: HÜKÜM (36)

E. ESER ÜZERİNDE YAPILMIŞ ÇALIŞMALAR

Hâdimî’nin, ismi Osmanlı sınırlarını aşan bir alim olduğu ve eserlerinin tüm İslam dünyasında tanınmakta olduğu yukarıda ifade edilmişti. Mecâmiu’l-Hakâik de en çok bilinen ve istifade edilen eserleri arasındadır. Öyle ki Berika’dan sonra en meşhur eseri Mecâmi’dir denilebilir. İşte bu vasfından dolayı Mecâmi defalarca müstensihler tarafından istinsah edilmiş ve bir çok defa basılmıştır. Hâdimî hakkında kapsamlı araştırmaları olan Yaşar Sarıkaya’nın verdiği bilgilere göre Mecâmi’in tesbit edilebilen ilk baskısı 1273/1856 yılına aittir. Bu tarihten itibaren 1318/1900’e gelene kadar 20’den fazla baskısı yapılmıştır. Bunların yedisi Matbaa-i Amire’de, diğerleri Mahmud Bey, Bosnalı Muharrem Efendi, Mustafa Efendi ve Ahmed Hulusi Efendi matbaalarında yapılmıştır.88

1. Şerh

1. Menâfiu’d-Dekâik fî Şerhi Mecâmii’l-Hakâik: Aydın’a bağlı Güzelhisar’da doğan ve Hâdimî’nin oğlu Abdullah’ın talebelerinden olan Mustafa b. Muhammed

Hulusi Güzelhisari’ye (ö. 1253/1804) ait bu şerh Mecâmi üzerine yapılmış en önemli

çalışmadır. İlim dünyasında büyük rağbet görmüştür. Eser 1273 ve 1308 tarihlerinde iki defa İstanbul’da, 1288 tarihinde de bir defa Kahire’de basılmıştır.89 1308 tarihli baskısı 336 sayfadır.

2. Menâfiu’d-Dekâik Şerhu Mecâmii’l-Hakâik: Hâdimî’nin oğlu Abdullah el

Hâdimî’ye (ö. 1192/1778) aittir. Şerh yarım kalmıştır.90

Bazı kaynaklarda91 Mecâmi’in, Şerhu Mecâmii’l-Hâdimî adıyla Necib el

Ayıntabî ve Muhammed b. Mustafa el Konevî tarafından da şerh edildiği belirtilse de

kütüphane kayıtlarında rastlanmamaktadır.92 2. Tercüme

Mecâmi’in Osmanlıca iki tercümesi bulunmaktadır:

88 Sarıkaya, 265. Yazar bu bilgiyi Tafih Vakfının 2002 tarihli internet sitesine dayandırmaktadır. 89 Akgündüz, Ahmet, “Güzelhisari, Mustafa Hulusi”, DİA, XIV, 331; Yaşaroğlu, Kamil,

“Mecâmiu’l-Hakâik” DİA, XXVIII, 217. DİA “Güzelhisari” maddesi yazarı Ahmet Akgündüz bu

şerhin Sava Paşa’nın İslam Hukuku Nazariyyatı Hakkında Bir Etüd isimli kitabının temelini teşkil ettiğini söylemektedir. Oysa söz konusu eserde bu şerhin değil Mecâmiu’l-Hakâik’in ismi geçer. 90 Güzelhisari, şerhinde istifade ettiği kaynaklardan bahsederken müellifin (Hâdimî) oğlu Abdullah’ın şerhinin bir parçasından da yararlandığını söyler. Bu da bu şerhin yarım kaldığını göstermektedir. Nitekim, DİA “Hâdimî, Abdullah” ve “Güzelhisari, Mustafa Hulusi” maddelerinde bu şerhin yarım kaldığı ifade edilir. DİA “Mecâmiu’l-Hakâik” ve “Hâdimî, Abdullah” maddesi yazarları bu şerhin kütüphane kayıtlarında geçmediğini söylese de İSAM kütüphanesi kayıtlarında, Menâfiu’d-Dekâik

Şerhu Mecâmii’l-Hakâik adıyla geçmektedir. Kütüphaneden bu eseri istememize rağmen elimize ulaşmamıştır.

91 Bağdatlı İsmail Paşa, Îzâhu’l-Meknûn, II, 430; Çeker, Ebu Said Muhammed el Hâdimî’nin

Mecâmiu’l-Hakâik Adlı Eseri, SÜİFD, VIII, (1998) 43.

1. Levâmiu’d-Dekâik fî Tecemeti Mecâmiu’l-Hakâik: Maarif nezaretince Hukuk Mektebi’nde Mecâmi’i okutmakla görevlendirilmiş olan Şirvanlı Ahmed

Hamdi Efendi (ö.1307/1890) tarafından yapılan bu tercüme, 1293 tarihinde (İstanbul)

Mustafa Efendi matbaasında, kitabın sonuna eklenen mantık ve münazara ilmine dair -aynı müellife ait- iki risale ile birlikte basılmıştır. Eserin önsözünde mütercim, Mecâmi’in mukaddimesi ve özellikle de kıyas bahsindeki bazı meseleleri anlamanın mantık ve münazara ilmini bilmeye bağlı olduğunu, bundan dolayı bunları eklediğini söyler.

312 sayfa olan tercümede mütercim metne bağlı kalmamış çoğunlukla kendi açıklamalarını da katmıştır. Nitekim, sayfa yapıları farklı olsa da 46 sayfalık Mecâmi’in 312 sayfada tercüme edilmiş olmasından da bu durum anlaşılabilir. Ayrıca, Güzelhisari’nin şerhiyle bu açıklamaların paralellik arz ettiği görülür.

Tercümde genelde kelimeler çevrilmemiş gramer çevrilmiştir. Öyle ki “lâ büdde” dahi çevirilmeksizin “… lâ büddedir” denilmiştir. Dolayısıyla, o günün şartlarında bu durum normal olsa da bugün Arapça bilmeyen bir kimsenin bu çeviriyi anlaması kolay değildir. Rast gele bir örnek verecek olursak; mesela Hâdimî’nin ictihad tanımı şöyle tercüme edilmiştir: “İctihad hükm-i şer’îye zannı tahsîl içün

fakîhin vüs’unu istifrağdır.”

2. Tercüme-i Mecâmi’ fi’l-Usûl: Bu tercüme de müderrislik ve kadılık görevlerinde bulunmuş olan Hanif İbrahim Efendi’ye (ö.1189/1775) aittir.93 Yukarıdaki tercümeden daha önce yapılmış olan bu çalışma daha az bilinmektedir. Bir nüshası İstanbul Üniversitesi Kütüphanesinde (TY, nr. 3692) bulunan94 eseri görme imkanımız olmamıştır.

Bu iki tercümenin dışında, Dr. Orhan Çeker danışmanlığında 1987 yılında Hüseyin Koç ve Hüseyin Aydın tarafından (birlikte) lisans bitirme tezi olarak yapılmış basit bir tercüme çalışması da bulunmaktadır.

3. Tez

Son iki yıl içerisinde Mecâmiu’l-Hakâik ve Hadimi’nin usulcülüğünü konu alan iki tez çalışması yapılmıştır.

1. Ebû Saîd Muhammed El-Hâdimî ve Mecâmiu’l-Hakâik Adlı Eserindeki

Metodu: Lütfi Aydın tarafından 2007 yılında Cumhuriyet Üniversitesinde

tamamlanmış yüksek lisans tezidir. 115 sayfadan oluşan tez giriş, iki bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Girişte fıkıh usulünün tarihi gelişimi, birinci bölümde Hâdimî’nin hayatı ve eserleri, ikinci bölümde Mecâmiu’l-Hakâik ve metodu incelenmiştir. Çalışma, giriş ve birinci bölümde dil ve muhtevasıyla gerekli

93 Yaşaroğlu, XXVIII, 217. Sarıkaya, 260. 94 Yaşaroğlu, XXVIII, 217.

29

yeterliliğe sahip olsa da Mecami’in metodunun anlatıldığı ikinci bölümde itinasız bir dil ve gayri ilmî bir içerik göze çarpmaktadır.

2. XVIII. Yüzyıl Usulcülerinden Hadimi ve Usûl Anlayışı: Dr. Kâşif Hamdi Okur tarafından 2008 yılında Hitit Üniversitesinde tamamlanmış doçentlik tezidir. Kitap olarak basılmış olan çalışma 258 sayfadır. Giriş, üç bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Birinci bölümde fıkıh usulünün tarihi gelişimi ve Hâdimî’nin hayatı, ikinci bölümde Hâdimî’nin usul anlayışı, üçüncü bölümde Hâdimî’nin usul alanında etkisi incelenmiştir. Yorum metodolojisi ve küllî kaidelerin zayıf kaldığı çalışma, Hâdimî ve usulcülüğü konusunda bilimsel bir kaynak hüviyetindedir.

4. Makale

Cumhuriyet döneminde Mecâmi üzerinde hak ettiği ölçüde çalışıldığı pek söylenemez. Hâdimî’nin genellikle tasavvufî görüşlerini ve Mecâmi dışındaki diğer eserlerini konu alan makale çalışmaları yapılmış olmakla birlikte, tesbit edebildiğimiz kadarıyla sırf Mecâmi’e yönelik tek makale çalışması Orhan Çeker’e ait “Ebu Said Muhammed el Hâdimî’nin Mecâmiu’l-Hakâik Adlı Eseri” başlıklı makaledir.

Söz konusu makalede Mecâmi hakkında yanlış kanaatlere sebep olacak ifadeler göze çarpmaktadır. Mesela şu paragraf böyledir:

“Arkasından, lafzın manaya delalet yollarından söz eder, emir konusunu gündeme getirir. Fakat emir konusunun arasında ikinci defa olarak mefhum çeşitlerini ve istishab adlı delili bahis mevzuu yapar. Nehiy konusunu da ihmal etmez. Bu arada ilham ve rüyanın peygamberlerin dışındaki kimseler için delil olmayacağını söyler.”95

Bu ifadeler Hâdimî’nin, Mecâmi’de konuları birbirinin içine kattığı, düzensizce oradan buradan bahsettiği izlenimini vermektedir. Oysa Hâdimî lafzın manaya delalet yollarından bahsederken emir konusuna yer vermez. Mefhum (mefhumu muhalefet) çeşitlerini de emir konusunun arasında değil fasid istidlaller başlığı altında ele alır ve ilk defa burada ele alır. Daha önce sadece, -âmm lafızların anlatıldığı bölümde- mefhumu muhalefet ve muvafakatın da âmm lafızlardan olduğunu söyler. İstishab delilini de yine fasid istidlallerden biri olarak zikreder. Nehiy konusunu ise burada hiçbir şekilde bahis mevzuu yapmaz, ilgili bölümde emir konusunun akabinde işler. İlham ve rüyadan da yine fasid istidlallerden biri olarak bahseder.

Bunların haricinde, Sava Paşa’nın İslam Hukuku Nazariyyatı Hakkında Bir

Etüd isimli kitabını da Mecâmi üzerinde yapılan bir çalışma olarak

değerlendirebiliriz.

Sava Paşa’nın bu eseri yukarıda da geçtiği üzere Mir’ât ve Mecâmi’i temel alan bir kitaptır. Fransızca olarak telif edilip 1892 yılında iki cilt halinde basılmıştır. Baha Arıkan tarafından tercüme edilen eser, yine iki cilt halinde 1955 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basılıp yayınlanmıştır. İslam hukuk tarihi ve felsefesine dair olan birinci cildinin Mecâmi ile pek ilgisi olmasa da ikinci cildi ictihad konusu dışında birebir uyumludur.

Ayrıca, Almanya Bochum Ruhr Üniversitesinde Almanca olarak hazırlanıp bazı tadilatlarla birlikte yazarı tarafından Türkçe’ye tercüme edilen ve Hâdimî’yi bütün yönleriyle araştıran bir doktora tezi olan, Yaşar Sarıkaya’ya ait Merkez ile

Taşra Arasında Bir Osmanlı Alimi Ebu Said el-Hâdimî isimli kitap da Mecâmi

hakkında önemli değerlendirmelere yer vermiştir ki, farklı bölümler içerisinde 15 sayfayı bulan bu değerlendirmeler kayda değerdir.

İKİNCİ BÖLÜM

MECÂMİU’L-HAKÂİK ÖZELİNDE