• Sonuç bulunamadı

Üniversite Eğitiminde Avrupamerkezci Yaklaşımlar

5. TÜRKİYE’DE ESKİÇAĞ TARİHÇİLİĞİNİN AVRUPAMERKEZCİ GELİŞİMİ

5.2. Üniversite Eğitiminde Avrupamerkezci Yaklaşımlar

Avrupa merkezciliği, Avrupalıların kendilerini zaman ve mekânda merkeze koyarak geliştirdikleri bir dünya algısıdır. Avrupa merkezci kavramının özünde dünyanın bilim, sanat, kültür, edebiyat, teknoloji, medeniyet ve benzeri alanlarda her şeyin merkezi olarak Avrupa’nın olduğu varsayımına dayanır ki bu anlayışa göre Batının üniversitelerinde eğitim verilmektedir. Dünya bilim, sanat, kültür, edebiyat, medeniyet adına her ne ürettiyse hepsi Avrupa’ya yani Batı’ya aittir, Batı geliştirmiştir ve dünyanın diğer kültür ve medeniyetlerinin katkısı çok küçüktür.

Bir medeniyet tasavvuru olarak Avrupa merkezciliğinin ana eksenini tarih oluşturur. Bunun sebebi de şudur: İnsanlığın doğuşundan bugüne kadar bugünkü seviyesine gelişini sağlayan Avrupa kıtasındaki halkların, bir anlamda Avrupa medeniyetinin yaptığı keşifler, icatlar ve buna benzer şeyler insanlığı bugüne taşımıştır, Avrupalılar bilimde, teknolojide, kültürde, edebiyatta, siyasette, sosyal hayatta insanlığa önderlik yapmışlardır ve günümüze kadar getirmişlerdir, varsayımı vardır.

Avrupa’yı dönüştüren en önemli şeyin karşısına alternatif bir paradigma harici dinamik bir güç koymak gerekmektedir. Aslında bu dönüşümün karşısına üretilen şey bu düşünce şekline (Avrupamerkezci) karşı bir alternatif olarak üretilmemelidir. Çünkü bu düşünce yapısı var olan bir fikre bir dinamiğe (ya da adına her ne demek gerekirse) karşılık olarak üretilmedi. Bu anlayışın karşısına alternatif olarak İslam’ı koyabiliriz fakat zaten bu yapılanmanın temelindeki ana dinamiklerden birisi İslam medeniyetidir. Bu durumda halihazırda bu tasavvuru bunu dillendirerek bir nebze olsun indirgemiş olmak gerekirdi. Avrupamerkezci fikrin temelindeki ana argümanlardan birisi de bireysellik olgusudur. Ve bu olguyu sadece fikri alanda değil teknolojik anlamda da destekleyen ve icraatlar yapan bir Batı bulunmaktadır. Bakış açımızı gözden geçirip, yeniden temellendirip, bu konuları

82

yeniden tanımlamak, ders kitaplarını bu anlayışla yeniden gözden geçirmek gerekmektedir.191

Prof. Dr. Mustafa Demirci, Avrupa-merkezciliği kavramını ‘tarihçinin, incelediği zamana ve mekana bakmaksızın tarihe yaklaşımı ve tarihi yorumlama biçimi’ olarak tanımlamaktadır. Prof. Dr. Demirci, “Avrupa merkezcilik, tüm dünya tarihini batının mefhum ve nazariyeleri penceresinden değerlendiren, batılı değer ve kurumların batı dışı dünyanın değer ve kurumlarından üstün olduğu var sayımıdır” demektedir.192 Avrupa merkezciliğinin dünyayı kendi kurumları, kavramları ve kategorileri ile batı penceresinden değerlendirdiğini ifade eden Prof. Dr. Demirci, ancak varılan sonuçlar itibari ile batılı değerler, kurumlar, müesseseler ve medeniyetin batı dışı toplumlardan ve medeniyetlerden üstün olduğu varsayımına dayandığını söyler. Prof. Dr. Demirci, “Avrupa-merkezcilik, bu haliyle sadece farklı unsurları tutarlı bir tarih görüşünde birleştirecek gerçek bir toplum kuramı olmaktan çok, aynı zamanda çeşitli toplumsal kuramları çarpıtan bir ön yargılar yumağıdır. Doğuya karşı ön yargıdır. İslam’a karşı ön yargıdır. Hint medeniyetine karşı batının beslediği ön yargıdır. Bu ön yargıların bir ürünüdür” demektedir. Avrupalıların tarih yazımında kendilerini dünyanın merkezi olarak konumlandırdığına işaret eden Demirci, bu kavramın özünde ise dünyanın bilim, sanat, kültür, edebiyat, teknoloji, medeniyet ve benzeri alanlarda her şeyin merkezi olarak Avrupa’nın olduğu varsayımı bulunduğunu söylemektedir.193

Bunu oluşturan en önemli sebep şüphesiz Avrupa’nın ekonomik olarak da dünyaya hakim olmasından kaynaklanmaktadır.

Batının bu tutum içinde ilerlediği süreçte Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’nin tek üniversitesi durumunda olan İstanbul Üniversitesi’nin yenilenmesi kararı verilmiştir. Bunun için Cenevre Üniversitesi Pedagoji Profesörü Albert Malche Türkiye’ye davet edilir. Konuyla ilgili kendisinden rapor hazırlaması istenen Malche, yaptığı incelemelerden sonra görüşlerini bakanlığa sunmuştur.194 Malche’nin raporundan sonra köklü bir çözüm ancak Darülfünun’un kapatılıp yerine

191

Ayrıca bkz. S. Sayyid, Fundamentalizm Korkusu Avrupamerkezcilik ve İslamcılığın Doğuşu, Marmara Çizgi Yayın Dağıtım, 2017.

192http://www.tyb.org.tr/konya-subesinde-islam-arastirmalarinda-avrupa-merkezcilik-konusuldu- 27510h.htm

193http://www.milliyet.com.tr/tarih-yaziminda-avrupa-merkezcilik-konferansi-sakarya-yerelhaber- 1977790/

83

yeni bir oluşumla, İstanbul Üniversitesi adıyla tekrar açılması ile gerçekleşmiştir. 31 Temmuz 1933 tarihinde Darülfünun kapatılır ve yerine 1 Agustos 1933’te yeni üniversite kurulur.195

İstanbul Üniversitesi’nin yeni kadrosu oluşturulurken üç kaynaktan yararlanılmıştır: Eski Darülfünun’dan kadroya alınanlar, Avrupa üniversitelerinde eğitim ve ihtisaslarını tamamlayıp yurda dönenler, Yurt dışından getirilen yabancı profesörler.196

Her milletten çeşitli gruplar halinde getirilmek istenen bilim adamları planı başarılı olmasa da rejim değişikliği yaşayan Almanya’da, âri ırktan olmayan üniversite hocaları Nisan 1933’ten itibaren tasfiye edilmeye başlanınca, Yahudi asıllı bu bilim adamları üniversitede istihdam edildi. 6 Haziran 1933’te İstanbul’da Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip ile yapılan toplantıda üniversitedeki öğretim üyesi kadrosu konusunda otuz kişilik bir liste üzerinde karara varıldı.197 Böylelikle reformun ardından öğretim kadrosu ilk etapta altı profesör, altı aday profesör, dört muallim, beş yabancı profesörden oluşmuştur.198

Tarih, coğrafya, felsefe ve edebiyat alanlarında dersler verilmeye başlanan İstanbul Üniversitesi’nde Alman bilim adamlarının çabası ve başarısı elbette yadsınamaz ölçektedir. Deney – gözlem metodu ve araştırmacı bakış açısı, yabancı dil öğrenimi ve uluslararası yayınların oluşturulması İstanbul Üniversitesi’nin gelişmesinde etkili olan bu Alman öğretim üyelerinin katkılarından birkaçıdır.199

Edebiyat Fakültesi’nin kurulmasından sonra 1934 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip Bey’in tavsiyesi üzerine “Türk Arkeoloji Enstitüsü” müdürlüğüne Dr. Helmuth Theodor Bossert, profesör olarak getirildi. 1940-1941 öğretim yılında Edebiyat Fakültesi’nde yapılan bir değişiklik ile “Eski Önasya Dilleri ve Kültürleri Kürsüsü” kuruldu.200

Bunun yanında ünlü arkeolog ve İstanbul Müzeler

195

İstanbul Üniversitesi Kuruluş, Tarihçe, Teşkilat ve Öğretim Üyeleri 1453-1981, Cilt:1, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Matbaası, İstanbul, 1983, s.57-71

196 Hirsch, 1997: 208-215.

197Erichsen, Türkiye’de Üniversite Anlayışının Gelişimi (1861-1961): 305-316; Erichsen,

Forschung Mitteilungen der DFG 2-3/95, s. 33-35.

198 Taşdemirci, 1992: 1-39.

199 Hâkimiyet-i Milliye, 15.05.1931, s.2.

84

Müdürü Aziz Ogan’ın 1935 yılında Berlin’de arkeoloji eğitimi alan kızı Prof. Dr. Jale İnan, dönüşünde İstanbul Üniversitesi İlkçağ Tarihi kürsüsü profesörü Clemens Emin Bosch’un yanına asistan olarak girmiştir. 1946’da Klasik Arkeoloji Kürsüsü kurulduğunda da Almanya’da klasik arkeoloji eğitimi almış olan bölüm başkanı Prof. Arif Müfit Mansel’in asistanı olmuştur.201

Bu gelişmeler, yurtdışında eğitim alan bilim adamları sayesinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi ve eskiçağ bilimlerinin gelişmesini sağlayan önemli adımlar olmuştur. Diğer taraftan Alman ekolünden yetişmiş ve yetişmeye devam edecek olan geleneğin de kökenleri atılmıştır.

Alman devlet politikasında arkeolojinin önemi büyüktür. Arkeoloji alanında ilk ciddi çalışmalar ve arkeoloji biliminin kökeni Alman geleneğine dayanır. Böylelikle Greko-Roman kültürünü iyi öğrenmişlerdir ve bu medeniyetin ilk sahiplenicileri de aslında Almanlar denilse hata etmemiş oluruz.

Daha sonra arkeoloji, antropoloji, etnoloji gibi Türk tarihinin doğru araştırılması için gerekli görülen tarihe yardımcı bilimler alanında araştırmacılara duyulan ihtiyacın artması, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nin açılması fikrinin oluşmasında etkili olmuştur. Anadolu topraklarındaki kültürel mirası ortaya çıkarma düşüncesini gerçekleştirmek için bu fakültenin açılması zorunluydu denilebilir. Fakültenin Ankara’da açılması aynı zamanda Atatürk’ün başkenti bir kültür merkezi haline getirme amacına da hizmet etmiştir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında, yeni açılacak öğretim kurumlarında görev alması düşünülen öğrencilerin yetiştirilmesi için yurtdışına gönderilmesi uygulamasına başlanmıştı. Almanya, Fransa, İngiltere, İsviçre, Macaristan ve ABD seçilen ülkeler arasında öncelikli olanlar olmuştur. 1926-1927 yıllarında, sınavla belirlenen, başarılı lise mezunu bu öğrenciler yurtdışına gönderilmiş ve yükseköğrenimlerini tamamlamaları sağlanmıştır. Şevket Aziz Kansu, Enver Ziya Karal, Cemal Alagöz ve Bedrettin Tuncel Fransa’ya; Bekir Sıtkı Baykal, Şinasi Altındağ, Halil Demircioğlu, Cemal Tukin, Danyal Bediz, Niyazi Çıtakoğlu, Melahat Özgü, Ekrem Akurgal, Sedat Alp, Nusret Hızır ve Pertev Naili Boratav Almanya’ya; Orhan Burian, İrfan

85

Şahinbaş, Hamit Dereli, Saffet Korkut İngiltere’ye; Aydın Sayılı, Muzaffer Şenyürek Muzaffer Şerif Başoglu, Niyazi Berkes ve Behice Boran ABD’ye gönderilmişlerdir. Tarih, coğrafya, arkeoloji, antropoloji, eski ön Asya dilleri, değişik filolojiler vb. alanlarda öğrenim görmek ya da ihtisas yapmak üzere yurtdışına gönderilen bu öğrenciler, dönüşlerinde daha sonra Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi adını alacak olan öğretim kadrosunda da yer aldılar. Ankara Üniversitesi’nin öğretim kadrosunda yer alan bu kişilerin verdiği ve şu anda verilmekte olan Eskiçağ Tarihi bilim dalındaki dersler de şu şekildedir.

DTCF (Ankara Üniversitesi) Eskiçağ Tarihi Bilim Dalı Ders Müfredatı:

1.Yarıyıl

Eski Yakındoğu Tarihine Giriş (Introduction to Ancient Near Eastern History)

1.Yarıyıl Seçmeli Dersler

Antik Batı Mitolojisi (Ancient Greek and Roman Mythology)

Eski Anadolu Kültür Tarihi (Cultural History of Ancient Anatolia)

Anadolu’da İlk Yerleşimler ve Şehir Devletleri

Metinlerle Hitit Tarihi 2.Yarıyıl

Eski Batı Tarihi (Ancient Greek and Roman History)

2.Yarıyıl Seçmeli Dersler

Eski Anadolu Kültürü Tarihi II ( Cultural History of Ancient Anatolia II)

Antik Dönem Anadolu Yerleşim Tarihi (Settlement History of Ancient Anatolia)

86 3.Yarıyıl Seçmeli Dersler

Eski Mısır Tarihi ve Kültürü (History and Culture of Ancient Egypt)

Çince Tarihi Metinler I (Historical Texts in Chinese I)

Akadça Metinler I ( Texts in Acadian I)

Kök Türk Tarihi (History of the Kök Turks)

Metinlerle Çiviyazısı ve Gramer (Arkeoloji/Sumeroloji/Tarih)

Mektuplar (Arkeoloji/Sumeroloji/Tarih)

Latince I

Yunanca I

4.Yarıyıl Seçmeli Dersler

Akadça Metinler II ( Texts in Acadian II)

Hititçe Metin Okuma ( Reading of Hittite Text )

Çince Tarihi Metinler II ( Historical Texts in Chinese II)

Eski Mezopotamya Tarihi ve Kültürü (History and Culture of Ancient Mesopotamia)

Hitit Dili ve Grameri (Arkeoloji/Sümeroloji/ Tarih)

Bayram Töreni Metinleri (Arkeoloji/Sumeroloji/Tarih)

Latince II

Yunanca II

5.Yarıyıl Seçmeli Dersler

Eskiçağ ve Grek Uygarlığı Siyasi ve Sosyal Tarihi (Political and Social History

87

Eskiçağda Devlet ve Toplum (State and the Society in the Ancient Times)

Grek Tarihi Yazarları ve Eserleri (The Greek Historians and Their Works)

Tarihi Coğrafya

Latince III

6.Yarıyıl Seçmeli Dersler

Roma Devleti Siyasi ve Sosyal Tarihi (Political and Social History of the Roman Empire)

Akdeniz Medeniyetleri Tarihi (History of the Ancient Mediterranian Civilization)

Latince IV

7.Yarıyıl Seçmeli Dersler

Uygur Tarihi (History of Uighurs)

İlkçağ Anadolusu’nda Yazının Tarihi (History of Writing in Ancient Anatolia)

Bizans Tarihi (IV-XI. Yy.) ( History of the Byzantine Empire)

Bizans Tarihi ve Uygarlığı (Tarih Bölümü öğrencileri 10 kişi)

ÇİNCE III (CHINESE III)

8.Yarıyıl Seçmeli Dersler

Bizans ve Türkler (XI-XV. yy.) (Byzantium and the Turks)

Kırgız Türkleri Tarihi ( History of Turks in Kyrgyzstan)

Türkiye’nin Tarihi Coğrafyası

88

İstanbul Üniversitesi Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı Lisans Ders Programı:

1.Yarıyıl

Eskiçağ Tarihi'ne Giriş

3.Yarıyıl

Eski Anadolu Tarihi’ne Giriş

Eski Mezopotamya Tarihi

Bizans Tarihi 4.Yarıyıl

Eski Mısır Tarihi Eski İran Tarihi

6.Yarıyıl

Hellenistik ve Roma Dönemlerinde Eski Anadolu Tarihi

Hellen ve Hellenizm Tarihi

3.Yarıyıl Seçmeli Dersler

Eski Anadolu Tarihi Semineri

4.Yarıyıl Seçmeli Dersler

Babürler

Eski İran Tarihi

Türk-Bizans İlişkileri (IV.-X. Yüzyıl)

5.Yarıyıl Seçmeli Dersler

89 Eski Anadolu Sikkeleri

Göktürkler

M.Ö. 8-4 Yüzyıllar arası Akdeniz-Ege ve Anadolu Tarihi I

6.Yarıyıl Seçmeli Dersler

Eskiçağda Pers-Parth-Sasani Tarihi II

Gök-Türkler ve Uygurlar

Roma Ekonomi Tarihi

Uygurlar

7.Yarıyıl Seçmeli Dersler

Frig Tarihi Semineri Geç Antik Devir Tarihi I

Hellenizm Tarihi

Roma Cumhuriyet Tarihi

Eskiçağ'da Doğu Akdeniz Dünyası Semineri I

8.Yarıyıl Seçmeli Dersler

Roma İmparatorluk Tarihi

Urartu Semineri

Eskiçağ'da Doğu Akdeniz Dünyası Semineri II

Ege Üniversitesi Eskiçağ Tarihi Bilimi Ders Müfredatı

1.Yarıyıl

Ege ve Yunan Tarihi-I (Eskiçağ) İlkçağda Anadolu-I

90 2.Yarıyıl

Ege ve Yunan Tarihi-II (Eskiçağ) İlkçağda Anadolu-II

Fakülte Ortak Seçmeli Ders Havuzu 1 İlkçağ Uygarlıkları Tarihi

Mitoloji ve Kültür Seçmeli Dersler Grubu 1

Roma Tarihi-I (Cumhuriyet Dön.) Bizans Tarihi-I (IV-X. Yüzyıllar) Çin Tarihi-I

Seçmeli Ders Grubu 2 Roma Tarihi-II (İmp. Dön.)

Bizans Tarihi-II (XI-XV. Yüzyıllar) Çin Tarihi-II

Seçmeli Ders Grubu 3 Mezopotamya Tarihi-I Seçmeli Ders Grubu 4 Mezopotamya Tarihi-II Seçmeli Ders Grubu 6 Eski Mısır Tarihi

Ülkemizde Eskiçağ Tarihçiliği, ilk zamanlarda İstanbul ve Ankara ekol olmak üzere iki merkezde gelişme göstermiştir. İstanbul Üniversitesi Yunan ve Roma tarihi ağırlıklı dersler verirken DTCF (Ankara Üniversitesi) daha çok Anadolu, Mısır biraz da Mezopotamya ağırlıklı bir ders müfredatına sahiptir. Bu iki ekol halen daha,

91

Eskiçağ Tarihçiliğimiz de yerini korumaktadır diyebiliriz. Çalışmalar hızla mesafe katetmiş ve yeni nesil öğrencilerin yetişmesine imkan vermiştir. Gerek aldıkları eğitim gerekse yabancı dile olan hakimiyetleri neticesinde kısa süre de başarı gösteren bu kişiler, Eskiçağ Tarihçiliğimizin temeltaşı durumuna gelmişlerdir.

Genel olarak ülkemizdeki belli başlı Eskiçağ Tarihi öğretimi veren üniversitelerimizdeki lisans düzeyinde gösterilen derslere bakıldığında, bütün bir Eskiçağ Tarihinden (Çin Tarihi, Hint Tarihi, Uzak Doğu, Aztek, İnka medeniyetleri vd.) söz etmek mümkün değildir. Bunun en önemli sebepleri arasında gösterebileceğimiz (yukarıda fikir vermesi açısından 3 üniversitenin Eskiçağ Tarihi bilim dalında okutulan dersleri sıraladık) şey ise Anadolu, Mezopotamya, Mısır, Eski Yunan ve Roma haricinde hiçbir dersin ders olarak müfredatta yer almamış olmasıdır. Esasında aynı ekolden aynı dersleri görerek geçmiş olan öğretim üyesi kadromuz da zikrettiğimiz alanda ders verebilecek mevcut hocalar da yok diyebiliriz.

Arkeoloji biliminde teorik bilgilerin pratiğe dökülerek öğrenilmesi Eskiçağ Tarihçiliğine göre kazılarla ve yüzey araştırmalarıyla bir nebze daha kolaydır. Bu durum aslında üniversiteler tarafından geliştirildiği ve işlendiği takdirde ez azından seçmeli derslerle biraz olsun sağlanabilir.

92

SONUÇ

17. ve 18. yüzyıllarda çeşitli sebeplerle Osmanlı ülkesinde seyahat eden Avrupalıların 19. yüzyıldan sonra Oryantalizmin de etkisiyle Osmanlı Devleti topraklarında yürüttükleri araştırmalar farklı bir boyut kazanarak Hellenizme sahiplenilmek suretiyle eski eser toplama ve bunları yurtdışına çıkarma faaliyetlerine dönüşmüştür. Avrupanın ilk olarak hemen hemen bütün Akdeniz coğrafyası olmak üzere Anadolu toprakları ve Mezopotamya’da eski eserleri toplamakla başlayan bu tutumu daha sonra antikite ve arkeolojinin bütün değerlerini sahiplenmesine dönüşmüştür. Bunun doğrultusunda Osmanlı Devleti’nde eski eser toplama ve müzecilik çalışmaları Batının etkisiyle ortaya çıkmıştır. Tanzimat döneminde batıyı iyi tanıyan Fethi Ahmet Paşa’nın şahsında başlayan eski eser toplama hareketi bu eserlerin bir müzede toplanması fikrini doğurmuştur. Fakat Osmanlı Devleti’nin ayakta kalma mücadelesi verdiği 19.yy.’da, arkeoloji ve müzecilik alanında yetersiz olduğu açıktır.

Bu dönemde Osmanlı Devleti, tam olarak nizamnamelerle arkeolojik soygununu sonlandırmaya ve eski eser kaybını önlemeye yönelik bir kültür politikasından henüz yoksundu. Döneminin oluşturmuş olduğu siyasi koşullar gereği Osmanlı yönetiminde yetki sahibi olanlar Batı’nın Anadolu kültür değerlerine karşı sömürgeci tutumunu görmezden geldiler. Avrupa müzelerinde sergilenen Anadolu topraklarına ait eserlerin önemli bir bölümü, devleti ayakta tutma çabasıyla verilen izinler nedeniyle yitirildi.

Osmanlı Devleti’nde eski eserlerin korunmasına yönelik çalışmaların gecikmesinde veya istenilen şekilde gelişememesinde Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik şartlarda etkili olmuştur. Ancak yine de 19. Yüzyılda bu konuda önemli adımlar atılsa da devletin içinde bulunduğu durum alınan kararların uygulanmaması hukuki düzenlemelerin yapılmasını güçleştirmiştir. Eski eser kaçakçılığı ve tahribatını engellemek amacıyla çıkarılmış olan nizamnamelerdeki gerek hukuki boşluklar gerekse devlet yöneticilerinin de etkisiyle gerektiği gibi uygulanamaması sonucunda eski eserlerin yurt dışına çıkarılmasının önüne geçilememiştir. Bu durumu ilk Dr. Dethier engellemeye çalışmışsa da muvaffak olamamış, onu ilk Türk müzecisi ve arkeoloğu Osman Hamdi’in

93

çalışmaları izlemiştir. Osman Hamdi Bey’in yapmış olduğu hukuki düzenlemeler ve kazı çalışmaları, Osmanlı dönemi müzeciliği ve arkeolojisi açısından başlangıç temsil etmiştir. Osmanlı dönemi yöneticilerinin bütün iyi niyetli çalışmalarına rağmen, gerek halk ve gerekse devleti yöneten kişilerde eski eser anlayışının oluşturulamaması, Osmanlı Devleti’nin dönem itibariyle içinde bulunduğu durum ve Avrupalı devletlere verilen imtiyazlar ile tarihi kıymete haiz eski eserlerimizin yurt dışına çıkarılmasının önüne geçilememiştir.

Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu bu duruma rağmen Avrupa’ya göre çok da geç olmayan bir dönemde eski eserler alanında çalışmalar başlamış ve Osmanlı Devleti’nin ilk resmi müzesi açılabilmiştir. Bu da Osmanlı Devleti’nin elinden gelen gayreti yaptığını gösterir. Ancak arkeoloji ve müzecilik alanında ciddi çalışmaların başladığı hatta Türk-İslam eserlerinin de değerlendirilmeye başlandığı dönem cumhuriyet devrinde olmuştur. Bu dönemde pek çok müze açılmış ve arkeolojik sit alanlarında çalışmalar yapılmıştır.

Türkiye, tüm Anadolu kültürlerine batı ülkelerindekinden çok daha farklı bir biçimde ve bir sentez niyetiyle sahip çıkmak zorundaydı ancak Cumhuriyet’in ilk yıllarında arkeoloji ve diğer eskiçağ bilimleri tarihsel bir köken inşa etme niyetiyle Türk Tarih Tezi çevresinde toplandı. Cumhuriyet dönemi eskiçağ araştırmaları, arkeoloji biliminin desteğiyle milliyetçi nitelikte çalışmalara başladı ve ortaya atılmış olan tezin kendi varlığını meşrulaştırmak çabasıyla araştırmalar yürütüldü. Kültür aidiyeti düşüncesi ve kökenci yaklaşım, Türkiye arkeolojisinin kuruluşundaki korumacı yaklaşımı geri plana attı. Miken ve Minos kültürlerinin Anadolu’nun “Eti” ve “Protoeti” kültüründen gelme olduğunu, kültürün Anadolu’dan yayıldığı ispatı için çalışan Türk arkeolojisi çalışma alanını sınırlandırmış olmasından kaynaklı olarak “yerel” bir özellik gösterdi ve “evrensel” olamadı. Nitekim Atatürk öncülüğünde ve Afet İnan rehberliğinde yapılan Türk Tarih Tezi’nin ne kadar başarıya ulaştığı da tartışmaya açıktır.

İlk dönem Eskiçağ tarihi araştırmaları arkeolojik çalışmalar çevresinde gelişti. Diğer taraftan Eskiçağ tarihi araştırmalarında temel bilimlerden olan filolojik çalışmalar haricinde gerek tarihi coğrafya gerek arkeolojik, epigrafik, nümizmatik eserleri kendi tarih dokuları içinde araştırmak, yerleştirmesi yapılamamış antik

94

yerleşim yerlerinin sosyal, ekonomik, politik dokularının ortaya çıkarılması için yapılan çalışmalar istenilen seviyeye ulaşamadı. Ancak yine de Cumhuriyet dönemi ile birlikte Eskiçağ araştırmaları ve temel bilimleri, yalnızca Batılıların elinde bulunan bir bilim olmaktan çıkarıldı. Türk üniversitelerinde Eskiçağ tarihini konu edinen bölüm ve bilim dallarının kurulması sağlandı. Türkiye’nin kültürel mirasının korunmasında elbette ki Cumhuriyet döneminde kurulan kuruluşların da ( TTK, DTCF ) etkisi oldukça büyüktür. Tarih olarak üniversitelerde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi ve Ankara Üniversitesi’nin başını çektiği eskiçağ ve arkeoloji bilimi çalışmaları bu alanda yapılacak olan çalışmaların temellerinin atıldığı üniversiteler olmuştur.

Her ne kadar bu üniversitelerimiz eskiçağ ve arkeoloji araştırmalarında öncüllük etmiş olsa da akabinde kurulan ve açılan üniversiteler bu öncüllüğü hak ettiği ölçüde devam ettirebilmiş değildir. Bu noktada tezin de araştırma konusunu oluşturan Batının Avrupamerkezci anlayışının sadece antikiteyi olan sahiplenmesi mi bu anlayışı eskiçağ ve arkeoloji alanında zirvede tutmaktadır yoksa sahipleniciliği üstlenenlerin üstün çalışmaları mı Batıyı bu alanda söz sahibi kılmaktadır. Fakat şu noktayı iyi ayırt etmek gerekmektedir ki bu alanda baskın bir şekilde söz sahibi olmuş olmaları sahiplendikleri üzerinde hak sahibi oldukları anlamına gelmez.

95

KAYNAKÇA

AKIN, Nur (1993). osman hamdi bey, âsâr-ı atika nizamnamesi ve dönemin koruma anlayışı üzerine, Osman Hamdi Bey ve Dönemi sempozyumu 17-18 Aralık 1992, Yayına Hazırlayan, Zeynep Rona, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 233-238.

AKSU, Leyla Kılıç -Zekeriya Batur (2012). türk toplum ve kültür düşünüşünde bir döngü: saçaklı nasreddin hoca, Düşünen Siyaset 28, 419-444.

AKŞİT, Oktay (1970). Roma İmparatorluk Tarihi (M.S 193-395), İstanbul.

AKURGAL, Ekrem (1988). Anadolu Uygarlıkları, Net Yayınları, İstanbul. Anadolu Medeniyetleri Müzesi, ISBN-975-7523-003, Ankara

ALKAN, Necmettin, tarihin çağlara ayrılmasında üçlü sistem ve “avrupa merkezci” tarih kurgusu, Sosyoloji Dergisi, 24-25.

AMİN, Samir (2007). Avrupamerkezcilik Bir İdeolojinin Eleştirisi, çev. Mehmet Sert, İstanbul: Chiviyazıları Yayınevi.

ARIK, Remzi Oğuz (1936). Türkiye’de 1935 Yılındaki Arkeoloji İşleri, İstanbul: Ankara Halkevi Neşriyat, Devlet Basımevi.

ARIK, Remzi Oğuz (1953). Türk Müzeciliğine Bir Bakış, İstanbul:Milli Eğitim