• Sonuç bulunamadı

4. BÖLÜM

4.5. Özyönetim Ġlanları

insanın önünde okunan mektup metninde; örgütün silahlı direniĢine son verdiğini, bundan sonra, mücadeleye demokratik siyaset süreciyle devam edileceğini, silahların değil, bundan sonra siyasetin öne çıktığını vurgulayıp, örgüt üyelerinin sınır dıĢına çekilmesi aĢamasına geldiği vurgulanıyordu. Yapılan bu açıklama, toplumun büyük çoğunluğu tarafından memnuniyetle karĢılandı. Yeni dönemde Kürt sorunu; demokratik ve barıĢçıl yollarla çözülmesi, kan ve Ģiddet eylemlerinin durması, Türk toplumunda istenilen ve arzu edilen durumdu. Ancak Çözüm Süreci; 2015 Temmuz ayından itibaren sekteye uğradı ve çatıĢmalar yeniden baĢladı.

Sürecin kimin sonlandırıldığı ile ilgili, farklı görüĢler ve yaklaĢımların olduğu görülmektedir. Ancak, örgütün; Kuzey Suriye‟de ve sınırlarımız içerisinde elde ettiği kazanımlardan dolayı, oluĢan özgüven patlaması ve daha fazlasını arzulaması, süreci bitiren geliĢmeler olarak karĢımıza çıkmaktadır. Sürecin sonlanmasında etkili olduğu düĢünülen geliĢmeler aĢağıda verilmiĢtir.

 Sürecin sonlanmasının en büyük sebebi, süreç muhataplarının birbirlerine karĢılıklı olarak güvenememesi ve örgütün sorumluluklarını yerine getirmemesi olarak gösterilebilir. YaklaĢık olarak 2 yıl devam eden süreçte; örgütün silahlarından arınması gerekirken, daha yoğun bir Ģekilde silahlanması, Ģehirlerde faaliyetlerine devam etmesi, kadrolarının tamamını yenilemesi, ayrıca alınan istihbari bilgiler ve bölge halkından alınan haberlere göre, örgütün, dağları ve mağaraları mühimmat deposu haline getirmesi, süreci sekteye uğratmıĢtır.

 Kuzey Suriye‟de meydana gelen geliĢimler, çözüm sürecini bitiren diğer faktör olarak karĢımıza çıkmaktadır. DAEġ‟e karĢı mücadelede, tek seküler grup olarak görülen, örgütün Suriye uzantısı, YPG‟yi, ABD ve Rusya baĢta olmak üzere batılı güçlerin partner olarak seçmesi, YPG‟nin Suriye de üç kantonda bağımsızlık ilan etmesi, süreci etkilemiĢtir. Sürecin sekteye uğramasının sebeplerinden biride, Kuzey Irak Kürt yönetiminin, bağımsızlık çığlıkları, olmuĢtur. Özellikle bu dönemde, Irak merkezi hükümetin güç kaybetmesi sonucu, Kürt yönetiminde bağımsızlık duygusunun ortaya çıktığı görülmektedir. Özgür Bağımsız Kürdistan

hayallerinden dolayı, Irakta ve Suriye‟deki bu geliĢmeler, örgütün silah bırakmaktan ziyade, daha fazla silahlanmasına sebep olmuĢ, çözüm sürecin sonlandırılmasını sağlamıĢtır.

 Kuzey Suriye‟de YPG‟nin durumunda meydana gelen değiĢiklikler, Hükümet ve örgütün bunlara yaklaĢım tarzında, farklılıklar meydana getirmiĢtir. YPG‟ye, batılı güçler tarafından sağlanan, silah ve mühimmatların, ileride Türkiye‟ye karĢı kullanma ihtimali, süreci baltalamıĢtır. Kobani‟nin DAEġ tarafından iĢgal edilmesi, sırasında, bölgede meydana gelen kitlesel eylemler ve baĢkaldırılar, Kuzey Suriye‟de YPG‟nin durumunda meydana gelen geliĢimler ve değiĢimler karĢısında, bölge halkı duyarsız kalmamıĢtır. Kuzey Irakta‟ki geliĢmeler, örgütte, bölge halkının topyekûn bir halk devrimine hazır olduğu veya onlar tarafından destekleneceği kanısının ortaya çıkmasına sebep olmuĢtur.  Çözüm sürecini baltalayan diğer bir etkende kuĢkusuz, örgüt ile yapılan

müzakerelerden, bazılarının rahatsız olması da gösterilebilir. OluĢan çözüm sürecinin rahatsızlık yaratmasının diğer bir sebebi de, iç sorunlarını haleden Türkiye‟nin, Suriye ve komĢu ülkelerde, daha aktif bir rol oynaması ve bölgede bir aktör haline gelecek olma endiĢesidir.

Çözüm sürecinin sonlanmasının ve tekrar Ģiddet eylemlerinin altında yatan etkenleri; Cuma Çiçek ve Vahap CoĢkun ise, Ģu Ģekilde açıklamıĢlardır (Çiçek ve CoĢkun, 2016: 15-18).

 Çiçek ve CoĢkun; çözüm sürecinin sonlanmasının en büyük sebebi, zamanın kullanımı ile ilgili ortaya çıkan sorunlar olarak görülür. Onlara göre sürecin bitmesinde, iki tarafında belli bir takvim koymamıĢ olmasından kaynaklanmaktadır.

 Süreç takviminin olmaması, hangi tarafın, ne zaman, nasıl davranılacağı ve hangi koĢulları yerine getirileceği belli olmadığından, süreç sekteye uğramıĢtır.

 Süreç devam ederken, PYD, DAEġ, ABD ve Rusya gibi aktörlerinde Kuzey Suriye‟de aktif olarak bulunması, bu aktörlerin sürece zorunlu olarak dâhil olmalarına sebep olmuĢ ve süreci etkilemiĢtir.

 Süreci sekteye uğratan diğer sebep olarak, bilinmezlikleri öne süren Çiçek ve CoĢkun, bu sürecin içerik ve kapsamanın ne olduğunun bilinmemesi, yol haritasının nasıl olacağının çizilmemiĢ olması ve sürecin tam olarak neyi ifade ettiğinin kamuoyu ile paylaĢılmaması, temel problematik olarak belirlemektedir.

 Üzerinde uzlaĢılan metni bile, iki tarafın muğlak ve ikili, üçlü bilinmeyen denklemler ihtiva etmesi, sorun olarak belirlenmiĢtir.  Ayrıca örgütün silahları; ne zaman, nasıl, hangi koĢullarda ve hangi

yasal düzemelerden sonra bırakılacağı belirtilmediği için eleĢtirilere maruz kalmıĢtır.

 Ġki tarafın vermiĢ olduğu taahhütleri yerine getirmediğinden kaynaklanan sorunları, çözüm sürecinin sonlanmasında diğer bir sebep olarak ele alan Çiçek ve CoĢkun; iki tarafında verilmiĢ sözlerin yerine getirilmemesi, süreci baltalamıĢtır.

 Onlara göre, verilen sözlerin ilki, Örgütün silahlarını bırakarak sınırdaĢına çekilmiĢ olmasıydı.

 Ġkincisi, örgütün silahlı ve Ģiddet içeren eylemlerden uzak durarak, kamu güvenliğini tehdit edecek eylem ve davranıĢlardan uzak durulacak, vatandaĢ üzerinde baskı uygulanmayacaktı,

 Üçüncüsü; daha önce Dolmabahçe‟de karĢılıklı olarak, kabul edilen mutabakata uyulacaktı.

Devlet unsurları, Çözüm süreci ile müzakereleri baĢlatarak; Türkiye‟de yaklaĢık olarak 40 yıldır yaĢanan, çatıĢmaların ortadan kaldırılması, kan ve gözyaĢının dindirilmesini hedeflemiĢtir. Ancak daha ilk müzakerelerde, örgütün silahlarını bırakması ve yurt dıĢına çıkılması ile ilgili taahhütlerini yerine getirmemiĢ, tam tersine, bölgede yaĢanan olumlu havanın etkisiyle daha fazla silahlanmıĢtır. Müzakerelerin ikinci koĢulu ise, örgüt tarafından kamu düzenini sarsacak eylem ve söylemlerden uzak kalması koĢuluydu. Ancak örgütün bu koĢulu da yerine

getirmediği gözlemlenmiĢ, eylemlerine devam etmiĢ, gençlerin dağa çıkmasını teĢvik etmiĢ, yol kesmiĢ, yol arama noktaları oluĢturmuĢ, Ģehirlerde, YDG-H.(Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi) oluĢumlarını teĢvik etmiĢtir. Bu gençlik hareketlerini silahlandırmıĢ, haraç kesmiĢ, halka baskı uygulamıĢ, kamu güvenliğini sarsarak, bu Ģekilde süreci bitirmek için her türlü yolu denemiĢtir.

Kızmaz ve Teğin (2017: 13-15); “Özyönetim Ġlanları Yerinden Edilmeler ve Kürtler” adlı eserlerinde, çözüm sürecinin sonlanmasında, HDP‟nin seçim baĢarısının da etkili olduklarını düĢünerek Ģu Ģekilde açıklamıĢlardır.

HDP‟nin seçim baĢarısında hiç kuĢkusuz, Kürt sorununu demokratik siyasetle çözme yönündeki çabaları ve söylemlerinin ciddi bir etkisi vardır. Partinin özellikle çözüm sürecinde aktif rol oynaması gerektiği, Kürt seçmenlerinin HDP‟nin mutlaka TBMM‟de temsil edilmesi yönünde güçlü bir kanaat oluĢturmuĢtur. Bir anlamda Kürtler, HDP‟nin barajın altında kalmasının çözüm sürecinin sonlandıracağı ve Ģiddetin, çatıĢmaların yeniden baĢlayacağı endiĢesi, HDP‟ye yüksek oranda oy vermenin temel motivasyonunu veya nedenini oluĢturmuĢtur. Görüldüğü gibi, Kürt seçmenleri açısından, HDP‟nin mecliste var olma gerekçesi önemli ölçüde, Kürt sorunun barıĢçıl çözümünü olanaklı kılacağı varsayımı üzerinden temellendirilmiĢtir. Bu nedenle Kürt seçmenleri arasında, HDP‟nin seçimden güçlü çıkmasının, demokratik çözüme olan güveni/inancı artıracağı ve bunun da PKK‟ya silah bıraktırılabileceği düĢüncesi hâkimdi. Bu, ciddi bir ümit ve iyimserlik kaynağını oluĢturmuĢtur.

HDP‟nin eĢ baĢkanlarından Selahattin DemirtaĢ, 26 ġubat 2015‟te CNN TÜRK‟ teki bir programda, “…PKK'ya silah bıraktıracak olan AKP değil, biziz. Eğer biz barajı aĢarsak, demokratik siyaset güç kazanırsa, PKK de buna göre adımlar atacaktır...”(http://www.aljazeera.com.tr/gorus/demirtas-yukselis-ve-dusus), Ģeklinde açıklamada bulunmuĢtu. Ancak barajı geçen HDP‟nin tutumu/misyonu PKK‟ya silah bıraktırmaktan çok, PKK‟nın Ģiddeti kentlere taĢıyan hendek ve barikat stratejisine destek vermek Ģeklinde gerçekleĢmiĢ ve çözüm sürecin sonlanmasında kilometre taĢı olmuĢtur.

HDP, PKK Ģiddetine karĢı tutum almak ve demokratik siyaseti savunmak yerine hendek/barikat eylemlerini savunarak, Kürtlerin umut ve beklentilerine ağır bir darbe indirmiĢtir. Bir anlamda Kürtler, “artık çatıĢmalar yeniden baĢlamasın”, “kan dökülmesin”, “kimseler ölmesin”, “barıĢ daha da kalıcı hale gelsin” ve “Kürt sorunun çözümünde silah devreden çıksın” diye HDP‟nin barajının altında kalmaması için ciddi bir destek verdi. Ancak Kürtler açısından 7 Haziran seçimlerindeki baĢarı, ciddi bir umut yaratırken, Kandil cephesinde aynı umutla karĢılandığını söylemek mümkün değildir. Öyle ki Kandil; sivil ve demokratik siyasetin bu baĢarısını, PKK örgütü vasıtasıyla Türkiye ile hesaplaĢmak isteyen güçler tarafından kendilerinin tasfiye süreci olarak değerlendirdiler.

Sonuç olarak 11 Temmuz'da KCK bir bildiri ile ateĢkesi bitirdiğini deklare etti. Akabinde örgüt yöneticilerinden üste üste sürecin sonlandırılacağına ve devrimci halk mücadelesinin baĢlatılacağına dair açıklamalar yapılmaya baĢlandı. 20 Temmuz‟da Suruç‟ta 32 insanın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan DEAġ saldırısının akabinde, Besé Hozat saldırıdan AK Partiyi sorumlu tuttu. 22 Temmuz‟da Ceylanpınar'da, PKK/HPG Suruç katliamına misilleme olarak iki polisin evlerinde Ģehit edilmesi ve bu eylemi üstlenmeleriyle süreç sonlanmıĢ ve askeri operasyonlar yeniden baĢlamıĢ oldu (Kızmaz ve Teğin, 2017: 13-15).

HDP‟nin 2015 Haziran seçimlerinde, bölgede ve metropollerde elde ettiği siyasal baĢarıdan dolayı, partinin, PKK üzerinde daha fazla etki yaratabileceği veya PKK‟yı sorgulayabileceği tezlerinin ortaya çıkması, örgüt tarafından dikkate alınmıĢtır. Süreçte oluĢan yol kazasının diğer sebebi olarak, 2 yıllık çatıĢmazlık süreci boyunca, örgütün daha fazla güçlendiği ve devrimci halk savaĢını kazanabileceği algısının ortaya çıkmasıdır. Ayrıca HDP‟nin 2015 seçimlerinde aldığı %13‟lük oy oranlarının, çözüm sürecine verilen destekten ziyade, direkt olarak PKK‟ya verilen bir destek olarak algılanmasıdır.

Örgüt; 2015 Haziran seçimlerinde; AK Partinin tek baĢına iktidar olamamasının tek sebebinin, örgütün; ülke içindeki politikaları sayesinde olduğu ve bu süreçten sonra, AK Partinin tamamen ortadan kalkacağı algısı, örgütün sorumluluklarını yerine getirmemesi, kamusal düzeni ortadan kaldıracak eylemleri

baĢlatmasına ve buna bağlı olarak, süreci bitirmesine sebep olmuĢtur.

Örgütün; 2015 Haziran seçimlerinde; HDP‟ye Verilen %13‟lik oy oranlarını iyi okuyamamıĢ olması da, hendek ve barikat eylemlerinin baĢlatılmasına ve sürecin bitmesine sebep olmuĢtur. Bu seçimlerde HDP‟ye, bölge içinden ve metropollerde yaĢayan Kürtler ve bileĢenleri tarafından verilen oyların amaçları, bu partiyi meclis içinde tutarak sürecin devam etmesini sağlamaktı. Halk, sürecin devam etmesinden yana tercihini kullanarak, yaĢanan savaĢın bir an önce bitmesi ve bölgenin barıĢ coğrafyası haline gelmesini istiyordu. Örgüt ise bu durumu çok iyi okuyamadı, verilen oyların direk olarak PKK‟ya ve bölge içinde icra ettikleri politikalara verildiğini savunarak, devrimci halk savaĢını baĢlatıp, halkın bu savaĢa katılacağını düĢünmüĢtür.

Hendek olaylarının ilk baĢladığı dönemlerde; Halkların Demokrasi Partisi ve DemirtaĢ, hendek stratejisinin doğru bir Ģey olmadığını savunmuĢ olsa da, sonraki süreçte, bu stratejinin doğru olduğunu iddia eden eylem ve söylemlerde bulunmuĢtur. Örneğin, partinin resmi organları; hendek ve barikat dönemlerinde, devlet tarafından yapılan operasyonların, kendilerine karĢı yapılan bir darbe olarak vurgulamıĢ, devletin yanında olanların; tarih karĢısında hesap vereceğini dillendirerek, halkı galeyana getirip, sokağa çıkmaya ve açılan hendek ve barikatlara sahip çıkmaya davet etmiĢtir.

4.6. Çözüm Süreci/Müzakereler Sonrası PKK Örgütünün Yeni Mücadele