• Sonuç bulunamadı

Özel Hukuk Davalarında Cezai Tazminat

C. AMERİKAN MEDENİ HUKUKU

6. Özel Hukuk Davalarında Cezai Tazminat

Amerikan hukukunda cezai tazminat uygulaması kasıtlı eylemi cezalandırmak için düzenlenmiştir. Her dava da cezai tazminat verileceğine ilişkin genel bir kural yoktur. Mesela sıradan dolandırıcılık davalarında cezai tazminat kararı verilmez. Medeni hukuk davalarında cezai tazminat için bütün sosyal normların ötesinde bir davranış örneği bulunması gerekir. Bir şirketin birçok tarafı zarara uğratacak şekilde tedbirsiz hareket etmesi buna örnek olarak verilebilir303.

Cezai tazminat için davalının dava edildiği zarar miktarının büyüklüğü esas alınır. Davalıyı gerçekten üzecek ve davalı ile davalı gibi benzer kişilerin gelecek zamanlarda bu tür bir eylemde bulunmalarını engelleyecek derecede yeterli tazminatın belirlenmesi son 20 yıldır ABD Yüksek Mahkemesi (Supreme Court of the U. S. ) kararlarına konu olmuş bir durumdur. Yüksek Mahkemeden genellikle cezai tazminat kararlarına bakması ve tazminat miktarının belirlenmesi için farklı bir jüri talep etmek üzere dava dosyasını mahkemeye geri göndermesi istenir. Yüksek Mahkeme tazminatın davada sabit görülen zarar ile orantılı olması gerektiğine karar vermektedir. Yakın bir zamanda, ABD Yüksek Mahkemesi orantısallığın kabul edilebilir ölçütünü belirlemiştir ve buna göre ortalama değer olarak “19:1” esasını benimsemiştir. Yani cezai tazminat, tespit edilen asıl zararın 19 katından fazla olamaz. Yasal olarak kabul edilebilir üst limit budur. Bundan dolayı, tespit edilen asıl zararın 1 milyon dolar olduğu bir davada jüri, dava başka bir orantısallık kararı verilmesi için temyiz mahkemesi tarafından geri gönderilmedikçe, 20 milyon dolar miktarında cezai tazminat kararı alamaz. Burada oran konusunda jüriyi yönlendirmek dava hâkiminin görevidir304.

Ceza ve medeni hukuk yaptırımlarında amaç yönünden ve buna ek olarak davalarda ispat yükümlülüğü açısından bulunan farklılıklar jürinin karar alma sürecini etkileyebilir. Jüri üyelerinin çalışmaları, jüri için psikolojik olarak kişiyi mali yönden cezalandırmanın hapis cezası ile cezalandırmaktan daha kolay olduğunu

303 McGuire, s.7 304McGuire, s.8

göstermiştir. OJ’ Simpson davasına geri dönecek olursak, jüri davada karar alabilmek için davalının net varlığını gözden geçirme yetkisi vardı; hukuk davasındaki jüri üyeleri ona bir mesaj vermek istemişlerdi ve böylece 8 milyon dolar zararı karşılayan tazminat ile 25 milyon dolar cezai tazminat kararı vermişlerdir. Aslında OJ’ Simpson’ın ceza davasında jüri üyeleri OJ’ Simpson’a değil onun yerine, savcıya, polise ve adalet sisteminin tamamına birden kendi adlarına bir mesaj göndermek istediklerini bildirmişlerdir305

. Ancak hukuk davasında mesaj doğrudan ölüm olayında sorumlu olduğu düşünülen OJ’ Simpson’a verilmiştir.

b. Cezai Tazminatların Niteliği

Ceza tazminatlarının amacı ceza iken medeni hukukun amacı tazminattır. Medeni hukuk suçlular üzerinde bir maliyet uygulamasında bulunur ve böyle yaparak meşru veya gayr-i meşru ceza hukuku ile aynı amaca ulaşmış olur. Suçlunun yanlış eylemde bulunmasını engeller. Hangi eylemlerin yanlış olduğu konusunda halkı eğitir. Davalının yaşadıklarına benzer şeyler yaşamamak korkusuyla aynı eylemlerde bulunmaktan halkı alıkoyar. Belli şartlar altında kamu üyelerinin alabileceği cezaları yerine getirir306

.

Burada medeni hukukun üstünlüğü, kişiyi cezalandırmamasında değil kişiye verilen cezayı yönetebilmesindedir. Çünkü burada zarar vermemiş kişilere ceza uygulanmaz. Genellikle zararın derecesine göre zarar vermiş kişiler cezalandırılır. Medeni hukuk, eylem hakkında işlem başlatılmadan önce gerekli olan ön uyarının seviyesi ile ilgili olarak ceza hukukundan daha esnek olmasına rağmen bir zararın varlığı ve davalı işlemlerinin uygun bir şekilde yürütülmesi konusunda oldukça katıdır307

.

Cezai tazminatlar ile ilgili problemler hakkında dikkatli olmak isteyen birisi şöyle diyebilir: Cezai tazminatlar ceza hukuku ve medeni hukuk arasındaki tehlikeli bir bölgeyi işgal etmektedir. İlk olarak, ceza hukukunda sanık için mevcut sıradan koruma tedbirleri yoktur. Hiçbir mevzuat kamu yararının aksine sözkonusu eylemi önceden tanımlama gereği duymaz. Potansiyel davalılara ilanda bulunma gerekliliği

305 McGuire, s.8-9 306Heriot, s.65 307Heriot, s.65

yoktur. Makul şüphenin ötesinde suç kanıtı gibi cezai adli koruma tedbirlerinin bulunmasına da gerek yoktur308

.

Diğer taraftan, medeni hukukun temel amacının aksine, mağduru tatmin etme seviyesinin de üstünde davalıyı cezalandırmak için kullanılabilir. Genellikle, dava hakiminin uygulayacağı ceza düzeyini kısıtlayan bir ilke yoktur. Onun yerine tam yetki üstünlüğü vardır. Bu yüzden cezai tazminatlar ceza hukuku veya medeni hukuka göre davalının uygun olmayan ceza uygulamasından daha az korunmasını sağlar. Bu problemler ciddi olarak değerlendirilmelidir. Ceza hukukunda, yasaklanan eylemin önceden tanımlanması ve ilan edilmesi ile ilgili yasal prensibin yanı sıra iki önemli nokta daha vardır; yargılanmadan kaçınabilmeleri için kişilere uyarı verilmesi ve toplum üyelerinin kanun yapıcıların davalının kimliğini bilmelerinin, yargılamada herhangi bir etkisi olmayacağı konusunda temin edilmesidir. Eğer toplum üyeleri hangi eylemin cezalandırılması gerektiği konusunda karar vermek üzere kanun yapıcılarına izin verirlerse, sanıkların toplum dışına itilmiş kimseler olarak kaldığını göreceklerdir. Suçlunun kimliğini hesaba katmaksızın adaletli davranmaya kendini adamış kanun yapıcılar bile daha sonra pişman olacakları kararlar aldıklarını görebilirler309.

Yasallık ilkesi de aynı oranda önemlidir. Eylem, daha önce düzenlenip ilan edildiği hale göre cezalandırılır. Yine beraberinde iki önemli husus daha vardır. İlk olarak, potansiyel suçlular uyarılır ve yanlış davranışlardan alıkonulabilir. İkinci olarak ise toplum üyeleri ve kanun yapıcılar, yargılamada davalının kimliğinden etkilenmeyeceklerdir310. Medeni hukuk bu koruma tedbirlerinin yerine başka bir dizi koruma tedbiri kullanır. Böylece daha önceden cezaya değer görülmeyen eylemler nedeniyle davalılara tazminat yükleme esnekliği kazanırken, zarara neden olmamış kişilere de tazminat yükleme esnekliğini kaybeder311

.

Cezai tazminatlarda ise diğer sistemlerdeki koruma tedbirleri olmaksızın hareket edilir. Dava hakiminin ceza hukukunda ve medeni hukukta tanınmayan bir takdir yetkisi bulunmaktadır. Cezai tazminatların en önemli özelliğini bu takdir

308Heriot, s.65 309Heriot, s.66 310Heriot, s.66 311Heriot, s.66

yetkisi olması konusunda tartışmalar vardır. Ceza yasalarının mantıksal olarak net olması gerektiği için, ceza değeri olan her çeşit eylemi kapsayacak şekilde tasarlanamazlar. Hatta, ceza hukukundan kaynaklanan cezalar bir dereceye kadar önceden belirlendiği için bazen sanıkları cezai olarak yasaklanan eylemlere karışmaktan vazgeçirme konusunda yetersiz kalabilirler. Diğer taraftan, hukuk tazminatları eylemin sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeterli olmayabilir. Bu yüzden cezai tazminatlara ihtiyaç duyulur. Tartışmaya açık olan bu durumda yerleşik anlayıştan uzak yol ve yöntemler gerekçelendirilmiş olacaktır. Hakikaten bazen adilolmayan prosedürler uygunsuz eylemi ortadan kaldırmak için gerekli olarak görülebilir312.

Bu yüzden, sorulmaya değer olan soru şudur: cezai tazminatlar daha çok cezai hukuka mı medeni hukuka göre mi reforme edilmelidir? Son bir kaç yılda meydana gelen birçok değişiklik biçime yönelik görünmektedir. Örneğin; kanıt nitelikleri kanıt üstünlüğünden net ve ikna edici kanıt durumuna çıkmıştır313

.

Ceza hukuku şeklinde cezai tazminatları düzenlemek başarısızlığa mahkûmbir girişimdir. İlk olarak cezai tazminatları ele alma konusundaki en iyi argüman cezai tazminatların kanunun ilgili kısmına kolaylıkla indirgenemeyen eylemlerlerle ilgili olarak hukuka bir esneklik sağlamasıdır. Bu güçlü yönü devam ettirilirse cezai tazminat kapsamında değelendirilebilecek eylemler listesi hiçbir zaman kanunlaştırılmaz ve bu yüzden cezai tazminatlar ceza hukukuna göre şekillendirilemez. Cezai tazminatları medeni hukuka göre düzenlemek daha da zor bir iştir. Bu durumda cezai tazminatların tazminata dönüştürülebileceği bazı metodlar gerekir. En öncelikli olasılık cezai tazminatları haksız kazanca dönüştürmek olacaktır. Böylesi bir çözüm “yetersiz caydırıcılık” şikâyetine karşı diğer çözümlere göre daha duyarlı bir çözüm olacaktır. Sanığın suçlarının farklı görüldüğü ve her seferinde aklandığı bir dünyada, sanığı eyleminden vazgeçirmek için yeterliden daha fazla bir tazminat kuralının bulunması gerekir. Sanığın yanlış eylemi her zaman değil fakat bazen zarara neden oluyorsa ya da her zaman zarara neden olsa da bazen dava konusu olan bir şekilde tekrarlanan bir hale gelmişse problem ortaya çıkar. Sanığın

312Heriot, s.66-67 313Heriot, s.67

net bir şekilde kusurlu olması durumunda müştekiye seçenek tanıyan bir kural davaların birçoğunun üstesinden gelmede işe yarayacaktır. Böylece geleneksel ceza hukuku-medeni hukuk yapısının da dışına çıkılmamış olacaktır314.