• Sonuç bulunamadı

Özbekistan ile Siyasi, Ekonomik ve Kültürel İlişkiler

3.5. Türk Cumhuriyetleri ile Oluşturulan İkili Siyasi,Ekonomik ve Kültürel İlişkiler

3.5.4. Özbekistan ile Siyasi, Ekonomik ve Kültürel İlişkiler

Özbekistan SSCB dağıldıktan sonra bağımsızlık kazanan tüm Orta Asya Devletleri ile ortak sınırda buluşan Orta Asya’nın merkezinde yer almaktadır; dolayısıyla bölgede meydana gelen sorunlardan doğrudan etkilenmektedir. Komşu ülkelerdeki yoğun Özbek nüfusu, sınır tartışmaları, su kaynaklarının paylaşımı Özbek yönetiminin komşu ülkelerle ilişkilerinde öncelik verdiği/vermesi gereken konuları oluşturmuştur415.

Özbekistan, 30 milyon nüfusu, stratejik konumu, doğal kaynakları, tarihi ve kültürel brikimi ile Orta Asya’nın istikrarı ve Barışı için önemli bir ülkedir. Özbekistan bağımsızlığını 31 Aralık 1991 Tarihinde ilan etmiş ve Türkiye bağımsızlığını 16 Aralık 1991’de resmi olarak tanımıştır. Özbekistan bağımsız olmasıyla beraber sorunlu olan ekonomisini geliştirmek için çaba sarfetmiştir. Özbekistan’ın ekonomisi diğer Türk devletlerinden zayıftır fakat nüfusu fazladır. Jeopolitik konumu itibariyle Özbekistan, bölgede lider posizyona gelme şansı olsa da ekonomik yapısı itibariyle bu şansını geri çevirmek zorunda kalmıştır416.

16 Aralık 1991 tarihinde Özbekistan lideri İslam Kerimov’un ilk yurtdışı gezisini Türkiye’ye düzenlemesi ve aynı gün dönemin başbakanı Süleyman Demirel’in Bakanlar Kurulu Kararı ile Özbekistan’ın Türkiye tarafından resmen tanındığını

412 Şen, a.g.e., s.107 413 Tombak, a.g.e., s. 125

414 Kavak ve Baskan, a.g.e., s. 101

415 Adem Şimşek, Bağımsızlık Sonrası Özbekistan’ın Dış Politikasında Denge Arayışları,

Harp Akademileri, Stratejik Araştırmalar Enstitüsü, İstanbul 2013, s.54.

108

açıklaması ikili ilişkileri oldukça yakınlaştırmıştır. Kerimov bu ziyaretinde Özbekistan’ın izleyeceği yolu şu şekilde açıklamıştır: “Türkiye’nin desteğindeki Özbekleri bundan sonra kimse boyunduruk altına alamaz… Atatürk’ün Türkiye’de gerçekleştirdiklerini biz Özbekistan’da gerçekleştirmek istiyoruz. Ben Atatürk hayranı bir lider olarak Orta Asya halklarına Özbekistan örneğinde bağımsızlığın ve ekonomik kalkınmanın mümkün olduğunu göstermek istiyorum ve Türk halklarının birliği düşüncesini savunuyorum. Bu birlik mutlaka gerçekleşmelidir. Bu birlik daha ziyade ekonomik olabilir ve Türk Ortak Pazar’ı olarak da adlandırabiliriz.”

Bu ziyaretten kısa bir süre sonra Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin “Özbekistan’a dış dünyayla ilişkilerinde yardım edeceğiz” demiştir. Nisan 1992’de Süleyman Demirel’in Özbekistan’ı ziyaretinde Türk Büyükelçiliğinin açılışı da yapılmıştır. Türk Cumhuriyetleri arasındaki ortak konuların, bölgesel ve uluslararası sorunların görüşülmesinin kararlaştırıldığı gezide, ilk toplantı 30-31 Ekim 1992 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilmiştir. Başkentte Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Başbakan Süleyman Demirel ve Türk yetkililerin yanı sıra, Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov ile birlikte altı Türk Cumhuriyeti Devlet Başkanı’nın (Türkiye, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Kazakistan ve Azerbaycan Devlet Başkanları) katılımıyla gerçekleşen “Türk Zirvesi”nde sosyal ve ekonomik iş birliğine doğru bir adım atılmış ancak zirveden Türk Birliği’ne yönelik bir sonuca ulaşılamamıştır. Kerimov’un, bağımsızlıklarına gölge düşebileceği çekincesiyle “Türk zirveleri politik gündemli olmamalı” itirazı ve yanı sıra Özbekistan’ın sadece Türkiye ile değil, dünyanın çeşitli bölgelerinden güvenilir ve karşılıklı menfaat ilişkileri içinde bulunacağı ortaklara sahip olmak istemesi Türk Dünyası’nın faaliyetlerini eş güdümleyecek ulusüstü bir mekanizma oluşturulmasına gölge düşürmüştür. Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel ise zirve ile ilgili: “Bu zirve ile Türk Dünyası Adriyatik kıyısından Çin Seddi’ne kadar uzanmış, yeni bir âlem meydana çıkmıştır, yeni bir coğrafya şekillenmektedir. Bu coğrafya Avrasya’dır. Bunun hazzını duyun… Biz bu ülkelerin kalkınmalarını istiyoruz. Biz sadece tarihte var değiliz. Gelecekte de varız. Şimdi de varız, yarın da varız.” demiştir417.

Yeni kurulan cumhuriyetler arasında en milliyetçi yapıya sahip ülke Özbekistan’dır. Rusya’ya bağımlığını azaltmayı hedefleyen ve milli kültürü ve dili

417 Fahriye Keskin, Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Türk Dış Politikası’nda Entegrasyon

Sürecinde Orta Asya Ve Özbekistan, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2013, s.188-191.(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi)

109

öne çıkaran politikalar uygulamaya çalışmıştır. Aynı zamanda ülke içinde milliyetçi hareketler de bağımsızlığından sonra artmıştır418.

Özbekistan egemenliğinin ilk yıllarında Türkiye’ye etnik açıdan bağlı olduğunu belirtmiştir. Bu bağlamda, Özbekistan liderleri, Türkiye ile ilişkilerin daha da geliştirileceği ve Türkiye’nin en uygun model olduğuna yönelik açıklamalar yapmakla beraber İran’ın kendilerine model olma durumunun mümkün olmadığını belirtmişlerdir419. Özbekistan ekonomisi 1992’den 1994 yılına kadar kontrollü ve

adım adım reforma uğramıştır. Aralık 1991’de imzalanan Mutabakat belgesi ile ülkeler arasında iş konseyinin kurulması, haberleşme ve ulaştırma konularında yardımlaşılması öngörülmüştür. Türkiye ve Özbekistan arasındaki ikili ticari ilişkiler 1992’de başlamış ve siyasi ilişkilerin istikrarsız seyretmesinden dolayı ticaret hacmi artmasına rağmen istikrarsız devam etmiştir. 1992’de 75,5 milyon dolar olan iki ülke arasındaki dış ticaret hacmi, 1993’te 245,2 milyon dolara yükselmiş fakat 1994 tarihinde 143,9 milyon dolara düşmüştür. Türkiye Özbekistan ile yaptığı dış ticarette genel olarak fazla vermektedir420

Tablo 3.6: Özbekistan ile Dış Ticaret (Milyon Dolar)421

Özbekistan 2 bin yıllık geçmişe dayanan zengin bir kültüre sahiptir. Hive, Semerkant ve Buhara şehirleri Şeyh Nakşibendi, İbni Sina, Biruni, Ali Kuşçu gibi bilim insanlarına ev sahipliği yapmıştır. Aynı zamanda, 1992-1993 yıllarında, Büyük

418 Demirağ ve Kadreli, a.g.e. s. 106 419 Demirağ ve Kadreli, a.g.e. s. 106 420 Tombak, a.g.e., s.128

110

Öğrenci Projesi çerçevesinde Özbekistan ile Türkiye öğrenci değişimi programı uygulanmaya başlanmıştır422. Özbekistan’nın Türkiye ile siyasi ilişkileri ekonomik

ilişkilerini de etkilemiş, birçok alanda 100’e yakın anlaşma yapılmasına rağmen uygulamaya geçirilemeyenler çoğunlukta kalmıştır, dolayısıyla ekonomik ilişkiler potansiyel taşımasına rağmen gerçekleştirilememiştir 423.