• Sonuç bulunamadı

Öğretmenlerin öz-yeterlik inançları, eğitim öğretim süreci içerisinde ulaşılması belirlenen amaçlar, öğretime gösterilen çabalar ve engellerle karşı sabır gösterilen eylemleri kapsar. Öz-yeterlik inançları öğretmenleri öğretim faaliyetleri üzerinde yeterli ya da yetersiz kılabilme özelliği taşır. Öz-yeterliliği yüksek bireyler düşük öz- yeterliliğe sahip bireylere göre daha azimli, hedeflerine ulaşma konusunda daha ısrarlı olma eğiliminde olur ve öz-yeterliliği yüksek olan öğretmenler işleriyle ilgili sorumluluklarını başarıyla tamamlayabileceklerine inanırlar. Öğretmen öz- yeterliliğinin düzeyi hem öğretmenin nitelik ve başarısını etkiler hem de çocukların başarılı olma düzeyinde farklılık yaratır (Smidt, Kammermeyer, Roux, Theisen ve Weber, 2018). Okul öncesi sınıflarında çocuklar bireysel farklılık gösteren ayrışık bir grup olarak yetenek, bilgi ve davranış yeterliliklerinin geliştirilmesinde okul öncesi öğretmenlerine daha çok ihtiyaç duymakmaktadır. Buda, okul öncesi öğretmenlerinin öz-yeterlik inançlarının derinlemesine araştırılmasının önemini ortaya koymaktadır. Okul öncesi dönemin çocuklar üzerinde, ileriki yaşların davranış ve öğrenme sonuçlarını etkilediği yadsınamaz bir gerçektir. Okul öncesi öğretmeni, bu dönemde çocuğun kişiliğinin oluşması, davranış yapısı, kazandığı alışkanlıkları, öz güveni, karakteri ve öz-yeterlik inançları bakımından ebeveynlerinden sonra gelen en önemli kişidir. Bu nedenle okul öncesi öğretmenlerinin okul öncesi için etkili bir mesleki gelişim geliştirmesi gerekir. Okul öncesi öğretmenlerinin gelecek kuşaklar üzerinde etkisi olacak bir fonksiyonu bulunmaktadır ve bu dönemdeki eğitimin etkileri uzun süre sonra anlaşılabilir. Bu dönemde nitelikli bir eğitiminden söz edebilmek için okul öncesi öğretmenlerine büyük sorumluluklar düşer. Öğretmenlerin aldığı eğitim süreci, onların okul öncesi eğitim konusundaki öz-yeterlik inancıyla ilişkilidir. Okul öncesi eğitimi alanında öz-yeterlik inancı yüksek olan öğretmenler, çocukların gelişim alanlarının detaylarını iyi bilir, onların gelişim özelliklerine uygun planlama ve

25

programlama yaparak gelişimi destekleyici uygun materyaller kullanır. Çocukların öğrenme sürecinde aktif katılımı, etkin dinleme, farkındalık seviyelerinin artması için çabalar ve kendilerini ifade etme becerilerini geliştirir. Karşılıklı sevgi, saygıya dayalı, çocukları destekleyen özellikte güvenilir bir ortam oluşturarak, çocukların okula karşı olumlu yaklaşımda olmasını sağlar. Olumlu sınıf iklimi oluşturarak çocuklarla ve aileleriyle sağlıklı iletişimler kurar. Öğretim sürecinde öğretmen öz-yeterlik inanç düzeyi başarının gerçekleşmesinde önemli etkendir. Öz-yeterlik inancına sahip öğretmen, çocukların öğrenmeye yönelik motivasyonlarında, yaşamlarındaki hedeflerinde, sorumluluk almalarında ve öz-yeterlik inançlarında etkisini gösterir. Okul öncesi dönemde çocukların öğrenme sürecindeki istek, kaygı ve stres durumları öğrenmelerinde ve gösterecekleri başarıda da etkilidir. Öğretmenlerin öz-yeterlik inançlarının seviyesi, eğitimdeki hedefleri, performansları, tepkileri ve öğretme süreçlerini etkileyerek onların bilişsel ve duygusal hedeflerinde karar almalarında etkili olur. Öğretmenlerin öz-yeterlik inanç seviyeleri okul öncesi eğitiminde belirlenen hedeflere ulaşılma sürecini etkiler. Öz-yeterlik düzeyi öğretmenlerin görev ve sorumluluklarının bilincinde olup yerine getirmesinde de etkilidir. Okul öncesi eğitimin konusunda yüksek öz-yeterlik inancına sahip öğretmenler, alanı için gerekli olan bütün yeterlikleri kazanmış olup üstüne düşün görevleri yerine getirir. Öğretmenler mesleki becerileri ve alanına ilişkin bilgileriyle, öğrencilerinin ve kendi başarılarıyla öz-yeterlik inançlarını geliştirir (Çetinkaya, 2019). Öğretmenlerin öz- yeterlik inançları genel olarak değişim gösteren bir eğilimdir. Zaman içinde gelişir ve değişir. Etkili öğretimin uygulanamaması öğretimi zor, endişeli ve stresli bir hale getirebilir. Bu gibi durumlar öğretmenin kendini yetersiz hissettirerek öz-yeterlik düzeylerinde düşüş yaşatabilir. Mesleki deneyim, öğretim deneyimi ve pratik bilgi birikimi öğretmenlerin öz-yeterlik inançlarındaki büyümeyi destekleyen özelliklerdir. Öğretmenler başarılı olduklarında, öz-yeterlik inançları artar. Sınıf gözlemlerini kullanma ve öğretim deneyimleri üzerine düşünmek için fırsatlar yaratıp, pratik bilgi geliştirebilir. Başarılı deneyimleriyle bağlantılı olarak olumlu düzeyde öz-yeterlik inancını geliştirir (Suchodoletz, Jamil, Larsen ve Hamre, 2018).

Öğretmen yeterliliklerinin seviyesi öğrenmenin seviyesini etkileyen önemli bir faktördür. Okul öncesi öğretmeni ne kadar nitelikli olursa, o kadar öğrencilerin öğrenmesi ve öğrenmenin sürekliliği olur. Öğretmenlerin yeterlilik duygusu öğrenme ve öğretme sürecinde önem taşır. Eğitim sürecinin etkili bir şekilde yürütülebilmesi

26

öğrencileri öğrenmeye karşı motive eder. Motive olmuş öğrenciler daha başarılı olur ve öğrenci başarısı öğretmenlerin kendini geliştirmeye daha istekli olmasını sağlar (Arslan, 2017). Bir okul öncesi öğretmeninin daha kaliteli bir sınıf yönetimi yapabilmesi için yüksek öz yeterliliğe sahip olması gerekir. Öğretmen öz yeterliliği ne kadar yüksek olur ise sınıfta öğretmen, çocuklar üzerinde istenilen davranış değişimi ve çocuğun gelişiminde o derecede başarılı olur. Öğretmenlerin güçlü öz-yeterlik duygusu, öğrencilerin performansını olumlu yönde etkileyeceklerine inanmasını, onları motive etme sorumluluğunu kaldırabilmesini ve bunlar için gerekli adımları atabilmesine yardımcı olur. Öğretmenlerin mesleki tecrübesi, mesleki gelişimi, öğretim hazırlıkları ve öğretim alanındaki beceriler öz-yeterlik ile ilişkilidir. Öz yeterliliği yüksek öğretmenlerin, öğrenimin gerçekleşmesini sağlamada başarıya ulaşana kadar gösterdiği çaba daha yüksektir. Bu durum öğretmen öz yeterliliği ile çocuk başarısı arasında ciddi bir ilişki olduğunu göstermektedir. Öğretmenlerin yüksek öz-yeterlik düzeyi öğrenci başarısının oluşmasına, öğrenci başarısı da kaliteli bir sınıf oluşmasına olanak sağlar. Sınıfın kaliteli, nitelikli olması özellikle okul öncesi dönemde öğrenci başarısı çok kapsamlı bir yapıdır. Hem duygusal hem de öğretim desteği olarak çocukların ileriki dönemlerine sağlam bir temel oluşturmasında rol oynar. Okul öncesi öğretmenlerinin çocukların ihtiyaçlarına karşı duyarlı olması, onları üst düzey düşünmeye teşvik etme becerisi çocuklara akademik yönden katkı sağlayan bir tutumdur. Öğretmenlerin bu yöndeki tutumları öz yeterliliği doğrultusunda gösterdiği çabayı etkiler. Öz-yeterlik düzeyi yüksek öğretmenler eğitim öğretim sürecinde engellerle karşılaştıklarında olumsuz etkiyi en aza indirmeyi başarabilir ve pratik çözümler üretebilirler (Guo, Piasta, Justice ve Kaderavek, 2009). Özetle eğitimin temel taşları olarak görünen öğretmenlerin sahip olduğu öz-yeterlik düzeyi öğrenci başarısı, eğitimin kalitesi gibi birçok gelişime olan etkisi diğer tüm bileşenlerden çok daha fazladır. Öğrencilere verilen eğitimin niteliğini ve kalitesini arttırabilmek için öğretmenlerin de kaliteli öğretim geliştirebilmeleri gerekir. Öğretmenler öğrencilerin bilişsel, duyuşsal ve psikomotor alanlar açısından bütünsel bir şekilde gelişimlerini sağlamaları konusunda önemli bir kanaldır. Okul öncesi dönem ise çocuklardaki gelişimlerin, potansiyellerin risk oluşturan ya da ileride olan becerilerini ortaya çıkarma açısından tespit edilebildiği bir dönemdir. Öğretmenlerin bu gibi durumlarda müdahalesi çocukların hayatlarında önemli bir yer tutmaktadır. Öğretmenlerin çocuklardaki farklılığı görüp buna göre yönlendirmesi ancak yeterli

27

bilgi, beceri ve donanıma sahip olduklarında gerçekleşir. Mesleki yönden yeterli bilgi, beceri, donanım ve tecrübeye sahip öğretmenler yüksek öz yeterliliğe sahip olur. Eğitim öğretim sürecini yönetme, planlama, müdahalede bulunma, yol gösterme ve etkin olma konusunda daha az sorun yaşar. Yüksek öz yeterliliğe sahip öğretmenler karşılaşılan sorunlar karşısında daha yaratıcı çözümler üretmeye yatkın olurlar. Bugünün öz yeterliliği yüksek öğretmenlerinin çocuklara sergilediği olumlu tutumlar, geleceğe başarılı ve nitelikli çocuklar yetiştirildiğini gösterir. Dolayısıyla öğretmenlerinin mesleğe yönelik verimli ve öz yeterliliği yüksek inançları bir çocuğun hem okul başarısını hem de gelişimini olumlu yönde etkileyerek başarılı nesillerin oluşmasını sağlar. Özelikle de okul öncesi dönemde öğretmenlerinin öz-yeterlik düzeylerinin yüksek olması çocukların akademik başarısına temelden katkı sağlar.