• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

2.6. Meslek

2.6.1. Öğretmenlik Mesleği

Öğretmenlik mesleği, devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir uzmanlık mesleğidir. Öğretmenler, bu görevlerini Türk Milli Eğitimi’nin amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak yerine getirmekle yükümlüdürler (Ergin, 1993: 25). Öğretmen araştırmalar sonucu geliştirilen, devletin eğitim politikalarını ortaya koyan, uygulama sonuçları ile bu politikayı etkileyen, eğitimde uzmanlık çalışmalarından ve araştırmalarından yararlanan, ancak aynı zamanda bu çalışmalara problem sağlayan önemli bir bireydir (Sünbül, 2002: 243 –

278). Öğretmenlik mesleğinin seçiminde ise şu faktörler rol oynamaktadır: Öğretmenlik mesleğinde güvenliğin fazla olması, öğretmenliğin entelektüel bir saygınlık taşıması, okumayı seven bir birey için bu mesleğin bireylere doyum sağlaması, ahlâki ve dini bir idealizm için uygun bir meslek olması, başkalarına hükmetme ve onları idare etme arzularına imkân vermesi, özellikle kadın öğretmenler için çocuk sevgisinin tercih sebebi olması, öğretimi sevme güdüsüne fırsat vermesi, tatil zamanının diğer mesleklere göre daha çok ve uzun olması, sürekli olarak gençlerle uğraşma ve genç kalma arzusu, başka mesleklere geçiş sağlama kolaylığıdır (Öztürk, 2005: 140).

Öğretmenlik öğrenme aracıdır, sınav yapan, disiplini sağlayan, orta sınıf ahlâkının savunucusu ve vekildir. Öğretmen güvenilir bireydir, yedek velidir, öğrenci danışmanı, meslektaş ve toplumsal katılımcıdır. Bunlar öğretmene daha çok mesleği ile ilgili olarak verilen imgelerdir. Öğretmenin değerlendirilmesinde bilgi, bireylik, çevreye uyum, çevre kalkınmasına katılma, halkla ilişkiler gibi ölçütler de kullanılmaktadır (Çelikten, Şanal ve Yeni, 2005: 208). Sosyolojik açıdan bakılırsa, burada toplumsal katılımcı olması gereği hem meslek olarak görevlerini hem de bireysel anlamda katılımcılığını yansıtmaktadır.

Yani, öğretmenlik mesleği gereği; görevlerini bilen, derslerini planlayan ve nasıl öğretebileceğini bilen, öğrettiklerini değerlendirebilen, öğretmen ilişkilerini yönetebilen, okulda ve toplumdaki konum ve sorumluluklarını bilen ve yerine getiren bir meslek elemanıdır (Büyükkaragöz ve diğerleri, 1998: 16). Bunun dışında mesleki tutum ve kimliğinin görünümleri de mesleki kimliğini nasıl taşıdığını göstermektedir. Her öğretmenin kendisine ait mesleki algılamaları farklılaşmaktadır. Burada mesleki tutum ve davranışların neler olabileceğini anlamak da mesleğin toplumsal yapıdaki işlevini anlamada önem teşkil etmektedir.

Öğretmenlik, mesleki tutum ve davranışları otoriter, ilgisiz ve demokratik tutum ve davranışlar olmak üzere üç grupta toplanabilir. Otoriter öğretmenler öğrencilerine güvenmezler, onların düşüncelerine hiç önem vermezler, sınıfta serbest bir tartışma ortamı yaratmazlar, aksine baskı ve çekingenlik havası yaratırlar. Kendilerine yöneltilen eleştirilere şiddetli tepki gösterirler. Daima öfkeli ve titiz bir tutum içindedirler. Değerlendirmelerinde öznel davranışlar gösterirler. Baslıca otoriter öğretmen özelliklerine şunları da ekleyebiliriz (Güçlü, 2000: 21).

• Öğrencilerini verdikleri talimat ve direktiflerle, yaptıkları sert eleştiri ve cezalarla sıkı bir kontrol altında tutarlar.

• Öğrencileriyle kurdukları ilişkilerde serttirler. Sert bir değerlendirme yaparak, sabit ilkelidirler. Ders program ve planlarına sıkıca bağlıdırlar. • Dersin tek yöneticisi olup öğrencilerden kayıtsız şartsız itaat beklerler. • Genellikle hazırlamış oldukları planlara sıkı sıkıya bağlı olduklarından

öğrencilerinden gelen beklenmeyen dönütlere tahammülleri yoktur.

• Öğrencilerin bireysel sorunlarından kaçarlar. Bunu sınıfta resmi bir hava yaratıp öğrencilerin sorunlarından uzak durarak yapmaya çalışırlar.

• Verdikleri cezalar serttir ve çoğu zaman fiziksel temas içerebilir. İlgisiz tutum içerisindeki öğretmen ise başlıca şu özellikleri taşırlar:

1. Ders etkinliklerinde ve sınıf içi iletişimde pasiftirler.

2. Öğrencilerin sorunlarıyla yeterinde ilgilenmeyip rehberlik görevlerini yerine getirmezler.

3. Ders etkinliklerinde öğrencilere yeterince yardım etmezler

4. Kararsız ve hareketsiz oldukları için çalışmalarında ve amaçsızlık ve plansızlık göze çarpar.

5. Değerlendirmelerinde tutarsız bir tablo çizerek öğrenciler arasında huzursuz ve kararsız bir ortam yaratırlar. İlgisiz öğretmenler de otoriter öğretmenler kadar çocuklarda olumsuz izler meydana getirebilmektedirler (Güçlü, 2000: 21).

Öğretmenlik mesleği, sosyal çevrenin kendine yüklemiş olduğu değerleri kendi bilincinde belli kimliksel durumlar dâhilinde sergilemektedir. Bir tür sosyal standartlar olarak da ele alınırlar. Bunlardan bazılarını iradî ve serbestçe seçerek ve içini sübjektif unsurlarla donatarak bireylik meydana getirilmektedir. Söz konusu seçim daima mevcut veya üretilen alternatifler arasından yapılmaktadır. Biyolojik, kültürel ve yapısal belirleyiciler seçim zeminini oluştururlar. Bu belirleyiciler bireyi ne ölçüde etkilemektedir, seçim nasıl yönlendirilir önemli bir faktördür. Öğretmen mesleği, eğitim kurumu ile ilgili olan sosyal, kültürel, siyasi, ekonomik, bilimsel ve teknolojik boyutlara sahip alanında özel uzmanlık alanı gerektiren, mesleki biçimlenme gerektiren bir kimliksel özellikleri istemektedir. Meslekte edinmesi gereken o mesleğe ait kimlik önemli olmaktadır. Kimlik edinimi belli ki uzun ve devinimli bir süreçten geçmektedir (Yepsen, 1993: 84–86).

Mesleki kazanımlar dışında, bireyin işten aldığı haz da önemlidir. Lowler’a göre iş doyumu iş görenin işini, iş hayatını, değerlendirmesi sonucu ulaştığı haz, duygudur. İş görenin ulaştığı haz duygusunun derecesine oranda yüksek işe işinden, alacağı doyum oranında yükselir (Başaran, 1992: 204). Öğretmenlik de haz duygusunun ön planda olduğu bir meslektir. Ancak sadece iş olarak alınan haz duygusu mesleğinin niteliğine ve bireysel özelliklere göre değişebilmektedir.

Toplumda bir mesleğe duyulan gereksinim o mesleğin üyesine sağladığı yaşam standartları ve mesleğe yüklenen saygınlık, o mesleğin konumunu etkileyen önemli etkenlerdendir. Bu kapsamda olmak üzere yetkililer, öğretmenlik mesleğinin yerini üç ölçüte göre değerlendirir: Bunlar yönetimlerin öğretmenlik mesleğine verdiği değer, toplumun öğretmene verdiği değer ve öğretmenin öğretmenlik mesleğine verdiği değerdir. Haz duygusu burada bireysel özelliklere göre değişmektedir. Öğretmenlerin kendilerini toplumun bir aydın üyesi olarak görmeleri, mesleğinin yeterli bir üyesi olarak tanımlamaları, davranışları ile beklentilerde iyilikler iyi, ideal bir öğretmen tiplemesini ortaya çıkarmaktadır (Köktaş, 2003: 70).