• Sonuç bulunamadı

2.5 ÇOCUK RESĠMLERĠ

2.5.3 Çocuk Resimlerinde Ġfade

Ġnsanın kendini ifade etme ihtiyacı, doğumundan itibaren baĢlar. Bebek ilk doğduğunda çeĢitli sesler çıkararak ve hareketler yaparak kendisini ifade etmeye çalıĢır. Kendisini çevresine anlatması için bu hareket ve seslerin yanı sıra zamanla ifade etme Ģekli de değiĢir.

Büyüdükçe dil kavramı ortaya çıkar ve kullandığı sesler anlamlı hale gelmeye baĢlar. Çocuğun kendini ifade etmesinde adeta ikinci bir dil görevi üstlenen çizgiler ortaya çıkar. Önceleri bilinçsizce yapılan bu karalamalar yavaĢ yavaĢ kendini ifade aracı olan resme dönüĢtürür. Okul öncesi dönemde çocuklar, resmi kendilerini anlatmada önemli bir araç olarak görürler. Resim bu anlamda bir ayna niteliği taĢımaktadır. Çocukların iç dünyalarına ıĢık tutmakta ve onları anlamada da anne-baba ve öğretmenler için önemli bir araç niteliğindedir.

Resim, çocuğun kendi duygu ve düĢüncelerinin bir ürünü olduğu için okulöncesi dönem de önem kazanmıĢtır. Çocuk resmi, çocuğun zihinsel-duyumsal devimsel geliĢim evrelerine bağlı olarak onun iç dünyasındaki gizli duygularını yansıtır, yasadığı bir deneyimini anlatır. BaĢka bir deyiĢle resim yapma çocuğa kendisini ifade etme olanağı sağlar. (Samurçay, 2006, s. 24).

Çocuğun resimlerindeki ifade zenginliği, yaĢama iliĢkin bakıĢ açısı ve edinilen bilgilerle yakından ilgilidir. Görsel algılama, çocuğun diğer duyuĢsal, biliĢsel becerilerine göre en etkili olanıdır. (Artut, 2004, s. 230).

Çocukların çizdiği resimler göründüğünden çok daha fazla Ģeyler ifade eder. Resimler aynı zamanda çocukların geliĢimlerinin ve becerilerinin genel birer

göstergesidir. Resimler bize çocukların düĢünüĢ biçimlerinin yanı sıra, diğer çocuklarla ve yetiĢkinlerle olan sorunlarını, iliĢkilerini yansıtır. Bizlere bu sorunları anlamamız ve çözmemiz açısından da önemli ipuçları verir. Ayrıca bu resimler konu ve figür seçiminde rol oynayan kültürel ve sosyal belirleyicileri değerlendirme olanağı verir. (Yavuzer, 1992, s.12).

Bir çocuk kendini ailesi, arkadaĢları ya da öğretmeni ile birlikte resmettiğinde, resim yoluyla onların kendisiyle olan iliĢkisini, kendisinin de grupla ve baĢkalarıyla olan dinamik bağını yansıtmıĢ olur. (Yavuzer, 1993, s. 16).

Çocuklar, resimlerinde bildiklerini yansıttıkları kadar, hayal güçlerini kullanıp, hoĢuna gideni, istediğini çizme eğilimindedirler. Mutlu oldukları Ģeyleri çizerken bunun en doğal biçimde yansıtır. Bu da çocuklar için aslında büyük bir özgürlük alanı oluĢturur. Sözlü olarak ifade edemediği ya da ifade etmek istemediği Ģeyleri hayal güçlerinin de yardımıyla anlatma fırsatını resimle bulurlar. Bu anlamda çocuk en açık ve salt haliyle bir ifadede bulunur.

Çocuk, kendi resimlerinde bize imgelerini, düĢüncelerini, ayrıntılarıyla anlatma olanağı bulur. Sözlü anlatım gibi figüratif ifade de çocuğun resim yoluyla anlatım biçimidir. Sözlü anlatımda çocuğun zaman zaman yetersiz kaldığına rastlanabilindiği gibi çocuk resimlerinde de perspektif yetersizliklere rastlanır. Resim, çocukla iletiĢim kurmakta karĢılaĢtığı güçlükleri aĢma konusunda, yetiĢkine yardımcı olur. Oyun gibi, grafik etkinlikler de çocuğun ilgisini canlı tutar ve haberi olmadan onun kendini ifade etmesini sağlar.

Çocuğun dıĢ dünyayı nasıl algılayabildiğinin bir göstergesi de resimdir. Çocuk, figüratif düĢünce etkisinde formlarını oluĢturur. Gördüğünü yansıtmaya en uygun formu çizmeye çalıĢır. Burada önemli olan görsel olarak yansıtılan konunun ne ifade ettiğidir.

Resim, psiko-pedagojik açıdan çocuğu bize tanıtmaya yarayan bir ölçüt olduğu gibi, onun zeka, kiĢilik, yakın çevre özellikleriyle iç dünyasını yansıtmaya yarayan bir ifade aracı olarak da büyük önem taĢır. (Yavuzer, 1992, s.12).

Çocuğun dünyasında çizim ve boyama iĢlemleri sonucunda oluĢan lekeler, belli belirsiz Ģekiller, iletiĢimin ve kabul görmenin sembolleridir, ifadeleridir. (Artut, 2001, s.186).

Çocuk, resimlerinde hiçbir endiĢe duymadan, bütün samimi duygularıyla çizgilerini oluĢturur.

Resim etkinliğinde birey, konu seçimi ve yorumlamasıyla bize salt bir resim örneği vermemekte, resimden öte bilgiler de sunmaktadır. Çocuk bize resmiyle adeta kendisinin bir parçasını yansıtmakta, olaylar hakkında duygu, düĢünce ve görüĢ biçimlerini dile getirmektedir. Çocuk için resim, dinamik bir faaliyet örneği ve yalın bir anlatım aracıdır.(Artut, 2001, s.186).

Çocuğu tanımanın çeĢitli yöntemlerinden biri de onların yaptıkları resimlerde bir eğitimcinin de ifade ettiği gibi „çocuk resimleri onların ruhlarının gerçek aynalarıdır.‟ Eğitimciler ve sanatçılar uzun zamandır çocuk resimlerini ve onların içeriklerini tartıĢarak bir çok yorum ve görüĢ bildirmiĢlerdir.

Tüm çocukların iç dünyalarını yaptıkları resimlerde görmek ve okumak her zaman için mümkündür. (Türkdoğan, 1981, s.34).

Çocuğun özgür olarak neyi anlatacağı sorularına yanıt „Kendini Anlatma‟ olarak anlatan çocuk resimlerine geliĢimsel boyutta yaklaĢan çevrelerden gelmiĢtir. Çocuk çevresiyle ilgili kendine özgü yaĢantılarını, iç çatıĢmalarını ve içsel dünyasını, dıĢ dünyayı tanıma yolundaki çabalarını görsel bir anlatım formu olan resim ile dıĢavurur, kendini anlatır, denilmektedir. (KırıĢoğlu, 2002, s.64).

Çocuk resimlerindeki kavramların geliĢimi ve bunların gerçekle olan iliĢkileri, çocukların düĢünme süreçleri konusunda bilgi edinmemizi sağlar. Çünkü okul öncesi dönem, resimlerde büyük bir esneklik ve farklılığın görüldüğü, düĢünme kalıplarında da süratli değiĢimlerin gerçekleĢtiği bir dönemdir. (Yavuzer, 1992, s.54).

Sanatçının anlattığı Ģey nasıl kendi günlük duygulanımları olmayıp, insanlığın hissettikleri hakkındaki bildikleri ise, çocuğun da anlattıkları kendisi değil, imgelerinin, duygularının ve düĢüncelerinin nesnel gerçekler halinde anlatımıdır. Bir baĢka deyiĢle çocuğun anlattıkları belirli renkler ve çizgiler aracılığı ile gördüğü, bildiği, öğrendiği, yaĢantısına kattığı deneyimleridir. Yoksa salt bir dıĢavurum ya da kendini anlatma değildir. (KırıĢoğlu, 2002, s.64).

Benzer Belgeler