• Sonuç bulunamadı

2.2 TÜRKİYE’DE HİDROELEKTRİK SANTRALİ UYGULAMALARININ

2.2.1 Ulusal Düzenlemeler

2.2.1.4 Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği (ÇEDY)

İlk olarak 1993 yılında yayımlanan ÇED Yönetmeliği 7 ana değişim olmak üzere 17 defa değişikliğe uğrayarak son şeklini 2014 yılında almıştır. Oysa Avrupa Birliği’nde 1985’te yürürlüğe giren ÇEDY sadece dört defa değiştirilmiştir. Ayrıca Türkiye’de ÇED sürecinin çerçevesini belirleme ve karar verme gibi durumlardan sorumlu idare, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (ÇŞB) altındaki Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü’dür (WWF, 2016). Çevrenin korunması adına yapılacak en önemli stratejilerden bir tanesi ÇED raporudur. Doğal kaynakların ve ekosistemin sürekliliği veya sürdürülebilirliği ÇED raporlarının tam olarak uygulanması ile yakından ilgilidir. ÇED uygulanırken de ÇŞB altındaki Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü’ne büyük görevler düşmektedir (www.csb.gov.tr, 2017).

Ülkemizde ÇED kavramı ilk olarak Ağustos 1983’te 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 10. maddesiyle çevre mevzuatına girmiştir. Ancak yeni ÇED Yönetmeliği bazı değişiklikler uygulanarak 25/11/2014 tarihli 29186 saylı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. HES projelerinde gözetilen ÇED raporu kriteri yeni yönetmelikle birlikte 25 MW’tan 10 MW kurulu güce indirilmiştir. Bu yönetmelikle birlikte planlanan HES projeleri bu yönetmeliğe tabi olmaktadır. Bu raporla birlikte

tespit edilecek popülasyon miktarlarında azalma görüldüğünde bu durumun iyileştirilmesi açısından önemi daha da değer kazanmaktadır (Atılgan, vd., 2011, s. 8).

Öncelikle yapılması planlanan projenin ÇED Yönetmeliğine tabi olup olmadığına bakmak için projenin özeti Bakanlığa sunularak değerlendirilir. Proje Tanıtım Dosyası adı altında faaliyet araştırılmak amacıyla valiliğe sunulur. İlgili kurumların da görüşleri alınarak proje tanıtım dosyası Valilik tarafından değerlendirilmektedir. Görüşler Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından alınarak ÇED raporunun gerekli olup olmadığı kararı verilir. Eğer ÇED raporu gerekli görülürse ÇED firmaları, başvuru dosyalarını Bakanlığa sunarlar. Bakanlık tarafından dosya bilgileri dikkate alınarak ilgili kurum temsilcileri, Bakanlık yetkilileri, proje sahibi ve ÇED firmalarından oluşan bir komisyon kurulur. Projenin ÇED sürecinin başladığına dair anonslar ve ilanlar Bakanlık ve Valilik tarafından duyurulur. Bakanlık halkın katılım toplantısını yapmak için bir yazı ve ÇED başvuru dosyasını komisyon üyelerine gönderir. Daha sonra halkı yatırım hakkında bilgilendirmek, projeye ilişkin görüş ve önerilerini almak için Valilikçe belirlenen merkezi yer ve saatte Halkın Katılım Toplantısı yapılır. Tabi ÇED firmaları toplantının yerini ve saatini mevcut yörede, toplantıdan 10 iş günü önce yayınlar ve duyurur. Toplantıda halkın görüşleri yazılı olarak da istenebilir. Toplantı tutanağının bir sureti Valilikte kalmak koşuluyla Bakanlığa gönderilir. Tüm katılımcıların görüşleri alındıktan sonra ÇED raporu özel formatı hazırlanarak ÇED firmalarına tebliğ edilir. ÇED raporu Bakanlığa sunulur ve uygun olarak hazırlanıp hazırlanmadığına Bakanlık tarafından 5 gün içinde karar verilip sonuçlandırılır. Eğer raporda komisyon tarafında eksiklik bulunursa firmalar tarafından giderilmesini ister. Komisyon tarafından son şekli verilen ÇED raporu görüşler alınmak üzere Bakanlık veya Valilik tarafından 10 iş günü görüşe açılır. Çünkü eksiklik olduğu yönünde görüşler olursa giderilmesi için komisyonun yeniden toplanması talep edilir. Nihai ÇED raporu proje sahibi tarafından taahhüt yazısı ve noter onaylı imzası ile 5 iş günü içerisinde Bakanlığa sunulur. Bakanlık halk ve tüm kuruluşların görüşlerini dikkate alarak proje için “ÇED Olumlu” veya “ÇED Olumsuz” kararını 10 iş günü içinde verir. Eğer olumlu yönde karar verilirse “ÇED Olumlu” veya “ÇED Gerekli Değildir” kararı Bakanlık ve Valilik tarafından internet aracılığı ile halka duyurulur. “ÇED Olumlu” kararı verildiğinde geçerli bir sebep olmaksızın yedi yıl içinde projeye başlanmazsa karar geçersiz sayılır. Son olarak da Bakanlık, proje tanıtım dosyasında

taahhüt edilen hususlarının yerine getirilip getirilmediğini izler ve denetim yapar (www.csb.gov.tr). Bu kararların kimler tarafından neye göre verildiğini anlamak için tanımsal olarak da ifade edilmeleri gerekmektedir.

ÇED Olumlu: Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veren komisyonun verileri değerlendirilerek, yapılacak projenin çevre üzerindeki etkileri dikkate alınmasıyla mevcut yönetmeliklere ve mevzuata uygunluğu kabul edilebilir düzeyde olması ve çevre olumsuz etkisi olmadığı yönünde Bakanlık tarafından verilen karardır.

ÇED Olumsuz: Komisyon tarafından Çevresel Etki Değerlendirmesi raporu hazırlanan projenin çevre ve yörenin ekolojik yapısı üzerinde olumsuz etkisi olduğu gerekçesiyle uygulanmasında sakınca görülen Bakanlık kararıdır.

ÇED Gerekli Değildir: Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin ekinde yer alan Seçme Eleme Kriterlerine Tabi Projeler hakkında yapılan tüm çevresel değerlendirmeler çerçevesinde çevre üzerinde negatif etki olmadığı için Bakanlık tarafından verilen karar.

ÇED Gereklidir: Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin ekinde yer alan Seçme Eleme Kriterlerine Tabi Projelerin tüm değerlendirmeler sonucu çevre üzerindeki etkisi nedeniyle ÇED Raporu hazırlanması istenen Bakanlık kararı (www.csb.gov.tr).

Türkiye’de ÇED sürecini özellikle ekonomik olarak incelediğimizde, en başta devletin önemli rol oynadığını ifade edebiliriz. HES projelerinde, yapılan yatırımcı firmalara verilen teşvikler, proje için gerekli lisansların ve ÇED raporu hazırlanması gibi çok mühim durumların baştan sağma şeklinde yapıldığını görmekteyiz. Faaliyet aşamasından denetim raporlarına kadar çalışma yetersizliği, halkın katılımı toplantılarının sadece göstermelik bir hale getirilmesi HES projelerinin çevresel değil ekonomik temelli ele alındığını göstermektedir. Bu alandan kârlı çıkan taraflar ise HES yatırımı yapan firmalar, bu alanda teknolojik gelişme sağlayanlar ve ÇED raporunu hazırlayan firmalar olarak gösterilebilir. Aksine bu HES projelerinden zararlı çıkacak ve etkilenecek olan taraflar ise, ekosistem, her canlının ortak hakkı olan çevre, doğal kaynaklar, mevcut yöre halkı ve devlet olarak ifade edebiliriz. Özellikle mevcut devlet politikaları ve uygulamaları HES projelerinin birer çıkar meselesine dönüşmesine neden

olmakta, doğal kaynakların özel mülkiyete dönüşmesine yardımcı olmaktadır. Çünkü ÇED raporu hazırlama sürecinde firmalara tanınan ayrıcalıklar, doğal kaynakları özel mülkiyete devrettiği için mutlak bir gelir sağlama durumu oluşmaktadır. Bu durumda doğal dengenin bozulmasına, doğal kaynakların belli kesim tarafından tahribine ortam hazırlamaktadır (Ürker & Çobanoğlu, 2012, s. 77). Ancak Çevre Kanunu’nun 1. maddesindeki amaç bu yapılanların tam aksini ifade etmektedir. Çünkü kanun, çevre ve doğal kaynaklar tüm canlıların ortak yararlanması gerektiği üzerinde durmaktadır.

Çevre Kanunu’nun 10. maddesine göre:

“Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez” (Resmi Gazete, Tarihi: 26.04.2006, sayı:5491).

ÇED işlemleri, sürecinin hızlanması adına 01.11.2013 tarihinden itibaren Çevrimiçi ÇED (e-ÇED) sistemi üzerinden yürütülmektedir. Bu sistemde yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından sisteme tanımlanarak kendisine verilen kullanıcı adı ve şifreleriyle elektronik imza kullanarak başvuru yapabilmektedirler. Bu sistemle başvuru sürecinde yaşanan evrak havaleleri ve posta sisteminde kaybedilen zamandan tasarruf edilmek istenmektedir. ÇED yönetmeliğinin uygulama süresi 180 günden Çevrimiçi ÇED süreciyle 60 iş gününe düşürülmüştür. Ayrıca proje başvurusu yapan firma sahipleri kısa mesaj ve e-posta yoluyla bilgilendirilmektedirler (www.cevreonline.com, 2017). Bu sistemin en temel amacı zaman ve dosya israfından tasarrufta bulunmaktır.