• Sonuç bulunamadı

2.11. İlgili Çalışmalar

2.11.4. Çatışma Yönetim Stratejileri İle İlgili Yurt Dışında Yapılan Çalışmalar

Rahim (1983)’in “Kişilerarası Çatışma Stillerinin Ölçülmesi” adlı 1219 yönetici, 295 öğrenci katılımıyla yaş, cinsiyet ve eğitim düzeyi değişkenlerini kullanarak gerçekleştirdiği araştırma sonucunda; öğrenci ve yönetici gruplarındaki her iki cinsin de öncelikle ‘bütünleştirme’ stilini kullandıkları sonucuna varmıştır. Kadın ve erkek yöneticiler öncelikle ‘bütünleştirme’ stilini tercih etmektedirler. Yöneticiler tarafından ikinci derecede tercih edilen stilin ‘ödün verme’ olduğu, ‘ödün verme’ stili ile ‘uzlaşma’ stili arasındaki puan farkının da çok az olduğu bulunuştur. Öğrenciler ise öncelikle ‘bütünleştirme’ stilini, ikinci olarak ‘ödün verme’ ile ‘uzlaşma’ stilini kullanmaktadırlar. Ayrıca kadınlar erkeklere göre ‘bütünleştirme’,

‘kaçınma’ ve uzlaşma stillerini daha çok, ‘ödün verme’ stilini daha az kullanmaktadırlar.

Neff (1986)’in “Ohio’daki 12 Üniversitenin Kadın Yöneticilerinin Çatışma Yönetim Stilleri” adlı araştırmasında; kadın yöneticilerin çatışma yönetim stillerini saptamış, yönetici olarak kadınlardan daha etkili ve verimli çalıştıkları iddia edilen erkek yöneticilerden farklı olarak hangi davranış özelliklerine sahip olduklarını araştırmıştır. Rahim’in Örgütsel Çatışma Envanteri’ni kullanarak Amerika’da Ohio Eyaletinde 12 üniversitede üç farklı yönetim kademesinde görevli 182 kadın profesörü kapsayan bir araştırma sonucuna göre, kadın yöneticiler üstleriyle olan çatışmalarda erkeklere göre çok daha sık ‘uzlaşma’ çatışma yönetimi stilini kullandıkları bulunmuştur.

Miller (1991)’in “Kadın ve Erkeklerin Kişiler Arası Çatışmalar Değerlendirmeleri” adlı araştırma soncunda; Kanada’da bir tıp fakültesinde yapılan araştırmada öğretim üyelerinin çatışmayı, çalışma ortamında yaşanan sıradan bir olay olarak kabul ettikleri, bu düşünceye bağlı olarak çatışmadan kaçınıldığında kaçınmanın kendiliğinden çözüleceği inancını taşıdıkları saptanmıştır. Bu araştırmanın sonuçlarından birisi de, kadın öğretim üyelerinin çatışma yönetiminde erkeklere göre temeli kurum içi yükümlülüklere dayalı daha birbiriyle ilişkili ölçütlere, erkek öğretim üyelerinin ise kuralları temel alan daha bağımsız ölçütlere sahip olduklarıdır.

Bondesio (1992)’nun “Okulda Çatışma Yönetimi: Kaçınılmaz bir Görev” adlı araştırmasında; okulda yaşanan çatışmanın okul müdürü tarafından yönetilmesinin önemini vurgulamayı amaçlamıştır. Araştırma sonucunda; kaçınma, uyma, bütünleşme ve uzlaşma stratejilerinin duruma bağlı olarak seçildiği açık olmasına rağmen; hükmetme stratejisi en çok seçilen strateji olarak gözükmektedir. Bu durumlar; öğrenciler arasında çıkan çatışmalarda; % 52,5 hükmetme, % 15,0 kaçınma, %12,5 uzlaşma, %2,5 uyma ve %17,5 bütünleşme stratejileri kullanılmaktadır. Öğretmenlerle bölüm başkanları arasında çıkan çatışmalarda; %67,5 hükmetme, %12,5 uzlaşma, %17,5 uyma ve % 2,5 bütünleşme stratejileri

kullanılmaktadır. Öğretmenlerle öğrenciler arasında çıkan çatışmada; % 20, 0 hükmetme, %17,5 kaçınma, %7,5 uzlaşma, % 52,5 uyma ve %2,5 bütünleşme stratejileri kullanılmaktadır. Öğretmenlerle Yönetim (idare) arasında çıkan çatışmalarda; % 30,0 hükmetme, % 15,0 kaçınma, % 37,5 uzlaşma ve % 17,5 hükmetme stratejileri kullanılmaktadır. Toplumsal çatışmalarda; % 47,5 hükmetme, % 42,5 kaçınma ve % 10,0 uzlaşma stratejileri kullanılmaktadır. Kişiler arası çatışmalarda; % 2,5 hükmetme, %7,5 kaçınma, % 32,5 uzlaşma, % 7,5 uyma ve %50,0 bütünleşme stratejileri kullanılmaktadır. Bölümler arası çatışmalarda; %42,5 hükmetme, %10,0 kaçınma, %10,0 uzlaşma, %25,0 uyma ve % 2,5 bütünleşme stratejileri kullanılmaktadır.

Donovan (1993)’ın “Akademik Dekanlar ve Çatışmaların Yönetimi: Algıladıkları Çatışma Yönetimi Stilleri Etkinliği” adlı araştırmasında; yüksekokul ve üniversitelerde, dekanların, çatışmaları yönetmede beş yaklaşımdan hangisini en çok kullandıklarını belirlemek için, dekanların ve dekanlık bünyesindeki astların algılarına başvurmuştur. Araştırma sonunda: bütünleşme yaklaşımı en çok başvurulan yaklaşım olduğu bulunmuş ve bunu uzlaşma yaklaşımı izlemiştir. Bütünleşme, uzlaşma ve ödün verme yaklaşımları arasında yüksek bir karşılıklı ilişki görülmüş ve bunların üçü de etkililik ile anlamlı ve olumlu bir ilişki göstermiştir. Hükmetme yaklaşımı etkililik değişkeni ile anlamlı ve olumsuz bir ilişki göstermiştir. Bütünleşme yaklaşımı en etkili görülmesine rağmen, dekanların, çatışma yönetiminde çeşitli yaklaşımları kullandıkları ve çatışmaları yapıcı şekilde yönettikleri algılanmıştır.

Cornille ve diğerlerinin (1999) “Öğretmenlerin Akranları ile Öğrenci Ailelerine Gösterdikleri Çatışma Stilleri” adlı araştırmasında; ilköğretim okulu öğretmenlerinin akranları ile öğrenci anne-babalarına gösterdikleri çatışma yönetimi biçimlerini incelemeye çalışmışlardır. Araştırma sonucunda; Kentte yaşayan ilköğretim okulu öğretmenleri ile kentte yaşamayan öğretmenlerin kendi akranları ile öğrencilerinin ailelerine karşı gösterdiği çatışma yönetim stilleri arasında farklılık bulunamamıştır. Şehir okullarındaki öğretmenler kendi akranlarından daha çok öğrencilerin aileleri ile ilişkilerinde hükmetme stilini kullandıklarını bildirmişlerdir.

İlköğretim okulu öğretmenlerinin yaşadıkları çatışmalarda öğrenci anne babalarına, kendi akranlarından farkı bir şeklide davrandıkları belirlenmiştir.

Gross ve Guerrero (2000)’nun “Uygun ve Ektili bir Şekilde Çatışma Yönetimi: Rahim’in Örgütsel Çatışma Stili Yeterlilik Modelinin bir Uygulaması” adlı araştırmasında; çatışma yönetimi stillerinin nasıl algılandığını ortaya koymayı amaçlamışlardır. Araştırma sonucunda; Bütünleştirme stili hem uygun hem de etkili bir çatışma stili olarak algılanmaktadır. Hükmetme stili özellikle ilişkilerde uygun olmayan bir çatışma stili olarak algılanmaktadır. Kaçınma stili özellikle etkisiz bir çatışma stili olarak algılanmaktadır. Uzlaşmacı stili bazı durumlarda orta düzeyde uygun ve etkili olarak algılanmaktadır. Bütünleştirme, hükmetme ve kaçınma stilleri, uyma ve uzlaşma stillerinden çok daha ve güçlü bir şekilde yeterlilik algıları ile ilgilidir. Etkililik, ilişkisel uygunluk ve durumsal uygunluk, iletişim yeterliliğinin farklı birleşenleridir. Hükmetme stilinin, kaçınma stilinden ilişkilerde çok daha uygunsuz olduğu kabul edilirken; kaçınma stilinin, hükmetme stilinden daha çok etkisiz bir stil olduğu görülmüştür.

Tabor (2001)’un “İlköğretim Okulu Müdürlerinin Çatışma Çözme ve Kişilerarası İletişim Stilleri” adlı araştırmasında; öğretmenlerin algılarına göre müdürlerin kullandıkları çatışma çözme stilleri ile okul atmosferi ile ilgili olarak müdürlerin iletişim becerileri arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Araştırma sonunda; okul atmosfer ile müdürlerin kullandıkları çatışma çözme stilleri ve kişiler arası iletişim becerileri arasındaki ilişki konusunda öğretmenlerin algıları arasında önemli bir farklılık bulunamamıştır. Ayrıca okul atmosfer, müdürlerin kişiler arası iletişim becerileri ve müdürlerin kullandıkları çatışma çözme stilleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Okul atmosferi boyutu bağımlı değişken olarak alındığında kişiler arası çatışma boyutu ile iletişim becerileri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur.

Blackburn (2002)’ün “Çatışma Çözme Stillerinin Okul Kültürüyle Olan İlişkisinde Yöneticilerin Cinsiyet Farklılığı” adlı araştırmasında; ortaokul müdürlerinin çatışma çözmede kullandıkları stiller ile okul kültürü arasındaki

ilişkilerde cinsiyet bakımından ortaya çıkabilecek farklılıklar analiz edilmiştir. Araştırma sonunda; müdürlerin kullandıkları çatışma çözme stilleri ile okul kültürü arasındaki ilişkide cinsiyet bakımından farklılıkların var olduğunu ortaya koyulmuştur. Erkek yöneticilere göre kadın ortaokul müdürleri daha yüksek derecede profesyonel gelişmeyi ve öğretmenlerin birbiriyle işbirliği halinde çalışmalarını desteklemeye uygun çatışma çözme stilleri seçmektedirler.

Livers (2003)’in ”Özel Eğitim Yöneticilerine Yönelik olarak Hazırlanan Örgütsel Çatışma, Yönetim Stilleri ve Tükenmişlik Boyutları Arasındaki İlişkiler Üzerine Bir Çalışma” adlı araştırmasında; özel eğitim yöneticilerinin örgütsel çatışmaları çözme stillerini ve bu yöneticilerin tükenmişlik düzeylerini saptama amaçlanmıştır. Araştırma sonunda; yöneticiler grup içi, gruplar arası ve kişilerarası yaşanan çatışmalarda ROCI-I’in referans grubundan elde edilen bulgulara göre daha düşük düzeyde çatışma yaşamaktadırlar. Grup içinde yaşanan çatışma boyutu tükenmişliğin 3 boyutuyla da anlamlı bir ilişki içindedir. Grup içinde yaşanan çatışma boyutu ‘duygusal tükenme’ ve ‘duyarsızlaşma’ alt boyutları ile pozitif, ‘kişisel başarı’ boyutuyla negatif bir ilişki içindedir. Kişilerarası yaşanan çatışma boyutu tükenmişlik boyutları ‘duygusal tükenme’ ve ‘kişisel başarı’ ile anlamlı bir ilişki içindedir. Gruplar arasında yaşanan çatışma boyutu Tükenmişliğin ‘duyarsızlaşma’ boyutuyla anlamlı bir ilişki bulunurken ‘kişisel başarı’ boyutu arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. ROCI-II’ye ait ‘kaçınma stili’ tükenmişliğin üç boyutuyla da anlamlı bir ilişki göstermektedir. ‘Kaçınma stili’ ‘duygusal tükenme’ ve ‘duyarsızlaşma’ boyutları ile pozitif, ‘kişisel başarı’ boyutu ile negatif bir ilişki göstermektedir.

Polat ve Arslan (2004)’ın “Yüksek Öğretim Örgütünde Görev Yapan Yöneticilerin Çatışma Yönetimi Stratejilerini Kullanma Düzeyleri” adlı araştırmasında; Kocaeli Üniversitesindeki fakülte ve yüksekokulların görev yapan yöneticilerin karşılaştıkları sorunlara bağlı örgütsel çatışmaları nasıl yönettiklerini araştırılmıştır. Bu nedenle yöneticilerin, örgütsel çatışma yönetimi stratejilerini, kendi algılarına dayalı olarak ne derece gösterdikleri saptanmıştır. Araştırma sonunda; bütün stratejilerin orta düzeyde kullanıldığını ortaya çıkarmakla birlikte

bazı stratejilerin daha yüksek bazılarının ise daha düşük düzeyde kullanıldığı görülmüştür. Genel olarak üniversite yöneticilerinin en yüksek düzeyde kullandığı strateji kaçınma iken; en az kullanılan ise uymadır. Ayrıca stratejilerin kullanılma düzeyleri ast, denk ve üstlerle olan ilişkilere göre değişmektedir. Denklerle olan ilişkilerden kaynaklanan çatışmaların çözümünde genel durumun aynısı iken astlar ve üstlerle olan sorunların çözümünde stratejilerin önceliğinin değiştiği görülmektedir. Astlarla olan sorunların çözümünde en yüksek düzeyde kaçınma, en düşük düzeyde hükmetme stratejisi benimsenirken; üstlere karşı bunun tam tersi, en yüksek düzeyde hükmetme, en az düzeyde ise kaçınma stratejisi benimsenmektedir.

YÖNTEM

Bu bölümde, araştırmanın yöntemi ele alınmıştır. Araştırmada kullanılan model, evren, örneklem, verilerin ve veri toplama aracının özellikleri, geçerlik ve güvenirlik çalışmalarının sonuçları, verilerin uygulanması ve bulguların elde edilmesinde kullanılan istatistiksel çözümleme teknikleri üzerinde durulmuştur.

3.1. Araştırmanın Modeli

Betimsel bir nitelikte olan bu araştırmanın birinci aşamasında, yönetici ve akademisyenlerin algılarına göre yöneticilerin sahip oldukları liderlik stilleri ile çatışma yönetim stratejilerini kullanma dereceleri belirlenmiştir.

Beden eğitimi ve spor yüksekokulları yöneticilerinin cinsiyet, yaş, akademik unvan, mesleki kıdem, yöneticilik kıdemi, yönetim konusunda kurs ve/veya seminer alma durumu ve lisans mezuniyet gruplarının, yüksekokul yöneticilerinin liderlik stilleri ve çatışma yönetim stratejilerini kullanma derecelerinin kendi algılarına göre farklılaşıp farklılaşmadığı çeşitli istatistiksel işlemler ile değerlendirilmiştir. Ayrıca Beden eğitimi ve spor yüksekokulları akademisyenlerinin cinsiyet, yaş, akademik unvan, mesleki kıdem ve bölüm gruplarının, yüksekokul yöneticilerinin liderlik stilleri ile çatışma yönetim stratejilerini kullanma derecelerinin akademisyenlerinin algılarına göre farklılaşıp farklılaşmadığı çeşitli istatistiksel işlemler ile değerlendirilmiştir.

Araştırmanın ikinci aşamasında, ilişkisel tarama modeline uygun bir şekilde liderlik stilleri (dönüşümcü, etkileşimci) ile çatışma yönetim stratejilerini kullanma

dereceleri (tümleştirme, ödün verme, hükmetme, kaçınma, uzlaşma) arasındaki ilişki (Şekil 3.1) istatistiksel işlemler ile değerlendirilmiştir.

Şekil 3.1. İlişkisel Araştırma Modeli

Tarama modelleri, geçmişte ya da halen var olan bir durumu var olduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan araştırma yaklaşımıdır. Araştırmaya konu olan olay, birey ya da nesne, kendi koşulları içinde ve olduğu gibi tanımlanmaya çalışılır. Onları, herhangi bir şekilde değiştirme, etkileme çabası gösterilmez (Karasar, 2003: 77). İlişkisel tarama modelleri ise; iki ve daha çok sayıdaki değişken arasında birlikte değişim varlığını ve/veya derecesini belirlemeyi amaçlayan araştırma modelleridir (Karasar, 2003: 81).

Dönüşümcü liderlik

İdealleştirilmiş etki (atfedilen) İdealleştirilmiş etki (davranış) Telkinle güdüleme

Entelektüel uyarım Bireysel destek

Etkileşimci liderlik

Koşullu ödül

İstisnalarla yönetim (aktif) İstisnalarla yönetim (pasif) Laissez-faire liderlik Çatışma Yönetimi Stratejileri Tümleştirme Uzlaşma Ödün Verme Hükmetme Kaçınma

3.2. Evren ve Örneklem

Araştırmanın evrenini, 2007-2008 eğitim-öğretim yılında Türkiye’deki devlet üniversitelerine bağlı 38 BESYO (Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu) ve 2 SBTYO (Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksekokulu)’nda (ÖSYS, 2007) görev yapan, yüksekokul yöneticileri (okul müdürü ve bölüm başkanları) ile akademisyenler (öğretim üyeleri, öğretim görevlileri, okutmanlar, uzmanlar ve araştırma görevlileri) oluşturmaktadır (Tablo 3.1). Güvenilir verilerin elde edilmesi amacı ile örneklem alma yoluna gidilmemiş, evrenin geneli üzerinde çalışılmış, “kendini örnekleyen evren” (Çilenti, 1984:137) araştırmanın çalışma evreni olarak kabul edilmiştir.

Araştırmada yönetici grubunu yüksekokul müdürleri ve bölüm başkanları oluşturmuştur. Anabilim dalı başkanları ve müdür yardımcıları işlevleri bakımından yüksekokullardaki farklılıklardan dolayı yönetici grubuna dahil edilmemiştir (örneğin akademik personel olarak kalabalık yüksekokullarda, ilgili araştırma konusu düşünüldüğünde ilişkilerde bölüm başkanları daha aktif konumdadır). Akademisyen grubunu ise yukarıda belirtilen yönetici grubunda bulunmayan öğretim üyeleri, öğretim görevlileri, okutmanlar, uzmanlar ve bölüm kadrolarında bulunan araştırma görevlileri oluşturmuştur (kendi üniversiteleri adına başka üniversitelerde yüksek lisans ve doktora yapan araştırma görevlileri araştırma kapsamı dışında tutulmuştur). Araştırmada bütün yöneticilere ve akademisyenlere anketler uygulanmaya çalışılmış fakat uygulama yapıldığı anda mevcut olmayan yöneticiler ve akademisyenler ile ankete katılmak istemeyenlere anket uygulanmamıştır.

Araştırma kapsamındaki yüksekokullardaki akademisyen sayıları, güncel olan yüksekokul web sitelerinden, güncel olmayan veya web sitesi aktif olmayan yüksekokullarda ise yüksekokul sekreterleriyle ilgili yazışmalar yapılarak elde edilmiştir. Elde edilen akademisyen sayıları ve anketi cevaplayan akademisyen sayıları Tablo 3.1’de ayrıntıları ile verilmiştir.

Tablo 3.1. Evrendeki Üniversite ve Yüksekokullarına ait Toplam Akademisyen Sayıları İle Anketi Cevaplayan Akademisyen Sayıları

ÖÜ: Öğretim Üyesi, ÖG: Öğretim Görevlisi, U: Uzman, O: Okutman, AG: Araştırma Görevlisi

Tablo 3.1’de görüldüğü üzere devlet üniversitelerine bağlı 38 yüksekokul Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu ve 2 yüksekokul, Spor Bilimleri ve Teknolojisi

YÜKSEKOKULLAR AKADEMİSYEN SAYISI ANKETİ CEVAPLAYAN AKADEMİSYEN SAYISI Üniversite ÖÜ ÖG U O AG T ÖÜ ÖG U O AG T

1 Abant İzzet Baysal Üniversitesi 17 2 1 - 8 28 4 2 - - 7 13

2 Adnan Menderes Üniversitesi 8 6 - 10 1 25 5 3 - 2 - 10

3 Afyon Kocatepe Üniversitesi 2 5 1 6 - 14 1 4 - 4 - 9

4 Ahi Evran Üniversitesi 2 3 - 1 4 10 1 3 - 1 4 9

5 Akdeniz Üniversitesi 11 13 - 9 8 41 5 5 - 6 7 23 6 Aksaray Üniversitesi 5 6 1 - - 12 5 5 - - - 10 7 Anadolu Üniversitesi 5 27 1 4 6 43 5 11 1 3 4 24 8 Ankara Üniversitesi 11 4 - - 1 16 8 3 - - 1 12 9 Atatürk Üniversitesi 9 4 - 11 1 25 6 3 - 10 2 21 10 Balıkesir Üniversitesi 7 - - - 1 8 4 - - - 1 5

11 Celal Bayar Üniversitesi 14 13 - - 8 35 12 10 - - 4 26

12 Cumhuriyet Üniversitesi 2 16 - - 5 23 1 8 - - 1 10 13 Çukurova Üniversitesi 5 15 - 12 2 34 3 5 - 3 2 13 14 Dicle Üniversitesi 1 10 - 5 - 16 1 7 - 1 - 9 15 Dumlupınar Üniversitesi 9 3 - 1 8 21 6 - - - 4 10 16 Ege Üniversitesi 10 15 - - 14 39 8 15 - - 7 30 17 Erciyes Üniversitesi 6 1 - 19 2 28 2 1 - 12 - 15 18 Fırat Üniversitesi 6 2 - 2 8 18 6 2 - 1 4 13 19 Gazi Üniversitesi 38 8 3 - 9 58 26 6 3 - 6 41 20 Gaziantep Üniversitesi 1 3 - 10 1 15 1 3 - 4 1 9 21 Gaziosmanpaşa Üniversitesi 4 4 - 2 - 10 3 4 - 2 - 9 22 Hacettepe Üniversitesi 8 7 5 7 5 32 4 6 2 7 3 22 23 İstanbul Üniversitesi 6 5 - 5 2 18 2 3 - 2 1 8 24 Kafkas Üniversitesi 2 7 - 3 2 14 1 4 - 3 1 9

25 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üni. 3 2 - 1 - 6 2 2 - 1 - 5

26 Karamanoğlu Mehmet Bey Üni. 3 5 - 2 1 11 2 4 - - 1 7

27 Kastamonu Üniversitesi 3 7 - 4 1 15 3 3 - 2 1 9

28 Kırıkkale Üniversitesi 2 4 - 13 1 20 - 2 - 10 - 12

29 Kocaeli Üniversitesi 7 12 - 16 1 36 4 3 - 7 - 14

30 Kocaeli Üniversitesi Karamürsel 3 5 - 1 - 9 2 2 - - - 4

31 Marmara Üniversitesi 36 13 - - 19 68 21 8 - - 19 48

32 Mersin Üniversitesi 3 6 - 2 4 15 1 6 - 1 3 11

33 Muğla Üniversitesi 7 11 1 - 3 22 4 4 - - 3 11

34 Mustafa Kemal Üniversitesi 3 12 - - 1 16 1 6 - - 1 8

35 Niğde Üniversitesi 10 17 - - - 27 9 10 - - - 19

36 Ondokuz Mayıs Üni. Yaşar Doğu 6 10 - 11 - 27 6 8 - 9 - 23

37 Pamukkale Üniversitesi 9 11 5 18 - 43 1 5 2 5 - 13

38 Sakarya Üniversitesi 8 5 1 7 2 23 5 2 - 5 1 13

39 Selçuk Üniversitesi 15 21 1 1 15 53 10 17 1 1 11 40

40 Trakya Üniversitesi Kırkpınar 2 9 - 11 3 25 2 4 - 6 1 13

Yüksekokulu olup bu yüksekokullarda anketi cevaplayan yönetici ve akademisyen sayısı 610 kişidir. Spor bilimleri ve teknolojisi yüksekokulları Hacettepe ve Pamukkale üniversitelerine bağlı bulunmaktadır.

Araştırmanın evrenini oluşturan devlet üniversitelerine bağlı 40 yüksekokul araştırma ile ilgili anket uygulaması talebini kabul etmiştir. Anket uygulaması için üniversitelerden alınan izin belgeleri Ek IV’de verilmiştir. Yüksekokullardaki araştırmaya katılan yönetici ve akademisyen sayıları toplu olarak Tablo 3.2’de verilmiştir.

Tablo 3.2. Araştırmaya Katılan Yönetici ve Akademisyen Sayıları

N %

Yönetici 89 14,6

Akademisyen 521 85,4

Toplam 610 100,0

Tablo 3.2’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan 610 akademisyenin % 14.6’sı yönetici (okul müdürü ve bölüm başkanı), % 85.4’ü akademisyen (Öğretim üyesi, öğretim görevlisi, uzman, okutman, araştırma görevlisi)’dir.

Tablo 3.3’de araştırmaya katılan yüksekokul yöneticilerinin kişisel bilgilerine yer verilmiştir.

Tablo 3.3. Yöneticilerin Kişisel (Demografik) Özellikleri Yüksekokul Yöneticileri Müdür (N=28) Bölüm Başkanları (N=61) Toplam (N=89) N % N % N % Erkek 26 92,9 52 85,2 78 87,6 Cinsiyet Kadın 2 7,1 9 14,8 11 12,4 31-35 arası 2 7,1 7 11,5 9 10,1 36-40 arası 3 10,7 16 26,2 19 21,3 41-45 arası 4 14,3 15 24,6 19 21,3 46-50 arası 10 35,7 14 23,0 24 27,0 Yaş 51 ve üstü 9 32,1 9 14,7 18 20,3 Profesör 16 57,1 11 18,0 27 30,3 Doçent 3 10,7 2 3,3 5 5,6 Yardımcı Doçent 9 32,2 34 55,7 42 47,2 Akademik Unvan Öğretim Görevlisi - - 14 23,0 15 16,9 6-10 yıl arası 2 7,1 8 13,1 10 11,2 11-15 yıl arası 2 7,1 18 29,5 20 22,5 16-20 yıl arası 3 10,7 14 23,0 17 19,1 21-25 yıl arası 13 46,4 13 21,3 26 29,2 Mesleki Kıdem 26 yıl ve üstü 8 28,6 8 13,1 16 18,0 1-3 yıl arası 12 42,9 25 41,0 37 41,6 4-6 yıl arası 7 25,0 14 23,0 21 23,5 7-9 yıl arası 4 14,3 11 18,0 15 16,9 Yöneticilik Kıdemi 10 yıl ve üstü 5 17,9 11 18,0 16 18,0 Hiç katılmadım 4 14,3 20 32,8 24 27,0 2 veya daha az 11 39,3 22 36,1 33 37,1

Yönetim konusunda seminer

3 veya daha fazla 13 46,4 19 31,1 32 36,0

BESYO vb. 13 46,4 53 86,9 66 74,2

Lisans

Diğer 15 53,6 8 13,1 23 25,8

Tablo 3.3’de görüldüğü gibi yöneticilerin kişisel bilgiler bölümünden elde edilen verilerine göre, araştırmaya 28 beden eğitimi ve spor yüksekokulu müdürü ve 61 bölüm başkanları olmak üzere 89 okulu yöneticisi katılmıştır. Araştırmaya katılan kadın yüksekokul yöneticisi sayısı 11 (% 12.4), erkek yüksekokul yöneticisi sayısı ise 78 (% 87.6)’dir. Yöneticilerin yaş dağılımlarında ise % 27.0’sinin 46-50 yaş, % 21.3’ünün 36-40 ve 41-45 yaş grubunda, % 20.3’ünün 51 yaş ve üstü, % 10.1’inin 31-35 yaş grubunda oldukları görülmektedir. Yöneticilerin akademik unvanlarına göre 42’si (% 47.2) yardımcı doçent, 27’si (% 30.3) profesör, 15’i (% 16.9) öğretim görevlisi ve 5’i doçenttir. Yöneticilerin mesleki kıdemleri ise sırasıyla, % 29.2’si 21- 25 yıl, % 22.5’i 11-15 yıl, % 19.1’i 16-20 yıl % 18’i 26 yıl ve üstü, % 11.2’si 6-10 yıldır. Yöneticilerin 37 (% 41.6)’si 1-3 yıl, 21 (% 23.5)’i 4-6 yıl, 15 (% 16.9)’i 7-9 yıl ve 16 (% 18.0)’sı 10 ve üzeri yıl yönetici olarak çalışma süresine sahiptir.

Yöneticilerin yönetim konusunda seminer alma durumları incelendiğinde ise 24 (% 27.0)’ü hiç seminer ve kursa katılmamıştır. Yöneticilerin 33 (% 37.1)’ünün 2 veya daha az, 32 (% 36.0)’sinin 3 veya daha fazla sayıda yönetim konusunda kurs ve seminerlere katıldığı görülmektedir. Araştırmaya katılan yöneticilerin 23 (% 25,8)’ü beden eğitimi ve spor bölümlerinde lisans eğitimi almayan branş dışı akademisyenler, 66 (% 74,2)’sı ise branş akademisyenleridir.

Tablo 3.4’de araştırmaya katılan yüksekokul akademisyenlerin kişisel bilgilerine yer verilmiştir.

Tablo 3.4. Akademisyenlerin Kişisel (Demografik) Özellikleri

Yüksekokul Akademisyenleri N % Toplam Erkek 373 71,6 Cinsiyet Kadın 148 28,4 521 - %100,0 26-30 arası 84 16,1 31-35 arası 115 22,1 36-40 arası 124 23,8 41-45 arası 68 13,1 46-50 arası 72 13,8 Yaş 51yaş ve üzeri 58 11,1 521 - %100,0 Profesör 11 2,1 Doçent 4 ,8 Yardımcı Doçent 103 19,8 Öğretim Görevlisi 185 35,5 Uzman 10 1,9 Okutman 107 20,5 Akademik Unvan Araştırma Görevlisi 101 19,4 521 - %100,0 1-5 yıl arası 111 21,4 6-10 yıl arası 143 27,4 11-15 yıl arası 123 23,6 16-20 yıl arası 52 10,0 21-25 yıl arası 69 13,2 Mesleki Kıdem 26 yıl ve üstü 23 4,4 521 - %100,0

Beden Eğitimi Öğretmenliği 277 53,1

Spor Yöneticiliği 74 14,2

Antrenörlük Eğitimi 141 27,1

Bölüm

Rekreasyon 29 5,6

521 - %100,0

Tablo 3.4’de görüldüğü gibi akademisyenlerin kişisel bilgiler bölümünden elde edilen verilerine göre toplam 521 akademisyenin % 28.4’ü kadın iken % 71.6’sı erkektir. Akademisyenlerin yaş dağılımlarında ise % 23.8’inin 36-40 yaş, % 22.1’inin 31-35 yaş, % 16.1’inin 26-30 yaş, % 13.8’i 46-50 yaş, 13.1’i 45-46 yaş ve

11,1’i 51 ve üzeri yaş grubunda oldukları görülmektedir. Akademisyenlerin akademik unvanlarına göre 185’i (% 35.5) öğretim görevlisi, 107’si (% 20.5) okutman, 103’ü (% 19.8) yardımcı doçent, 101’i (% 19.4) araştırma görevlisi, 11’i (% 2.1) profesör, 10’u (% 1.9) uzman ve 4’ü (% 0.8) doçenttir. Akademisyenlerin mesleki kıdemleri ise sırasıyla, % 27.4’ü 6-10 yıl, % 23.6’sı 11-15 yıl, % 21.4’ü 1-5 yıl, % 13.2’si 21-25 yıl, % 10’u 16-20 yıl % 4.4’ü 26 ve üzeri yıldır. Akademisyenlerin 277’si (% 53.1) beden eğitimi öğretmenliği bölümünde, 141’i (% 27.1) antrenörlük eğitimi bölümünde, 74’ü (% 14.2) spor yöneticiliği bölümünde ve 29’u (% 5.6) rekreasyon bölümünde görev yapmaktadır.

3.3. Verilerin Toplanması

Araştırmada elde edilen veriler olgusal ve yargısal veri türündendir. Olgusal olanlar “Kişisel Bilgi Formu” ile elde edilen ve araştırmaya katılan yönetici ve akademisyenlerin bireysel ve mesleki özelliklerini gösteren verilerdir. Yargısal olanlar ise “Liderlik Stilleri” ve “Çatışma Yönetimi Stratejileri” ölçeklerinde bulunan yargı maddelerine verilen yanıtları içeren verilerdir. Verilerin kaynağı, yüksekokullarda görev yapan okul yöneticileri ve akademisyenlerin okul yöneticilerinin liderlik stilleri ve çatışma yönetim stratejilerini kullanma derecelerine ilişkin algılarının beşli Likert tipi ölçekler üzerindeki işaretlerine dayanmaktadır.

Okul yöneticileri ve akademisyenlerin, okul yöneticilerinin liderlik stillerine ve çatışma yönetimi stratejilerini kullanma derecelerine ilişkin algıları bağımlı değişken, yönetici ve akademisyenlerin kişisel özellikleri bağımsız değişkenlerdir.

Bu araştırmada veriler, araştırmacı tarafından geliştirilen “Kişisel Bilgi Formu”, “Çok Faktörlü Liderlik Ölçeği” ve “Çatışma Yönetimi Stratejileri Ölçeği” ile toplanmıştır.