• Sonuç bulunamadı

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.5. Çalışma Yaprakları

Bütün alanlarda olduğu gibi, matematik öğretiminde de amaçlanan davranışların öğrenciler tarafından kazanılmış olması istenmektedir. Eğitim sistemleri ve öğretim programları üzerine yapılan tartışmaların, araştırma ve iyileştirme çalışmalarının her geçen gün artış gösterdiği bilinmektedir. Tüm bunlara paralel olarak öğrenme teknik, yöntem ve materyalleri yenilenmekte, daha etkili bir öğrenmenin sağlanıp sağlanmadığı ölçülmekte ve sonuçları değerlendirilmektedir. Öğrenme teknik ve yöntemlerindeki değişim ile beraber de eğitim ve öğretimde etkili olan, her okulda ve her seviyede kullanılabilir bir materyal olan “çalışma yaprakları” gündeme gelmiştir.

Çalışma yaprağı, ders içinde çeşitli amaçlar için kullanılabilecek etkinliklerin yer aldığı kağıtlardır ( Ardahan & Ersoy, 1999). Matematikte öğrenilen ya da öğretilecek konuların günlük yaşamdaki izdüşümlerini öğrenciye gösterip, matematiği günlük yaşamla ilişkilendirmesine yardımcı olan, diğer derslerle bağlantı kurabileceği etkinliklerin görsel olarak desteklendiği kağıtlardır (Ceylan & Türnüklü, 2000).

Çalışma yaprakları davranışçı akımdan temelini alan ve zamanla çizgisi oluşturmacı yaklaşıma doğru yönelen dolayısıyla da doğrudan bilgiyi verebileceği gibi bilgiye ulaşma ve bulma aracı olarak da kullanılabilen kağıtlardır. Hangi amaç için kullanılacağı ise bireye bağlıdır (Ceylan & Türnüklü, 2002). Amaca hizmet ettiği sürece çok yönlü kullanımı söz konusudur. Hangi akımı temel alırsa alsın, amacı ne olursa olsun, çalışma yapraklarının öğretmen ve öğrenciye öğrenme ve eğitim adına birçok faydası olduğu düşünülmektedir.

Çalışma yaprakları ile öğretmenin öğrencilerle iletişimi ve öğrencilerin birbirleri ile etkileşimleri sağlanmaktadır. Çünkü çalışma yaprakları uygulanırken öğretmen, öğrencilerin aralarında dolaşarak gerekli dönütleri vermektedir. Öğrencilerin buldukları sonuçlar, öğretmenin rehberliğinde tartışılmaktadır.Bu süreçte öğretmen, “doğru ya da yanlış” gibi hüküm verici tavırlar içinde olmayıp, cevabı, öğrencilerin kendisine buldurmaya çalışmaktadır(Ardahan & Ersoy, 1999).

Yanlış yolda olan öğrenciyi uyarmakta, gerekli ipucu ve düzeltmelerde bulunmakta ve doğru yaptığını düşündüğü öğrenciyi takdir etmektedir. Bu da öğrencilerde, öğretmen başarılı-başarısız tüm öğrencilerle ilgileniyor, bize değer veriyor fikrini beraberinde getirmektedir. Dersi sevme ile dersten başarılı olma arasında büyük bir ilişki bulunmaktadır. Öğretmenlerin derslerinde öğrencilere karşı ilgili ya da ilgisizliği öğrencilerin derse yönelik görüşlerini dolayısıyla da başarılarını oldukça etkilemektedir (Albayrak,1999).

Çalışma yaprakları ile öğrenciye doğrudan bilgiyi verme yerine, bilgiye ulaşma ve bulma yolu öğretilmiş olur. Çocuklar öğrenmelerini aktif katılımlarıyla kurarlar (Anderson, 1995). Çalışma yaprakları bireysel uygulamanın dışında 2-6 kişilik gruplar halinde de uygulanabilir olması yönüyle öğrenci etkileşimini de desteklemektedir. Öğrencilerde grup bilincini, birlikte çalışma, yarışma, paylaşım, dayanışma, başarma duygularını geliştirir. Projeler, kavramlar, gösteriler ve benzer aktivitelerle donatılmış olan matematik derslerinden, öğrenciler hoşlanabildiği zaman eğitimde öğrenme ve motivasyon artar (Cornell, 2000). Çalışma yaprakları, hikayeler, etkinlikler olması ve bu etkinlikleri destekleyen resimlerden faydalanılması yönüyle oldukça ilgi çekicidir. En ilgisiz öğrencinin bile, hikayede ne olduğu ya da resimlerde neler bulunduğu ile ilgilendiği görülmektedir. Resimler ve hikayeler, hikayeleştirilmiş soru tipleri, ilgi çekiciliğin yanı sıra dersi, zevkli ve akıcı hale getirmektedir.

Matematik öğretiminin hedeflerinden birisi de öğrencilerin matematiği günlük yaşamla ilişkilendirebilmelerini sağlamaktır. Çalışma yapraklarındaki etkinlikleri yapan, hikayeleri okuyan, hikayeleştirilmiş soruları, problemleri çözen ve resimleri görerek sınıf ortamına getirilemeyecek nesneleri görme, hayal etme ve varlıklar arasında ilişki kurma fırsatını yakalayan öğrenci, öğrendiğinin kalıcı olmasına zemin hazırlayacaktır. Bununla beraber matematiğin yaşamdaki yerini ve önemini idrak edecektir.

Matematiği anlamlı bir şekilde öğrenmek için, çocuklar bağlantılar kurabilmeli, ilişkileri görebilmeli ve rutin olmayan problemler çözmelidir ( NCTM, 1989).

Eğitim sistemimizde, her alanda, eğitim ve öğretimin her aşamasında belirlenen hedeflere ne düzeyde yaklaşıldığının tespiti ölçme ve değerlendirme ile gerçekleşir. Ölçme sonuçları, kendisine belli amaçları ilke edinen ve o doğrultuda ilerleyen bir eğitimci için gayet anlamlıdır. Öğrencilerle ilgili bireysel kararlar alırken, eğitim öğretimi planlarken, program geliştirirken ölçme sonuçlarının dikkate alınması gerekmektedir.

Matematik öğretiminde ölçme, öğrencinin;

• Verimliliği geliştirmeli

• Anlayış gelişimini sürekli kılmalı

• Programın hedeflerine yönelmesini sağlamalı • Öğrenmede kararlılığını güçlendirmeli

• Öğrenme yöntemlerinin gelişmesini sağlamalıdır (Alkan, 1999).

Matematikte kimi kavramlar diğer kavramların öğrenilmesine yardımcı olur, hem yeni kavramın öğrenilmesini kolaylaştırır hem de öğrenmenin birbiri ile ilişkisinin kurulmasını dolayısıyla da kalıcılığı mümkün kılar (Altun, 1993).Eğitim ve öğretimde neyin nasıl öğretildiği ile öğrencilerin bunu nasıl öğrendikleri arasında sıkı bir bağıntı vardır ( Brookhast, 1995). Bu amaçlar göz önünde bulundurularak geliştirilen ölçme araçlarından biri de çalışma yapraklarıdır. Sonuç ağırlıklı değerlendirme yerine süreç ağırlıklı değerlendirmeyi destekler niteliktedir.

Çalışma yaprakları ile öğretmenin değerlendirme süreci derinlik ve anlam kazanmaktadır. Öğretmen, ders esnasında kısa hedefler için ölçme yapmakta, bu yönüyle çalışma yapraklarının biçimlendirici bir işlevi olmaktadır ( Türnüklü, 2001). Ders işleyişinde öğretmene yol göstermekte ve neyin nasıl öğrenildiği ve ne şekilde öğretim yapılması gerektiği hususunda bilgiler vermekte, yönlendirici olmaktadır (Türnüklü,2001).

Eğer öğretim sistemli ve duyarlı yaklaşımlarla düzenlenir, öğrenciye zorlandığı zamanlarda ve bölümlerde yardım edilirse birçok öğrencinin yüksek seviyede öğrenme becerisine sahip olduğu görülecektir (Türnüklü, 2001). Öğrenilen

bilgilerin planlanmış, günlük yaşamla ilişkilendirilmiş olması ve bilginin bizzat öğrenciler tarafından oluşturulması matematik eğitimini anlamlı ve zevkli hale getirebilmektedir ( Albayrak, 1999).

Materyaller, öğretim materyalleri hazırlama ilkeleri doğrultusunda hazırlanmalıdır. Hazırlarken basit, sade ve anlaşılır bir dille yazılmasına dikkat edilmelidir. Çalışma yaprağındaki ifadeyi, kendisinden neyin istenildiğini anlayamayan bir öğrencide öğrenmenin oluşması, öğrencinin konuya ve materyale karşı ilgili olması beklenemez. Çalışma yaprakları dersin hedef ve davranışlarına uygun hazırlanmalıdır. Görsel öğeler dersi etkili kılacak şekilde, doğru kullanılmalıdır. Dikkati dağıtacak çoklukta resimden ve şekilden kaçınılmalıdır. Yazılı bölümlerin, görsel öğelerin öğrencilerin gelişim ve öğrenim özelliklerine uygun olmasına özen gösterilmelidir. Her yıl uygulanan bireyler değişeceğinden, öğrencilerin seviyeleri ve bireysel ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalı, çalışma yaprakları bu yönüyle, gerektiğinde kolaylıkla geliştirilebilir ve güncelleştirilebilir olmalıdır (Demirel, 2001).

Öğretimin hangi koşullar altında oluşacağını veya oluşmayacağını, öğrenme kuramları betimlemekte ve açıklamaktadır. Bir öğrenme kuramının, genelde tüm organizmalarda, tüm öğrenme birimlerinde, okul içindeki veya dışındaki tüm kurumlarda nasıl oluştuğunu açıklaması beklenir. Ancak tüm öğrenme kuramlarını açıklayabilen bir öğrenme kuramı henüz yoktur (Senemoğlu, 2003, s.99).

2.6. Öğrenme Kuramları

Mevcut öğrenme kuramları iki ana başlık altında ele alınabilir. Bunlardan biri davranışçı yaklaşım, diğeri ise bilişsel alan yaklaşımıdır. Özellikle matematik öğretimi bilişsel alan ile ilgili yaklaşımlardan daha çok etkilenmiştir (Altun, 2000 , s.11).

2.6.1. Davranışçı Öğrenme Yaklaşımı

Davranışçılar, öğrenmeyi sadece gözlenebilen, başlangıcı ve sonu olan, bunlara bağlı olarak da, ölçülebilen davranışlar olarak tanımlamaktadır. Pavlov, Toorndike, Watson, Guthrie, Skinner’ in başını çektikleri davranışçı kuram, hayvanlar üzerinde yaptıkları deneyler sonucunda elde ettikleri bulguların insanlar için de geçerli olabileceği görüşünü iddia etmişlerdir. Davranışçı kuramlar; öğrenmenin uyarıcı ile davranış arasında bir bağ kurarak geliştiğini ve pekiştirme yoluyla davranış değiştirmenin gerçekleştiğini kabul eder (Özden,2000, s.21).

Davranışçılar bireyin davranışa dönüştürmediği zihinsel faaliyetlerle pek fazla ilgilenmezler. Bunlara göre önceden belirlenen hedeflerin davranışa dönüştürülmesini öğretmenler, öğrenmeye uygun uyarıcılar yardımıyla gerçekleştirebilirler.

Davranışçı kuramın öğretim ilkeleri şunlardır:

Benzer Belgeler