• Sonuç bulunamadı

2.2. MUHTELĠF BAKIMLARDAN MEVLEVÎ ÂYÎNLERĠ VE ĠZMĠR

2.2.1. Mevlevî Âyînleri

2.2.1.2. Âyîn-i ġerîflerin Bestekârları

Beste-i kadîm veya âyîn-i kadîm olarak adlandırılan pençgâh, dügâh ve hüseynî makamlarındaki Mevlevî Âyîn-i ġerifleri bugün mevcut en eski âyîn örnekleridir. Diğer Mevlevî âyîn bestekârları, bu üç Mevlevî âyînini örnek alarak âyîn-i Ģerîflerini bestelemiĢlerdir. Tarikât adabından dolayı besteledikleri bu âyîn-i Ģerîflerin altına isimlerini koymamıĢlardır. Rauf Yekta Bey, beste-i kadîm adıyla meĢhur bu üç Mevlevî âyininin hangi tarihte ve kimin tarafından bestelendiğine dair Ģu değerlendirmelerde bulunmuĢtur:

“Bu yanlış rivayetlerin mahiyetini anladıktan sonra Beste-i Kadîm âyînlerinin

hangi tarihlerde bestelenmiş olabilecekleri meselesinin tetkikine geçer ve şöyle düşünerek bir hüküm verebiliriz: Mademki Câmî‟nin bir şiiri bu âyinlerin birinde vardır. Ve mademki Câmî 817‟de doğmuş ve 898‟de ölmüştür; o halde bu âyînler tahminen 850 tarihinden evvel bestelenmiş olamaz. Bu tarihlerde Konya‟da Çelebi Emir Âdil ve Karahisar‟da Abâpûş-ı Velî gibi ilim ve irfanlariyle büyük bir şöhret kazanmış zatlar, Mevlevîliğe herkesin teveccühünü celbetmişlerdi. Hatta Fatih Sultan Mehmed bile Çelebi Emir Âdil‟den arakiye giymiş, onun müridi olmuştu. O asırda Konya ve Karahisar tekkelerinde yapılan parlak Mevlevi âyînlerinin velvele ve debdebesi hakkında Sefine-i Mevlevîyan da birçok tafsilat vardır. Demek ki o

78

tarihe kadar yapılan Mevlevî mukabelelerinde, Mevlânâ‟nın gazellerinden, rubailerinden, mesnevisinden müntehap bazı parçaların –bugün tamamile unutulmuş olan- besteleri okunduğu halde, o asrın Mevlevîliği seven muktedir bir bestekârı, bu müteferrik bestelere teberrüken bir şekilde nizam vermek istemiş ve Beste-i Kadîm denilen âyînleri tanzim etmiştir. Bunu böylece tahmin ve kabul etmekten başka çare yoktur.”399

Bu durumda Rauf Yekta Bey, bu âyînlerin XV. yüzyılda bestelenmiĢ olabileceğini belirtmektedir. Abdülbâki Gölpınarlı ise tam bir mukabeleye göre bestelenmiĢ olduğundan hareketle, bu âyînlerin XVI. yüzyılda bestelenmiĢ olduğu görüĢünü öne sürmektedir.400

XVII. yüzyılda bestelenmiĢ Kûçek Mustafa Dede‟ye ait olan Beyâtî Mevlevî âyîni, Beste-i Kadimlerden sonraki ilk âyîn olma özelliğine sahiptir. XVIII. yüzyılda bestelenmiĢ âyîn sayısında artıĢ olmuĢtur. Bu yüzyılda âyîn besteleyen bestekâr Mevlevîler sırasıyla Ģunlardır:

Buhûrîzâde Mustafa Itrî Efendi (ö.1711-1712), Segâh Mevlevî Âyîni.

Kutb-ı Nâyî Osman Dede (ö.1729), Çargâh Mevlevî Âyîni, Rast Mevlevî Âyîni, UĢĢak Mevlevî Âyîni, Hicâz Mevlevî Âyîni (unutulmuĢtur).

Vardakosta Ahmet Ağa (1728?-1794), Hicâz Mevlevî Âyîni, Nihavend Mevlevî Âyîni, Saba Mevlevî Âyîni (unutulmuĢtur).

Bursalı Âmâ Sâdık Efendi (ö.1780-1790), Bestenigâr Mevlevî Âyîni.

Abdürrahim Dede ġeydâ Hâfız (1732-1800), Irak Mevlevî Âyîni, Hicâzeyn Mevlevî Âyîni (unutulmuĢtur), Isfahan Mevlevî Âyîni (unutulmuĢtur), Nühüft Mevlevî Âyîni (unutulmuĢtur).

Ali Nutki Dede (1762-1804), ġevkütarab Mevlevî Âyîni. Sultan III. Selim (1761-1808), Sûzidilâra Mevlevî Âyîni.

XIX. yüzyılda Mevlevî mûsikîsinde büyük bir ilerleme görülmüĢtür. Sultan III. Selim ile II. Mahmud‟un Mevleviyye tarikatına mensub olmaları, yüksek zümrenin de Mevleviliğe ilgisini arttırmıĢtır. Bu dönemde Abdülbâki Nâsır Dede‟nin klasik musikî nazariyatı alanında yaptığı çalıĢmalar, sonraki dönemlerde yapılacak çalıĢmalara zemin teĢkil etmiĢtir. Bu dönemin bestekâr Mevlevîleri Ģunlardır:

399 Rauf Yekta, Zekâizâde Ahmet ve Suphi Ezgi (1934). Mevlevî Âyînleri I. s. V. 400 Gölpınarlı (2006), a.g.e, s. 419.

79

(ġeyh) Abdülbâkî Nâsır Dede Efendi (1765-1821), Acem Bûselik Mevlevî Âyîni, Isfahan Mevlevî Âyîni (unutulmuĢtur).

Abdürrahin (Künhî Dede) Efendi (1769-1831), Hicâz Mevlevî Âyîni, Nühüft Mevlevî Âyîni (unutulmuĢtur).

Hamâmîzâde Ġsmâil Dede Efendi (1778-1846), Ferâhfeza Mevlevî Âyîni, Bestenigâr Mevlevî Âyîni, Hüzzam Mevlevî Âyîni, Isfahan Mevlevî Âyîni, Nevâ Mevlevî Âyîni, Sâbâ Mevlevî Âyîni, Sâbâ Buselik Mevlevî Âyîni.

ġeyh Mustafa NakĢî Dede (ö. 1854), ġedd-i Araban Mevlevî Âyîni.

Hacı HâĢim Bey (ö. 1868), Sûzinâk Mevlevî Âyîni, ġehnâz Mevlevî Âyîni. Ahmed Ârif Hikmetî Dede (ö.1874), Mâhûr Mevlevî Âyîni (unutulmuĢtur). Zekâî Dede (1824-25?-1897), Mâye Mevlevî Âyîni, Suzînak Mevlevî Âyîni, Saba Zemzeme Mevlevî Âyîni, Sûzidil Mevlevî Âyîni.

Ahmed Hüsameddin Dede Efendi (1839-1900), Râhatü‟l-Ervâh Mevlevî Âyîni.

ġeyh Mehmed Celâleddin Dede Efendi (1849-1907), Dügâh Mevlevî Âyîni. Bolâhenk Nuri Bey (1834-1910), Karcâğar Mevlevî Âyîni, Bûselik Mevlevî Âyîni.

Hüseyin Fahreddin Dede (1854-1911), Acem AĢiran Mevlevî Âyîni.

Hacı Fâik Bey (ö.1891), Yegâh Mevlevî Âyîni, Dügâh Mevlevî Âyîni, Hüzzâm Mevlevî Âyîni (unutulmuĢtur).

Sermüezzin Rifat Bey (1820-1896), Neveser Mevlevî Âyîni, Ferahnâk Mevlevî Âyîni (unutulmuĢtur).

Manisalı Mustafa Câzim Dede (?), Hicâzkâr Mevlevî Âyîni. Ali AĢkî Bey (?-1878-1882), Hüseynî AĢiran Mevlevî Âyîni. Ġsmet Ağa (ö. Sultan Abdülaziz devri), Isfahan Mevlevî Âyîni. ZâkirbaĢı Yahya Efendi (?), Isfahan Mevlevî Âyîni.

Kudümzen Hâfız Ali Dede (?), Nühüft Mevlevî Âyîni. Selanikli DerviĢ Necip (?), Suzînak Mevlevî Âyîni. Tanbûrî Kâmil (?), Yegâh Mevlevî Âyîni.

DerviĢ Abdülkerim (?), Yegâh Mevlevî Âyîni

Musullu Hâfız Osman (?-1917‟den sonra), Hüseynî Mevlevî Âyîni.401

401 Gölpınarlı (2006). a.g.e, ss.420-421.

80

Böylece beste-i kadîmlerden itibaren XX. yüzyıla kadar hemen hemen tüm makamlarda âyîn-i Ģerîfler bestelendiği ve bazıları unutulmuĢ olsa da toplam elli yedi adet âyîn-i Ģerîf bestesi bulunduğu anlaĢılmaktadır. Bu âyîn-i Ģerîfler analiz edildiğinde, orta bölgelerde seyir eden pest makamların tercih edildiği; baĢ ve sondaki saz eserlerinin bestekârın kendi bestesi olmadığı görülür. XX. yüzyılda tekkelerin kapatılmasından sonra, bestekârlar, besteledikleri ayinlere sünbüle, evcâra, Ģehnaz, muhayyer gibi makamlarda tiz bölge seyriyle baĢlamıĢlardır. BaĢ ve sondaki saz eserlerinin kendi besteleri olduğu görülür. Kendi eserlerini âyîn-i Ģerîf olarak bestelemiĢlerdir.

Hangi makamda bestelenmiĢse o makamın adıyla anılan âyîn-i Ģerîfler, bestecilik tekniği açısından dört grupta toplanabilirler:

1) Aynı makamla baĢlayıp yine aynı makamda bitenler.

2) Farklı makamlarda seyrederek baĢladığı makamda karar edenler. 3) BaĢladığı makamdan ayrı bir makamda karar edenler.

4) BaĢladığından ayrı bir âyînin selamıyla karar edenler.402