• Sonuç bulunamadı

TARİH ve ZAMAN. Tarihin Konusu İNSANLIĞIN HAFIZASI TARİH. Tarihin Tanımı. 1.Ünite. a) Tabiî Bilimler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TARİH ve ZAMAN. Tarihin Konusu İNSANLIĞIN HAFIZASI TARİH. Tarihin Tanımı. 1.Ünite. a) Tabiî Bilimler"

Copied!
56
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

Bütün bilimlerin amacı insana hizmettir.

Mahiyetleri ve araştırma metotları bakımından bilimler ikiye ayrılır:

a) Tabiî Bilimler

b) Nazari (Beşeri) Bilimler

 Tarih bilimi beşeri bir bilimdir.

 Farklı dönemlerde, tarih hakkında değişik tanım ve yorumlar yapılmıştır.

 Herodotos (Herodot) (MÖ 484-425)

 İbn-i Haldun (1334-1406)

 Leopold von Ranke (Lepold fon Ranke) (1795-1886)

 Ahmet Cevdet Paşa (1822-1895)

 Edward H. Carr (Edvırd Kar) (1892–1982)

 Halil İnalcık (1916-2016) tanım yapanlardan bazı örneklerdir.

 Bu farklılıklar bir görüş ve düşünce çeşitliliği olarak kabul edilmelidir.

Tarihin tanımında ulaşılan ortak tanımın özelliği şöyle verilebilir:

 İnsan topluluklarının, geçmişteki her türlü etkinliklerini, neden-sonuç ilişkisi içinde, yer ve zaman göstererek, kaynaklara dayalı olarak, doğru ve objektif bir şekilde inceleyen, araştıran sosyal bilime tarih denir.

 Tarihin konusu ve kapsamının genişliğini belirtirken onun insan hayatındaki vazgeçilmezliğini de dile getirmek gereklidir.

 İnsan ve insan topluluklarının geçmişte meydana getirdiği her türlü (dinî, siyasî, ekonomik, sosyal ve diğer) etkinlikleri, Yaşam tarzları ve siyasî örgütlenmelerini, Birbiriyle ilişkilerini, Zaman içindeki gelişimlerini kapsar.

Tarihi Bir Olayın Özellikleri

 Tarihi bir olay etki ve sonuçları bakımından etkili ve diğer olaylarla ilişkili olmalıdır.

 Tarihi olayın birden çok sebebi vardır.

 Tarihi olayları açıklayan kesin yasalar yoktur.

 Tarihi olay tekrarlanamaz.

 Deney yapılamaz.

 Pozitif bilimlere benzemez.

 Toplumları etkiler.

 Tarihi oluşturan her olay neden-sonuç ilişkisi ile bir birine bağlıdır.

 Gelip geçici olaylar değildir.

 Somut bilgiler içerir, yer ve zaman bildirir.

 Olayların başlangıç ve bitiş süreleri bellidir.

İNSANLIĞIN HAFIZASI TARİH

Olay: Tarihte insanlığı etkileyen siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik dinî konularda kısa sürede meydana gelen gelişmelerdir.

Olgu: Tarihte insanlığı etkileyen olayların ortaya çıkardığı sonuçlara göre uzun sürede meydana gelen değişimlerdir.

Olgular; geneldir, süreklilik gösterir, soyuttur.

İstanbul’un Fethi

Olay Olgu

İstanbul’un Türkleşmesi Fransız İhtilali Milliyetçilik

I. Dünya Savaşı Sömürgecilik

Tarihin Tanımı

Tarihin Konusu

(2)

2 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

 Sosyal bir bilim olan tarih, bilinmeyenlere yönelerek onu kendi yöntemleriyle

keşfetmeye çalışır ve bilimsel bilgiyi ortaya çıkarmak için kaynaklardan yararlanır.

 Çünkü kaynak olmadan tarihî gerçekleri ortaya çıkarmak ve onları yazmak mümkün değildir

 Tarih olay hakkında bize bilgi veren, onu doğru anlayabilmemiz için tanıklık yapan her türlü malzemeye kaynak (belge, vesika) denir. Olayı doğru anlamaya yarayacak her türlü malzeme kaynaktır.

Kaynaklar bilgi veren kaynağın ve malzemenin cinsine göre dört bölüme ayrılır:

a) Yazılı kaynaklar: Yazıya geçirilmiş her türlü kitabe, yıllık, kanunname, biyografi, hatıra, arşiv belgesi, para, tuğra gibi belgelerdir. En güvenilir kaynaktır.

b) Sözlü kaynaklar: Yazıya geçirilmeden halk arasında söylenerek günümüze gelen destan, atasözü, masal, hikâye gibi eserler buna örnek verilebilir.

c) Yazısız kaynaklar- kalıntılar: Arkeolojik kazılardan elde edilen eserler, heykel, mezar taşları, resimler gibi yazısız eserler bu gruba girer.

d) Çizili, sesli ve görüntülü kaynaklar:

 Tarihsel verilerin zamana, yere ve konuya göre bölümlere ayrılarak düzenlenmesine Tasnif denir. Tarihçi çalışmasının amacına ve konusuna göre bilgi ve verileri istediği şekilde sınıflandırabilir.

1-Kaynak Arama (Tarama) Tarihin Yöntemi

Tarih araştırmalarında aşağıdaki yöntemler takip edilir:

1 – Tarama (Kaynak Arama) 2 – Tasnif (Sınıflandırma) 3 – Tahlil (Çözümleme) 4 – Tenkit (Eleştiri) 5 – Terkip (Sentez)

Kaynaklar kapsadıkları bilginin değerine göre ikiye ayrılır:

a) Birinci elden kaynak: Tarihi olayın geçtiği döneme ait her türlü bulgudur.

Hatıralar, seyahatnameler, kitabeler, paralar, arkeolojik malzemeler ve sanat eserleri bu tür kaynaklardandır.

b) İkinci elden kaynak: Olayın geçtiği dönem yakın ya da o dönemin

kaynaklarından yararlanılarak meydana getirilen eserlerdir. Bunlar genelde geçmişte yazılmış tarih kitaplarıdır.

Çizili Kaynaklar

Sesli Kaynaklar

Görüntülü Kaynaklar Planlar

Haritalar

Taş plaklar ses kasetleri Disketler CD’ler flash bellekler

Resimler, fotoğraflar, dokümanter filmler, CD’ler, DVD’ler,

 Tarihi olayların belirlenmesinde ve açıklanmasında göz önünde bulundurulması gereken en temel öge; Olayların yazılı ve yazısız belgelerle kanıtlanmasıdır.

2- Tasnif (Sınıflandırma):

Kiminle güldüğünü unutabilirsin ama kiminle ağladığını asla.

Milan Kundera

(3)

3 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

 Elde edilen verilerin kaynak ve bilgi

yönünden yeterli olup olmadığının tespitine Tahlil etme denir. Bu aşamada eksiklikler tamamlanır, veriler gruplanır. Eldeki veriler kullanıma hazır ve işe yarar hale getirilir.

 Kaynakların kullanılmadan önce gerçek veya sahteliğinin incelenmesi, bilgi açısından güvenirliliğinin araştırılmasıdır.

 Kaynakların (belgelerin) eleştirisi dış ve iç tenkit olmak üzere iki aşamada yapılır.

 Dış tenkitte kaynağın yazarı, basıldığı yer ve zamanı gibi unsurlara bakılarak belge değerinin olup olmadığına karar verilir.

 İç tenkit de ise kaynağın içinde yer alan bilgilerin güvenilir olup olmadığı üzerinde durulur. Bu eleştirilerin yapılmasından sonra belge güvenilir bulunulursa araştırmalarda kaynak olarak kullanılır.

 Bir araya getirmek, sentez yapmak demektir. Kaynaklar sınıflandırma, çözümleme ve eleştiri aşamasından geçtikten sonra çalışmaları birleştirmek, bir araya getirmek ve sonuca gitmek işlemine Terkip, sentez yapma, birleştirme denir.

 Tabiat ve yer şekillerinin insan toplulukları üzerindeki etkisini inceleyerek tarihe yardımcı olur.

 Coğrafya İnsan ve mekânın karşılıklı etkileşimini araştırır.

 Geçmişten günümüze meydana gelen olay ve olguların zamanını tespit ederek sıralar.

 İlk defa 1280 Kadeş Antlaşması ile ortaya çıktı.

 Siyasi belgelerin cins, şekil ve içerik olarak değerlendirmesini yapar. Resmi belgeleri inceleyen bilim dalıdır.

 Toprak ve su altında kalmış eserleri bulup inceleyen bilim. Özellikle tarih öncesi devirlerin aydınlatılmasında tarihe yardımcı olur.

 Tarihte devletlerin kullandığı armaları inceler.

 İnsan ırkını inceler ve kültürlerin gelişimini araştırır.

İki gruba ayrılır:

a. Fiziki Antropoloji: Irkları inceler.

b. Kültür Antropolojisi: Toplumların kültürel yapısını inceler.

3-Tahlil (Çözümleme)

4-Tenkit (Eleştiri)

5- Terkip – sentez (birleştirme)

Tarih ve Diğer Bilimler

Coğrafya

Kronoloji

Diplomasi

Arkeoloji

Herladik

Antropoloji Gemiler vardı, limanda gemiler. Her

biri yeni bir ufka gider.

Orhan Veli Kanık

(4)

4 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

 Toplumların örf, âdet, gelenek ve yaşayışlarını inceler.

 Diğer adıyla Meskûkat’tır.

 Tarih içerisinde basılan paraları inceler.

 Eski yazılar bilimi.

 Yazıları, alfabeleri ve bunların zaman içerisindeki değişimlerini inceler.

 Filoloji Dillerin tarihini, gelişimini ve değişimini araştırır.

 Kitabeleri inceler.

 Milletlerin ortak hafızası olan tarih, millî ve toplumsal kimliğin inşasında önemli rol oynar.

 Tarih, bireylere yaşadığı toplumun geçmişini öğreterek kişinin kendi milletine aidiyet duygusuyla bağlanmasını sağlar.

 Tarih, kimliğin oluşumunda hafızanın destekleyicisidir.

 İnsanın kendini, geçmişinden haberdar olmasını sağlar.

 Tarih insanlığın hafızasıdır.

 Geçmiş olaylar değerlendirilip geleceğe yön verilir.

 Olaylara daha geniş açıdan bakılmasını sağlar.

 Topluma değerlerimizi hatırlatıp, insanları yaşama bağlar.

 Dost ve düşmanı tanımamızı sağlar.

 Millî ve toplumsal kimliğin oluşmasında dil ana etkendir.

 Tarih birliği, dinî inanışlar, devlet yapıları, coğrafi birliktelik, musiki ve ülkü birliği de bu şuurun oluşmasında önemlidir.

 Tarih bilimi sayesinde geçmiş hakkındaki aktarımlar, milletlerin ortak hafızasını biçimlendirir.

 Tarih kitapları, sadece milletlerin kendi tarihinden bahsetmez; diğer toplumlarla etkileşimler yaşandığı hakkında da güçlü bir bilinç oluşturur.

 Tarih bilinci, bireyin gerek

sosyalleşmesinin gerekse kendi yaşam deneyiminin etkisiyle tarihin farkında olmasıdır.

 Tarih, uyguladığı yöntem gereği bireylerde araştırma ve kanıt kullanma becerisini artırır.

 Tarih bilimi geçmişten günümüze meydana gelen olay ve olguları kronolojik bir süreçte ele aldığı için olay ve olgular arasında neden-sonuç ilişkilerini ortaya koyar.

 Millî Tarihsel empati ile geçmişte yaşamış insanların değer yargıları, olaylara ve dünyaya nasıl baktıkları, ne hissettikleri anlaşılabilir ve bunun sonucunda

insanların geçmişi anlama becerisi gelişir.

 Tarihî olaylara bakış açısı tarihî olaylar ele alınırken tarihî bilgilerin kendi döneminin şartlarına göre değerlendirilmesi gerekir.

 Millî bilinci oluşturarak geçmişte bir arada yaşamış ve gelecekte de bir arada yaşamak isteyen toplumun, birlik ve beraberlik içinde olmasını sağlayan tarih, toplumdaki manevi değerlerin

gelişmesinde de önemli rol oynar.

Etnografya

Numizmatik

Palegorafya

Filoloji

Epigrafya

NEDEN TARİH?

Sağlıklı yaşamın sırrı, anı yaşamakta gizlidir.

Gautama Buddha

(5)

5 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

 Tarihî olaylar ele alınırken tarihî bilgilerin kendi döneminin şartlarına göre

değerlendirilmesi gerekir.

 Uzun yıllar önce yaşanmış bir olayın bugünün bakış açısı ve değer yargılarıyla ele alınması doğru değildir.

 Tarihçi; geçmişe ait bir bilgiyi, gerçeği anlamak için kullanır.

 Belgeler, yoruma muhtaçtır ve olayın yaşandığı çağın ve toplumun ruhunu taşımaktadır.

 İnsan, geçmişini bir düzene sokmak için asır, çağ, devir gibi terimlere

başvurmuştur.

 İnsanların yaşadıkları anı tespit edebilme isteklerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmış bir araç olan takvim, zaman belirlemede kullanılır.

Yazı sayesinde tarihin kaydını tutmaya başlayan insanoğlu yazının keşfini bir dönüm noktası olarak kabul etmiştir.

 Bunun sonucunda yazıdan önceki zamanlar tarih öncesi, sonraki zamanlar ise tarihî dönemler olarak adlandırılmıştır.

 Tarihî olayların daha rahat incelenmesi, araştırılması ve öğrenilmesi için tarihçiler tarihi belirli dönemlere (çağlara) ayırmıştır.

 Geçmişin dönemlendirilmesinde farklı toplum ve kültürler kendi tarihlerindeki önemli olayları esas almıştır.

 Batı toplumlarının tarihî gelişim

aşamalarını gösteren kölelik, feodalizm, kapitalizm dikkate alınmıştır.

 Avrupalı olmayan milletler, Avrupa coğrafyasını ve tarihini etkilerse (Kavimler Göçü ve İstanbul’un Fethi gibi) bu

dönemlendirme içerisinde ancak yer alabilmiştir.

 İnsanlık; zamanı gün, hafta, ay, yıl gibi belli periyotlara bölmüş ve düzenli bir sistem çerçevesinde algılamıştır.

 Hayatı bu çerçevede düzenlemek üzere insanlar yaklaşık 6000 yıldan beri takvim kullanmıştır.

 Sümerler, Babiller, Mısırlılar, Yunanlar, İbraniler, Romalılar, Aztekler, Mayalar, Çinliler, Hintler, Tibetliler, Türkler ve Araplar gibi çok çeşitli millet ve topluluklar değişik takvimler meydana getirmiştir.

Tarihî Olaylara Bakış Açısı

ZAMANIN TAKSİMİ

Asır, Çağ gibi bölümlere ayrıldı Yaşanılan anlar için Takvim oluşturuldu.

Yazı sayesinde tarih kaydı oluşturuldu

TÖ / TD oluşturuldu Çağlar oluşturuldu

Takvimler iki esasa dayalı olarak hazırlanmıştır.

Güneş yılı: Takvim ilk kez güneş yılına göre Mısırlılar tarafından, dünyanın güneş etrafındaki bir tam dönüşüdür. 365 gün 6 saattir.

Ay yılı: Ay yılına göre ise Sümerliler tarafından Ayın dünya etrafındaki 12 tam dönüşüdür.354 gündür.

Tarihin Dönemlendirilmesinde;

Takvim Sistemleri

(6)

6 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com a- 12 Hayvanlı Türk Takvimi:

En eski Türk takvimidir.

Hunların Bozkır kültürünü yansıtır.

Her ay bir hayvanla anılır.

12 ay vardır.

İslam öncesi kullanılmıştır.

Güneş yılına göre hesaplanmış (365 gün) Uygurlar bulmuştur.

Takvim-i Türki, Sal-i Türki adı ile bilinir.

Çin ve Tibet de kullanıldı.

b- Hicri Takvim:

Müslüman olan Türklerin en uzun süre kullandığı takvimdir.

Hz. Muhammed’in (622) Hicreti’ni esas alır.

Hz. Ömer zamanında kullanılmaya başlanmıştır.

Ay yılı esasına göre yapılmıştır (354 gündür).

c- Celalî Takvimi:

Sadece Selçuklular kullandı.

Sultan Melikşah’ın emri ile Ömer Hayyam tarafından hazırlanmıştır.

Güneş yılı esasına dayanır.

Başlangıç 1079’dur.

d- Rumi Takvim:

Sadece Osmanlılar kullanmıştır.

II. Mahmut döneminde sadece Mali işler için yapılmış, başlangıcı Hicret, fakat ay yılı yerine işleyişi güneş yılına dayalı takvimdir.

365 gün esasına dayanır.

e- Miladi Takvim:

Bugün kullanılan takvimdir.

26 Aralık 1925 yılında kabul edilmiştir.

365 gün 6 saattir.

Güney yılı esasına dayanır.

Hz. İsa’nın doğumunu esas alır.

Kökeni Mısırlılara dayanan bu takvimi Romalılar geliştirmiş ve Papa 13.

Gregorious (Gregoryus) son şeklini vermiştir.

Bu takvime son şeklini Romalılar vermiştir.

 Her yüzyıla bir asır denir.

 Yüzyıl hesaplamalarında verilen tarih bir ve iki basamaklı sayıdan oluşuyor ise I.

yüzyıldır.

 Üç basamaklı sayıdan oluşan bir tarih ise yüzler basamağına bir eklenir.

 Dört basamaklı sayıdan oluşan bir tarih ise binler ve yüzler basamağındaki sayılar iki basamaklı kabul edilir ve bu sayıya bir eklenir.

İlk takvim bilgisi Mezopotamya medeniyetinde gelişti. Mısırlılar ilerletti.

Roma Medeniyeti son şeklini verdi denilebilir.

Türkler de tarih boyunca yaşadıkları coğrafyaya göre kültürel, ekonomik ve dinî etkileşimlerin ürünü olarak çeşitli takvimler kullanmışlardır.

Yüzyıl Hesaplaması

Bilgili bir ahmak, cahil bir ahmaktan daha çok ahmaktır.

Moliere

(7)

7 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com MÖ MS

MÖ MÖ

600.000 3.500 0

TÖ TD MS Hesaplama

MÖ Hesaplama

I.YARI II. YARI

I.YARI II. YARI

MS 971

X. YÜZYIL / II.Yarı / III.Çeyrek

MÖ 675

VII. YÜZYIL / I. Yarı / II. Çeyrek

MÖ’den önceki iki dönemden sayısal değeri büyük olan sayısal değeri küçük olana göre günümüze daha uzaktır.

MS’den sonraki iki dönemden sayısal değeri büyük olan sayısal değeri küçük olana göre günümüze daha yakındır.

MÖ ve MS arasındaki zaman farkını bulmak için toplanır. MÖ veya MS kendi dönemlerindeki zaman farkını bulmak için çıkarılır.

Tarih öncesi ve tarihi devirleri ayıran yazının bulunmasıdır.

MÖ ve MS ayıran ise Hz. İsa’nın doğumudur

MÖ 600.000 ilk dönemler

MÖ 3.500

YAZI

O Hz.İsa’nın

doğumu

Günü müz

MS

(8)

1 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

 Yazıdan önceki dönemin aydınlatılabilmesi için en önemli unsur arkeolojik

araştırmalardır.

 Günümüzden yaklaşık 2,5 milyon yıl önce Dünya, buzullarla kaplı olduğu için insan yaşamına uygun değildir.

 Buzulların yavaş yavaş erimeye

başlamasıyla birlikte özellikle kuzey yarım kürenin bazı alanlarında ılıman iklim kuşakları oluşmuş, doğal çevre insan yaşamına uygun hâle gelmiş ve ilk yerleşme ile ilgili hareketlilikler bu kuşakta görülmeye başlanmıştır.

 12 bin yıl önce Anadolu’nun

güneydoğusunda ve Mezopotamya’da Bereketli Hilal olarak da adlandırılan bu coğrafyada iklim giderek insan yaşamına uygun hâle gelmiş ve bu bölgede nüfus artmaya başlamıştır.

 Yazının icadından önceki dönemde insanın hayat tarzı avcılık ve besin toplayıcılığı şeklinde tüketici, yabani tahılları ıslah ederek kendi kontrolünde planlı bir tarımsal faaliyete başlaması ile üretici hale gelmiştir.

Yerleşik yaşam ve tarımsal üretim sonucunda daha kolay beslenme yollarının öğrenilmesi, nüfus artışına yol açmıştır.

 Anadolu’daki birçok yerleşim bölgesinde yapılan kazı çalışmaları sonucunda MÖ 9.000’lerden itibaren üreticiliğin başladığı görülmektedir.

 Çayönü Höyüğü (Diyarbakır) ve Cafer Höyük (Malatya) yerleşkelerinde dünyanın en eski buğday türlerinden birisi olan

“Emmer” evcil buğdayının bulunması buna örnektir.

 MÖ 8.500’lerde Urfa ve Diyarbakır çevresinde buğday tarımının başlamış olması, tahılın ana vatanının Anadolu olduğunu ortaya koymaktadır.

 Yazıdan önceki dönemde insanlar, mağara ve kaya sığınakları içinde küçük gruplar hâlinde, tarımla birlikte kulübe şeklindeki barınaklarda yaşamaya başlamıştır.

“Megaron” tipi evler İzmir’deki Limantepe ve Baklatepe höyüklerinde görülür.

 İlk insanlar, kullandığı araç-gereçlerini Kabataşlardan, obsidyen ve kemikler, toprak kullanımı ile pişirilmiş topraktan, zamanla araç-gereç teknolojisi gelişmesi ile mikrolit adı verilen malzemelerden ve son olarak ta madenlerden yapmaya başladılar.

 Yerleşik yaşama ve medeniyete ait ilk yerleşim merkezleri yazıdan önceki dönemde görülmektedir.

 Anadolu’da Göbeklitepe, Çatalhöyük ve Çayönü gibi yerleşim yerleri bu dönemi aydınlatan önemli yaşam bölgeleridir.

İNSANLIĞIN İLK İZLERİ

İlk İnsanların Hayat Tarzı ve Geçim Kaynakları

Avcılık ve besin toplayıcılığı Yerleşik yaşam ve tarımsal üretim Emmer

Tahılın ana vatanı Anadolu Megaron / Baklatepe höyükleri Kabataşlar, obsidyen ve kemikler

Yerleşik İnsan ve Medeniyet

Diyarbakır / Çayönü  İlk Köy yerleşmesi

Konya / Çatalhöyük  İlk şehir yerleşmesi

Şanlı Urfa / Göbeklitepe  İlk anıtsal mezar

(9)

2 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

 Yazının icadından önce insanlar, toplumsal hafızalarını sözlü olarak kuşaktan kuşağa aktarmış ve bu yolla korumuştur.

 Eski Yunan’da mit ve efsane anlatıcıları, Türklerde ozan ve âşık, Afrika’da

topluluğun en yaşlıları; bu aktarım görevini üstlenmiştir.

 Yine toplumların sözlü anlatımlarındaki tufan ve yaratılış hikâyeleri benzerlik göstermektedir.

 Yazının icadından önceki dönem olan tarih öncesi devirler sınıflandırılırken insanların kullanmış oldukları araç-gereç ve

madenlerden yola çıkılmıştır.

Eski Kabataş Kalkolitik Devri

Paleolitik Bakır Devri Yontma taş

Devri Tunç Devri Mezolitik

Cilalı taş Demir Devri Devri

Neolitik

İlk Çağ Orta Çağ Yeni Çağ YakınÇağ MÖ 3500 MS 375 MS 1453 MS 1789 MS 375 MS 1453 MS 1789 ………

Göbeklitepe:

 Şanlıurfa kent merkezinin 18 km kuzeydoğusunda, Örencik köyü yakınlarındadır.

 Göbeklitepe Günümüze kadar keşfedilen en erken tarihli dinî mimaridir

Dünyadaki ilk anıtsal mezardır.

UNESCO Dünya Mirası listesine alınmıştır.

Çatalhöyük

 Anadolu’da yazıdan önceki dönemi en iyi yansıtan yerleşim alanlarından bir diğeri ise

 Konya’nın Çumra ilçesi yakınlarında bulunan Çatalhöyük yerleşkesidir.

 Köy yaşamından kentsel hayata geçişin önemli bir kanıtıdır.

Dünyadaki ilk şehir yerleşmesidir.

Çatalhöyük, günümüzde “UNESCO Dünya Mirası” listesinde olan önemli bir yerdir.

Çayönü:

 Anadolu’ bulunan Diyarbakır’ın Ergani ilçesi sınırlarındaki Çayönü’de önemli bir merkezdir.

Dünyadaki Yakın Doğu’daki ilk köy yerleşmesidir.

Sözlü Kültür

Tarih Öncesi Dönemlendirme

Maden Devri

Taş Devri

TARİH ÖNCESİ DEVİRLER

TARİH DEVİRLER

Günümüz

Kadınlara karşı saygılı olmak her erkeğin vazifesidir.

Moliere

(10)

3 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

 En uzun devir Paleolitik Devirdir

 Ateş Mezolitik Devirde bulunmuştur

 Üretim, Tarım ve ilk köy yerleşimleri Neolitik dönemde ortaya çıkmıştır

 İlk kullanılan maden bakırdır

 Bakır devrine Kalkolitik yani Bakırtaş devri de denir

 Demir devrinin sonunda Yazının bulunmasıyla Tarih öncesi dönem sona erer

 Konya, Akşehir Dursunlu fosil yatakları, Anadolu’da insan varlığına ilişkin kalıntıların ele geçirildiği en eski buluntu yeridir

 İstanbul, Yarımburgaz Mağarası’na günümüzden 270 bin-390 bin yıl önce ilk insanların yerleştiği tespit edilmiştir.

 Antalya, Karain Mağarası Anadolu’da insana dair en eski kemik kalıntılarını barındırması açısından çok önemlidir.

 İlk Çağ’da Mezopotamya’daki dinî inanışlar etkisiyle Sümerler, mabet (Ziggurat) ekonomisinin zorunluluğu ile sembol yazısını (piktograf) icat etti.

 Sümerlerin kullandığı ilk yazılı kil tablet örneklerine Uruk kentinde rastlanmıştır.

 İşaretler çiviye benzetildiği için bu yazıya

“çivi yazısı” denmiştir

 Tarih öncesi Çağlar, Taş Devri ve Maden Devri adlandırılmıştır.

 MÖ 3500 Yazının icadıyla birlikte tarihî devirler başlamıştır.

 Dönemlendirmede üretim ve yerleşme biçimiyle yaşam koşulları etkili

olmuştur.

 Tarih öncesi devirlerin, başlangıç ve bitiş zamanları bölgelere göre farklılıklar gösterir.

YAZININ GELİŞİMİ

 Sümerlerde, okullara “Tablet Evi” adı verilmekteydi.

 Okuma yazma öğrenmek isteyen öğrenciler bu okulda kil parçaları üzerine aynı heceleri tekrar tekrar yazarak yazı yazmayı öğrenmeye çalışırdı.

 Sümerler, öğretmene tablet evinin babası, öğrenciye ise tablet evinin oğlu demiş ve okulu bir aile ocağı gibi kabul etmiştir

Ziggurat Piktografik yazı

İlk yazılık kil tablet / Uruk

Yazılı Kültürün Başlaması

Yazının İcadı

Hiyeroglif yazı / Papirüs Fenike alfabesi

Latin alfabesi Parşömen Altın ateşte, cesur insanlar felakette

anlaşılır.

Moliere

(11)

4 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

Yazının icadı, tarihî devirlerin başlangıcı kabul edilir.

 Sümerlerden sonra çivi yazısı Akad, Babil,Asur, Hitit ve Urartu gibi medeniyetler tarafından geliştirilmiştir.

 Hiyeroglif yazısını kullanan Mısırlılar, yazı aracı olarak papirüs ve fırça gibi araçlar kullanmıştır.

 Mısır yazısı,24 sessiz harften oluşan Fenike alfabesinin gelişmesine de model olmuştur.

 Bu alfabeden Sami, sonrasında da Latin alfabesi geliştirilmiştir.

 İlk kez Bergama’da hayvan derisinden üretilen parşömenler birleştirilerek kitap hâline getirilmiştir.

 Çin medeniyeti ise parşömenden daha ucuza mal olan tekstilden yapılan kâğıdı üretmiştir

 Bilim, insanlığın ortak ürünüdür ve kökleri ilk insanlara kadar uzanır.

 Tarihî süreç içinde Mısır, Yunan, Çin, Hint, İran, Arap ve Türk gibi milletlerden bilim insanlarının çalışmaları, medeniyetin gelişmesine katkı sağlamıştır.

 İlk insanlar, doğa ile ilişkisinde basit teknik becerileri kullanmıştır.

 Gökyüzü olaylarının izlenmesi,

kaydedilmesi ve yorumlanması; günümüz modern astronomi bilimine temel

oluşturmuştur.

 Modern astronomideki matematiksel dayanaklar ilk defa Mezopotamya’da kullanılmıştır.

 Mezopotamya uygarlıkları, ziggurat adı verilen tapınaklarda gözlem yaparak gök biliminde bilimsel gözlem yöntemini keşfetmiş ve bilgileri tablolaştırmıştır.

 Ay ve Güneş tutulmalarını hesaplayan- Amasya’da yaşamış ve coğrafya

konusunda çalışmış Strabon (Sıtreybın), Anadolu ve çevresinde yaptığı geziler sonucunda on yedi bölümden oluşan

“Coğrafya” isimli eseri yazmıştır.

İran’da kurulmuştur.

Medler ve Persler en önemli devletlerdir.

Pers Kralı Kiros Medleri yıktı.

543’te Lidya ülkesini aldı.

 Anadolu’ya hâkim oldu.

Bu hâkimiyete İskender son verdi.

Satraplık (Eyalet) uygulamasını Anadolu’da uygulamışlardır.

Her Satraplığın başına Satrap atandı

Gelişmiş bir Posta teşkilatı kurdular

 Sardes’ten başlayıp başkentleri Sus’a kadar uzanan Kral yolunu yaptılar.

İlk Çağ’da Bilim

Astronomi / Mezopotamya Ziggurat

Strabon / Coğrafya

İLK ÇAĞ’DA BAŞLICA MEDENİYET HAVZALARI

İran Medeniyeti

Medler / Persler Kiros

Lidya / Anadolu Hâkimiyeti Satraplık / Satrap

İlk İstihbarat teşkilatı Kralın Gözü - Kralın Kulağı

(12)

5 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

 Hint yarımadasında gelişmiştir.

 İklim ve yer şekillerinin etkisi ile sık sık istilalara uğramıştır.

 Brahmanizm ve Budizm burada doğmuştur.

 Matematikte Sıfırı ilk kez kullanmışlardır ancak bir sayı olarak kabul etmemişlerdir

 Pusula, barut, kâğıt, Matbaa ilk kez Çin’de geliştirilmiştir.

 Yazıları resim yazısıdır.

 Ordu yönetiminde Türkleri örnek almışlardır.

 Dini bakımdan Konfüçyüz ve Lao-çe önemlidir.

 Budizm yaygındır.

 Gelir kaynakları Tarım ve ticarettir.

 Güneş lekeleri konusunda bilgi vermişlerdir

 Tıpta Masaj ve Akupunkturu kullanmışlardır

 Fırat ve Dicle nehirlerinin arasındaki bölgede kurulmuşlardır.

 Mezopotamya İki nehir arası demektir.

 Bölgenin, Aşağı Mezopotamya ve Yukarı Mezopotamya olarak adlandırılmasında nehirlerin akış yönü etkilidir.

 Persler tarihteki ilk istihbarat teşkliatını kurdular.

 Kralın gözü ve Kralın kulağı yani birbirlerini takip ettiren (İspiyonlatan) ve kontrol ettiren sistem geliştirdiler.

Hint Medeniyeti

Sosyal sınıflaşma Brahmanizm / Budizm Sıfır

Hindistan’da halk sosyal sınıflara ayrışmıştır.

Brahmanlar Kşatriyalar Vaysiyalar Südralar Paryalar

Çin Medeniyeti

Barut, Pusula, Kağıt, Matbaa Masaj - Akupuntur

MEZOPOTAMYA MEDENİYETLERİ

İçinizdeki çocuk yaşıyorsa, yaşlanmıyorsunuz demektir.

La Edri

(13)

6 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

 Başkentleri yoktur.

 Güney Mezopotamya’ya yerleşmişlerdir.

 İlk site devletlerini (Lagaş, Ur, Uruk, Eridu, Nipur, Kaş, Umma) kurdular. (Şehir Devleti halinde yaşadılar)

Sitelerin başında ensi ya da patasi adı verilen rahip-krallar bulunmaktaydı.

 Bir şehir bir başka şehir devletini ele geçirirse Lugal, bütün şehirleri ele geçirirse Lugal Kalma (Büyük Adam) unvanını alırdı.

 Şehirler bir tapınak etrafına kümelenerek kurulmuştur.

 Çok tanrı (politeist) anlayışı vardır.

 Sümer tapınaklarında Ziggurat denir.

Kerpiçten yapıldığı için günümüze kadar ulaşamadı)

 İlk yazıyı bulmuşlardı. (M.Ö 3500) (Çivi yazısı / Piktografik Yazı)

 İlk yazılı kanunları oluşturmuşlardır. Sümer Kralı Urkagina, MÖ 2375’te tarihte bilinen ilk yazılı kanunları çıkarmıştır.

 Sözlü edebiyat gelişmiştir. Gılgamış Destanı, Yaratılış Manzumesi, Tufan hikâyesi önemlidir.

 Çok tanrı inancı yaygındır. (Politeist Yapı)

 İlk defa tekerleği icat ettiler.

 Aritmetik ve Astronomide ilerlediler. Pi (π) sayısını hesapladılar.

 Sabanı bulmuşlardır.

 İthalat ve ihracatı başlatmışlardır.

 Takas usulü vardır.

 Öldükten sonra dirileceklerine (öbür dünyaya) inanç gelişmemiştir.

 Mimaride kerpiç kullanmışlardır.

 Başkent Babil

 Mezopotamya’ya Arabistandan gelmişlerdir. Amurlular tarafından kurulmuştur.

 Hukukları gelişmiştir.

 Sümer kanunlarını derlemiş olan

Hammurabi kendi adı ile bilinen çağın en tutarlı gelişmiş kanunlarını yapmıştır.

 Mimaride gelişmişlerdir. Asma bahçeleri ve Babil kulesi meşhurdur

Sümerler (M.Ö 4000-2350)

Site şehir devletleri Ensi – Patasi

Lugal – Lugal Kalma Politeist yapı

Ziggurat

Piktografik Yazı İlk yazılı kanunlar Sözlü edebiyat Politeist yapı

Pi (π)

Babiller (M. Ö. 1800-478)

Babil

Asma Bahçeleri / Babil Kulesi

Savaşı zenginler çıkarır, yoksullar ölür.

Jean Paul Sartre

(14)

7 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

Başkent Ninova

 Yukarı Mezopotamya’da kurulmuştur

 Ticaret faaliyetleriyle Asurlular, Sümerlerden öğrendikleri yazıyı Anadolu’ya getirmiş ve burada tarih çağlarının başlamasını sağlamışlardır

Başta Kayseri’deki Kaniş (Kültepe) olmak üzere Anadolu’nun pek çok yerinde pazarlar kurmuştur.

Kara ticaret kolonileri kurmuşlardır

 İlk atlı birlik oluşturmuşlardır.

“Karum” denilen ticaret pazarları kurdular.

Yazıyı Anadolu’ya getirerek Anadolu’da Tarih Öncesi devirlerin sona ermesinde etkili oldular.

 Yunan kentlerinde yapılan seçimler, cumhuriyet ve demokrasinin ilk izleri kabul edilir.

Botanik ve zooloji alanlarının temellerini atmışlardır

Thales (Tales) ve Pythagoras (Pisagor);

matematik, astronomi ve felsefe alanında önemli çalışmalar yapmışlardır.

Şehir Devletlerine Polis adı verilmiştir.

 Tanrılarını insan şeklinde düşünmüşlerdir.

Olimpus Dağında onlar adına yarışmalar düzenlediler. Bu durum Eski Yunan’da kültür birliğinin oluşmasını sağladı.

 Eski Yunan dağlık bir bölge olduğu için daha çok deniz koloniciliği ile uğraştılar.

Başkent Hattuşaş

Pankuş adında bir meclis oluşturmuştur.

Krallar, Baş Komutan, Baş Rahip ve Baş Yargıçtır.

Asurlular (MÖ 2000-609)

Ninova

Kaniş ( Kültepe) Kara ticaret kolonileri Karum

Yunan Medeniyeti

Cumhuriyet ve Demokrasi Botanik ve Zooloji

Thales – Pisagor Polis

Olimpus Dağı Deniz Koloniciliği

ANADOLU MEDENİYETLERİ

Hititler

Hattuşaş Pankuş

Baş Komutan, Baş Rahip ve Baş Yargıçtır.

Tavananna Medeni Hukuk Anal

Kadeş Antlaşması

(15)

8 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

Hititlerde Tavananna denilen kraliçe yönetimde söz sahibi olmuştur.

 Hitit Kanunları; evlenme, boşanma, nikâh, nişan gibi aileyle ilgili hususlara yer verilmiştir.( Medeni Hukuk)

Anal denilen yıllıklar tutmuşlardır.

 Yukarı Mezopotamya için Mısır ile 16 yıl savaştılar. (MÖ 1296-1280) Savaş sonunda dünyanın ilk yazılı antlaşması olan Kadeş Antlaşmasını MÖ 1280) imzaladılar.

Başkentleri Sardes

İnsanlık tarihinde ilk kez madeni parayı (sikke) basmışlardır.

 Tarım ve ticaretle uğraştılar.

Kral yolu sayesinde zenginleştiler

Orduları paralı askerlerden oluştu.

Medlerle yaptıkları savaşta güneş tutulması nedeni ile büyük bir tehlikeden kurtuldular.

 Persler tarafından yıkıldılar.

 Özellikle tarım alanında ve dokumacılıkta gelişmişlerdir.

Tapates adı verilen halı ve kilimleri dokumuşlardır.

Öküz öldürmenin ve Saban kırmanın cezası ölümdür. Tarıma önem verdiler.

Flütü ilk icat eden uygarlıktır.

İlk Fabl örnekleri görülür.

Başkentleri Tuşba ‘dır.

Taş işçiliğinde gelişmiştir.

Van Kalesi’nin yanında su kanalları, su bentleri (Tarımla uğraştıklarının kanıtı) ve mezar odaları (Ahiret inançları olduğunun kanıtı) inşa etmiştir.

 Maden işleme sanatında ilerleme kaydetmiştir.

 Persler tarafından yıkılmıştır.

Lidyalılar

Sardes

Para

Paralı askerler Medlerle savaş Persler

Frigler

Tapates Tarıma önem Flütü

İlk Fabl

Urartular

Tuşba Taş işçiliği Su kanalları Mezar odaları

Tıb ilmi ki beyte sığdırılmıştır. Ve söylemenin güzeli de kısa söylenmesindedir.

İbn-i Sina

(16)

9 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

Nil Nehri ve havzasında gelişmiştir.

 Coğrafi yapısı sebebi ile dışardan

etkilenmemişlerdir. Özgün bir medeniyet merkezidir.

 İstilalara kapalıdır.

Nil’in akışına göre aşağı-yukarı adı ile ayrılır

Nom adı verilen şehir devletleri

kurulmuşlardır. Başlarında Nomus (Vali) bulunmuştur.

Papirüs adı verilen kağıt yapmışlardır.

Resim yazısı kullanmışlardır. (Hiyeroglif)

 Ölümden sonraki hayata inanırlardı. Bu inanç mumyacılığı geliştirmiştir.

Kralları için piramitler yapmışlardır.

Tarihinin ilk yazılı anlaşmasını (Kadeş) Hititlerle yapmışlardır

Güneş takvimini bulmuşlardır. Nil’in taşmasının büyük etkisi vardır. Yunan ve Romalılar Kullanmıştır.

 Geometri ve matematik gelişmiştir.

Başkentleri yoktur. Şehir Devleti halinde yaşadılar.

 Lübnan Dağları ve Akdeniz arasında kurulmuştur.

Coğrafi durumları tarıma elverişli olmadığı için ticarete, daha çokta deniz ticaretine yönelmişlerdir.

Tarih’te bilinen ilk denizci kavimdir.

 Ticari gelişmişlikleri birçok medeniyetle karşılaşmalarına ve yazının geliştirilmesine etki etmiştir.

İlk alfabeyi icat ettiler. (22 Harf) Günümüz alfabesi Fenikelilere dayanır.

Camcılıkta ilerlemişlerdir.

Gemicilik ve tersanecilikte ilerlemişlerdir.

 Ülkeleri tarıma elverişli olmadığı için tıpkı Yunan Medeniyeti gibi deniz koloniciliği ile uğraştılar.

Roma ile Akdeniz hâkimiyeti için Kartaca Savaşlarını yaptılar. Yenildiler.

MISIR MEDENİYETİ

Nil Nehri

Özgün bir medeniyet Aşağı-yukarı

Nom / Nomus Papirüs Hiyeroglif Mumyacılık Piramitler

Kadeş Antlaşması Güneş Takvimi

DOĞU AKDENİZ MEDENİYETİ

Fenikeliler

Başkent yok / Şehir devletleri Coğrafi durumları

İlk denizci kavim İlk alfabe

Camcılık

Gemicilik ve tersanecilik Deniz Koloniciliği Kartaca Savaşları

(17)

10 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

Sami kavmindendirler.

 Irk esasına dayalı bir medeniyettir.

Semavi dine inanan ilk uygarlıktır

Musevilik milli din olarak gelişmiştir.

Yazı ve dilleri İbranice’dir.

Kutsal kitapları Tevrat ibadet yerleri Havra ve Sinagogtur.

 Musevilik diğer dinlere göre çok fazla yayılmadı.

Tanrı Yahova tarafından sadece kendilerine gönderildiğine inandılar.

 İnsanlar ilk çağlardan itibaren iklimi elverişli yerleri yerleşmek için seçmişlerdir

 Mezopotamya diğer bölgelere göre ilk çağda yerleşmeye daha elverişliydi

 Avrupa buzul çağı nedeniyle yerleşmeye uygun değildi

 İlk yerleşmeler korunma ihtiyacından dolayı dağlık alanlara olmuştur

 Nüfus artışı ve üretimin başlaması insanları göç etmeye yöneltmiştir

 İnsanlar, yerleşik hayata geçtikten sonra beslenmek için av hayvanlarını izlemeyi ve yer değiştirmeyi bırakmıştır

 Ege göçleri Yunanistandan başlamış, göçler sonucunda Hititler yıkılmıştır

 İç Asya Göçleri, Orta Asya’dan dünyanın diğer coğrafyalarına milattan önce ve milattan sonraki dönemlerde yapılan Türk göçleridir

 Dini baskılar ilk çağdaki göçlerin en önemli nedenlerindendir ( Yahudilerin ve ilk Hristiyanların)

 Dini baskılarla Romadan kaçan ilk Hristiyanların izleri Antakya ve Kapadokya’dadır

 Hristiyanlığın ilk asrında Antakya Kilisesi’nin rolü olmasaydı, Doğu’da ve Asya’da Hristiyanlığın yayılma şansı olmayacaktı

 Süryani, Keldani ve Nasturi Hristiyanlarının var olmasında Antakya Havariyyun

Kilisesi’nin kurucularının önemli katkıları olmuştur

İbraniler

Sami Kavmindendirler

Semavi din Musevilik İbranice Tevrat Tanrı Yahova

İNSAN VE GÖÇ

İlk Çağ Göçlerinin Temel Nedenleri

 Nüfus artışı

 İklim koşulları

 Üretim ve Tüketim anlayışı

 Dini Baskılar

 Siyasi Baskılar

İlk Çağ’ın Tüccar Toplulukları

Asurlular: Kaniş / Koloni / Ninova Fenikeliler: Deniz Koloniciliği Lidyalılar: Giges / Kara Ticareti / Para

Soğdlar: Semerkant / İpek Yolu

(18)

11 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

 Başta Kayseri yakınlarındaki Kaniş (Kültepe) olmak üzere Anadolu’nun pek çok yerinde alışveriş merkezleri (Koloni) kurmuştur. Başkentleri Ninova’dır

 Doğu Akdeniz sahil şeridinde genel olarak denizcilik ve deniz ticareti ile

uğraşmışlardır.

 Mısır, Kıbrıs, Girit ve Rodos dışında Sicilya, Sardunya ve İspanya’ya kadar uzanan birçok yerde ticaret kolonileri kurmuşlardır

 Gediz ve Küçük Menderes vadileri merkez olmak üzere Kral Giges zamanında bağımsız bir devlet hâline gelen Lidyalılar Kara Ticareti yapmışlar ve ilk madeni parayı icat etmişlerdir.

 Başkentleri Sard şehridir.

 Başkentleri Semerkant’tır.

 Orta Asya’da yaşamışlar İpek yolu üzerinde ticaret yapmışlardır.

 Soğdlu tüccarlar Kök Türk koruması altındaki Çin’den İtalya’ya kadar uzanan İpek Yolu üzerindeki ticareti kontrol etmiştir

Kabile, aynı atadan gelen ve birbirine kan bağıyla bağlı bulunan büyük insan

topluluğuna verilen isimdir

 Coğrafya veya iklimin hayat tarzlarını şekillendirmesiyle köyler ve kabile konfederasyonları zamanla şehir devletlerini oluşturmuştur

Mısır’da “Nom”, Sümerlerde “Site”, İyon ve Dorlarda “Polis” adı verilen şehir devletleri kurulmuştur.

 Antik medeniyetlerdeki kabileler veya şehir devletlerinin başlarında kral veya feodal yöneticiler vardır

İmparatorluk; Topraklarında oturan çeşitli milletleri egemenliği altında toplayan devlet biçimi veya İçerisinde çeşitli unsurları (din, etnik köken, dil vb) barındıran devlet modelidir

Asurlular

Fenikeliler

Lidyalılar

Soğdlar

KABİLEDEN DEVLETE

Kabile / Şehir Devletleri Nom / Site / Polis Kral / Feodel Yöneticiler İmparatorluk

İlk Devletlerde Gücün Meşruiyet Kaynağı

Monarşi / Krallar

Meşruiyet KaynağıTanrısal Ziggurat – Hammurabi Firavunlar – Tanrı – Kral Helen Birliği

Didim – Apoolon Tapınağı Krallık – Cumhuriyet Agustus Dönemi

(19)

12 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

Bu siyasi oluşumların çoğu monarşi ile yönetilmiştir.

Krallar, yönetimdeki meşruluğunu yani güçlerini dinden almıştır

İlk devletlerde gücün meşruiyet kaynağı tanrısaldır.

 Anadolu’da MÖ 1700’lerde kurulan Hititlerde kralların, gücünü tanrıdan aldığına inanılır ve emirleri tanrının emriymiş gibi görülürdü

 Bu yüzden Hititlerin yönetimi dine dayalı bir krallık veya teokratik bir monarşi olarak ifade edilebilir.

 Anadolu medeniyeti Urartularda krallar yaptıkları işleri tanrıları “Haldi” adına yaparlardı.

 İlk Çağ Yunan medeniyetinin temellerinin atıldığı Girit Adası’nda halk, soylular ve kral tarafından yönetilirdi

 İlk Çağ Yunan medeniyetinde Din adamları ve kâhinlerin, krallar üzerinde etkisi olsa da soyluların yani aristokrat sınıfın

yönetimdeki etkisi daha büyüktü.

 Mezopotamya uygarlıklarından

Sümerlerde yönetici olan “Ensi”ler yani rahip-krallar; en yüksek rahip, yargıç ve komutandı.

 Sümerler saygı duydukları tanrılara adanmış “ziggurat” adı verilen tapınaklar inşa etmişlerdi

 Asur ve Babillerde ise kral, büyük tanrıların yeryüzündeki temsilcisi olup onlar adına ülkeyi yöneten rahip krallardı

Ünlü Babil Kralı Hammurabi, bu

anlayıştan farklı olarak kendisini adaletin kralı olarak ifade etmiştir.

 Mısır Krallığı’nın ilk dönemlerinde krallar (Firavunlar), tanrının yeryüzündeki temsilcisidir.

 Başlangıçta tanrı olarak görülmeyen firavunlar ilerleyen dönemlerde tanrı olarak görülmeye başlanmıştır.

 İnsan şeklinde tanrı sayılan firavunlar;

toprakların, malların ve insanların sahibi olarak görülmüş ve tanrı-kral olarak kabul edilmiştir

 Makedonya Kralı II. Philippos, bütün Yunanistan’ı egemenliği altına alarak

“Helen Birliği”ni meydana getirdi

 Makedonya kralı Büyük İskender’in Doğu seferi ile Yunan kültürü ile Anadolu, Mısır, Pers ve diğer kültürler birbiriyle

kaynaşmıştır Helenizm adında yeni bir kültür ortaya çıkmıştır.

 Büyük İskender, Mısır’da Amon-Ra

rahipleri tarafından tanrı-kral ilan edilmiştir.

Didim Apollon Tapınağı kâhini tarafından

“Zeus’un oğlu” olarak adlandırılmıştır.

 Roma İmparatorluğu’nda sırasıyla krallık, cumhuriyet ve imparatorluk dönemleri yaşanmıştır.

Krallık ve cumhuriyet dönemlerinde yönetim aristokratların elindeydi.

 Kral, senatoya karşı sorumluydu

Agustus Dönemi’nde yönetim saltanata dönüşmüş ve imparator; yönetimin başı, başkomutan, baş yargıç ve başrahip konumuna gelmiştir.

Monarşi

Siyasi gücün bir tek kişinin elinde bulunduğu ve yönetimin genellikle kan yoluyla aile bireylerine geçtiği yönetim biçimidir.

İlk Siyasi Organizasyon Türleri

Pankuş / Tavananna Atina – Sparta Krallar / Oligarşi Tiran / Tiranlık

Satrap / Posta teşkilatı Patrici / Plep

(20)

13 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

 Asurlular ise istilacı bir yapıya sahiptir

Hititlerde kralın yanında Pankuş adında bir meclis vardır

Tavananna denilen kraliçe de yönetimde etkilidir

 Yunan medeniyetinin ortaya çıktığı coğrafya, dar bir sahil şeridine sahip olması ve yüksek dağlarla birbirinden ayrılması nedeniyle burada merkezî devletler kurulamamıştır

Atina ve Sparta gibi polisler arasında bitmek bilmeyen mücadelelerde Devletlerinin ordularını güçlendirme çabaları, geniş kesimlerin siyasal haklar elde etmesinde ve siyasi yapının

demokratik bir nitelik kazanmasında etkili olmuştur

Krallar belirli bir sınıf tarafından seçilmeye başlamıştır.

 Böylece soylular, iktidarı ele geçirerek aristokratik yönetim anlayışını kabul ettirmiştir

 Aristokratlar arasından belli bir zümrenin, krallığı yönetme hakkının kendilerinde olduğunu iddia etmesi ve yöneticilerin sadece o gruptan seçilmesi oligarşi denilen yönetim anlayışını doğurmuştur

 İlk Çağ Yunan kentlerindeki bu seçim, cumhuriyet ve demokrasi anlayışının ilk izleridir ancak halkın tamamı değil sadece soylular oy kullanabilmektedir.

 Yunanistan’da zaman zaman güç kullanarak yönetimi ele geçiren kişiler olmuştur.

Bu kişilere tiran bunların yönetimine de tiranlık denmiştir

 İlk Çağ’da Persler; İran, Anadolu, Mezopotamya, Mısır ve hatta

Yunanistan’ın bazı bölgelerini içine alan büyük bir imparatorluk kurmuşlardı

 Persler Geniş toprakları yönetmek için de Satraplık denilen eyalet sistemini ve merkezî otoriteyi güçlendirmek ve eyaletler arasında iletişim kurmak amacıyla,

gelişmiş bir posta teşkilatı kurmuşlardı.

 Perslerden etkilenen Büyük İskender, satraplık idaresini benimsemiştir

 Roma, satraplık idaresini geliştirerek eyalet sistemini uygulamıştır.

 Roma’da kraldan sonra etkin bir danışma kurulu olan senatoya soylular girebiliyordu.

Senatoda görev yapan soylu sınıfa patrici, Roma’ya sonradan gelip yerleşenlere de plep denirdi

 Sümerler, tapınaklarını depo olarak kullandılar.

 Bu ürünleri kayıt altına almak için

kullanılan semboller sayesinde çivi yazısı icat edildi

 Mezopotamya’da toplum; soylular, din adamları ve köleler gibi sınıflara ayrılmıştır

Çömlekçi çarkı, MÖ 4.500’lerde Sümerler tarafından kullanılmaya başlanmıştır

Lidyalılar, Kral Yolu’nu kullanarak ticarette gelişmiş ve büyük bir refaha kavuşmuştur.

Friglerin temel geçim kaynağı ise tarım ve hayvancılıktır.

 İlk Çağ’da, Yunan coğrafyasında kurulan polisler, dağlık arazi nedeniyle yeterli hububatı üretememiştir.

İlk Devletlerde Askerî, Sosyal ve Ekonomik Yaşam

Çivi yazısı Çömlekçi çarkı Kral Yolu Frigler Polisler

Büyük İskender Roma İmparatorluğu Firavun Nil

Tanrı-kral anlayışı

(21)

14 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

 Bazı şehirler bu sorunu çevre bölgelerin kolonizasyonu yoluyla çözmeye

çalışmıştır.

 Yunan Yarımadası’nın coğrafi yapısından dolayı İlk Çağ’da bu bölgede geniş topraklara hükmeden merkezî bir devlet kurmak çok zordur. Bu yüzden bu coğrafyada Atina, Sparta gibi şehir devletleri kurulmuştur.

Büyük İskender, Doğu Seferi’ni Pers İmparatorluğu’na ait ticaret yollarını ele geçirmek amacıyla düzenlemiştir

 Büyük İskender kendi adına şehirler kurmuş ya da var olan şehirleri yeniden düzenlemiştir.

 Bunların başında Mısır’daki İskenderiye gelmektedir

 Şehir devleti olarak ortaya çıkan Roma, Yunan şehir devletlerinden farklı olarak yayılmacı bir politika izlemiştir

Roma İmparatorluğu gelirlerinin önemli bir kısmını kolonizasyon faaliyetlerinden sağlamıştır

 Mısır’da Nil Nehri etrafında verimli ovaların oluşması, Mısır’ın temel geçim kaynağının tarım olmasını sağlamıştır

Ticaretin; Firavun’un adamlarının denetiminde olması, Mezopotamya’da olduğu gibi bağımsız, zengin bir tüccar sınıfının doğmasını engellemiştir

 Nil’in sularının taşması sonucu tarlaların sınırları birbirine karışmış ve bu tarlaları ayırmak için Mısır’da geometri ilmî gelişmiştir.

 Mısırlılar Ölümden sonraki yaşama inandıkları için ölülerini mumyalamışlar böylelikle insan vücudunu tanımışlar, tıp ve eczacılık bilimlerinde gelişmişlerdir

Tanrı-kral anlayışına bağlı olarak firavunlar için piramit adı verilen anıt mezarlar yapılmıştır.

 MÖ 1296 yılında Mısır Firavunu II.

Ramses’in orduları, Hitit ordularını kendi toprağı olan Suriye’de bulup yok etmek için yola çıktı.

 İki ordu birbirine üstünlük sağlayamadı. II.

Ramses, Kadeş’i alamamış ve Hititleri mutlak bir yenilgiye uğratamamıştı.

 Net bir sonuç yoktur. Tarihte en fazla savaş arabasının kullanıldığı muharebe olarak bilinir

 MÖ 1280’de yapılan “Kadeş Barış Antlaşması” tarihte bilinen ilk yazılı antlaşmadır

Hukuk, toplum düzenini sağlamak için çıkarılmış ve devlet eliyle güçlendirilmiş kurallar bütünüdür

 İlk Çağ’da yapılan hukuk kuralları kaynağını akıl, gelenek ve kutsal kitaplardan almıştır.

Kadeş Savaşı (MÖ 1296 – 1280)

 Savaşın gerçek nedeni Mısır ve Hitit devletlerinin birbirine eşit kuvvetler hâline gelmesi ve bu iki büyük devletin ekonomik menfaatlerinin Kuzey Suriye toprakları üzerinde çatışmasıydı.

KANUNLAR DOĞUYOR

Hukuk- Sözlü Hukuk - Töre Yazılı Hukuk – Urgakina Hammurabi – Tanrı Şamaş Hitit Kanunları

On Emir Annesinden dayak yediği halde,

yine anne diye ağlayan bir çocuktur aşk.

Cemal Süreya

(22)

15 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

Türkler de sözlü hukuk kurallarını uzun süre uygulamıştır. Hunlarda hukukun temelini, kaynağını geleneklerden alan sözlü hukuk kuralları yani töre

oluşturmuştur

Töre; yazılı olmamasına rağmen sistemli, dinamik, etkili ve ihtiyacı karşılayacak bir yapıya sahiptir.

Yazının icadıyla birlikte yazılı hâle gelen hukuk kurallarının ilk örnekleri Sümerlerde Kral Urkagina tarafından hazırlanmıştır

Urkagina, yaptığı düzenlemelerle de daha çok borç affı gibi konuları işlemiş ve halkı rahatlatmaya çalışmıştır

Mezopotamya’da Babil Kralı Hammurabi kendini adaletin kralı olarak ifade etse de kanunlarını Tanrı Şamaş’ın önünde durduğu bir stelin alt kısmına yazdırmıştır.

 Hammurabi Kanunları “dişe diş, göze göz”

şeklinde değerlendirilen ve suçu işleyene aynı ağırlıkta cezayı içeren kanunlardır.

 Hitit Kanunları, içerik bakımından Sami kavimlerinin kanunlarından farklı olup Sümer Kanunları gibi insancıldır. İşlenen suçların cezası daha çok maddi nitelik taşımaktadır.

 Ölüm ve işkence cezaları yerine tazminat cezaları konmuştur.

 Hititler yalnız insanları değil hayvanları ve bitkileri korumak için de yasalar çıkarmıştır

Hitit Kanunları’nda; evlenme, boşanma, nikâh, nişan gibi aileyle ilgili hususlara yer verilmiştir.

 Ön Asya kavimlerinde boşanma sadece erkeğe tanınan bir hak iken Hititlerde kadınlara da bu hak tanınmıştır

 Hititler, hukuk tarihinde ilk defa kasten öldürme ile kazara adam öldürmeyi birbirinden ayırmıştır.

 Ayrıca Hititlerde kolektif cezalar da uygulanmış yani bazı suçlarda ceza sadece o kişiye değil suçlunun ailesine de verilmiştir.

 İbraniler (Yahudiler ya da İsrailoğulları) tek tanrılı semavi din inancını benimsemiş ve bunun sonucunda ilahi kökenli hukuk kuralları bu dönemde görülmeye aşlanmıştır. (“On Emir”)

 Yahudiler’in kutsal kitabına Hristiyanlar, günümüzde “Ahd-i Atîk” (Eski Ahit) demektedir.

Ben çocuklar gibi sevdim devler gibi ıstırap çektim.

Attila İlhan

(23)

1 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

Orta Çağ’da başlıca devletler

 MS 395 yılında Roma İmparatorluğu’nun;

Batı ve Doğu Roma olmak üzere ikiye ayrılması, Batı Roma İmparatorluğu’nun 476’da yıkılmasından sonra Avrupa’nın sosyo-ekonomik ve kurumsal yapısında büyük değişiklikler yaşanmıştır.

 Bu tarihten itibaren Germen kabileleri kendi devletlerini kurarak bugünkü Avrupa devletlerinin temellerini atmıştır.

A. ORTA ÇAĞLARDA DEVLET ve TOPLUM

AVRUPA Orta Çağ’da Neler Oldu?

Orta Çağ’ın Önemli Siyasi Yapıları

(24)

2 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

 Avrupa’da Frank, Vizigot, Ostrogot, Sakson gibi Germen gibi Barbar Krallıklar kurulmuş ve bu krallıklar; siyasi üstünlüğü ele almıştır.

 Bu durum, Avrupa’nın güçlü bir devlet otoritesinden yoksun kalmasına, büyük bir karmaşaya sürüklenmesine sebep

olmuştur.

 Orta Çağ Avrupası’nda siyasi yapıyı şekillendiren ve bu döneme damgasını vuran sistem “feodalizm” olmuştur.

Feodalizm (Derebeylik)

 Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılma sürecine girmesiyle kıtlık ve savaş korkusu halkın can ve mal güvenliği endişesine kapılmasına neden oldu.

 Barbar kavimlerin istilasından kaçan halk yaşadıkları bölgelerin büyük malikânelere sahip lordlarına sığınmaya başladı.

 Feodalite güçlü savaş lordlarının egemen güç kabul edildiği, zayıfların kendilerini efendilerine emanet ederek karşılığında sadakatle hizmet sözü verdikleri bir toplum yapısıdır.

 Bu sisteme göre siyasi güç; krala ait olup kral, siyasi otoritesini mutlak sadakat koşuluyla ve kontrollü olarak derebeyleriyle paylaşmıştır.

 Böylece himaye etmeye dayalı yeni bir yönetim anlayışı doğdu. “Feodalite”

“Fief ve Himaye Sistemi”

 Lordlar, kendisine sığınan köylü sınıfını korumak ve topraklarına toprak katabilmek için sadık bir silahlı güce ihtiyaç

duymuştur. Bu profesyonel savaşçılara şövalye adı verilirdi.

Orta Çağ Avrupa’sında vassal, bağlılık yemini ederek senyörün koruması altına girerdi.

Feodal düzende senyörün topraklarında çalışan serfler (temsilî)

 Doğu Roma İmparatorluğu Orta Çağ’da;

Anadolu, Balkanlar, Mısır, Suriye, Filistin ve Kuzey Afrika coğrafyasında etkili olmuştur.

 Hellenizm ve Ortodoksluk gibi kültürel bileşenler sonucu Bizans İmparatorluğu, Batı Roma İmparatorluğu’ndan farklı bir siyasi yapı hâline gelmiştir.

 Roma İmparatorluğu bir çeşit cumhuriyet ile yönetilirken Bizans imparatoru gücünü tanrıdan alan otokrat bir lider konumuna gelmiştir.

 Bu siyasi anlayışıyla Bizans imparatorları özellikle Sasani ve Hellenistik Dönem monarşilerinden etkilenmiştir.

 Orta Çağ boyunca varlığını sürdüren Bizans İmparatorluğu, 1453’te İstanbul’un Fethi’yle ortadan kaldırılmıştır.

VASSAL: Güçlü kimselerin himayesine girenlere denir.

SÜZEREN: Kendisine sığınan halkı himaye eden güçlü kimselere denir.

Doğu Roma (Bizans)

(25)

3 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

 Güçlü bir devlet geleneğine sahip olan Sasaniler, Kafkasya, Mezopotamya ve İran’a hükmetmiştir.

 İmparatorluğu’nun yönetim şekli monarşiydi.

 İmparatorluğun başında Şehinşah (Kralların Kralı) unvanını kullanan hükümdar bulunmaktaydı.

 Kral çoğu kez kendisinden sonra başa geçecek kişiyi yardımcısı olarak tayin etmiş ve onun siyaset sanatını öğrenmesi için önemli eyaletlerden birinin başına getirmiştir.

 Krallar, Tanrı Ahuramazda’nın yeryüzündeki temsilcisi olarak mutlak otoriteye sahiptir.

 Bunun açık göstergesi, Sasani madenî paralarının bir yüzünde hükümdarın diğer yüzünde kutsal ateşin resmedilmesidir.

 Bizans İmparatorluğu ile yaptıkları uzun savaşlar sonucunda, Anadolu’yu hâkimiyetleri altına alan Sasaniler, İstanbul’u kuşatmıştır.

 Ancak Bizans’ın özellikle deniz gücü karşısında etkisiz kalan Sasani Devleti, Anadolu’dan çekilmek zorunda kalmıştır.

 VII. yüzyılda Suriye- Filistin hattını fetheden Müslüman Araplar ise İran, Mezopotamya ve Kuzey Suriye’deki Bizans birliklerini yenilgiye uğratmıştır.

 Sasaniler, Hz. Ömer Dönemi’nde yapılan Nihavend Savaşı’nda yenilmiş ve 651 yılında yıkılmıştır.

 Moğol İmparatorluğu’nu kuran Temuçin’dir.

Temuçin,1206 yılında yapılan kurultayda Türk-Moğol boyları tarafından kağan seçilmiş ve Cengiz adını almıştır.

 Moğol boylarını uzun mücadelelerden sonra bir araya toplayan Cengiz Han, istila hareketleri ile dünyanın en geniş kara imparatorluğunu kurmuştur.

 Cengiz Han hayattayken imparatorluk topraklarını dört oğlu arasında paylaşılmıştır.

 Moğollar üzerinde Şamanizm’in önemli bir etkisi vardır.

 Şamanların söyledikleri gerek toplum üzerinde gerekse idareciler üzerinde etkilidir.

 Orta Çağ’da Asya ve Avrupa devletleri meşruiyetlerinin kaynağını genellikle dine dayandırmışlardı.

 Krallar, kendilerinin ise tanrının yeryüzündeki temsilcileri olduğunu söylüyorlardı.

 Germen Krallıklarında durum farklıydı.

 Ekonomik farklılıkların olmadığı bu

krallıklarda eşitlikçi bir toplum yapısı vardı.

“Halk kralları”

 Germen krallıklarında meşruiyetin kaynağı olan halkın yerini zamanla kilise almaya başladı.

 Orta Çağ’da kilisenin kitleler üzerindeki gücünü fark ederek bundan yararlanan hükümdar, Frank Kralı Clovis (Kılovis) oldu.

 Katolikliği seçerek kiliseye bağlılığını gösteren Kral, Roma kültürüne bağlı Hristiyan halkın ve din adamlarının desteğini alarak hükümranlığını güçlendirdi.

 Frank kralları gibi Alman imparatorları da meşruiyetlerinin kaynağını kiliseye dayandırmışlardı.

Otokrasi:

 Otokrasi, monarşinin bir çeşidi olup bütün siyasi yetkiler kralın elindedir.

 Monarşiden farklı olarak otokraside, yönetim miras yoluyla değil, kişiler tarafından ele geçirilmiştir.

Sasani

MOĞOL İMPARATORLUĞU

Siyasi Yapıların Meşruiyet Kaynağı

(26)

4 9.Sınıf Tarih Ders Notları www.serkancatarih.jimdo.com

 Bu imparatorlardan biri olan Şarlman 800 yılında papa tarafından Kutsal Roma Germen İmparatoru olarak kutsanmış ve onun elinden taç giymişti.

 Her dönemde olduğu gibi Orta Çağ’da da nüfusun yeryüzüne dağılışı ve devletlerin gücü ile coğrafi özellikler arasında yakın bir ilişki vardır.

 Bu dönemde iklim, toprakların verimliliği, limanlara ve ticaret yolu güzergâhlarına yakınlık nüfusun dağılımını etkileyen faktörler olarak öne çıkmıştır.

 Orta Çağ Avrupa’sının güçlü devleti olan Karolenj İmparatorluğu geniş tarım alanlarının bulunduğu Fransa, Almanya, Kuzey İtalya, Hollanda ve Belçika’ya yayılmıştı.

 Ancak aynı devlet coğrafi bir engel olan Pirene Dağlarını aşamadığı için

Fransa’dan İspanya’ya geçemedi.

 Baltık Denizi’nden çıkan ringa balığının yanı sıra kereste, katran, hayvansal yağlar, kürk, deri, bal, bal mumu, yün ve kehribar kuzey kavimlerinin Karolenj İmparatorluğu topraklarına taşıdığı başlıca mallardı.

Orta Çağ’da Baltık Denizi kıyısında ringa balığı avını gösteren bir çizim (Olaus Magnus)

 Venedikliler, başka bir geçim imkânı olmadığından deniz ticaretine yöneldi.

 Coğrafi özellikler, başka Avrupa ülkelerinde de siyasi güç ve geçim tarzı üzerinde etkili oldu.

 İngiltere’de krallık gelirlerinin büyük bölümü koyun yetiştiriciliğinden sağlanıyordu.

 Almanya ve Rusya’da buğday yetiştiriciliği, Fransa’da bağcılık ve kumaş endüstrisinde kullanılan çivit otu üretimi coğrafi şartların bu ülkelere sağladığı kazanımlardı.

 Orta Çağ devletlerinin maddi güç unsurlarından biri soy dayanışmasıydı.

 Bu çağda ortaya çıkan İslamiyet, ırka dayalı Yahudilik ve mezhep aidiyetinin öne çıktığı Hristiyanlık dinlerine göre daha evrensel özellikler taşıyordu.

 İslamiyet’in ırk ayrımını reddeden eşitlikçi yaklaşımı onu kolayca benimsenen bir din hâline getirmişti.

 Emeviler’de halifelik babadan oğula geçen bir saltanata dönüştü.

 Emeviler Arap olmayanları ise dışlayıp mevali (köle) olarak adlandırdılar.

Siyasi Yapıların Maddi Kaynakları

Soy Dayanışması

Coğrafi Yapı, Hayat ve Geçim Tarzı

Referanslar

Benzer Belgeler

Tarih, birçok zaman geçmişe ait bir kavram olarak hatırlanır, çünkü tarih geçmişte yaşamış olayları konu edinir?. Geçmişte yaşanan olayların etkisi uzun süre

Tarih: İnsan topluluklarının geçmişteki yaşayışlarını, kültür ve uygarlıklarını, sosyo–ekonomik yapılarını ne- den–sonuç ilişkisi içerisinde, yer ve zaman

• Kaynak, tarihî bilgi veren malzemedir. İnsanın söylediği Kaynak, tarihî bilgi veren malzemedir. İnsanın söylediği veya yazdığı, ya-hud îmâl ettiği herşey onun

Oysa tarih olayları hiç bir zaman salt görünüşler değildir; tarih olayları tarihçinin, içlerindeki düşünceyi ayırt etmek için karşılarından değil içlerinden

Tarihin Tanımı: Tarih; insan topluluklarının geçmişteki sosyal, siyasi, iktisadi , kültürel ve dini etkinliklerini toplumlar arasındaki ilişkileri yer ve zaman belirterek,

II. devletin boylar birliği konfederasyonuna göre kurulması, III. İlk Türk devletlerinde kut sahibi olan Kağan devlet başkanı, başkomutan ve topluma liderlik eden biri

Tüm bilim dalları çalışmalar yaparken başka bilimlerin uzmanlığına ihtiyaç duyar. Tarihin inceleme alanı son derece geniştir. bu genişlik hem zamandan, hem mekandan, hem de

D) Tarihî olayların çok yönlülüğüne vurgu yapmak E) Tarihte neden-sonuç ilişkisine dikkat çekmek.. Aşağıda yer alan tarih hakkındaki görüş ve düşüncelerden