• Sonuç bulunamadı

Yirmi Riketsiyoz Vakası

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yirmi Riketsiyoz Vakası"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

91 Klimik Dergisi●Cilt 14, Say›:2 ●2001, s:91-92

Girifl

Riketsiyalar antijenik benzerlikleri ve intraselüler üre-me özelliklerine göre tifüs grubu ve benekli atefl grubu ola-rak ikiye ayr›l›rlar. Bakteriler gibi ikiye bölünerek ço¤al›r-lar. Tifüs grubundaki riketsiyozlarda üreme, infekte hücre-nin sitoplazmas›nda olurken benekli atefl grubunda riketsi-yalar hücrenin nükleusunda ürerler. Coxiella’lar ise yaln›z sitoplazmik vakuollerde üreyebilirler (1-4).

Riketsiyalar konak hücreye fagositoz yolu ile girerler ve sitoplazmada bazen endotel hücrelerinin nükleuslar›nda ba-zen de kapilerlerin, arteriyollerin ve küçük arterlerin düz kas hücrelerinde ço¤al›rlar. Ço¤alan bakteri endotel hücre-sini harap eder ve endotel lezyonlar›n›n oluflmas›na yol açar. Rickettsia conorii tipik bir benekli atefl grubu etkeni ri-ketsiya olup Rickettsia rickettsii ile yüksek oranda genetik homoloji gösterirse de R. rickettsii’ye oranla sufllar aras›nda daha çok antijenik ve genetik farkl›l›klar sergiler. R. conorii Hindistan, Pakistan, ‹srail, Rusya, Ukrayna, Etyopya, Ken-ya, Güney Afrika, Fas ve Güney Avrupa’da gösterilmifltir (3,5-7).

R. conorii ülkemiz için endemik riketsiyoz olan Marsil-ya ateflinin etkenidir. Hastal›k insana kene ›s›rmas› ile bula-fl›r. Kenenin ›s›rd›¤› yerde “tache noire” denen siyah bir es-kar oluflur. Hastal›kta beraberinde atefl, yayg›n makülopapü-ler döküntü (vaskülit tarz›nda), myalji ve bafl a¤r›s› mevcut-tur ve genellikle selim seyirlidir. Marsilya atefli, Akdeniz ül-kelerinde endemiktir. Özellikle yaz ve bahar aylar›nda atefl, bafl a¤r›s›, döküntü triad› olan hastalarda riketsiyoz ak›lda

tutulmal›d›r. Hastal›¤›n kuluçka süresi yaklafl›k bir haftad›r. Ani titreme ile bafllayan hastal›kta atefl 39-40°C’ye kadar yükselir, sürekli bafl, eklem, göz dibi a¤r›s› mevcuttur. Atefl yükseldi¤inde kenenin ›s›rd›¤› yerde etraf› mor bir bölge ile çevrili 2.5 mm çap›nda siyah renkli bir yara oluflur. Bu yara a¤r›s›z olur. Atefl düflene dek kalan lezyon hastal›k için ka-rakteristiktir. Bölgesel lenf gangliyonlar›nda büyüme görü-lebilir (3-5,8)

Döküntüler önce ön koldan olmak üzere ortaya ç›kar ve el ayas›, ayak taban› ve yüz dahil olmak üzere tüm vücuda yay›l›r. Bafllang›çta basmakla solan döküntü, daha sonra basmakla solmayan vas›f kazan›r. Menenjit belirtilerine rastlanabilir. Tedavide tetrasiklin, doksisiklin, kloramfeni-kol ya da siprofloksasin kullan›labilir (6,8).

Riketsiyalar canl› hücre d›fl›ndaki ortamlarda üretile-mezler. Embriyonlu yumurta sar› kesesinde, koryoallantoik zarda, embriyonda, doku kültürlerinde üretilebilirler. Yay-g›n kullan›lan Weil-Felix aglütinasyon testi, basit ve ucuz bir testtir. Bu testte riketsiya antijenleri ile Proteus’lar›n po-lisakarid O antijenleri aras›ndaki çapraz reaksiyon gösteri-lir. Daha ileri tetkik olarak mikroaglütinasyon, indirekt he-maglütinasyon, fluoresan antikor tekni¤i, kompleman bir-leflmesi testi, lateks aglütinasyon testi, enzim “immunoas-say” ve polimeraz zincir reaksiyonu kullan›labilir (4,7).

Yöntemler

May›s 1995-Kas›m 1999 tarihleri aras›nda SSK Gözte-pe E¤itim Hastanesi ‹nfeksiyon Hastal›klar› ve Klinik Mik-robiyoloji Servisi’ne yüksek atefl ve döküntü nedeniyle bafl-vuran 20 eriflkin hastada riketsiyoz (Marsilya atefli) düflü-nüldü. Hastalardan 8 (%40)’i kad›n, 12 (%60)’si erkekti. Yafllar› 15-75 aras›ndayd› (ortalama 38). 20 vakadan 11’i 1995 y›l›n›n yaz aylar›nda baflvurmufltu.

Yirmi Riketsiyoz Vakas›

Nail Özgünefl, P›nar Ergen, Saadet Yaz›c›, Yüksel Aksoy, Gülay Bekler, Fatma Sarg›n

SSK Göztepe E¤itim Hastanesi, ‹nfeksiyon Hastal›klar› ve Klinik Mikrobiyoloji Servisi, Kad›köy-‹stanbul

XXIX. Türk Mikrobiyoloji Kongresi (8-13 Ekim 2000, Antalya)’nde bildirilmifltir.

Özet: 1995-1999 aras›nda yüksek atefl ve döküntü nedeniyle yat›r›lan 20 hastaya riketsiyoz tan›s› konulmufltur. Olgu-lar›n 11’i 1995’te teflhis edilmifl olup yaflad›klar› yerler özellik göstermiyordu. HastaOlgu-lar›n tamam›nda fizik muayenede “tache noire” tespit edilmifl olup 16 hasta keneyi de gördü¤ünü ifade etmiflti. Tüm vakalarda bafllang›çta yayg›n makü-lopapüler, sonraki günlerde basmakla solmayan vaskülit tarz›nda döküntü gözlendi. On befl hastan›n serumunda OX-19 ve OX-2 antijenleriyle yap›lan Weil-Felix aglütinasyon testinde ≥1/160 titrede, befl hastan›n serumunda ise ≤1/80 titrede pozitiflik bulundu. Hiçbir hastada OX-K antijenine karfl› antikor saptanmad›. Tüm hastalar doksisiklin ile flifa buldu.

Anahtar Sözcükler: Rickettsia conorii, Marsilya atefli.

Summary: Twenty cases of rickettsiosis. Twenty patients with high fever and rash were diagnosed as boutonneuse fe-ver. Eleven diagnosed in 1995 were unremarkable in terms of their living environments. All of them have the “tache noir” (black spot), 16 were aware of presence of a tick on their bodies. All of them had maculopapular spots evolving to a vas-culitic rash later. Weil-Felix agglutination test using OX-19 and OX-2 antigens was found positive at ≥1/160 titer in 15 pa-tients, and at ≤1/80 titer in 5 patients. Antibodies against OX-K antigen was negative in all patients. All patients were tre-ated with doxycycline successfully.

(2)

Klimik Dergisi●Cilt 14, Say›:2

92

Sonuçlar

Atefl, döküntü ve myalji nedeniyle baflvurup yat›fl› yap›lan hastalar›n tümünde girifl kap›s› olarak bilinen “tache noire” tespit edildi ve klinik olarak Marsilya atefli tan›s› konuldu. Yal-n›z dört hasta keneyi gördü¤ünü hat›rlam›yordu. Bafllang›çta baz› hastalarda basmakla solan, ama birkaç gün içinde bas-makla solmayan vaskülit tarz›nda döküntüler söz konusuydu.

Serolojik tan› amac›yla yap›lan Weil-Felix aglütinasyon testinde 15 hastan›n serumunda OX-19 ve OX-2 anlaml› olarak pozitif bulundu (≥1/160). Befl hasta ise düflük titrede (≤1/80) pozitif bulundu ve klinik bulgulara dayan›larak konulan tan› desteklendi. Tekrarlanan testlerde titre art›fl› tespit edildi.

Rutin laboratuvar incelemelerinde transaminazlarda nor-malin 2-4 kat› art›fl, kimi hastalarda lökositoz, kimi hastalarda sedimantasyon h›z›nda ve CRP’de art›fl gözlendi. ‹ki hastada gaitada gizli kan tetkiki (+++) pozitifti ve k›sa süren melena tespit edildi.

Tedavi olarak 200 mg doksisiklin verilen hastalardan biri hariç hepsi tedaviye yan›t verdi. Obez olan bu hastada tam iyi-lik hali döküntülerin gerilemesine ra¤men görülmedi ve hasta-n›n atefli düflmedi. Doksisiklin dozu 400 mg’a art›r›larak teda-viye devam edildi. Hastan›n tedavideki bu de¤ifliklikten sonra atefli hemen düfltü ve flikayetleri kayboldu.

1995 y›l›nda baflvuran 11 hastan›n yaflad›¤› yerler araflt›r›l-d›. ‹stanbul ve civar›ndan gelen hastalar belli bir bölge veya mahallede toplanm›yordu, ortak bir özellik tespit edilmedi.

‹rdeleme

R. conorii‘nin etken oldu¤u Marsilya atefli benekli atefl grubu içinde genellikle selim seyirli bir hastal›k oldu¤u için yeterince güncel öneme sahip de¤ildir. Bununla birlikte has-talardaki hastal›k hissi, ateflin yaratt›¤› rahats›zl›k ve dökün-tülerin hastaya verdi¤i endifle, yanl›fl ve/veya semptomatik tedavilerin hastada ciddi yan etkilere yol açma tehlikesi, hastalar›n tan› ve etkene yönelik tedavisinin zaman›nda ger-çeklefltirilmesini gerektirmektedir. Tedavi seçene¤inin k›s›t-l› olmas› tan› konulmadan ampirik tedavilerin baflar›s›z ol-mas›na neden olmaktad›r. Nitekim baz› hastalar›m›z bize baflvurmadan çeflitli tan›larla ya tedavisiz b›rak›lm›fl ya da antibiyotik ve/veya antibiyotik d›fl› ilaçlar kullanm›fllard›. Örne¤in iki olgu servisimize k›zam›k düflünülerek sevk edilmifltir. Gastrointestinal sistem (G‹S) kanamas› tespit edilen olgulardan birinde ampirik ilaç al›m›na, birinde de vaskülitik G‹S tutulumuna ba¤l› olarak veya her ikisinin de etkisiyle kanama ortaya ç›km›flt›r.

Olgular›m›z›n rutin laboratuvar bulgular› farkl›l›k gös-termektedir ve tan› için de¤erli de¤ildir. Weil-Felix testi, Marsilya atefli düflünülen hastalarda özellikle erken safhada negatif olabilece¤i için tek testle yetinmemeli, mutlaka tek-rarlanmal›d›r.

Tedaviye bafllamak için flüphelenmek yeterlidir. Dökün-tü, atefl, bafl a¤r›s›, flikayetleri ile baflvuran her hasta ayr›n-t›l› olarak muayene edilmelidir. Hayvanlarla temas öyküsü sorulmal›, serolojik bulgular›n hastal›¤›n ikinci haftas›ndan önce belirmedi¤i göz önüne al›nmal›, tedaviye klinik bulgu-lara dayan›bulgu-larak bafllanmal›d›r (3,4).

Marsilya ateflinde normokrom normositer veya hipok-rom mikrositer bir anemi görülebilir. Riketsiyal vaskülit ve vasküler permeabilite art›fl› hemodilüsyona ve hemoglobin düzeylerinde düflüfle neden olabilmektedir. Aneminin

bili-nen di¤er nedenleri aras›nda kanama ve hemoliz bildiril-mektedir (4). Bütün hastalarda hastal›¤›n ilk befl gününde trombosit say›s›nda düflme beklenmektedir. Bu durum ge-nellikle riketsiyalar›n indükledi¤i endotel hasar›na ba¤lan-maktad›r (4,7). Kendi olgular›m›zda derin trombositopeni gözlenmemifltir; ancak olgular›n hepsinde tedavi s›ras›nda önceden tespit edilen de¤erlere oranla trombosit say›s›nda yükselme gözlenmifltir.

Serum AST, ALT düzeylerinin %39 hastada, ALP dü-zeylerinin ise %26 hastada normalin üstünde bulundu¤u bil-dirilmektedir. Hastalar›n %3’ünde hepatiti düflündürecek öl-çüde yükselmifl bilirübin düzeyleri tespit edilebilmektedir (4). Olgular›m›zda transaminazlarda normalin ancak 2-4 ka-t› arka-t›fl gözlenmifltir.

Riketsiyoz tan›s› s›kl›kla serolojik testlerle do¤rulanmak-tad›r. 1915’te Weil ve Felix’in Polonya’da bulduklar› serolo-jik yöntem tifüslü hasta serumlar›n›n Proteus vulgaris O an-tijenleri ile aglütinasyon göstermesine dayan›r. Kolay ve iyi bilinen bir teknik oldu¤u için halen kullan›lmaktad›r. Fakat serolojik deneyler benekli atefl grubunda serolojik ayr›m› sa¤-lamad›¤› gibi sensitivite ve spesifitesi düflüktür. Spesifik ri-ketsiyal antijenlere karfl› oluflan antikorlar indirekt immünof-luoresans, lateks aglütinasyon ve enzim “immunoassay” ile tespit edilebilmektedir. ‹ndirekt immünofluoresans ve lateks aglütinasyon testlerinde 1/64 titrenin üzeri tan›sald›r. ‹ndirekt immünofluoresans testi en spesifik ve en sensitif testtir. PCR ile deri biyopsilerinde riketsiya antijenlerini araflt›rmaya yö-nelik teknikler halen gelifltirilmektedir (7).

“Tache noire”›n bulundu¤u atefl, myalji, petefliyal ve ma-külopapüler döküntülerle baflvuran bir hastada ülkemiz için R. conorii’nin etkeni oldu¤u Marsilya atefli teflhisini klinik olarak koymak zor olmamakla birlikte, etkenin üretilmesinin güçlü¤ü nedeniyle, etyolojik tan› amac›yla kullan›lan testle-rin uygulanabilir hale getirilmesi önem kazanmaktad›r. Kaynaklar

1. Hechemy KE, Paretsky D, Walker DH, Mallavia LP, eds. Rickett-siology: current issues and perspectives. Ann NY Acad Sci 1990; 590:1-586

2. Clements ML. Rickettsia rickettsii (Rocky Mountain spotted fe-ver). In: Gorbach SL, John G, Bartlett JG, Neil R, Blacklow NR, eds. Infectious Diseases. Philadelphia: WB Saunders, 1992:1645-8 3. Serter D. Virüs, Riketsiya ve Klamidya Hastal›klar›. ‹stanbul:

No-bel T›p Kitabevleri, 1997:75-94

4. Ceylan N. Riketsiyalar ve riketsiya hastal›klar›. In: Eraksoy H, Ye-nen Ofi, eds. ‹nfeksiyon Hastal›klar› ve Klinik Mikrobiyoloji 2000. ‹stanbul: Klinik Mikrobiyoloji ve ‹nfeksiyon Hastal›klar› Derne¤i, 2000:293-300

5. Bilgehan H. Özel Bakteriyoloji ve Bakteri ‹nfeksiyonlar›. ‹z-mir: Bar›fl Yay›nlar›, 1994:432

6. McDade JE, Fishbein DB. Rickettsia prowazekii and Rickettsia typhi. In: Gorbach SL, John G, Bartlett JG, Neil R, Blacklow NR, eds. Infectious Diseases. Philadelphia:WB Saunders, 1992: 1648-54

7. Walker HD, Ranould D. Rickettsia rickettsii and other spotted fever group rickettsiae (Rocky Mountain spotted fever and ot-her spotted fevers). In: Mandell GL, Bennett JE, Dolin R, eds. Mandell, Douglas, and Bennett’s Principles and Practice of In-fectious Diseases. Fifth ed. Philadelphia: Churchill Livingsto-ne, 2000:2035-42

8. An¤ Ö. Riketsiya infeksiyonlar›. In: Topçu AW, Söyletir G, Do¤a-nay M, eds. ‹nfeksiyon Hastal›klar›. ‹stanbul: Nobel T›p Kitabevle-ri, 1996:437-47

Referanslar

Benzer Belgeler

nition of acute cardiac allograft rejection from serial integrated backscatter analyses in human orthotopic heart transplant recipients: comparison with conven-

Son zaman- larda yap›lan bir çal›flmada ise, akut M‹’nin 30 gün- lük ve bir y›ll›k mortalite oranlar›n›n erken veya geç dönemde VT/VF geliflen hastalarda

Materyal ve metod: Klini¤imizde kollum femoris k›r›¤› nede- niyle yat›r›larak parsiyel endoprotez ameliyat› yap›lan 60 yafl ve üstü, ASA (Amerikan Anestezi Derne¤i

Ve yap›lan bu çal›flma göstermifltir ki; bu konuda en hassas olmas› gereken doktorlar›n bile kolo-rektal kanserlerin erken teflhisinde kullan›lan tarama

Çal›flmam›zda; hastanemiz koroner yo¤un bak›m ünitesi (KYBÜ)’ne Ocak 2003 Aral›k 2003 tarihleri aras›nda akut MI tan›- s›yla hospitlize edilen hastalar›n;

Hastalar›n beflinde yaln›zca mi- yoklonik nöbetler, 34’ünde miyoklonik nöbet ve je- neralize tonik klonik nöbet, iki hastada ise miyok- lonik nöbet, jeneralize tonik klonik

Classification of Focal Prostatic Lesions on Transrectal Ultrasound (TRUS) and the Accuracy of TRUS to Diag- nose Prostate Cancer. Impro- ved detection rate of prostate cancer using

Bu bölge bizden ›fl›k h›z›- na göre daha h›zl› uzaklaflt›¤› için, kay- naktan bize do¤ru gelmeye çal›flan ›fl›k, hiçbir zaman bize ulaflamayacakt›r.. Bu, yürüyen