• Sonuç bulunamadı

L'ARCHITECTE REVUE MENSUELLE D'ARCHITECTURE, D'URBANISME et de DECORATION Adresse

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "L'ARCHITECTE REVUE MENSUELLE D'ARCHITECTURE, D'URBANISME et de DECORATION Adresse"

Copied!
53
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

İ h 1/ î T r 1/ T A Y L I K Y A P I S A N A T I , Ş E H İ R C İ L İ K ve D E K O R A T İ F S A N A T L A R DERGİSİ A l t L I İ t i l NEŞREDENLER: M İ M A R A B İ D İ N M O R T A Ş ve M İ M A R Z E K İ S A Y A R

İ D A R E Y E R İ : A N A D O L U H A N No. 24 İ S T A N B U L . T E L E F O N : S1307

DER ARCHITEKT

MONtTSHEFT F D R BAUKUNST, STAEDTEBAU D. DEKORATIBN A nschrift : A t k i I e k t. A n a d o l u H i n 24. İstanbul.

L'ARCHITECTE

REVUE MENSUELLE D'ARCHITECTURE, D'URBANISME et de DECORATION Adresse : A r k l t e k t , A n a d o l u H a n 24. i s t a n b u l .

SAYISI ALTI AYLIĞI : YILLIĞI

1.00 Lira 5.50 „ 10.00 „

EINZELPREIS, HALBJAHRABONNEMENT, JAHRESABONNEMENT,

PRIX D'UN NUMERO

„ pour 6 MOIS

„ „ UN AN

Arkitektln k o l l e k s i y o n l a r ı : 1931 yılı ciltli k o l l e k s i y o n u 2 4 Lira 1932 „ „ „ 18 1933

1 9 3 4 L 1 2 „ 1935 ( "

Bütün yazılar, resimler, reklâm Mimar ( N e ş e t Akatay ) dır.

Pour tout paiement e

abone bedelleri Posta ile ARKİTEKT'in idare yerine gönderilmelidir. Ankara mümessil mleketin diğer yerlerinde ve dışında, başka vekilimiz yokdur. Reklâm sayfaları tarifesi

isteyenlere gönderilir.

(3)

A R K I T E K T

Wohnhaus in Kalamisch (istanbul) Arch. Zeki Sayâr S. 129 Wohnhaus in İzmir ' . N. Emre 134

Wettbewerbsentwürle lür ein Markshallenbau in izmir '36 1. Preis ' Zeki Sayâr

2. » Behçet Ünsal Motto 13X13

(M) Arch. Paul Pfabe

Verkehrsanalyse von istanbul Dr. Ing. Martin Wagner 143 Entvvurf für ein Landhaus bei Kavaklıdere (Ankara) Arch. A. Sabri u. E. Onat 14?

Kunstausstellung in Ankara N. Ergüven 150 Pflichten u. Rechte des Archiıekten Dr. Nihat Sayâr 155

Ausstellung für ohle u. Betrieb in Ankara • 157

Bauen im Ausland '69 Bauen u. Stâdtebau in der U. S. S. R Arch. Burhan Arif Ongun 169

Bücherbesprechung

Nachrichten , 7 4

Baumaterialpreise

A R K I T E K T

Une Villa â Kalamiche Arch. Zeki Sayâr P. 129 üne maison â izmir » Necmettin Emre 134

Le concours du projet de la Halle centrale d'Izmir 136 1 er prix » Zeki Sayâr

2 feme » » Behçet Ünsal Motto 13X13

(M) Arch. Paul Pfabe

L'Analyse de la question de population de la ville «Tlstanbul Dr. Ing. Martin Wagner 143 Projet d'une maison â Kavaklıdere (Ankara) Arch. A. Sabri et E. Onat 147 L'exposition de Peinture â Ankara Peintre Nurettin Ergüven 150 Des rapports juridiques entre les architectes et les proprietaires Dr. Nihat Sayâr 155

L'exposition du Charbon â Ankara 157 L'activite de construction â l'etranger 161 Dans le pays des Sovifctes Arch, Burhan Arif Ongun 169

Bibliographie 173 Nouvelles 174 Prix des materiaux de constructions 176

(4)

/ 9 3 9 ~

A H I I [

A Y L I K Y A P I S A N A T I , Ş E H İ R C İ L İ K V E D E K O R A T İ F S A N ' A T L A R D E R G İ S İ

n

N E Ş R E D E N L E R : M İ M A R A B İ D İ N M O R T A Ş M İ M A R Z E K İ S A Y Â R

Y e d i n c i y ı l

1 9 3 7

i s t a n b u l

Y a z ı v e r e s i m l e r

(5)
(6)

Kalamışda bir villâ M i m a r Z e k i S a y â r

Bu ev Kalamıştan Penerbahçeye doğru uzanan sa- hilin üzerinde bir arsaya inşa edilmiştir. İki buçuk katlıdır.

Zemin katında bir antre ve tuvalet, bir hol, çalışma odası, yemek ve kabul salonları vardır. Kabul ve yemek salonların- dan geniş bir terasa çıkılmaktadır. Birinci katta, dört yatak odası bir banyo, bir helâ vardır.

Bina tuğla duvarlar üzerine betonarme döşemedir. Ze- min kat parke, birinci kat kayın döşeme, merdiven karaa-

ğaçtır. Bütün pencerelere müteahrrik stor konulmuştur.

Haricî antre mermerdir. Dış sıva bej renginde edelputz'dur.

Bina mimari itibarile sakin bir tesir yapmaktadır. Plân tekniği cihetinden, servis, ikamet ve kabul iyi bir surette ayrılmıştır. Odalar ve sair kısımlar fazla yer kaybedilmeden terkib edilmiştir. Servis asgari eb'addadır. Bina, malzeme ve işçilik itibarile ihtimamla inşa edilmiştir.

(7)
(8)
(9)
(10)
(11)

İ z m i r d e b i r ev M i m a r N e c m e t t i n E m r e

Bu ev İzmirde, Karantinede yapılmıştır. Tramvay yolu ile sahil arasındadır. Oldukça kalabalık bir ailenin oturma- sına mahsustur. İki buçuk katlıdır. Zemin katına yan bir an- tre ile girilir. Buradan bir hole, holden, kabul odasına ve sa- lona girilir. Hol üzerinde bir kat merdiveni ve koridorların kapıları vardır, Yemek salonu arka cephededir. Salon ile ye- mek salonu iyi imtizaç ettirilmiştir. Arkada denize nazır ge-

niş bir veranda vardır. Kabul odasının yanında küçük bir çay hazırlama odası ve misafir helası konulmuştur.

Birinci kat yatak odalarına tahsis edilmiştir. Bu katta dört yatak odası, bir banyo ve bir sandık odası vardır.

Bina haricen ciddi bir tesir yapmaktadır. Sokak ve bah- çe cepheleri güzel bir surette ahenklenmiştirler. Bütün pen- cerelere müteharrik jaluzi konulmuştur. Sıvanın rengi açık gridir.

(12)
(13)

İ z m i r h a l s a n t r a l ı p r o j e m ü s a b a k a s ı Bir müddet evvel, İzmir Belediyesi tarafından; şehrin

yiyecek maddelerini bir arada toplu bir surette murakabe etmek maksadı ile bir merkezî hal yaptırılmasına karar ve- rilmiş ve projesinin tanzimi için beynelmilel bir müsabaka açılmıştı. Bu müsabakaya memleketimizden ve hariçten 7

proje iştirak etmiş ve neticede birinciliği Mimar Zeki Sa- yarın (Nazım 32) rumuzlu projesi, ikinciliği Mimar Behçet Ünsalın projesi kazanmıştır. Bu projelerden elde ettikleri- mizi neşrediyoruz.

( N a z ı m 3 2 ) r ü m u z l u p r o j e n i n i z a h n o t u M i m a r Zeki S a y â r

P r o j e n i n t e r t i b t a r z ı n d a k i g a y e v e h e - d e f .

İzmir Belediyesi tarafından verilen arsa vaziyeti üzeri- ne, mevcut programdaki isteklere nazaran evvelâ Halin kaç kısımdan ibaret olacağı ve sahasının ne kadar bir yer işgal edeceği ve nihayet bütün bunların yine tahdit edilmiş olan maliyet fiatına uygun olması esas olarak kabul edilmiştir.

Bu etüdleri yaparken san'at ve teknik bakımından mü- kemmel birer eser olan, (Leipzig), (Reims), (Prankfort), (Bu- da-peşte) ve (Bâle) gibi şehirlerde son yıllarda yapılmış o- lan şehir halleri gözönünde tutularak ve bunlar hakkındaki literatürden istifade edilerek, inşalarından sonra, kullanış ve teknik itibarile yararlı ve zararlı tarafları tetkik edilmiş ve bilhassa maliyetleri nazarı itibare alınmıştır.

İ n ş a a t s i s t e m i n i n t a y i n i . Yukarıda tetkik edildiği bildirilen bu Hallerin büyük a- çıkUktaki çatı örtülerini teşkil eden inşa tarzları arasında mukayeseler yapılarak projemizin inşa tarzı tekerrür etti- rilmiştir.

Mimari nazariyatta bir kaide halini almıştır ki, Hal- lerin büyük açıklıkta olması lâzım gelen çatılarını, ahşap, demir veya cam gibi malzemelerden inşa etmek doğru değil- dir. Bunların bir çok mahzurları vardır. En iyi çatı örtüsü, dayanıklılık, kullanış ve maksada yararlık itibarile (beton- armedir). Betonarme örtü, demir çatı inşaatında tahammüz- lara mani olmak için sık sık boya ve kalafat tamirlerinden tamamen azâdedir. Belki de hiç bir zaman tamire ihtiyaç göstermiyecektir. Halin büyük satış hollerinin üzerini, isti- nadsız olarak örtecek olan bu büyük çatının (tarzı inşası- nın) çok iktisadî olması lâzımdır.

Yukarıda bahsettiğimiz Avrupa hallerinde tatbik edil- miş usullerden en iktisadisi olan (nervürlü-zar) kaplamayı tercih ettik ki (Reims) Halinin örtüsünden (saha) itibarile daha çok ekonomiktir. Ve bizim projemizdeki 40.00 metre a- çıklığından daha geniş olarak bu sistem müteaddit defalar Avrupada inşa edilmiş ve çok muvaffak olunmuş bir usul- dür.

Projemizde İzmir Halinin teşhir ve satış kısımlarını

teşkil eden 2, 3, 4 numaralı motiflerin inşa tarzı şu şekil-

Üç kısımdan biri olan 2. numaralı kısmı ele alırsak 40.00 metre tulünde olan bu kısmın 8. metreden 5. müsavi ak- sa ayrılmış olduğunu ve bu aksların katı mükâfi şeklinde 40.00 metre açıklığında 19,00 metro irtifaında bir betonarme kemerden ibaret olduklarım görürüz. Her iki muazzam kiri- şin arasını teşkil eden 7,50 metro genişliğindeki döşemeye (zar) tâbir edilmekte olup beton kalınlığı bizim projemizde (7,5) sm. farzedilmiştir. Şurasını kaydetmeliyiz ki projemi- ze verdiğimiz eb'ad hayalî değil, statik hesaplarının verdiği hakikî ve kat'î bir neticeden çıkmaktadır.

Umumî vaziyet plânında 2, 3, 4 numaralarla gösterilen satış ve teşhir halleri birbirlerinden 3. metro genişlikte cam kısımlarla ayrılmışlardır. Keza 1. ve 5. numaralar tamamen tek başlarına birer bina teşkil ediyorlar. Bu suretle binanın (Dilatasiyon) meselesi de güzel bir surette halledilmiş olu- yor.

H a l i n s a h a s ı .

Müsabaka şartlarında bu tahdit edilmemiştir. Aynı za- manda Halin sahası için ihsaî malûmat da verilmemiştir.

Fakat biz bunu tayinde İzmirin bugünkü ve 20 sene sonraki nüfusunu gözönünde tutarak projemizin sahasını ona naza- ran tayin ettik.

Ve bunu tayin ederken de yine yukarıda bahsettiğimiz gibi Avrupanın son senelerde Hal inşa eden büyük şehirleri- nin nüfuslarına nazaran Hallerinin sahalarını gözönüne aldık. Aynı zamanda bir kaç sene evvel inşa edilen fakat bu- gün şehrin yiyecek ihtiyaçlarının onda bir miktarına bile ki- faket etmeyen etüdsüz İstanbul Halinin de vaziyetini na- zarı itibare aldık.

Yine mimarî nazariyatda bir kaide vardır ki (Haller) şehirlerin müstakbel vaziyetleri gözönünde tutularak inşa edilmelidirler.

Bu hesapla biz projemizi kısım kısım inşa edilebilecek bir tarzda düşündük. Bugünki bütçe ile ilk ve mübrem ihti- yaçları karşılayacak olan kısımlar inşa edilir ve diğer kı- sımlar bilâhare yapılabilir.

(14)

1. Mükâfat. Üstten görünüş. Mimar Zeki Sayâr

P r o j e n i n s a h a s ı .

1. numaralı idare, lâboratuvar, Banka, posta, berber, gazino, lokanta kısmının sahası., (katlarla beraber) 2.300,00 M2 2. 3. 4. numaralı satış ve teşhir hollerinin

sahası.. 6.500,00 5. numaralı soğukhava ve depolar kısmının

katlı sahası 2.300,00 Mecmuu. 11.088.00 M2

11100.00 metro murabbaı sahasında olarak vücude ge- tirilmiştir.

P l â n ı n t a r z ı t a t b i k i .

Programla istenilen kısımları ve yukarıda anlatıldığı veçhile Halin umumî sahasını tahdit ettikden sonra bun- ların, şehircilik, mimarî, estetik bakımlarından plânının ta- yin ve tertibi yapılmıştır.

Programda İsmet İnönü caddesine bakan esas bir cep- he istikametindedir. Hal için verilen arsa oldukça ihtiyaç- tan fazladır. Fakat şehircilik bakımından hallerin etrafla- rında geniş yerler bulunması, eşyanın nakli, vesaiti nakli- yenin kolaylıkla Hale girip çıkması ve bilhassa halkın iz- diham olmaksızın gelip gitmesi bakımından çok lüzumlu- dur.

En uzun tulü 388.00 metro ve en geniş arzı 108.00 metro olan bir şibih münharifden ibaret olan arsa üzerine proje- mizi şu suretle yerleştirdik.

Projede iki esaslı (aks) nazarı itibare alınmıştır. Bi- rinci aks Basmahane meydanından Belediye aidasına inen caddenin aksı, diğeri arsamn genişliğinin nısfından geçen ve evvelki kasa amut (aks) binanın plânı akslara nazaran mütenasız bir şekilde tatbik edilmiştir.

Arsada 388 metro tulde 1,17 metro, keza 108 metro arz- da 1,01 metro meyil vardır ki bu metroda 3 milimetro diğer istikamette 1 cm. meyil eder ki gözle görünür veya yürürken hissedilir bir tefazul olmadığından hiç nazarı itibare alın- mamıştır.

Arsanın bir metro kazıldlığı takdirde su çıktığı kayde- dilmiş olduğundan depoların tahtezzemin değil projenin (5) numaralı kısmında gösterildiği veçhile fevkazzemin olarak yapılmasını mucip olmuştur. Bu suretle su mevcut olan bir mahalde muazzam bir izolasyon masrafından sakmıldığı gi- bi satış holleri döşemelerinin betonarme yapılarak masraflı olmasından tevakki edilmiştir. Bazı Avrupa Hallerinde bodrum katlan varsa da bunlar, Hallerin bulunduğu saha- nın çok küçük ve arsa fiatlarının çok pahalı olmasından do- layı bodrum kat yapmak mecburiyeti ile hâsıl olmuştur. Fa- kat İzmir için bu mesele mevzuu bahs değildir. Arsa geniş o- larak verilmiş ve maliyet fiatları tahdit edilmiştir.

Maamafih izolasyon masrafları ve satış hollerinin dö- şemelerinin betonarme olarak inşa masraflarına katlanılır- sa ve Hal arsası 1 m. yükseltilirse 2, 3, 4. numaralı kısımların altına (3.00) istifamda depolar yapmak pek alâ kabil ola- bilir. Bu depoların inşa tarzlarına biraz hususiyet verildiği takdirde hava hücumlarına karşı sivil halka sığınak vazife- sini de görebilecekleri muhakkaktır.

M i m a r î v e e s t e t i k b a k ı m d a n p r o j e n i n t a r i f i .

Haller âmme hizmetlerine mahsus binalardandır. Şeh- rin silûeti ve estetiği ile alâkaları sıkıdır. Bir antrepo ve bir depo gibi yalnız yararlı bir maksat için yapılan bir yapı de- ğildirler.

Halkı çekecek sevimli bir ifadeye sahip olmalıdır' Bunun için projemizde esas cepheyi İsmet Paşa Bulvar.

(15)

verdik. Haiin önünde; esasen karşılarındaki adaların taksi- matı ile de hasıl olan küçük bir meydan hâsıl olacaktır.

Bir Hal binasının önünde şehircilik bakımından vesaiti nakliyenin, otomobillerin, araba ve tramvayların durabil- mesi için küçük bir meydan olması lâzımdır. Meydanı; Hale lüzumlu olan suyu depo etmek ve ayni zamanda üzerine bir saat koyarak bir kule ile tezyin etmeyi düşündük. Bu kule Hal meydanına ayrı bir karakter ve bir hususiyet verecektir.

Kuleyi binadan ayırmamak ve ayni zamanda meydanı çer- Hal me;

Kuleyi

çevelemek için 4,00 metro genişliğinde üstü kapalı bir kolo- nat ile bağladık. Bu kolonat yazın hararet derecesi çok yük- selen İzmirde Hale gelenleri gölgesi altında koruyacakta-.

Bu kolonatm bir müşabihi diğer mukabil tarafındadır. Pro- jemizde yalnız bir hususiyet vermesi için değil bir ihtiyaç ve bir lüzum olarak telâkki ettiğimizden köylü pazarımn etra- fını aynı kolonat ile çerçeveledik bu suretle yazın giineşden, kışın yağmurdan satıcı ile alıcıyı ve eşyayı muhafaza ede- cektir. Tarihte ilk kapalı halleri nasıl Türkler (kapalı çarşı-

(16)

f f

lar) ve ilk açık halleri (Forumları) Romalılar yaptı iseler biz burada bu kolonatı yapmakla eski bir fikri tahakkuk et- tirmeyi düşündük. Bu kolonatlar umumi vaziyet plânında görüldüğü veçhile yeşil sahalar ile çok güzel imtizaç edecek ve Hale bir hususiyet verecektir. Projemizde, ortada 40. ar metroluk 3. büyük ve geniş sahayı kaplıyan ve bir maksada yaradığını gösteren muazzam bir beton zar iki başta İda- re ve depo kısımları hacimleri ile tahdit edilmiştir. Bunlar- dan kolonatlar çıkarak sahayı çerçevelemekte, esas cephe- de bir kule ile nihayetlenmektedir.

Projede hacimlerin ahengine bilhassa ehemmiyet veril-p iniştir.

İsmet Paşa, Tevfik Rüştü Aras ve Uray caddesi ve Be- lediye odası karşıda olmak üzere Halin dört esas antresi vardır. Bu antrelerin genişliği 8 er metrodur. - j Bütün Halde (77) adet dükkân vardır. Dükkânların eb- 'adı normaldir. Kiraları çok yüksek olmaması lâzımdır. Pe- rakende, sebze, meyva, çiçek, balık ve saire gibi şeyleri sa- tanlar için Hal zemininde yollardan bir basamak yüksekliğin-

1

2. Mükâfat. Görünüş ve zemin kat plânı. Mim:

(17)
(18)

de sergi yerleri ayrılmıştır. Bunlar birbirlerinden boyalı çiz- gilerle ayrılmıştır. Buralar çok ucuz olarak seyyar ve ayak satıcılarına kiralanacaktır. Bunlar sattıkları maddenin cin- sine göre ya ahşap bir tezgâh üzerinde veya tamamen zemin üzerinde mallarını teşhir edeceklerdir. Bütün satıcılar için yerler ayni zemin üzerindedir. Hale esas dört yoldan, kam- yon, araba ve sair nakil vasıtaları girer. Bunların kapalı Hallerin içine kadar girmesi doğrudur. Hastaneler, öteler, pansiyonlar, mektepler, ihtiyaçlarını kendi kamyonları ile alıp nakil ederler. Bunlar tâ satıcının yanına kadar gelmesi, hamaliye ve nakil gibi işleri ortadan • kaldırır. Ve alıcı malı- nı hemen nakil vasıtalarma koyar, (Bütün büyük Avrupa Hallerinde olduğu gibi) Bunun için Haller içinde yollar ta- mamen geniş tutulmuştur. Bir istikametten gelen bir oto- mobilin yanından bir diğeri, diğer istikamette serbest geçer.

1. numaralı idare kısmı binanm ikinci katı idare, muha- sebe, müdür, doktor, baytar, memurlar, hademe, iâboratuvar, depo, evrak odası gibi idarî kısımlardır.

Üçüncü kat tüccar ve zahireciler için kiralık odalar, hademe ikametgâhı ve saireye tahsis edilmiştir.

5. numaralı kısmm ön tarafı yalnız Emtia deposuna, arka tarafı yalnız soğukhava deposuna tahsis edilmiştir.

- V a n t i l â s y o n .

Her yerde olduğu gibi tabii olarak yapılması tavsiye edi- lir. Mekanik vantilâsyonlarm kullanması masraflı olacağın- dan Halin umumî masraflarım çoğaltır. Binaenaleyh biz de tabiî vantilâsyonlar vücude getirdik.

Satış' ve teşhir hollerinin camlı diletasyon kısımların- dan birer küçük nefeslik vücude getirilmiştir. Yazın kuran- der yapmıyacak surette yanlardaki camların açılmasının te- mini düşünülmüştür.

Haller nazariyatında teşhir holleri — 2. dereceye kadar ısıtılır. İzmirde ise buna lüzum yoktur. Yalnız teshin büro- lar, yazıhaneler için düşünülmüştür.

(19)

S o ğ u t m a .

Et, tavuk, balık, av, biber ve yumurta gibi mevadın sa- tış holü, soğukhava depolarının yanındaki kısımda tesis edil- miştir. Hole muttasıl dükkânlara merkez soğutma tertibatile işleyen birer soğuk dolabı koymağı düşündük.

T e m i z l e m e v e k a n a l i z a s y o n . Teşhir hollerinin bir çok yerlerinde kanalizasyon ter- tibatı yapılacaktır. Aynı zamanda hollerin yan duvarları yıkanabilir mala perdahı sıva olacaktır. Bu suretle hortum- larla muayyen zamanlarda holler yıkanacaktır.

(20)

ı ? 3 5

SENESİNDE 3STANBUL NUFUSUNUN MINTAKALARA TAKSİ

I s t a n b u l u n m ü n a k a l e t a h l i l i Dr. ing. Martin VVagner

TUrkçeye çeviren : M i m a r E m i n O n a t

Takriben 1913 den bugüne kadar geçen zaman çerçevesi dahilinde, muhtelif münakale vasıtalarının iş görme iktidar- larını mukayese edecek olursak, ilk nazarda hemen bütün

münakale firmalarının yolcu adedinden az çok kaybettikle- rini görürüz. Aşağıki cetvel de bize bunu kolaylıkla anlatır.

Münakale firmaları Sene Yolcu Sene Yolcu Kaybıdilen yoku

1. Şirketi Hayriye 1913 = 18.613.000 1936 = 9.131.000 9.482.000

2. Haliç 1913 = 10.321.000 1935 = 3.602.000 6.719.000

3. Akay 1927 = 11.694.000 1935 = 11.083.000 611.000

4. Tramvay 1926 = 62.202.000 1934 = 56.012.000 6.190.000

5. Tünel 1927 = 10.843.000 1934 = 6.906.000 3.937.000

6. Şark Banliyösü 1929 3.792.000 1935 = 3.024.000 778.000 7. Anadolu Banliyösü 1929 = 3.375.000 1935 = 2.521.000 845.000 8. Kadıköy Tramvayları 1928 1.378.000 1934 = 3.057.000

9. Otobüs 1936 = 3.904.000

10. Taksi (Tahminen) 1936 = 4.750.000

(21)

Bu adetleri kolaylıkla istihraç ederiz ki, kısa bir zaman- danberi faaliyete başlıyan taksi, otobüs, ve Kadıköy tram- vaylarından maada, İstanbuldaki bütün münakale firmala- rı yolcularmı büyük mikyasta kaybetmişlerdir. İstanbul mü- nakalâtının bu tedennisini aşağıdaki sebeplerde aramak lâ- zımdır:

a) Cihan Harbi.

1914 den 1918 ze kadar devam eden Cihan Harbi ve bu- nu takip eden İstiklâl Harbi, İstanbulun iktisadî kuvvetini tabiatile çok zayıflatmıştır. Bunu bariz olarak İstanbul li- manının vapur münakalâtını gösteren aşağıdaki rakamlar- da görebiliriz:

Sene Vapur adedi Tonaj (Bruto) 1911 = 21.311 = 20.169.000 ton 1913 = 18.497 = 17.428.000 » 1920 = 11.252 = 5.694.000 » 1930 = 12.447 = 10.524.000 » 1933 = 9.992 = 6.337.000 » b) Cihan iktisadî buhranı:

Keza 1929 da patlıyan büyük cihan iktisadî buhranından İstanbul iktisadî hayatı da tesirsiz kalamadı. Bu buhranın tesirleri yukarıki cetvelde gösterilen liman faaliyetine ait rakamlardan görünür. Fakat İstanbul limamna çıkarılan em- tia ve kömür miktarlarını gösteren aşağıdaki rakamları mü- talea edersek, bu tesir daha tebarüz edecektir.

Sem Çıkarılan emtia Çıkarılan kömür 1929 = 472.000 ton = 561.000 ton 1930 = 276.000 » = 437.000 » 1933 = 194.000 » = 411.000 » 1936 = 275.000 » = 376.000 » (İlâve edilen İstanbul emtia kesafeti grafiğine bakınız).

c) Rakib münakale firmaları:

Oihan Harbi ve cihan iktisadî buhranı, yukarıda göster- diğimiz münakale firmalarının münakalâtındaki tedenni se- beplerini, yalnız olarak izah edemezler. Bu azalmanın, naza- rı itibare alınması lâzım gelecek kadar mühim bir kısmı da, münakalâ vasıtalarının, kısmen önüne geçilemiyecek ve kıs- men de pek güzel önüne geçilebilecek bir şekilde, aralarında- ki rekabetleri olarak izah edilmesi lâzımdır.

Önüne geçilemiyecek rekabete yaya yolcular, velospit ve otomobiller dahildirler.

İktisadî buhran zamanlarında iş sahiplerinin yol para- sından tasarruf ederek kısa yolları yaya olarak yürüdükleri, her tarafta müşahede edilen bir vakıadır. Bu yaya gitmeyi kolaylaştırmak üzere iş sahipleri, ekseriyetle evlerini işleri- ne en yakın bir yerde tutarlar. İstanbulda işçiler için bu hâ- dise kolaydır. Çünkü onların bir ikametgâhtan istedikleri çok mütevazi ve basit ve ev eşyaları az olduğundan taşınma- ları kolaylıkla kabil olur.

Arızasız şehirlerde ufak bir rol oynamıyan bisiklet re- kabeti, İstanbul şehri için, yollarının büyük meyiller ihtiva etmesi ve bozuk olması dolayısile, mevzuu bahs olamaz. Fa- kat daha şimdiden otomobil ve bilhassa bugün bile İstanbul- da oldukça mühim bir münakale kabiliyeti gösteren ve istik- balde daha büyük kabiliyetler gösterecek olan otobüs müna- kalâtı, diğer münakalâta büyük rekabet göstermeğe başla- mıştır. 1936 da otobüs münakalâtı aşağıdaki şekilde idi:

Otobüs hatları 1. Sirkeci - Bakırköy 2. Eyüb - Keresteciler 3. Sultanahmed - Ramiz 4. Taksim - Yenimahalle 5. Sirkeci - Kocamustapaşa

Araba hattın adedi uzunluğu

= 21 10.7 1.347.400

= 20 4.2 1.260.200 7 6.2 535.300

= 24 26.0 428.600

= 7 5.9 332.050

= 79 3.903.550 Bu cetvelden otobüs münakalâtının diğer münakale vasıtalarına yaptıkları rekabet kolaylıkla anlaşılır:

1930 dan 1934 de kadar Şark demiryolları yuvarlak he- sap 1.326.000 yolcu kaybediyor. Sirkeci - Bakırköy otobüs hattı 1.347.000 yolcusile hemen ayni istikamette çalıştığından, Şark şimendiferlerinin yolcularının büyük bir kısmını bu o- tobüs hattının kazandığı kolaylıkla anlaşılır. O halde biz bu- rada bir çok büyük Avrupa şehirlerinin mevzii münakalele- rinin karakteristik olan meşhur (trenden kaçınma) ile kar- şılaşıyoruz. Rakib münakale vasıtalarının bu tipik misalin- den, büyük bir şehrin rasyonel münakalesi noktai nazarın- dan, mevcut bir hattan münakalâtı alarak onu yeni bir va- sıtaya nakletmenin doğru olup olmıyacağı meselesini orta- ya atabiliriz. Müellif burada Şark şimendiferlerine rakib o- larak bu yeni otobüs hattına ne için ruhsat verildiği mesele- sine temas etmek istemez. Muhakkak ki bu yeni hat bir kı- sım münakalâtı kendine çekmiştir ve yine muhakkaktır ki Şark şimendiferleri bütün işletme sisteminde çok eskimişti.

Fakat Türkiye Hükümeti, Şark demiryollarını aldıktan, ve bu hattın verimini nazarı itibare almadan, seyahat ücretle- rini ucuzlattığından dolayı, yakın zamanda bilmukabele bu Banliyö hattı, otobüslerin yolcularını kendine çekecek ve o- nun münakalâtının verimini azaltacaktır. Fakat bu değişici rekabet oyunu sağlam bir münakale politikasının gayesi mi- dir? Muhakkak ki değil! Daha bu tipik misalden, bir şehrin bütün münakale vasıtalarının bir elden idaresinin ve müş- terek bir ücret tarifesinin tatbikinin ne kadar mühim oldu- ğunu görüyoruz.

Eyüb - Keresteciler arasında yeni işlemeğe başlıyan ikinci otobüs hattı 1936 da 1.260.000 yolcu taşıyor. Hemen ay- ni miktar yolcuyu 1932 den 35 şe kadar Haliç şirketi kaybe- diyor. Fakat bu halde bu rakib otobüs hattı, mevcut bir mü- nakale ihtiyacını Haliç vapurlarından daha seri ve rahat tatmin edebildiğinden dolayı, tam yerinde bir tedbir olmuş- tur. Halicin iki muvazi sahilinde (Eminönü - Eyüb ve Kara- köy - Hasköy) yollarının yapılmasile, Haliç vapur hattı ta- mamile zaid bir vaziyete gelecek ve istikbalde yalmz karşıki sahiller arasındaki irtibatı temin eden bir şekil alacaktır.

Sultanahmed - Ramiz otobüs hattı, bu hat üzerinde Edirnekapıya kadar olan tramvay münakalâtının inkişafı- nı yavaşlatmıştır. İstanbulda takip olunacak müttehid bir münakale politikası ile, Ramis otobüslerini muhakkak olarak Sultanahmede kadar değil, bilâkis tramvaya yolcu girecek tarzda Ramisden Edirnekapıya kadar işletmek lâzımgelirdi.

Çünkü tramvay şebekesi son hatlarında zaten kâfi miktarda yolcu bulamadığından, otobüs yolcularını kolaylıkla nakle- debilirlerdi.

Ayni fikirler Taksim - Yenimahalle otobüs hattı için de söylenebilir. Bu hat da tramvay münakalâtına Taksim ve Şişli arasında lüzumsuz bir rekabet yapıyor. Bu da Şişliden itibaren işletilmeğe başlanmalı ve tramvaya yolcu getirici olarak kullanılmalıdır.

Sirkeci - Kocamustapaşa arasında işliyen otobüs hattını, Sirkeci - Belgradkapı veya Silivrikapı arasında işliyecek bir

(22)

tramvay hattının öncüsü olarak gösterebiliriz. Bugünkü Sir- keci - Yedikule tramvay hattı, Aksaraydan itibaren hemen tamamile Şark Banliyösünün münakale tesir sahası dahilin- dedir. Bu tramvay hattının 1926 dan 1933 çe kadar takri- ben 2.200.000 yolcu kaybettiği ve bundan başka Şark Banli- yösünün yolcu gaib miktarlarına da iştiraki olduğu düşü- nülürse, taaccüb etmemek lâzımdır.

Anadolu Banliyösüne rakib hatlar Kadıköy - Suadiye tramvay hattile, Köprü - Moda - Pendik vapur hatlarıdır.

Vapur hattı her ne kadar yeni bir münakale doğurdu ise de, trenin tamamile rakibi olan tramvay hattı; lüzumsuzdur.

Çünkü ne Banliyö treni ne de tramvay şebekesi verimli de- ğillerdir.

Her iki hattın verimsizliğinden en büyük istifadeyi elde eden, her iki hatta şehrin ve hükümetin muavenetile, yük- sek arsa fiatları istiyen arazi spekülatörleridir. Bu mıntaka- nın az olan nüfus kesafetinde Kadıköy tramvay hattının in- şası yanlış bir sermaye yatırılması olarak izah edilmek lâ- zımdır. Burada evvelâ bir tramvay hattı öncüsü olarak oto- büs hattı tesis edilmesi daha doğru olurdu.

İstanbulda otomobil münakalâtının inkişafile, hususî otomobiller ve bilhassa taksiler, şehrin yeni münakale vası- talarına mühim surette rekabet edeceklerdir.

30 nisan: 1937 de İstanbulda taksi adedi 859 olarak ta- dat edilmiştir. Her bir taksinin vasati olarak günde 15 yol- cu taşıdığı kabul edilirse, bunların senevî iş görme kabiliye- ti 4.750.000 veya yuvarlak olarak 4 ilâ 5 milyon yolcu ola- rak kabul edilebilir.

1937 de İstanbulda 959 hususî otomobil tescil edilmiş- tir. Eğer bu arabaların her biri günde yalnız 5 yolcu taşırsa, hususi arabaların iş görme miktarı senevi 1.600.000 yolcu o- lur.

O halde otomobil münakalâtı iş görme miktarı bugün hemen 6 milyondan fazla yolcu olarak kabul edilebilir.

Bu rakam Hükümet Banliyölerinin iş görme miktarının iki mislini geçiyor. Bundan dolayı gayet tabiidir ki, inkişaf ede- cek olan bu münakale vasıtası umumî münakale vasıtalarına mühim bir rekabet teşkil edecek ve seneden seneye onun da- ha büyük adedde yolcularını kendine çekecektir. İstanbulda şimdiki halde 310 nüfusa bir otomobil düşerken, Avrupa şe- hirlerinde 5 ilâ 58 nüfusa bir otomobil düştüğü düşünülürse ileride bunların diğer münakale vasıtalarına yapacağı reka- bet ihtimalinin ne kadar büyük olduğu anlaşılır.

d) İkamet ve ticaret mıntakalarında yer değiştirmeler:

İstanbulda münakalâtın gerilemesinin sebeplerinden bir kısmını da, halkın eskiden tercih ettiği mıntakalardan çıkıp başka mıntakalara yerleşmelerinde aramalıdır. Bazı hatlar- da münakalâtın azalmasına sebep olarak gösterilen bu iddia, bilhassa en bariz olarak Boğaziçinin şark ve keza kısmen de garb sahillerinde tebarüz eder. Burası 1913 den itibaren hali vakti yerinde sekenesi tarafından terkedilmeğe başlanmıştır.

Buna mukabil diğer şehir mıntakaları moda oluyor, ev- velâ yeni yapılan fakat daha şimdiden modası geçen, eski- den Şişli mıntakası rağbet buluyordu. Bu mıntakanın rağ- beti de Taksimde yapılan yeni şehir kısmile kaybolmuştur.

Bir şehir sekenesinin bu yer değiştirmesi umumî müna- kale politiği noktai nazarından nasıl istenmezse, şehircilik noktai nazarından da aynen şayanı arzu değildir. Fakat bu vaziyet; şehir tarafından mükemmel ve uzun zamanlar için tahtı emniyete alınmış modern şehir mıntakaları inşasına meyil edilmedikçe, daima baki kalacaktır. Avrupa şehirle- rinde umumiyetle inşaatın münakale vasıtalarına tâbi ol-

ması bir şehircilik prensibi olarak tam bir tatbik sahası bul- duğu halde, maalesef İstanbul için bunun tamamile zıddı o- lan, münakale vasıtalarının inşaata tabiiyet prensibi ekse- riyetle hâkim oluyor. Fakat bu sistem en pahalı inşaat sis- temi olmakla beraber ayni zamanda da en pahalı münakale sistemidir.

İlâve edilen münakale tahlili plânına atılan ilk nazarla, Beyoğlu kısmının münakalede kaybettiği, buna mukabil İs- tanbul kısmının kazandıığ anlaşılıyor. Bilhassa son sene- ler zarfında, tamamile hissedilecek bir tarzda, Beyoğlu hal- kının İstanbul cihetine geçtiğini görüyoruz. 1927 den 1935 şe kadar Beyoğlunda nüfusun tezayüdü % 3 ü tutarken, Emin- önü ve Fatihin nüfus tezayüdü % 11 ve hattâ Bakırköyünkü

% 40 kı buluyor. Yukarıki zaman zarfında İstanbulun vasa- ti nüfus tezayüdü takriben % 7 olduğundan, Beyoğlu kıs- mının nüfusça ve binnetice münakale ve satın alma kuvve- tinden kaybettiği aşikâr olarak meydana çıkar.

Satın alma kuvvetleri nereye göç ederlerse mağazalar da oralara sürüklenirler. İstanbulun ticaret merkezi inkişaf ediyor. Bunu da vazih bir surette şehrin bu kısmındaki mü- nakalenin tezayüdünde tezahür etmiş görüyoruz.

e) Neticeler:

Yukarıki mütalealardan evvelâ şu neticeyi çıkarabiliriz:

İstanbulun bütün münakale politiği bir elden idare edil- meli ve burada yalnız muhtelif münakale firmalarının ka- zanç alâkaları değil, bilâkis şehrin plânlı ve ekonomik şe- hircilik noktai nazarından inkişafı gözetilmelidir.

Şehrin modern şehircilik prensiplerine uygun inkişafla- rı için, merkezî ve müttehid bir münakale politikası en esas- lı âmildir. Şehrin yer ve bina fiatlarını evvelden hâkim ola- rak tesbit eden ve ticaret mıntakalarına halkın satın alma kuvvetini sevkeden budur. Müttehid bir münakale politiği takip edilmeden, İstanbul şehrinin modern şehircilik pren- siplerine uygun bir inkişafını düşünmeğe kat'iyyen ihtimal yoktur. Bundan dolayı İstanbul şehri, bütün kuvvetini mü- nakalâtın plânlanmasında ve seyrindeki bu vahdeti tesise sarfetmek mecburiyetindedir.

Bilcümle şehir münakalâtının tevhidi, bütün Avrupa şe- hirlerinden evvel, Berlinde vücude getirilmiştir. 1 nisan 1912 tarihli bir memleket kanununun esası üzerine (Zweckver- band von Gross - Berlin) namı altında bir birlik tesis edil- miştir. Bunun esas vazifesi büyük Berlinin münakalâtım tevhid ve plânlı bir tarzda idare etmekti. Bu politikayı ta- kip ederek Berlin şehri 1919 dan itibaren, şehrin hususî el- lerde bulunan bütün münakale firmalarını aldı ve bunları 1928 de müttehid bir münakale firması olarak «Berliner Verkehrs - Aktiengesellschaft» namı altında 200 milyon lira sermayeli bir şirket halinde birleştirdi. Yalnız memleketin umumî demiryolu şebekesinden ayrılamıyan ve Devlet De- miryolları tarafından idare edilen Berlin Şehir Banliyö hatları. Alman Devlet Demiryollarının tahtı tasarrufunda kalıyorlardı. Fakat bu trenlerle de müşterek bir ücret an- laşması yapılıyordu.

Berlinin bu misalini takip ederek 1933 de Londra da he- men bütün büyük münakale firmalarını (London — Passen- ger — Transport - Board) namı altında tevhid etmiştir.

İstanbul şehri de müşabih bir tarzda hareket etmeli- dir. İstanbul şehir münakalâtı bugün atideki firmalar tara- fından işletiliyorlar:

(23)

1. Türkiye Hükümeti: Anadolu Banliyösü, Şark Banliyö- sü, Akay, Şirketi Hayriye, ceman 25.759.000 yolcu.

2. İstanbul şehri: Haliç Şirketi, Kadıköy tramvayları, cemah 6.659.000 yolcu.

3. Hususî firmalar: İstanbul tramvayları, Tünel, Otobüs, ceman 6.659.000 yolcu.

Bu itibarla İstanbul mecmu münakalâtının % 67 si hu- susi ellerde bulunuyor. Bu vaziyeti ortadan kaldırmak için, yukarıki üç firma bir kanunla Berlinin (Zweckverband) ı gi- bi tevhid edilmelidir. Bu cemiyete aşağıdaki vazifeler dü- şer:

a) Yeni imar plânile münasebattar bir şekilde İstanbu- lun müttehid bir münakale plânının tesisi.

b) Bilhassa bir münakale vasıtasından diğerine aktar- mayı da temin eden müttehid bir münakale tarifesinin tan- zim ve tatbiki.

c) Münakale yollarından bazılarının yeniden açılmaları ve bazılarının da ortadan kaldırılmalarının tesbiti, bilhassa bu- rada çok büyük rekabet yapan hatlarn önüne geçilmesi.

d) Münakale plân ve zamanlarının tanzimi, müttehid bir münakale rağbet propagandası, münakale istatistiği, mü- nakale sigortası, münakale tanzim ve kontrolü tesisi.

e) Bugün daha hususî ellerde bulunan münakale vası- talarının alınması ve bunların tedricen resmi ellere geçiril- mesi.

f ) Yeni münakale yollarının finanse edilmesi ve saire...

İstanbul münakalâtının bu organizasyon noktai naza- rından reformu yanmda; daha bugünden münakalâtın, mü- nakale politiği ve tekniği noktai nazarından da reformu va- zih olarak gözönünde bulundurulmalıdır. İlâve edilen mü- nakale tahlili plânına atılacak bir nazar bu reformun şu is- tikametlerde aranması icap ettiğini açıkça gösterir:

1. Haliç ve Boğaziçinin iki sahiline muvazi modern mü- nakale yollarının en iyi bir döşeme ile inşası ve bu yolda mo- dern otobüs münakalâtının temini. (Beşiktaş - Bebek tram- vay yolu bu takdirde kaldırılarak yerine otobüs münakalesi temin edilmelidir.)

2. Beyoğlu ile İstanbul arasında işliyen bazı tramvay hatlarının otobüs veya trolleybüse kalbedilmesi ve Galata köprüsü tramvay münakalâtını tahfif etmek için bu vesai- tin Atatürk köprüsünden geçirilmesi.

3. Haliç ve Boğaziçi sahil yollarının inşasından sonra vapur münakalâtı karşı sahiller arasında işliyen feribot mü- nakalâtına tahvil edilmeli ve yolculara ayni biletle diğer na- kil vasıtalarına aktarma etmek hakkı verilmelidir.

4. Bugünkü tünelin, ufak bir tadilâtla bir istikamette giden tramvay münakalâtı için kullanılıp kullanılamıyacağı meselesi de teknik noktai nazardan tetkik edilir. (1934 de Tü- nel yolcuları 6.900.000 ve Şişli - Tünel tramvay yolcuları 1933 de 7.409.000 dir).

Not — Geçen seferki yazımızda bazı mürettib hataları olduğundan itizar beyan ederiz.

(24)

Çankayada Kavaklıdere civarında yapılacak bu ev zen- gin bir aile için tanzim edilmiştir. Zemin katta büyük sa- lon ve yemek odasından maada bir de şark salonu vardır.

Bahçe tarafı, büyük bir teras olarak salonlara cephede rünen büyük kapılar vasıtasile raptedilmiştir.

garaj methalinin önünde ayrı bir giriş

bina hafif meyilli

(25)
(26)

Arka ve yan görünüşler

(27)

Ankara Birinci Birleşik Plastik Sanatlar Salonu Güzel Sanatlar Birliği, müstakil ressamlar ve heykeltı- raşlar ve «D» grubu toplu olarak dört yüz eserle bu sene ilk büyük sergiyi Ankara Halkevinde açtılar. Resmi küşad Ab- dülhalik Renda tarafmdan yapıldı. Kültür Bakanı Saffet Arıkan güzel bir hitabe irad ederek serginin ehemmiyet ve hedefini izah etti. 1937 salonu keyfiyet ve kemiyet itibarile şimdiye kadar gördüklerimizin en zengin ve kuvvetlisi olup Türk plastik sanatında yeni bir hamle telâkki edilebilir.

Güzel Sanatlar Birliğinin kısmında eserlerin ilk Em- presyonu statik'dir. General Halilin eserleri İstanbulun mazi ve an'anesini taşıyor. Doksan yaşındaki sanatkâr bu asrı endividüel zaviyeden samimî bir tarih gibi anlatıyor. «Ra- um» ve «Objet» deki ışık - ihtiyar ve yorgun şehrin miza- cını andırıyor. Hamdi merhum Form'u tercüme ile uğraştı.

Bu şuursuz cehd kozmopolit eserler doğurdu. Zekâi, Ali Riza ve Halil münderecat ve muhtevide samimî çalıştılar. Tabiî kompozisyon kanunlarını kısmen bilgi, kısmen de insiyaki olarak kullanıp garp tekniğinden istifadeye çalıştılar. Bu sa- natkârlar yerlidir- ve bu bakımdan iktidarları dahilinde mu- vaffak olmuşlardır. Natür ve Realite'ye samimî bağlılığı Ge- neral Halilin iyi eserler başarmasına en mühim âmil olmuş- tur.

Çallının Natürmort'undaki kendine mahsus bir telâkki- nin olgun renkleri var. Bu telâkki; İstibdad, Meşrutiyet ve Harbi Umuminin doğurduğu atmosferin âfeti içinde hayat mücadelesile yıpranmış, bitab ve yaşlı neslin bulanık dünya telâkkisidir. Badireden, badireye yuvarlanan ruhların tereddüt ve şaşkınlığı Çallı ve yaşlı arkadaşlarının eserle- rinde aşikârdır. (Sayısı mahdut fevkalâde iktidarlar müs- tesna) kemale varmış artistlerden 1914 de kadar Stil sahibi olmıyan bütün yaşlı Avrupa sanatkârları cihan kıtalinden sonra kötürüm olmuşlardır.

Şevket Dağ'ın cami enteriyörü muttarid bir mesainin

mükerrer bir Habilite'sidir. Nazmi Ziyamn Sonbahar pey- zajı garbî bir kozmos içinde güzel bir eserdir. 18 inci asır or- tasında başlıyan Klasizm ve Romantik cereyanından ko- pup gelmiş ve Realism devrinde de bir müddet yaşayıp bize ulaşmış bir hatıra güya... Renk perspektifi ve ekspresiyonu yumuşak pasajlı gamlarla umumî ahenkte az aksayarak iyi kullanılmıştır. Beşik sükûneti ile mavi grubunun uzaklaşan sessizliği melankolik bir entervaldir.

«Heceleyen Çoban» S. Bengü'nün sevimli bir biblo es- kizidir. Muhtevi ve münderecat reeldir. Form bakımından empressiyonist bir iştir. Yüzdeki «Grimace» in tesbiti şu- urlu bir görgü ile «Banalite» den arızasız atlıyan bir mesa- idir.

Bursalı Şefiğin peyizajları monoton bir armoni içinde- dir. Meselâ: Ton generatör kahve rengidir. Fakat gamlara dikkat etmeyişi. Kontrast renkleri kirli kullanışı «Timbre»

kıtlığına ve yeknasaklığma âmil olmuştur.

Ayetullah Sümerin denizleri romantiktir. Hikmet, Sami ve Vecihi ayni paleti kullanıyorlar. Fırça darbelerinde «Ry- thme» ve idare biraz ihmal edilmiştir. Feyhamanın renk te- lâkkisi de pek farklı değil. Fakat satıhları süslemek meyli pek safiyane ve aşikâr görünüyor.

Müstakiller

Müstakiller ve «D» grubunun salonlarında dinamik bir sansasiyon başlangıcı mevcuttur.

Zeki; «Holbein» ve «Dürer» memleketinin sanat terbi- yesini kavramış sağlam bir mürididir. Natürmort ve peyi- zajlarında desen ve renklerin sıhhat ve salâbetinin nüvesin- de şarkın sıcak zevk ve ehengi de mezcolmuş - form güzel ve kuvvetlidir.

Ali her tablosunda arayan bir iktidardır. Küçük kütle- lerden mürekkep detayların vakur ve ağır kontrastlarının küllünden monumantal bir impresyon doğuruyor.

(28)
(29)
(30)
(31)

Seyfi Torayın natürmortları hisli entellectüel'dir. İl- min hisle imtizacı zarif bir ahenk teşkil ediyor. Bu birleş- tirmeden artistin bir eser meydana getirmek için muvazene şarttır. Tevazün Seyfinin eserlerinde mevcuttur. Toray, vir- tüöz bir artisttir.

Hamid Görel'in peyizajları orijinal bir hamledir. Fırça darbelerindeki «Rythme» senfoni dalgaları gibi - mevzun ve zengindir. Tempo andante vakarı taşıyor. Renkler berrak ve serin olup kombinezonlar ve armonilerdeki taktik zariftir.

Refik Epikman'ın peyizajlarında renk ve desen kuvvet- li ve munis, form mazbuttur. Bu inzibat ve tahakküm haşin- likle değil, samimiyet ve tevazula temin edilmiş gibi. Sert ve soğuk satıhlar bile güzel ve ılık pasajlarla karabet ve vah- daniyet temin etmişlerdir. Eserlerinde memleketimizin ka- rakteri plastik güzelliği ils çok kuvvetli canlamyor.

Mahmudun «Buda» ismindeki küçük kompozisyonu es- rarengiz renk atomlarının kaynaştığı tonlar içinde sihirli cazibeler saklıyor.

En optimist ressam Şeref Akdlkdir. Kâinatı mes'ut bir zaviyeden görüyor. Renklerin armonisi sevdiği ve huzurla yaşadığı hayattan ilâvesiz alınmış samimî duygulardır.

« D » grubu

Zühdünün kadın büstü klasik ve iyi bir eserdir. Sü- kûnet, sadakat ve bilgi dolu. Küçük baş bir ilahe asaletile ihtişam ve vakar taşıyor. Elen diyarından, Arkadya'dan esen aşk ve bahar kokulu bir rüzgâr gibi - hayır ve sevgi müjde- liyor.

Turgud; lirik minyatür ülkesinde, ilham menbalarım şarkın koynunda ariyan espritüel bir artisttir. Minyatürü

modernize etmek istiyen cehdinin nasıl bir netice vereceği- ni şimdiden kestirmek mümkün değildir.

Nurullah Berk'in eserleri çok taze ve sempatiktir. Yu- muşak ve serin pasaj ve kontrast'lar, konturların mevzun ve mutedil süzülüşlerile güzel bir ahenk teşkil ediyor.

Cemal Tollu'nun peyizajları nefis ipek halılar gibi de- koratif pentürdür. Soğuk renklerden yaratılan yumuşak ve cazib armoni orijinalidir.

Bedri Rahminin eserlerinde «Dufy» nin tesiri çoktur.

Bu sergideki eserler etüd ve eskiz halindedir. Eşrefin resim- leri özlü ve mütevazidir. İnce ve çelebi bir hassasiyet, me- lankolik masum duygular veriyor.

Serbestler

Bu arkadaşlar içinde Sabri Berkel ve Malik Aksel çok kıymetli eserler teşhir etmişlerdir.

S. Berkel'in kâinat görüşü çok sağlam ve derin realizm çerçevesinden süzülüyor. Portresi «Renaissance» başlangıcı- nı hatırlatıyor. Akşam peyizajı onun güzel ve hazin roman- tik dünyasıdır. Enerjisi biraz tevekkelle yuğurulmuş - biraz melankoli var. Bu âlem içinde kıymetli olgun bir sanatkâr- dır.

Heykeltıraş Kenan Yontunç'un Atatürk büstü karakte- ristikdir. Entellectüel bir görüş ve zevk var. Teknik temiz, form zariftir.

Malik Aksel; «Infantilisme» kisvesi altında «MĞphis- to» hücumu yaratıyor. Gülen portresi, insanlara gülüyor ? Oynıyan kadınlar pitoresk malûllerine zarif bir tarizdir. İki kız portresinde büyük satıhlar ve çizgiler tereddütsüz, mut- lak kanaatlerin ifadeleridir.

Ressam Nurettin Ergüven

(32)

M i m a r l a r l a yapı s a h i p l e r i a r a s ı n d a k i h u k u k î m ü n a s e b e t l e r ve t i p m u k a v e l e n a m e esasları

Dr. Nihat S a y â r

Bir artist ve ayni zamanda bir teknisiyen sıfatını haiz olan mimar müşterisinin ihtiyacı için hazırladığı projeyi tanzim ve tatbik ederken kendisile malsahipleri arasında karşılıklı bazı mecburiyetler tahaddüs eder. Mimarın müş- terisine karşı olan hukuki vaziyeti aralarında cereyan eden İşin cins ve ehemmiyetine göre şekil alır.

Mimar muayen veya gayri muayyen bir müddet için, muayyen bir hizmeti yapmak üzere, iş verenin emrine girdi- ği takdirde memur sıfatını haiz olur. Bu vaziyette mimarla İş verenin arasındaki hukukî münasebet bir hizmet akdin- den başka bir şey değildir. Aralarında zuhur edebilecek her- hangi bir ihtilâf hizmet akdi ahkâmına göre hal ve tesviye edilir.

Fakat ekseriyetle mimarlar memur sıfatım haiz olmak- tan ziyade serbest faaliyet sahasında görünürler. Projeleri- nin tanzim ve tatbiki hususunda malsahiplerile olan müna- sebetleri salâhiyet ve mes'uliyetlerinin derecesine göre de- ğişir; mimar muayyen bir işin icrasını götürü olarak üze- rine aldığı takdirde üçüncü şahıslarla yapacağı muamelât tamamen kendisine ait olacağından bu yüzden tahaddüs edecek ihtilâflardan malsahibi hiç bir suretle mes'ul tutul- maz. İşi götürü olarak taahhüd etmeyip, yalnız projesinin tanzimi ve inşaatın kontrolünü taahhüd eden mimarın mal- sahibine ve üçüncü şahıslara karşı olan hukukî vaziyeti iki şekil arzeder;

1° Mimar malsahibinin fenni müşavirliğile iktifa eder.

Projesinin tatbiki için işçilik ve inşaat malzemeleri husu- sunda müşterisini tenvir eder. İşçileri kontrol ve hesabatı tanzim eder, fakat üçüncü şahıslara karşı malsahibinin nam ve hesabına mali veya hukukî hiç bir muameleye girişmez.

Yani malsahibini hariçte temsil etmek hakkım haiz değil- dir.

20 Mimar malsahibinin yalnız fennî müşaviri değil, ay- ni zamanda vekili sıfatını haizdir. Şu halde yalnız işe neza- ret etmekle iktifa etmez, fakat işin idaresini de deruhde eder.

Malsahibinin nam ve hesabına mübayaatta bulunmak, usta ve işçi angaje etmek, hukukî mukaveleler aktetmek gibi vâsi salâhiyetlere malik olur. Bu vaziyette Mimar malsahi- binin hakikî vekilidir. Üçüncü şahıslarla müekkili namına yapacağı bilûmum mukavelelerden zuhur edebilecek ihtilâf- lar hakkında vekâlet ahkâmı tatbik edilir ve bunlardan ne- şet edecek mes'uliyetler malsahibine raci olur. Buna muka- bil mimarın malsahibine karşı olan muhtelif mecburiyetleri vardır. Burada İsviçreli mimar ve mühendisler cemiyeti ta- rafından meydana getirilmiş ve mimarla malsahipleri ara- sında hukukî münasebetleri tesbit eden bir mukavele ti- pini tetkik edeceğiz.

Bu mukavele formülü mucibince mimarın mecburiyet- leri şunlardır:

1 — Malsahibine fennî müşavirlik vazifesini yapmak, o- nun arzusuna göre hareket etmek ve hukukunu vikaye et- 2 — Proje ve keşifname üzerinde yapılacak tadilât ile işlerin bir müteahhide ihalesinde malsahibinin muvafaka- tini istihsal etmek.

3 — Masarifin keşifnameyi tecavüz etmemesinde büyük bir ihtimam göstermek.

4 — Müteahhidlerden ve tüccarlardan her ne nam ve şekilde olursa olsun ücret veya komisyon kabul etmemek.

5 — Resmî makamata ve müteahhidlere karşı malsa- hibini temsil ve hukukunu müdafaa etmek.

6 — Kendisinin yerine ehil bir vekil bırakmak icap et- tiği takdirde malsahibinin muvafakatini almak.

Yine ayni mukavelede mimarın icraatı şu şekilde sıra- lanmıştır:

a — Eskis veya avan proje:

Münasip bir mikyas üzerinden ilk bir etüd hazırlamak ve buna ilâveten bir de keşif hulâsası yapmak.

b — Esas proje:

Memlekette cari kanun ve nizamlara uygun olan, en az 1 : 100 mikyasında olmak üzere makta ve fasad plânları tanzim etmek ve muhtasar bir keşifname yapmak.

c — Keşifname:

Tahmin ve takdire müstenid tafsilâtlı bir cetvel.

d — Plân ve detaylar:

Basit muvazene hesabatile beraber, kâfi derecede büyük bir mikyasta plân ve detaylar tanzim etmek.

e — Umumî nizamat:

İhale işini yapmak, keşifnamedeki adetlerle mukayese- li bir hesap listesini ihzar etmek, müteahhidlere fiat teklif ederek pazarlık yapmak, malsahibi nam ve hesabına muka- vele aktetmek, mukaveleyi kontrol ve üzerinde yapılacak herhangi bir tadilâtı sarih bir surette irae etmek. (Mimar müstacel bir mahiyet arzeden siparişleri doğrudan doğruya bizzat yapabilir. Fakat ilk fırsatta yaptığı siparişlerden mal- sahibini haberdar eder.)

f — Tetkik ve kontrol:

İşleri umumî surette tetkik, hesabatı tasfiye, sitüas- yonları tahlil, müteahhidlere yapılan tediyata mukabil mey- dana getirilen işlerin tamamiyetini kontrol ederek kat'î ve nihaî hesapları çıkarmak, (İşin ehemmiyet ve vüs'atine göre

(33)

bu hesabat işin hitamından sonra üç ilâ altı ay zarfında tanzim edilir.)

g — Hususi nezaret:

İşlerin hususî nezareti mimar tarafından intihap edi- lecek bir kondüktör veya sürveyyan tarafından yaptırılır.

Bunun angajmanı ve maaşı hakkında mimarın malsahibi ile mutabık kalması lâzımdır. Malsahibi, muvafık gördüğü tak- dirde, sürveyyanın vazifesine nihayet verdirebili'r. Yalnız bu hakkı uygunsuz bir zamanda istimal etmemelidir.

Sürveyyanın vazifesi, mimarın emirleri altında, işlere mahallinde nezaret etmek, malzemeyi kontrol etmek, yev- miye hesap defterini tutmak, rapor vermek, günlük inşaat ataşmanım hazırlamak, lüzum oldukça plânları temize çek- mek ve mimarın kendisinden de istiyeceği her türlü mesle- kî işleri başarmaktır.

Malsahibi sürveyyanın mesaisinde bir hata veya nok- san gördüğü takdirde derhal mimarı haberdar etmekle mü- kelleftir.

Tip mukavelenamenin esas maddelerinden birini de mi- marın malsahibine karşı olan mes'uliyetleri teşkil etmekte- dir. Bu mes'uliyetler şunlardır:

a — Mimarın yaptığı plânlarla işlerin tanziminde umu- miyetle sanat kaidelerine muhalif ve zarar ve ziyanı mucip bir hal görülmediği takdirde malsahibi hiç bir suretle za- rar ve ziyan taleb edemez. Fakat herhangi bir ihmal yüzün- den vukuagelecek haşarattan dolayı malsahibinin mimardan zarar ve ziyan taleb etmeğe hakkı vardır.

b — Mimar yalnız plânların yapılmasile mükellef ol- duğu ve işlerin nezareti malsahibi tarafından başka bir şah- sa tevdi edildiği takdirde, plânda mevcut olabilecek herhan- gi bir hatanın müteahhid tarafından yapılacak ve kontrol ve nezaret ile meydana çıkarılabileceğini isbat etmekle za- rar ve ziyan vermekten kurtulur.

c — Betonarme ve muhtelif madenî inşaat gibi hususi- yeti haiz işlerle, teshin ve tenvir, vantilâsyon, asansör ilh..

gibi fennî tesisatın fena yapılmasından mütevellid zarar ve ziyandan mimar ancak (a) fıhrasına tevfikan mes'ul tutu- labilir.

d — Bunlardan gayri mes'uliyetler mimar için mevzuu bahs olamadığı gibi mes'uliyetelri daima aldığı ücret mik- tarı ile mütenasiptir. Malsahibi tarafından istenilen tazmi- nat miktarı hiç bir suretle mimarın vekili bulunduğu işten aldığı ücreti tecavüz edemez.

e — Malsahibi mimarın icraatında müşahede edeceği noksanları derhal kendisine haber vermek mecburiyetinde- dir. Aksi halde vaktin gecikmesinden dolayı husule gelecek zarardan mimara mes'uliyet terettüp etmez.

f — Mimar işi muayyen bir müddet zarfında bitirece- ğini malsahibine karşı resmen taahhüd eylememiş ise, bu hususta vukuagelebilecek teehhürlerden mes'ul tutulmaz.

S — Mimarın mes'uliyeti, işin malsahibine devri teslim tarihinden iki sene sonra müruru zamana tâbi olur.

h — İşin malsahibi tarafından devri tesllümünden son- ra iki sene zarfında, mukavele ahkâmına uymıyan aksamın tamir ve tadilini mimar kendi nezareti altında yaptırmağı taahhüd eder. Bu sebepten kendisine verilecek ücret alâka- dar müteahhidin hesabından kesilir.

Yekdiğerine vekâlet mukavelenamesile bağlanan mi- mar ve malsahibinin karşılıklı mecburiyetleri ve hukukî va- ziyetleri tip mukavelenamenin esaslı formüllerile tavazzuh ettiğini görüyoruz. Vekâlet kaidelerinin karakteristik vasıf- larından biri de her iki tarafın icabında aralarındaki mu- kaveleyi feshe muktedir olabilmeleridir. Tip mukavelename- de bu haklar şu şekilde tesbit edilmiştir:

Mukavelenamenin mimar tarafından feshi:

Malsahibi mimarı eserin şeklini ve estetiğini haleldar edebilecek tadilâtın yapılmasında ısrar ettiği takdirde, bu tadilâttan husule gelecek mes'uliyeti üzerine almak isteme- yen mimar aralarındaki mukaveleyi vaktinden evvel feshet- mek hakkını haizdir. Böyle bir vaziyet hâdis olunca mima- rın ücreti, tarife mucibince, mukavelenamenin feshi tarihi- ne kadar yapılan işlerin nisbetine göre hesaplanarak tesvi- ye edilir.

Mukavelenamenin malsahibi tarafından feshi:

Ayni hakkı haiz olan malsahibi, mühim bir sebep ol- madan ve mimara bir kusur atfedilemeden bu hakkın is- timal ederek verdiği vekâletnameyi geri alırsa mimara, üc- retler tarifesi mucibince ücretini vermek mecburiyetinde

Tip mukavelenamenin tetkik ettiğimiz bu formülleri medeni memleketlerde malsahipleri kadar mimarlara ait hakların da ne dereceye kadar mahfuz olduğunu bize sara- hatle gösteriyor. Mimarî mes'uliyetlerin müruru zaman müd- detinin beş seneden iki seneye indirilmesi, herhangi bir ha- tadan doğacak zarar ve ziyana ait tazminat miktarının o işe ait mimarî ücret yekûnu nisbetinde tahdid edilmesi ve ni- hayet, mimarî mes'uliyetlere ait (e) fıkrasındaki şartlar mu- cibince, malsahibinin de müteyakkız bir surette mimarı kon- trol etmeğe davet edilmesi tarafeyn haklarının hiç bir su- retle zayi olmamasını temin maksadile alınan tedbirlerdir.

Memleketimizde mimarlarla malsahipleri arasındaki hukukî münasebetler henüz organize edilmiş bir vaziyette olmadığından umumiyetle aralarındaki bağlar hukukî esas- lara istinad etmeyip yalnız şahsî emniyet ve itimad ile ka- im olmaktadır. Fakat kanunî bir müeyyidesi olmıyan bu em- niyet ve itimad mefhumu şahıslara göre değişebileceğinden mimarlarla malsahipleri arasında kuvvetli bir rabıta tesis edememektedir. Esassn bu sebepledir ki bizde vekâlet usulü taammüm edememiş, mal sahibi mimara vekil salâhiyet sa- lâhiyet ve mes'uliyetlerini izafe edememiştir. Bugün proje- lerinin tatbiki esnasında malsahiplerine yalnız fennî müşa- virlikle iktifa eden memleketimiz mimarlarının yarın bu sa- lâhiyetlere de malik olacaklarına şüphe yoktur.

w

(34)

A n k a r a d a B e y n e l m i l e l k ö m ü r s e r g i s i

Ankara Beynelmilel Kömür Sergisi, Türkiyenin mühim servet kaynaklarından biri olan kömüre yurd içinde ve dı- şında geniş ölçüde mahreçler bulmak; kömürün çıkarılış, ya- pılış ve kullanılışını kolaylaştıracak vasıtaları halka ve alâ- kadarlara tanıtmak; bu vasıtalardan memleketimiz için en uygun ve en elverişli olanları tesbit etmek ve kömürün millî ve iktisadi ehemmiyetini tebarüz ettirmek gayesile açılmış- tır.

Mühim bir kömür memleketi olan Türkiye, yalnız, geniş kömür yatakları üzerinde yatan bir memleket değildir; do- ğu Avrupanın ve Akdeniz, doğu ve orta çevresinin kömüre malik olanıdır. Yalnız Zonguldak havzası lâakal 200 kilo- metre uzunluğundaki bir sahayı kaplamaktadır. Son sene- lere kadar asrın teknik icablarma uygun, derli toplu, me- totlu ve programlı bir işletmeye tâbi olmıyan bu kömür hav- zası, ancak Cumhuriyet rejiminin şuurlu ve plânlı mesaisi çerçevesine girdikten sonra lâyık olduğu ehemmiyeti ve ni- zamı kazanmakta bulunmuştur.

Linyit kömürü de Türkiyenin her tarafında mebzulen vardır. Maden Tetkik ve Arama Enstitüsünün çalışmalarile mühim addedilecek yeni bir linyit havzası meydana çıkarıl- mışta: Kütahyanın 20 Km. şimalinde ve takriben 20 Km.

uzunluğunda ve 10 Km. genişliğinde bir tersiyer bünye için- de büyük kömür zuhuratı görülmüş ve bu sahanın yalnız 872 hektarlık kısmında yapılan galeri, kuyu, yarma, şakulî ve ufki sondaj ameliyatı neticesinde, 100 milyon ton kömü- rün mevcudiyeti tesbit ve işletmeye müheyya hale getiril- miştir.

, Jeolojik alâmetleri itibarile kömürü ihtiva eden, fakat aramaya şimdilik lüzum görülmeyen mıntakalarda bunun bir çok misli kömür tahmin edilmektedir. Türkiyenin diğer mıntakalarında linyit madeni mevcuttur. Bu kadar geniş ve bol kömür zuhuratına sahip olan Türkiye bu zenginlikten lâ- zım geldiği kadar istifade etmek için Cumhuriyet Hükümeti Ankarada açtığı Enternasyonal Kömür Sergisini 23 Nisandan 23 mayısa kadar devam ettirmiştir, ve bu sergiyi kalabalık bir vatandaş kütlesi gezmiştir.

Sergi, sadece gezilen lâalettayin bir vakit öldürme yeri değil, Türk vatandaşlarının merakını okşıyarak kömür mev- zuunun incelenme meşheri de olmuştur.

Türkiye Cumhuriyetinin kurduğu ilk Enternasyonal sergide herhangi bir spekülatif ekonominin panayırlaşmış ruhu yerine Türkiye iktisadî kalkınmasının dayandığı rejim imanı belirtilmiştir.

Sergi, bir gösteriş ve bir süs olmaktan çok öteye geç- miş; seyircilere yaptığı kuvvetli, vazıh ve esaslı telkinlerle işlediği rol, bir de kömür sarfiyatının artmasını, memleket refahında bir âmil olmasını temin için kömürlerimizi en iyi şekilde kullanmamızı kolaylaştıracak vasıta ve âletleri teş- hir edilenler arasında seçmek, onların memleket dahilinde yayım sebebim yaratmak işi ile de tamamlanmakta bulun- muştur.

Bu önemli işi başarmak için 24 mütehassıs zattan mü- rekkep bir jüri heyeti intihap edilmiştir. Jüri heyeti tecrü- be ve tetkiklerine devam etmekte olup kömürlerimiz ve yurt şartları için en uygun âlet ve vasıtaları seçmek yolunu tut- muştur.

Sergide teşhir edilen eksponanlar aşağıdaki kategorilere ayrılmıştır:

1 — Kömür ve çıkarılması

A - Kömür arama ve çıkarma faaldiyet ve usulleri a) Kömür arama çalışmaları

b) Kömür çıkarma B - Bunları kolaylaştıran âletler a) Kömürün temizlenmesi ve buna yarıyan âletler b) kömürün naklini ve yayılmasını kolaylaştıran vası-

talar 2 — Ev idaresinde kömür

A - Teshin vasıtaları a) Ocaklar b) Sobalar c) Kaloriferler

B - Mutfak ve temizlik vasıtaları a) Yemek ocakları b) Yemek sobaları c) Banyo sobaları d) Sıcak su sobaları

C - Ev idaresinde kömürün kullanışını kolaylaştıran vasıtalar

a) Kömürün sarfiyatım ekonomize eden vasıtalar Brülörler

b) Teshin vasıtalarının kullanılışını kolaylaştıran ve mukavemetini artıran vasıtalar

3 — Umumî hizmetlerde kömür A - Nakil vasıtaları a) Kara nakil vasıtaları b) Deniz nakil vasıtaları B - Yardımcı vasıtalar a) İnşaat vasıtaları

b) Yardımcı nakil vasıtaları: Vinçler 4 — Endüstri sahasında kömür

A - Kömür yakan vasıtalar

B - Endüstride kömürün istihlâkini kolaylaştıracak yar- dımcı vasıtalar

5 — Ziraat sahasında kömür

A - Şiraat âletlerini tahrik edecek vasıtalar B - Ziraat sahasında kömürün istihlâkini kolaylaştıra-

cak vasıtalar 6 — Kömürden çıkan vasıtalar

A - Türkiyede istihsal olunan kömürden çıkan ve doğ- rudan doğruya istihlâk edilen maddeler a) Havagazı

b) Elektrik

c) Benzin ve diğer hareket doğuran maddeler

(35)
(36)
(37)

B - 6 A. katagorisine dahil maddelerin istihsalini te- min eden ve kolaylaştıran vasıtalar

7 — Kömür bakayasından ve mürekkebatmdan yapılan mad- deler

A - Farmakolojik müstahzarlar a) Dezenfektanlar b) İlâçlar

c) Ziraata ve endüstriye yardım eden maddeler (güb- reler, boyalar, v. s.)

B - 7 A. kategorisinde bahsedilen müstahzarların is- tihsalini temin eden tesisat ve bu tesisatın verimini arttıran ve kolaylaştıran vasıtalar

8 — Serginin gayesine en fazla yardım eden standı hazır- lama keyfiyeti de mükâfat tayininde ayrıca bir kate- gori muamelesi görür.

Sergi binanın icaplarına göre yedi salonla bir tecrübe paviyonu ve bir de danışma paviyonundan mürekkep ola- rak vücude getirilmiştir. Esas bina içindeki yedi salon muh- telif eşyanın teşhirine ayrılmıştır. İlk girilen yeri Onur sa- lonu teşkil etmiş, M. T. A. Enstitüsünün ve Eti Bankın müş- terek bölmeleri, bir kömür maden ocağı galerisinin tabiî ce- samette içini göstermiş ve ayrıca Zonguldak kömür ve Kü- tahya linyit havzası mıntakalarını, Türkiyede çıkan taş ve linyit kömürlerinin nümunelerini, kömürden çıkan madde- leri, Türkiyede kömür havzalarını, kömür grafiklerini teşhir etmiştir.

Serginin kuruluşundaki maksat yalnız iktisadî değil, ayni zamanda içtimaî olmuş ve bunun için de bol dekorlu gösterilerle Soruşuz öğretme hedefleri güdülmüştür.

Sergiye Türkiyeden 14 firma, yabancı memleketlerden sırasile Almanyadan 29, Avusturyadan 7, Belçikadan 2, Çe- koslovakyadan 2, Pransadan 19, Holandadan 1, İngiltereden 3, İtalyadan 1, Macaristandan 1, Birleşik Amerika Devlet- lerinden 5, Yugoslavyadan 1, Yunanistandan 2 firma iştirak etmiştir.

Sergiyi, açış söylevinde Başvekil İsmet İnönü:

«Memlekette kömür istihlâkim arttırmak ve kömür kul- lanan cihazları yaymak Hükümetin takip ettiği başlıca bir politikadır.» demiştir.

Sergi hakkındaki intibalarıni üçüncü haftasında sergi- de çıkan ve Türkiye gazetelerinde en çok yazıları neşrolunan bir çok muharrirlerin en güzel yazılarından bir kaçını kö- müre dair yazmasma âmil olan Kömür Gazetesine verdiği beyanatta İktisat Vekili Celâl Bayar şöyle anlatmıştır:

«Halkın sergiye bu derece muhabbet ve alâka göstermiş olması, bizden beklediği vazifenin ehemmiyet ve büyüklüğü- nü, bize tekrar etmesi demektir.» demiştir.

Enternasyonal Kömür Sergisi, maksadını yerine getirmek ve vazifesini yapmakla beraber Türkün sergicilik kabiliyeti- ni ve Türkiye Cumhuriyetinin çalışma metotlarmdaki yeni- lik ve üstünlüğü de belirtmek mazhariyetine ermiştir.

ı

(38)

B a ş k a m e m l e k e t l e r d e y a p ı i ş l e r i

(Baukunst u. Staedtebau 5. 1937. Berlin) Köln (Kolonya) şehri üniversite binası. Mimar Alfred Abel

ç l P O L ^

( - V - t S t r m r f T 1 - r r r f c J h j t o T l

İ T T i i l i f - ' T T T ' î t i ]

• r r z r i

Köln Üniversite binasında, karakteristik kısımların in- şaî bir şekilde ifadesi ve nizamlı bir armoninin temini- tec- rübe edilmiştir. Bunun için Üniversitedeki tahsil safhaları, tetebbü seminerleri, idare kısımları, kütüphane, konferans salonları ve seminer paviyonları projenin ana hatlarında eleman olarak alınmıştır. Bu eserde, son senelerde mimari- nin bir sanat işinden ziyade bir teknik işi olduğu iddiaları- na karşı; büyük bir programın tatmin edecek şekilde hallin- de teknik ve umumî bir vukufla beraber kudretli bir sanat görüşünün hâkim olduğu isbat edilmeğe çalışılmıştır.

Hemen her şehirde; senelerdenberi Üniversiteler, tah- sil ihtiyaçlarının tenevvüüne göre bir çok irili ufaklı binala- rın zamanla yanyana eklenmesinden meydana gelmektedir- ler.

Köln'de ilk defa imkân derecesinde muhtelif branşlar, idare, merasim, kütüphane ve takrir salonları toplu bir hal- de inşa programına konmuştur.

Mimar bu yüklü programı şekillendirirken monuman- tallte temini için, klasik veya romantik stillere boğulmadan, isabetli ve ayık bir kararla projesini yerine, memleketine ve asrının icabatına uygun bir sadelikle ifadelendirmiştir.

Y a p ı i s t a t i s t i k l e r i ;

«Deutsche Bau - und Bodenbank» ın senelik raporuna nazaran Almanya şehirlerinde 1936 seıiesi zarfındaki yapı iş- leri eski senelere nisbetle artmıştir. Bu artma bilhassa bü- yük şehirlerde vaki olmuş ve daha ziyade katlı apartıman- ların inşasına ehemmiyet verilmiştir. Ailelere mahsus yeni

(39)

yapılan ufak binaların adedinde bir fazlalık göze çarpma- maktadır.

T e k a ü d e s e v k e d l l e n i ş ç i l e r ; Almanyada yapı ustaları korporasyonunun delâletile hazırlanan bir kanun projesine göre, yaşları ilerlemiş yapı ustalarının devlet memurları gibi tekaüdiye haklarından is- tifadeleri temin edilecektir.

Uzun müddet yapılarda çalışarak mesleğinde ehliyet

kazanmış ihtiyar işçilerin, hususi bir sigorta mahiyetinde o- lan tekaüdiyelerinin primlerini yapılarda çalışan bilûmum işçiler tediye edeceklerdir. Bu suretle, yaşlarının ilerlemesi dolayısile çalışamıyan ihtiyar işçilerin maişetleri meslek arka- daşlarının yardımile temin edilecektir.

Strasburg'da çıkan sanat gazetesi ayni meselenin Pa- riste toplanacak Millî kongrede Fransız işçileri için de mev- zuu bahsedileceğini yazmaktadır.

(Baumeister 5. 1937. München) Hava Nezaretine ait muhtelif binalar

Alman Hava Nezareti memleketin muhtelif yerlerinde hava merkezleri kurmaktadır. Bu merkezlerde büyük tayya- re hangarları, montaj ve tamir atelyelerl, subay daireleri, Akademi ve telsiz merkezleri ve bunlara ait müştemilât ya- pılmaktadır. İmkân derecesinde çok tayyare alabilecek eb- 'adda istenilen hangarların çatı açıklıkları betonarme veya çelik makaslarla 100 metreye kadar inşa edilebilmektedir.

Betonarme kemer makasların gergileri hangarın zemin hi- zasından geçirilmektedir. Hangar ve atelyelerin ön yüzünde,

ray ve makara tertibatile otomatik, birbiri üzerine katla- nan sürme kanadlarla 9 metre yükseklikte ve 70 metre ge- nişliğinde açıklık temim kabil olmaktadır.

Hava merkezinde talim ve istirahat için yapılan bina- larda büyük bir sadelikle beraber tayyarecilerin konforuna çok ehemmiyet verilmiştir. Bu meyanda gazino, revir, ka- palı talim salonları, açık ve kapalı yüzme havuzları, munta- zam yemek koğuşları ve dörder kişilik odalara bölünmüş ya- takhaneleri sayabiliriz.

(40)
(41)

Turku'da, kapalı yüzme havuzu yapılmak üzere İnşa edi- len bir salonda yapılan bu sinema 589 kişilikdir. Salonun cadde yüzü dar bir antreden ibarettir. Uzun bir giriş gale- risi gişelerin önünden geçer. Bir kaç basamakla sinema holü- ne girilir. Burası, balkon katma çıkan bir merdivenle biçimli bir surette şekillendirilmiştir. Program fazla yüklü olma- dığından sinema salonu bina sahası içine rahatça yerleştiril- miştir. Salonların duvarları mesafe mesafe kırık bir şekilde yapılarak hem salonun giriş ve çıkışları hem de ışık terti- batı, içeride oturanları rahatsız etmiyecek surette temin edil- miştir. Salonun her iki yanı kâmilen geniş birer gezinti ha- linde bırakılmıştır. Çift duvarlar ve boşluklarla sinema sa- lonu bütün haricî gürültülerden tamamen tecrid edilmiş- tir.

(42)

Filistin

( Baumelster 4. 1937. MUnchen ) Sarona yamacında bir ev.

Mimar T. Wieland

1 0 m i l y a r f r a n k l ı k t a h s i s a t ; Fransa hükümeti, işsizlikle mücadele maksadile yapı işlerinde kullanılmak üzere bir buçuk milyar franklık bir tahsisat ayırmıştır. Fakat işçiler konfederasyonu bu yekûnu kâfi bulmadığından hükümete müracaatla tahsisatın on milyar franga iblâğım istemiştir. Bu para İle eski binaların modernize edilmesi, oturulmağa salih olmıyan otuz mahal- lenin tamamen yıkılarak yemden yapılması ve hastahaneler

•inşası düşünülmektedir.

Hükümete yapılan teklifte bu on milyar frangın inşa- at yaptıracak mal sahiplerine, belediyelere, inşaat şirket- lerine ve diğer teşekküllere az faizle ikraz edilmesi istenil- mekte ve faiz miktarının da nihayet % 3,5 olarak tesblti ar- zu edilmektedir.

H a f t a d a 40 s a a t l i k m e s a i ; 40 saatlik iş haftasımn yapı ve bayındırlık işleri amele- sine, 21 birincikânun 1936 tarihindenberi tatbik edildiğini evvelce yazmıştık. Bu vaziyete göre cumartesi günleri öğle- den sonra çalışılmadığından müteahhidlerle işçi sindikaları arasında bazı ihtilâflar zuhur etmektedir. Nitekim geçen

«Pâques» tatilinde, dini bayramları münasebetile, pazartesi günü çalışmıyan ameleye patronlar tarafından cumartesi günü çalışmak suretile bayram tatilini telâfi etmeleri teklif edilmiş ise de, amele sindikaları bu teklife muhalefet ede- rek amelenin çalışmasına mani olmuşlar ve bu yüzden pat- ronlar ve sindikalar arasında çıkan ihtilâf el'an halledile- memiştir.

ingiltere İ s k â n i ş l e r i n d e b e l e d i y e l e r i n r o l ü ;

«The Illustrated Carpenter & Builder» de neşredilen bir makaleye nazaran, İngtlterede belediyelerin vücude getirdiği ikametgâhlar halkın 1 / 1 0 unu iskâna kâfi gelecek bir miktara gelmiştir. Belediyeler tarafından yaptırılan evlerin adedi 175.000 e baliğ olup, her biri vasati olarak 1.000 isterline (6.000 Türk lirasına) malolmuştur.

Ev sahipleri borçlarının nısfını peşinen tediye etmişler ve diğer nısfım da az faiz ve uzun vade ile ödemeği taahhüd etmişlerdir. Bu vaziyete göre belediyelere karşı borçlu kalan ev sahipleri borçlarım ancak 1980 senesinde itfa edecekler- dir. Her ev sahibine isabet eden taksit miktarı haftada 17

shillings üzerinden ayda 21-22 Türk lirasıdır. «Birmingham»

şehri belediye reisinin bu hususta yaptığı bir etüdde, Umu- mi Harptenberi şehrin umumî sarfiyatının % 55 i ikametgâh işlerine hasredilmiştir. Buna mukabil ikametgâhlardan alı- nan senevi vergi ancak 7 isterlin kadar bir yekûna baliğ ol- maktadır ki bu varidat yalnız bir çocuk için senede sarfe- dilen talim ve terbiye masrafma tekabül etmektedir. Diğer taraftan; yollar, lâğımlar, bataklıklar, tenvirat, umumî sıh- hat ilh.. gibi masrafların karşüanması için başka varidat menbalarma müracaata ihtiyaç vardır. Belediyeler şimdiye kadar yapı işlerine büyük kapitaller yatırmışlardır ve bu sayede halkın büyük bir kısmı gayrı şıhhî binalardan kurtu-

\ *

Referanslar

Benzer Belgeler

Kongre, balo ve spor gibi çeşitli faaliyetlere yarayacak olan salon azamî 3.375 kişi alacak büyüklüktedir.. balo Konferans Kongre boks tenis

O devirde âdet olduğu üzere «Ec- lectique» adını verebileceğimiz üslûp- ta Stockholmde yeni binalar yapılmış ol- saydı dünyanın diğer büyük şehirlerin- de meselâ

[r]

Beş sene sonra Hollandanın Leyde şehrinde Kandinsky'nin «Du spirituel dans l'art» adlı kitabının tesiriyle «De Stijl» mecmuası doğunca, mücerret sa- rat üzerinde çok

Mimarî polikromi, resim san'atın- daki renk anlayışından tamamiyle ay- rı, renklerin, ihtizazları, şekillerle im- tizaçları esasına dayanarak, fonksyonel tazyik

Yeni inşa edilen bu evin, gerek plâ- nında ve gerekse haricî mimarîsinde yeni malzeme ile iklim ve Japon âdetlerinin güzel birleşimini

Eski binanın ana duvarları muhafaza edilmiş, içi günümüzün en ileri teşhir bil- gisine göre tadil edilmiştir.

Villanın plânı modern hayatın icaplarına cevap ve- rirken ,iç tezyin ve tefrişte tamamen Japon içtimaî hayatına uyulmuştur.. Japon evlerine malzeme, iklim ve yaşayış