• Sonuç bulunamadı

OKUMAYA BAŞLARKEN Cantürk Coşkun

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "OKUMAYA BAŞLARKEN Cantürk Coşkun"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

48

D E N E M E

TÜRK DİLİ ŞUBAT 2020 Yıl: 69 Sayı: 818

“Paris’te Son Tango” filminin bir sahnesinde kadın oyuncu, “Kül- türümün kaynağı Larousse’tur.” diyordu. Filmi ilk defa seyretti- ğimde bu replik beni ortaokul yıllarıma götürmüştü. Evimizde- ki kütüphanede, onca kitap arasında eskiden kalma küçük bir İngilizce sözlük dururdu. Bazen raftan çıkarıp okur, kelimeleri karşılıkları ile birlikte ezberlemeye çalışırdım. O yaşta kendimden o kadar emindim ki sözlüğü ezberleme işini bitirdiğimde ne elde edeceğimi soran arkadaşlarıma “İngilizceyi öğrenmiş olacağım.”

cevabını verirdim.

Bazı kitaplara ileri yaşlarda özel bir kıymet nazarıyla bakarız. Ders kitaplarımızı hatta alfabelerimizi yeniden ele alıp okumak iste- riz. Onları hatırlamak kolay olmaz. Kitapların adını yazarından, renkli kapak resminden, içindeki konulardan çıkarırız; zihnimiz- de bu nitelikleriyle yer etmişlerdir. Samed Behrengi’nin Küçük Kara Balık masalı, okuduğum ilk kitaplar arasındadır. Bununla birlikte babamdan bir Yusuf kıssası dinlediğimi hatırlarım. Keşif- ler-İcatlar Ansiklopedisi, kimi çizgi romanlar da elimden geçmiştir.

Seksenlerde çocuk dünyamızı renklendiren onlarca imajdan baş- ka, bir de Türkiye Gazetesi Çocuk Dergisi’ni hatırlarım.

Thomas Carlyle, Kahramanlar1 adlı eserinin “Edebiyatçı Olarak Kahraman” bahsinde şöyle diyor: “Eğer düşünecek olursak, bir üniversitenin veya en yüksek okulun bize verdiği şey ilkokulun bize vermeye başladığı şeyden ibarettir: Okuma öğretmek. Çeşitli dillerde, çeşitli ilim dallarında okumayı öğreniyoruz; çeşitli türde kitapların alfabesini ve harflerini öğreniyoruz ama bilgiyi, nazari

1 Behzat Tanç tercümesi.

OKUMAYA BAŞLARKEN

Cantürk Coşkun

(2)

49 ..Cantürk Coşkun..

ŞUBAT 2020 TÜRK DİLİ

bilgiyi edindiğimiz kaynak, kitapların ta kendisidir. Her şey çeşitli hocala- rın bizim için ellerinden geleni yaptıklarından sonra, bizim kendiliğimiz- den okuyacağımız kitaplara bağlıdır. Günümüzde gerçek üniversite, bir kitap koleksiyonu demektir.”

Bereket versin, evimizde “gerçek üniversite seviyesinde bir kitap koleksi- yonu” vardı.

Çocukluk hikâyelerimin izini sürerken beni alıp götüren şeyler arasında, artık yüzüne bakmadığım fıkra ve bulmaca kitapları da vardı. Seksenler- de, hatta doksanlarda gazete ilaveleri, promosyonlar büyük ilgiye mazhar olurdu. Şimdi rağbet görmüyorlar; internet karşısında nüfuzlarını kay- bettiler. Şaşılacak bir şey yok. Yine de bütün bunların hazzına varabilmek kolay olmuyordu.

Ben çocukken çizgi roman, dergi temin etmek zordu. Temin imkânlarına kavuştuğumda ise yaşım büyümüştü. Yazının bu bölümünde, gelişigüzel okumalarımı anlatmaya devam etmeden önce bir fıkra kitabından bahse- deceğim. Gabrovo Anecdotes’i vaktiyle şimdi tezgâhı kapamış olan kitapçı arkadaşımdan satın almıştım. İngilizce merakıyla alakalı olarak kitapta yer verilen bazı fıkraları sözlük kullanarak okumaya çalışmış, başarama- yınca vazgeçmiştim. Gabrovo Anecdotes’in arka kapağında tükenmez ka- lemle Türkçe yazılmış bir not vardı. Bu not, kitaptan tercüme olmalıydı:

“Gülüş kuvvetlidir ve sağlamdır. Kim gülerse parasız kalmaz. Gülen ölmez.”

Öteden beri karikatür kitapları, mizah dergileri ve çizgi romanlar, okul hayatını sürdüren öğrenciler için kabul görmeyen şeylerdir. Bu tasarru- fun pek çok sebebi vardır. Öğrencilere eğlencelik değil; didaktik, okuma alışkanlığı kazandırmak için yerli ve millî duyguları dile getiren eserler tavsiye edilmektedir. Dinî kitapları da bunların arasında saymak yerinde olacaktır. Yukarıda anlatılan kitaplarla tanışma, ilk okuma denemelerin- den sonra öğretmenler gibi cami imamlarının da hocalık görevi üstlendiği Kur’an kurslarından söz edebilirim.

Ben de yaz tatillerinde elimde elifba ile hocaya giderdim. Rahle karşısına geçip Kur’an harflerini öğrenmeye çalıştığım kurslar herkese açıktı. Ma- hallemize yakın bir camide, hemen hemen her yaz bu kurslara devam et- tim. Ders; sabah saatlerinde başlar, öğle namazından önce tamamlanmaya çalışılırdı. Hoca, sıra ile karşısına öğrenciyi alır ve bir önceki derste kalınan yerden devam ederdi. Öğrenci dersi okurken hoca parmakla takip ederdi.

Bu esnada diğer öğrenciler sıra beklerdi. Kız öğrenciler ile erkekler birbi- rinden ayrılırdı. Ders, öğrenci sayısına bağlı olarak erken veya geç dağı-

(3)

50 TÜRK DİLİ ŞUBAT 2020

lırdı. Cami haricinde, cami görevlilerinin lojmanlarında ders yapıldığı da olurdu. Okumayı söken öğrenci; kendini başarılı sayar, kursu bırakırdı.

Yaz aylarına denk gelen Ramazanlarda kurslar daha yoğun ilgiyle karşı- lanırdı. Derslerde, öyle sıkı bir disipline tabi tutulmazdık. Falaka hikâye- lerinde portreleri çizilen hocalar yoktu. Kursa gittiğim son yaz tatilinde hocamız değişmişti. Bu yeni hoca, öbürlerinden farklı bir metot izliyordu.

Karşısına gelen öğrencilere, bilhassa ilkokul öğrencilerine Kur’an sure- lerini ezberlettikten sonra elifba ile devam ediyordu. Ders başlar başla- maz önce onlarla meşgul oluyor, sonra okumayı ilerletmiş öğrencilerine dönüyordu.

Başka camilerde de bu şekilde Kur’an kursları verilmekteydi. Kur’an kursu öğrencileri başta sayıca az olmakla birlikte zamanla artardı. Hocalardan birinin adını sıklıkla işitirdim. Mehmet Hoca, cuma namazlarında hutbe okurdu. Kurslar, Ramazan derken tatil biter; okul başlardı. Zaten bir süre sonra derslere devam etmez olmuştum. Kursun son senesi, mahalle arka- daşlarımdan birinin “Her sene gidiyorsun, hâlâ öğrenemedin mi?” deyi- şini hatırlıyorum. Doğrusu şuydu: Öğrenip öğrenmediğim konusunda te- reddüt eder; alfabeyi hatırlamak, bilgilerimi tazelemek maksadıyla kurs- lara devam ederdim.

Referanslar

Benzer Belgeler

doğrultusunda yaşayan ve aynı zamanda mezhebi temsil eden bir topluluktur. Özellikle temsil boyutu mezhebin varlığı ve sürekliği için hayati önemi haizdir. Nitekim

(2017).İlkokul öğrencilerinin okuma tutumlarının çeşitli değişkenler açısından incelenmesi. Tutumların ölçülmesi ve spss ile veri analizi, Nobel Yayın Dağıtım,

• 1950-60 arasında öğretmenler için müze ile eğitim el kitabı, UNESCO Bölge Semineri kitapçığı Türkçe’ye çevrisi, Kültür şuralarında müze eğitimi vurgusu.

Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde pänd turur (F.); ol Ķur’ān Ǿibret erür pārsālarġa yaǾnį pend erür (Ar.+F.); ögütlemek (T.); Ķurǿān naśįĥatdur (Ar.);

Bu durumda, med harfinden sonra lâzımî sükûn geldiği için medd-i lâzım olur.. Cezimli harflerin sükûnu da

Ata arasında Büyük Günalı ve İman konuları çerçevesinde ortaya çıkan bir fikri ayrılığın ilk ayrışma ve kırılmaya dönüştüğünü ifade etmektedir.s

Ebû Hanîfe’ye göre besmeleler surelerin başında ayrı âyetler olduğu için namazda yalnızca Fâtiha’dan önce sessiz olarak okunur, Fâtiha’yı takip eden ve zamm-ı

Yeşil bayrağa ( ) bastıktan sonra Oyuna Başla düğmesine tıklayarak oyuna başlayalım.. Oyunun amacı, yön okları ile karakterimizi zigzaglara çarpmadan