• Sonuç bulunamadı

HAFTANIN VAAZI CUMA KUR ÂN IN TOPLANDIĞI SURE: FATİHA. Hazırlayan: Bilgin EKŞİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "HAFTANIN VAAZI CUMA KUR ÂN IN TOPLANDIĞI SURE: FATİHA. Hazırlayan: Bilgin EKŞİ"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

HAFTANIN VAAZI

08.01.2021 – CUMA

KUR’ÂN’IN TOPLANDIĞI SURE:

FATİHA

Hazırlayan: Bilgin EKŞİ

(2)

2

İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:

"Cibril (aleyhisselâm), Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in yanında otururken yukarıda kapı sesine benzer bir ses işitti. Başını göğe doğru kaldırdı. Cibril (aleyhisselâm) dedi ki:

"İşte gökten bir kapı açıldı, bugüne kadar böyle bir kapı asla açılmamıştı."

Derken oradan bir melek indi.

Cibril (aleyhisselâm) tekrar konuştu:

"İşte arza bir melek indi, şimdiye kadar bu melek hiç inmemişti."

Melek selam verdi ve Hz. Peygamber (s.a.v)'e:

"Sana verilen iki nuru müjdeliyorum. Bunlar, senden önce başka hiçbir peygambere verilmemişlerdi:

Onların biri FÂTİHÂ SÛRESİ, diğeri de BAKARA SURESİ'NİN SON KISMI (Amenerresulu).

Onlardan okuduğun her harfe mukabil sana mutlaka büyük sevap verilecektir." dedi. (Müslim, Müsâfirîn 254;)

RESULÜLLAHA VERİLEN NUR: FATİHA

(3)

3

Ebu Saîd İbnü'l-Muallâ (ra) rivayetine göre;

"Ben Mescid-i Nebevi'de namaz kılıyordum. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) beni çağırdı. Fakat (namazda olduğum için) icabet edemedim.

Sonra yanına gelerek: Ey Allah'ın Resûlü namaz kılıyordum (bu sebeple cevap veremedim diye özür beyan ettim). Bana:

ْمُكاَعَد اَذِا ِلوُسَّرلِلَو ِهّٰلِل اوُبي ٖجَتْسا اوُنَمٰا َنيٖذَّلا اَهُّيَا اَي

"Allahu Teâlâ Kitabında "Ey iman edenler, Allah ve Resûlü sizi çağırdıkları zaman hemen icâbet edin" buyurmuyor mu?" (Enfal, 24) dedi ve arkasından ilave etti:

"Sen mescidden çıkmazdan önce, sana Kur'ân-ı Kerîm'in (sevapca) en büyük sûresini öğreteyim mi?" dedi ve elimden tuttu.

Mescidden çıkacağı sırada ben: "Sana en büyük sureyi öğreteceğim" dememiş miydiniz? dedim.

Bana: "O sure Elhamdü lillâhi Rabbi'l âlemin dir ki(namazlarda tekrar tekrar okunan) yedi âyet (es-Seb'u'l-Mesânî) ve bana verilen yüce Kur'ân'dır"

buyurdu." (Buhari)

RESULULLAHIN DİLİNDEN FATİHA SURESİNİN FAZİLETİ

(4)

4

Değerli Kardeşlerim;

Allah’ın izniyle Fatiha Suresini tefsir edeceğiz.

Çünkü bu sure çok büyük değeri olan bir suredir ki Rasulullah (s.a.v.) de şöyle buyurmaktadır:

ِباَتِكْلا ِةَحِتاَفِب ْأ َرْقَي ْمَل ْنَمِل َةَلاَص َلا

“(Namazda) Fatiha Sûresini okumayan kimsenin namazı yoktur’’ [Müslim]

Bir başka hadiste ise;

َيِهَف ِباَتِكْلا ِ مُأِب اَهيِف ُأ َرْقُي َلا ٍةَلاَص ُّلُك جاَد ِخ

“İçerisinde Fatiha Sûresi okumayan her namaz, eksiktir” [Müslim, Salat 41]

FATİHASIZ NAMAZ OLUR MU?

(5)

5

Kıymetli Müslümanlar;

Namazın ilk rekâtındaki Fatiha suresine Eûzü Besmele ile başlıyoruz.

Çünkü:

َتْا َرَق اَذِاَف ِمي ٖج َّرلا ِناَطْيَّشلا َنِم ِ هللّٰاِب ْذِعَتْساَف َنٰا ْرُقْلا

Kur'an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın.

[Nahl Suresi 98. Ayet]

Neden Peki bu ayet nazil olmuş, bilindiği üzere;

Asıl adı İblîs olan şeytan, Allah’ın “Âdem’e secde et!”

emrine uymadığı, kendisinin daha üstün olduğunu ileri sürerek emre karşı geldiği için meleklerin vatanından (melekût âlemi) kovulup sürgün edilmiş; o da imtihan dünyasında Allah’ın kullarını,

َنوُثَعْبُي ِم ْوَي ىٰلِا ىٖن ْرِظْنَا َلاَق

O’nun yolundan ve rızasından ayırmak için uğraşmayı kendine vazife edinmiştir ve Allah’tan süre istemiştir.

(A‘râf 7/11-17)

FATİHA SURESİNE BESMELE İLE BAŞLARIZ

(6)

6

Değerli Müminler;

Eûzü besmele kişinin sigortasıdır.

Çünkü;

Allah’tan insanları doğru yoldan çıkarmak için süre isteyen Şeytan’a;

َني ٖرَظْنُمْلا َنِم َكَّنِا َلاَق

Allah da, "Sen süre verilenlerdensin" dedi. [Araf Suresi 15. Ayet]

Ayetinde de sabit olunduğu üzere istediği süre verilmiştir.

Ve Şeytan’da;

َمي ٖقَتْسُمْلا َكَطا َر ِص ْمُهَل َّنَدُعْقَ َلا ىٖنَتْي َوْغَا اَمِبَف َلاَق

Şeytan dedi ki: ‘’(Öyle ise) beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için senin dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım.’’ [Araf Suresi 16. Ayet]

…diyerek her güzel işimizden bizi uzaklaştırarak bizleri yanlışa sürükleyeceğini ifade etmiştir.

EÛZÜ BESMELE SİGORTAMIZDIR

(7)

7

KONU İLE İLGİLİ KISSA:

ُهَدْنِع ُنْحَنَو ،َمَّلَسَو ِهْيَلَع ُهَّللا ىَّل َص ِّيِبَّنلا َدْنِع ِنالُجَر َّبَتْسا َلاَقَف ،ُهُهْجَو َّرَمْحا ِدَق ،ًاب َضْغُم هَب ِحا َص ُّبُسَي اَمُهُدَحَأَو ،ٌسوُلُج

يِّنِإ :ملسو هيلع هللا ىلص ُّيِبَّنلا َبَهَذَل اَهَلاَق ْوَل ًةَمِلَك ُمَلْعَأل

ُد ِجَي اَم ُهْنَع

ِمي ِجَّرلا ِناَطْيَّشلا َنِم ِهَّللاِب ُذوُعَأ :َلاَق ْوَل

İki adam Rasûlullah'ın yanında tartışıyordu. Biz de orada oturuyorduk. Onlardan birisi çok öfkelendi ve arkadaşına sövdü, yüzü kıpkırmızı olmuştu. Bunun üzerine,

Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: ‘’Ben bir cümle biliyorum ki onu okuyanın tüm öfkesi gider. O cümle Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım cümlesidir.”

Kaynak: (Buhari Süleyman b. Surad’dan nakletmiştir) EÛZÜ BESMELENİN FAZİLETİ İLE İLGİLİ HADİS

(8)

8

Kur’an okurken emredilen Eûzübillahimineşşeytanirracim kısmıdır.

Bunu okumak vaciptir.

Besmele ise sünnettir. Lakin namazda ise:

İmam Şâfiî Fâtiha sûresinin başındaki besmeleyi bu sûreden bir âyet olarak kabul etmiştir.

Ebû Hanîfe’ye göre besmeleler surelerin başında ayrı âyetler olduğu için namazda yalnızca Fâtiha’dan önce sessiz olarak okunur, Fâtiha’yı takip eden ve zamm-ı sûre denilen sûre ve âyetlerden önce ise besmele okunmaz.

Besmele çoğunlukla sesli okunur.

Ebu Hanife (r.a.), besmelenin de sessiz okunması gerektiği görüşündedir.

Bu yüzden Hanefi Mezhebinde kıraate “Elhamdülillâhi Rabbil âlemîn. (Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun)”

şeklinde başlanır.

Ama çoğunluk besmelenin sesli okunması gerektiğini söylerler. İstiaze ise (Eûzü billahi mine'ş-şeytâni'r-racîm) âlimlerin hepsinin ittifakı ile namazda sessiz olarak okunur.

FATİHA SURESİ BAŞINDAKİ BESMELENİN HÜKMÜ

(9)

9

Değerli Müminler;

FATİHA 3 KISIMDAN OLUŞUR:

1. KISIM: Allah’a Hamd yani teşekkür etme ve onu sıfatlarıyla yüceltme kısmıdır. (2. 3. ve 4. ayetler) 2. KISIM: Kulluğu Allah’a arzetme kısmıdır. (5. ayet) 3. KISIM: Allah’tan istekte bulunma kısmıdır. (6. ve 7.

ayetler)

Şimdi 1. KISIM ile Fatiha Suresinin Tefsirini Yapalım:

ِنيٖ دلا ِمْوَي ِكِلاَم ِمي ٖحَّرلا ِنٰمْحَّرلَا َنيٖمَلاَعْلا ِّبَر ِهّٰلِل ُدْمَحْلَا

Bu bölümdeki üç ayette ifade edilen mana;

 HAMD, âlemlerin rabbi olan ALLAH’a mahsustur.

 O’ rahman ve rahimdir.

 O’ din gününün maliki (sahibidir)

FATİHA SURESİ 3 KISIMA AYRILIR

(10)

10

BİRİNCİ KISIMDA GEÇEN;

Allah’ın;

Rab, Rahman, Rahim gibi Yüce Sıfatlarından bahsedilmektedir. Peki, bu sıfatların manası nedir;

Rab;

terbiye eden, besleyip büyüten, istediği şekle sokan, kullarına “yap, yapma!” diye tekliflerde bulunan, bazen sevindiren, bazen korkutan ve yavaş yavaş yetiştirip kemâle erdiren demektir.

Rahmân,

bu surede Allâh'ın ikinci sıfatı olup pek merhametli, sonsuz ve umûmî rahmet sahibi demektir.

Başka bir deyişle Rahmân;

her varlığa yaradılışının gerektirdiği gayeye göre bir takım kabiliyetler veren, şahsının ve türünün yaşaması için gereken her şeyi hepsine birden bunların isteyip istemediğine, çalışıp çalışmadığına, îmanlı veya îmansız olduğuna bakmayarak vermiş olan ezelî, geniş, sonsuz rahmet sahibi demektir.

FATİHA SURESİNİN BİRİNCİ KISMI

(11)

11

Rahîm;

çok merhamet edici demektir. Bu da, Allah’ın üçüncü sıfatıdır.

Allah’ın Rahîm sıfatını taşımasının anlamı şudur

:

Akıl ve iradeye, iyiyi kötüden seçme kudretine sahip olarak yaratmış olduğu insanlara Allah, rahman sıfatının gerektirdiğinden fazla olarak, çalışmalarının karşılığı artı nimetler verir.

Allah’ın bu nimetlerine kavuşmak için

her şeyden evvel, insanın iradesini kullanarak çalışması, Allah’ın gösterdiği yoldan yürümesi gerekir. Allah isterse onun bir amelini bin bir mükâfat ile de karşılar. Bu rahîm sıfatının gereğidir.

"Mâliki yevmi'd-dîn"

(Din Günü'nün Sahibi), Yüce Allah’ın surede geçen diğer sıfatıdır.

Bu sıfatı gereğince

Allah, insanın yaptığı her iyi ve kötü işin karşılığını mutlaka ahirette verir.

(12)

12

İKİNCİ KISIM İSE:

ُنيٖعَتْسَن َكاَّيِاَو ُدُبْعَن َكاَّيِا

iyyâke ne’abüdü ve iyyâke nestaîn "Yalnız sana ibadet ediyoruz ve sadece senden yardım diliyoruz" diye bir bey'at anlaşması yaptırmak üzere bize konuşma hakkı veriyor.

Bakınız;

Allah cc. neden

iyyâke abüdü ve iyyâke estaîn

değilde,

iyyâke ne’abüdü ve iyyâke nestaîn

demiş.

Allah cc. Bizi bizden daha iyi biliyor. Bu sebeple abüdü (sana kulluk ediyorum) yerine ne’abüdü (sana kulluk ediyoruz) diyoruz. Çünkü bir sonraki ayetlerde rabbimizden istekte bulunacağız. İşte bu sebeple ne’abüdü diyoruz. Olur ki senin sevdiğin, hatırını saydığın kulların vardır. Onları da işin içine katarak diyorum Allahım yalnız sana kulluk ederiz diye.

Allah cc. Bu söze, Peki kulum derdin ne, bu kulluğunun karşılığında benden ne istiyorsun diye soruyor;

İŞTE BURASIDA FATİHANIN ÜÇÜNCÜ ve SON KISMIDIR.

FATİHA SURESİNİN İKİNCİ KISMI

(13)

13

ÜÇÜNCÜ ve SON KISIMDA İSE:

َميٖقَتْسُمْلا َطاَر ِّصلا اَنِدْھِا

َنيٖ لا َّضلا اَلَو ْمِهْيَلَع ِبو ُضْغَمْلا ِرْيَغ ْمِهْيَلَع َتْمَعْنَا َنيٖذَّلا َطاَرِص

Ve biz de bütün sosyal vicdanımızla konuşarak söze başlayıp bu anlaşmayı yapıyor ve o bağlantı ilişkisini böyle ezelî bir rahmet ile zevalsiz bir sosyal ve hukukî sözleşmeyi yapıyoruz.

O vakit

"neste'în"

(Allah’ım senden yardım diliyoruz) derken biz de bir irademizin, bir şeyi istemeye hak ve yetkimizin olduğunu anlıyoruz ve derhal;

ihdinassırâtel müstakîm, sırâtellezîne enamte

aleyhim, ğayrilmağdûbi aleyhim

veleddâllîn

duası ile Allah'ın huzurunda yer alarak sonuna kadar söylüyoruz.

FATİHA SURESİNİN ÜÇÜNCÜ KISMI

(14)

14

Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz de bu hadisi şöyle açıklıyor:

Kul Elhamdülillâhi rabbil âlemîn der;

Allah da; "kulum bana hamdetti" der;

Kul errahmânirrahîm der;

Allah da "kulum beni övdü" der;

Kul mâliki yevmiddîn der,

Allah da der ki; "kulum beni ululadı".

Ve buraya kadar benimdir.

iyyâke ne’abüdü ve iyyâke nestaîn kulumla benim aramda,

Sûrenin sonu ise yalnız kuluma aittir ve kulumun istediği kendi hakkıdır, ihdinassırâtel müstakîm, sırâtellezîne enamte aleyhim, ğayrilmağdûbi aleyhim veleddâllîn diyor.

[Müslim, “Salât”, 38, 40; Ebû Dâvûd, “Salât”, 132; İbn Mâce, “Edeb”, 52.]

(15)

15

Değerli Kardeşlerim;

“Âmîn”, Yüce Allah’ın kabul etmesini temenni amacıyla duanın sonunda söylenen sözdür. Hz. Peygamber (s.a.s.), duanın sonunda “âmîn” denilmesini tavsiye etmiştir.

(Buhârî, Ezan, 111;)

Hanefî mezhebine göre Fâtiha’nın sonunda “âmîn” in gizli söylenilmesi sünnettir. Bu konuda imam, cemaat ve yalnız başına kılanlar arasında fark yoktur. (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, II, 172)

Şâfiî mezhebine göre ise “âmîn”, açık kıraatli namazlarda açıktan, gizli kıraatli namazlarda gizlice söylenir.

(Şîrâzî, el-Mühezzeb, I, 139-140)

"İmam namazda Fatiha okurken,

(

َني ٖ لاَّضلا َلا َو ْمِهْيَلَع ِبوُضْغَمْلا ِرْيَغ

) deyince, ey cemaat si de 'Âmin' deyiniz.

Her kimin âmin demesi meleklerin âmin demelerine denk gelirse, onun geçmiş günahları mağfiret olunur." (Buhari)

FATİHA SURESİNİN SONUNDA ÂMİN DEMENİN FAZİLETİ

(16)

16

Meleklerin âminleri ile cemaatin âminlerinin denk düşmesi ise iki farklı şekilde yorumlanmıştır:

Birincisi:

bunun söylenişte ve zamanlamada denk düşmesidir.

Bunun için melekler

nasıl gaflet içinde olmaksızın tam zamanında söylerlerse¸ cemaatin de aynı titizlik ve dikkat ile âmin demesi gerekmektedir.

İkincisi ise¸

İbn Hibban'ın dile getirdiği üzere¸ melekler bu âminleri nasıl riyâdan¸ gösterişten¸ kendini beğenmişlikten uzak bir şekilde samimi olarak söylüyorlarsa¸ mü'minin de aynı samimiyet ve ihlas ile söylemesi gerekir.

İşte şayet

âminlerdeki ihlas ve samimiyet birbirini tutarsa hadiste sözü edilen dereceye nâil olunacaktır.

Değerli Hocam,

Vaazlarımızın daha fazla kitleye ulaşabilmesi için bu vaazımızı paylaşmanızı istirham ediyorum.

Hayırlı Cumalar Diliyorum

Referanslar

Benzer Belgeler

Peygamber’in (s.a.s.) , Cibril’den öğrenmeye muhtaç olduğu âyet- ler vardı Zira O, Resûlullah’ın müşahede etmediği ahvali müşahede edi- yordu. Bize göre

* Kur’an-ı Kerim’in Türkçe’ye tercüme çabalarına, esas itibariyle imparatorluktan ulus devlete geçiş sürecinde, batılılaşma/moderleşme çabalarının en

AHİRET GÜNÜNÜ DAHA İYİ ANLAMA ve HAZIRLANMA İKLİMİ: ÜÇ AYLAR 1..

Yukarıda zikrettiğimiz anlamlar çerçevesinde Lafza-i Celâl; ‘teabbüd etmek, kulluk etmek, insanın kainatın herc-ü merçliği içinde sığınacağı ve sükûnete ulaşacağı

Allah c.c biz kullarına karşı çok merhametli olduğu için Kuranı Kerimde bizlere ahiret azabından korunmanın, dünya hayatında mutlu ve huzurlu yaşamanın yolları ile

Allah c.c dünya hayatının geçiciliği husunda tefekkür etmemizi istiyor bu hayattaki tüm makamların son bulacağı ve kalıcı hayatın ahiret hayatı olduğu hususunda kuranı

Kelime olarak REGAİP, herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarf etmek demektir.. Kandiller zincirinin ilk halkası olan

Ayette Hz. Mûsâ’ya dokuz tane mucize verildiğinden bahsedildiği halde bu mucizeler hakkında herhangi bir bilgi verilmemektedir. Çünkü Kur’ân’ın daha önce farklı