KARŞILAŞTIRMALI SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMLERİ
11. HAFTA
DANİMARKA SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ
• İsveç’le birlikte İskandinav refah modelinin
temsilcisi olan, küçük nüfusuna rağmen dünya ekonomisinde önemli bir yeri olan Danimarka Hollanda ile birlikte batı Avrupa’daki refah
reformunun örnek vakası olmuştur (Cox, 2001;463).
• Danimarka’da reformun temel nedenlerinden birisi kişisel tasarrufların düşük olmasıdır.
1980’li yıllarda kişisel tüketimi düşürerek, tasarrufu arttırarak enflasyonla mücadele etmek kamu politikalarının temel
amaçlarından biridir. (Rein ve Anderson, 2008:144).
• Danimarka’da da sosyal güvenliğin
dönüştürülmesi çabası 1970’lere kadar
uzanmaktadır. 1973 yılında sosyal güvenlikte yönetimsel bir reform yapılmış ve sosyal
hizmet kaynakları (personel dâhil) ulusal düzeyden bölgesel ve belediye düzeyine çevrilmiştir (Haanes-Olsen,1987,20).
• Danimarka sosyal demokrasi kültürünün
yoğun olduğu bir ülke olduğu ve aynı zamanda toplumsal barışın uzun zamandır ekonomik
gelişmeyle desteklendiği bir ülke olduğu için sosyal diyalog önemli bir karar mekanizması olarak görev yapmaktadır.
• Örneğin çok ayaklı bir emeklilik modeli İsviçre, Avusturalya ve Birleşik Krallık’ta yasa ile
getirilmişken Danimarka’da (ve Hollanda’da) benzer bir model toplu pazarlıkla ve devletin cesaretlendirmesi ile –fakat zorlama olmadan- başarılmıştır (James,1998:8).
• Danimarka özelinde daha belirgin hale gelen şey, söz konusu değişimin, sosyal güvenlik veya daha geniş bir
başlık olarak refah devletinin reformundan ziyade, sosyal olduğu kadar iktisadi de olan bir paradigma değişimidir.
• Bu anlamda literatürdeki welfare-workfare tarışmasını referans alacak şekilde değerlendirilmelidir. Örneğin
1993 yılında sosyal komisyon bir dizi rapor yayınlayarak,
‘ödeme alınan tembelliğin-işsizlik kast ediliyor- ödeme alınan bir işten daha karlı olduğunu’ ifade etmiştir
• Bu yüzden bazı insanların çalışma hayatına dâhil olmadığını vurgulayarak, ortalama
ücretin altındakilere sosyal yardımın
azaltılması, emeklilik yaşının yükseltilmesi, işsizlik yardımları için beş yıllık bir limit
getirilmesi gibi bir tedbirler önermiştir (Cox,2001,478).
• Bu tür bir geçişin yaratacağı sosyal gerilimi önlemek için anayasaya gönderme yapan sosyal komisyon, güçlü bir muhalefetin de
önünü kesmiş ve tartışmayı başka bir boyuta taşımış görünmektedir. Asıl vurgu yapılan iki madde aşağıdaki gibidir:
• “Ortak refaha geliştirmek için elverişli her vatandaş hayatını idame ettirmesine olanak verecek şartlar altında çalışma şansına sahip olmalıdır.
• Eğer bir kimse kendisini veya ailesini
destekleyemeyecek ve başkasından yardım alamayacak durumda ise kamu desteğine hak kazanır. Bununla birlikte yasanın emrettiği
talimatlara uymak zorundadır” (Cox,2001,479).
• Danimarka’da diyalog mekanizmaları yanında medya gibi geniş kitlelere ulaşan kanallar
kullanılarak, toplum yönlendirilmeye çalışılmıştır. Öyle ki sosyal komisyonun
raporları medyada geniş yer bulmuş ve gelir transferlerinin kontrolden çıktığını
düşünenlerin sayısı 1994’te nüfusun %29 iken 1996’da %54’i olmuştur”.
• Böylelikle reform tartışmaları, reformun gerekli
olduğu argümanı ile beslenmiştir.Reformun gerekli olduğu düşüncesi yayılmasından destek alan Sosyal Demokratların liderliğindeki koalisyon, birçok
önemli yasa çıkarma şansı elde etmiştir.Böylelikle
“aktif işgücü piyasaları kanunu” ve “yerel
yönetimlerin yardım için belirlediği işlere ilişkin
kanun” ile emeklilik sisteminin toptan revizyonuna ilişkin kanunlar hayata geçirilmiştir (Cox,2001,480).