• Sonuç bulunamadı

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ"

Copied!
17
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

© T.C. Adalet Bakanlığı, 2014. Bu gayriresmî çeviri, Adalet Bakanlığı, Uluslararası Hukuk ve DıĢ ĠliĢkiler Genel Müdürlüğü, Ġnsan Hakları Daire BaĢkanlığı tarafından yapılmıĢ olup, Mahkeme açısından bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Bu çeviri, davanın adının tam olarak belirtilmiĢ olması ve yukarıdaki telif hakkı bilgisiyle beraber olması koĢulu ile Adalet Bakanlığı, Uluslararası Hukuk ve DıĢ ĠliĢkiler Genel Müdürlüğü, Ġnsan Hakları Daire BaĢkanlığına atıfta bulunmak suretiyle ticari olmayan amaçlarla alıntılanabilir.

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

AKTÜRK / TÜRKİYE KARARI (Başvuru no. 70945/10)

KARAR

STRAZBURG 13 KASIM 2014

İşbu karar Sözleşme'nin 44 § 2 maddesinde belirlenen koşullara uygun olarak kesinleşecektir. Şekli düzeltmelere tabi olabilir.

(2)
(3)

Aktürk / Türkiye davasında,

Başkan,

Guido Raimondi, Yargıçlar,

IĢıl KarakaĢ, András Sajó, Nebojša Vučinić, Egidijus Kūris, Robert Spano, Jon Fridrik Kjølbro,

ve Bölüm Yazı İşleri Müdürü Stanley Naismith’in katılımıyla oluĢturulan Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi (Ġkinci Bölüm) heyeti yapılan gizli müzakereler sonrasında 14 Ekim 2014 tarihinde aĢağıdaki kararı vermiĢtir:

USUL

1. Türkiye Cumhuriyeti aleyhine açılan 70945/10 no’lu dava, bir Türk vatandaĢı olan Ender Bulhaz Aktürk’ün (“baĢvuran”) 21 Eylül 2010 tarihinde Ġnsan Hakları ve Temel Hakların Korunmasına ĠliĢkin SözleĢme’nin (“SözleĢme”) 34. maddesi uyarınca yapmıĢ olduğu baĢvurudan ibarettir.

2. BaĢvuran Ġstanbul’da görev yapan avukat O. GümüĢtaĢ tarafından temsil edilmiĢtir. Türk Hükümeti (“Hükümet”) ise kendi görevlileri tarafından temsil edilmiĢtir.

3. BaĢvuru 18 Haziran 2012 tarihinde Hükümet’e iletilmiĢtir.

(4)

OLAYLAR VE OLGULAR

DAVANIN KOġULLARI

4. BaĢvuran 1982 yılında doğmuĢtur ve Ģu sırada Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunmaktadır.

5. On üç polis memuru tarafından imzalanan yakalama tutanağına göre, 18 Mart 2009 tarihinde saat 14.15’te baĢvuran kimlik komtrolü için polis memurları tarafından durdurulmuĢtur. BaĢvuran, polis memurlarına direnmiĢ ve ateĢ açarak bir polis memurunun ölümüne neden olmuĢtur.

Diğer polis memurları baĢvuranı etkisiz hale getirmek için güç kullanmıĢ ve yakalamıĢlardır. BaĢvuranın çantasında birçok sahte kimlik kartı bulunmuĢtur.

6. Saat 17.15’de baĢvuran sağlık muayenesi için Bursa ġevket Yılmaz Devlet Hastanesi’ne gönderilmiĢtir. Alınan sağlık raporunda, baĢvuranın sırtında keskin olmayan bir aletin yol açtığı yüzeysel sıyrıklar ve kafasının ön kısmında morluklar tespit edildiği belirtilmiĢtir. Ayrıca raporda, baĢvuranın bileklerinde kelepçenin sebep olmuĢ olabileceği abrazyonlar görüldüğü belirtilmiĢtir. Rapoda, baĢvuranın vücudundaki yaraların hayatını tehdit edecek mahiyette olmadığı sonucuna varılmıĢtır.

7. BaĢvuran, daha sonra Kestel Ġlçe Emniyet Müdürlüğü’ne götürülmüĢtür. Tutuklu kiĢilerin haklarını açıklayan forma göre, baĢvurana avukat yardımından faydalanma hakkı, sessiz kalma hakkı ve tutuklandığından aile üyelerini haberdar etme hakkı dâhil olmak üzere hakları hatırlatılmıĢtır. Yedi polis memuru tarafından imzalanan bir rapora göre, polis, baĢvuranın kimliğini tespit etmek için parmak izi incelemesi gerçekleĢtirmeye çalıĢmıĢtır. Ancak baĢvuran, direnmiĢ, sloganlar atmıĢ, makineye kafasını vurmaya çalıĢmıĢ ve yanındaki eĢyalara tekme atmıĢtır.

BaĢvuran, polis merkezinde dövüldüğünü iddia etmiĢtir.

(5)

8. BaĢvuran, daha sonra Bursa Ġl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ġubesi’ne nakledilmiĢtir. BaĢvuran, orada kötü muameleye maruz kaldığını iddia etmiĢtir. BaĢvurana göre, Bursa Güvenlik Merkezi’nin zemin katında testisleri sıkılmıĢ, kollarından asılarak hortumla soğuk suyla ıslatılmıĢ, soğuk havaya maruz bırakılmıĢ, buzla kaplı bir battaniyenin üzerine yatmaya zorlanmıĢ ve dövülmüĢtür.

9. Polis tarafından hazırlanan bir rapora göre, 19 Mart 2009 tarihinde saat 19.00 sularında baĢvuran dört polis memuru tarafından Ġstanbul’a götürülmüĢ ve yasadıĢı bir örgüt olan MLKP (Marksist-Leninist Komunist Partisi) tarafından hücre olarak kullanılan evi göstermesi istenmiĢtir.

Raporda, baĢvuranın evi bulamaması nedeniyle, 20 Mart 2009 tarihinde saat 4.15’te Bursa Ġl Emniyet Müdürlüğü’ne geri döndükleri belirtilmiĢtir. Söz konusu rapor, dört polis memuru tarafından imzalanmıĢtır. Ancak, baĢvuran raporu imzalamayı reddetmiĢtir.

10. BaĢvuran, 20 Mart 2009 tarihinde, polis memurunu öldürdüğü ve MLKP ile iliĢkisi olduğu iddiasıyla bağlantılı olarak avukatının mevcudiyetinde Bursa Ġi Emniyet Müdürlüğü’nde sorgulanmıĢtır.

BaĢvuran, susma hakkını kullanmıĢtır.

11. Aynı gün, baĢvuran Bursa Adli Tıp Kurumu’na götürülmüĢtür.

Muayenesi sırasında, baĢvuran gözaltında tutulduğu sırada kötü muameleye maruz kaldığı konusunda Ģikâyetçi olmuĢtur. BaĢvuran, dövüldüğünü, kollarından asıldığını, hortumla soğuk su tutularak ıslatıldığını ve vücuduna buz küpleri yerleĢtirildiğini iddia etmiĢtir. Sağlık muayenesinde, baĢvuranın sol göz kapağının altında hematoma, kafasının arka tarafında kırmızı renkli ve 5 x 10 cm boyutunda bir morluk ve ĢiĢlikler, ve sağ gözünde ve periorbital bölgesinde mor renkli ezikler tespit edilmiĢtir. Ayrıca, baĢvuranın sol kaĢında, elmacık kemiğinde, ağzının her iki yanında, kaĢlarının arasında, sol kolunda, her iki bileğinde ve ayrıca penisinde birçok morluk tespit edilmiĢtir. Doktor, baĢvuranın bileklerindeki morlukların kelepçe kullanımı nedeniyle oluĢmuĢ olabileceğini belirtmiĢtir. Ayrıca,

(6)

baĢvuranın nefes darlığı, baĢ ağrıları ve kaburgalarındaki ağrıdan Ģikâyet ettiği belirtilmiĢtir. Doktor, göğüs cerrahisi, beyin cerrahisi ve iç hastalıkları bölümlerinden görüĢ talep etmiĢtir.

12. Aynı gün daha sonra, baĢvuran, avukatının mevcudiyetinde, hem Kestel Cumhuriyet savcısı hem de Kestel Sulh Ceza Mahkemesi’nde görev yapmakta olan sorgu hâkimi tarafından sorgulanmıĢ ve susma hakkını kullanmıĢtır. Dava dosyasındaki kanıtlara dayanarak, hâkim, baĢvuranın tutuklanmasına hükmetmiĢtir.

13. BaĢvuran, 21 Mart 2009 tarihinde saat 1.40 sularında, Bursa Uludağ Üniversitesi Hastanesi’nin acil servisine götürülmüĢtür. Hastanede, baĢvuran, özellikle beyin cerrahisi, genel cerrahi, göğüs cerrahisi ve radyoloji bölümlerinden olmak üzere birçok doktor tarafından muayene edilmiĢtir. Radyoloji muayenelerinde, kemiklerinde, ciğerlerinde veya kalbinde herhangi bir anormalliğe rastlanmamıĢtır. Genel cerrahi uzmanı, ameliyata gerek olmadığını belirtmiĢtir. Son olarak, göğüs cerrahı hazırladığı raporda baĢvuranın solunumla ilgili herhangi bir problemi olmadığını, ancak özellikle sırtında olmak üzere vücudunda birçok morluğun olduğunu belirtmiĢtir. Ayrıca, kaburga kemiklerinde kırığa rastlanmamıĢtır. Dosyadaki bilgilere göre, baĢvuran acil servisten saat 4.00 sularında ayrılmıĢtır.

14. 21 Mart 2009 tarihinde daha sonra, baĢvuran göğsünde ağrı olduğu Ģikâyetiyle Bursa Devlet Hastanesi’nin acil servisine götürülmüĢtür. Genel cerrahi, beyin cerrahisi ve radyoloji bölümlerinde görevli doktorların muayenesinden sonra, acil serviste görevli bir doktorun hazırladığı raporda, baĢvuranın sekizinci ve dokuzuncu kaburga kemiklerinin kırık olduğu ve baĢvuranın vücudunda yaralanmaların travma sonrası meydana geldiği sonucuna varmıĢtır. Buna göre, baĢvuran takip ve gözlem için acil servis bölümüne kabul edilmiĢtir.

15. BaĢvuran, 30 Mart 2009 tarihinde Bursa Cumhuriyet BaĢsavcılığına Ģikâyette bulunmuĢ ve gözaltında bulunduğu sırada kötü muameleye maruz

(7)

kaldığını iddia etmiĢtir. Dilekçesinde, baĢvuran Kestel Ġlçe Emniyet Müdürlüğü’nde dövüldüğünü ileri sürmüĢtür. Ayrıca, baĢvuran, Bursa Ġl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ġubesi’ne nakledildikten sonra testislerinin sıkıldığını, dövüldüğünü, kollarından asılıp hortumla soğuk suyla ıslatıldığını, soğuk havaya maruz bırakıldığını ve buzla kaplı bir battaniyenin üzerine yatmaya zorlandığını iddia etmiĢtir. BaĢvuran, ayrıca, yüzleĢtirildikleri takdirde kendisine kötü muamelede bulunan polis memurlarını teĢhis edebileceğini belirtmiĢtir.

16. BaĢvuranın Ģikâyetinin ardından, Bursa Cumhuriyet savcısı baĢvuranın kötü muameleye maruz kaldığına iliĢkin iddiaları hakkında soruĢturma baĢlatmıĢtır. Bu bağlamda, baĢvuran 31 Mart 2009 tarihinde ifade vermiĢ ve gözaltında tutulduğu sırada kötü muameleye maruz kaldığını ayrıntılı bir Ģekilde anlatmıĢtır. BaĢvuran, ayrıca, kendisine kötü muamelede bulunan polis memurlarını teĢhis edebileceğini ileri sürmüĢtür.

17. Cumhuriyet savcısı, baĢvuranın yakalandığı sırada ve Kestel Ġlçe Emniyet Müdürlüğü’nde ve Bursa Ġl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ġubesi’nde gözaltında tutulduğu sırada görevli olan yedi polis memurunu dinlemiĢtir. Bütün polis memurları haklarındaki suçlamaları reddetmiĢlerdir.

BaĢvuranı yakalayan polis memurları, baĢvuranı etkisiz hale getirmek için orantılı güç kullandıklarını belirtmiĢlerdir.

18. Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, 8 Nisan 2009 tarihinde baĢvuran sağlık muayenesi için bir kez daha Bursa Uludağ Üniversite Hastanesi’ne götürülmüĢtür. Jandarma, muayene odasından ayrılmayı reddettiğinden dolayı doktor muayene iĢlemini gerçekleĢtirmemiĢtir.

Jandarma, doktorun Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve ĠçiĢleri Bakanlığının 6 Ocak 2000 tarihinde imzaladığı ve terörle ilgili suçlarla bağlantılı olarak gözaltında tutulan bir kiĢinin hastanede sağlık muayenesi olduğu sırada muayene odasında jandarmanın bulunmak zorunda olduğunu belirten Cezaevi Protokolü’ne uygun davranmadığını belirteren bir rapor hazırlamıĢtır ve daha sonra jandarmanın hazır bulunmadığı sırada muayene

(8)

gerçekleĢtirilmiĢtir. Doktor, baĢvuranın sol kolunun ön tarafında birçok morluğun gözlemlendiğini ve bunların da kiĢinin kendi kendini yaralaması sonucunda oluĢmuĢ gibi göründüğünü belirterek detaylı bir rapor hazırlamıĢtır. Benzer iĢaretler, ayrıca, baĢvuranın karın bölgesinde de farkedilmiĢtir. Her iki bileğinde iyileĢmiĢ yara izleri gözlemlenmiĢtir. Ek olarak, parmaklarında ve sağ dizinde morluklar olduğu belirtilmiĢtir.

19. Doktor, ayrıca, bazı sağlık testlerinin yapılmasını istemiĢ ve dava dosyasındaki bilgilere göre, cezaevi yetkilileri baĢvuranın randevu tarihlerinde hastaneye gitmesine izin vermemiĢ ve baĢvuranı Tekirdağ F Tipi Cezaevi’ne nakletmiĢlerdir.

20. Adli Tıp Kurumu, 15 Nisan 2009 tarihinde, Uludağ Üniversite Hastanesi tarafından hazırlanan 20 Mart 2009 ve 21 Mart 2009 tarihli raporlara dayanarak baĢvuran hakkında bir sağlık raporu düzenlemiĢtir.

Raporda, baĢvuranın yaralarının hayati tehlike taĢımadıkları ve basit bir tıbbi bakım ile tedavi edileceği sonucuna varılmıĢtır. Ayrıca raporda, herhangi bir kırık kaburga kemiğine rastlanılmadığı belirtilmiĢtir. Bursa Devlet Hastanesi tarafından 21 Mart 2009 tarihinde hazırlanan sağlık raporuna herhangi bir atıfta bulunulmamıĢtır.

21. SoruĢturma sırasında, Cumhuriyet savcısı ayrıca, baĢvuranın Kestel Ġlçe Emniyet Müdürlüğü’ndeki gözaltı süresi boyunca alınan kamera kayıtlarını talep etmiĢtir. Bursa Ġl Emniyet Müdürlüğü, Cumhuriyet savcılığına, sadece sekiz günlük kamera kaydının alındığı hakkında bilgilendirmiĢlerdir.

22. Cumhuriyet savcısı 3 Kasım 2009 tarihinde kovuĢturmaya yer olmadığına dair karar vermiĢtir. Savcı verdiği kararda, baĢvuranın vücudunda gözlemlenen yaraların, baĢvuranın yakalandığı sırada yaĢanan boğuĢma sırasında meydana geldiğine hükmetmiĢtir. Savcı, ayrıca, baĢvuranı etkisiz hale getirmek için kullanılan gücün, 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nun 16. maddesine uygun olduğu sonucuna varmıĢtır.

(9)

23. BaĢvuran, 1 Aralık 2009 tarihinde, Cumhuriyet savcısının kararına itiraz etmiĢtir. BaĢvuran, kendisine kötü muamelede bulunan polis memurlarını teĢhis edebileceğini tekrar etmiĢtir. Yalova Ağır Ceza Mahkemesi, 23 Mart 2010 tarihinde baĢvuranın itirazını reddetmiĢtir.

24. Bu sırada, baĢvuran aleyhinde polis memurunu öldürdüğü gerekçesiyle cezai yargılama iĢlemleri baĢlatılmıĢtır. 20 Ocak 2012 tarihli bir kararda, baĢvuran atılı suçtan suçlu bulunmuĢ ve müebbet hapis cezasına çarptırılmıĢtır. Dava dosyasında, söz konusu yargılama iĢlemlerinin Ģuan ki durumu hakkında hiçbir bilgi bulunmamaktadır.

HUKUKSAL DEĞERLENDĠRME

I. SÖZLEġMENĠN 3. MADDESĠNĠN ĠHLALĠNE ĠLĠġKĠN ĠDDĠA HAKKINDA

25. BaĢvuran, polis tarafından gözaltında tutulduğu sırada kötü muameleye maruz kaldığını iddia etmiĢtir. BaĢvuran, ayrıca, bu konuda etkili bir soruĢturma yapılmadığını ileri sürmüĢtür. Bu bağlamda, baĢvuran SözleĢme’nin 3. ve 13. maddelerine dayanmıĢtır.

26. Mahkeme, söz konusu Ģikâyetlerin sadece 3. madde kapsamında incelenmesi gerektiği görüĢündedir. 3. madde aĢağıdaki gibidir:

“Hiç kimse iĢkenceye veya insanlık dıĢı ya da aĢağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz.”

A. Kabul edilebilirlik

27. Hükümet, baĢvuru formunun yirmi dört sayfa uzunluğunda olduğu gerekçesiyle, baĢvuranın Mahkeme Ġçtüzüğü’nün 47. maddesine aykırı davrandığını ileri sürmüĢtür. Söz konusu maddede, baĢvuru formlarının kısa

(10)

olması gerektiği belirtilmiĢtir. Bu nedenle, Hükümet davanın reddedilmesini talep etmiĢtir.

28. Mahkeme, Yüksel / Türkiye ((k.k.) no. 49759/09, §§ 40-42, 1 Ekim 2013) davasında benzer bir itirazı incelediğine iĢaret etmiĢtir. Mahkeme, mevcut davada söz konusu kararda varılan sonuçtan farklı hareket etmek için bir neden olduğunu düĢünmemektedir. Sonuç olarak, bu kapsamda Hükümet’in iddiaları dikkate alınmamalıdır.

29. Mahkeme, baĢvurunun bu kısmının, SözleĢme’nin 35 § 3 (a) maddesinin anlamı çerçevesinde açıkça dayanaktan yoksun olmadığını ve hiçbir bir gerekçeyle kabul edilemez olmadığını belirtmiĢ ve bu nedenle kabul edilebilir olarak nitelendirmiĢtir.

B. Davanın esası

1. Esası hakkında

30. BaĢvuran, polis tarafından gözaltında tutulduğu sırada kötü muameleye maruz kaldığı konusunda Ģikâyetçi olmuĢtur. Bu bağlamda, Kestel Ġlçe Emniyet Müdürlüğü’nde dövüldüğünü ve Bursa Ġl Emniyet Müdürlüğü’nde iĢkenceye maruz kaldığını ileri sürmüĢtür. BaĢvuran, Bursa Ġl Emniyet Müdürlüğü’nde testislerinin sıkıldığını, kollarından asılarak hortumla soğuk suyla ıslatıldığını, soğuk havaya maruz bırakıldığını ve buzla kaplı bir battaniyeye yatmaya zorlandığını iddia etmiĢtir.

31. Hükümet, iddiaları reddetmiĢ ve baĢvuranın yaralarının sağlık raporlarında baĢvuranın yakalandığı sırada yaĢanan boğuĢma sırasında meydana geldiğinin kaydedildiğini belirtmiĢtir. Bu bağlamda, Hükümet, baĢvuranın, kimlik kontrolü yapmakta olan bir polis memurunu vurarak öldürdüğüne ve diğer polis memurlarının baĢvuranı etkisiz hale getirmek için güç kullanmak zorunda kaldıklarına iĢaret etmiĢtir.

32. Öncelikle, Mahkeme, iĢkence veya insanlık dıĢı ve aĢağılayıcı muamele veya cezalandırma yasağının mutlak mahiyetini hatırlatmaktadır.

(11)

Mahkeme, ayrıca, kötü muamele iddialarının uygun delillerle desteklenmesi gerektiğini hatırlatmaktadır (bkz., Tanrıkulu ve Diğerleri / Türkiye (k.k.), no. 45907/99, 22 Ekim 2002). Ek olarak, Mahkeme, delillerin değerlendirilmesi hususunda, genel olarak “makul Ģüphenin ötesinde” ispat standardını uygulamaktadır (bkz., Avşar / Türkiye, no. 25657/94, § 282, AĠHM 2001-VII (alıntılar)). Bu tür bir kanıt ise, yeterince sağlam, açık ve birbirleriyle bağdaĢan çıkarımların veya benzer Ģekilde aksi ispat edilemez maddi karinelerin bir arada var olmasıyla elde edilebilir (bkz., Güler ve Öngel / Türkiye, no. 29612/05 ve 30668/05, § 26, 4 Ekim 2011, ve İrlanda / Birleşik Krallık, 18 Ocak 1978, § 161, A Serisi no. 25). Olayların tamamının ya da büyük bir kısmının, gözaltında kendi denetimleri altında tutulan kiĢilerde olduğu gibi, yalnızca yetkililerin bilgisi dâhilinde olması durumunda, kiĢinin tutulması sırasında gerçekleĢen yaralanmalar ile ilgili güçlü bir karine ortaya çıkacaktır. Nitekim tatmin edici ve ikna edici bir açıklama sunmak suretiyle ispat yükümlülüğü makamlara ait olarak değerlendirilir (bkz., Salman / Türkiye [BD], no. 21986/93, § 100, AĠHM 2000-VII).

33. Bu bağlamda, bir kimsenin gözaltına alındığında sağlık durumunun iyi olduğu ancak serbest bırakıldığı zaman yaralanmıĢ olduğu hallerde, bu yaralanmaların nasıl meydana geldiğine iliĢkin makul bir açıklamanın yapılması ve mağdurun iddialarına, özellikle söz konusu iddialar tıbbi raporlarla destekleniyorsa, Ģüphe düĢürür nitelikte delil toplanması sorumluluğu Devlete aittir ve Devletin bunu yerine getirememesi halinde SözleĢme’nin 3. maddesi kapsamına giren bir husus ortaya çıkacaktır (bkz., Tomasi / Fransa, 27 Ağustos 1992, § 108-111, A Serisi no. 241-A; Ribitsch / Avusturya, 4 Aralık 1995, § 34, A Serisi no. 336; Aksoy / Türkiye, 18 Aralık 1996, § 62, Kararlar ve Hükümler Raporları 1996-VI; and Selmouni / Fransa [BD], no. 25803/94, § 87, AĠHM 1999-V).

34. Mevcut davada, Mahkeme, olayların çeliĢen iki versiyonuyla karĢı karĢıyadır. BaĢvuran polis tarafından gözaltında tutulduğu sırada kötü

(12)

muameleye maruz kaldığını ileri sürmesine rağmen; Hükümet, görüĢlerinde baĢvuranın yakalanması sırasında direnmesi ve vurarak bir polis memurunu öldürmesi nedeniyle polis memurlarının güç kullanmak zorunda kaldıklarını belirtmiĢtir. Bu bağlamda, Mahkeme, 18 Mart 2009 tarihinde baĢvuran tutuklandığında alınan sağlık raporuna göre, baĢvuranın sırtında yüzeysel sıyrıklar ve kafasının ön kısmında morluklar tespit edildiğini gözlemlemektedir. Bu yaralar, Hükümet’in, polisin baĢvuranı etkisiz hale getirmek için güç kullanmak zorunda olduğuna dair iddiasını desteklemektedir. Ancak, 20 Mart 2009 tarihli ikinci raporda baĢvuranın sol göz kapağının altında hematoma, kafasının arka kısmında 5 x 10 cm boyutunda kırmızı renkli bir morluk, sağ gözünde ve periorbital bölgesinde mor renkli ezikler bulunduğu tespit edilmiĢtir. Ayrıca, baĢvuranın sol kaĢında, elmacık kemiğinde, ağızının her iki yanında, kaĢlarının arasında, sol kolunda, iki bileğinde ve penisinde birçok morluk gözlemlenmiĢtir.

Doktor, baĢvuranın bileklerindeki morlukların kelepçe kullanımı sonucunda meydana gelmiĢ olabileceğini belirtmiĢtir. Ayrıca, baĢvuranın nefes darlığından, baĢ ağrılarından ve kaburga kemiklerindeki ağrıdan Ģikâyet ettiği kaydedilmiĢtir. Göğüs cerrahisi, beyin cerrahisi ve dâhiliye bölümünden görüĢ talep edilmiĢtir. Sonuç olarak, 21 Mart 2009 tarihinde baĢvuran Uludağ Üniversite Hastanesi Acil Servis Bölümü’ne götürülmüĢ ve radyoloji, genel cerrahi, göğüs cerrahisi ve beyin cerrahisi bölümlerinden birçok doktor tarafından muayene edilmiĢtir. Hazırlanan son raporda, baĢvuranın vücudunda kırık olmadığı belirtilmiĢtir. Dava dosyasındaki belgelere göre, aynı gün baĢvuran Bursa Devlet Hastanesi’ne de götürülmüĢve orada birçok doctor tarafından muayene edilmiĢtir. Acil servis bölümünde çalıĢan bir doktor tarafından hazırlanan sağlık raporuna göre, baĢvuranın sekizinci ve dokuzuncu kaburga kemiklerinde kırık tespit edilmiĢtir ve baĢvuran travma sonrası yaralanmalar taĢımaktadır. BaĢvuran, takip ve gözlem altında tutulmak üzere acil servis bölümüne kabul edilmiĢtir. Mahkeme, bu yeni bulguların en azından baĢvuranın polis

(13)

tarafından gözaltında tutulduğu sırada dövüldüğü iddialarına uyduğu görüĢündedir. Ayrıca, Mahkeme baĢvuranın bu süre boyunca tutuklu kaldığını belirtmekte ve bu nedenle yerel makamların söz konusu yaralara iliĢkin makul bir açıklama yapma yükümlülüğü altında olduklarını hatırlatmaktadır. Ancak, Hükümet bu kapsamda makul bir açıklama yapmamıĢtır.

35.BaĢvuranın vücudunda meydana gelen yeni yaraların nedenlerine iliĢkin olarak Hükümet’in makul bir açıklama yapmadığını göz önüne alarak, Mahkeme bu yaraların kötü muamele sonucu meydana geldiğine ve bu durumdan Hükümet’in sorumlu olduğuna hükmetmiĢtir.

36. Bu nedenle, baĢvuranın maruz kaldığı insanlık dıĢı ve aĢağılayıcı muamele nedeniyle SözleĢme’nin 3. maddesi esas yönünden ihlal edilmiĢtir.

2. Usulü hakkında

37. BaĢvuran, kötü muamele iddialarına iliĢkin olarak etkili bir soruĢturma yapılmadığını ileri sürmüĢtür. Özellikle, baĢvuran, ilk sağlık raporunda detay verilmediğine iĢaret etmiĢtir. BaĢvuran, ayrıca, kendisine fırsat verilseydi, kendisine kötü muamelede bulunduklarını iddia ettiği polis memurlarıyla yüzleĢebileceğini iddia etmiĢtir.

38. Hükümet bu iddialara itiraz etmiĢtir.

39. Mahkeme, SözleĢme’nin 3. maddesinde, yetkililerin “geçerli” ve

“makul Ģüphe uyandıran” kötü muamele iddialarına iliĢkin etkili ve resmi bir soruĢturma yürütmeleri gerektiğinin öngörüldüğünü hatırlatmaktadır (bkz., özellikle, Assenov ve Diğerleri / Bulgaristan, 28 Ekim 1998,

§ 101-102, Raporlar 1998‑VIII). Mevcut davada, baĢvuranın durumuyla ilgili olarak alınan sağlık raporlarının içerikleri ıĢığında (bkz., yukarıda 6, 11, 13 14. paragraflar), Mahkeme, yerel makamların baĢvuranın kötü muamele iddialarına iliĢkin olarak etkili bir soruĢturma gerçekleĢtirme yükümlülüğü altında oldukları görüĢündedir.

(14)

40. Mahkeme, baĢvuranın Ģikâyetinin ardından, Kestel Cumhuriyet savcısının baĢvuranın kötü muameleye maruz kaldığına iliĢkin iddiaları hakkında ivedilikle bir soruĢturma baĢlattığını gözlemlemektedir. Ancak, aĢağıda açıklanan nedenlerden, soruĢturmada birçok eksiklik olduğu görülmektedir.

41. Bu bağlamda, Mahkeme ilk olarak, kendisine kötü muamelede bulunan polis memurlarını teĢhis edebileceğini devamlı olarak dile getiren baĢvurana, suçlanan memurlarla yüzleĢme fırsatı verilmediğini belirtmektedir. Mahkeme, ayrıca, Cumhuriyet savcısının, baĢvuranı polis tarafından gözaltında tutulduğu sorada muayene eden doktorlardan ek tıbbi görüĢ istemediğini ve baĢvuran hala yetkililerin kontrolü altında tutulurken 20 ve 21 Mart 2009 tarihli sağlık raporlarında kaydedilen yeni yaralara iliĢkin olarak makul bir açıklama bulmaya çalıĢmadığını belirtmektedir.

Mahkeme’ye göre, baĢvuranın vücudundaki yaraların nedeni ve ne zaman meydana geldiği ile ilgili olarak Adli Tıp Kurumu’ndan ek uzman görüĢü almanın, baĢvuranın polis tarafından gözaltında tutulduğu sırada kötü muameleye maruz kaldığına iliĢkin iddiaları hakkında faydalı bilgiler sağlayabilirdi. Bu bağlamda, Mahkeme ayrıca, Cumhuriyet savcısının kovuĢturmaya yer olmadığına dair kararında, baĢvuranın sekizinci ve dokuzuncu kaburga kemiklerinin kırık olduğunun belirtildiği Bursa Devlet Hastanesi’nin 21 Mart 2009 tarihli sağlık raporuna hiçbir atıfta bulunulmadığını belirtmektedir. Bu eksiklikler dikkate alındığında, Mahkeme, Cumhuriyet savcısının sağlık raporları arasındaki farkların nedenini ve baĢvuranın vücudunda gözlemlenen yaraların gerçek sebebini tespit etmediği sonucuna varmıĢtır.

42. Yukarıdaki açıklamalar göz önüne alındığında, Mahkeme, usulü eksikliklerin, baĢvuranın kötü muamele gördüğü iddialarına iliĢkin soruĢturmanın etkililiği üzerinde olumsuzetkisi olduğuna hükmetmiĢtir.

43. Bu nedenle, SözleĢme’nin 3. maddesi usulü yönünden ihlal edilmiĢtir.

(15)

II. SÖZLEġME KAPSAMINDAKĠ DĠĞER ĠHLAL ĠDDĠALARI HAKKINDA

44. BaĢvuran, SözleĢme’nin 5. maddesi uyarınca, polis tarafından gözaltında tutulduğu sırada, ailesiyle iletiĢim kurma hakkı konusunda bilgilendirilmediğini ve avukat yardımından faydalanma hakkından yoksun bırakıldığını ileri sürmüĢtür. BaĢvuran, ayrıca, iddiasını kanıtlamaksızın, SözleĢme’nin 14. maddesine atıfta bulunmuĢtur.

45. Önündeki bütün bilgi ve belgeler ıĢığında, Mahkeme, baĢvuranın iddialarının SözleĢme veya protokollerinde belirtilen hak ve özgürlüklere iliĢkin herhangi bir ihlal kapsamadığına hükmetmiĢtir. Mahkeme, bu Ģikâyetlerin SözleĢme’nin 35 §§ 3 ve 4 maddesi uyarınca açıkça dayanaktan yoksun oldukları gerekçesiyle kabul edilemez olarak nitelendirilmeleri gerektiğine karar vermiĢtir.

III. SÖZLEġMENĠN 41. MADDESĠNĠN UYGULANMASI

A. Tazminat

46. BaĢvuran manevi tazminat olarak 40.000 avro (kırkbin avro) talep etmiĢtir.

47. Hükümet, bu talebe itiraz etmiĢtir.

48. Mahkeme, baĢvuranın sadece Mahkeme’nin ihlal kararıyla telafi edilemeyecek kadar sıkıntı çekmiĢ olduğuna hükmetmektedir. Bulunan ihlalin mahiyetine ve hakkaniyet temeline dayanarak bir karar verilmesi gerektiği göz önüne alındığında, Mahkeme manevi tazminat olarak baĢvurana 10.000 avro ödenmesine karar vermektedir.

(16)

B. Masraf ve Giderler

49. BaĢvuran, ayrıca Mahkeme önünde yapılan masraf ve giderler için 7.080 Türk lirası (yaklaĢık 2.400 avro) talep etmiĢtir. Ġbrazlarını desteklemek için baĢvuran, avukatından aldığı faturanın bir kopyasını sunmuĢtur.

50. Hükümet söz konusu talebe itiraz etmiĢtir.

51. Mahkeme içtihadına göre, baĢvuran ancak gerçekten ve gerektiği için yapıldığını ve miktarın makul olduğunu kanıtlaması durumunda masraflarının tazmin edilmesine hakkazanır. Mevcut davada sahip olduğu bilgi ve belgeleri ve yukarıda kaydedilen kriterleri gözönünde bulunduran Mahkeme, baĢvurana bütün kalemler altındaki masraflara iliĢkin olarak baĢvuranın talep ettiği miktarın tamamının tazminat olarak ödenmesinin makul olduğu görüĢündedir.

C. Gecikme Faizi

52. Mahkeme, gecikme faizi olarak Avrupa Merkez Bankası’nın kısa vadeli kredilereuyguladığı marjinal faiz oranına üç puan eklemek suretiyle elde edilecek oranın uygunolduğuna karar vermiĢtir.

BU NEDENLERLE, MAHKEME OYBĠRLĠĞĠYLE,

1. SözleĢme’nin 3. maddesine iliĢkin Ģikâyetleri kabul edilebilir ve baĢvurunun geri kalanını kabul edilemez olarak nitelendirir;

2. SözleĢme’nin 3. maddesinin esas yönünden ihlal edildiğine hükmeder;

3. SözleĢme’nin 3. maddesinin usul yönünden ihlal edildiğine hükmeder;

4.

(a) SözleĢme’nin 44§ 2 maddesi gereğince kararın kesinleĢtiği tarihten itibaren üç ay içinde, ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden Türk

(17)

lirasına çevrilmek üzere davalı Devlet tarafından baĢvuranlara aĢağıda kaydedilen meblağların ödenmesine;:

(i) BaĢvurana manevi tazminat olarak 10.000 Avro (on bin Avro) ve bu meblağa uygulanabilecek her tür vergi; ve

(ii) Yargılama masraf ve giderleri için baĢvurana 2.400 Avro (iki bin dört yüz Avro) ve bu meblağa uygulanabilecek her tür vergi;

(b) Yukarıda belirtilen üç aylık sürenin sona erdiği tarihten itibaren ödemenin yapılmasına kadar, Avrupa Merkez Bankası'nın o dönem için geçerli olan marjinal kredi kolaylığı oranının üç puan fazlasına eĢit oranda basit faiz uygulanmasına karar verir.

5. BaĢvuranın adil tazmine iliĢkin taleplerinin geri kalanını reddeder.

ĠĢbu karar, Ġngilizce olarak hazırlanmıĢ ve Mahkeme Ġçtüzüğü’nün 77 §§ 2.

ve 3. maddeleri uyarınca, 13 Kasım 2014 tarihinde yazılı olarak tebliğ edilmiĢtir.

StanleyNaismith GuidoRaimondi

Bölüm Yazı ĠĢleri Müdürü BaĢkan

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu koĢullarda, baĢvuranın makul bir Ģekilde baĢarılı olma Ģansıyla bir tazminat davası açabileceği herhangi bir temeli varmıĢ gibi görünmemektedir

A. Hükümet, baĢvuranın, adli makamların veya devlet memurlarının davranıĢları nedeniyle uğradığını iddia ettiği zararın telafi edilmesini talep ederek

Diğer taraftan, özellikle bir askerin hayatına bağlı bir olayın söz konusu olmasına ve soruĢturmanın yeni baĢlamıĢ olmasına rağmen, ilgilinin hiyerarĢik üstlerinin

a) Müteveffaların evinin 20 Kasım 2004 akĢamından itibaren gözetim altına alındığı tespit edilmektedir. Operasyona hazırlık sırasında, silahlı çatıĢma

Esasen, benzer davada, insan davranıĢının öngörülemezliğini göz ardı etmemek ve Devletin pozitif yükümlülüğünü, Devlete aĢırı veya dayanılmaz bir yük

Tutanağa göre, tanık, 21 Mayıs 2009 tarihinde Tunceli’ye vardığını ve DTP (Demokratik Toplum Partisi) binasına geldiğini belirtmiĢtir. Harun isimli bir kiĢi

46. Mahkeme, SözleĢme’nin 35. maddesinde yer alan iç hukuk yollarının tüketilmesi kuralının, Mahkeme önünde Devlete karĢı dava açmayı amaçlayan kiĢilerin ilk

Mahkeme, DanıĢtay kararında, somut olayda sağlık hizmetlerinin yerine getirilmesinde ağır hizmet kusuru bulunduğunun özellikle vurgulandığını ve bu sonuca