• Sonuç bulunamadı

ESKİ ANADOLU TÜRKÇESİ METİNLERİNDE DEVRİK CÜMLE MESELESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ESKİ ANADOLU TÜRKÇESİ METİNLERİNDE DEVRİK CÜMLE MESELESİ"

Copied!
484
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı

ESKİ ANADOLU TÜRKÇESİ METİNLERİNDE DEVRİK CÜMLE MESELESİ

Hazırlayan:

Gamze Doğan İnan

Danışman:

Doç. Dr. Mehmet Aydın

Doktora Tezi

Samsun, 2008

(2)
(3)

Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı

ESKİ ANADOLU TÜRKÇESİ METİNLERİNDE DEVRİK CÜMLE MESELESİ

Hazırlayan:

Gamze Doğan İnan

Danışman:

Doç. Dr. Mehmet Aydın

Doktora Tezi

Samsun, 2008

(4)
(5)
(6)

ÖN SÖZ

Türk dilinin söz dizimini konu alan çalışmalarda devrik cümle konusunun ihmal edildiği görülmektedir. Devrik cümle, konuşma dilinde çok sık kullanıldığı gibi, yazı dilinde de kullanılır. Şiirin vezin, kafiye zorunluluğu devrik cümleyi şiirde vazgeçilmez kılar. Bilimsel yazıların dışında düz yazıda da devrik cümleye rastlanır.

Türkçenin oynak bir dizimi vardır. Sözcüklerin dizilişi, anlamı güçlendirmek için farklı koşullar altında değişebilir. Sözcüklerin cümle içinde bulundukları yer, cümlenin anlamıyla doğrudan ilişkilidir. Ancak ögeler cümle içinde rastgele yer değiştiremezler. Değişiklik belli kurallar çerçevesinde gerçekleşir.

Eski Anadolu Türkçesi Metinlerinde Devrik Cümle Meselesi adlı bu çalışmada tarihî dönem düz yazı metinleri olan Tazarru’nâme, Âşık Paşazâde Tarihi, Gülistan Tercümesi, Tarih-i İbn-i Kesîr Tercümesi devrik dizilişli yapılar açısından ele alınmıştır.

Tez Giriş, İnceleme, Sonuç ve Kaynakça olmak üzere dört ana bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde çalışmanın konusu ve amacı belirtilmiştir. Devrik cümlenin geleneksel ve modern (dilbilimsel) yöntemlerce nasıl değerlendirildiği anlatılmıştır. Geleneksel yönteme bağlı kalınmakla birlikte tezde dilbilimsel bakış açısı da kullanılmıştır. İncelenen metinlerden bir kısmı çeviri metinler olduğu için çeviri kuramına da kısaca değinilmiştir.

İnceleme bölümünde telif eserler ile çeviri eserler iki ana başlık altında incelenmiştir. Bu başlıklar da devrik cümlenin çeşitli yapısal görünümlerine göre alt başlıklara ayrılmıştır.

Sonuç bölümünde, devrik cümleler üzerinde yapılan incelemeler girişte verilen bilgiler doğrultusunda değerlendirilmiştir.

(7)

Kaynakça’da ise doğrudan ya da dolaylı olarak yararlanılan kaynaklar verilmiştir.

Bu tezin hazırlanması esnasında bana zaman ayıran, kaynak temininden kullanılacak yöntemlere kadar hiçbir zaman destek, ilgi ve yardımlarını esirgemeyen ve öğrencisi olmaktan her zaman gurur ve mutluluk duyduğum danışman hocam Doç. Dr. Mehmet Aydın’a çok teşekkür ederim. Danışman hocamın Kırgızistan-Manas Üniversitesi’nde görevli bulunduğu süre boyunca danışmanlığımı üstlenen ve pek çok konuda ilgi ve yardımlarını gördüğüm Prof.

Dr. Mustafa Özbalcı hocama değerli katkıları dolayısıyla şükranlarımı sunarım.

Ayrıca, tezi hazırlarken pek çok sıkıntımı paylaşan ve teşvikleriyle bana güç veren eşime teşekkürü bir borç bilirim.

Gamze Doğan İnan

(8)

ÖZ

[DOĞAN İNAN, Gamze]. [Eski Anadolu Türkçesi Metinlerinde Devrik Cümle Meselesi], [Doktora Tezi], Samsun, [2008].

Türk dilinin geleneksel yöntemle incelendiği dilbilgisi çalışmalarının çoğunda devrik cümle, söz diziminin kurallarına uymayan cümle yapısı olarak kabul edilmiştir. Ancak, son yıllarda dilbiliminin de etkisiyle devrik cümlenin öneminin anlaşıldığı görülmektedir. Devrik cümlenin -daha çok konuşma dilinde kullanılsa da- yazıya geçmiş örneklerinin bugünkü düz yazı metinlerinde olduğu kadar tarihî dönem düz yazı metinlerinde de sıklıkla yer aldığı belirlenmiştir.

Bu çalışmada Eski Anadolu Türkçesi metinleri olan Âşık Paşazâde Tarihi, Tazarru’nâme, Gülistan Tercümesi, Tarih-i İbn-i Kesîr Tercümesi, Tarih-i İbn-i Kesîr Tercümesi (4. Cilt, 1. Kısım), Tarih-i İbn-i Kesîr Tercümesi (4.

Cilt, 2. Kısım) incelenmiştir. İnceleme bölümünde, metinlerde geçen devrik cümleler önce telif ve tercüme olarak iki ana başlığa ayrılmıştır. Daha sonra her ana başlık, yükleminin türüne ve yapısına göre devrik cümleler olarak ikiye ayrılmıştır. Yükleminin türüne göre devrik cümleler olan fiil ve isim cümleleri, yüklemden sonra gelen ögelerine göre sınıflandırılmıştır. Devrik cümleler yapıları bakımından basit isim ve fiil cümleleri ile şartlı birleşik, iç içe birleşik ve ki/kim’li birleşik cümleler olarak incelenmiştir. Özellikle birleşik cümlelerin çok değişik ve esnek dizimleri tespit edilmiştir. Ancak hiçbir devrik dizimin rastgele ve kuralsız olduğu görülmemiştir. Metinlerde geçen bütün devrik cümleler belli bir kalıptadır.

Tezde, devrik dizim sadece cümle düzeyinde ele alınmıştır. Yüklem ardı

“konum”lanmanın (bir üslup özelliği olmakla birlikte) sadece konuşma dilinde değil, yazı dilinde de kullanıldığı belirlenmiştir. Eski Anadolu Türkçesinin Türkiye Türkçesinin ilk dönemi olması bakımından önemi büyüktür. 13-15.

yüzyılların Anadolu Türkçesiyle yazılmış telif ve tercüme metinlerinde devrik cümlelere çok sık rastlanması, devrik cümlenin Türkçenin aslî bir cümle çeşidi olduğunu gösterir. Üstelik bu metinlerin üslubu akıcı ve konuşur gibidir. Dizimsel

(9)

özellikleriyle dönemin konuşma dilinin incelenen bu metinlere tam anlamıyla yansıdığı söylenebilir.

Anahtar Sözcükler (5): Âşık Paşazâde Tarihi, Tazarru’nâme, Gülistan Tercümesi, Tarih-i İbn-i Kesîr Tercümesi, devrik cümle.

(10)

ABSTRACT

[DOĞAN İNAN, Gamze]. [The Inverted Sentence Issue in Old Anatolian Turkish Texts], [Ph. D. Dissertation], Samsun, [2008].

In most of the grammar studies examining the Turkish language through traditional method the inverted sentence has been accepted as a sentence structure which does not observe syntax rules. However, the importance of the inverted sentence has recently been understood due to the studies in linguistics. Although inverted sentence was used more in spoken language, some examples used in written language are also often seen in the prose of the past as well as the prose of the present day.

In this study, Âşık Paşazâde Tarihi, Tazarru’nâme, Gülistan Tercümesi, Tarih-i İbn-i Kesîr Tercümesi, Tarih-i İbn-i Kesîr Tercümesi (4. Cilt, 1.

Kısım), Tarih-i İbn-i Kesîr Tercümesi (4. Cilt, 2. Kısım) were examined which are Old Anatolian Turkish texts. In the examination part, the inverted sentences found in the texts were divided into two main titles as original and translation firstly. After that, every main title was divided into two parts according to the type of the predicate and the structure of the predicate. Verb and noun sentences are the type of predicate. These sentences were classified according to the elements coming after the predicate. Inverted sentences were examined as simple noun and simple verb sentences; conditional united, one inside the other united and united with “ki/kim” sentences according to the structure. Various and flexible compositions of the united sentences have been determined. However, it has been found out that none of the inverted composition is random and irregular, the inverted sentences found in the texts are in certain form.

In this thesis, inverted composition was only considered on a sentence level. It was determined that locating after the predicate (being one of the characteristics of style) was not only used in spoken language but also used in written language.

Old Anatolian Turkish is very important; since it is the first term of Turkey Turkish. Frequent use of inverted sentences in original and translation texts of 13-

(11)

15. centuries’ Anatolian Turkish, shows that the inverted sentence is one of the fundamental sentence structures of Turkish. Furthermore, the style of these texts is fluent and speech-like. It can be said that the spoken language of this term was reflected to the examined texts completely with syntactical properties.

Key Words (5): Âşık Paşazâde Tarihi, Tazarru’nâme, Gülistan Tercümesi, Tarih- i İbn-i Kesîr Tercümesi, inverted sentence.

(12)

İÇİNDEKİLER

ÖN SÖZ ... i

ÖZ ... iii

ABSTRACT ... v

İÇİNDEKİLER ... vii

KISALTMALAR ... xiv

GİRİŞ ... 1

1. ÇALIŞMANIN TANITIMI ...1

1. 1. Konu ve Amaç ...1

1. 2. Malzeme ... 2

1. 3. Konunun Kuramsal ve Yöntemsel Açıdan Yapılandırılması ... 6

2. DEVRİK CÜMLE KONUSUNDAKİ BAŞLICA YAKLAŞIMLAR ... 9

2. 1. Terim ... 9

2. 2. Tanım ve Tartışmalar ... 9

2. 2. 1. Geleneksel Yöntem ... 10

2. 2. 1. 1. Tanım ... 10

2. 2. 1. 2. Devrik Cümlelerin Yapısı ... 13

2. 2. 1. 3. Devrik Cümlelerin Sınıflandırılması ... 17

2. 2. 1. 4. Devrik Cümlelerin Anlam ve Anlatım Özellikleri ... 19

2. 2. 1. 5. Konuşma dili - Yazı dili ... 23

2. 2. 1. 6. Konuşma Dili ve Devrik Cümle ... 26

2. 2. 1. 7. Nurullah Ataç ve Devrik Cümle Tartışmaları ... 27

2. 2. 2. Modern (Dilbilimsel) Yöntem ... 30

2. 2. 2. 1. “Konum”un İşlevselliği ... 30

2. 2. 2. 2. Cümlenin Bilgi Yapısı ... 40

2. 2. 2. 3. Devrik Dizim ... 42

3. ÇEVİRİ VE ÇEVİRİ EŞDEĞERLİLİĞİ ... 44

1. BÖLÜM: TELİF ESERLERDE DEVRİK CÜMLE ... 48

1. 1. Yüklemin Türüne Göre Devrik Cümleler ... 48

1. 1. 1. Fiil Cümlesi ... 48

(13)

1. 1. 1. 1. Öznesi Sonda Devrik Cümleler ... 48

1. 1. 1. 2. Nesnesi Sonda Devrik Cümleler ... 49

1. 1. 1. 3. Dolaylı Tümleci Sonda Devrik Cümleler ... 51

1. 1. 1. 4. Zarf Tümleci Sonda Devrik Cümleler ... 61

1. 1. 1. 5. Birkaç Ögesi Sonda Devrik Cümleler ... 73

1. 1. 1. 6. Bir Ögenin Belirteni ya da Niteleyeni Sonda Devrik Cümleler ... 74

1. 1. 1. 7. Yüklemi Başta Devrik Cümleler ... 76

1. 1. 2. İsim Cümlesi ... 81

1. 1. 2. 1. Öznesi Sonda Devrik Cümleler ... 81

1. 1. 2. 2. Dolaylı Tümleci Sonda Devrik Cümleler ... 82

1. 1. 2. 3. Zarf Tümleci Sonda Devrik Cümleler ... 84

1. 1. 2. 4. Birkaç Ögesi Sonda Devrik Cümleler ... 85

1. 1. 2. 5. Bir Ögenin Belirteni ya da Niteleyeni Sonda Devrik Cümleler ... 85

1. 1. 2. 6. Yüklemi Başta Devrik Cümleler ... 86

1. 2. Yapısına Göre Devrik Cümleler ... 94

1. 2. 1. Basit Devrik Cümleler ... 95

1. 2. 1. 1. Basit İsim Cümlesi ... 95

1. 2. 1. 2. Basit Fiil Cümlesi ... 99

1. 2. 2. Birleşik Devrik Cümleler ... 110

1. 2. 2. 1. Şartlı Birleşik Cümle ... 110

1. 2. 2. 1. 1. Temel Cümlenin Yan Cümleden Önce Gelmesiyle Oluşan Devrik Cümleler ... 110

1. 2. 2. 1. 2. Temel Cümle Başta ve Kendi İçinde Devrik, Yan Cümle Sonda ... 111

1. 2. 2. 1. 3. Yan Cümle Başta, Temel Cümle Sonda ve Kendi İçinde Devrik ... 111

1. 2. 2. 1. 4. Yan Cümle Başta ve Kendi İçinde Devrik, Temel Cümle Sonda ve Kendi İçinde Devrik ... 112

1. 2. 2. 2. İç İçe Birleşik Cümle ... 112

1. 2. 2. 2. 1. Temel Cümle Başta, Yan Cümle Sonda + “diyü” Yapısındaki Cümleler ... 112

(14)

1. 2. 2. 2. 2. Temel Cümle Başta ve Kendi İçinde Devrik, Yan Cümle Sonda +

“diyü” Yapısındaki Cümleler ... 112

1. 2. 2. 2. 3. “TC +YC (→Devrik) + (diyü) + TC’nin Yüklemi” Yapısındaki Cümleler ... 113

1. 2. 2. 2. 4. Temel Cümle Başta, Yan Cümle Sonda ve Kendi İçinde Devrik Olan Cümleler ... 113

1. 2. 2. 2. 5. Yan Cümlesi Devrik Olan (eyitdi: “…” didi.) Yapısındaki Cümleler ... 114

1. 2. 2. 2. 6. Temel Cümle Başta ve Kendi İçinde Devrik, Yan Cümle Sonda Olan Cümleler ... 115

1. 2. 2. 2. 7. Temel Cümle Başta ve Kendi İçinde Devrik, Yan Cümle Sonda ve Kendi İçinde Devrik Olan Cümleler ... 115

1. 2. 2. 2. 8. Yan Cümle Başta ve Kendi İçinde Devrik, Temel Cümle Sonda Olan Cümleler ... 116

1. 2. 2. 3. Ki’li/Kim’li Birleşik Cümle ... 116

1. 2. 2. 3. 1. TC + ki/kim + YC ... 116

1. 2. 2. 3. 1. 1. Temel Cümlenin Devrik Olduğu Cümleler ... 116

1. 2. 2. 3. 1. 2. Yan Cümlenin Devrik Olduğu Cümleler ... 119

1. 2. 2. 3. 1. 3. Temel Cümlenin ve Yan Cümlenin Devrik Olduğu Cümleler ... 121

1. 2. 2. 3. 1. 4. Kim’li Birleşik Cümlenin Temel Cümlesinin ve/veya Yan Cümlesinin Kendi İçinde Devrik, Yan Cümlesinin İç içe Birleşik Cümle Olduğu, İç içe Birleşik Cümlenin Temel Cümlesinin Başta, Yan Cümlesinin ve “diyü” Zarf-fiilinin Sonda Olduğu Cümleler ... 121

1. 2. 2. 3. 1. 4. 1. [TC + kim + (YC (→Devrik): İç içe Birleşik Cümle: TC + YC + “diyü”) ] ... 121

1. 2. 2. 3. 2. İsim Unsuru + ki/kim + YC + TC ... 121

1. 2. 2. 3. 2. 1. Temel Cümlenin Devrik Olduğu Cümleler ... 121

1. 2. 2. 3. 2. 2. “İsim Unsuru + ki/kim + YC (→ Devrik) + TC” Yapısında Yan Cümlenin Devrik Olduğu Cümleler ... 122

1. 2. 2. 3. 2. 3. Temel Cümlenin ve Yan Cümlenin Devrik Olduğu Cümleler ... 123

(15)

1. 2. 2. 3. 3. Devrik Cümlelerde Cümle Başı Edatı Olarak Bir Sözcükle Birleşerek

Kalıplaşan Ki/Kim’li Yapılar ... 123

1. 2. 2. 4. Çü/Çün/Çün/Mādām/Vaktī/Kaçan Ki/Kim İle Kurulan Birleşik Cümle ... 123

1. 2. 2. 4. 1. Çü/Çün/Çün/ Mādām/Vaktī/Kaçan ki/kim + YC + TC(→Devrik) ... 123

1. 2. 2. 4. 2. Çü/Çün/Çün/ Mādām ki/kim + YC(→Devrik) + TC ... 124

2. BÖLÜM: ÇEVİRİ ESERLERDE DEVRİK CÜMLE ... 125

2. 1. Yüklemin Türüne Göre Devrik Cümleler ... 125

2. 1. 1. Fiil Cümlesi ... 125

2. 1. 1. 1. Öznesi Sonda Devrik Cümleler ... 125

2. 1. 1. 2. Nesnesi Sonda Devrik Cümleler ... 130

2. 1. 1. 3. Dolaylı Tümleci Sonda Devrik Cümleler ... 136

2. 1. 1. 4. Zarf Tümleci Sonda Devrik Cümleler ... 171

2. 1. 1. 5. Birkaç Ögesi Sonda Devrik Cümleler ... 231

2. 1. 1. 6. Bir Ögenin Belirteni ya da Niteleyeni Sonda Devrik Cümleler ... 244

2. 1. 1. 7. Yüklemi Başta Devrik Cümleler ... 251

2. 1. 2. İsim Cümlesi ... 278

2. 1. 2. 1. Öznesi Sonda Devrik Cümleler ... 278

2. 1. 2. 2. Dolaylı Tümleci Sonda Devrik Cümleler ... 280

2. 1. 2. 3. Zarf Tümleci Sonda Devrik Cümleler ... 285

2. 1. 2. 4. Birkaç Ögesi Sonda Devrik Cümleler ... 293

2. 1. 2. 5. Bir Ögenin Belirteni ya da Niteleyeni Sonda Devrik Cümleler ... 294

2. 1. 2. 6. Yüklemi Başta Devrik Cümleler ... 305

2. 2. Yapısına Göre Devrik Cümleler ... 311

2. 2. 1. Basit Devrik Cümleler ... 311

2. 2. 1. 1. Basit İsim Cümlesi ... 311

2. 2. 1. 2. Basit Fiil Cümlesi ... 313

2. 2. 2. Birleşik Devrik Cümleler ... 324

2. 2. 2. 1. Şartlı Birleşik Cümle ... 324

(16)

2. 2. 2. 1. 1. Temel Cümlenin Yan Cümleden Önce Gelmesiyle Oluşan Devrik Cümleler ... 324 2. 2. 2. 1. 2. YC + TC + YC ... 329 2. 2. 2. 1. 3. Temel Cümle Başta ve Kendi İçinde Devrik, Yan Cümle Sonda ... 329 2. 2. 2. 1. 4. Yan Cümle Başta, Temel Cümle Sonda ve Kendi İçinde Devrik ... 329 2. 2. 2. 1. 5. Yan Cümle Başta ve Kendi İçinde Devrik, Temel Cümle Sonda ve Kendi İçinde Devrik ... 331 2. 2. 2. 1. 6. Yan Cümle Başta ve Kendi İçinde Devrik, Temel Cümle Sonda ... 331 2. 2. 2. 2. İç İçe Birleşik Cümle ... 332 2. 2. 2. 2. 1. Temel Cümle Başta, Yan Cümle Sonda + “diyü” Yapısındaki Cümleler ... 332 2. 2. 2. 2. 2. Temel Cümle Başta ve Kendi İçinde Devrik, Yan Cümle Sonda +

“diyü/di-” Yapısındaki Cümleler ... 337 2. 2. 2. 2. 3. “TC +YC (→Devrik) + (diyü) + TC’nin Yüklemi” Yapısındaki Cümleler ... 337 2. 2. 2. 2. 4. “TC’nin Bir/Birkaç Ögesi +YC (→Devrik) + (diyü) + TC’nin Yüklemi + Bir/Birkaç Öge (→TC Devrik) ” Yapısındaki Cümleler ... 346 2. 2. 2. 2. 5. Temel Cümle Başta, Yan Cümle Sonda ve Kendi İçinde Devrik Olan Cümleler ... 346 2. 2. 2. 2. 6. Yan Cümlesi Devrik Olan (eyitdi: “…” didi.) Yapısındaki Cümleler ... 360 2. 2. 2. 2. 7. Temel Cümle Başta ve Kendi İçinde Devrik, Yan Cümle Sonda Olan Cümleler ... 363 2. 2. 2. 2. 8. Yan Cümle Başta ve Kendi İçinde Devrik, Temel Cümle Sonda Olan Cümleler ... 365 2. 2. 2. 2. 9. Yan Cümle Başta, Temel Cümle Sonda ve Kendi İçinde Devrik Olan Cümleler ... 368 2. 2. 2. 3. Ki’li/Kim’li Birleşik Cümle ... 368 2. 2. 2. 3. 1. TC + ki/kim + YC ... 368

(17)

2. 2. 2. 3. 1. 1. Temel Cümlenin Devrik Olduğu Cümleler ... 368

2. 2. 2. 3. 1. 2. Yan Cümlenin Devrik Olduğu Cümleler ... 404

2. 2. 2. 3. 1. 3. Temel Cümlenin ve Yan Cümlenin Devrik Olduğu Cümleler ... 420

2. 2. 2. 3. 1. 4. Yan Cümle Başta ve (Temel Cümle + ki) Sonda Olan Cümleler ... 422

2. 2. 2. 3. 1. 5. Ki/kim’li Birleşik Cümlenin Temel Cümlesinin ve/veya Yan Cümlesinin Kendi İçinde Devrik, Yan Cümlesinin İç içe Birleşik Cümle Olduğu, İç içe Birleşik Cümlenin Yan Cümlesinin Başta, Temel Cümlesinin Sonda ya da Temel Cümlesinin Başta, Yan Cümlesinin Sonda ve “diyü” Zarf-fiilinin Sonda Olduğu Cümleler ... 422

2. 2. 2. 3. 1. 5. 1. [TC + ki/kim + YC (İç içe Birleşik Cümle: YC + TC + “diyü/ıçun”) ] ... 422

2. 2. 2. 3. 1. 5. 2. [TC (→Devrik) + kim + YC (İç içe Birleşik Cümle: YC + TC + “diyü”) ] ya da Yüklemin Niteleyeni veya Belirteni ... 426

2. 2. 2. 3. 1. 5. 3. [TC + kim + (YC (→Devrik): İç içe Birleşik Cümle: TC + YC + “diyü”) ] ... 427

2. 2. 2. 3. 1. 6. tā ki/kim (TC+tā ki/kim + YC) ... 427

2. 2. 2. 3. 1. 6. 1. TC Devrik ... 427

2. 2. 2. 3. 1. 6. 2. YC Devrik ... 427

2. 2. 2. 3. 1. 6. 3. TC + tā ki/ki tā/tā kim/tā şuña degin ki + YC + zarf-fiil/diyü ... 428

2. 2. 2. 3. 2. İsim Unsuru + ki/kim + YC + TC ... 429

2. 2. 2. 3. 2. 1. Temel Cümlenin Devrik Olduğu Cümleler ... 429

2. 2. 2. 3. 2. 2. Yan Cümlenin Devrik Olduğu Cümleler ... 431

2. 2. 2. 3. 2. 2. 1. İsim Unsuru + ki/kim + YC (→ Devrik) + ki/kim + TC ... 431

2. 2. 2. 3. 2. 2. 2. İsim Unsuru + ki/kim + YC (→ Devrik) + TC) ... 432

2. 2. 2. 3. 2. 3. “TC + İsim Unsuru + ki + YC (→Devrik)” Yapısındaki Devrik Cümleler ... 432

2. 2. 2. 3. 2. 4. Temel Cümlenin ve Yan Cümlenin Devrik Olduğu Cümleler ... 432

(18)

2. 2. 2. 3. 3. Devrik Cümlelerde Cümle Başı Edatı Olarak Bir Sözcükle Birleşerek

Kalıplaşan Ki/Kim’li Yapılar ... 433

2. 2. 2. 4. Çü/Çün/Çün/Mādām/Vaktī/Kaçan Ki/Kim İle Kurulan Birleşik Cümle ... 434

2. 2. 2. 4. 1. TC + çü/çün/çün/mādām/meger ki/kim + YC (Çekimli fiil ya da ZF) ... 434

2. 2. 2. 4. 2. TC (→Devrik) + çü/çün/çün/mādām/meger ki/kim + YC ... 435

2. 2. 2. 4. 3. TC (→Devrik) + çü/çün/çün/mādām/meger ki/kim + YC (→Devrik) ... 435

2. 2. 2. 4. 4. İsim Unsuru + çü/çün/çün/mādām ki/kim + YC + TC (→Devrik) ... 435

2. 2. 2. 4. 5. Çü/Çün/Çün/Mādām/Vaktī/Kaçan ki/kim + YC + TC (→Devrik) ... 436

2. 2. 2. 4. 6. Çü/Çün/Çün/Mādām ki/kim + YC(→Devrik) + TC ... 437

SONUÇ ... 438

KAYNAKÇA ... 448

ÖZ GEÇMİŞ ... 464

(19)

KISALTMALAR

* dil bilgisel ve anlamsal olmayan, kullanım dışı yapı.

→ mutlaka

Alm. Almanca

AT Âşık Paşazâde Tarihi

b. bab

C cilt

Çev. çeviren

Doç. Doçent

Dr. Doktor

DT dolaylı tümleç

Fr. Fransızca

GT Gülistan Tercümesi

H. hicrî

İKT Tarih-i İbn-i Kesîr Tercümesi

İKT4/1 Tarih-i İbn-i Kesîr Tercümesi (4. Cilt, 1. Kısım) İKT4/2 Tarih-i İbn-i Kesîr Tercümesi (4. Cilt, 2. Kısım)

İng. İngilizce

M. miladî

MÖ milattan önce

N nesne

Ö özne

ÖNY özne-nesne-yüklem

S sayı

ST sıfat tamlaması

s. sayfa

TC temel cümle

TN Tazarru’nâme

v. varak

vb. ve benzeri

vs. vesaire

(20)

Y yüklem

YC yan cümle

Yrd yardımcı

ZT zarf tümleci

(21)

GİRİŞ

Türkçenin geleneksel yöntemle incelendiği gramerlerin çoğu Türkçeyi ses ve şekil bakımından ayrıntılı bir şekilde ele alırken cümle konusuna fazla değinmemişlerdir. Gerek Türkçenin tarihî dönemleri gerekse Türkiye Türkçesi, ses ve şekil yapısı bakımından neredeyse tüm yönleriyle incelenmiştir. Söz dizimsel inceleme içinse durum aynı değildir. Ancak son yıllarda söz dizimi çalışmaları da yoğunlaşmıştır.

Bu çalışmada, Eski Anadolu Türkçesi dönemine ait düz yazı metinlerindeki

“devrik cümle” konusu ele alınmaktadır.

1. ÇALIŞMANIN TANITIMI

1. 1. Konu ve Amaç

Türkçenin söz dizimi üzerine yapılan çalışmalarda bazı konular çok da derinlemesine ele alınmamıştır. Bunların başında da devrik cümle sorunu gelir.

Özellikle devrik cümle, Türkçenin öz malı sayılmamış ve söz diziminde bozukluk, kuralsızlık için en çok gösterilen örnek olmuştur. Türkçenin bütün tarihî dönemleri için yapılan artzamanlı metin incelemelerinde vezin, kafiye ve duygusallık sebebiyle devrik cümlenin şiirde çok sık kullanıldığı görülür. Düz yazıdaki durum ise şiirden farklıdır. Düz yazıda devrik cümleyi zorlayıcı hiçbir biçimsel etken yoktur. Düz cümleye göre daha az kullanılan devrik cümle, metnin yapısını ve anlamını farklı yönde etkilemektedir.

Konuşma dilinde olağan karşılanıp çok sık kullanılan devrik cümle, yazı dilinde de son zamanlarda belli bir kullanım sıklığına ulaşmıştır. Buna rağmen, devrik cümlenin Türkçenin genel yapısı içindeki yeri belirgin değildir. Dolayısıyla bu konudaki tartışmalar sürdürülmektedir.

Bütün bu güncel sorunlar, Türkiye Türkçesinin tarihî dil bilgisi çerçevesinde yanıt bulabilir. Bu çalışmada, Gülistan Tercümesi, Tazarru’nâme, Âşık Paşazâde

(22)

Tarihi, Tarih-i İbn-i Kesîr Tercümesi adlı Eski Anadolu Türkçesinin düz yazı metinlerinden hareketle devrik cümle sorunu ele alınmaktadır. Eski Anadolu Türkçesi dönemi düz yazı metinlerinde bulunan devrik cümle ve çeşitleri belirlenerek, bunların hangi yapılarla gerçekleştikleri kalıplar halinde ortaya konulmaktadır.

1. 2. Malzeme

Çalışmada, Batı Türkçesinin kuruluş dönemi olan Eski Anadolu Türkçesi döneminin bazı düz yazı metinleri üzerinde durulmuştur. Türkçenin bütün tarihî dönemlerinde şiirde devrik cümle yapısına rastlamak olağan olduğu için özellikle düz yazı metinlerinde geçen devrik cümleler incelenmiştir. Eski Anadolu Türkçesi, Batı Türkçesinin Eski Türkçe ile bağlarını çok canlı bir şekilde korur.

Bu nedenle bu çalışmada aynı zamanda devrik cümlenin aslî bir cümle yapısı olup olmadığı ve söz dizimi kurallarına aykırı düşüp düşmediği araştırılmıştır.

İncelenen metinler, yayımlanmış çevriyazılı metinlerdir. Bu metinlerin dil özellikleri, örneklerin fişlenmesi ve incelenmesi daha fazla sayıda metni ele alabilme imkânını azaltmıştır. İncelenen metinlerin künyeleri şöyledir:

1. Âşık Paşazade. 2003. Osmanoğulları’nın Tarihi. Hazırlayanlar: Kemal Yavuz-M. A. Yekta Saraç. İstanbul: Koç Kültür Sanat Tanıtım A. Ş.

Âşık Paşazade (1393?-1485?) tarafından yazılan Osmanoğulları’nın Tarihi, yazarı bilinen ilk Osmanlı tarihidir. Tevârîh-i Âl-i Osmân ya da Âşık Paşazade Tarihi adıyla da bilinir. Âşık Paşazade ise eserine Menâkıb u Tevârîh-i Âl-i Osmân adını vermiştir. Asıl adı Derviş Ahmed olan Âşık Paşazade, Garîb-nâme adlı mesnevinin yazarı Âşık Paşa’nın soyundan gelmektedir (Yavuz-Saraç 2003:

25).

Eserin konusunu “Osmanlı sülalesinin şeceresi verildikten sonra bunların Anadolu’ya gelmeden önceki maceraları, Anadolu’ya gelişleri, kaç bölük oldukları, hangilerinin Anadolu’da kaldığı ve kalanların Türk tarihinde

(23)

oynadıkları roller, Süleyman Şah’tan II. Bayezid’e gelinceye kadar” (Yavuz-Saraç 2003: 25) Osmanlı hükümdarları ve onların çevresinde gelişen olaylar, savaşlar, barışlar, çeşitli ilginç ve önemli detaylar oluşturur. Âşık Paşazade anlattığı olayların bir kısmını bizzat yaşamış, bir kısmını okumuş ve/veya dinleyerek öğrenmiştir (Yavuz-Saraç 2003: 32-33).

Uppsala, Murdtmann, Berlin, Dresden, Nikolsburg, Vatikan, İstanbul, Paris, Mısır, Kilisli Rıfat’ın bahsettiği nüsha ve Ahmet Vefik Paşa’nın bahsettiği nüsha eserin tam nüshaları; Oxford, Viyana ve Paris nüshaları ise eksik nüshalarıdır.

Bunlardan başka, eserin Süleymaniye Kütüphanesi’nde tam nüshası ve İstanbul Arkeoloji Müzesi Kitaplığı’nda eksik nüshası ortaya çıkarılmıştır (Yavuz-Saraç 2003: 42-45).

Metin, İstanbul Arkeoloji Müzesi Kitaplığı 1504 numarada kayıtlı bulunan (A) ve Süleymaniye Kütüphanesi Yazma Bağışlar Bölümü 4954 numarada kayıtlı olan (S) yazmalara dayanılarak hazırlanmıştır. İmlâ ve dil açısından A nüshası temel alınmıştır. A nüshasında bulunmayan bölümler S nüshasından tamamlanmıştır. A nüshasının bittiği yerden sonraki bölümler S nüshasından, ondan sonraki bölümler ise İstanbul Arkeoloji Müzesi Kitaplığı’nda 478 numarada bulunan metinden (A1) aktarılmıştır (Yavuz-Saraç 2003: 27-28).

2. Yusuf Sinan Paşa. 2001. Tazarru’nâme. Hazırlayan: A. Mertol Tulum.

Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları: 2027, Bilim Ve Kültür Eserleri Dizisi:

338.

“Eski klâsik nesrin kurucusu ve en büyük temsilcisi olan Sinan Paşa” (Tulum 2001: VII) 1440–1486 tarihleri arasında Fatih Sultan Mehmet ve II. Bayezit zamanında yaşamıştır. Sinan Paşa birçok ferdi âlim olan bir soydan gelmektedir.

Kendisi de döneminin en ünlü ve en önemli âlimlerinden biridir. Daha yirmi, yirmi bir yaşlarında Fatih’e hoca olacak kadar saygınlık ve yetkinlik kazanmıştır.

Vezirlik ve vezir-i âzâmlık yapmıştır. Özellikle felsefe ve tasavvuf konularında çalışmıştır (Tulum 2001: 1–17).

(24)

Tazarru‘nâme, Ma‘arifnâme ve Tezkiretü’l-evliyâ Sinan Paşa’nın Türkçe eserleridir (Tulum 2001: 1–17).

Tazarru‘nâme, Tazarru‘ât adıyla da bilinmektedir. II. Bayezit döneminde ve 1482’den sonra yazılmıştır. Tazarru‘nâme, tasavvufî bir anlayışla yazılmış dinî bir eserdir. Mertol Tulum, pek çok nüshası bulunan Tazarru‘nâme’nin Raif Yelkenci’de bulunan orijinal nüshasına bağlı kalarak incelemesini yapmıştır (Tulum 2001: 1–17).

3. Mahmūd b. Kâdī-i Manyâs. 1993. Gülistan Tercümesi (Giriş-İnceleme- Metin-Sözlük). Hazırlayan: Doç. Dr. Mustafa Özkan, Ankara: Atatürk Kültür, Dil Ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Dil Kurumu Yayınları: 562.

Aslı Farsça olarak, ünlü İranlı sanatçı Sâdî tarafından 1258’de yazılan Gülistan’ın Anadolu Türkçesine ilk tercümesini II. Murad devrinin âlimlerinden olan Mahmûd b. Kādî-i Manyâs’ın yaptığı kabul edilmektedir (Özkan 1993: 2-3).

Mahmûd b. Kādî-i Manyâs, yaptığı tercümeyi 1430 yılında padişah II. Murat’a sunmuştur. Manzum ve mensur iki Gülistan tercümesi bulunan Kādî-i Manyâs’ın mensur tercümesi kısaltılmış bir tercümedir. “Hatta tercümesine aldığı hikâyeleri de kelime kelime aynen tercüme etmeyip bazı kısımları atlamıştır. Daha ziyade o hikâye ile anlatılmak istenen muhtevayı aktarmaya çalışmıştır” (Özkan 1993: 15).

Manzum yazılan bölümleri de nesir olarak tercüme etmiştir (Özkan 1993: 3).

Gülistan sekiz bölümden oluşmaktadır: padişahların tabiatı, dervişlerin ahlakı, kanaatin fazileti, susmanın faydaları, aşk ve gençlik, zayıflık ve ihtiyarlık, terbiyenin tesiri, sohbet âdâbı ve görgü kuralları. Eser, bu başlıklarla ilgili hikayelerden oluşmaktadır (Özkan 1993: 1).

Mustafa Özkan, çalışmasına esas olarak Gülistan tercümesinin Süleymaniye Kütüphanesi, Cârullah Bölümü, 1648 numarada kayıtlı bulunan nüshası (S) ile

(25)

Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Seminer Kitaplığı 3778 numarada bulunan nüshasını (F) almıştır (Özkan 1993: 16).

4. Şirvanlı Mahmud. 1998. Târih-i İbn-i Kesîr Tercümesi (Giriş-İnceleme- Metin-Sözlük). Hazırlayan: Doç. Dr. Muhammet Yelten. Ankara: Atatürk Kültür, Dil Ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Dil Kurumu Yayınları: 692.

Şirvanlı Mahmūd. 1998. Tarih-i İbn-i Kesîr Tercümesi (4. Cilt, 1. Kısım) (Dil Özellikleri-Metin-Sözlük), Hazırlayan: Dr. Arslan Tekin. Ankara: Atatürk Kültür, Dil Ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Dil Kurumu Yayınları: 700.

Şirvanlı Mahmud. 1999. Tarih-i İbn-i Kesîr Tercümesi (IV. Cilt, 2. Kısım) (Dil Özellikleri-Metin-Sözlük-Dizin). Hazırlayan: Yrd. Doç. Dr. Mehdi Ergüzel.

Ankara: Atatürk Kültür, Dil Ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Dil Kurumu Yayınları: 700/2.

İncelenen “Tarih-i İbn-i Kesîr Tercümesi” adlı metin, İbn-i Kesîr’in “Tarih-i İbn-i Kesîr” adlı eserinin Şirvanlı Mahmut tarafından yapılan tercümesidir.

Muhammet Yelten, Arslan Tekin ve Mehdi Ergüzel tarafından metnin çevriyazısı yapılmış ve metin Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanmıştır.

İbn-i Kesîr, 1301-1373 yılları arasında Şam’da yaşamıştır. Hadis, fıkıh ve tefsir alanlarında döneminin en ünlü bilginlerindendir. “El-Bidâye ve’n-Nihâye fi’t- Tarih” adlı eseri Türkçeye “Tarih-i İbn-i Kesîr Tercümesi” adıyla çevrilmiştir.

Şirvanlı Mahmut bu tercümeyi II. Murat’a sunmuştur (Yelten 1998: 6–12).

Tercümenin nüshaları şunlardır:

1. Süleymaniye Kütüphanesi, Damat İbrahim Paşa bölümü, 893, 894, 895, 896 numaralarda kayıtlı olan ve dört ciltten oluşan nüsha.

(26)

Bu nüshanın birinci cildi yaradılışla başlar, H. 212 yılına kadar olan olayları anlatır. İkinci cilt H. 213–440 yılları arasını, üçüncü cilt H. 441–650 yılları arasını, dördüncü cilt H. 658 yılından eserin bitiş yılına kadar olan olayları anlatır.

Muhammet Yelten, bu nüshanın birinci cildini incelemiştir (Yelten 1998: 14-16).

2. Süleymaniye Kütüphanesi, Fatih bölümü, 4265 numarada kayıtlı, iki ciltten oluşan nüsha. Bu nüshanın birinci cildi yaradılıştan H. 212 yılına kadar olan olayları anlatırken, ikinci cildinin “başındaki ve sonundaki hadisenin hangi yılda olduğu belirtilmemiştir” (Yelten 1998: 16).

3. Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya bölümü, 2996 ve 2997 numaralarında kayıtlı, üç ciltten oluşan nüsha. 2997 numaralı cilt, H. 212’den H. 440 yılına kadar gerçekleşen olayları anlatır (Yelten 1998: 16-17).

Arslan Tekin, Tarih-i İbn-i Kesîr Tercümesi’nin 4. cildinin 1b-219a yaprakları arasını incelemiştir. Tekin, 4. cildin tek nüshasının Topkapı Sarayı Müzesi, Revan Bölümü, 1376 numarada bulunduğunu belirtmektedir (Tekin 1998: 33). Arslan Tekin’in incelediği bölüm, H. 65-86/M. 685-705 arasını (Emevî halifesi Abdülmelik bin Mervan zamanından Hişam bin Abdülmelik zamanına kadar olan olayları) içermektedir. 4. cilt, Abbasî halifesi El-Me’mûn devriyle (H. 204/M.

819) sona ermektedir (Tekin 1998: 37).

Mehdi Ergüzel ise Arslan Tekin’in incelediği nüshanın 219. yapraktan sonuna kadar olan bölümü ele almıştır. Mehdi Ergüzel, 4 ciltte toplanan eserin aslında, kendi içinde, 12 ciltten oluştuğunu belirtmektedir (Ergüzel 1999: IX).

1. 3. Konunun Kuramsal ve Yöntemsel Açıdan Yapılandırılması

Bu çalışma, kuramsal ve yöntemsel olarak geleneksel söz dizimi çalışmalarına bağlı kalınarak yapılandırılmıştır. Chomsky’nin üretimsel-dönüşümlü dil bilgisi yöntemi de kısmî olarak uygulanmaya çalışılmıştır. Eski Anadolu Türkçesinin düz yazı metinlerinden hareketle devrik cümlenin yapısı, kuralları, ögelerinin diziliş kalıpları belirlenmek istenmiştir. Böylece Eski Anadolu Türkçesinin Eski

(27)

Türkçenin özelliklerini yaşatması itibariyle devrik cümlenin Türk dili içindeki yeri açıklığa kavuşmuş olacaktır.

Bu çalışmanın başında, incelenecek konu hakkında daha önce yapılmış çalışmaları ve eleştirel yaklaşımları tespit etmek amacıyla araştırmalar yapılmıştır. Toplanan bilgiler çerçevesinde tezin ana yapısı oluşturulmuştur.

Bütünceyi oluşturan metinlerde geçen devrik cümleler belirlenmiştir. Örnekler fişlenmiş, ortaya çıkan malzeme çerçevesinde fişler tasnif edilip inceleme aşamasına geçilmiştir. Çalışma, devrik cümle yapısını incelemeyi amaçladığı için devrik dizilmiş öbekler başka bir çalışmaya konu olmak üzere dışarıda bırakılmıştır.

Örnekler, ilgili başlıkların altında yüklemden sonra gelen ögeye göre alfabetik olarak dizilmiştir. Yüklemden sonra aynı sözcük veya sözcüklerin bulunduğu durumlarda sıralama, örneklerin alındığı metnin adının alfabetik önceliğine göre yapılmıştır. Bazı devrik cümleler metinde arka arkaya geldiği için bunlar, eğer aynı cümle tipinde ise, ilgili olduğu başlık altında gösterilirken yine birlikte yazılmıştır. Alfabetik sıralamada, bu şekilde aynı başlığın örneği olan iki veya daha fazla devrik cümleden yalnızca birincisi dikkate alınmıştır. Çok az sayıdaki örnekte ise yüklemden sonra bir cümle dışı unsurun (genellikle bir hitap öbeği) geldiği görülmüştür. Bu yapıdaki cümlelerin sıralamasında cümle dışı unsur göz ardı edilmiştir.

Metinde geçen devrik cümle örneğinin künyesi, ait olduğu metin adının kısaltması, yazmada geçtiği (varsa) bab ve varak numarası ile tez çalışmasına esas olan yayımda söz konusu devrik cümlenin bulunduğu sayfa numarası şeklinde verilmiştir. Âşık Paşazade Tarihi’nden bir örnek:

(AT-b. 141-v. 148/228a-s. 522)

(28)

Sadece Âşık Paşazade Tarihi’nden alınan örneklerde varak numarasının yanında bir başka numara daha bulunmaktadır. İstanbul Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi 1504 numarada kayıtlı bulunan yazma (A nüshası) varak numarasına, Süleymaniye Yazma Bağışlar 4954 numarada kayıtlı yazma (S nüshası) ve İstanbul Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi 478 numarada kayıtlı olan yazma (A1 nüshası) sayfa numarasına göre numaralandırıldığı için eseri yayına hazırlayan Kemal Yavuz ve Yekta Saraç, yayımda her iki numarayı da göstermişlerdir. Bu nedenle tezde, örneklerin künyesinde varak ve sayfa numaralarına yer verilmiştir.

Gülistan Tercümesi (GT) ve Tarih-i İbn-i Kesîr Tercümesi (İKT)’nde devrik cümlenin varakta hangi satırda geçtiği de belirtilmiştir.

Örneklerde birbirlerinden farklı transkripsiyon işaretleri kullanılmıştır. Bu durum, yararlandığımız yayımlarda metinlerin transkripsiyon alfabesini içerip içermemelerinden kaynaklanmaktadır. (n, ñ, â, ā, û, ū, vb.)

Birkaç birleşik cümle içinde yer alan bir devrik cümle, içinde bulunduğu en alt basamaktaki birleşik cümleye göre değerlendirilmiştir. Birleşik cümlelerin iç içe geçtiği bu tür cümlelerin yapısı çok karmaşıktır.

Basit devrik cümlede cümlenin tamamı italik gösterilmiştir. İçinde birden fazla devrik cümle bulunan birleşik cümleler hangi başlık altında inceleniyorsa o başlıkla ilgili olan devrik kısmı italik yazılmıştır. Birleşik cümlenin devrik olan öbür kısmı, ilgili olduğu başlık altında italik gösterilmiştir. Her durumda devrik cümle taksim işaretiyle belirginleştirilmiştir: / devrik cümle /.

İncelenen metinlerde geçen devrik cümlelerin tamamının yazılmasına özen gösterilmiş, ancak neredeyse sözcüğü sözcüğüne aynı olan veya aynı yapıya sahip olan cümleler geçtiği başlığın sonunda sadece künyesi belirtilmek suretiyle gösterilmiştir.

(29)

Devrik cümlelerin Eski Anadolu Türkçesinden Türkiye Türkçesine çevirisi, sadece ilk geçtikleri konu başlığının altına yapılmıştır. Çeviri yaparken cümlenin dizimsel yapısı kesinlikle değiştirilmemiş, sadece Arapça ve Farsça sözcükler Türkiye Türkçesine çevrilmiştir. Böylece cümlenin anlamsal yapısının daha iyi anlaşılması sağlanmıştır. Dönemin dil özelliklerini yansıtan Türkçe sözcükler ve ekler ise Türkiye Türkçesindeki kullanıma göre bugünkü dile aktarılmışlardır.

Örneklerden hareketle devrik cümlenin genel yapısı kalıplarla tespit edilmiştir.

Tez hazırlanırken, bugüne kadar yapılmış söz dizimi çalışmaları kaynak olarak kullanılmıştır. Devrik cümlenin yapısal ve anlamsal yönü metinlerde karşılaşılan örnekler yoluyla belirginleştirilmeye çalışılmıştır.

2. DEVRİK CÜMLE KONUSUNDAKİ BAŞLICA YAKLAŞIMLAR

2. 1. Terim

Dil bilgisi kitaplarında pek çok konuda görülen terim karmaşası “devrik cümle”

konusunda görülmemektedir. “Devrik cümle” konusuna ilişkin yazılan makalelerde ve Türkiye Türkçesi dil bilgisini anlatan kaynaklarda genel bir uyum söz konusudur. Ancak yapılan çalışmaların niteliğine göre farklı adlandırmalar tercih edilmiştir. Dil bilgisini geleneksel yolla ele alan bilim adamları “devrik cümle” veya “devrik tümce” derken, dilbilimsel yaklaşımı temel alan görüşlerde

“oynak dizim”, “devrik yapı”, “devrik dizim” gibi adlandırmalara gidilmiştir. Bazı yayımlarda da yöntem farkı gözetilmeksizin “devrik cümle” veya “devrik tümce”

terimleri kullanılmıştır. Her iki durumda da aynı tür cümle yapısı anlatılmıştır.

2. 2. Tanım ve Tartışmalar

Dil bilgisi çalışmalarında “devrik cümle” konusunda terimde sağlanan birlik, tanım aşamasında görülmemektedir. Yine benimsenen yönteme bağlı olarak farklı devrik cümle tanımları bulunmaktadır. Türkiye Türkçesi ile ilgili yayımlanan terim sözlükleri ve geleneksel dil bilgisi kitaplarında devrik cümleye ya hiç değinilmemiş ya da kısaca üzerinden geçilmiştir.

(30)

2. 2. 1. Geleneksel Yöntem 2. 2. 1. 1. Tanım

Neşe Atabay, Sevgi Özel, Ayfer Çam Türkiye Türkçesinin Sözdizimi’nde

“Öğelerinin Dizilişine Göre Tümceler” başlığı altında devrik cümle için

“Öğelerinin dizilişi açısından önemli bir tümce türü de devrik tümcedir.

Anlatımdaki yargıyı etkin bir biçimde açıklamak amacıyla, yüklemin tümcenin öteki öğelerinden önce kullanıldığı tümcelere devrik tümce denir.” (2003: 114) değerlendirmesini yaparlar. Burada devrik cümle önemli bir cümle tipi olarak kabul edilmiştir.

Banguoğlu, Türkçenin Grameri adlı eserinde devrik cümleyi cümle ögelerinin sıralarının değişmesi olarak göstermiştir. Banguoğlu’nun “Yüklemin yerinden alınıp kimseye yaklaştırılması, hatta cümle başına getirilmesi” diye tarif ettiği devrik cümle aykırı bir dizim olarak nitelendirilmiştir: “Buna ters sıra (ordre inverse) deriz. Yeni zamanlarda yazı dilimizde tartışma konusu olan devrik cümle (phrase inverse) de budur.” Ancak Banguoğlu devrik cümleyi tamamen reddetmemiş ve onu “gramerce işleyiş”in bir parçası olarak görmüştür (1998: 533- 534).

Ediskun, Türk Dilbilgisi’nin “Cümlebilgisi” bölümünde cümlede ögelerin dizilişini de incelemiş ve devrik cümleyi pek çok geleneksel çalışmaya göre daha ayrıntılı bir biçimde ele almıştır. “Konuşmada ya da nesirde, özne ya da özne öbeği ile yüklem ya da yüklem öbeğinin –anlam gereğine göre- yer değiştirdikleri görülür. Böyle cümlelere devrik cümle adı verilir.” (2003: 366) dedikten sonra yazar, devrik cümleyi türlü yönleriyle incelemiştir.

Ergin, Türk Dil Bilgisi adlı eserinde devrik cümleye hiç yer vermemiştir.

Cümlenin unsurlarını anlattığı bölümde fiil için şöyle demektedir:

Cümlenin en esaslı unsuru, ana unsuru, temel unsuru, cümlenin direğidir. Cümlenin bütün yapısı onun üzerine kurulur. Diğer bütün unsurlar fiilin etrafında toplanan, onu destekleyen, onu tamamlayan unsurlardır. Türkçede asıl unsurun tâli unsurdan sonra gelmesi prensibine uygun olarak, cümlenin esas unsuru olan fiil daima sonda bulunur. Kendisinden önce gelen diğer unsurların kesin bir sırası yoktur. Belirtilmek istenme derecelerine göre fiile yaklaştırılarak

(31)

kullanılırlar. Umumiyetle fiile en yakın unsur, fiilden önceki unsur en üzerinde durulan unsurdur. Cümlenin normal vurgusu da fiilin önünde, bu unsur üzerinde bulunur (1993: 377).

Bu anlayışa göre, yüklem daima sonda bulunur ve Türkçenin normal cümle yapısı bu şekildedir. Ergin’e göre, yüklem sadece sonda bulunursa cümle kurulmuş olur.

Gencan, Dilbilgisi adlı kitabında dizilişlerine göre cümleleri kurallı cümle ve devrik cümle olmak üzere ikiye ayırdıktan sonra bunları açıklar ve devrik cümle için şöyle der: “Yüklemi sonda bulunmayan tümcelere devrik denir” (2001:139).

Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi’nde, devrik cümleyi yapı bakımından cümle türlerini sınıflandırdığı genel başlık altında göstermiştir: “Yargıdaki önemi belirtmek ve dikkati yargıya çekmek için, yüklemi, özne veya nesne ya da tümleçlerden önce kullanılan tümceye devrik tümce (Fr. Anacoluthe; İng.

Anacoluthon; Alm. Anakoluth) denir.” V. Hatiboğlu, devrik cümleyi Türkçenin öz malı sayar (1982: 158).

Hengirmen, Dilbilgisi ve Dilbilim Terimleri Sözlüğü’nde devrik cümle için

“Yüklemi sonda olmayan cümle” derken, devrik cümlenin normal cümle yapısını bozan, aykırı bir cümle tipi olmadığını belirtmiştir (1999: 115).

Karahan, Türkçede Söz Dizimi’nde “Devrik cümle, yüklemi sonda bulunmayan cümledir.” tanımını yaptıktan sonra “Bir dil, diğer dillerden gramer şekilleri ve cümle yapısı ile ayrılır. Türk cümle yapısının ‘yardımcı unsurdan ana unsura doğru diziliş’ özelliği korunmalı, devrik cümle yaygınlaştırılmamalıdır.”

şeklindeki görüşüyle devrik cümleye olumsuz yaklaştığını göstermiştir (1995b:

70). Ancak Karahan aynı eserinin genişletilmiş yedinci baskısında bu düşüncesinden vazgeçmiştir (2004: 100).

Koç, Yeni Dilbilgisi adlı çalışmasında, cümleyi dilbilimsel bakış açısıyla incelemesine rağmen devrik cümleye geleneksel dil bilgisi çerçevesinden bakmıştır. O da devrik cümleyi benzer şekilde tanımlamış ve “Türkçede, söyleyişi güzelleştirmek ya da anlamı güçlendirmek için, zaman zaman bu kurallı tümcenin

(32)

yapısı bozulur. Eylem tümcenin başında ya da ortalarında yer alır. Bu tür cümlelere devrik tümce (Alm. Anakoluth; Fr. anacolthe; İng. anacoluthon) adı verilir.” demiştir (1996: 556).

Korkmaz, Gramer Terimleri Sözlüğü’nde “Türkçenin normal sözdizimine aykırı olarak yüklemi öteki cümle ögelerinden daha önce gelen cümle: Ne mutlu Türküm diyene. Gelmiyor işte bütün ısrarlarıma rağmen. Gönderecek yarın istediğimiz kitapları. Alıver şu işi üzerine.” (1992: 42) diyerek Ahmet Topaloğlu ile aynı görüşü paylaşmıştır. Her ikisi de devrik cümleyi normal cümle yapısının bozulduğu, aykırı bir cümle tipi olarak göstermişlerdir.

Kükey’in hazırladığı Türkçe’nin Sözdizimi’nde (1975: 320) ve Şimşek’in Örneklerle Türkçe Sözdizimi adlı çalışmasında (1987: 194) da devrik cümle benzer şekilde tanımlanmıştır.

Topaloğlu, Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü’nde devrik cümleyi “Türkçe’nin tabii söz dizimine aykırı olarak yüklemi cümlenin öteki ögelerinden önce gelen cümle.” diye tanımlamıştır (1989:54).

Zülfikar, yüksek öğretim öğrencileri için hazırlanan Türk Dili ve Kompozisyon adlı kitapta cümleyi sınıflandırırken “Dizilişlerine Göre Cümle Çeşitleri” başlığı altında cümleleri “kurallı cümle” ve “devrik cümle” iki ana başlığı altında toplamış: “Devrik cümle’de, kurallı cümledeki sırayı göremeyiz. Devrik cümle yüklem öne alınarak nesnenin, öznenin, tümleçlerin yer değiştirmesidir. Böyle cümleler yapmakta yazarların amaçları vardır.” ifadesini kullanmıştır (2005: 243).

Bu kitaplarda devrik cümle genellikle, ya yüklemin yerine göre ya da dizilişlerine göre cümle çeşitleri başlığı altında kurallı cümleyle birlikte, ancak ona karşı, ona zıt bir cümle tipi olarak verilmiştir. Devrik cümle açıklanırken kurallı cümle ile karşılaştırılmış ve daha çok hangi anlatımlarda kullanıldığı belirtilmiştir.

(33)

Burdurlu “Devrik Cümle” adlı makalesinde “Devrik cümle, yüklemi cümle sonunda bulunmayan cümledir.” tanımını yaptıktan sonra konuyu çeşitli yönleriyle incelemiştir (1954a: 12).

Cevdet Kudret (Solok)’e göre sadece yüklemi sonda bulunmayan cümleler değil, cümle ögelerinden herhangi birinin yeri değiştirilerek kurulan cümleler de devriktir (1960a: 6).

2. 2. 1. 2. Devrik Cümlelerin Yapısı

Kimi araştırmacılara göre devrik cümle kuralsızlığın göstergesidir. Ergin’in ‘asıl unsur sonda, yardımcı unsur başta yer alır’ diye açıkladığı (Ergin 1993), Bilgegil’in "Türkçe bir söz dizisinde, esas unsurun ikinci derecedeki unsurlardan sonra gelmesi bir kanundur.” (Bilgegil 1963: 51) şeklinde sınırladığı Türkçe söz dizimi, başka araştırmacılar (Karahan 1995b: 70; Karahan 2004: 100; Delice 2003: 141; Koç 1996: 556; Dizdaroğlu 1976: 11) tarafından da aynı şekilde nitelendirilmiştir. Bu durum, bir kural olarak kabul edilmiştir. Kurala uyan cümleler olağan ve olması gereken şeklinde algılanmış ve kurallı (düz) cümle diye adlandırılmıştır. Bu kurala uymayan cümleler ise kuralsız olduklarının bir göstergesi olarak devrik diye tanımlanmıştır.

Kurallı bir cümle, özne-nesne-yüklem (ÖNY) dizilişinde olan cümledir (Demir, Yılmaz 2003: 215). Cümle içinde önem verilen ve vurgulanan öge yükleme yaklaştırılır. Yüklem her zaman sonda bulunur. Yüklemin bu kesin ve değişmez yerine karşın öteki ögelerin yeri anlama göre değişebilir (Bilgegil 1963: 51;

Şimşek 1981: 24; Gencan 1979: 112, 113; Dizdaroğlu 1976: 255; Demir, Yılmaz 2003: 215; Hengirmen 1999: 114, 115). Şimşek, bu esnek cümle yapısına neden olarak, ad durum eklerinin zengin olmasını göstermiştir ve sözcüklerin cümle içinde yer değiştirmelerinin işlev değiştirmeleri anlamına gelmediğini belirtmiştir (1981: 24). Devrik cümle, Türkçe söz diziminin tamlananın tamlayandan, belirtilenin belirtenden, asıl unsurun yardımcı unsurdan sonra gelmesi gerektiği kuralını bozarak cümlenin en önemli ögesi olan yüklemi bazen cümle başına

(34)

bazen cümle ortasına getirmiş görünmektedir. Geleneksel dil bilgisi anlayışında bu durum, kurallı cümlenin yapısını bozmak şeklinde kabul edilmiştir.

Kimi araştırmacılar1 ise devrik cümleyi kurallı cümleyi tamamlayan, anlatımı monotonluktan kurtaran önemli bir dil birliği olarak görmüşlerdir (Kükey 1975:

320). Bunlara göre devrik cümle, kurallı cümlenin karşıtıdır. Ancak, kuralsız cümle değildir (Dizdaroğlu 1976: 248). Çünkü “devrik cümlede yüklemin sonda bulunmaması demek, cümlenin ögelerinin rastgele değiştirilebileceği anlamına gelmez” (Demir, Yılmaz 2003: 215). “Mesela Hava güzel cümlesi, iki kelime arasındaki ilişki tamamıyla değişeceği için, aynı anlamı taşımak üzere *güzel hava şeklinde söylenemez. Ayrıca konuşma diliyle ilgili çalışmalar, yüklemden önceki yerin belirtisiz nesneye ayrılmış olduğunu göstermiştir: Buna göre Ahmet çay içti cümlesi İçti Ahmet çay şeklinde söylenemez” (Demir, Yılmaz 2003: 215).

Belirtisiz nesnenin her zaman yüklemin önünde bulunup ondan ayrılmadığına Gencan da değinmiştir (1979: 113).

Devrik cümle de kurallı cümle gibi yargı bildirir (Dizdaroğlu 1976: 248). Yan yana dizilmiş sözcükler yargı bildirmeleri halinde cümleyi oluşturur. Cümle, tek tek sözcüklerin anlamının toplamı değildir. Bu nedenle kurallı cümlede de devrik cümlede de sözcüklerin değişik yerlerde bulunması belli anlam farkları yaratmak içindir. Acarlar’a göre “cümlede anlama nasıl bir yön verilmek isteniyorsa, öğeler ona göre önem kazanır, dizideki yerleri de ancak böyle bir gerekçeyle değiştirilebilir” (Acarlar 1969: 755). Dizdaroğlu, devrik cümlenin ne denli kurallı ve güçlü bir yapısı olan özel bir anlatım biçimi olduğunu anlatmak için birkaç atasözü üzerinde kurallı (düz)-devrik cümle karşılaştırması yapmıştır. Kurallı cümle yapısındaki atasözlerinin devrik cümleye, devrik yapıdaki (Sakla samanı, gelir zamanı; açtırma kutuyu, söyletme kötüyü; vb.) atasözlerinin de kurallı cümleye çevrilemeyeceğini söylemiştir. Böyle bir dönüştürme, bu cümlelerin anlam güçlerini yitirmelerine neden olacaktır: “Demek ki, devrik tümce, salt yüklemi sonda bulunmayan tümce demek değildir. Tümceye anlatım gücü

1 Acarlar, Dizdaroğlu, Ediskun, Gencan, Gökşen, Cevdet Kudret, Kükey, Şimşek bu araştırmacılardan bazılarıdır.

(35)

katmamış, bir düşünce ya da duyguyu daha etkili biçimde vermemişse, yüklemin sonda bulunmaması hiçbir önem taşımaz. Devrik tümcede bu noktanın göz önünde tutulması gerekir: Anlatımı güçlendirmek, söyleyişe özellik kazandırmak, başta gelen ilkelerdir devrik tümcede” (Dizdaroğlu 1976: 252). Benzer bir uygulamayı Cevdet Kudret de yapmış ve Dizdaroğlu ile aynı sonuca ulaşmıştır.

Kudret, devrik cümlenin de düz cümle gibi konuşmada kullanıldığını, devrik cümlenin gelişigüzel cümle demek olmadığını, onun da kendine göre kuralları olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle cümleleri kurallı cümle, devrik cümle şeklinde değil, düz ve devrik cümle diye adlandırmanın daha doğru olduğunu söylemiştir.

Türkçede bazı duygu ve düşüncelerin yalnız devrik cümle ile anlatılabildiğini “- Ayıkla pirincin taşını. –Öp babanın elini. –Al takke ver külâh. –Çek arabanı. –Vur abalıya. –Var mı bize yan bakan?” gibi örneklerle göstermiş, düz cümleye çevrildiğinde bu sözlerin anlamlarının değiştiğini bildirmiştir. “-Bak terbiyesize! – Al sana bir yumruk! –Otur oturduğun yerde. –Söyletme beni… -Güleyim bari! – (Kapı çalınır) Kim o!” gibi bazı kalıplaşmış anlatımlarda da devrik cümle kullanılır: “Bu örneklerde fiilleri sona, yahut da zarf ve zamirleri başa alalım; o zaman, anlatılmak istenen düşünce veya ruh hallerinin ya hiç anlatılmayacağını, ya da zayıflıyacağını göreceğiz: “söyletme beni!” sözünde şiddet ve tehdit gizlidir,

“beni söyletme!” sözünde ise yalvarma ve rica vardır; …” (1960a: 6).

Cümlenin en önemli ögesi yüklemdir. Bütün bir cümle hep yüklem etrafında şekillenir. Bazen cümle sadece yüklemden oluşabileceği gibi bazen de konuşanın belirlediği sayıda ögeden oluşur. Cümle içinde yer alan ögeler yüklemi açıklamakla görevlidir: yapan kimdir (özne), olay nerede olmuştur (dolaylı tümleç-yer tamlayıcısı), vb. Kurallı cümlenin olağan dizilişi için Bilgegil şu sıralamayı verir: “özne, zaman bildiren zarf tümleci, hâl bildiren zarf tümleci, derece bildiren zarf tümleci, dolaylı tümleçler, nesne, yüklem” (1963: 51). Cümle içinde vurgulanmak istenen, önem verilen öge hemen yüklemin önünde yer alır.

Devrik cümlede ise ögelerin dizilişi daha farklı bir görünümdedir. Yükleme kurallı cümlenin yükleminden daha fazla önem verilir. Ögelerin dizilişi yüklemden önce değil, yüklemden sonra gelmeleriyle değerlendirilir. Geleneksel dil bilgisi anlayışında, sadece, bu cümle türünü önemli kabul eden bazı

(36)

araştırmacılar (Dizdaroğlu 1976: 253, 254; Ediskun 2003: 366-369; Şimşek 1987:

194-196; Hatiboğlu 1982: 159-161; Karahan 2004: 101, 102) ögelerinin dizilişi açısından devrik cümleyi incelemişlerdir. Şimşek, devrik cümlenin yapısını açıklarken aslında devrik cümlenin tanımında da bir düzeltme yapmıştır:

Devrik tümcede yüklemin en başta bulunması gerekmez. Herhangi bir tümcede yüklemden sonra tek bir öğe de gelse, o tümce “devrik tümce” kapsamına girer. Bu nedenle “devrik tümce”yi , “yüklemi öteki öğelerinden önce gelen tümce” diye tanımlamak yanlıştır. Çünkü devrik tümcede de, çoğu kez birkaç öğe yüklemden önce gelir;

yüklemin sonuna tek kurucu öğe taşar. Gerçekten türlü yapıtlar bu açıdan incelenirse, ancak pek az örnekte yüklemin tümce başında yer aldığı görülür. Bundan ötürü, devrik tümcede “yüklemin öteki öğelerin hepsinden önce geldiğini” söylemek dilsel gerçekle bağdaşmaz (Şimşek 1987: 194).

Hatiboğlu ise devrik cümlenin yapısını şöyle açıklamıştır: “Yüklemden önce bazı sözcükler getirilebilirse de özne veya nesnenin ya da tümleçlerden birinin yüklemden sonra kullanılmasıyle devrik tümce meydana gelir. Kısaca, esas öğe olan öznenin, nesnenin ya da tümleçlerden birinin veya birkaçının yüklemden sonra kullanılmasıyle devrik tümce kurulur” (1982: 158).

Burdurlu, devrik cümlenin yapısal özelliklerine farklı bir yönden bakmıştır:

Yüklem, cümle içinde herhangi bir yerdedir. Cümlenin diğer öğeleri (Özne, nesne, tümleç) ve bunların tamlayıcıları olan (Sıfatlar, isim tamlamaları, kelime grupları) anlamın belirmesine yarıyacak şekilde cümlede yer almışlardır. Herhangi bir öğenin eksik olması, cümleyi bozuk cümle durumuna sokar. Devrik cümle, bozuk cümle demek değildir. Bu noktada, devrik cümle ile öğeleri (Özne, nesne, tümleç) yerlerinde bulunmayan cümleyi birbirinden ayırmak gerektir. Devrik cümlenin kuruluşu özel bir cümle kuruluşudur, öğeleri yerlerinde bulunmıyan cümle ise tamamen ayrı bir özelliktedir. Bir cümle devrik olur fakat öğeleri yerli yerinde bulunur (Burdurlu 1954: 12).

Devrik cümlede “eylemin önemsenmesi” (Şimşek 1987: 40) (Acarlar 1969: 756) nedeniyle yüklemin, cümle sonundan cümle başına veya ortasına getirildiği görülmektedir. Dikkat, yargı ya da soru biçimindeki yargının üzerine çekilmek istendiğinde veya yargı emir kipinde olduğunda ve ünlem cümlelerinde yüklem cümle sonundan cümle başına kayar (Ediskun 2003: 368-369). Ancak bazı ögelerin yerleri değişmez. Soru sıfatlarıyla birlikte bulunan nesneler ya da tümleçler ile kendisinden sonra “mI” edatı gelen nesneler, tümleçler mutlaka

(37)

yüklemden önce bulunurlar (Ediskun 2003: 369). Özne ve nesnenin ise yüklemden sonra kullanılması bu ögelerin dikkati çekmesini sağlar (Hatiboğlu 1982: 159). Öte yandan cümle içinde kullanılan isim tamlaması gibi sözcük öbeklerinde ögelerin yerlerinin değişmesi cümlenin devrik veya kurallı oluşunu etkilemez ve değiştirmez (Burdurlu 1954a: 18).

Hatiboğlu, ad cümlelerinde sıfat tamlamasıyla devrik cümlenin birbirine benzeyebildiğini bildirmiştir: “ ‘yanlış iş’ sıfat tamlamasıdır, ‘Yanlış, iş’ devrik tümcedir. ‘geniş ev’ sıfat tamlamasıdır, ‘Geniş, ev’ devrik tümcedir” (1982: 160).

Yazar, bu karışıklığı önlemek çok defa araya bir adıl veya belirteç getirilerek ifadenin belirginleştirildiğini söyler: “ ‘Yanlış, iş’ yerine ‘Yanlış, o iş’, ‘Açık, pencere’ yerine ‘Açık, o pencere’, ‘Geniş, ev’ veya ‘Geniş, o ev’, ‘Kapalı kapı’

yerine ‘Kapalı bu kapı’ gibi devrik tümceler kullanılır” (1982: 160-161). Bazen de yardımcı fiil ile birlikte kullanılan düz tümleçlerin de yüklemden sonra geldiğini

“ ‘Niçin oldunuz öğretmen?’, ‘Neden ettin telâş!’, ‘Nihayet ettik istifa, kurtulduk’

” (1982: 160) örnekleriyle göstermiştir. Devrik cümleler sıralı cümle, birleşik cümle ya da girişik veya kesik cümle biçimlerinde de kullanılır (1982: 161).

Atabay, Özel, Çam da “Her tümce türü devrik tümce biçiminde kullanılabilir”

(2003: 114) diyerek devrik cümlenin yapı bakımından değişik şekillerde kurulabileceğini belirtirler.

2. 2. 1. 3. Devrik Cümlelerin Sınıflandırılması

Dizdaroğlu, devrik cümleleri “Devrik Tümcede Öğelerin Sırası” ve “Devrik Tümce Türleri” olmak üzere iki farklı başlık altında incelemiştir. “Devrik Tümcede Öğelerin Sırası” başlığı altında devrik cümlede (1) öznenin, (2) nesnenin, (3) dolaylı tümlecin, (4) belirteç tümlecinin, (5) ilgeç tümlecinin, (6) birkaç ögenin sonda bulunabileceğini belirtir. “Devrik Tümce Türleri” başlığı altında ise (1) ad cümlelerine dayalı devrik cümle, (2) eylem cümlelerine dayalı devrik cümle, (3) yalın devrik cümle, (4) bileşik devrik cümle ayrımını yapar (1976: 253-258).

(38)

Ediskun, devrik cümlelerde ögelerin sıralanışının çeşitlendiğini ifade ettikten sonra (1) öznesi yüklemden sonra gelen devrik cümleler, (2) öznenin sıfatı yüklemden sonra gelen devrik cümleler, (3) belirtili nesnesi yüklemden sonra gelen devrik cümleler, (4) belirtisiz nesnesi yüklemden sonra gelen devrik cümleler, (5) -e’li tümleci yüklemden sonra gelen devrik cümleler, (6) -de’li tümleci yüklemden sonra gelen devrik cümleler, (7) -den’li tümleci yüklemden sonra gelen devrik cümleler, (8) zarf tümleci yüklemden sonra gelen devrik cümleler, (9) edat tümleci yüklemden sonra gelen devrik cümleler, (10) yan cümleciği özne görevinde bulunan bileşik devrik cümleler, (11) yan cümleciği nesne görevinde bulunan bileşik devrik cümleler, (12) yan cümleciği dolaylı tümleç görevinde bulunan bileşik devrik cümleler, (13) yan cümleciği zarf tümleci görevinde bulunan bileşik devrik cümleler, (14) yan cümleciği sebep tümleci görevinde bulunan bileşik devrik cümleler, (15) yan cümleciği şart tümleci görevinde bulunan bileşik devrik cümleler şeklinde devrik cümleleri sınıflandırır (2003: 366-368).

(1) Öznesi sonda devrik cümle, (2) nesnesi sonda devrik cümle, (3) dolaylı tümleci sonda devrik cümle, (4) belirteç tümleci sonda devrik cümle, (5) yüklemden sonra iki ya da daha çok öge bulunan devrik cümle, (6) yüklemden sonra bir ögenin belirteni ya da niteleyeni bulunan devrik cümle, (7) yüklemi en başta devrik cümle biçiminde devrik cümle türlerini ele alan Şimşek, devrik cümleleri yüklemin soyu ile anlam ve yapıya göre değil, yüklemi izleyen kurucu ögeler bakımından çeşitlendirdiğini söylemiştir (1987: 194-196).

Cevdet Kudret, cümlenin herhangi bir ögesinin yerinde bulunmamasını da devriklik olarak kabul etmiştir. Bu bakımdan Kudret’in devrik cümle sınıflaması daha farklıdır: Ünlemler, özne, nesne, tümleçler ve yüklemin bulunması gereken yerde bulunmamasına göre beş başlık altında devrik cümle çeşitlerini incelemiştir (Kudret 1960b: 6-7).

Karahan, verdiği örneklerde devrik cümlenin farklı yapılanışlarından söz etmiştir.

Karahan, devrik cümlelerde cümlenin diğer ögelerinden biri, birkaçı veya hepsinin

(39)

yüklemden sonra gelebildiğini söyledikten sonra nesnenin, nesnenin bir parçasının, hitap unsurunun, yer tamlayıcısının, zarfın, birden fazla ögenin yüklemden sonra geldiği devrik cümle örnekleri vermiştir (2004: 101-102).

2. 2. 1. 4. Devrik Cümlelerin Anlam ve Anlatım Özellikleri

Devrik cümle, aslında, daha çok konuşma dilinde görülür. Konuşma sırasında düşünceler kimi zaman zihinde doğdukları sırayla söze dönüşür. Tasarlanmadan, dil kurallarını düşünmeden, gelişigüzel yapılan bu konuşmalarda sözcükler genellikle devrik dizilebilirler. Çünkü, “Gelişigüzel konuşmalarda an, düzenle uğraşmayı gerekli saymaz, uğraşmaz. Onun için bu tür konuşmalarda sözcüklerin sıralanışı, düşüncelerin, anlamların doğuş sırasına göre olur” (Gencan 1979: 114).

Acarlar bu görüşe katılmaz ve “söyleyen, yazan, konusunu, ana düşünce ve duygularının gerektirdiği bir düzende kafasında tasarlamış, kelimeleri doğuş sıralarına göre dizileyerek cümlesini o yolda biçimlendirmiştir.” demektedir (Acarlar 1969: 755). Bu cümle yapısı içten geldiği gibi söylemek sonucu ortaya çıkar. Bu nedenle çok doğal bir anlatım yoludur (Acarlar 1969: 755).

Devrik cümlenin dilin anlatım gücünü zenginleştirdiğini ve çeşitlendirdiğini ifade eden Cevdet Kudret, bir düşünce veya duyguyu daha belirli anlatmak gerektiği zaman bu cümle yapısının kullanıldığını ve bu nedenle de bir yazıyı baştan sona kadar devrik cümle ile yazmanın yazının doğallığını bozduğunu belirtmiştir (1960c: 19). Daha çok duygusal anlatımlarda2 görülen devrik cümle, “bir anlamı öne çıkarma, belirtme, vurgulama” (Karahan 2004: 100), “konuşma dilinde önemli bilgiyi en önce verme” (Demir-Yılmaz 2003: 215) gibi amaçlarla kullanılan bir üslûp özelliğidir. Korku, öfke, coşku gibi duygusal durumlar konuşmada, sözcüklerin akla geliş sırasında da görülür. Heyecan, konuşanın dil kurallarını düşünmesine fırsat vermez ve böyle durumlarda da devrik cümle ortaya çıkar. Bundan dolayı da vurgunun, tonlamanın önem kazandığı kimi

2 Banguoğlu, duygusal anlatımlarda kullanılan devrik dizime “duyguca sıra” adını vermiştir:

“Verdiğimiz örneklerden de anlaşılacağı üzere ters sıra bir türlü değişik sıradır ki daha çok duygulu anlatışta ve kısa cümlelerde kullanılır, yukarıda duyguca sıra diye adlandırdığımız anlatışı karşılar. Konuşanın önyargısını taşıyan ve önemi önceden belirtilmiş olan yüklem de bu türlü yer değiştirmiş olarak görülebilir” (1998: 534).

(40)

anlatımlarda da devrik dizim tercih edilir (Gencan 1979: 114). Devrik cümlelerde duygu ve heyecan daha öncelikli olduğu için bu tür cümleler kurallı (düz) cümleye çevrildiğinde anlam bozulur. Aynı sözcükler kullanıldığı halde devrik cümledeki anlam bu yeni ve kurallı cümlede bulunmaz.

Devrik cümle anlatımdaki tekdüzeliği önler, yazıya konuşma havası katar, anlamı sınırlandırıp belirginleştirir, dikkati yargı üzerine çekip anlamı daha etkili kılar, değişik ruhsal durumları daha güçlü yansıtır, söze duygusallık katıp okuyanı duyguca etkiler (Dizdaroğlu 1976: 258-260).

Devrik cümlede ögelerin dizimsel konumlarının hangi anlamlara gelebileceği konusunda birkaç çalışma yapılmıştır. Cevdet Kudret yüklemin konumu üzerinde anlamsal çıkarımlarda bulunmuştur. Buna göre; “-Çal kılıcını!”, “-Aç kapıyı!”, “- Bak terbiyesize!” gibi anlatımlarda “Bir emri veya isteği şiddetlendirmek, ya da alay, öfke, tehdit v.s. gibi halleri anlatmak için emir kipleri cümlenin başına alınır”. “-Görür müsün Dirse Han, neler oldu?”, “-Başladı üzerimize dolu gibi kurşun yağmağa.” gibi anlatımlarda “Şaşma, heyecan, merak, teşvik, güven, v.s.

gibi ruh hallerini anlatmak için fiillerin öbür kipleri de cümle başına alınır”. “-Gel Karagöz gel!”, “-Gel keyfim gel!”, “-Koş babam koş!”, “-Anlatınız enişte anlatınız!” tarzındaki anlatımlarda “Bir halin sürekliliğini anlatmak için, aynı fiil cümlenin hem sonunda hem de başında kullanılır”. “-Dursun durduğu yerde!”, “- Koş koşabildiğin kadar.”, “-Otur oturduğun yerde.” şeklindeki anlatımlarda sürekliliği anlatmak için fiilin sadece cümlenin başında kullanıldığı görülür. “- Kerem aldı sazı eline.”, “-Ben bilirim öcümü almanın yolunu.” gibi anlatımlarda

“Bir halin önemini, şiddetini bildirmek için, fiiller ortaya da alınabilir”. “Kimi aydur: Geyik tozudur. Kimi aydur: Yağı tozudur”, “Dediler: Akçamız ile almışız, bize helâldir.” gibi anlatımlarda “Kişilerin konuşmalarını anlatan cümlelerde, genel olarak konuşmaların sonuna getirilen “dedi, demiş, dediler, der” v.s. gibi fiiller konuşmanın başına da alınabilir”. Bazı eski metinlerde fiil cümlenin hem başında hem de sonunda tekrarlanabilir: “Dirse Han aydur: -Varın getirin öldüreyim! dedi.”. “Nedir bu kılık kıyafet?”, “Namazgâh mı burası?” gibi

(41)

anlatımlarda ise “Bir duygu, düşünce veya halin önemini belirtmek için, isim cümlelerindeki yüklemler de başa veya ortaya alınabilir” (1960b: 6-7).

Ediskun, dikkatin yargı ya da soru biçimindeki yargının üzerine çekilmek istendiğinde veya yargı emir olduğunda yüklemin cümle içindeki konumunun cümle başı olduğunu ifade etmiştir. “Ah nerde o günler!, -Göreyim sizi çocuklar!, -Yetişin dostlar!, - Çek arabanı!, -Aşk olsun sana!, -Otur oturduğun yerde” gibi ünlem cümlelerinde de yüklem cümle başında yer almaktadır. Bu durumda nesneler ya da tümleçler yüklem ardında konumlanmış olur (2003: 368-369).

Akçataş, “Türkçede Devrik Cümlenin Kullanımı Üzerine Bir İnceleme” adlı makalesinde “Konuşma dilinde, cümle kuruluşunda yarım kalan bilginin tamamlanması için yüklemden sonra yeni ögeler eklenir. Bu ekleme, cümlenin anlamını değiştirmeyen veya anlatımın gelişiminden anlaşılabilecek ögelerdir.”

(2002a: 82) diyerek bu cümle türünün anlam özelliklerine değinmiştir. Buna göre, devrik cümlenin işlevlerini açıklama işlevi, betimleme işlevi, sıralama işlevi, geriye dönüş işlevi, aktarım işlevi, anlatımı kurma işlevi, geçiş işlevi, konu vurgulama işlevi olmak üzere yüklemden sonra gelen ögelerin görevlerine göre sekiz ana başlık halinde belirlemiştir. “Devrik yapıdaki cümleler, önem verilen ve arka plana alınan ögeleri düzenleyerek verilecek mesajın daha sağlam bir şekilde iletilmesini sağlar. Yüklem sonrası ögelerin hem dikkati çekmek, hem de bazı ögeleri arka plana almak için kullanılması, devrik cümle yapısının en önemli işlevlerinden biridir” (2002a: 83).

Şiirde ölçü ve uyak nedeniyle cümle ögelerinin yeri değişebilir. Bu nedenle devrik cümle konusunda şiiri esas almak sağlıklı sonuçlara ulaşmaya yetmez. Devrik cümle konusunda düz yazı metinlerini incelemek daha doğru sonuçlara ulaştırabilir.

Türk dilinin tarihî dönemlerindeki pek çok düz yazı metninde de devrik cümleye rastlandığı bilinmektedir. Buna göre; Orhun Yazıtları’nda 2, Oğuz Kağan

Referanslar

Benzer Belgeler

Azerbaycan Türkçesi dilbilgisine göre, yan cümlesinin yüklemi -sa da, -se de eki almış birleşik cümleler karşılaştırma yan cümleli bağlı birleşik cümledir, çünkü

Trip Russel Miyami'de (Lincoln) caddesinde, altında bir sıra dükkânları, ve içinde, yüzme havuzu bulunan bu otel binası yeni inşa edilmiştir.. Binanın yatak odalarını ihtiva

Yeme ilave edilen antibiyotik veya probiyotik katkılarının lizozim aktivitesi, myeloperoksidaz aktivitesi, serum total protein, albümin, globülin, trigliserit ve kolesterol

Yarım yüzyıl içinde devrimci genç kalabilmek demek ■ ki mümkün özgürlük ve bağımsızlık kaynağına bağlanan bir ■ insanın devrimcilik yolunda

• Kural hatası yapmadan turnike atışı yapabilmek için, topu tuttuktan sonra sadece iki adım atabilirsiniz. • Top iki elle, iki adım yürüyüşüne geçmeden

a)Yapısına göre birleşik cümledir. b)Birleşik cümlenin türüne göre,bağımlı birleşik cümledir. c)Bağımlı birleşik cümlenin türüne göre,zaman yardımcı cümleli

The algorithms Naive Bayes, Logistic Regression, and SVM are used to train a model that can classify news articles into categories in this analysis.. Logistic Regression: On the

The results of the study showed that (a) the levels of CT had significant effect on the scores of the participants on the resilience scale; (b) the levels of CT had significant