• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM: ÇEVİRİ ESERLERDE DEVRİK CÜMLE

2. 1. Yüklemin Türüne Göre Devrik Cümleler

Bu çalışmaya malzeme olan Gülistan Tercümesi ve Tarih-i İbn-i Kesîr Tercümesi adlı tercüme metinler, Yüklemin Türüne Göre Devrik Cümleler ve Yapısına Göre Devrik Cümleler olmak üzere iki temel başlıkta incelenmiştir.

Yüklemin türüne göre devrik cümleler, fiil ve isim cümlesi olarak alt başlıklara ayrılmıştır. Devrik cümleler, daha sonra sonda bulunan öge/ögelerine göre sınıflandırılmıştır.

2. 1. 1. Fiil Cümlesi

2. 1. 1. 1. Öznesi Sonda Devrik Cümleler

Ve / bu yılda a‘yāndan [430b] (1) vefāt itdi ‘Aliyyi’bni Mūsā / -ki atasından dahı ġayrdan hadīs rivāyet (2) itmişdür. (İKT4/2-v. 430a/21; 430b/1-s. 500).

/ bu yılda ileri gelenlerden vefat etti Aliyyi’bni Mūsā /

Pes ma‘lūm oldı kim güneş (7) seyr iderken secde idermiş, / anuñ-ıçun didi, Allāhu Ta‘ālā /: … (İKT-v. 18a/7-s. 152).

/ onun için dedi Allahu Taâlâ /

Ben eyitdüm: (10) ‘/ Sizüñ üzerüñüze olsun Allāh’uñ ‘ināyatı. /’ (İKT4/1-v.

189a/10-s. 579).

/ Sizin üzerinize olsun Allah’ın yardımı. /

… / meyl itdi; arz-ı ekber’den kitāb deminde; fasl-ı hitāb güninde / kaçan kim / hükm (8) ide kadīr; / şehādet ide nezīr ü beşīr; / bulunmaya nasīr; / zāhir ola taksīr; / bir bölük bula (9) cennetde harīr; / bir bölük bula ashābü’s-sa‘īr / ve ol oldur kim … (İKT-v. 169b/7, 8, 9-s. 405).

/ bir bölük bula diğer dostlar /

Anuñ bābında eytdi: “/ Baña habar virdi atam, / ol dahı rivāyet itdi atasından, / (9) ol dahı Mansūr’dan, / ol dahı atasından, / ol dahı ‘Ali b. ‘Abdullāh’dan, / ol dahı atasından / (10) ol dahı eytdi ki: “… (İKT4/2-v. 425a/8, 9-s. 492).

/ Bana haber verdi babam /

Ve / bu yılda a‘yāndan vefāt itdi Ayās b. Mu‘āviye /, (8) Benī ‘Adnān’dandur, ulu tābı‘īndur, dedesi sahābedendür. (İKT4/2-v. 250a/7-s. 185).

/ bu yılda ileri gelenlerden vefat etti Ayās b. Muāviye /

Ol gitdükden soñra Mehdī “/ V’allāhi bilürin (13) ben / ki ‘Itāb hadīsde ziyāda idüp Peyġāmbara yalan söyledi.” diyüp buyurdı. (İKT4/2-v. 374a/12, 13-s. 400).

/ Allah için bilirim ben /

Bazılar: (12) “Seni kavmuñ ululadıklarına sebeb nedür?” diyü sorup,

“Dilemedügüm işi terk itmeg-ile. / Nitekim seni (13) incidür benüm işlerümden sen dilemedügüñ nesne. / …” (İKT4/1-v. 47b/12, 13-s. 357).

/ Nitekim seni incitir benim işlerimden senin dilemediğin şey. /

Ve / bu yılda vefāt itdi Bilāli’bni Sa‘d / -ki ulu zāhıd-ıdı- Gündüz oruc dutup gice (15) namāz kılurdı. (İKT4/2-v. 258b/14-s. 199).

/ bu yılda vefat etti Bilāli’bni Sad /

/ Yokaru giçdi bu hikāyat / ki, Yezīd bin Mu‘āviye öldükden soñra halāyık Basra’da ve Kūfe’de (16) İbn-i Ziyād’a bey‘at idüp, … (İKT4/1-v. 18a/15-s. 309).

/ Yukarıda geçti bu hikayeler /

Eyitdi: “Ol (21) bir kuyıdur kim hergiz soġulmaz, anı kimse cihānda zem kılmaz, / andan su içiserler cümle huccāc / (1) içicegez andan tok olısar ac /. (İKT-v.

178a/21; 178b/1-s. 423).

/ ondan su içecekler bütün hacılar / içince ondan tok olacak aç /.

/ Ne kıla düşmen / çü dosttur mihribân? / (GT-v. 11a/13-s. 136).

/ Ne yapa düşman / dost olduğuna göre şefkatli? /

Ve / bu yılda vefāt itdi Ebū ‘Abdıllāh-ı Muhammedi’bni Şāfi‘ī / -ki (14) menākıbı çokdur. (İKT4/2-v. 431a/13-s. 501).

/ bu yılda vefat etti Ebū Abdıllāh-ı Muhammedi’bni Şāfiī /

/ Medāyinī rivāyat ider Hasan-ı Basrī’den /: (9) “/ Beni yakdı Haccāc’uñ işbu sözleri / kim: ‘Allāh ta‘ālā bize virdügi ‘ömrüñ iy dirīġā ki, (10) bir sā‘atın gendü emr itdügi yirde geçürmedüñ; tā kim kıyāmat güninde dīdārın görmege (11) lāyık olavuz” (İKT4/1-v. 142b/8, 9-s. 509).

/ Beni yaktı Haccac’ın işte bu sözleri /

/ Şeyh Ebū’l-Fidā İmādü’d-dīn b. Kesīr, te’līf itdügi (2) Bidāye ve’n-Nihāye adlu tevārīhdan bu mücelledde beyān ider (3) Evvel işbunı / ki / tārīh-i Nebeviyye’nüñ yüz yigirmi altıncı yılında a‘yāndan müteveffā oldı (4) Hālidi’bni ‘Abdullāh b.

Yezīdi’bni Kürz Ebū’l-Heysemü’l-Beccelü’l-Kuşerri’d-Dımışku /. (İKT4/2-v.

272a/1, 2, 3, 4-s. 221, 222).

/ Peygamberler tarihinin yüz yirmi altıncı yılında ileri gelenlerden ölmüş oldu Hālidi’bni ‘Abdullāh b. Yezīdi’bni Kürz Ebū’l-Heysemü’l-Beccelü’l-Kuşerri’d-Dımışku /.

/ Anlaruñ ‘alāmeti kara (16) olmakdan zāyıl olmadı. İşbu güne degin / nite ki görür-imiş hatībler / Cum‘a güninde ve bayramlarda kara geyürler. (İKT4/2-v.

297b/15, 16-s. 266).

/ nasıl ki görürmüş hatipler /

Ba‘zılar: “/ İbn-i Zübeyr’den mektūb aldı, İbn-i Mutī‘a / -ki Kūfe’nüñ nāyıbı-y-dı.

Varup zāhırā (2) İbn-i Zübeyr’i medh idüp, bātına zem idüp, sögüp, Muhammed bin Hanīfe’yi medh idüp, halāyıkı (3) aña davat iderdi. (İKT4/1-v. 21b/1-s.

314).

/ İbn-i Zübeyr’den mektup aldı İbn-i Mutīa /

Yūşa ol balıġuñ hālin Mūsā’ya zikr idüp (19) eyitdi: “… Ben saña habar virmege (21) unutdum; / bu nesneyi baña unutdurmadı, illā şeytān /.” (İKT-v.

108a/21-s. 307).

/ bu nesneyi bana unutturmadı mutlaka şeytan /.

Nāgāh bir ter ü taze ravzaya yitişdüm ki dürlü dürlü reyāhīn ve ezhār-ile müzeyyen olmış (18) ve eşcār ve enhār-ıla mu‘ayyen olmış, / evrāk üzerine düşmiş jāleler; / şebnemden kadeh pür itmiş (19) lāleler /. (İKT-v. 171a/18, 19-s.

409).

/ yapraklar üzerine düşmüş çiğler; / çiğden kadeh doldurmuş lâleler /.

Peyġāmbar, Cebrāyıl’a İbn-i ‘Abbās-ıçun “/ Giyeceği olmış kir /, bundan soñra oġlı tiz zamānda kara (9) giyse gerek.” didi. (İKT4/2-v. 297b/8-s. 265).

/ Giyeceği olmuş kir /

Ve karşu mesel idüp bu sözi didi ki: “/ Senüñ gözüñde olsun melekü’ül-mevt / (6) ve ‘avān-ı hāzır olup ve ruhuñ kabz itmege geleler, ol vakta nazar it ki nice olursın?” (İKT4/2-v. 366a/5-s. 384).

/ Senin gözünde olsun ölüm meleği /

Ve / bu yılda [254b] (1) vefāt itdi Muhammedi’bni ‘Ali / -ki halkdan bey‘at bunuñ-ıçun alurlardı- yirine oġlı Ebū’l-‘Abbās-ı (2) Seffāh’ı nasb itdiler. (İKT4/2-v. 254a/21; 254b/1-s. 192).

/ bu yılda vefat etti Muhammedi’bni Ali /

Ve / bu yılda a‘yāndan vefāt (13) itdi, Muhammed b. ‘Alī / –ki Seffāh-ıla Mansūr anuñ oġlanlarıdır.- ‘Abdıllāhi’bni Muhammed-i Hanefī Ahbār’da ma‘lūm (14) itmişdi –ki hılāfatı gine gendülerüñ olsa gerek. (İKT4/2-v. 265a/12, 13-s. 210).

/ bu yılda ileri gelenlerden vefat etti Muhammed b.  Alī /

Bazılar eydür: “… / Hatta vardı Mukātıl /, Cehmi’bni Safvān’ı Tirmid’e sürdürdi.” (İKT4/2-v. 260a/8-s. 202).

/ Hatta gitti Mukātıl /

“Bekāya tamā itme ki mevt seni isteyü durur. / Nice güler ol / ki ölüp bilmez ki Cennet’e mi gider (11) veyāhūd Nār’a. Ve / unutma anı / ki / mevt saña gelse gerek, ya gicede ya gündüzde /. İ vah” (12) diyüp, haykırup gendüden gitdi.

(İKT4/2-v. 366a/10, 11-s. 384).

/ Nasıl güler o /

Nite-kim dimişlerdür: “/ Ne hoş didi ol eli boş silâhşör / (12) ki; / arpa kadar altun yigrekdür elli batman kuvvetden /.”(GT-v. 45b/11-s. 187).

/ Ne hoş dedi o eli boş silahşör /

/ Mülk üzerine olmasun ol melik / kim buyrugın buyurur ve Tañrı’nuñ buyruk dutıcı (3) kulından olmaya. (GT-v. 69b/2-s. 222).

/ Mülk üzerine olmasın o hükümdar /

Nite-kim dimişlerdür: “/ Devletsüzüñ çün arkasın sıgayasın (7) senüñ devletüñe günâh işler ortaklık. /” (GT-v. 67b/6, 7-s. 219).

/ Uğursuzun arkasını okşadığından senin mutluluğuna günah işler [bu] ortaklık. / / Anuñ-ıçun didi Peyġambar Hazratı –(s.a.v. )- / nice (16) diñleyin kim İsrāfīl sūrı aġzına aldı, alnını egdi muntazırdur kim destūr vireler. (İKT-v. 25a/15-s. 165).

/ Onun için dedi Peygamber Hazreti –(s.a.v.)- /

Ve / ‘ışk tarîkını şöyle bilür Sa‘dî / ki (4) Bagdâd’da tâzî dilârâmuñ ki vardur göñlüni aña bagla ve cemî‘i ‘âlemden gözüñi bagla! (GT-v. 57b/3-s. 205).

/ aşk yolunu şöyle bilir Sadî /

Bilmediler kim fazl Allāh elinde, kime dilerse virür ve / buña delālet (13) ider ş’ol / kim Muhammedi’bni Ka‘b Kurzī eyitdi: … (İKT-v. 67b/12, 13-s. 237).

/ buna işaret eder şu /

/ Nice ola şol gişinüñ hālı / ki müslimānlar mālını isrāf ide.” (14) didi. (İKT4/2-v.

394b/13-s. 439).

/ Nasıl ola şu kişinin durumu /

/ Bu söze delālet ider ş’ol hadīs / (2) kim / A‘maş rivāyat itdi İbrāhīmi’bni Yezīd’den, / ol atası Yezīd-i Teymī’den / kim Ebū Zer eyitdi, … (İKT-v. 68b/1, 2-s. 238).

/ Bu söze işaret eder şu hadis /

/ Ne işüñe yarar tabak-ıla gül? / (GT-v. 4a/10-s. 130).

/ Ne işine yarar tabak ile gül? /

Eyitdi: “… / Ne hoş eyitdi (6) Tabıġa-yı Zubyanī /, Nu‘māni’bni Münzer hakkına didi, bu iki beyti okudı: … (İKT4/2-v. 313a/5, 6-s. 294).

/ Ne hoş söyledi Tabıga-yı Zubyanī /

… kim eydürdi: …, / (5) bugün va‘zın didi vā‘ız; / uyandı ol / kim / işidür mevā‘ız; / gerek olan sordı, … (İKT-v. 169b/5-s. 405).

/ bugün dini öğüt dedi vâiz /

Ve / bu yılda vefāt itdi Yahyā b. Zekeriyyā / –ki Medāyin kāzīsı-y-ıdı.- / (13) Ve / Yūnus b. Habīb / –ki nahvīlaruñ ulularınuñ birisi-y-idi.- nahvı Ebū ‘Amri’bni

‘Ala’dan hāsıl itmişdi. (İKT4/2-v. 393b/12, 13-s. 438).

/ bu yılda vefat etti Yahyā b. Zekeriyyā / … / Yūnus b. Habīb /

/ El kıssa Hālid’e şol mıkdār (9) ‘ukūbat itdi Yūsuf b. ‘Ömer / ki vasf olınamaz.

(İKT4/2-v. 272b/8, 9-s. 223).

/ Sözün kısası Hālit’e şu kadar eziyetler etti Yūsuf b. Ömer /

“Ve / bu yılda vefāt itdi … /” yapısında öznesi sonda olan devrik cümleler:

(İKT4/2-v. 402b/3, 4-s. 453), (İKT4/2-v. 403b/2, 3-s. 454), (İKT4/2-v. 404a/12, 13-s. 455), (İKT4/2-v. 404b/1, 2-s. 456) , (İKT4/2-v. 404b/10-s. 456), (İKT4/2-v.

405a/8-s. 457), v. 405b/17-s. 458), v. 407b/17-s. 462), (İKT4/2-v. 408b/21-s. 464), (İKT4/2-(İKT4/2-v. 409a/10-s. 464), (İKT4/2-(İKT4/2-v. 409a/11-s. 464), (İKT4/2-v. 409b/7-s. 465), (İKT4/2-v. 409b/12, 13-s. 465), (İKT4/2-v. 409b/15-s.

465), (İKT4/2-v. 410a/6-s. 466), (İKT4/2-v. 410a/8-s. 466), (İKT4/2-v. 411a/1-s.

467), (İKT4/2-v. 411a/5, 6-s. 467), (İKT4/2-v. 416a/14, 15-s. 476), (İKT4/2-v.

416a/21; 416b/1-s. 476), (İKT4/2-v. 416b/3, 4-s. 477), (İKT4/2-v. 417a/13, 14-s.

478), (İKT4/2-v. 417a/20, 21-s. 478), (İKT4/2-v. 417b/1, 2-s. 478), (İKT4/2-v.

418b/1-s. 479).

2. 1. 1. 2. Nesnesi Sonda Devrik Cümleler Belirtili Nesnesi Sonda Devrik Cümleler

Bir vech dahı oldur kim, / şeytān (1) Yūsuf’a unutdurdı Allāh’ı zikr itmegi /, Yūsuf Allāh’a i‘timād etmegi unutdı, mahlūkdan (2) yardım istedi. (İKT-v. 81a/21;

81b/1-s. 261).

/ şeytan Yūsuf’a unutturdu Allah’ı anmayı /

Hasan eyitdi: “… / Biz severiz; Allah’uñ tā‘atında olup (17) itā‘at idenleri. / Düşmen dutaruz; Allāh’a ‘āsī olup ‘isyān idenleri. / (İKT4/1-v. 170b/16, 17-s.

551).

/ Biz severiz Allah’ın ibadetinde olup itaat edenleri. /

Ben şimdi bir dīn üzerineyem kim / tahkīk bildüm anı / kim hakdur, geldüm ki…

(İKT-v. 168b/4-s. 404).

/ doğru bildim onu /

… ki: “İbn-i Hanefiyye eydür: “ İlāhī! / Sen bilürsin (10) anı / ki, baña ögretdüklerüñden ben bilürin ki… (İKT4/1-v. 56b/9, 10-s. 373).

/ Sen bilirsin onu /

Eved, / Allāh Taālā bir kimesneyi alaca (3) itse olur alaca / ve kimi ki / Allāh Taālā hor ide anı / kimdür ki azīz ide? (İKT4/2-v. 295b/2, 3-s. 261).

/ Allah Taâlâ değersiz etse onu /

Asma‘ī eydür: “/ Bir gün gördüm anı / bir mest pīrüñ başı ucında turur. (İKT4/2-v. 406a/3-s. 458).

/ Bir gün gördüm onu /

Pes buña eyitdiler: “/ Neden bilürsin, anlar bu (18) oġlana şefkat idecegin? /”

(İKT-v. 92b/17, 18-s. 279).

/ Nasıl bilirsin onların bu oğlana şefkat edeceğini? /

/ Nitekim (15) geliserdür anuñ beyānı. / (İKT-v. 177b/14, 15-s. 421).

/ Nitekim gelecektir onun anlatımı. /

…, eydür: “…/ Allāh bilür anuñ hālını. /” (14) didi. (İKT4/2-v. 313a/13-s. 294).

/ Allah bilir onun durumunu. /

Ve dahı eydür: (12) “/ Ben size habar vireyin anuñ sıfatlarını / kim size mahfī kalmaya: Ol orta boylu ve orta sakalludur, / (13) dahı Peyġāmbarlık mühri vardur iki yaġırnı arasında /, adı Ahmed’dür, … (İKT-v. 174b/12, 13-s. 415).

/ Ben size haber vereyim onun özelliklerini /

/ Muhammed aldı başı / Fazli’bni Sehl’e –ki Zi’r-riyāsetdür- virdi. (İKT4/2-v.

425a/15-s. 492).

/ Muhammet aldı başı /

Ol avrat eyitdi: “…; dilerdüm kim ol nūr bende zāhir ola-y-ıdı, / Allāhu Ta‘ālā dilemedi (1) bende olmaġı /; nirde diledi-y-ise anda kıldı” diyüp bu kıt‘a’i inşā eyledi: … (İKT-v. 183a/21; 183b/1-s. 431).

/ Allahu Taâlâ dilemedi bende olmasını /

/ Eyü incitdüñ beni / ki ol sen vasf itdügüñ (10) benüm zâhirümdür, bâtınumı bilmezsin. (GT-v. 6a/9-s. 156).

/ İyi incittin beni /

Rivāyat olundı kim: Hālat-ı nezi‘de Haccāc bunı dir-idi kim: (14) “İy Çalabum! / Sen yarlıġa beni / kim, halāyık baña rahmat olmaz, diyü zan iderler.” (İKT4/1-v.

150b/14-s. 521).

/ Sen bağışla beni /

Zührī eydür: “… / Ol gişi aldı beni / halīfa (14) katına vardı. (İKT4/2-v. 258a/13-s. 198).

/ O kişi aldı beni /

‘Ömer eyitdi: ‘/ Sen işitdüñ mi benüm hükmümi / ki (3) ümm-i veled-i bahāsına dutup āzād itmek gerek.’ (İKT4/2-v. 258b/2-s. 199).

/ Sen işittin mi benim kararımı /

Mūsā’ya eyitdi: … “Yanī şunuñ-ıçun mı geldüñ kim bizi (1) sıhruñ-ıla yirümüzden ve şehrümüzden çıkarasın? / Pes bize va‘de it, bir güni / kim ne sen ve ne (2) biz ayruk yire gitmeyevüz.” (İKT-v. 96b/1-s. 286).

/ Öyle ise bize söz ver bir günü /

Bunlar anuñ cevābında eyitdiler: … Ya‘nī / kılduġuñ namāzları mı buyurur saña / (9) atalarumuz, dedelerümüz ‘ibādet itdüginden men‘ idesin. Bizi / ve dahı māllarumuzda göñlümüz (10) dilegin işlemekden men‘ eyleyesin? (İKT-v. 74a/8-s. 248).

/ atalarımızın, dedelerimizin ibadet ettiğinden men edesin bizi /

Ol A‘rābī ‘Ne‘am bilürin, / Cerīr (17) diyüp durur bu beyti /.’ didi. (İKT4/2-v.

221b/16, 17-s. 137).

/ Cerīr demiştir bu beyti /.

Dahı ol oldur ki / Bişşār-ı şā‘ır (20) anuñ hakkında didi bu beyti / okudı ki: … (İKT4/2-v. 317a/19, 20-s. 301).

/ Bişşār-ı şā‘ır onun hakkında dedi bu beyti /

‘Ne‘am bilürin’ diyüp, ‘/ Cerīr dimişdür bu beyti dahı. /’ diyüp okıdı ki: … (İKT4/2-v. 221b/19-s. 137).

/ Cerir demiştir bu beyti de. /

/ İbn-i ‘Irs, (4) Esed’e mersiyye dimişdür bu beytleri / ki zikr olınur: … (İKT4/2-v. 244b/3, 4-s. 176).

/ İbn-i Irs, Eset’e ağıt demiştir bu beytleri /

/ Rebī‘ Şāfi‘ī’den rivāyet ider bu beytleri / ki: … (İKT4/2-v. 431a/18-s. 502).

/ Rebī Şāfiī’den rivayet eder bu beytleri /

… rivāyat itdi kim: “Hazrat-ı Risālet aña eyitdi: ‘Saña destūr virdüm ki hicābı (5) götüresin, benüm sözüm dinleyesin; tā kim / saña ögredem bu hadīsi /.” (İKT4/1-v. 146a/5-s. 514).

/ sana öğreteyim bu hadisi /.

İblīs eyitdi: “Beni her nesnede āciz itdüñ, / anuñ-ıçun itdüm bu işi / (3) kim seni kakıdam.” (İKT-v. 89a/2-s. 273).

/ onun için yaptım bu işi /

Ol vakt eyitmişdür kim, içene halāl iderin, ġusul idene halāl itmezin, ravā görmedi (8) ve / ġāyet şeni‘ gördüginden bu nesneyi / kim bir kimse Mescid-i Harām içinde gire (9) dahı cenābetden ġusl eyleye ve ‘avratın aça. (İKT-v. 180b/8-s.

426).

/ çok ayıp gördüğünden bu şeyi /

‘Alī aña eyitdi: ‘/ Sen mi didüñ bunı / kim, Peyġāmbar eyitdi ki: (20) ‘Halkuñ üzerine yüzünci yıl girdükde yir üzerinde bir nefes kalmaya. Ümmetüñ hoz hoşlıġı (21) yüzünci yıldan soñradur.’ (İKT4/1-v. 181b/19-s. 567).

/ Sen mi dedin bunu /

Bir rivāyatda İbn-i Mes‘ūd oġlı ‘Abdullāh’a eyitdi: ‘/ Sen mi didüñ [182a] (1) bunı / ki, Peyġāmbar eyitdi kim: ‘Halkuñ üzerine yüzinci yıl girdükde yir üzerinde bir bakar göz (2) bulınmaya.’ (İKT4/1-v. 181b/21; 182a/1-s. 567).

/ Sen mi dedin bunu /

‘/ Anañ mı buyurdı bunı? /’ didi. (İKT4/1-v. 214a/17-s. 623).

/ Annen mi buyurdu bunı? /

“Yüri / gireceñe vir bunı /, fercine dürtsin. …” didi. (İKT4/2-v. 412a/4-s. 469).

/ cariye(?)ne ver bunı /

/ Pes Mūsā –‘Aleyhi’s-selām- aldı, bunları / Tūr-ı Sīnā’ya vardı. (İKT-v. 105a/10-s. 302).

/ Sonra Mūsā –ona selam olsun- aldı bunları /

/ ‘Abdu’l-Muttalib aldı, bunları / Ka‘be’nüñ (12) içine girdi, Hübel katına ok bırakdı. (İKT-v. 181a/11-s. 427).

/ ‘Abdu’l-Muttalib aldı bunları /

Andan ashābına sordı ki: “/ Nice gördüñüz bunları? /” (İKT4/1-v. 152b/19-s.

525).

/ Nasıl gördünüz bunları? /

/ Yine Cerīr nakl ider Muhālid oġlı Süleymān’dan / ki: “/ Mansūr diledi (5) Ebū Hanīfe’yi / –ki Nu‘mān b. Sābit’dür- Baġdād’a kāzī ola. (İKT4/2-v. 335a/4, 5-s.

329).

/ Mansūr diledi Ebū Hanīfe’yi /

… Allāhu Taālā buyurur: … “/ Allāhu Ta‘ālā habar virür, gökleri nice yaratduġını ve ne vechile vāsi‘ yaratduġını ve dahı ġāyet (13) hüsünde ve nihāyet bahāda itdügini. /” (İKT-v. 16b/12, 13-s. 149).

/ Allahu Taâlâ haber verir gökleri nasıl yarattığını ve ne şekilde geniş yarattığını ve dahi uç güzellikte ve nihayet değerde ettiğini. /

“/ Niçe ola hālı? /” didiler. (İKT-v. 175b/14-s. 417).

/ Nasıl ola durumu? /

Ol pīr eydür: …, / hoş gördüm devenüñ (21) hālını, / şeşdüm ‘ikālini, / bindüm üzerine / gitdüm. …” (İKT-v. 171a/20, 21-s. 409).

/ güzel gördüm devenin durumunu /

Ve dahı ‘Abdu’l-Muttalib mādām ki (10) hayatda idi / gendüzi suvarurdı huccācı ve halāyıkı /. (İKT-v. 180b/9, 10-s. 426).

/ kendisi sulardı hacıları ve hizmetçileri /.

Firavn anuñ cevābında eyitdi: … Ya‘nī / ben size göstermezin, illā ben gördügümi /; ve / dahı ben sizi kulavuzlamazın; illā reşād (8) yolına /. (İKT-v.

98b/7-s. 290).

/ ben size göstermem yalnız benim gördüğümü /

İbn-i Zübeyr eydür: “… Sakalebi’yi feth itdi, begleri Burcān’ı sıdı, geldi, / yine muhāsara (20) itdi Konstantıniyye’yi /.” (İKT4/2-v. 246a/19, 20-s. 179).

/ yine kuşattı İstanbul’u /.

… Rasūl Hazratı bunlara sordı: “/ Kankıñuz bilür Kussu’bni Sā‘ide’-i Eyād’ı? /”

didi. (İKT-v. 167a/7, 8-s. 401).

/ Hanginiz bilir Kussu’bni Sā‘ide’-i Eyād’ı? /

Sa‘īdi’bni ‘Afv’dan rivāyat olınur ki Peyġāmbar Hazratı –‘Aleyhi’s-selām-buyurdı ki / (1) Hak Ta‘ālā baña cennetde tezvīc Meryem’i ve Āsiye’yi ve Mūsā’nuñ kız karındaşını /. (İKT-v. 139a/1-s. 356).

/ Hak Taâlâ bana cennette eş kıldı Meryem’i ve Āsiye’yi Mūsā’nın kızkardeşini /.

Bazılar eydür: (9) “… Üç gün gitdiler biri birine söylemediler, üç günden soñra söyleşdiler, (11) biri birin bilmediler / her biri ta‘accub itdiler, mezheblerinde bunca muhālefet var-iken bir araya (12) cem‘ olduklarını /. (İKT4/2-v. 251a/11, 12-s. 186, 187).

/ her biri şaşırdılar mezheplerinde bunca muhalefet varken bir araya toplandıklarına /.

/ Hattā Rasūl (3) Hazratı dahı yā on altı ay, yā on yidi ay Beyte’l-Makdis’den yaña kıldı namāzı. / (İKT-v. 118a/2, 3-s. 322).

/ Hatta Peygamber Hazreti de ya on altı ay, ya on yedi ay Mescid-i Aksa’dan yana kıldı namazı. /

İbn-i Ebī Meryem (17) eyitdi: “/ Vallāhi bilmezin n’olduġını. /” (İKT4/2-v.

411b/17-s. 469).

/ Allah için bilmem ne olduğunu. /

Çün gice oldı, yine yatup uyudı; / (13) irteye kaldı okıyacak evrādı / kim var-ıdı, fevt oldı.” (İKT-v. 129a/13-s. 340).

/ yarına kaldı okuyacak yaprakları /

Zührī eyitdi: “Ġam degül. / Bir dahı yazayın ol ehādısı. /” (İKT4/2-v. 256a/4-s.

194).

/ Bir daha yazayım o hadisi. /

Babam aña nazar idüp: ‘/ Allāh ta‘ālā nūrlandırsın (7) ol gişinüñ gözüni / ki, bunuñ gibi ‘ammısı oġlı ola’ didi. (İKT4/1-v. 28a/6, 7-s. 326).

/ Allah Taâlâ aydınlatsın o kişinin gözünü /

/ Yokaru Delāyıl-ı Nübüvvet’de (3) zikr itdük ol hadīsi / ki, Ebū Dāvūd Sünen’inde rivāyat idüp durur kim: “… (İKT4/1-v. 197a/2, 3-s. 592).

/ Yukarıda Peygamberlik Kanıtları’nda bildirdik o hadisi /

/ Dahı ‘acabladum ol kimesneyi / kim ölümi añar dahı ‘Lā ilāha illā’llāh’

kelimesinden (7) ġāfil olur. (İKT-v. 109b/6-s. 309).

/ Bundan başka şaşırdım o kimseye /

‘Alī bin (4) Hüseyn eydür kim: “/ Allāhu ta‘ālā sever ol mü’mini / kim, günāhkār ola; dahı tevbe eyleye.” (İKT4/1-v. 138a/4-s. 502).

/ Allah Taâlâ sever o inananı /

/ Bunlaruñ üzerine musallat eyle (12) ol Sakıf’dan kopanı / kim, zālımdur; tā kim yaşların yiye ve kuruların giye. (İKT4/1-v. 147b/11, 12-s. 517).

/ Bunların üzerine ilişen eyle o Sakıf’tan kopanı /

/ Dahı añuñ ol sizden öñdin geçen (20) ümmetlerüñ hālını / ki dünyāya aldanup, ahireti unudup tūl-ı emel iderlerdi. (İKT4/2-v. 351a/19, 20-s. 358).

/ Bundan başka anın o sizden önce geçen ümmetlerin durumunu /

…, ol İbn-i ‘Ömer’den kim Rasūlü’llāh –(s. a.v. )- (7) eyitdi: “/ Allāh Ta‘ālā ‘Ād kavmına göndermedi ol yili / kim / anları (8) helāk eyledi; illā ş’ol yüzük delüginden çıkacak kadar. / (İKT-v. 54b/7-s. 214).

/ Allah Taâlâ Âd kavmine göndermedi o yeli /

Andan soñra eydürdi: “İy Çalab’um! / Eger ben bilsem saña sevgülü olan vechi, / (5) ol vech üzere tapardum saña /, līkin bilmezin” dir-idi. (İKT-v. 172a/4, 5-s.

410).

/ Eğer ben bilsem sana sevgili olan tarzı /

/ Rivāyet olınur Ebū Zübeyr’den ve Sābit Benāyin’den ve İbrāhīm’den ve

‘Abdullāhi’bni ve Muhammedi’bni ‘Aliyyi’bni (20) ‘Abdullāhi’bni ‘Abbās’dan /, İbn-i ‘Asākir zıyāda eyledi şeyhlerinden Muhammedi’bni ‘Ali ve ‘Abdurrahmān b.

(21) Harmeletle’yi ve ‘Akirmete’yi / –ki Ebū Müslim İbn-i ‘Abbās’uñ kulıdur.- / (İKT4/2-v. 309a/19, 20, 21-s. 287).

/ İbn-i ‘Asākir ekledi şeylerinden Muhammedi’bni ‘Ali ve ‘Abdurrahmān b. (21) Harmeletle’yi ve ‘Akirmete’yi /.

Ma‘nīsi budur ki “/ Biz kılmaduk şol düşleri / ki / gösterdük (9) saña / illā fitne kılduk halka /.” (İKT4/2-v. 297a/8, 9-s. 264).

/ Biz kılmadık şu düşleri /

Yine ancılayın zāhıdlardan bazısı Mansūr’a gelüp, nasīhat idüp “Yā halīfa, (14) / añ şol giceyi / ki kabr içinde giceleseñ gerek. Ancılayın dahı gice görmeyesin. / Dahı añ şol (15) kıyāmet günin /, nice mutī‘lara savāb virilüp ve nice ‘āsīlere

‘ıkāb ideler.” (İKT4/2-v. 355a/14, 15-s. 364).

/ Bundan başka an şu kıyamet gününü /

Ve / dahı ‘acabladum ş’ol nesneyi / kim cehennem adınuñ varlıġını bilür, dahı ferah (6) olup güler. (İKT-v. 109b/5-s. 309).

/ bundan başka şaşırdım şu şeye /

Ya‘nī “/ Allāh Ta‘ālā sever şunları / ki gendü yolında saf olup mukātala (10) ideler.” (İKT4/2-v. 331b/9-s. 324).

/ Allah Taâlâ sever şunları /

El-āya, ma‘nīsi dimek olur ki: “/ Allāhu Ta‘ālā sever şunları / ki Allāh yolında mukātala (14) ider.” (İKT4/2-v. 426b/13-s. 494).

/ Allahu Taâlâ sever şunları /

Bu āyetüñ ma‘nīsinde iki vech zikr itmişlerdür: “Bir ol kim / sākīye şeytān unutdurdı, Yūsuf’un hālını pādişāh katında zikr itmegi /.” (İKT-v. 81a/19, 20-s.

261).

/ sâkîye şeytan unutturdu Yūsuf’un durumunu padişah yanında bildirmeyi /.

2. 1. 1. 3. Dolaylı Tümleci Sonda Devrik Cümleler Yönelmeli Dolaylı Tümleci Sonda Devrik Cümleler

/ Ol ‘avrat vardı ‘Abdu’llāhı’bni ‘Ömer’e / dahı sordı. (İKT-v. 182a/12-s. 429).

/ O kadın gitti Abdullahı’bni Ömer’e /

… melā’ike eytdiler: ‘Yā Meryem! / (8) Allāhu Ta‘ālā seni ihtiyār itdi ‘ālemüñ hatunları üzerine; / dahı seni mutahhar kıldı yaramaz (9) hulklardan / ve saña gökçek sıfatlar ve eyü hulklar virdi; dahı / berī kıldı seni şehevāt-ı (10) dünyādan yimekde ve içmekde ve geymekde / -ki Meryem hācat mıkdārı isti‘māl (11) iderdi.” (İKT-v. 138b/8, 9, 10-s. 356).

/ Allahu Taâlâ seni seçti âlemin kadınları üzerine /

Ol ‘avrat cevāb virüp: ‘/ Ben Allāh’dan utanurın, Allāh nazar itmedügine nazar (12) eylemege. /’ (İKT4/1-v. 150a/11, 12-s. 520).

/ Ben Allah’tan utanırım Allah’ın itibar etmediğine itibar etmeye. /

/ Pâdişâh ni‘meti (14b) harâm olur aña / ki fursat vaktını gözlemeye, … (GT-v.

14a/15; 14b/1-s. 140).

/ Padişah nimeti haram olur ona /

Sizden birüñüz (11) taġa çıkduġın, yā anda izin görürsem / vallāhı bir iş idem aña / ki, aña ‘azāb ola, soñra (12) kalana edeb ola.’ (İKT4/1-v. 68b/10, 11-s. 392).

/ Allah için bir iş ederim ona /

/ Zīrā Ebū Müslim vasiyyet itmişdi aña / ki “Saña (4) benüm mührüm yakın gelicek, bilesin ki benümdür, kabūl idesin. (İKT4/2-v. 314a/3-s. 295).

/ Çünkü Ebu Müslim vasiyet etmişti ona /

Ba‘zısı (3) “/ Nice itā‘at idelüm aña? /” didiler. (İKT4/2-v. 325b/3-s. 315).

/ Nasıl boyun eğelim ona? /

Andan Haccāc ashābına: (2) “… Gördüñüz mi, biz mutī‘laruz, anlar ‘āsīlardur. (3) / Dahı nekbetler irişür anlara /” diyüp, ehl-i Şām’a gine mancınıklar diküp hisār itmege meşġūl oldılar. (İKT4/1-v. 49b/3-s. 360).

/ Ve felaketler erişir onlara /

Atası eyitdi: (5) “… Ve / ammā (6) ta‘ām halı buyurġıl aşçıña /, envā‘ı aşlar bişürsin. …” (İKT4/2-v. 262a/5, 6-s. 205).

/ ama yemek durumu buyur aşçına /

… anaları Yakūb’a eyitdi: “…atañ istedügi gibi ta‘ām bişür, / kardaşuñdan öñdin ilet babaña /, yisün, saña du‘ā (19) kılsun” didi. (İKT-v. 76b/18-s. 253).

/ kardeşinden önce ilet babana /

… eyitdi: “İy ata! / Allāh’dan ‘ilm geldi baña /, saña gelmedi. …” didi.(İKT-v.

58b/17-s. 221).

/ Allah’tan ilim geldi bana /

İy Mehdī! / Cevāb-nāme yaz baña / ki senüñ (5) re’yüñ-ile ‘amal idüp, saña uyup anuñ üzerine olam, ve’s-selām”. (İKT4/1-v. 10b/4-s. 297).

/ Cevap yazısı yaz bana /

Yahyā bin Ebī Kesīr rivāyat ider: “/ Ebū Kulābe habar (11) virdi baña / ki: … (İKT4/1-v. 59b/10, 11-s. 378).

/ Ebu Kulabe haber verdi bana /

“Haccāc: (9) “Vallāh yā Şa‘bī! / Sen sevgülüreksin baña (?) / ki, / bizüm üzerümüze girür ol (10) hālda / ki, kılıçdan bizüm kanumuz tama turur. (İKT4/1-v. 100a/9, 10-s. 441).

/ Sen en sevimlisin bana (?) /

/ Biregü eydür baña /: ‘Bir yirde ki on biñ velī ola, andan nireye gidersin?’ [340a]

(1) didi.” (İKT4/2-v. 339b/21-s. 337).

/ Bir kişi der bana /

/ Pes (16) bu ni‘met şükrānesi İbrāhīm bir kurbān boġazlayacak yir yapdı Beytü’l-Makdis’üñ gün (17) toġusından yaña /, andan Bilād-ı Teymen’e vardı kim…

(İKT-v. 62a/15, 16, 17-s. 228).

/ Sonuç olarak bu nimete şükran işareti olarak İbrahim bir kurban boğazlayacak yer yaptı Mescid-i Aksa’nın gün doğusundan yana /

Veheb eydür: “Çünki Benī İsrā’īl’de şer ve yalan tanuklık çok oldı, / (2) Hak Ta‘ālā gökden bir zencīr indürdi Beytü’l-Mukaddes’üñ sahrāsı üzerine /; altundan kaçan iki (3) gişi da‘vāya gelseler, ellerin ol zencīre uzadurlardı. (İKT-v. 130a/2-s.

341).

/ Hak Taâlâ gökten bir zincir indirdi Mescid-i Aksa’nın ovası üzerine /

/ Hatīb-i Baġdādī rivāyet ider Muttalib b. ‘Ukāşe-yi Baġdādī Müzenī’den / ki: “/

Ebū Muhammed-i Hādī’ye (18) tanukluġa varduk bir kimse üzerine / ki Kureyş’e sögüp Hazret-i Risālet’i –sallāhu ‘aleyhi ve sellem- (19) yaramaz añdı-y-ıdı.

(İKT4/2-v. 378a/17, 18-s. 408).

/ Ebu Muhammet-i Hadi’ye tanıklığa gittik bir kimse üzerine /

Dahı (3) Musannıf eydür: “/ Ol Velīd kim, Cāmı‘-ı Dımışk’ı yapdı biz didügümüz vech üzerine /. Anuñ (4) dünyāda nazīrı mı vardur kim, Beytü’l-Makdes’üñ sahrāsın yapdı, üzerine (5) kubba baġlatdı. (İKT4/1-v. 166b/3-s. 544).

/ O Velit […] Şam Camii’sini yaptı bizim dediğimiz şekilde / Eyitdi: “/ Di, imdi çaġır bunlara. /” (İKT-v. 127a/6-s. 337).

/ Haydi, şimdi bağır bunlara. /

Anlar dahı cevāb virüp: ‘Biz Allāh’uñ evine koñşılar-ıduk’ [138a] (1) diyüp, ‘/

Ne-y-ile müstahık olduñuz buña /’ diyü gine sordılar. (İKT4/1-v. 138a/1-s. 501).

/ Neyle hak kazandınız buna /

… Bundan soñra Muhtār hutba okıyup, ashābını hutbasında, Kūfe’de Hüseyin depelendügine [9a] (1) hāzır olanlar üzerine kındurup: “… / Ben Allāh’dan yardım talab iderin bunlaruñ üzerine. / … diyüp, … dürlü dürlü öldürmeg-ile buyurdı, … (İKT4/1-v. 9a/3-s. 294).

/ Ben Allah’tan yardım isterim bunların üzerine. /

Nefsüm bundan a‘lā talab (16) ider kim, / ol cennetden yaña yardım idüñ cennete girmem üzerine /” didi. (İKT4/1-v. 180a/16-s. 565).

/ o cennetten yana yardım edin cennete girmem üzerine /

/ Pes bu iki (8) yigit kasd itdiler deveyi öldürmege /; kavmlarında sa‘y eylediler,

… (İKT-v. 56b/7, 8-s. 218).

/ Sonra bu iki yiğit niyetlendiler deveyi öldürmeye /

Ol Muhammed’dür kim / Peyġāmbar viribinildi, esvede ve ebyaza ve ahmara /.

(İKT-v. 171a/9-s. 409).

/ Peygamber gönderildi karaya ve beyaza ve kırmızıya /.

/ Andan kasd itdi eyü fikr-ile, bir gökçek (19) ġarīb vech-ile yapmasına / kim, bundan öñdin geçenlerde bunuñ gibi binā kimse görmemiş ola. (İKT4/1-v.

156b/18, 19-s. 530).

/ Ondan niyet etti iyi fikir ile, bir güzel bambaşka şekil ile yapmasına /

Bir dahı fikr iderem (13) ki, / düşmen şamatası ne beñzer fakr zahmetine /. (GT-v.

15a/13-s. 141).

/ düşman gürültüsü nasıl benzer fakirlik sıkıntısına /.

/ Şol (45b) kimsene irilik ider garîbe / ki kendüsi gurbetde olmamış ola. (GT-v.

45a/15; 45b/1-s. 187).

/ Şu kimse kaba ve sert davranır gurbette bulunana /

/ Pes vardı halīfaya /, üzerine yürüdi. (İKT4/2-v. 314b/15-s. 297).

/ Sonra gitti halifeye /

/ ‘Ali oġlı ‘Abdullāh buyurdı halka /, (9) atdan indiler. (İKT4/2-v. 292b/8-s. 256).

/ Ali oğlu Abdullah buyurdu halka /

Ma‘nīsi budur ki “/ Biz kılmaduk şol düşleri / ki / gösterdük (9) saña / illā fitne kılduk halka /.” (İKT4/2-v. 297a/8, 9-s. 264).

/ yalnız, bela verdik halka /.

/ Pes ‘Ād kavmı yitmiş yakın (17) gişi gönderdiler Harām’a / tā ki Ka‘be katında bunlarıñ-çün istiskā ideler. (İKT-v. 52a/16, 17-s. 210).

/ Sonra Ad kavmi yetmişe yakın kişi gönderdiler Haram’a /

Ma‘nīsi budur kim: “/ Benüm rahmetüm vāsi‘ oldı; her nesneye / ben ol rahmeti (13) yazısarın ş’ol kimselere / ki muttakī olurlar; dahı zekāt virürler; dahı ş’ol kimselere yazısarın (14) ki… (İKT-v. 116b/12, 13-s. 320).

/ Benim acımam [korumam] çok oldu her nesneye / ben o acımayı [korumayı]

yazacağım şu kimselere /

Rāvī eydür: / Zeyd rücū‘ idüp Mekke’ye geldi, ş’ol (10) halda / kim eydürdi: “İy Çalabum! / Ben senüñ ‘itā‘atuñ üzerine kāyım olmışamdur hak olduġuñ cihetden /, (11) saña ‘ibādet idüben saña kullık eyleyüben senden eylük taleb iderin, muhāl istemezin, saña ‘ibādet (12) iden-ile uyuyan bir degüldür. / Ben īmān getürdüm her nesneye / kim İbrāhīm īmān getürdi. (İKT-v. 174a/9, 10, 12-s. 414).

/ Ben inandım her şeye /

/ Pes vardılar (16) Horāsān’a /, ‘Āsım -ki ‘amal-dār-ıdı- halīfa tarafından bir beg gelince bir beg dikdiler. (İKT4/2-v. 315b/15, 16-s. 299).

/ Sonra gittiler Horasan’a /

/ Kaysar dahı mektūb yazdı İbn-i (8) Hafna’ya / - kim Şām ‘Arabı’nuñ meliki-y-idi – emr itdi kim çeri cem‘ idüp vara Kurayş kavmı-y-ıla (9) cenk eyleye. (İKT-v.

177a/7, 8-s. 420).

/ Kayser de mektup yazdı İbn-i Hafna’ya /

… Sālimi’bni ‘Abdi’llāhi’bni ‘Amr’dan rivāyat (10) itdi kim / Zeydi’bni ‘Amr Şam’a gitdi, İbrāhīm dīnini taleb itmege /. (İKT-v. 175a/10-s. 416).

/ Zeydi’bni Amr Şam’a gitti İbrahim dinini istemeye /.

İbn-i Asākir eydür: «… Cafer’i kardaşı Fazl-ıla halīfa kapusında buldı, / destūr istediler (4) içerü girmege /. (İKT4/2-v. 400b/3, 4-s. 449).

/ izin istediler içeri girmeye /.

/ Hāfızı’bni ‘Asākir rivāyat itdi (9) Mücāhid’den / kim Ādem çünkim günāh işledi, / Allāhu Ta‘ālā buyurdı iki ferişteye / (10) “Ādem’i ve Havvā’yı gendünüñ konşılıġından çıkaralar. (İKT-v. 34b/8, 9, 10-s. 181).

/ Allahu Taâlâ buyurdu iki meleğe /

Ya‘nī / ben size göstermezin, illā ben gördügümi /; ve / dahı ben sizi kulavuzlamazın; illā reşād (8) yolına /. (İKT-v. 98b/7-s. 290).

/ üstelik ben sizi kılavuzlamam [size yol göstermem] yalnız doğru yola /.

/ Mansūr eyitdi ‘Īsā’ya /: (13) “/ Şükr iderin şol Allāh’a / ki beni ni‘mete tuş getürdi, zahmete tuş getürmedi.” didi. (İKT4/2-v. 311b/12, 13-s. 291).

/ Mansur dedi İsa’ya /

…, / Allāh Ta‘ālā buyurur İsrāfīl’e / sūrı urur, kaçan kim ura cānlar (12) çıka.

(İKT-v. 25a/11-s. 165).

/ Allah Taâlâ buyurur İsrafil’e /

…, bir avrat İbn-i Abbās’dan sorup eyitdi: “/ Ben nezr eyledüm (10) Kabe katında oġlumı boġazlamaġa / nice ideyin, ne buyurursın?” didi. (İKT-v. 182a/9, 10-s. 429).

/ Ben adadım Kabe’nin yanında oğlumu boğazlamayı /

…, ol Şemīzi’bni ‘Atıyye’den kim Hilāli’bni Yesār (17) ben hāzır-ıdum, / İbn-i

‘Abbās, Allāhu Ta‘ālā: * … didüginüñ ma‘nīsı sordı (18) Ka‘bü’l-Ahbār’a /.

(İKT-v. 42a/17, 18-s. 193).

/ İbn-i Abbas, Allahu Taâlâ: … dediğinin anlamını sordu Kabü’l-Ahbar’a /.

/ Biz yine geldük kıssanuñ evveline /: … (İKT4/2-v. 425a/12-s. 492).

/ Biz yine geldik hikayenin öncesine /

Ey ehl-i Medīne, / habar virüñ (10) baña ol sekiz nasībden / ki / Allāh Ta‘ālā anları farz itdi Kitāb’ında kavīlar üzerine (11) ve za‘īfler üzerine /. (İKT4/2-v.

287b/9, 10, 11-s. 247).

/ Allah Taâlâ onları farz etti Kitap’ında güçlüler üzerine ve zayıflar üzerine /.

* Meryem 19/57.

/ Ol vakt kim Allāh Ta‘ālā feriştehleri gönderdi; Lūt (18) kavmın helāk itmege, / ol feriştehler güzel oġlanlar sūratında Lūt peyġambaruñ evine geldiler, bunları (19) imtihan itmeg-içün /, aşaġada gele. (İKT-v. 22a/17, 18, 19-s. 160).

/ O zaman ki Allah Taâlâ melekleri gönderdi Lût kavmini mahvetmeye /

/ Allāhu Ta‘ālā sorar Melekü’l- Mevt’e / kim “kim kaldı?” diyü. (İKT-v. 26a/17-s.

167).

/ Allah Taâlâ sorar Ölüm Meleği’ne /

/ Ol beşārete şükr idüp tekbīr eyledi ma‘būda. / (İKT-v. 178b/8-s. 423).

/ O müjdeye şükür edip ululadı Allah’ı. /

/ Hak Ta‘ālā rahmet itsün (6) Muhammed’e / -ki ‘Abdullāh b. ‘Amr b. ‘Osmān b.

‘Affān-ı Emevī’dür- Ebū ‘Abdullāh Medenī’dür. (İKT4/2-v. 322a/5, 6-s. 309).

/ Hak Taâlâ acısın Muhammed’e /

/ Andan soñra Allāh Ta‘ālā emr itdi (13) Mūsā’ya / tā kim ine, Benī İsrā’īl’e buyura, taġa yakın geleler. (İKT-v. 103a/12, 13-s. 298).

/ Ondan sonra Allah Taâlâ emretti Musa’ya /

“Ya‘nī / Allāh rahmet itsün Mūsā’ya / bundan dahı ziyāde aña īzā itdiler, sabr eyledi.” (İKT-v. 120a/8-s. 326).

/ Allah acısın Musa’ya /

Ve ol iki başı Muhammed bin Hanefiyye’ye gönderüp, nāme yazup: (20) “/ Ben hamd iderin ol Allāh’a / ki andan artuk Tañrı yokdur. (İKT4/1-v. 10a/20-s. 296).

/ Ben şükrederim o Allah’a /

/ Andan soñra işāret eyledi, ol ‘amellere / ki dünyāda ve āhıratda salāh-ı ‘ibādet anuñ-ıladır. (İKT-v. 148a/10-s. 372).

/ Ondan sonra işaret eyledi o işlere /

/ Dahı yardım ider ol gişiye / ki azġunuñ eli altındadur. (İKT4/2-v. 310b/1-s. 289).

/ Bundan başka yardım eder o kişiye /

… eytdiler: “/ Niçün nasīhat idersiz, ol kavma / Hak Ta‘ālā anları helāk idecekdür, (8) yāhūd bir vech-ile ‘azāb idecekdür?” (İKT-v. 147a/7-s. 370).

/ Niçin öğüt verirsiniz o kavme /

Rivāyet olundı ki bu kaziyyelerden soñra (17) Reşīd “/ Allāh la‘nat itsün ol kimselere / ki Berāmige’yi baña (18) kovladı. …” dir-idi. (İKT4/2-v. 398b/17-s.

447).

/ Allah lanet etsin o kimselere /

Ol pīr bu resme Kuss’uñ ahvālın beyān idicek Rasūl –‘Aleyhi’sselām eyitdi: “/ -Allāh rahmet (11) itsün- Ol Kuss’a / kıyāmet güninde ol dahı başına bir ümmet kopısardur” didi. (İKT-v. 170b/10, 11-s. 408).

/ Allah acısın o Kuss’a /

/ Tāhir leşkerile geçdi öte yaña. / (İKT4/2-v. 422b/14-s. 487).

/ Tahir asker ile geçti öte yana. /

/ Ben tanuklık (4) virürin Peyġāmbar üzerine / ki, Sakafī’den kezzāb ve zālım çıksa (5) gerek. (İKT4/1-v. 57a/3, 4-s. 373).

/ Ben tanıklık ederim Peygamber üzerine /

Ma‘nīsi budur kim: “/ Zikr eyle yā Muhammed! Ş’ol vaktı / kim / Hak Ta‘ālā va‘de eyledi (59 peyġāmbarlara / ki eger size kitāb ve hikmet, ya‘nī şerī‘at virürsem, andan soñra size bir Peyġāmbar getürse ki (6) sizünle olan kitābı girçekleyesiz; … (İKT-v. 110b/4, 5-s. 311).

/ Hak Taâlâ söz verdi peygamberlere /

Ma‘nīsi budur ki: ‘Biz saña çok ümmet virdük, / pes (20) namāz kıl ve ‘ibadet eyle Rabb’uña ve Hālık’uña /. (İKT4/2-v. 274a/19, 20-s. 225).

/ öyle ise namaz kıl ve ibadet eyle Rabb’ine ve Yaratıcı’na /.

…, ol ‘Ubādeti’bni Sāmit’den eydür: / Çünkim Eyād ilçisi geldi (14) Rasūlü’llāh Hazratı’na –(s. a.v. )- / Rasūl Hazratı eytdi: “İy Eyād bölügi! / N’eyler (15) Kussu’bni Sā‘ide-i Eyādī / bunlar helāk oldı?” (İKT-v. 167b/13, 14, 15-s. 402).

/ Eyâd elçisi geldiğinde Rasûlüllah Hazreti’ne –(s.a.v.)- /

Bunlar anuñ cevābında eyitdiler: … Ya‘nī / kılduġuñ namāzları mı buyurur saña / (9) atalarumuz, dedelerümüz ‘ibādet itdüginden men‘ idesin. Bizi / ve dahı māllarumuzda göñlümüz(10) dilegin işlemekden men‘ eyleyesin? (İKT-v. 74a/8-s.

248).

/ kıldığın namazları mı buyurur sana /

/ Eger ta‘ām yiseñ atyab ta‘āmlar getürürdük saña /; ve / eger şarāb içseñ şarāblaruñ lezizini (10) getürürdük saña /; evet ne yirde olsañ saña toprak ve su eksük itmeyevüz. (İKT-v. 133b/9, 10-s. 348).

/ Eğer yemek yesen en güzel yemekler getirirdik sana / … / eğer şarap içsen şarapların lezzetlisini getirirdik sana /

Andan soñra eydürdi: “İy Çalab’um! / Eger ben bilsem saña sevgülü olan vechi, / (5) ol vech üzere tapardum saña /, līkin bilmezin” dir-idi. (İKT-v. 172a/4, 5-s.

410).

/ o şekil üzere tapardım sana /

Hikāyat ‘Abdülmelik’e irişüp, Haccāc’a nāme yazup: ‘/ Esmā’ya söyledüginden ötürü (7) n’oldı saña / ki, bir recül-i sālıh kızına söylersin’ diyü ‘itāb eyledi.”

(İKT4/1-v. 57a/6, 7-s. 373).

/ Esma’ya söylediğinden ötürü ne oldu sana /

Hasan “/ Sögme baña, / Allāh rahmet itsün saña /.” didi. (İKT4/2-v. 296b/9-s.

263).

/ Allah acısın sana /.

Mansūr ‘/ Kaçan emr itdüm saña? /’ (9) diyüp inkār eyledi. (İKT4/2-v. 341b/8-s.

340).

/ Ne zaman emrettim sana? /

Bir nesne bulmayup bu edim pāresin getürüp (12) kül içinden bir kömür pāresile

“/ Beş biñ akça virem saña. /” diyü yazdum. (İKT4/2-v. 375a/12-s. 402).

/ Beş bin akçe vereyim sana. /

Kāla’llāhu Taālā: … Yanī / Hak Taālā senā ider Süleymān’a / eydür kim:

(17) “/ Ne gökçek kuldur Süleymān / ki Allāh’a rucū idicidür.” (İKT-v. 132a/16, 17-s. 345).

/ Hak Taâlâ övgü söyler Süleyman’a /

/ Ol yıl içinde Hayberī’den soñra havārıc (18) cem‘ oldılar Şeybānī üzerine / -ki ol ‘Abdül‘azīz oġlıdur.- ‘Abdül‘azīz Humeys (19) olup oġlıdur –ki leşker-i hāricīdür. (İKT4/2-v. 282b/17, 18-s. 239).

/ O yıl içinde Hayberi’den sonra asiler toplandılar Şeybani üzerine /

Ya‘nī / ben sıġındum ş’ol Allāh’a / kim benüm ve sizüñ Rabb’ıñuz oldur, hīç yir yüzinde deprenür cānavar (14) yokdur. (İKT-v. 51b/13-s. 209).

/ ben sığındım şu Allah’a /

Eyitdi: “/ Niçün taparsız ş’ol bütlere / kim gendü elüñüz-ile (11) aġaçdan ve taşdan yonarsız, nice dilerseñüz idersiz.” (İKT-v. 60a/10-s. 224).

/ Niçin taparsınız şu putlara /

Benzer Belgeler