Yaygın Din Eğitimi
Sempozyumu- ll
30 Mart -01 Nisan 2012 ANKARA
DiYANEf iŞLERi BAŞKANLI GI YAYlNLARI -939
ILMi ESERLER -147
Tashih Mustafa KAYA
Grafik & Tasarım İsaYÜCEL
B asla
Kalkan Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.
0312 341 92 34
Din İşleri Yüksek Kurulu Kararı:
04.03.2013/07
ı. Baslo - 2013
ISBN: 978-975-19-5620-0 (TK) ISBN: 978-975-19-5622-4 (2.C.)
2013-06-Y-0003-939
$ertifika No: 12930
© T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı İletişim
Dini Yayınlar Genel Müdürlüğü Basılı Yayınlar Daire Başkanlığı Üniversiteler Mah. Dumlupınar Bulvarı
No:147/A 06800 Çankaya/ANKARA Tel: O 312 295 72 93 -94
Faks: O 312 284 72 88 e-posta.: diniyayinlar@diyanet.gov.tr
Dağıtım ve Satış
Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü Tel: O 312 295 71 53 - 295 71 56
Faks: O 312 285 18 54 e-posta: dosim@diyanet.gov.tr
ı ı
i r
ı' ı ı •
i
ıı •
t :
ı
l
1
Sosyal Hizmet ve Sosyal Pedagoji
OdaklıDin Eğitimi Nasıl Olmalıdır?
(Sosyal ilahiyat Mesleğinin Eğitimi)
Prof. Dr. Ali SBYYAR 1
Özet
Kötü sosyal şartlan ortadan kaldırmak ve sosyal sorunlu kişi ve ailelere maddi ve manevi destek sağlamak maksadıyla, hükümet, belediye, kilise ve(ya) diğer dini ve sivil toplum örgütleri tarafından yapılan faaliyetlerin bütünü olan sosyal hizmet- lerin etkinliğini artırmak maksadıyla son yıllarda özellikle Batı dünyasında sosyal pedagojik yöntemlere de ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak her iki yaklaşrm ağırlıklı ola- rak pozitivist-rasyonalist-davranışsal yöntemlerle yürütüldüğü için, yine de korun- ma kapsamına alınmak istenen sosyal kesimlerin mutluluğu ve saadeti arzu edilen seviyeye Çlkartılamamaktadır. Bunun için Batı dünyası bu arayış içinde kendi din :ve kültürlerine uygun manevi sosyal hizmet konseptleri geliştirmektedir. insaniann huzur ve saadet içinde yaşayabilmeleri yönünde yapılan bu çalışmalara katla sağla
mak maksadıyla İslam'ın sosyal hayata ve sorunlara bakışı (Sosyal İslam) ekseninde ve Hz. Muhammed'in özellikle dezavantajlı olarak görülen kişi ve gruplara (yaşlılar,
özürlüler, yetimler, dullar vb.) yönelik evrensel tavsiye niteliğincieki söz, tutum ve
davraruşlanru esas alan sosyal modellerin (Sosyal Sünnet), sosyal hizmet ve peda- goji eğitim programianna kazandırılması gerekmektedir. Bu bağlamda sosyal hiz- met ve pedagoji mesleğinin tarihçesi, amaçlan ve felsefesi üzerine oturtulmuş ve insan ve toplum bilgisi, değerler ve beceriler üzerine temellend.irilmiş eğitim prog- ramlarının Sosyal İslam ve Sosyal Sünnet anlayışı doğrultusunda yeniden gözden geçirilmesinde fayda olacaktır. Sosyal hizmet ve pedagoji alanlannda sorun çözme sürecinde eş zamanlı olarak birbirinden farklı yöntemlerin tercih edilip kullamlma-
sı (Sosyal Hizmetlerde Yöntem Plüralizmi), çok boyutlu bakış ve buna bağlı olarak birden fazla yönteminin değerlendirilmesi ile mümkün olacağına göre İslam'ın te- 1 Sakarya Üniversitesi; ÜBF Fakültesi Öğretim Üyesi.
-
lYAYGIN DİN EGİTİMİ SEMPOZYUMU
---~~~~---
mel pedagojik ve sosyal ilkelerine uygun manevi (İslami) sosyal hizmet yöntem ve -ı uygulamalanna da i]!tiyaç duyulacaktır. Bu çerçevede tebliğimizin başlıca içeriği ve hedefleri aşağıdaki unsurlardan oluşacaktır:
1) Bir takım insan davranışı, toplum bilimleri ve özellikle sosyal hizmet ve pe- dagoji temellerine dayanan seküler ve rasyonalist teori ve geneld yöntemlerinin manevi (İslami) değerlerle zenginleştirilmiş yeni sosyal davranış modellerinin ve sosyal içerikli din eğitim programlannın ol~şturulması.
2) Klasik sosyal hizmet eğitim programlan çerçevesinde belirlenen etik değer
lerinin İslam ahlak ilkeleriyle uyumlu hale getirilmesi.
3) Sosyal hizmet ve pedagoji alanında maneviyat odaklı din eğitimi verebilecek ehliyetli ve etkin meslek elemanlannın (Manevi Sosyal Hizmet Uzmanı, Sosyal İla
hiyatçı) yetiştirilmesine yönelik bütüncül eğitim programının oluşturulması.
Giriş
Gelişmiş Batı ülkelerinde sosyal hizmet ve sosyal pedagoji bilimleri gerek teo- rik gerekse pratik boyutlarıyla birbirlerine o kadar yaklaştılar ki bugün sosyal pe- dagojik konular içermeyen sosyal hizmet anlayışı hemen hemen yok gibidir. Bunun bir sonucu olarak Avrupa'da birçok eğitim ve ilahiyat fakültelerinde sosyal hizmetin
yanında sosyal pedagoji içerikli program ve faaliyetler in terdisiplin er bir bölüm ola- rak "Sosyal Pedagojik Hizmet" adı altında birlikte yürütülmektedir. Bu gelişmeler
den yola çıkarak tebliğimizde sosyal hizmet ve sosyal pedagoji içerikli din eğitimi
nin çerçevesini ve uygulama alanını kısaca "Manevi Sosyal Hizmet" veya "Sosyal İlahiyat" kavramlarıyla tarutacağız. Şahsiyeti oluşturan unsurların başında kişinin sosyal-pedagojik boyutunun yanında manevi dünyası yani maneviyatı (dindarlığı)
da gelmektedir. Dolayisıyla kişilik (psiko-sosyal) sorunlannın çözümünde manevi (dini) unsurların da dikkate alınması gerelanektedir. Diğer taraftan kişinin yaşadı
ğı manevi (dini, ahlaki) sorunlar da sosyal hayatını olumsuz yönde etkilediği içirı
gerek kişilik, gerekse maneviyat kökenli sorunların çözümünde yine manevi sosyal hizmet ve danışmanlığına ihtiyaç olacaktır. Manevi sosyal hizmetleri uygulama ala- na koymadan önce bu alanda profesyonel ve etkirı olmak isteyenlere (sosyal ilahi-
yatçılara) teorik ve pratik bilgilerin sunulması gerekınektedir. Tebliğimizde başta
Kur'an ve Sünnet olmak üzere (korunmaya muhtaç) insan ve toplumların sosyal
ilişkilerine ve manevi (ruhi) yapılarına yönelik atıflardan yola çıkarak multi-disipli- ner bir yaklaşımla sosyal hizmet ve sosyal pedagoji odaklı din eğitiminirı (Sosyal ila- hiyat veya Manevi Sosyal Hizmetlerin) içeriği ve temel esaslan takdim edilecektir.
• • ıoo.:i3241·a---
--~~~---~~+~---
1. SOSYAL l:lİZMET ALANINDA MESLEKLER
1.1. Sosyal Hizmet Mesleği
Bir meslekten bahsedebilmek için, oluşturulacak o mesleğe yönelik olarak ge- nelde beş temel şart aranmaktadır. Bunların başında kapsamlı teorilere dayanan mesleki eğitim gelmektedir (Duyan, 2010:4):
1-Kapsamlı Teori: Meslek elemanları, mücerret (soyut) esaslan temel alan bil- gilere sahip olmaları, eylem gerektiren işlemleri profesyonelce yerine getirebilme- leri ve bunun için de sistemli ve yoğun bir mesleki eğitim almalan gerelanektedir.
2-Resmiyet ve Otorite: Meslek elemanlarının, verdikleri hizmetlerin kapsanu ve doğası hakkında bilgi ve tecrübe sahibi olmalarının ötesinde mesleklerinin resmi bir kurum tarafından onaylanmış ve denetime açık olması gerekmektedir.
3-Toplum Talebi ve Onayı: Her mesleğin, demokratik ve sivil bir toplumun ihti- yaç ve istekleri doğrultusunda ortaya çıkması ve toplum tarafından kabul ve itibar görmesi gerekmektedir.
4-Etik Kaideler: Meslek elemanlannın açık, sistematik, geçerli 've topluma hiz- met verme yöneli.mli etik davranış standartlarına sahip olması, mesleki dayanışma
ve işbirliğine dayalı sosyal ilişkiler kurması gerekmektedir.
5-Meslek Kültiiril: Her mesleğin kendine has davranış, felsefe, anlayış ve ça-
lışma biçimi olmalı, meslek elemanlan ifa ettikleri işlerine yüksek düzeyde bağlılık
göstermeli ve mesleki şuura sahip olmalıdır.
Sosyal hizmet mesleği bu ana şartlan ve kriterleri yerine getiren, teorik ve uy- gulama yönleri bulunan modem bir meslektir. Bu mesleğin doğrudan sorun çöz- meye yönelik olmak, uygulamaya dönük olmak ve insanı bir bütün olarak ele almak gibi üç temel özelliği vardır. Bu uç temel özellik onu diğer mesleklerden farklı lal-
maktadır (Kongar, 1978:38).
İnsanlara ve özellikle yardıma ve desteğe muhtaç insanlara insanca hizmet et- mek, sosyal hizmetin ana çerçevesini oluşturmaktadır. Batı toplumlannda sosyal adalet ve fırsat eşitliğini tesis etmek maksadıyla sosyal hizmet mesleği, aydınlan
ma felsefesi, rasyonalizm ve profesyonelleşmenin bir gereği olarak ortaya Çlkmıştır.
Sahip olduğu sistematik teori kümesi, otoritesi, toplum yaptırımı, meslek etiği ve meslek kültürü sosyal hizmetin bir bilim, ihtisas alanı ve profesyonel bir meslek
olduğunu açıkça ortaya koymaktadır (Kut, 1988:10).
Sosyal hizmetler, "insanların sağlık ve iyilik hallerinin geliştirilrnesinde, insan- ların başkalanna bağımlı olma hallerinin önlenmesinde ve kendilerine daha yeterli hale gelmelerinde, aile bağlannın güçlendirilmesinde, fertlerin, ailelerin, grupların
• 1 •Gll:i3251·:ıo•• 1
YAYGIN DİN EGİTİMİ SEMPOZVUMU
---~ ~+~---
veya topluluklann sosyal işlevlerini başanyla yerine getirebilrnelerinde yardıma
olmak maksadıyla sosyal hizmet uzmanlan ve diğer profesyonel elemanlar tarafın
dan gerçekleştirilen etkinlikler bütünüdür" (Barker, 1999:453).
Bir meslek ve disiplin olarak sosyal hizmet, mikro boyutuyla sosyal pedagoji ve sosyal psikoloji, makro boyutuyla sosyçıloji ve sosyal politika ile yakından ilgili bir bilim dalıdır. Başlangıçta meslek olarak ortaya çıkan ve daha sonra geliştirdiği
metot ve tekniklerle bilim olma yönünde hızla ilerlerken diğer sosyal bilimlerden etkilerone ve onlan etkileme cihetine giderek, bağımsız bir disiplin haline gelmiş
tir. Modem sosyal hizmet bilimi, kişilerin psiko-sosyal sorunlanna çözüm aradığı
için, diğer sosyal bilim dallarının geliştirdiği sosyal müdahale araçlannı da kullan- mak mecburiyetindedir. Gelişmiş Bab. ülkelerinde özellikle ilahiyat fakültelerinde
kurulmuş olan sosyal hizmet bölümleri, manevi (dini) bilimlerle de sıkı işbirliği yapmaktadır. Sosyal hizmet, toplumsal banş ve insanlar arası dayanışma gibi daha çok gayri maddi hedeflerini hayata·geçirmede önemli bir fonksiyon icra etmektedir.
Sosyal hizmet uygulamalan, korunmaya muhtaç insaniann yapısal veya çevresel
şartlardan kaynaklanan sosyo-ekonomik, psikolojik, kültürel ve manevi ihtiyaçlan-
nı giderebilmek maksadıyla bireysel yöntemlere ihtiyaç duyduğu için, özellikle sos- yal pedagoji ve sosyal psikolojide geçerli olan insan modellerinden azami derecede
yararlarımaktadır (Seyyar-Genç, 2010: Önsöz).
Sosyal hizmet, Bab. dünyasında 19. yüzyılın ikinci yansında ortaya çıkmış ve
gelişmiştir. Ortaya çıktığı tarihten günümüze dek, sosyal hizmet mesleğinin uygu-
layıcılan, başta dezavantajlı sosyal gruplar olmak üzere korunmaya muhtaç fert- lerin özel şartlannı iyileştirmek, sosyal adaleti geliştirmek ve nihayetinde sosyal
refahı sağlamayı mesleki bir sorumluluk olarak kabul etmişlerdir. Tarilll süreç in-
celendiğinde sosyal hizmetin ilk b~langıanın gönüllü çalışmalara dayandığı, daha sonralan sosyal sorunların artıp çeşitlilik kazanmasıyla birey, aile, grup ve toplu- mun sorunlannın ancak profesyonel bir çabayla çözümlenebileceği düşüncesi ile gönüllüler eğitilmiş ve ilk sosyal hizmet okulları bu ihtiyaç doğrultusunda açılmaya başlanmışb.r.
Sosyal hizmet, toplumun bütün üyelerinden ziyade genelde olumsuz şartlar
içinde yaşayan fert ve gruplara yoğunlaşmaktadır. Mesela korunmaya muhtaç ço- cuklar, acezeler (düşkünler, bakıma muhtaç yaşlılar), özürlüler (engelliler), etnik gruplar, azınlıklar, yoksullar ve belirli meslek gruplan (hayat kadınları, mevsimlik
işçiler vb.) bu çerçevede akla ilk gelen gruplardır. Bu yönüyle sosyal hizmet, adı ge- çen kişi ve grupların toplumda uyumlu, verimli ve huzurlu yaşayabilrneleri için su- nulan hizmetlerdir (Tomanbay, 2007:30).
1 1 101l:~326f:aal • 1
---~~~~---
Bu mesleğin temsilcisi konumunda olan sosyal hizmet uzmanı ise bir top- lumda insanın ve toplumun gelişmesine, haklar perspektifi doğrultusunda hayat
kalitele~nin yükseltilmesine, toplumsal etkileşim mekanizmalannı harekete geçi- rerek bilimsel yaklaşım, yöntem ve tekniklerle yardıma olan, insanın ve toplumun
üretkenliğini harekete geçirerek, hayat şartlarnun iyileştirilmesini sağlayan mesleki ve bilimsel etik ilke ve sorumluluklara göre uygulamalar gerçekleştiren nitelikli bir
elemandır (Cılga, 2004:36).
Sosyal hizmet bilimi ve mesleği, sosyal varlık olarak insanın analizi ile işe baş
lamakta ve üç ana problem ekseninde çözüm bulmaktadır. Bunlardan ilki, sosyal çevresi içinde insan yaklaşımı doğrultusunda, ferdin uyumsuz davranışlarının
nelerden kaynaklandığını tespit etmektir. İkincisi, normal olmayan sosyal yapı ve çevrelerin varlığı ve bunlann giderilmesidir. Üçüncüsü ise fert, aile, grup ve toplum-
ların saadetini engelleyen risk durumlarının ortadan kaldırılmasıdır (Aınbrosino ve
diğerleri, 2008). Görüldüğü üzere sosyal hizmetler, uygulama boyutuyla insanın ve toplumun sosyal gelişiminin dinamiğini müdahaleci bir anlayışla daha çok davra-
nışsal değişim boyutunda görmektedir.
1.2. Sosyal Pedagoji Mesleği
Alman bilim adamı Adolf Diesterweg (1 790-1866) tarafından ilk defa ortaya
atılan sosyal pedagoji terimi; toplumda mağdur duruma düşmüş, sosyal yönden tecrit edilmiş veya şahsi yönden problemleri olan insanların sosyal hayata yeni- den kazand.ınlması, bağımsız ve üretken hale gelmelerini sağlayan kendini tehdit
altında hissetınediği, kendini içtenlikle ifade edebildiği, destekleyici, geliştirici. ve
eğitimsel hizmetlerin bütününü ifade etmektedir. Avrupa'da sosyal pedagojik hiz- metler, 19. yüzyılda kilise tarafından başlatılmışb.r. Hedef grup, daha ziyade sanayi devriminden olumsuz yönde etkilenen ve şehirlere göç eden yoksul ailelerin çocuk-
ları olmuştur. Bu dönemde Almanya'da, özellilde büyük şehirlerde kilise örgütleri
tarafından muhtaç gençlere, mesleki eğitim :imkanı tanıyan yurtlar, demekler ve okullarm yanında çocuk bakım ve gençlik evleri açılmışb.r (Seyyar, 2008; İlgili te- rim).
• Sosyal pedagoji, başta sosyal sorunlu çocuk ve gençler olmak üzere toplum
hayatına uyum açısından sorun yaşayan insanların aile hizmetlerini de içine alarak okul dışı eğitim ve terbiyesi ile ilgilenmektedir. Ailenin koruyucu, örıle
yici ve geliştirici nitelikteki sosyal-pedagojik faaliyetler, sosyal sorunlu çocuk ve gençlerin sağlıklı bir şekilde sosyalleşmesini sağlayan, kişilere sevgi, sosyal sorumluluk ve sosyal ahlak esaslarını öğreten eğitim faaliyetlerinin bütünü- dür. Sosyal pedagojik hizmetlerin faaliyet alanları ile sosyal hizmetlerin faali-
---'il:·i327l·::e!:e!ı•-· - · --
YAYGIN DİN EGİTİMİ SEMPOZVUMU
---~~~~---
yet alanlan arasında yakın bir ilişki vardır. Bunların başında aşağıdaki alanlar gelmektedir (Se~ar-Genç, 2010; İlgili terim):
• Özüdülerin sosyal hayata adaptasyonu ve eğitimi,
• Okuma yazma bilmeyenierin eğitim sürecine katılmalannın sağlanması ve eği
timi,
• Özel eğitime muhtaç ve sorunlu çocuklann eğitimi,
• Sosyal sorunlu aile fertlerinin eğitimi,
• Yabana, göçmen ve tutuklulann eğitimi ve sosyal hayata uyumlannı kolaylaş
tırmak amaayla yapılan pedagojik destek programları.
Avrupa Birliği'ne bağlı birçok ülkenin üniversitelerinin eğitim fakültelerinde sosyal pedagoji ile sosyal hizmet bölümü, "sosyal pedagojik hizmet" ismi altında
birlikte okutulmaktadır.
1.3 Sosyal Psikoloji Mesleği
Psikoloji, insanın iç dünyasının özelliklerini ruhi şahsiyet ve ahlak konulannın davraruşlar üzerindeki etkisirıi, davraruşlann normal ve anormal yönlerini incele- meye çalışmaktadır. Psikoloji bilim olarak deneyleri, gözlemleri ve objektif ölçmeyi bilginin kaynağı olarak görmekte ve ampirik çalışmalar yapmaktadır. Psikolojide bilgi, davraruşlann ve ilgili diğer olaylann ölçülmesi ile elde edilmektedir (Şener,
2009:20).
Sosyal psikoloji ise bir uygulamalı psikoloji dalı olup, ferdin kişilik oluşumunda
sosyal ve kültürel çevresinin etkilerini, sosyalleşmesirıi, sosyal tutum ve değerlerini, diğerleri ile iletişim ve grup içi, gruplar arası iletişim ve etkileşimini konu edin- mektedir. Sosyal psikoloji; psikoloji bilimirıin bir şubesi olarak daha fazla sosyal (toplumsal) davraruş biçimleri üzerinde inceleme yapan, fert-toplum ve insanlar
arası sosyal etkileşimi inceleyen, daha somut bir ifade ile başka insanlan nasıl algı
ladığımızı, bizim onlara, onların bize karşı nasıl tepki gösterdiklerini, sosyal durum ve ortamlarda bulunmaktan bizim ve başkalannın nasıl etkilendiğini inceleyen bir bilim dalıdır. Sosyal psikoloji, kişisel davraruşı toplumsal muhteva açısından de-
ğerlendirmektedir. Grup içinde insanın gösterdiği davraruş ve normlar, daha sonra kendi yaratılış özellikleriyle bütürıleşerek yeni tavır ve davraruş kalıplanna dönüş
mektedir. Sosyal psikoloji, kişinin özellikle bir grubun güdümünde kalarak oluş
turduğu ve kendi kişilik özellikleriyle uygun düşen davraruşlannı incelerneyi konu
edinınektedir (Silah, 2005:41,111), (Göksu, 2007:21).
Sosyal psikoloji, sosyal olgulardan yola çıkarak, insana ve topluma yönelmek- te, insanın içinde yaşadığı toplumun veya sosyal grubun özelliklerini ortaya çıkar-
• • ı<ej 328l·:a<>• • •
. J
ı
----~~---~---~~~---
maktadır .. Örneğin, belli sosyal gruplardaki ön yargılı davranışlan inceleyen sosyal psikolÔji, önce o ~plann iktisadi im.kanl.an, toplumda gördüğü itibar gibi sosyal özelliklerinden hareket ederek sosyal şartlann ortaya attığı engellenmeleri ortaya
koymaktadır. Ardından ferde yönelmekte ve bu engellenmelerin fertte meydana
getirdiği hisleri araştırmaktadır. Böylece, psikolojinin diğer uzmanlık dallarından farklı olarak, fertte oluşan duygular ve bunlann yön değiştirmesinin incelenme- sinin ötesinde yine topluma yönelmektedir. Bundan sonra sosyal hizmet olayı ele alarak gerek sosyal ortamın ve gerekse de ferdin engellenmesinin sebeplerini ortaya koyduktan sonra kaybolan hak ve değerlerin tekrar kazarnlması ve ferdin durumu-
nun normalleşmesini sağlamaktadır. ·
Sosyal psikolojinin çalışma alanlannın yanında araştırma sahalan da incelen-
diğinde sosyal hizmetle ilişkisi daha açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bu araştır
ma sahalarını tek tek inceleyelim (Seyyar, Genç, 2010; ligili terimler):
1.) Ferdi davranışlar, zihni yapılanmalar ve motivasyonlann belirli sosyal et- kenler veya uyaranlar tarafından nasıl etkilendiğini açıklamak ve laboratuvar düze- neklerinde veya alandaki kontrollü deneylede çalışmalar yapmak. .
2.) Toplumun nasıl meydana geldiği ve içindeki etkileşimin nasıl olduğunu açıklamak. Sembolik etkileşimeilik ekolüne göre toplum, ortak sembollerin anlam-
larını yorumlayarak kendi realitesini aktif olarak inşa eden fertlerden meydana gel- mektedir. Dolayısıyla bu gruptaki sosyal psikologlar, gözlem ve etnografik metotla- n tercih etmektedirler.
3.) Sosyal yapı ve şahsiyeti inceleyerek, büyük ölçekli sosyal yapılann ve sürçle- rin psikolojik etkileri üzerinde yoğunlaşmak. Ekonomik dönemler, yapısal sistem- ler, iş organizasyonları, modernleşme, demografik konular, kitle olaylan bu dalın
konulan arasındadır.
Görüldüğü üzere·bu araştırma sahaları, sosyal pedagojik hizmet alan araştır
malim ile örtüşmekte ve çalışma metotlan ile de bir bütünlük oluşturmaktadır.
1.3.1. Sosyal Psikolojide Psiko-Terapi
Psiko-terapi, psikiyatrik hastalıklarda, ilaç kullanımını öngörmeyen hasta ile
sorunlanın tartışarak, sözlü veya sözsüz iletişim yoluyla hastanın ikna edilmesi
esasına dayanan bir tedavi yöntemidir. Psikolojik kavramlar (inançlarda dahil) ve teknikleri kullanarak, hastanın davranış aksaklıklannı gidermeyi hedefleyen bir
yaklaşımdır. Tıbbi tedavi yöntemlerinin daha etkili bir biçimde uygulanabilirliğini sağlamak maksadıyla, özellikle duygusal problemleri olan hastalara yönelik kaygı,
öfke veya kontrol kaybı gibi olumsuz duygulanımlan veya ruhsal rahatsızlıkla-
~--· _.. .. as:s13291:ao.,_, ---·---
YAYGIN DİN EGİTİMİ SEMPOZYUMU
---~~~~---
n azaltın veya tamamen hertaraf edid mahiyette olan psikiyatrik rehabilitasyon
programlandır (Gö!9-, 1996:47-48).
Fiziki hastalarla veya genel hastane ortamlannda uygulanan psiko terapotik
yaklaşım, kendine has yöntemleri ile hastayı, hemen hemen tüm alanlanru kapsa- yacak değerlendirmelerle ele almaktadır. Hastanın "bütüncül" bir biçimde biyo-psi- ko-sosyal yönden değerlendirile bilmesi için, hastanın, fiziki hastalığı ve bu hastalı
ğın biyolojik, fonksiyonel, ferdi-sosyal neticeleri ve tedavi ile ulaşılabilecek noktalar hakkında bilgilendirilmesi ve aydınlatılması gerektirmektedir.
Psikoterapistin bu bilgileri edinebilmesi, değerlendirmelerinden elde ettiği
bilgileri iletebilmesi ve hasta için en iyi tedavi planını oluşturabilmesi, gerektiği
takdirde hastanın fizikl ve psikolojik ortamını düzenieyebilmesi için tedavi ekibi ve aileyle işbirliği ve bilgi alış verişi içinde çalışmasını gerektirmektedir. Hastalarla düzenli görüşmeler yoluyla giden seanslar yanı sıra, bazen tek bir oturumluk psi- ko-terapi uygulamalannın da yeterli ve etkili olabildiği görülmüştür. Ancak han- gi yaklaşım kullanılırsa kullarulsın sosyal münasebetinin temelini umut aşılayıa,
daha sıcak, ilgili ve yakın bir tutumun benimsenmesi oluşturmalıdır.
Psiko-terapi, kişilik bozulmalanna yol açmış kaygı ve nörotik davranışlann ha- kim olduğu "normal dışı" kişilik sorunlan ile bir klinik ortamda ilgilenirken, psiko- lojik danışma, genellikle bir okul, endüstri veya sosyal hizmet veren bir kurum or-
tamı içinde, "normal" sayılan problemlerinde kişiye yardım için uğraşmaktadır. Bu anlamda psikolojik danışmanlık, bir kişiye şahsi ve(ya) çevresel (durumsal) sorun- lannda karşılıklı görüşme yöntemiyle rehberlik yapmaya çalışan sistemli ve planlı
bir destek hizmetidir. Psikolojik danışma, genelde (sosyal) psikologlar veya sosyal hizmet uzmanlan tarafından yürütÜlürken p~iko-terapi ruh hekimleri (psikiyatrist- ler) araalığıyla gerçekleşmektedir (Bakıraoğlu, 1988:71).
2. Maneviyat Destekli Sosyal Pedagojik Hizmet Alanında Sosyal ilahiyat Mesleği
2.1. Maneviyatın Kavramsal Dünyası·
Maneviyat, manevi-ruhi hayatla ilgili, maddi olmayan bütün manevi varlıklan
ve kavramlan ifade etmektedir. Mesela, alal, zeka, bilgi, inanç, yetenek (meleke) ve lezzet gibi kavramlar manevidir. Maneviyat, geniş anlamda din (İslam) ve dini (me- tafizik) öğretiler şeklinde tanımlanabilir. İnsanın sahip olduğu tüm duygu, düşünce
ve manevi haslet ve duygulann bütünüdür maneviyat. Bu yönüyle de maneviyat;
içten hükümlü olmayı, hiçbir etki ve dış tesir altında kalmadan, vicdan emirlerine göre, özgürce yaşamayı temin eden bir iç kuvvettir.
' • ••sl3301:aoı • •
----~~---~~~~---
Maneviyat, v~y kaynaklanndan esinlenme sonucunda inana güçlendiren her türlü düşünce, yaklaşım ve faaliyetlerdir. Bu yönüyle maneviyat, kesin karar, müspet inanç, hakikati bulma ümidinin taşıyan tefekkür ve gerçek fıtri sevgi gibi iç dünya besinlerinden oluşan ilahı bir güçtür. Bu manevi güç sayesinde bir insan, zor durumda dahi olsa, elde ettiği üstün moral gücüyle zorluklara karşı direnme beceri- si gösterebilmektedir. Bu bakımdan bir insanın maneviyatının güçlü olması demek, Yaratan'a, kadere, ahirete ve gayba imanı güçlü olan kimse demektir. Bir kimsenin zorluklara karşı koyma, engellerle mücadele etme ve(ya) moral gücünün inanç ile ilgisi bu bağlamda ortaya çıkmaktadır. Bu yönüyle maneviyat, toplumun (korun- maya muhtaç) fertleri için sağlam bir rehber ve insan ruhunun gıdasıdır (Seyyar, 2010:31).
Maneviyat çalışmalarıyla tanınan Alman Bilim Adamı Harald Walach, manevi-
yatın metafizik tecrübeye dayanan bir idrak, şahsi benliği aşan, onun üzerinde olan bir gerçek olduğunu ifade etmektedir (Walah, 2005:1 7).
ICF'ye göre maneviyat, kurumsallaşmış din dışındaki ruhani etkinlik veya olaylara katılımı da içine almaktadır (ICF; d9301). Dolayısıyla Batı tarzı bir bakışta
maneviyatta mutlak anlamda (kurumsal-resm.l) dini bir unsurun bulunması gerek- memektedir. Nitekim seküler düşüneeli bir çok bilim adamı maneviyan "kişinin,
materyalin ötesinde ilişkili olduğu her şey ve bunların temel anlamlarına ilişkin
içsel kaynaklannın toplamı" biçi.ınjnde tanımlamaktadır (Ergül-Bayık, 2004:42).
Ancak din ve dini duygular, maneviyab.n büsbütün dışında olduğu da düşünül
memelidir. Nitekim ICF, gerekli gördüğü yerlerde maneviyan din ile birlikte değer
lendirme ihtiyac duymuş ve "Din ve Maneviyat" tarumını, "ruharıi değerler ve ilahi güçlerle bağlann kurmak, mana bulmak ve kendini gerçekleştirmek için dini veya manevi etkinli.klere, düzenlemelere ve uygulamalara ka1Jlınak" şeklinde yapmıştır.
Camiye gitmek; dini amaçla dua etmek veya ilahi okumak ve ruharıi düşüncele
re dalmak gibi dini ve manevi etkinlikler bu kapsamda düşünülebilir (ICF d930) (WHO, 2001).
2.2. Sosyal İlahiyatın (Manevi Sosyal Hizmetlerin) Temel İlkeleri
İslam dininin çeşitli şekillerde ve düzeylerde sosyal hizmet üzerindeki etkisini anlayabilmek için, İslam'ın dünya görüşü ekseninde oluşturduğu bütüncül temel il- kelerin özelliklerini iyi anlamak gerelanektedir. Sosyal olaylar ile ilgili İslami ilkeler, zaman ve mekan ile sınırlandınlmayan evrensel ilahi değerlerdir. Toplumsal bü-
tünlüğü ve sosyal adaleti sağlama bakımından önemli fonksiyonlar üstlenmiş olan bu temel ilkeleri, iki !asma ayırmak mümkündür. İlki, geniş anlamda insan haklan
bağlarnındaki temel esaslar, ikincisi ise dar anlamda sosyal hiznıetlerle ilişkili olan
' • •osl331faoo • •
YAYGIN DİN EGİTİMİ SEMPOZYUMU
---~~+~~---
temel il.kelerdir. İslam'da, insan haklan bağlamında kişinin beş alanda (Masalih-i Hamse) mutlak biçimde güvenliğinin sağlanması gerekmektedir. Bu beş alaru şu
şekilde sıralayabiliriZ (Seyyar, 2010):
1) Can Güvenliği: Her ferde yaşama hakkı ve her çocuğun dünyaya gelme hakkı;
2) Alal Güvenliği: Fikir ve düşünce hürriyeti fakat sağlıklı düşünmeyi engelle- yen bütün uyuşturucu maddelerinin yasaklanması.
3) Din Güvenliği: Herkes için inanç ve ibadet özgürlüğü.
4) Nesil (Irz) Güvenliği: Evlenme hakkı fakat cinsel şiddet ve iftiranın her tü- rüne karşı mücadele.
S) Mal Güvenliği: Maddi güvenlik, yani refah içinde yaşama hakkı, bununla ilgili olarak iktisadi ve ticari hürriyet, mesken dokunulmazlığı ve sosyal güvenlik.
Sosyal hizmet bağlamında diğer İslami ilkelerin özel açılımlarını ise şu şekilde açıklayabiliriz:
1-Tek Bir Atadan Gelmenin Sorumluluğu: İslam, insanlar arasında ırk, renk, memleket ve dil farklılıklanru, üstünlük araa olmaktan çıkarmakta ve bütün insan- lara seslenmektedir. Kur'an, bütün insanlığın tek bir nefesten veya candan (nefes alan candan) yaratıldığının altJ.ru çizerek (Kur'an, Nisa:1), bütün insanların ayru köke mensup olduğunu ve ırkçılık yapmanın bu anlamda hem fıtrata (yaratılış mak-
sadına), hem de kökensel bağlılığa ters olduğunu vurgulamaktadır. Ayru atadan gel- menin şuuruna varan toplumlar, etrıik aynmalık yapma ihtiyaa duymadan bütün insanlan içine alacak bir sosyal bütünleşme stratejisini başan ile gerçekleştirebile
ceklerdir. Veda Hutbesinde Hz. Peygamber, bütün insanların ayru atadan geldiğini
ve bundan dolayı da eşit olduklarına vurgu yaparak evrensel sosyal mesajını şu şe
kilde vermektedir: "Ey insanlar! Şuna dikkat ediniz ki, sizin Rabbiniz birdir; babanız bir- dir. Arabın arap olmayana, Arap olmayanın Araba; beyazın siyaha, siyahın beyaza Allah korkusu dışında hiç bir üstünlüğü yoktur" (Ahmed b. Hanbel,
V.
1982:411).2-İnsanın En Değerli Varlık Olarak Görülmesi: İslam'a göre yeryüzünde yara-
tılan canlılar arasında gerek maddi (fizyolojik-biyolojik), gerekse manevi açıdan en üstün ve en seçkin varlık, insandır (eşref-i mahlı1k). Yaratılmışların içinde en şerefli
makama yükseltilmiş olan insan, diğer canlılardan akıl, fikir, bilgi ve irade gibi daha üstün meziyetlerle donatılınıştır. Bunun başlıca sebebi, Allah tarafından kendisine kendi katından ruh üflenilmiş olmasıdır (Kur' an, Secde:9; Sad:72). Belki de bundan
dolayı kendisine yeryüzünde halife unvaru verilmiş (Kur'an, Bakara:30; Yunus:14) ve meleklerden de üstün tutulmuştur (Kur'an, Bakara:34). Kur'an, bu gerçeği şu şekilde ifade etmektedir: "Muhakkak ki, Biz insaru en güzel şekilde yarattık, son- ra onu aşağıların en aşağısına indirdik, yalnız inarup hayırlı işler yapanlar bundan
• • • et332f:e:eı•-• - · - -
---~---~t~~--- ----
müstesnadır. Onl<!I"a·kesintisiz mük.afat vardır (Kur'an, Tin:4-S) ve '1\nd olsun ki, Biz insanoğullarını şerefli laldı.k" (Kur'an, İsra:70). İnsan, iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan, hakkı babldan, hayrı şerden ayırabilecek ak1i ve fıtri yeteneğe sahip ol-
masından dolayı genel (manevi) anlarnda ilahi emaneti, dünyevi (maddi) yansıma
lan açısından ise sosyal sorumluluğu yüklenmiştir. O'nu Allah ilimle donatmıştır:
Allah, ·ıdeme bütün isimleri öğretti" (el-Bakara:2/31), ilim sahibi olduktan sonra onun omuzlanna ilahi emaneti yüklemiştir. Kur'an, bu gelişmeyi şu şekilde beyan etmektedir: "Biz, emaneti göklere, yere ve dağlara vermek istedik de onlar yüklen- mekten çekincllier, korktular ve insan onu yüklendi (Kur'an, Ahzab:72). İnsanlar arasındaki ayrımalığı ortadan kaldıran Hz. Peygamber, Allah kabnda insanlan bir tarağın dişleri gibi eşit kabul etmektedir. İslarn'a göre cinsiyet, etnik köken, dil,
sağlık, gelir seviyesi ve sosyal statü gibi dışa yansıyan özellikler, üstünlük vesilesi
değildir.
3-Üstünlüğün Maneviyatta Olması: Manevi ve sosyal sorumluluklanın bir- likte yerine getirdiği oranda insan, Allah katında yücelmektedir. Kendisine tevdi edilen emanetlere uyduğu ve yükümlülüklerini yerine getirdiği sür~ce insan, üstün ve değerli olma vasfını kazanmaktadır. Dolayısıyla İslarn'a göre şeref, haysiyet, onur ve izzet, evrensel manevi değerlerdedir. Ayetler bu gerçeği açıkça ifade etmektedir:
"Allah katında en üstün olanznzz Allah'tan en çok korkanınızdır" (Kur' an, Hua1rat:13).
"Onlann ne etleri ne de kanlan Allah'a ulaşır; fakat O'na sadece sizin takvanız ulaşır"
(Kur'an,. Hacc:37). "AncakAllah'a kalb-i selim (temiz bir kalp) ile gelenler (o günde fay- da bulur)" (Kur'an, Şu'ara: 89). Hz. Peygamberin hadisleri de, bu ayetleri destele- rnekte ve aynı doğrultuda sosyal mesajlar içermektedir: "Allah sizin suretlerinize·ve mallanmza bakmaz, lakin sizin kalp/erinize ve amellerinize bakar (Ahmet b. Hanbel, 1982:285,539).
4-Fıtrat Ekseninde Çözüm Yollan: Değişmeyen ve süreklilik özelliği taşıyan
insani değerlerin başında fıtrat gelmektedir. Fıtrat, "İnsanın, Allah'ın bir kanunu olarak doğuştan getirdiği yarablış, mizaç ve yetenekierin birleşirni" şeklinde tanım
lamak mümkündür. İslam, toplurolann ve toplum içinde yaşayan fertlerin birbirle- rine yaklaşmalannın, ancak fıtratı gözeterek sağlanabileceğinin altını çizmektedir.
Fıtratın varlığı aynı zamanda sosyal bütünleşmeyi kolaylaştıran bir unsurdur. Çün- kü sosyal banş içinde yaşamak, fıtri bir ihtiyaçtır ve kişinin yaratılışmda var olan bir özelliktir (Özsoy, 1994:92).
5-Bireysel Sorumluluklann Korunması: İslarn'a göre insan, vicdan ve nefis
taşıması dolayısıyla iyiliği ve kötülüğü kendi eliyle elde etme potansiyeline sahip iki boyutlu bir varlıktır. insanda bu iki boyuttan hangisinin ön plana çıkacağını belir- leyen faktör ise insanın hür iradesinde somutlaşmaktadır. İnsanın sosyal hayatta
1 • •<n13331·:<~•• • 1
YAYGIN DİN E GİTİMİ SEMPOZYUMU
---~~~~ ~---~---
olumsuz rol aynaması daha çok nefsani zaaflannın güdümüne girmesiyle ortaya
çıkarken, olumlu rol aynaması da onun, genellikle fıtratina ve vicdanına uymasıy
la gerçekleşmektecfu~ İslam, bireysel ve toplumsal sorumlululdarın korunabilmesi için, kişilerin vicdani ve fıtri kaynaklarına müracaat etmelerini önermektedir.
6- Sosyal Hizmetlerin Teşviki ve Duyarlı Bir Toplumun Oluşturulması: İslam dininin sosyal düzeni koruyan en dinamik tavsiyelerinden birisi de "iyi şeylerde
(marufta) yardımlaşma ve kötü şeylerden (münkirden) sakındınna" politikasıdır.
"İyilik etmek ve kötülükten (Allah'ın yasaklarından) sakınmak hususunda birbiri- nizle yardımlaşın. Günah işlernek ve haddi aşmak üzerinde (aşırı gitmekte) yardım
laşmayın" (Kur' an, Maide:2) emri, sosyal hayatın bütün karelerini içine almaktadır.
Sosyal hizmet odaklı yardımlaşmanın, asabiyet veya kavmiyetçilik gibi negatif duy- gularla değil sosyal faydası olan ve sosyal adalet ilkelerine uygun düşen ölçülere göre yapılması öngörülmektedir. İslam, ideal bir toplumun, toplumsal meselelere
· karşı sosyal duyarlılığı olan fertlerin varlığı ile gerçekleşebileceğini ifade etmekte- dir. Kur' an, bu ön şartı, ideal bir toplumun temeli olarak kabul etmektedir. Kur' an, bu çerçevede "İçinizden hayra (iyiye) çağıran, iyiliği yayıp kötülükleri önleyen bir topluluk bulunsun. İşte selamet ve felahı bulanlar (başarıya-kurtuluşa erişenler)
bunlar olacaklardır" (Kur'an, Al-i İmran:3) demek suretiyle bütün fertlere sosyal sorumluluk yüklemektedir.
2.3. Seküler Sosyal Hizmet ile Manevi (İslami) Sosyal Hizmet
Arasındaki Fark
Seküler (Pozitivist) bilimler, olgusal gerçekliklerden hareketle bilgi elde edip,
eşyanın ve maddi varlıkların mahiyetini araştırmaktadır. Pozitivist sosyal hizmet
anlayışında ve uygulamasında maneviyat ve fıtrat, psikolojik hallerden oluşmak tadır. Pozitif bilirnlere dayanan seküler sosyal hizmetler, fiziki alem ve varlıkların yanında kişilerin tutum ve davranışların üzerinde yoğunlaşıp, davranışların top- lumsal normlara göre değiştirilmesini amaçlamaktadır. İslami (manevi) sosyal hiz- metler ise, olgusal gerçekliklerin ötesine giderek, bunların varlık sebebini ve hilane- tini araştırmaktadır.
Manevi bilirnlere dayanan sosyal hizmetler anlayışında, hem fizik ötesi aleme, hem de kişinin fıtratina ve ruhuna yönelme vardır. İslami sosyal hizmetler, hem in-
sanın manevi hallerine yönelmekte ve toplumsal yapıda bunların oluşumuna katkı sağlayan manevi değerlerin unsurlarıyla ilgilenmekte, hem de kişinin ahiretini dü-
şünerek, manevi rehberlik görevlerini üstlenmektedir. Aslında pozitivist ve manevi bilimlerin sahası ayrı olmasına rağmen bu iki eksende oluşan pozitivist ve İslami sosyal hizmetlerin gaye ve hedeflerinin yine de aynı olduğunu söylemek mümkün- dür. Sadece niyet ve bakışın yanında yöntemler farklıdır. Manevi bilimler, bilimsel
- - -s::i 334 ~:S: >ı • •
----~~---~+~~---~
araştırmalarla eld~ edilen bilgiyi, Allah'a iman ve O'na yakın olmak için bir vasıta bilirl~en, pozitivist bilimler, bilimsel çalışmalan sadece bilgi olsun diye yapmaktadır.
Pozitivist bir bilim dalı olan seküler sosyal hizmetler, bilgi kaynaklanın bilim- sel bilgi ile _sınırlı tuttuğu için (kapalı sistem), uygulamaya dönük faaliyetleri de, maksadın hasıl olmasına yetmemektedir. İslami sosyal hizmetler, müspet bilim- lerden yararlandığı gibi vahiy kaynaklarından da faydalanmaktadır. Düalist ve açıl<
sistem çerçevesinde zahiri batınla, dünyayı ahiretle, bedeni ruhla, davranışlan kişi
nin iç alemiyle birleştirmek suretiyle elde edilen bilinçli bilgiler, zihinlere bütüncül bir perspektif kazandırmaktadır. Marreviyat ve gayb ile ilgili konular (Allah' ın zatı,
ruhun mahiyeti, manevi alemler vb.) hakkında beşeri meleke, akıl ve diğer zihni:
i.rnkanlarla sınırlı bir şekilde bilgi sahibi olunmaktadır. Bilinçli bilgi ise, gayb (meta- fizik) konusunda her zaman açık ve somut bilgi vermese de; imana, kalbe ve hatta·
akla dayanak ve takviye teşkil edecek çok boyutlu fikir ve kanaat sağlaması açısın
dan önemli bir kazanımdır.
İslami sosyal hizmetler, pozitivist (bilimsel) bilimler yoluyla sadece insanın
bu dünyada elde edeceği mutluluğu amaç edinmemekte, bunun ötesinde Allah'ın rızasını ve ahiret hayatını kazanma gayelerini de gütmektedir. İslam dini, hem po- zitivist (bilimsel) bilim çalışmalan kapsarnındaki sosyal hizmetleri, hem de dini bi- limler eksenincieki manevi sosyal hizmetleri aynı derecede önemsemektedir. İslami Sosyal hizmetler anlayışında; kişinin dünyevi ve uhrevi saadeti için, insanın lehine ve menfaatine olan her türlü bilimsel ve manevi bilgiler bir kaynak olarak değerlen
dirilmektedir. Dünyevi boyutuyla bilgiden ve sosyal hizmetten maksat insanın hem ruhen, hem de maddeten saadetini ternin etmek ise her iki yaklaşım zaten bunu hedeflemektedir. Demek ki İslam'a göre pozitivist bilimlerle manevi ilimler, içerik
açısından farklı alanlan konu edinmiş olsalar da dünyevi gaye ve hedef açısında aynı amaca yöneliktirler. Ancak meseleye daha geniş bir boyutta özellikle; metafizik ve uhrevi boyutuyla baktığımızda, manevi sosyal hizmetlerin amao, kişinin sadece dünyada değil, ahirette de gerçek ve kalıo mutluluğa erişmesini sağlamaktır.
İslami sosyal hizmetler, tıpkı profan (dünyevi) sosyal hizmetler uygulamala-
n gibi, profesyonelce hizmet sunmaktadır. Ancak, hizmet yaklaşım ve anlayışında
uhrevi unsurlar ihmal edilmemektedir. Acılan paylaşma, psiko-sosyal dertlere çare bulma (sosyal rehabilitasyon) ve muhtemel sıkıntıların önüne geçerek (koruyucu sosyal hizmetler), bunların yerine şahsi (kişisel) ve toplumsal banş, huzur, mut- luluk, saadet, sevinç ve neşe koymak, gerek manevi, gerekse profan (dünyevi) sos- yal hizmet uygulamalannın ortak hareket noktalandır. Pozitivist sosyal hizmetler, manevi unsurlardan sadece aklı ön planda tutmaktadır. Felsefesi çoğunlukla akla dayanmakta ve insanların ürettiği fikirlerden oluşmaktadır. Kalbi ve vicdani duygu-
• • ı e;:;;~ 335 fa·- - -
YAYGIN DİN EGİTİMİ SEMPOZYUMU
---~~~~~---
lan gereğinçe dikkate almadığı gibi kişilerin yaşadıklan olayların perde arkasındaki kader perspektifini d!!. ÇOğu zaman görmezlikten gelmektedir. Oysa İslami sosyal hizmetler, kalbin ve vicdanın kumandan yapılmasını, bu yolla aklın işletilmesini
ve ruhun aydınlatılmasını savunmaktadır. Nefsi birer hizmetkar kabul etmekte ve
diğer manevi latifeleri işleterek, insanı manevi bir hayata hazır hale getirmektedir.
İslami sosyal hizmetler, ilk başta kainatın ustasını ve ruhiann (varlıkların) Yarab-
asını bildirmekte, O'nun hikmet ve kudret dolu eserlerini göstermektedir (Seyyar, 2008:36-42), (Bkz. Tablo 1):
Tablo 1: Mukayeseli Olarak Sekiller (Pozitivist) ve İslami (Manevi) Sosyal Hizmetler2
Seküler Sosyal-Pedagojik Manevi (İslami) Sosyal-
Hizmetler Pedagojik Hizmetler
İnsan ve insarun gözlenebilen İnsan ve insarun gözlenebilen ve
Konusu iç alemindeki gözlenemeyen (fakat
faaliyetleri (davranışlan).
idrak edilebilen) bütün faaliyetleri.
İnsan zihnini ve sosyal İnsan ruhunu ve zibin (alol) dahil Bilimsel Hedefleri davranışla.nm anlamak. bütün ruhi (manevi) kaynaklan ve
bu çerçevede insan davranışlannı anlamak.
Sosyal uyum yoluyla kişilerin Hem sosyal hem de manevi uyum Sosyal Hedefleri dünyevi mutluluğuna yardıma yoluyla kişilerin hem dünyevi hem
olmak. de uhrevi saadetleri için yardıma
olmak.
H:ümanizm ekseninde insan ve Marifetullah (Allah'ı bilme) ve Kutsal Hedefleri
toplum sevgisi. muhabetullah (Allah' ı sevme) ekseninde insan ve toplum sevgisi.
-Manevi-sosyal-pedagojik danış- - Psiko-sosyal ve pedagojik manlık
destek ve danışmanlık -Manevi-sosyal terapi ve rebabi- Araçları - Psiko-sosyal rehabilitasyon li tasyon
-Psiko-terapi -Kişinin hem manevi hem de - Sosyal uyum sosyal dünyasıyla barışık olmasıru
sağlamak.
Bilği Kaynağı-Türü Pozitivist bilimlere dayanan Vahye (Kur' an ve Sünnet) ve bilgiler (Bilimsel bilgi). müspet bilimlere dayanan bilgiler.
2 Kaynak: Seyyar, 2008:39.
• • ı<e:l336la>• • •
---~~---~~~~---
3. ·sc;:syal ilahiyat Mesleğinin Görev ve Fonksiyonlan
'
3.1. Ma,neviyat Destekli Pedagojik Yardım (Manevi Eğitim)
Manevi eğitim, insanın ruh ve karakter gelişimini hedefleyen, manevi değerle
ri esas alan, inanç ve düşünce ağırlıklı bir eğitim modelidir. Tabiri diğerle dünyevi ve uhrevi değerleri birlikte ele alan ve değerlendiren düalist eğitim anlayışıdır. Gayesi,
kişilere manevi telkin ve terbiye yöntemlerini göstermek ve bu yolla ruh, gönül ve kalbin güçlenmesine yardıma ve kişinin manevi tekamülüne destekçi olmaktır.
Manevi eğitim alan kişiler, iyi bir ruh terbiyesi ve manevi gayret sayesinde
hayatlannı ideal bir hedefe doğru yönlendirebilir, disipline edilmiş bir nefis ile kendilerini her türlü manevi ve sosyal zararlardan koruyabilirler. Manevi eğitim
programlanyla vicdanen sorumlu ve ruhen güzel insanlar yetiştirmekle manevi ve sosyal dayanışma içinde bulunan güzel bir toplum da meydana getirilebilir.
Sosyal politikalann temel hedefi de zaten böyle bir mutlu toplum tesis etmek- tir. Ancak sosyal ve ahlaki boyutuyla gelişmiş bir topluma ulaşmanın yolu da kamil ve güzel fertlerden geçer. Dolayısıyla sağlam bir millet ve mükemmel bir toplum inşa etme gayreti de ruhen, fikren, zihnen, aklen ve vicdanen duyarlı ve sorumlu insanlar yetiştirmekle mümkündür. Bu da genelde eğitim müfredatının, özelde sos- yal hizmetler eğitim programlannın içine maneviyat odaklı derslerin konulması ile
gerçekleşebilir.
Manevi eğitimin temel hedefi ilk önce mümkün mertebe çok erken bir safhada ideal veya kamil insan (insan-ı kamil) yetiştirmek, daha sonra veya bu vesile ile kamil toplum oluşturmaktır. İnsan-i kamil, din ve maneviyat adına örnek bir şah
siyettir. Alal, kalp, vicdan gibi manevi kaynaklan onun rehberi, Allah rızası gayesi,
Hakk'ı sevip sevdirmek, doğruyu bulup göstermek sosyal görevi, manevi faydalan- m görmek ise bu düşünce ve aksiyon un sürpriz olduğu kadar tabü sonucu ve seme- risidir. Kamil insan, güzel ahlala.yla başkalanmn temel ihtiyaçlarını karşılamada her zaman duyarlı olacağı için, sosyal ve manevi dayanışmaya katla sağlayarak, kamil toplumun oluşumunda da önemli fonksiyonlar üstlenir.
Sosyal ilahiyatçılar, manevi sosyal hizmetlerin temel esas ve felsefesinden ha- reketle, diğer sosyal bilimlerin temel bilgi kümelerinden de yararlanarak kişilerin sarsılrmş manevi dünyalarını pedagojik telkin yöntemleriyle rehabilite ederek onla-
rın toplum hayatında etkin olmalanna yardıma olurlar (Seyyar, 2010:39).
3.2. Maneviyat Destekli Psiko-Sosyal Rehberlik ve Damşmanlık
Sosyal psikolojide rehber lik, problemli bir kişiye veya sosyal sorunlu aile fertle- rine psikolojik ve sosyal danışma hizmetlerinde bulunmaktır. Buna göre rehberlik,
• • ıı3ı:l337faıı ••
YAYGIN DİN EGİTİMİ SEMPOZWMU
---~~~~---
toplum içinde yaşayış, evlilik ve aile hayatı, kişisel uyum gibi ferdin bütün hayat alanlanru kapsayan psiko-sosyal danışmanlık hizmetleridir. Sosyal danışmanlık hiz- metleri araalığıyla sosyal kesimlere bilgi verme, kılavuzluk hizmetlerinde bulunma, onlan belli meselelerde ve olaylarda yönlendirme, sorunlanru nasıl ve hangi ku- rumlarda çözebilecekleri konusunda yardıma olunmaktadır.
Maneviyat destekli sosyal danışma ise, manevi sosyal hizmetler alanında belir- li konularda ihtisas görmüş sosyal ilahiyatçılann, manevi (ruhi) sorunlan olan in- sanlara, dini bilgi ve telkin çerçevesinde aydınlatma, yol gösterme ve bilgilendirme ile ilgili destek hizmetleridir. Manevi (dini) danışma hizmetleri, kendilerini ve baş
kalanın taruma konusunda yetersiz olan; hissi, ruhi, sosyal ve şahsi problemlerini çözmede zorlanan aciz insanlara manevi yardım sağlamaktadır. Maneviyat destekli psiko-sosyal rehberlik ve danışmanlığın başlıca hedeflerini ve-ya fonksiyonlanru
beş ana başlıkta toplayabiliriz.
3.2.1. Kişilerin Manevi Sağlığını Korumada Yardıma Olmak
Koruyucu manevi sosyal hizmetler, sosyal çevrenin, ruh-akıl, his-heyecan ba-
kımından ahenkli olması yönünde özellikle ruh ve toplum sağlığı alanında yürütü- len manevi tedbirler bütünüdür. Bu bağlamda koruyucu manevi sosyal hizmetler,
kişilere bireysel dünyalannda ve toplum hayatında huzurlu olabilmeleri için kendi vicdanlan (ruhlan) ile banşık, fakat nefisleriyle de mücadeled olmalanru tavsiye et- mektedir. Hayatın türlü streslerine-sıkıntılanna-üzüntülerine karşı sabır gücünün
geliştirilmesine yardıma olan sosyal ilahiyatçılar, ferdin, ruh ve beden sağlığını bo- zabilecek her çeşit psiko-sosyal risklerden uzak olmalanna veya bunlarla mücadele etmelerine destek vermektedir.
Manevi sağlığın korunması, manevi riskierin ve zararların oluşmasını engel- lemekle mümkündür. Mmevi riskler, nefsin değişik tuzaklanna düşme ve nefsin emrettiklerini sürekli ve tereddütsüz olarak yerine getirme ihtimalleridir. Manevi
eğitim alınama veya nefis terbiyesi mekanizmalanru işletmeme sonucunda ortaya Çlkabilecek manevi riskler, iman, ibadet gibi dini esaslarla ilgili olarak zihne giren
şüphelerin bütünüdür. ·
Nefs-i emınarenin telkinleriyle dine uymayan kötü davranışlarla birlikte kalbi
tembelliğin yol açtığı belirli derecedeki inançsızlığın vicdanı duygulan belirli oranda tahrip etmesi ve maneviyatı sarsmasıdır. Sürekli günah işlemenin bir sonucu olarak
kişinin kalbinde imana, hakikate ve vazife-i ubudiyete (kulluk görevlerine) yönelik olarak inkar arzulan uyanabilir. Bunlar da manevi riskierin en büyükleridir. Diğer
taraftan kişinin olumsuz bir içerik arz eden her türlü düşünce ve tavn, manevi risk- Iere yol açabilir. Kötü tasavvurlar ve niyetler, sevimsiz tavırlar, kötü davranışlar,
• • •oıı::i338fao •
--~---~~+~~---
tabiri ccQzse ruhta bazı sıkıntılar meydana getireceği için, manevi riskiere ve bunun bir devamı olarak'ınanevi hastalıklara ve sapmalara sebebiyet verebilir.
Her bi~ manevi risk, aynı zamanda başka sosyal risklere de yol açabilınekte ve yayglnlaşması balinde dalga dalga toplumsal dengeyi de bozabilmektedir. Me- sela son Peygamber, manevi bir riskin tabakkukun (günahın) harid yansımalan
itibariyle muhtemel manevi ve sosyal sonuçlarına şu hadislerinde işaret etmekte- dir: "Günah, yalnız işleyen için değil, başkalan için de kötülüktür. Onu ayıplarsa
kendisinin de başına gelir. Gıybet ederse günahkar olur. Rıza gösterirse ortak olur"
(Camiü-s-Sağir, 2002; No: 2229).
Manevi risklerin hayat bulması sonucunda kişinin kalbinde (manevi dünya-
sında) meydana gelen olumsuz değişmeler, manevi zararlar olarak tanımlanabilir.
Nefis mekanizmasını bilerek veya bilmeyerek harekete geçiren, sürekli olarak belirli
günahları artırarak işleyen ve manevi değerlere aylan hareket eden kişi, manevi-
yatım ve güzel ahlakını bozması sonucunda manevi ziyana uğramasının yarıında
maddi ve sosyal zararlara da davetiye çıkarabilmektedir.
Halbuki iman denilen duygu ve inanç hakikati yoluyla manevi risklerin oluş
ması önlenebilmekte ve nefsin olumsuz duygularının önüne geçilebilmektedir.
Nefis terbiyesi ise ruhun (vicdarıın) sahip olduğu güzel duyguların yeniden ortaya
çılanasına yardıma olmaktadır.
3.2.2. Kişilerin Manevi İhtiyaçlannı Karşılamada Yardıma Olmak Manevi ihtiyaçlar, kişinin, Yaratan'ıyla dinamik ilişkisini sürdürmesi için ge- rekli olan temel gereksini.mlerdir. Kişinin manevi kaynaklarını harekete geçirine- sine yardıma olan ihtiyaçların başında hayat ve ölüm sonrası hayatın anlamı ve
amacına yönelik cevapların bulurıması, ibadet etme isteği, musibetlerin (hastalıkla
rın) hikmetini anlama gibi uhrevi ve kaderi konular gelmektedir. Manevi ihtiyaçlar, fiziksel gereksinimiere göre daha soyut ve karmaşık olduğu için, ölçümü nispeten güçtür. Bununla birlikte kişilerin manevi ihtiyaçlarının tanımlarıması ve bu ihtiyaa
karşılayacak uygun bir rehberlik ve danışmanlık sisteminin oluşturulması, kişilerin
saadetiiçin önemlidir. Kişinin ruh ve beden ağlığı için manevi ihtiyaçların karşılan
ması, vücudu oluşturan fiziksel organlar kadar önemli bir unsurdur (Ergül-Bayık,
2004:39-40).
Manevi ihtiyaçlar, tüm irısarılar için önemlidir. İnsanlar, bu ihtiyaçları, beşeri münasebeder yoluyla veya Yaratan'larına yönelerek giderirler. Balcıa personelin bü- tün insanlan bu bakış açısıyla değerlendirmesi, kişilerin sağlığını bütüncül olarak
sağlama açısından önemlidir. Renetzky'e göre maneviyat ile ilgili ihtiyaç türleri üç- tür (Seyyar, 2007:llgili terirn):