• Sonuç bulunamadı

Edirne ve Paşaeli livası hakkında, sanat, tarih, coğrafya ile ilgili bir kaç yayın da o zaman yapılmıştır

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Edirne ve Paşaeli livası hakkında, sanat, tarih, coğrafya ile ilgili bir kaç yayın da o zaman yapılmıştır"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

E D İ R N E

Grd. Prof. Kâzım İsmail GÜRKAN

TUNCA ile ARDA Meriç nehrine orada dökülürler, bu kavşakta şehir kurulmuş ve büyümüştür.

Yirmi yıl önce bir yıl dönümü münase- betiyle Edirneye misafir gittiğimiz zaman umum müfettiş oturduğu konağın balkon- larına bu adları verdiğini söylemişti: Meriç.

Arda, Tunca...

Edirne ve Paşaeli livası hakkında, sanat, tarih, coğrafya ile ilgili bir kaç yayın da o zaman yapılmıştır. Bugünkü Edirnede tür- lü iyi hareketin üstünde vâli Hacı Adil be-

yin adı var. Son devirde ebedileşmiş bir isim.

Balkan Faciasına kadar devletimizin en büyük vilâyetlerinden biri olan Edirne 42 bin kare kilometre arazi üzerinde idi. Dü- şünmeli ki, Kırklareli, Tekirdağ, Gelibolu- dan başka şimdi Yunan arazisinde kalan De- deağaç (Alexandrupolis) ile Gümülcüne de Edirnenin parçaları idi. Bir ülke kadar bir vilâyet.

Bunları verdikten daha doğrusu parçala- dıktan sonra Edirne şimdi bir hanedan düş- künü manzarasını gösteriyor. Fakat yine de güzel, kıymetli ve yarın için ümitli.

EDİRNE anıtlarının toplu bir halde bulundukları semtin plânı

(3)

Edirneden söz edişimizin vesilesini tabiî înlıycrsunuz. Birinci sultan Murad'ın Lala Şahin Paşa, Evrenos bey, Hacı il bey ku- mandasındaki orduları 1362 yılı temmu- zunda Edirne tekfurunu kaçırtarak şehre girmişlerdi. İşte onun 600. yıldönümündeyiz.

O günden bu güne Edirnenin tarihimiz- de mühim vak'alara sahne olduğu, sanat, edebiyat, ilim tarihimizde yer aldığı bilinir.

Profesör Arif Müfit Mansel'in (Trakyanın kültür ve tarihi) adlı eseri bıı alanda geniş bilgi verir.

Edirnenin abideleri: başlıca camileri top- hane. Darüşşifa medeniyetimizin birer şahi- di halindedirler. Başta Sinanın şaheseri Seli- rıiye! Çarşısı, Kervansarayı, bedesteni, medreseleri, çeşmeleri, köprüleri Bursadan sonra Osmanlı devletinin 2 ci merkezi olan (payitaht) bu şehirde oturan insanların za- manına göre bir (site) yi nasıl kurmuş ol- duklarını gösteriyor.

Edirne coğrafi durumu, askerî önemi ik- tisadî önemi ile tarihten beri dünyanın üze- rinde durduğu merkezlerden biri haline gel- miş, Edirne üstüne yabancı dillerde çok e- ser yazılmıştır. Bizde de (Riyazi beldeyi E- dirne) den (Evliya Çelebi) den bu yana e- peyce kitap çıkmıştır. İşte (Mahrusa-ı Edir- ne) böylece mühim bir merkezimizdir.

Bu arada Darüşşifa biraz daha incelen- meye değer. Zira Çelebi Sultan Mehmed'in Bursa'da kurduğu Sultaniye medresesinden sonra hükümet merkezinin Bursadan Edir- nîve geçmesiyle tabiî büyük ulema, bu ara- da hekimler de yer değiştirmişlerdir. Zaten Anadolu Selçuk devletinde de, Osmanlı dev- letinde de bu hep böyle olmuştur. Edirne hükümet merkezi olunca devletin siyaseti oradan Avrupaya ve Bizans'a empoze edil- meye başlanmış, İstanbul fethi orada hazır- lanmış; Hacı Bayram-ı Veli'den Ak Şem- seddine kadar büyük bilginler orada padi- şahın sarayında toplanmışlardır.

İkinci Selim zamanında — ki İstanbul fet- hinden çok sonradır — Darüşşifa hekimle- rinden (Sinan oğlu Atai) isminde birisinden bahis edilir. Edirne daruşşifasında yetişmiş, meşhur olmuş bir hekim, lâkin eseri yok.

Bu itibarla bu akşam gençlerimizden bir ri- cam olacak: Edirne Daruşşifasını biraz da- ha incelemek... Bu önemli bir konudur, zi- ra bu Daruşşifada müzik ve su ile akıl has- talarının tedavi edildikleri muhakkaktır.

Sayın dinleyenlerim;

İkinci ricamızı da Millî Eğitim Bakanlı- ğına, Vakıflar İdaresine ve diğer ilgililere

tevcih etmiye müsaadenizi rica ederim. Ben son yıllarda bu serhat şehrimize bir kaç defa gittim küçücük bir otel bile Edirnede kal- mayı kolaylaştırdı. Şehrin sivil mimarisi bel- ki o kadar mühim değil. Ama bizim tarihi- mizde çek esaslı yeri olan dinî mimarimizin burada büyük izleri var. Selimiye ve Mu- radiyenin tamir edilmekte olduklarını gör- düm, bir de çarşı bitmiş !

Acaba diğer büyük camiler bilhassa Be- vazit, medreseler, türbeler de tamir edile- mez mi? Bu şehirden iki ayrı kapıdan çıka- rak iki komşuya geçtiğimiz zaman görülen farkı herkes biliyor. İşin turistik tarafı, ma- lumu ilâm olacak amma şu 600. yıldönü- münde bu kadarının olsun ele alınmasını candan dileriz.

Ben size (Edirne sarayı) adlı mükemmel eseri yazmış olan rahmetli bir meslektaşımı da hatırlatacağım : Radyolog doktor Rıfat Osman. 1933 yılında vefat etmiş olan Os- man bevi pek az ben de tanırım. Hassas, ince ruhlu, biraz gamlı, ressam olan bu zat devamlı tetebbü eden olgun bir insandı.

Memleketi olan Edirne ile çok yakından il- gilenmiş ve bize adını ettiğimiz kitabı bırak- mıştır, Bu kitap 1957 de Türk Tarih Kuru- munun yedinci serisi arasında 30 numara ile basılmıştır. Önce bu muhterem insanı biraz tanıyalım. Rifat Osman Fatihin babası ikin- ci Sultan Murat zamanında Tosyadan Edir- neye gelip yerleşen seceresi muntazam, için- de maruf insanlar bulunan eski bir ailenin çocuğudur. Babası Tosyevî yazıcı zade Os- man beyidir. İstanbul'da oturmuştu. Rifat bey 1874 yılında Üsküdarda doğmuştu. Se- limiye ilk okulu. Edirne Paşa kapısı, okulu, Çengelköy Kuleli Tıbbiye İdadisini bitirdik- ten sonra Askerî Tıbbiyeye geçmiş oradan da 1898 de yüzbaşı rütbesile doktor olmuş- tu. Tarih, Wurtenburg Fizik hocası VVilhelm Conrad Röntgen'in adı ile anılan ışınların tatbikata girdiği yıllara rastlıyor.

Bu itibarla Rifat Osman arkadaşı Esat Fevzi ile beraber bu işe merak ediyor ve bizde ilk röntgenciler olarak yetişiyorlar.

Rifat Osman şahsen Edirne, Selânik Ma- nastır askerî hastanelerinde ilk röntgen ci- hazlarını kurmuş sonra yine bir müddet E- dirne ve Haydarpaşa askerî hastanelerinde çalıştıktan sonra emekliye ayrılmıştır. 1933 yılı Mayıs ayında Edirnede vefat edince onu şehrin dışında Mimar Sinanın torununun gö- müldüğü secdegâhın hatiresine gümdüler.

İstanbul'dan Edirneye girerken şehre çok yakın caddenin sağına rastlayan bu secde- gâhın önünde durunca Rifat Osman'ın kab- ri de ziyaret edilmiş olur.

Çok sevdiği Edirneye dışarıdan bakarak Selimiyenin narin minarelerinin himayesinde yatmaktadır. Rifat Osmanın pek çok resim- leri ve yayınları kalmıştır. Basılanlar ara- sında Edirne Rehnüması adlı bir kitabı da vardır. Denilebilir ki, Edirne müzesini ku- ran da odur. Edirne Sarayı eserine bir göz atalım.

Türk Tarih Kurumunun himmeti ve Sü- heyl Ünver'in gayretile yayınlanan bu kita- bın başında Rifat Osman'ın kaleminden çık- mış bir önsöz vardır. Müellif henüz genç bir tıb talebesi iken dünya ve millî tarihimize na- sıl merak sardığını orada anlatıyor. 3 üncü Selim vakasını okuduğu için mektep hapis- hanesinde 28 gün, Fransa ihtilâli tarihini tercümeye kalktığı için de Harbiye hapis- hanesinde 3 ay yattığını hikâye ediyor. Ab- dülhamit'in meşhur hafiyesi İsmail Paşanın emri ile babasının kütüphanesinin nasıl ya- kıldığını anlatıyor. Kendi tabirile, Abdülha- mit hükümetinin ilim ve irfana ve bilhassa tarihe ilânı husumet ettiğini - söylüyor ve kitabını geleceğin genç kuşağına ithaf edi- yor.

Rifat Osman'ın tıb talebesi iken başına gelenler tabiî Sultan Hamid'iıı bir çoklarına reva gördüğü marifetlerindedir? Sarayı cedi- di âmire denilen ana konuya gelinceye ka- dar Bizanstan itibaren Edirnenin kasırları- nı, köşklerini, bahçelerini ve saray odala- rını ve sofalarını tarif ederek, ayrıca kita- ba güzel vesikalar, fotoğraf, kroki ve plân- lar eklemiştir.

Edirne sarayının ikinci Rus istilâsı sırasın- da yani, 93 harbi denilen 1878 seferinde başkumandan olan Ahmed Eyüb paşanın emrile yakıldığını da yine Rifat Osman bey söyler.

Bu saray kışla artığı eski saray vesai- re... Edirnenin bu büyük kayıpları or- tasında tarihî gezdirirken neler hayal et- tim bilir misiniz. Geçenlerde sık sık sözü edildiği halde bugünlerde unutulmuş gibi görünen bir Edirne Üniversitesi konu- muz vardı. Acaba, Avrupaya açılan kapımız olan biricik bu serhat şehrinde tıpkı Erzu- rumdaki Atatürk Üniversitesine nazire gibi, büyük bir bilgi sitesini esaslı bir plânla bu tarihî toprağa yerleştirmeğe başlıyamaz mı- yız?

(4)

Referanslar

Benzer Belgeler

H ukukçu A li Fuat Başgil, sosyolog M üm taz Tur­ han gibi büyük isimlerden sonra fikren sığlaşıp siya­ set esnaflığına doğru sürüklenen m erkez sağ, 17 N i­ san

berliklerinde “huzurevi” hayalleri kurmak yerine, genç duygular

«Köylüler belki acemiliklerin­ den, belki de bir şey söylerler diye çekindikleri İçin, asfalta basmaya cesaret edemiyerek yolun İki kenarındaki toprak

Daha sonra çeşitli kurumlarla iletişime girilerek (Sağlık Bakanlığı, UNICEF ve Kültür Bakanlığı ve bazı HYO) kütüp- hanenin zenginleştirilmesi konusunda destek

Sonuç olarak ileri yaflta gö¤üs a¤r›s› ve dispne yak›nmalar› ile birlikte kronik konsti- pasyonu olan olgularda "Chilaiditi sendromu" da

While the main effects of ideal self- congruity and prior experience on intention have a significant difference on tourist’s intention to visit Turkey, the

Daha ziyade ırkçılık, yabancı düşmanlığı, önyargı, ayrımcılık, dışlanma, şiddet gibi kavramlarla tanımlandığı görülen İslamofobinin ortaya

Bir derste bizi Arap ve İran edebiyatlarından Türk edebiyatının derinliklerine, Farsçadan nazım şekillerine, edebî sanatlardan edebî pek çok türe, genel kültür