TÜRKiYE
~
DiYANET VAKA
TUAKIYE OIYANET FOUNDATION
~yll4..ı\,ı..lllu.iJ
Birlikte Yaşama Ahlakı ve I<ültürü
irdlırr~üy~ lOo~caJıru~tt \f~~~fn
~"o lU~tv.ı$~@)fr<SJrr~~D
CÖJ@ rr<e?rnl«:D S~m to.>©&lflUI m llJJ
~ B . iRj..iKTE YAŞAMA AHLAKI VE KÜLTQRÜ; _.
SACIYAN-I RU M (ANADOLU BACILARI) ORNEGI
Büşra EDiS1
Özet
Her biri bir diğerinden farklı ve kendine özgü ,karakteristik özellikler ile do- natılarak yaratılan insan, sosyal bir varlıktır. Te~ başına hayatını idame ettirebil- mesi oldukça zordur. Bunun neticesinde de birlikte yaşamalarını kolaylaştıracak ve hatta sağlayacak "ortak yaşam alanı" oluşturmuşlardır. Bu alan bütün dini, siyasi, kültürel, etnik veya ekonomik farklılıklara rağmen insanların ortak payda- da birleşeceği ilkeler bütününü kapsamaktadır. Bu ilkeler kişinin topluma aidi- yet hissini güçlendirerek, toplumsal çıkarlar ile kendi çıkarları arasında bağlantı kurmasını kolaylaştıracaktır. Bu bağı oluşturan birey ise içerisinde bulunduğu toplumun diğer bireyleri ile iş birliği içinde olarak, huzur ortamının gelişmesine katkıda bulunacaktır. Bunun en güzel örneğini ortaya koyan Ahilik teşkilatının
vazgeçilmez bir parçası olan Anadolu Bacıları, dini ya da kültürel etmenlerle kadını toplumdan soyutlayarak sosyal statüsünü alçaltan bütün uygulamaların aksine islamiyet ile şereflenen Türklerin Anadolu'ya göç etmesinden sonra ait
oldukları toplumun farklı bir kültür ve coğrafyaya entegrasyonunu sağlama
nın yanında toplum içerisinde bozulı'rıalara sebep olabilecek olumsuzlukların önüne geçecek önemli dini; kültürel ve ekonomik adımlar atmıştır. Anadolu Ba- cıları, kadınların örgütlenerek farklı alanlarda yetiştirilmesinin, kadının toplum içerisinde yer edinerek diğer bireylerle iş birliği içinde sosyal kalkınmaya destek
olmasının öncüleri olarak kabul edilmişlerdir.
Anahtar Sözcükler: Badyan-ı Rum, Ahilik, Anadolu, Kadın, Ortak Yaşam,
Üretim, Eğitim.
Ankara Üniversitesi S.B.E. Yüksek lisans Öğrencisi
TÜRKiYE DiYANET VAKFI Birlikte
YaşamaAhı;-:-e ~--~
GiRiŞ
Abla, kızkardeş gibi anlamlara gelen 'bacı' ve Anadolu manasında kullanılan
'Rum' kelimelerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulan Baciyan-ı Rum terkibi Anadolu'daki ilk Kadın Teşkilatı'nı ifade etmek için kullanılmıştır. Badyan-ı Rum terimini ilk defa Aşık Paşazade2 (ö.ı-:ıaı) "Tarih-i Al-i Osman" adlı eserinde ele almıştır.3 O, Anadolu Selçukluları devrindeki sosyal teşkilatları "Gaziyan-ı Rum, .
Ahiyan-ı Rum, Abdalan-i Rum ve Baciyan-i Rum" olmak üzere dörde ayırmıştır.4
Ahi Evran'ın eşi Fatma Bacı tarafından kurulmuş olan Baciyan-i Rum teşkilatının kadınlardan meydana gelmesi ve başka kaynaklarda böyle birgrubu n varlığın
dan söz edilmemiş olması Franz Taeschner gibi bazı yabancı araŞtırmacıların bu terkibi n 'badya11' şeklini almasının bir istinsah hatası olabileceğini iddia et- mesine zemin hazırlamıştır.5 Taeschner, Baciyan-i Rum terkibinin aslının o de- virde hacı olmuş Türkmenlerin oluşturduğu 'Haciy&n-ı Rum' ya da sihirbazlıkla uğraşan kimselerin Anadolu'da kurmuş olabileceği 'Bahşiyan-i Rum' teşkilatı olabileceğini ileri sürmüştür.6 Fuad Köprülü, Taeschner ve ona Qenzer görüşler öne süren müsteşriklerin aksine Anadolu'da Baciyan-i Rum teşkilatının kurul- muş olma ihtimalini kabul etmektedir. Ona. göre Aşık Paşazade'nin de eserinde dikkat çektiği Hacı Bektaş-ı Veli (ö. 669/1271) ile Badyan-i Rum arasındaki ilişki böyle bir grubun var olma iddiasını güçlendirmektedir. Çünkü Bektaşi an'ane- sinde tarikattan olan kadınla.ra genellikle 'bacı' denmektedir? Nitekim Köprü- lO'nün iddiasını teyit niteliğinde bir kayıt da XV. yuzyılda Anadolu'dan geçen Bertrandon·De La Broquiere'in seyahatnamesinde geçmektedir.8 Ayrıca Ebu Fe- rec adlı bir yazar da Baciyan-i ROm teşkilatının adını ılkretmeksizin Anadolu'da bulunan 'genç kadınlar' gru.bunun varlığına işaret etmektedir.9 Bu konu hakkın
daki çalışmaların yetersizliği sebebiyle Badyan-i Rum teşkilatı tam anlamıyla aydınlatılamamış olsa da varlığı kabul edilme~edir. Biz Anadolu kadınlarının
2 Selahattin Döğüş,"Kadın Alplardan Bacıyan-ı Rum'a (Anadolu Bacıları Teşkilatı); Türklerde Kadının Siyasi Ve Sosyal Mevkii~ KSÜSosya/BilimlerDergisl, Ci it 12, Sayı 1, 201S, s. 142.
3 Aşık Paşazade, Tevôrih-i AH Osman, Istanbul 1332, s. 205; Mikall Bayram, Fatma Bacı ve BaCiyôn·ı Rum (Anadolu Hacıları Teşkilatı), Nüve Kültür Merkezi Yayınları, Istanbul, 2008, s. 15.
4 Mikail Bayram,.Fatma Bacı, s.15.
5 Orhan F. Köprülü, "Baciyan-i Rüm': DlA (Türkiye Diyanet Vakfı Islam Ansiklopedist1, TDV Yayınları, lstanbul1991, CIIt 4, s. 415.
6 Mikail Bayram, Fatma Bacı, s. 16; Orhan F. Köprülü, •aaciyan·i Rum: s. 415.
7 Orhan F. Köprülü, "Baciyiin-i Rüm~ s.415.
s Orhan F. Köprülü, ·aaciyan-i Rüm~ s.415.
9 Mikall Bayram,Fatma Bacı, s. 19.
, - - : _ . . .
[2___.~~~·~a ~OIS
1Bi~UKT~ ~~ŞAMAAHLA:I. VE_K~LTÜRÜ;
BAGIYAN-I RÜMoluşturduğu bu teşkilatın nitelik ve fonksiyonunun daha iyi kavranabilmesi için öncelikle kadının farklı din ve kültürlerdeki yeri ile Türk toplumundaki önemi üzerinde durulması gerektiğine inanmaktayız. Bu sebeple Badyan-i Rum bir~i
ğini incelemeye geçmeden önce bu konulara kısaca değineceğiz.
Farklı Din ve Kültürlerde Kadının Yeri
Çağlar boyunca kadının farklı kültürlerde bir kimlik ve değer elde edeme-
diği bilinen bir gerçektir. Gerek dini gerekse kültüreLetmenler ile kadın, top- lumun geri kalan üyeleri tarafından aşağılanmış, hak ve özgürlükleri elinden alınmıştır. Medeniyetin temeli olarak kabul edilen Eski Yunanlllara bakıldığında kadın diğer toplurnlara nazaran elinde eğitim, boşanma, kültürel etkinilkiere
katılma gibi bazı hakları bulundursa da tam anlamıyla toplumda değer kazan-
mış değildir. Erkek egemen ve yöneten kabul edilerek kadın siyasi haklardan uzak tutulmuştur. Evliliğin amacı erkeğin ihtiyaçlarının giderilmesi, nesiinin de- vamının sağlanılması ve mallarının korunması olmuştur.10 Evli bir erkek, köle ve metresleriyle birlikte hayat yaşayabilirken evli bir kadın aldattığında evlilik boşanmayla sonuçlanmaktadır. Kadın eşya ile eş görülerek miras kalmakta ve başkasına bağışlanabilmektedir. Hatta kocası sağlığında ya da ölümü üzerine
karısını bir başkasına devredebilmektedir. Yunanlı ünlü düşünür Aristo içinde yetiştiği medeniyetin kadınlara bakış açısını sunan bir ipucu niteliğinde şu söz- leri ifade etmiştir: "Ka dm yarattllşta yartm kalmtş bir erkektir:'11
Roma toplumunda yaşama hakkı babaya ait görülmüştür. Kadın erkek tara-
fından hediyelerle satın alınmış ve boşanma hakkından mahrum bırakılmıştır.
Kadın kız çocuk ya da sakat çocuk doğurursa kocasına onu öldürme hakkı ta- nınmıştır. Çiniilerde kadın, insan sayılmadığı gibi kadınlara isim dahi verilme- miştir. Tıpkı Romalılar da olduğu gibi kadın erkek tarafından hediyelerle satın alınmakla birlikte boşanma hakkından da mahrum bırakılmıştır. Erkeğin kölesi
sayılarak kocası ve çocuklarıyla birlikte aynı sofraya oturamamıştır.12
Gelişmiş bir medeniyet olarak kabul edilen EskiMısır'a bakıldığında da kadı
nın toplumdaki durumu değişikli~ arz etmemiştir. ilk başlarda kadınlar erkekle eşit bazı haklara sahip olsa da daha sonrasında Firavun tarafından kadınların
10 BekirTopaloğlu, Islam'da KaQm, Ensar Neşriyat, Istanbul, 2008, s. 26.
11 BekirTopaloğlu,/slom'doKoam,s.18.
12 Neda Arat, Kadm Sorunu, Say Yayınları, Istanbul, 1986, s. 26.
---- ·- __ ,....,....,---,;--- -- - --
Birlikte
Yaşlm - a Ahlal<ı
veKd~~rü
lS_~ÜRKIYE DIVAN ET _vA_K_F~I :--:-:-::::-. -··. . ~
haklarına el konulmuş ve köleleştirilmiştir.'3 Hint toplumu incelendiğinde de benzer uygulamalar görülmüştür. Kadın vefat eden kocasının ardından ona saygı adı altında diri diri yakılarak öldürülmüştür. Cahiliye Arap toplumunda da
kadınlar hürler ve cariyeler olarak iki sınıfa ayrılmıştır. H ür kadınlarla varlıklı h ür
kadınlar arasında da toplumda bir ayrım vardır. Varlıklı hür kadinlar toplumda belirli bir söz hakkına sahip olmakla birlikte yine de toplumda belirli bir kimlik taşıma mıştır. Yaşadıkları bölgenin şartlarının bir sonucu olarak sürekli mücade- le ve savaşın içinde bulunmaları erkekleri kadınlardan üstün konuma getiren önemli bir faktör olmuştur. Bu sebeple toplumun genelinde olmasa da belirli kabilelerde kız çocukları diri diri gömülmüştür. Erkek çocuk doğuran h ür kadın
ise toplumda diğer k,adınlara oranla üstün bir mevkidekabul edilmiştir. Cari- yeler ise tamamen bir eşya muamelesi görmüştür. Öyle ki bazı cariyeler ticaret amaçlı fuhuşa sürüklenmiştir.14 Bunun ötesinde kadırı!arın ticareti e uğraştıkları, Kabe'nin tamirinde erkeklerle birlikte çalıştıkları, ebelik gibi bazı görevlerinin olduğu da bilinen bir husustur. Fakat her ne kadar soylu kadı~lar toplumda
kısmen yer edinmiş olsa da kadınlar genel anlamda bir·hak ve değer elde ede- memiştir.
Genel olarak ilk ve Ortaçağ'ın yaşam şartları düşünüldüğünde bir kavmin ayakta durabilmesi savaşçılık özelliğir-ıe bağlanmıştır. Bunun neticesinde ise kadın eli silah tutan bir varlık olarak görülmeyerek sosyal hayatta ve daha da ötesinde günlük işlerde bile bir nüfuza sahip olamamıştır.15 Tahrife uğrayan Hristiyanlık ve Yahudilik gibi semavi dinlerde de durum yukarıda bahsettikle- rimizden farklı değildir. Öyle ki her iki dinin kitaplarında da hem Hz. Havva'nın hem de kadının aleyhine yer alan bölümler bulunriıaktadır.16 Yaratılış gayesi olarak erkeğin hizmetkarı görülen kadın, topraktan yaratılan erkeğin eğe ke- miğinden yaratılmış olması gerekçesiyle de ikinci sınıf muamelesi görmüştür.
Kadını aşağılayan en ilginç ifadelerden bir tanesi Talmud'da yer alan erkeğin her sabah kalktığında Tanrı'nın kendisini israiloğulları'na mensup kıldığı ve kadın
13 Salih Akdemir, "Tarih Boyunca ve Kur'an'ı Kerim'de Kadın~ Islami Araştlfmalar, 1997, Cilt X, Sayı 4, s.
249.
14 Ramazan Altıntaş, •cahiliye Arap Toplumunda Kadın~ Diyanet Ilmi Dergisi, Cilt 37, Sayı 1, 2001, s.
63--66; M. Şemseddin Günaltay, •fslam'dan Önce Araplar Arasında Kadının Durumu, Aile ve Tilrlü Nikah Şekilleri~ Marife Dergisi, Sayı 3, 2002, s. 193.
15 Emine Öztürk, "Kur'an'ın Kadına Bakışı ve Islam Tarihinde Kadının Sosyal Statüsü ne Genel Bir Bakış~
Harakani Dergisi, Sayı2, Kars, 2014, s. 22.
16 Örnekler için bkz; Yaratılış 3/1-24; Sayılar 3/40.
R,l
--- ---
-BOşra EDiS 1 BIR~Iı<TE YAŞAMA AHLAKI VE KÜLTÜRÜ; BACIYAN-1 RÜM
·----~ ...
olarak yaratmadığı için şükrettiği dua metninde geçmektedir.17 Yine kadın şa
hitlik yapma yeteneğine sahip görülmemiştir. Bir alış-veriş gibi görülen nikah akdinde de kendisini kocasına satmış olarak kabul edilmiştir. Bunların yanı sıra Yahudilikte cemaat ile ibadet için gerekli g~ülen 1 O kişilik sayıda da kadına yer verilmemiştir.18
Hristiyanlıkta ise iki kişinin birlikte işlediği suç, gelecekteki tüm günahların
sebebi olarak görülen insanın işlediği ilk suç olması gerekçesiyle Havva'ya yük- lenilmiştir. Meşhur fıdeist Hristiyan din adamı Tertullian kadınlar hakkındaki ge- nel görüşü "0, insanm nefsine şeytan sokand1r. O, erkeği Allah tarafindan yasak-
lanmiŞ ağaca yaklaştJrmJŞtJr. Allah'm kanunlanm bozmuş erkeği çirkinleştirmiştir:' sözleriyle belirtmiştir. Böylelikle kadın kötülüğün, şeytana uymanın, fıtnenin, erkeğin alçalmasır-ıın ve gerilemesinin sebebi olarak görülmüştür. Bütün bunla-
rın neticesinde kadınlar lanetlenerek necis sayılmış ve kutsal kitaba dokunma-
ları dahi yasaklanmıştır.'9
Kısaca değerlendirilecek olursa islamiyet'in gelişinden önce tarih içinde ka-
dın, toplumda tam anlamıyla bir kimlik kazanamamış, hak ve özgürlükleri elin- den alınmış, aşağılanmış ve hor görülmüştür. Kendisine biçilen en temel görevi erkeğin ihtiyaçlarını karşılamak ve nesiinin devamını sağlamak olmuştur. isla- . miyet ile birlikte insanın -kadın ve erkeğin-yaratılışının mükemmelliğine dikkat
çekilmiştir.20 Her iki cins arasında ayrıma gidilmeksizin sorumluluklaryüklenmiş
ve sonucunda da mükafat ya da cezaya tabi tutulmuştur.21 Hz. Adem ve Hz.
Havva'nın şeytan tarafından birlikte aldatıldığı ve neticesinde cennetten kovul- duğu anlatılmıştır.22 Yine işlenen suçun akabinde Allah'a birlikte tövbe ettikleri ve affedildikleri beyan edilmiştir.23 insanlar arasında fark gözetilmeksizin herke- sin yaptıklarından sorumlu olduğu sıkça vurgulanmıştır. Bunun örneklerini ise
17 'Her erkeğin günde bir defa şu üç konuda şükür duasını dile getirmesi gerekir: Tanrı'nın kendisini ısrailoğlu'na mensup kıldığı, kadın olarak yaratmadığı ve kendisini cahillerden yapmadığı için:;
Mehmed Said Hatiboğlu, Müslüman Kültürü Üzerine, Kitabiyat, Ankara 2004, s.184.
18 http:/lwww.salom.com.trfhaber-86961 yahudlllkte kadjn kavrami kadjn kiymetiidir cunku erkekten yaratilmjstjr .html
19 Bkı; Ameneh Baseri, "Semavi Dinlerde (islam, Hristiyanlık, Yahudilik) Kadına Şiddet Ve Saygının Karşılaştırılması Hakkında Araştırma~ KMÜ Sosyal ve Ekonomik Araşttrmalar Dergisi, Özel Sayı 1, 2014,124.
20 "Biz, gerçekteninsam en gQzel bir biçimde yarattık:Tın Suresi 9S/4.
21 Ahzab 33/35; N isa 4/124. _ 22 Bakara 2/36.
23 A'raf 7/23.
TÜRKiYE OIYANET VAKFI
Peygamber eşlerinden bahseden ayetlerde görmekteyiz. "Allah, inkar edenlere, Nuh'un karısı ile LOt'un karısını misal verdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki salih kişi
nin nikahları altında iken onlara hainlik ettiler. Kocaları Allah'tan gelen hiçbir şeyi onlardan savamadı. Onlara: Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!
denildi:124 ve "Allah iman edenlere Firavun'un karısını örnek olarak gösterdi"25 ayetlerinde bizlere birbirinden farklı kadınlar ifade edilmiştir. Bu ayetlerde an-
latılmak istenen ise ister Peygamber eşi olsun ister bir inkarcının eşi, kişinin kim olduğunu belirleyici unsur fiilieri olacaktır. Kur'an'da birçok ayette kadın ya da erkek fark etmeksizin insanı birbirinden ayıran en önemli şey davranışları/fiilieri olarak belirlenmiştir.26 Bu örnekler daha da çoğaltılabilmektedir. Fakat burada vurgulamak istediğimiz nokta, islam dini ile birlikte birleştirici ve bütünleştirici bir zemin ortaya komilmaktadır.lslam'ın öğretileri kadını farklı din ve kültürler- de olduğu gibi herhangi bir sosyal sınıflandırmaya tabii tutmayarak toplumun tamamlayıcı bir unsuru olarak kabul etmiştir. Öyle ki Peygamberimiz (s.a.v.) kız çocuklarını diri diri toprağa gömenlere karşı, omuzlarda taşıyan bir kültür oluş
turmaya çalışmıştır. Bu tavır erkeklere karşı sergilenmiş bir tavır olarak algılan
mamalıdır. Çünkü burada hakim olan yanlış bir kültürün yı kılmaya çalışılması
ve
yeni bir kültürün inşa çabası bulunmaktadır. işte islamiyet'te kadın ve erkeğin hakları bu birleştirici
ve
bütünleştirici zeminde inşa edilmiştir. Elbette kadınve
erkek arasında fıtraten bedensel
ve
ruhsal bir takım farklılıklar bulunmaktadır.Fakat bu farklılar bir ayrım oıa·rak değil zenginlik olarak kendini göstermiştir.
Kısacası Allah katında üstünlük erkek ya da kadın olmakta değil takva sahibi olmakta saklıdır.
islamiyet Öncesi ve Sonrası TürkToplumunda Kadının Yeri
Toplumun en küçük parçası ailenin yapıtaşını oluşturan kadın, islamiyet öncesi ya da sonrası Türk devletlerinin hemen hepsinde hem siyasal hem de sosyal hayatta önemli mevkilerde yer almıştır. 'Annelik' gibi kutsal bir un- vana sahip olmanın yanı sıra at biniciliği, silah kullanma, savaşa katılma gibi
24 Tahrim 66/1 O.
ıs Tah ri m 66/11.
26 •Ey insanlar! Biz sizi, bir erkekle bir dişiden yarattı k. Ve örtler yoluyla tanışıp kaynaşasınız diye sizi milletlere, boylara ayırdık. Hiç kuşkusuz, Allah katında en seçkininiz, sakınılması gereken şeylerden en çok sakınanınızdır. Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır.' Hucurat 49/13; "Erkek olsun, kadın olsun, her kim de mümin olarak iyi işler yaparsa, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar
haksızlığa uğratılmazlar:• N isa 4/124.
[!;~~.,--- - Büşra
EDiS 1 BIRLIKTEYAŞAMAAHLAKI
VE KÜLTÜRÜ; BAGiYAN-I RÜM~·-..
--
önemli niteliklere de sahip olmuştur. iskitler, Hunlar, Göktürkler gibi Orta Asya Türk devletlerinin hepsinde kadın önemli hak ve yetkilere sahip bulunmuştur.
Nitekim lskitlerde her kadın erkek askerler gibi savaşçı yetiştirilmiş ve onlarla birlikte savaşlara katılmıştırY Çin ile yapılan ilk barış antlaşmasını Büyük Hun imparatorluğu adına Mete'nin hatunu imzalamıştır. Yine H unlar döneminde ka- dın ve erkek arasında herhangi bir ayrım yapılmamış ve emirnamelerde sade- ce hakanın adı geçiyorsa buyruk kabul görmemiştir.28 Bunların yanı sıra Orhun Kitabeleri'nden de anlaşıldığı üzere Göktürkler döneniinde de kadın ailenin ve ev işlerinin idaresinde söz sahibi olduğu kadar devlet işlerinde de yetkiye sahip olmuştur. Öyle ki Kağan'ın hanımı Hatun da töre ile birlikte makama oturmuş ve devlet yönetimine katılmıştır.
Türklerin islamiyet ile şereflenmesiyle birlikte Türk kadını tarihten getirdiği yetki ve statüsünü geliştirmeye devam etmiştir. Hatta sadece Türk-islam dev- letlerinde değil bir Arap-islam devleti olan Abbasiler döneminde de yönetirnde söz sahibi olmuştur. Türk kadınlarının saraydaki faaliyeti Harun Reşid'in eşi ve VII. Halife ei-Me'mun'un annesi Meracil Hatun ile başlamış, oğlu halife ei-Mu- tasım Billah'ın annesi Maride Hatun tarafından devam ettirilmiştir. Bu kadınlar sadece halife eşleri ve anneleri olmakla kalmamış, bazı vezir!erin atanmasında . ve belirli kanunların çıkarılmasında etkili olmuşlardır. Öyle ki Maride Hatun'un
oğlu halife ei-Muktedir Billah'ın eşi Şağab Hatun, Divan-ı Mezalim'e bir kadını
· başkan olarak atamıştır.29
Selçuklulardönemine bakıldığında ise'Terken/Türkan'unvanı verilen hatun-
ların sultanın yanında ya da farkir şeh_irdeki saraylarda i karnet etseler de ken- di emirlerinde bulunan küçük çaplı idari ve askeri teşkilata, hazineye, vezir ve farklı görevlilere sahip oldukları dikkat çekmektedir.30 Örneğin; Selçuklu sultanı · ·.
Tuğrul Bey'in eşi Altuncan Hatun gerektiğinde ata binen, kılıç kuşanan ve askeri komuta edecek güce sahip bir Türk Hatun'udur. Nitekim Tuğrul Bey'in yoklu- ğunda üvey kardeşi ibrahim Yinal'ın isyan etmesi .üzerine harekete geçmiştir.
27 Aytunç Altında!, Tıirkiye'de Kadm, Anahtar Kitaplar Yayı nevi, lstanbul,1991, s. 36; Ahmet Gündü~.
"Tarihi Süreç Içerisinde Türk Toplumunda ve Devletlerinde Kadının Yeri ve Önemi~ The Journal of Academic Social Science Studies, ci lt s, sayı 5, 2012, s. 131.
28 Ahmet Gündü~. "Türk Toplumunda ve Devletlerinde Kadının Yeri~ s. 131.
29 Ahmet Gündüz, "Türk Toplumunda ve Devletlerinde Kadının Yeri'; s. 140.
30 Osman Turan, "Terken Unvanı·:.mrk Hukuk Tarihi Dergisi, Ci lt 1, Ankara, 1944, s. 47.
TÜRKiYE DiYANET VAKFI
öz oğlu dahil şüphelendiği bazı devlet adamlarını görevden alarak emri altın
da olan ordusu ile Tuğrul Bey'i içinde bulunduğu zor durumdan kurtarmıştır.31 Anadolu'nun kapılarının açılmasıyla birlikte devlet sisteminde değişikliklere
gidilerek kadınların siyasi hayattaki rolleri en aza indirgenmeye çalışılmıştır. Fa- kat kadınların diplomatik ilişkileri düzenlemek amacı ile hanedpnlar arasında yapılan evliliklerde rol alması siyasi hayata müdahalelerini tam anlamıyla kısıt
lamaya imkan vermemiştir.
Osmanlı Devleti'nin kuruluşuna bakıldığında kadınlar hayatın içinde er- keklerle birlikte faaliyet göstermiştir.32 Erken dönem sultan eşleri saraylarda toplumdan irtibatı kesik halde yaşamamıştır. Kuruluş döneminde var olan Ba- ciyan-i ROm teşkilatı ile kadınların üretimde ve sosyal hayatta organize olması sağlanmıştır. Orhan Bey'in eşi Nilüfer Hatun Bursa'da tekke, mescit ve bir çay üzerine köprü yaptırmıştır.33 Bunların yanı sıra Melek Hatun, Hürrem Sultan, Esma Sultan, MihrimahSultan gibi padişah eşleri ve kızları siyasette etkin olmuş
hatta sarayda nüfuz mücadelelerine girmiştir.
Türk kültüründe kadına verilen değere ışık tutan örneklerin çok fazla olması ve ana kÔnudan uzaktaşmamak adına burada.verdiğimiz örneklerle yetineceğiz.
Fakat kısaca ifade etmek gerekirse, tüm bu örneklerden anlaşılacağı üzere tari- hin her döneminde Türk kadınları topi!Jmdan soyutlanmanın aksine sosyal ve siyasi hayatta önemli mevkilerqe bulunmuştur. Türk erkeğinin kutsal saydığı üç değerden birini kadın oluşturmuş ve erkeğin tamamlayıcısı olarak görülmüştür.
ibn Batuta da kadınlara verilen değere kayıtsız kalmayarak Seyahatname 'sinde
gezdiği Türk şehirlerinde hatunların sosyal ve ekonomik hayattaki mevkilerine ve beylerden gördükleri hürmete dikkat çekmiştir.
Badyan-i Rüm
Anadolu'nun kapılarının Türklere açılmasıyla birlikte buranın bir yurt haline gelebilmesi için çeşitli sosyo-kültürel alanlarda çalışmalar yapılmaya başlan
mıştır. Çünkü askeri faaliyetler ne kadar güçlü olursa olsun kültürel faaliyetlerle
31 Selahattin Döğüş,"Kadın Alplardan Bacıyan·ı Rum'a~ s. 132.
32 Erkekler ile kadınların birlikte faaliyet göstermeleri Türk kültüründe mahremiyet konusunun nasıl olduğuna dair akıllarda soru işareti bırakabilir. Konu hakkında detaylı bilgi için bkz. Ramazan Şeşen,
lbn Fadlan Seyahatnamesi, Yeditepe Yayınları, !stanbul, 201 O.
33 Abdurrahman Kurt; • Osmanlı Kadınının Sosyo-Ekonomik Konumu~ Osmanlı Ansiklopedisi, C.V, Ankara,1999, s. 436.
Büşra EDiS 1 BiRLIKTE YAŞAMAAHLAKI VE KÜLTÜRÜ; SACIYAN-I RÜM
desteklenmediği sürece fethedilen topraklarda kahcık sağlanamayacaktır. Bu- nun bilincinde olan Türkler bu amaçla çeşitli müesseseler vücuda getirmiş ve böylelikle Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslamiaşması gerçekleşmiştir. Bu amaçla kurulan Ahilik teşkilatının bir kolu niteliğinde olan Badyan-i ROm Teşkilatı da sosyal, kültürel, ticari ve hatta siyasi kuruluşların başında yer almıştır.34 Böylelik- le kadının Türk tarihinde kat ettiği yolun sonunda vardığı nihai hedef yetenek ve çalışkanlığının zirveye ulaştığı Anadolu Sacılan teşkilatı olmuştur.
Kadınlara ait bu teşkilatın varlığı Ahi Teşkilatı'ndan·bağımsız düşünüleme
yeceği için öncelikle bu teşkilatın nasıl ve ne zaman kurulduğunun saptanması gerekmektedir. Fakat Ahilik ile ilgili yapılan çalışmalar teşkilatın Selçuklular dö- neminde yetişmiş ilim ve aksiyon adamı, 32 çeşi~ esnaf ve sanatkarlar zümresi- nin lideri Ahi Evran tarafından kurulmuş olduğuna dair ipuçları sunarken tam bir tarih belirtilmesine olanak vermemiştir.35
Azerbaycan'ın Hoy kasabasında 1171 yılında dünyaya gelen asıl adı Nasi- ru'd-din Mahmud olan Ahi Evran, Horasan ve Maverunnehir'de eğitimini ta- mamladıktan sonra kısa bir süre Bağdad'ta bulunmuş ve Anadolu'ya gelerek Kayseri'ye yerleşmiştir. Burada Ermeni, Rum, az sayıda Hristiyan Türk'ten mey- dana gelen yerli halk ve buraya göç eden Müslüman Türkmenl.erin oluşturduğu halk ile karşılaşmıştır. O, Müslüman esnaf ve sanatkarların yerli Ermeni ve Rum
meslektaşları ile rekabet edebilmeleri ve burada tutunabilmeleri için birlik ve
dayanışmaya ihtiyaç olduğunu düşünmüştür.36 Ayrıca göçebe yaşam tarzından yerleşik hayata geçen Müslüman Türklerin yeni yaşam tarzına adaptasyonunu sağlamak için yerleşim yerinde iş sahibi edinmeleri de gerekmektedir.37 O dö- nemde tahtta bulunan Selçuklu Sultari'ı 1. Gıyasu'd-din Keyhüsrev'in siyasi ve
..
ilmi yönden müsait bir ortam sunması Ahi Evran'ı harekete geçirmiştir. 38 Bunu
fırsata dönüştürme kabiliyetini gösteren Ahi Evran bir Siyasetname niteliğin
de olan Letaif-i Hikm~t adlı eserinde arasının sıkı olduğu siyasilere toplumun refah ve. mutluluğu için bütün sanat kollarının yaşaması gerekliliğini, onların
34 Mikail Bayram, Fatma Bact, s.62.
3S Mikail Bayram, Fa tma Bact, s.62.
36 Ahmet Vehbi Ecer, •Ahmet Yesevi Dervişi Ahi Evran ve Kayseri'de Ahilik': Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Kayseri, 2001, s.11; Veli Sırım, ·osmanlı Kadının Ekonomik Hayata Etkin Katılımı: Baciy~n-i Rum örn.eği~ Emek ve Toplum Dergisi, Cilt4, Sayı B, 2015, s. 121.
37 Mikail Bayram, Fatma Bact, s.69.
38 Mikail Bayram, Fa tma Bao, s.64.
~ TÜRKIYE DiVAN ET VAKFI :-
-~ ~~ - ,---~---- Bi- rli~ ~~ e- Ya _ ş _ a_ m_ a
__Ah _ ıa _ k _ ı ,v _ e_K_ü _ ıt_ üru _ ·
___~-~
icra edilebilecekleri bir ortamın oluşturulmasını ve kooparatifleşmelerini öğüt
lemiştir.39 Ahi Evran'ın fikirlerinin dönemin yöneticileri tarafından benimsenme- si ve uygulanmasıyla Ahi Teşkilatı kurulmuştur. Ahi Evran'ın kayınpederi Şeyh
Evhadu'd-din-i Kirmani'nin (ö. 635/1237) müridieri tarafından yazılan Mena- kib-i Şeyh Evhadu'd-din-i Kirman/adlı eserde Kayseri'de Dericiler ve Kulahduzlar
çarşılarının bulunduğu bir sanayi sitesinin kurulmuş olduğu öğrenilmektedir . .w Yine aynı eserde yazar, dokumacı ve örgücüler çarşısına vurgu yaparak buralar- da n Istanbul ve Rum beldelere halı-kilim ihraç ettiklerinden bahsetmektedir.41
Bu çarşıların varlığı ve fonksiyonları bizlere Baciyan-i RCım teşkilatının nasıl ortaya çıkmış olduğuna götüren bir takım ipuçları sunmaktadır. Nitekim deriler dabbağlanırken yan ürünleri olan yü n ler ortaya çıkmaktadır. Bu yü n leri n öylece heder edilerneyeceği düşünüldüğünde değerlendirilmesi ve işlenmesi zarureti ile karşı karşıya kalınmıştır. Ahi Evran ise bu yü n leri n değerlendirilmesi ve işlen
mesi işini Türkmen kız ve kadınların organize edilerek dokumacılık ve örücülü- ğe yönlendirilmesiyle sağlamıştır.42 Kayseri'de kurulmuş olan Kü!ahduzlar yani Örgücüler Mahallesinin varlığı da bu bilgileri teyit niteliğindedir. Dabbağcılar tarafından işlenen deriterin yü n leri Külahduzlar Mahallesine iletilerek Bacılar ta-
rafından işlenmiştir. Böylelikle kadınların da organize edilerek bir teşkilat halini alması gerçekleşmiştir. Toplumun fertl~ri arasında işbirliği ve dayanışma yakala- nılarak, yer edinilen yeni yurd~ uyum sürecine girilmiştir. Kuruluşu Ahilik ile pa- ralellik gösteren Badyan-i Rum teşkilatının bilinen ilk lideri Şeyh Evhadu'd-din-i Kirmani'nin kızı ve Ahi Evran'ın eşi Fatma Bacı olarak kabul edilmektedir. Ba-
basının müridi tarafından ele alınan Menakib-i Şeyh Evhadu'd-din-i Kirman i adlı
eserde Şeyh Kirmani'nin kızlarını sanat alanında yetiştirmeye gayret ettiğinin
belirtilmesi de bu hususu destekleyici bir kayıt niteliğindedir.43 Aynı zamanda Aşık Paşazade'nin eserinde verdiği az bilgi içerisinde Baciyan-i Rum'un -özel- likle önde gidenlerinden olan Hatun Ana'nın- Hacı Bektaş Veli ile yakınlığın
dan, ona kerametierini göstermesinden ve her şeyini emanet etmesinden
39 Mikail Bayram, Fatma Bact, s.64·65.
40 Mikail Bayram, Fatma Baa, s.65.
41 Mikail Bayram, Fatma Bact, s.66.
42 Mikail Bayram, Faima BaCt, s.67.
43 Mikail Bayram, Fatma BaCt, s.68; Necati Gültepe, Türk Kadm Tarihine Giriş-Amazonlardan BaCtydn·t Riım'a, Ötüken Neşriyat, Istanbul, 2008, s. 352.
Büşra EDI S 1 BiRLiKTE YAŞAMAAHLAKI VE KÜLTÜRÜ; SACiYAN-I iRÜM
- .
.
--··--·--
...- -
. ·, ·, .... . ..-- .. .
.,._ ... ---. ---. ~---bahsedilmektedir.« Hacı Bektaş Veli'nin Vilayetname'sine bakıldığında ise bu ki- şinin Fatma Bacı olduğu anlaşılmaktadır.45 Her iki eser incelendiğindedeFatma Bacı'nın yaşadığı dönemde kadınların topluma aktif olarak katıldığı bir kadınlar teşkilatının varlığı ve onun bu teşkilata önderlik ettiği anlaşılmaktadır.
Selçuklu Sultanı ı. Gıyasu'd-din Keyhüsrev zamanında kurulan Ahilik ve Ba- ciyan-i ROm teşkilatı, Sultanın oğlu Alau'd-din Keykubad tarafından Anadolu'ya yayılma imkanı bulmuştur. Fakat Alau'd-din Keykubad'ın, oğlu ll. Gıyasu'd-din Keyhüsrev tarafından öldürülmesi bu teşkilatların iktidara karşı ayaklanmasına sebep olmuştur. Bunun neticesinde ise pek çokTürkmen öldürülmüş, önde ge- lenleri ise tutuklanmıştır. Anadolu'daki siyasi karışıklıktan faydalanan Moğollar
da saldırıya geçmiştir. Sultan'ın ordusunun yenilgiye uğramasıyla birlikte Kayse- ri'yi egemenliği altına alan Moğollar Ahi teşkilatma bağlı sanayi sitesi de dahil olmak üzere her yeri yakıp yağmalamışlardır. Neticede ağır kayıplar veren Ahi ve Bacı teşkilatı üyeleri Anadolu'nun farklı bölgelerine göç etmekzorunda bıra
kılmışlardır.46 Gittikleri yerlerde faaliyetlerine devam eden Ahi ve Bacılar takibe alınmış, onların şehirlerden Moğolların ulaşamayacağı köylere göç etmelerine sebep olmuş ve böylelikle çeşitli sanatların köylerde icra edilmesine olanak sağ
lamıştır.47 Ortaya çıktıkları dönemin şartları ve Moğol istilası göz önüne alınırsa
bu teşkilatın önemi daha iyi anlaşılacaktır. Çünkü toplumun iÇinde bulunduğu
sıkıntılı bir süreçte milli bilincin oluşturulacağı, birleştirici ve yapıcı bir unsur olarak ortaya çıkmıştır. Herhangi bir ayrım gözetmeksizin-toplumun fertlerinin işbirliği ve dayanışma içerisinde sosyal kalkınmaya destek olması sağlanmıştır.
Baciyan-i Rüm'un Faaliyetleri·
Anadolu Sacılan içtimai, askeri, ekonomi, eğitim ve dini-tasavvufı alanlar- da faaliyet göstermiştir. Onların ortaya çıkış sürecini ifade ederken belirttiğimiz gibi örücülük ve dokumacılık sanatlarıyla üretimde bulunarak toplumun refa- hına katkı sağlamışlardır. Nesilden nesile aktarılan Türk kadın el sanatları çok çeşitlilik göstermiştir. Çadırcılık, keçecilik, boyacılı k, halı-kilimdlik, oyacılık, dan- telcil ik, dokumacılık, örgücülük, nakışçılık, çeşitli kumaşların i mali
ve
bunlardan44 Selahattin Döğüş, "Kadın Alplardan Baciyan-i Rüm'a~ s. 143.
4S Selahattin Döğüş, "Kadın Alplardan Baciyan-i ROm'a~ s. 143.
46 Mikail Bayram, Fatma Bacı, s.-73-77.
47 Mikail Bayram, Fatma Bacı, s. 88:
giysi yapılması gibi sanat alanlarıyla ilgilenmişlerdir. Onlar sadece üretim ile de-
ğil bu sanatların öğretimi ve topluma hizmet sunmanın usul ve erkanının tali m edilmesiyle de meşgul olmuşlardır.48
Badyan-i Rum Teşkilatı'nın önemli faaliyetlerinden birisi askeri alanda gös- terdikleri aktifliktir. islam öncesi ve sonrası Türk toplumunda kadınların ata b in- mesinden, kılıç kuşanmasından ve savaşlara katılmasından daha önce bahset- miştik. Bu özelliğini devam ettiren Türkmen kadınları Moğol baskını sırasında şehrin savunmasına fiilen katılmışlardır.49 Nitekim Uc bölgelerde Türkmen aşi
retler arasında savaşçı Anadolu Bacıları üyesi kadınların varlığı bilinmektedir.so Öyle ki Dulkadir Oğulları Beyliği döneminde otuz~in silahlı kadın askere sahip oldukları haberi bulunmaktadır.sı Bu ise bize Bacıların askeri faaliyetlerde ne kadar etkin ~lduğunu göstermektedir.
Bacıların bilinen bir diğer faaliyeti ise misafir ağırla,madır. Yurtlarından ko- pup Anadolu'ya gelen göçmenlerin Ahi tekke ve zaviyelerinde ağırlan masında
görev almışlardır. Bacılar konuk edinilenlere barın ma, ağırlanma ve yeni ortama uyum sağlamalarını kolaylaştıracak hizmetler sunmuşlardır. Sadece göçmenler değil aynı zamanda kimsesiz ve yoksulların yedirilip, içirilmesi ve barındmiması da bu tekke ve zaviyelerde Bacılar tarafından yapılmıştır.sı
Badyan-i Rum Teşkilatı dini ve ahlaki ~çıdan ihya olan kadınlar yetiştirmiş
tir. Fatma Bacı bu hareketlere ör:ıderlik etmiş, hacası Hacı Bektaş Veli, babası Şeyh Evhadu'd-din-i Kirmanl ve eşi Ahi Evran'dan öğn?ndiği öğretilerle kadın-
·.
lara ahlaki ve dini eğitim verirdi. Kadınlarda Ahilik Teşkilatı'na bağlı tekke ve zaviyelerde sohbet meclisine girmiş, zikir ve sema gibi ayinlere katılmışlardır.53 Kadınlar arasında islamiyet'in yaygınlaşmasını, belirli bir ahlaki ve dini olgun-
luğa ulaştimasını sağlanmıştır. Bu faaliyetler sadece Anadolu'ya yeni göç eden göçmenlere karşı yürütülmemiş, aynı zamanda Mü~lüman olmayan halk ile iliş
kiler kurularak pek çok kimsenin Müslüman olmasına önderlik edilmiştir.54 Ba- dyan-i Rum Teşkilatı bu faaliyetler ile yetinmekle kalmamış, toplumun parçası
48 Mikail Bayram, Fatmp Baet, s. 83.
49 Mikail Bayram, Fatma Bacı, s. 90.
SO Mikail Bayram, Fatma Bact, s. 91.
sı Selahattin Döğüş, "Kadın Alplardan Baciyan-i Rum·a~ s. 145.
52 Mikail Bayram, Fatma Bacı, s. 92.
53 Mikail Bayram, Fatma Baet, s. 93·94.
54 Selahattin Döğüş, "Kadın Alplardan Saciyan-ı Rüm'a~ s. 144-145.
.BOşra EDi S 1 BIRLIKTE YAŞAMA AHLAKI VE KÜLTÜRÜ; BACiYAN·I R ÜM
olan fakat uyum sağlayamayan yetimleri, kimsesizleri himaye altına almıştır.
Onların eğitimi ve iş sahibi edilmesi ile de meşgul olmuştur. Evde kalan genç
kızların topluma kazandırılması için çeşitli sanat dalları öğretiterek meslek sahi- bi olmalarına imkan tanınmıştır. Evsiz ve kimsesiz olan yaşlı kadınların barınma
ve bakım ihtiyaçları da bu teşkilat tarafından yürütülmüştür.55
Baciyan-i Rum Teşkilatı iskan faaliyetlerinde de bulunarak bu amaçla, Ahi- ler gibi, çeşitli zaviyeler açmışlard1r: Böylelikle kadınlar iskan ve kolanizasyon faaliyetlerine katılmışlardır. Bu zaviyeler vasıtasıyla kadın Türk dervişleri ordu- larla birlikte hatta onlardan daha evvel fütuhata çıkmış ve karşı tarafı daha ev- vel manen fethetmiş bulunmaktadır. Kanuni devrine ait Defteri Hakani kayıt
larında, 718 no.lu menteşe defterinde 32, 63, 74! 81 no.lu belgeler "Kız Bacı';
"Saka ri Hatun'; "Hacı Fatma Zaviyeleri" gibi hatun zaviye şeyhlerinden örnekler
verilmiştir. XVI, yüzyıla ait bu belgelerden adı geçen zaviyelerin faaliyetlerinin devam ettiğini gösterirken, işte asıl XIII. Asırda Bacıyan-ı Rum mensupianna ait bu zaviyelerin o zaman için ne kadar faal ve önemli bir fonksiyon ifa ettiğini ortaya koymuştur. Nitekim bu zaviyeler, Osmanlı Devleti'nin kuruluşu sırasında
da çok önemli misyon üstlenen müesseseler olmuştur.56 Şüphesiz Anadolu'nun islamiaştırma ve Türkleştirme faaliyetlerinden bahsederken Türkmenlerin kur- muş olduğu müesseselerin ve Baciyan-i Rum'un rolünü kaydetmek gerekmek- tedir. Zira Anadolu'nun bir islam coğrafyası karakterine bürünmesinde erkekler kadar kadınlar da rol almışlardır.
Sonuç
Farklı dil, din, ırk, soy, kabile, kültür v~ hatta cinsiyet üzere yaratılan insan, sosyal bir varlıktır. Onun sosyal bir varlık olması ise diğer insanlarla birlikte ile-
tişim kurabilecekleri, payiaşımda bulunabilecekleri ve kendi kimliklerine zarar
vermeksizin yaşayabilecekleri bir 'ortak yaşam alanı' oluşturmaları anlamına
gelmektedir. Oluşturdukları bu alan ise bireylerin kendilerini toplumda huzur ve güven ortamında hissetmelerini sağlayacak ana unsur konumundadır. Fakat bu 'ortak yaşam alanının' oluşturulabilmesi bazı şartlara bağlı kalmaktadır. Bi- reylerin kültürel, dini, ekonomik ya da siyasi farklılıklara saygı göstermesi, baş
kalarının fikirlerini ifade etmelerine özgürlük tanıması, etkili bir iletişim içinde
SS Veli Sırım,"Baciyan-i Rüm Örneği~ s. 124.
56 Selahattin Döğüş, "Kadın Alplardan Baciyan·i Rüm'a'; s. 145·146.
--
olması, yardımlaşma ve dayanışma içinde toplumu kalkındıracak işbirliğinde bulunması gerekmektedir.
Çağlar boyunca farklı coğrafyalara baktığımızda ise siyasi, sosyal, dini ya da
başka etmenlerleteşekkül eden ötekileştirme düşüncesinin daha çoktoplumun iki ana unsuru olan kadın üzerinde kendini göstermiş olduğunu görmekteyiz.
Bu cinsiyet ayrımı sadece ötekileştirmekle kalmamış aşağılanan kadının diri diri öldürülmesine varacak bir raddeye ulaşmıştır. Birçok toplumdan uzaklaştırılan ve neredeyse yok sayılan kadın sonraları islamiyet ile yeniden kimlik ve farkın
dalık kazanmıştır. Birçok hanım sahabeyeniden yapılandırılan toplumun ihya- sında gönüllü olmuştur. Örneğin; Hanım sahaqelerden Rufeyde Seyyar Sahra Hastane 'sini kuran ilk kişidir. Yaralllara yardım ve tedavi amacıyla Bedir, Uhud, Hendek gibi birçok savaşa katılmıştır. Sadece bununla kalmayarak toplumun iyileştirilmesi amacıyla fakirlere, ~imsesizlere, hasta.lara yardım etmiştir. Her ne kadar kadına hak ettiği değerin verilmesi süreç içerisinde inkıtaya uğrasa da bireysel yürütülen bu kadın faaliyetleri Selçuklular döneminde kurumsallık ka- zanmıştır. Bu faaliyetlerin kurumsallaştırılması ise Ahili~'in dört kolundan -Ga- ziyan-ı Rum, Ahiyan-ı Rum, Abdalan-i Rum, Baciyan-i Rum-kadınlar kolu göre-
.
vi ni üstlenen Badyan-i Rum eliyle gerçekleştirilmiştir.
Badyan-i Rum Teşkilatı toplumun kalkınması, birlik ve bütünlüğünün sağla-
\
nabilmesi, refah ve huzur ortamının oluşması için çok çeşitli alanlarda -siyasi, sosyal, ekonomi, eğitim, askeri= görevier icra etmiştir. Toplumun bütün fertle- rini bir arada.tutacak ve ortak paydada birleştirecek adımlar atmıştır. Kadının yetiştiriterek toplumun diğer fertleriyle işbirliği içinde olması ve sosyal hayata kazandırılması gerçekleştirilmiştir. Günümüzde hala tartışma konusu olan kadı
nın toplumdaki konumu noktasında da bizlere örnek olmakta ve önemli ipuç- ları sunmaktadır.
--~----
- -
. . Büşra EDiS 1 BiRLiKTE YAŞAMAAHLAKI VE KÜLTÜRÜ; SACiYAN-I RÜM
Kaynakça
Akdemir, S.,''Tarih, Boyunca ve Kur'an'ı Kerim'de Kadın'; islami Araştırmalar, ı997, Ci lt X, Sayı 4, s. ;249-258.
1 •
Altıntaş, R.,"Cahiliye Arap Toplumunda Kadın'; Diyanet Ilmi Dergisi, Ci lt 37,
Sayı ı, 200ı, s. 60-85;
Altında!, A., Türkiye'de Kadın, Anahtar Kitaplar Yayın evi, lstanbul,199ı.
Arat, N., Kadın Sorunu, Say Yayınları, istanbul, ı986.
Bayram, M., Fatma Bao ve Bacıyôn-ı ROm (Anadolu Bacıları Teşkilatı), Nüve Kültür Merkezi Yayınları, Istanbul, 2008.
Baseri, A., "Semavi Dinlerde (islam, Hristiyanlık, Yahudilik) Kadına Şiddet Ve
Saygının Karşılaştırılması Hakkında Araştırma'; KMÜ Sosyal ve Ekonomik Araş
tırmalar Dergisi, Özel Sayı ı, 20ı4, s. ı23-ı27.
Döğüş, S., "Kadın Alplardan Bacıyan-ı Rum'a (Anadolu Bacıları Teşkilatı);
Türklerde Kadının Siyasi Ve Sosyal Mevkii'; KSÜ Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt ı2, Sayı ı, 20ı5, s.127-1 SO.
Ecer, A. V.,"Ahmet Yesev1 Dervişi Ahi Evran ve Kayseri'de Ah ilik'; Erciyes Üni- versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Kayseri, 200ı, s.1-18;
Günaltay, M. Ş., "islam'dan Önce Araplar Arasında Kadının Durumu, Aile ve Türlü Nikah Şekilleri'; Marife Dergisi, Sayı 3, 2002, s. 193.
Gündüz, A.,"Tarihi Süreç içerisinde TürkToplumunda ve Devletlerinde Kadı- nın Yeri ve Önemi'; The Journal of Academic Social Science Studies, cilt 5,
'
sayı5, 2012, s. ~ 29-148.
Gültepe, N., Türk Kadın Tarihine Giriş-Amazonlardan Bacıyôn-ı Rum'a, Ötüken
Neşriyat, istanbul, 2008, s. 352.
Hatiboğlu, M. S., Müslüman Kültürü Üzerine, Kitabiyat, Ankara 2004, s.ı84.
Köprülü, O. F.,"Baciyan-i RCım'; DiA (Türkiye DiyanetVakfı islam Ansiklopedi- si), TDVYayınları, istanbul1991, Cilt"4, s. 415.
Kurt, A., "Osmanlı Kad~nının Sosyo-Ekonomik Konumu'; Osmanlı Ansiklope- disi, Ci lt V, Ankara, 1999, s. 436.
11. TÜRKiYE DiYANET VAKFI
~- ..
- - ---
Öztürk, E.,"Kur'an'ın Kadına Bakışı ve Islam Tarihinde Kadının Sosyal Statüsü- ne Genel Bir Bakış'~ Ha rakani Dergisi, Sayı 2, Kars, 2014, s. 17-34.
Sırım, V., "Osmanlı Kadının Ekonomik Hayata Etkin Katılımı: Baciyan-i ROm
Örneği'~ Emek ve Toplum Dergisi, Cilt 4, Sayı 8, 2015, s. 118-125.
Şeşen, R., fbn Fadlan Seyahatnamesi, Yeditepe Yayınları, Istanbul, 201 O.
Topaloğlu, B., islam'da Kadm, Ensar Neşriyat, istanbul, 2008, s. 26.
Turan, 0., "Terken Unvanı'~ Türk Hukuk Tarihi Dergisi, Cilt ı, Ankara, 1944, s.
69-73.
http://www.salom.eom.tr/haber-86961 yahudlllkte_kadin_kavrami_ka- din_kiymetlidir_cunku_erkekten_yaratilmistir_.html