• Sonuç bulunamadı

Mayıs Temmuz Yıl : 14 Sayı : 53. May July 2012 Volume : 14 Number: 53

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Mayıs Temmuz Yıl : 14 Sayı : 53. May July 2012 Volume : 14 Number: 53"

Copied!
21
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Mayıs

2012 - Temmuz 2012 .

Yıl

: 14

Sayı

: 53

May 2012 - July 2012

Volume : 14 Number: 53

(2)

Akademik Araştırmalar Dergisi 2012, Sayı 53, Sayfalar 135-154

BURSALI BİR MÜFESSİR ŞEYH

A A • •

EŞREFZADE

IZZETTIN'IN IENISU'l-

A •• ••

CENAN TEFSIRI 'BIR GONUL DOSTUNA VÜSÜL'

Fatma Çahk*

Özet

Bu ınakalenin amacı, daha önce herhangi bir inceleme ya da

araştırmaya konu olmamış olan (tarafımızca yapılan doktora tezi hariç) Enfsii'l-centinfi tejsfri'l-Kıır'ôn isimli el yazması tefsir kaynağını tanıtmak ve metod ve muhteva açısından genel hatlarıyla ortaya koymaya çalışmaktır.

Toplumların din! eğilimlerinin belirlenmesinde uygulanan öncelikli yöntem, dinin teolojisinden ziyade din! eğilimlerin sosyolojik dinamiklerine bakmaktır.

Osmanlı Devleti'nin sınırları içindeki din anlayışının dinamiklerini belirleyen en önemli unsurlardan biri, tasavvuf düşüncesi ve tarikatlar olmuş, bu kurum ile devletin kuruluş aşamasında yapılan kader birliği sonraki dönemlerde de devam etmiştir. 1 Osmanlı tasavvuf anlayışının en önemli temsilcilerinden biri, Kiidiriyye tarikatıdır. Bu açıdan yaklaşıldığında, bu tarikatın şeyhlik makamında elli yıl kalmış bir sufinin kaleminden çıkan bir tefsir kaynağının

bilim ve kültür tarihimiz açısından taşıdığı önem tartışılmazdır.

Anahtar Kelimeler: Osmanlı İmparatorluğu, Bursa, Şeyh Eşrefzade, En!sü'l-ceniin

' Dr., Öğretmen, İstanbul/Bakırköy Anadolu İHL ( email: ftınygmr.eaı!laton@ımıail.com ).

1 Osmanlı Devleti'nin kuruluş devresinde Abdaliin-ı Rum ile başlayan ilişkiler sonraki devirlerde değişikliğe uğramış, sÜnııi kabul edilen Nakşibendiyye, Celvetiyye, Mevleviyye, Rıfiiiyye ve Kiidiriyye gibi tarikatlara rahatça faaliyetlerini sürdürme imkanı sağlanırken Bayramiyye Melil.miliği ve Halvetiyye gibi gavs-kutub doktrinini merkeze alan tarikatlarla gergin, sıkıntılı ve bazen sonu kanlı biten süreçler yaşanmıştır. bkz. Abdülbaki, Melamilik ve Melômiler, İstanbul 1931, s. 48-50; Gölpınarlı, Abdülkadir, 'Bayramiyye' İA,, Yay., İstanbul 1979, II/425; Sadık Vicdani, Tomar-ı TurCık-u Aliyye (haz. İrfan Gündüz), İstanbul 1995; s. 49; Ocak, Ahmet Yaşar, Osmanlı Toplumunda Zındıklar ve Mülhidler (15-17. Yiizyıllar), İstanbul 1998, s. 106, 251 vd.

135 Akademik

(3)

BURSALI BiR MÜFESSiR ŞEYH EŞREFzADE IZZETTIN'IN ENİSÜ'L-CENAN TEFSiRi 'BiR GÖNÜL DOSTUNA VÜSÜL'

SHEIKH ESHREFZADE iZZETTİN OF BURSA AND

ms

TAFSİR ANiS AL-JANAN (REUNION WITH A SOUL MA TE)

Absfract

Qadiriyyah was one of the oldest, the most widespread Sufi orders that has gathered a tremendous following in the Islarnic world. Eshrafıyyah, a branch of Qadiriyyah, started to expand in Iznik and in the vicinity of Bursa, starting from the time of Eshrefoglu Rı1m1, the founder of the order, and it soon became one of the basic cultural basins of the entire region. Sheikh Eshrefzade izzettin was one of the represantatives of this tradition in the 18th century. He served for over 50 years as the order's grand sheikh (as a postllishin) and produced a number of works. in this article, we will try to analyze his work entitled Anfs al-Jaııanfi Tafsir al-Qıır'an, which is a Qur'an commentary, i.e., tafsir.

Key Words: Ottoman Empire, Bursa, Sheikh Eshrefzade, Enfsü'l-

ceııfııı

ı. GİRİŞ

Osmanoğulları Beyliği, Doğu Medeniyeti ile Batı Medeniyeti'nin en sık karşılaştığı, savaştığı ve kaynaştığı bir coğrafyada, maddi iktidarını, o coğrafyanın İslamlaşması ve bir Türk yurdu haline gelmesi için yüzyıllardır iskan ve kolonizasyon faaliyetleri yürüten bir zümrenin2 manevi otoritesi ile

birleştirerek cihanın en büyük dünyevi saltanatlarından birini kurdu.

Bir uç beyliğinden çok kısa bir sürede otuz millete hükmeden bir cihan

imparatorluğuna dönüşen ve yüzölçümü, iklim, nüfus ve zenginlik bakımından

Roma İmparatorluğu'nu fersah fersah aşan Osmanoğulları,3 her geçen ~n

genişleyen topraklarının ve çoğalan teb'asının yönetimi için merkeziyetçi bürokratik bir yapılanmaya ihtiyaç duymuş ve o gün bunu sağlayabilecek tek

2 Osmanlı Devleti'nin kuruluş, gelişme ve genişleme başarısını, Aşık Paşazade, Neşri ve Uruç Bey gibi kuruluş devrine yakın tarih kaynaklarına, arşiv belgeleri ve tahrir defterlerine dayanarak ortaya koyan Fuad Köprülü, Ömer Lütfi Barkan ve Halil İnalcık gibi tarihçilerimize göre;

Türkler'in Anadolu'ya göçleri ve burayı yurt edinmeleri sistemli bir iskan ve kolonizasyon faaliyetinin sonucu olup bu faaliyetlerin merkezinde alp, alperen, gazi, abdal, baba olarak isimlendirilen Türk dervişleri bulunmaktaydı. Farklı menbalardan beslenmiş, muhtelif cereyanların

mümessili durumundaki muhtelif menşeeli bu insanların devletin kurucuları yanında yer alması, Osmanlı 'yı cihanşumül bir Türk ve İsliim imparatorluğuna dönüştürdü. bkz. Barkan, Ömer Lütfi, 'Osmanlı İmparatorluğu'nda Bir İskan ve Kolonizasyon Metodu Olarak Vakıflar ve Temlikler', Vakıflar Dergisi, C. II, Ankara 1942, s. 282-285; İnalcık, Halil, 'Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu', Türkler, Ankara 2002, IX/66.

3 De La Martin, Alphonse, Osmanlı Tarihi (çev. Reşat Uzmen), İstanbul 2005, IV322.

136 Journal of Academic

stuaies

(4)

Fatma ÇALIK Yıl: 14, Sayı: 53 Mayıs 2012- Temmuz2012

kurum olarak yanında medreseyi bulmuştur.4 1331 yılında Orhan Gazi

tarafından açılan ilk medrese ile birlikte Sahn-ı seman ve Süleymaniye Medreseleri'nde ulema, geleneksel İslami bilgilerin eğitim ve öğretimini sağlayarak devlete bürokrat yetiştirme rolünü üstlenirken5 halkın dini hizmet ve irşad faaliyetleri muhtelif tarikat zümrelerinin şeyhleri tarafından

yürütülmekteydi. 6

Kil.diriyye, Osmanlı İmparatorluğu'nun, Anadolu ve Rumeli

topraklarındaki en gelişmiş ve müntesibi en fazla olan tarikatlarından biriydi.

Eşrefoğlu Abdullah Rumi (ö. 874/1469), Kadiriyye tarikatını Osmanlı

topraklarına taşıyan ilk sufı olmuş 7 ve tarikatını, başta İznik olmak üzere Bursa'da ve Batı Anadolu'da yaymayı başarmıştı.8 Abdullah Rumi ile

başlayan ve yüzyıllar boyu devam eden Eşrefıyye geleneğinin XVIII.

yüzyıldaki temsilcilerinden biri, Şeyh Eşrefzade İzzettin oldu. Eşrefoğlu Ruml'nin beşinci batından torunu olan Şeyh İzzettin, Eşrefıyye'nin9 merkez tekkelerinden biri olan Bursa İncirli Dergil.hı 'nda yirmili yaşlarından itibaren

yaklaşık elli yıl şeyhlik makamında kaldı.

A. Şeyh Eşrefzade İzzettin (1083/1672-1153/1740) 1. Asrı

XVII. ve XVIII. asırlar, dünya üzerindeki mevcut dengelerin artık

değişmiş olduğunun resmen ilan edildiği çağlar oldu. ıo Yüzlerce yıldır devam etmekte olan tarihi seyrin yönü, XV. ve XVI. y.y.'da, ilirn, sanat ve edebiyat

sahasında yaşanan Rönesans hareketleri ve 1492'de Amerika'nın keşfedilmesiyle elde edilen iktisadi kalkınmayla11 birlikte değişmeye başladı.

Artık Batı, Doğu Medeniyeti karşısında sürdürdüğü uzun, zorlu ve kanlı bir mücadele döneminin12 meyvelerini istismar etmeye başlarken o dönemde

4 Ocak, Osmanlı Toplıınııında Zıııdıklar ve Miilhidler, s. 93.

5 Ocak, Osmanlı Toplwmında Zmdıklar ve Mıilhidler, s. 93.

6 Ayrıntılı bilgi için bkz. Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi, Ankara 1983, III/l.

7 bkz. Kara, Mustafa, Eşrefoğlıı Rumi, Ankara 1995, s. 40-41; Bursalı, Mehmed Veliyyüddin, Meıuikıb-ı Eşrefttide, (haz. Yrd. Doç. Dr. Mustafa Güneş), İstanbul 2006, s. vd.; İznikli Eşrefoğlıı Rıimf'nin Hayatı-Eserleri ve Dfviim, (haz. Yrd. Dç. Dr. Mustafa Güneş), İstanbul 2006, s. 48 vd.

8 Sadık Vicdani, Tomar-ı Tıırıik-ıı Aliye, s. 108, 128-129. .

9 Kadirllik'in Eşrefoğlu Rı1mi'ye nispet edilen koluna Eşrefılik denir. (bkz. Baldırzade, Selisi

Şeyh Mehmed (haz. Mefiiil Hızlı-Murat Yurtsever), Bursa 2000, s. 274; Mehmed Süreyya, Sicilli-i Osmanf-Tezkire-i meşdlıir-i Osmaniye, (haz. Ali Aktan, Abdülkadir Yuvalı, Mustafa Keskin), İstanbul 1995, U373.) Eşrefoğlu Rumi, Kadiriyye tarikatında pir-i san! olarak kabul edilmektedir.

(bkz. Sadık Vicdani, Tomar-ı Tıırıik-ıı Aliyye, s. 128.) ıo Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, IIUI, 591-592.

11 Michelet, J., Rönesans (çev. Kazım Berker), İstanbul 1996, s. 6.

12 Michelet, Rönesans, s. 149 vd.

137 Akademik

(5)

BURSALI BiR MÜFESSiR ŞEYH EŞREFzADE IZZETTIN'IN ENİSÜ'L-CENAN TEFSiRi 'BiR GÖNÜL DOSTUNA VÜSÜL'

Doğu Medeniyeti'nin temsilcisi durumundaki Osmanlı İmparatorluğu13 hızla irtifii kaybetmeye başlıyordu. 1683 yılında yaşanan Viyana bozgunu, Osmanlı

Devleti'nin idari ve askeri zafiyetlerini çok bir biçimde gözler önüne serdi ve bu tarihlerden itibaren devlet, Batı'nın üstünlüğü kabullenmeye mecbur kaldı. 14

XVII. yüzyılın son çeyreğinde, ard arda yaşanan savaşlar ve alınan

yenilgilerin idari, mall ve sosyal bünyede yarattığı sarsıntıların, Batı' dan ithal edilen çözümlerle aşılmaya çalışıldığı bir süreç yaşanmaya başladı. 15 1703

yılında tahta otııran ve hükümdarlığının ilk on beş yılını savaşlarla geçirmek zorunda kalan Sultan III. Ahmet, kendisi gibi savaştan nefret eden, barışseverlik ve eğlenceye düşkünlükte16 pek bir uyuştuğu İbrahim Paşa'yı sadrazamlık makamına getirdi. Artık Osmanlılar, fetih siyasetini terk ediyordu.

1718 yılında, Avusturyalılarla imzalanan Pasarofça Antlaşması'yla başlayan barış dönemi, çeşitli imar ve ıslahat faaliyetlerinin hızla uygulamaya konulup

kapıların Avrupa kültürüne açılmaya başlandığı bir dönem oldu. Bir taraftan ilim ve fıkir faaliyetleri ve imar çalışmaları, diğer taraftan giderek yaygınlaşan

zevk ve safa düşkünlüğüyle öne çıkan Lale Devri'nin17 başlangıç yılı olarak kabul edilen 1130/1718 tarihinde, müellifimiz Eşrefzade, Bursa' da, Enfsü'l- cenan tefsirinin son ciltlerini kaleme alıyordu. 1130/1718 yılında altıncı cildi yazmaya başlamış18 ve 1135/1723 'te eserini yazma işini tamamlamıştı. 19

2. Hayatı

Osmanlı Devleti sınırları içinde XV. y.y.'dan itibaren tedris! tasavvuf denilen ilm1 tasavvuf anlayışı yaygınlık kazanmaya başlamıştı. Muhtelif tarikat zümrelerinin şeyhleri, bulundukları şehir ve kasabalarda, bazılarına verilen büyük camilerin kürsü şeyhlikleriyle va'z u nasihat ve halkı irşad görevleriyle meşgul oluyorlardı.20 Eşrefoğlu Rum1'nin torunları, Bursa ve çe\iresinde va'z ve irşad görevlerini yerine getiren dervişler arasındaydı. Müellifimiz Şeyh

13 Ortaylı, İlber, İınparatorlıığım En Uzun Yüzyılı, İstanbul 2000, s. 15.

14 Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/ 594-595.

15 Emecen,, Feridun, 'Kuruluştan Küçük Kaynarca'ya', Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi, I-II, İslam Tarih ve Sanat Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA), İstanbul 1994, I/ 55-56.

16 III. Ahmet'in eğlence, sanat, çiçek ve bahçelere düşkünlüğüyle ilgili ayrıntılı bilgi için bkz.

Ahmet Refik, Lale Devri (nşr. Abdullah Tannkulu-Oktay Ünlü), İstanbul ts., s. 24-27.

17 Ahmet Refik, Lale Devri, s. 24-27, 55, 74-77; Ayvazoğlu, Beşir, 'Lale Devri', Osmanlı Ansiklopedisi, İstanbul 1994, V/12 .

. 18

bkz, Eşrefzade Ahmed İzzettin, Enisii'l-cenônfi Teftiri'l-Kıır'ôn, Bursa Yazma ve Eski Eserler (BUYEBE) Kütüphanesi, Genel/976-991, XI, 2/b.

19 bkz. Eşrefzade, Enisii 'l-ceniin, XI, 525/b.

20 Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/l, 343.

\ 138 Joumal of Academic ---Studies -

(6)

Fatma ÇALIK Yıl: 14, Sayı: 53 Mayıs 2012-Temmuz 2012

Eşrefzade, Bursa'daki Cami-i Kebir ve Emir Ciimii'nde bu tür görevleri yürüten Kadiri/Eşrefi şeyhlerindendi.21

Eşrefzade İzzettin'in hayatıyla ilgili bugün bilinen en eski kaynak, müridi Tennfirizade Mustafa Efendi'nin kaleme aldığı 'Hediyyetii'l-fukiira' adlı meniikıbniimedir.22 Hediyyetii 'l-fakarfi'dan ve sair kaynaklardan, müellifin

hayatı ile ilgili tespit edilebilen bilgiler özet olarak şöyledir:

Eşrefzade es-Seyyid Ahmed İzzeddm, Eşrefzade Abdullah Rı1m1 (ö.

874/1469)'nin beşinci batından torunudur. Babası, Şeyh Eşref-i San!

Muhammed Efendi'dir.23 Eşrefziide İzzettin'in soyu, bir taraftan büyük dedesi Abdullah Rı1ml'nin, Hz. Ali'ye vasıl olan nesebi sebebiyle Hz. Peygamber'e,24 diğer taraftan Abdullah Rı1ml'nin hanımı Hayrunnisa Hanım25 dolayısıyla Hacı Bayram Vell (ö. 833/1430)'ye dayanmaktadır.26 Abdullah Rı1ı:nl, kızı Züleyha Hatun'u manevi evladı Abdürrahim-i Tirsi ile evlendirmiş ve bu nesl-i piik, bu yolla zuhür etmiştir.27

Eşrefzade İzzettin, 1083/1672 yılında, Bursa'nın Barak Fakih köyünde,

babasının, yanlarında misafir olarak kaldığı dervişlerinden Hacı Bey'in evinde dünyaya gelmiştir.28 Resmi ilimleri, Molla Ahmedzade Mehmed Efendi, Niisus29 şiirihi Malkoç Mustafa Efendi ve Ayn-ı Ekber Muhammed Efendi' den tahsil eden Eşrefzade, 30 tasavvufi terbiyesini babası Eşref-i Siin!' den, tarikat

21 Eşrefzade, Eııisü'l-ceııiiıı, IX, 2/b; Eşrefzade, Abdülkadir Necib Efendi, Zübdetii 'l-beyiiıı, BUYEBE Ktp., Genel/994-996, I/a.

22 İki nüshası bulunan Hediyyetü'l-fukarii'nın nüshalarından biri, Süleyrnaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmud, nr. 4640'da, diğeri, Millet Kütüphanesi, Ali Eıniri Şer'iyye, nr. 1129'da kayıtlıdır.

Bizim elimizde olan Süleyrnaniye Kütüphanesi'nde kayıtlı olan nüshadır.

23 Tennfuizade, Hediyyetü 'l-fakarii, 11/b.

24 Meııiikıb-ı Eşrefziide'de, Eşrefzade Abdullah Rumi'nin Hz. Peygamber'in soyundan geldiğini gösteren işaretin (yeşil bir tülbent) ölümünden sonra giysileri arasından çıktığı ve.kendisinin bu delili herkese göstermekten sakındığı kaydedilmektedir. bkz. Bursalı, Mehmed Veliyyüddin,

Meııiikıb-ı Eşrefziide, s. 9.

25 Hayrunnisa Hanım, Hacı Bayram Veli'nin kızıdır. bkz. Mehmed Şemseddin, Yiidigiir-ı şemsi (haz. Mustafa Kara-Kadir Atlansoy), Bursa 1997, s. 86; Çelebi, Asaf Halet, Eşrefoğle Divaııı,

Ankara 2002, s. 24.

26 Eşrefzade tefsirinde, Üftade Efendi'nin Hacı Bayram Veli'nin müntesiplerinden olduğunu söylerken Hacı Bayram Veli'nin anne tarafından ceddi olduğunu haber vermiştir. bkz. Eşrefzade, Eııisii'l-ceııiiıı, V, 140/b.

27 Tennfuizade, Hediyyetii 'l-fııkorii, 11/b.

28 Tennfuizade, Hediyyetii 'l-fiıkorii, 15/b; Mehmed Şemseddin, Yiidigiir-ı şemsf, s. 97.

29 Kitiibu 'ıı-ııiisıis, Sadreddin Konevi (ö. 673/1274)'nin kaleme aldığı bir eserdir. bkz. Bilmen, Ömer Nasuhi, Biiyiik Teftfr Tarihi Tabakatii '/-müfessirin, İstanbul 1974, II/525.

30 Eşrefzade, Ahmed Ziyaeddin Efendi (ö. 1198/1784), Giilziir-ı siilehii ve vefeyiit-ı ıırefii, BUYEBE Ktp., Orhan, 1018/2, s. 109; Mehmed Şemseddin, Yiidigiir-ı şemsi, s. 97.

139

(7)

BURSALI BiR MÜFESSiR ŞEYH EŞREFzADE IZZETTIN'IN ENİSÜ'L-CENAN TEFSiRi 'BiR GÖNÜL DOSTUNA VÜSÜL'

icazetini, dedesi Lütfullah Efendi'den almıştır. Şeylı'in, babası tarafından

verilmiş bir teberrük icazeti de bulunmaktadır.31

Eşrefiyye'nin merkez tekkesi olan İznik Dergfilıı'nda postnişin olan Lütfullah Efendi, vefatına yakın, oğlu Eşref-i Sani'ye bir mektup yazmış,

Bursa'daki asitiinenin postuna torunu Eşrefzade İzzettin'in oturmasını istemiştir. Lütfullah Efendi, Bursa'ya gönderdiği bu mektupta isteğini şöyle

dile getirmektedir:

'Benim oğlum, biz dfır-z bekfıya rıh/ete azfınet ettik. Gelip bizde olan emanet-i ilfılıiyi alız idesün. Ve dahi Burfısa 'daki fısitfınenin

postuna İzzeddfn oğlumu cülus ettiresin. Feyz-i tarfkati illiyyemiz ve rzzfı-yz azfzlerimiz bundadır ... "32

Eşref-i Sani Efendi, babasının bu vasiyeti üzerine oğlu İzzettin'i Bursa'nın İncirlice Mahallesi 'ndeki Asitane-i Esrefıyye'ye şeyh olarak naspedip İznik' e gitmiş ve aynı tarihlerde Lütfullah Efendi (ö. 1104/1692)'nin ahirete intikiiliyle İznik Dergahı postnişini olmuştur. 33

Yirmili yaşlarında postnişin olan Şeyh Eşrefzade, elli yıla yakın bir süre bu makamda kalmış ve vefat tarihinden üç yıl önce, oğlu Abdülkadir Necib Efendi (ö. 1202/l 782)'yi kendi makamına oturtmuştur.34 Vefatından iki ay kadar önce İstanbul'a giden ve orada bir akrabasının evinde misafır olan Şeyh, elıibbanın ricasıyla Cuma günleri, Zeyrek'teki Piri Paşazade Camii'nde va'z

etmiş, mecliste olanların haddi hesabı olmadığı gibi Osmanlı devlet ulemasından pek çok kişi de bu meclislerde hazır bulunmuşlardır.35 Eşrefzade, 1153 senesinin Şaban ayında (1 Kasım 1740), misafır olarak kaldığı bu evde vefat etmiştir.36 Sultan Mahmud, alimlerin, şeyhlerin ve devlet adamlarının cenaze namazında bulunmaları için bir hatt-ı hümayun hazırlatmış ve Şeyh,

Fatih Camii'nde okunan sala ve kırk bini aşkın büyük bir cemaat ile kılınan

cenaze namazından sonra Tophane'de bulunan Kadiriler Asitiinesi'ne (Kadirl- lıiine) defrıedilmiştir.37

31 Tennfırizade, Hediyyetı7 'l-jiıkard, 11/b.

31 Tennfırizilde, Hediyyetii 'l-jiıkard, 12/a.

33 Mehmed Şemseddin, Yddigdr-ı şemsi, s. 93-94.

3Tennürizilde, Hediyyetıi 'l-jiıkard, 12/b.

35 Tennürizade, Hediyyetı7'l-jiıkard, 16/a.

36 Mehmed Şemseddin, Yddigdr-ı Şemsi, s. 100.

37 Tennürizilde, Hediyyetıi'l-fiıkard, 15/b; Mehmed Şemseddin, Yddigdr-ı şemsi, s. IOQ; Mehmed Süreyya, Sicilli-i Osmani,-I/377; Hüseyin Vassaf, Sefine-i Evliya (haz. Prof. Dr. Mehmet Akkuş­

Prof. Dr. Ali Yılmaz), İstanbul 2006, il 107-108.

140 Journal

ot8cademic _________ _ Studies

(8)

FatmaÇALIK Yıl: 14, Sayı: 53 Mayıs 2012 - Temmuz 2012

Nakledildiğine göre, cezbe-i ilfilıiye Eşrefzade'nin vücudunu kapladığında meyyit gibi olur, yüzünde nür-u aşk zuhı1r eder,38 va'z esnasında bazen kendinden geçer, kendisini cezbe ile kürsüden atarmış.39 Umı1r-u dünya ile iştigal etmez, para saymayı bilmez ve kesinlikle eline para almazmış.40 Dergfilıta kimse olmadığı zamanlarda çarşıdan bir şey almak lüzum ettiğinde hanımı, parayı bir mendile kor, Eşrefzade mendili dükkan sahibine uzatır ve yine paranın üstünü de mendil içinde alarak hanımına götürüp iade ederiniş.41

Çevresindeki insanların ahlaki zaaflar içinde olmalarından, sürekli birbirlerini eleştirip kınamalarından ve hatta kendi mevkiindeki insanların dahi istihza içerikli söz ve davranışlara maruz kalmasından şikayetçi olan Şeyh'in aşağıdaki satırları, onun günlük hayatında yaşadığı sıkıntılardan bazılarını

anlamaya yardımcı olması bakımından kayda değerdir:

'Ey mümin kardeş, bil ki özellikle bzı zamanda ihtiltittan inkıta

gerekir. Çünkü bzı zamanın çocuklarının · dillerinden ve boş

sözlerinden herhangi bir şekilde kıırtzılmak mümkiin değildir.

Uzleti seçip kendi halinle meşgul olsan 'O, mağri'ır, mütekebbir ve mürai biridir', derler, aralarına karışsan ' haddini bilmiyor,

dzırıımuna, mevkiine uygun işler yapmzyoı~ kapılarda dolanıyor. ' derler. O nedenle aldznna. Kendi halinle meşgul ol! Halka balana ! Çünkü onların bu zamandaki hali, Rasülzıllah 'ın buyurdzığzı şzı hadisteki gibidir: "Ümmetimin üzerine öyle bir zaman gelir ki idarecileri zzılüm, alimleri tamah, kulları riya içinde, kadzııları dünya ziynetleri ve ergenleri de şehvetleri peşinde olurlar ... Aralarzııda hayırlı insanlar ikamet

edemezler ... " Bıı zamanın çocuklarının pek çoğzınıın halinin bu

oldıığzımı anladığın zaman, ne söylerlerse söylesinler, aldırma!

Sen, bir gün Azrail'in elinde olacağım, riıhunıı teslim edeceğini

ve sair ahiret hallerini düşün. "42

Şeyh Eşrefzade tefsirinde, o dönemde devletin karşı karşıya kaldığı ağır

siyasi ve mall sorunlar sebebiyle toplumun alt katmanlarına vuran ekonomik buhran dalgaları ile ilgili olarak devrin idarecilerini hedef alan herhangi bir

eleştiride .bulunmazken geçim derdiyle dünyalık peşinde koşup duran fakat mescitlerde bunalan müminleri şu cümlelerle tazir etmektedir:

38 Tennüriziide, Hediyyetii'l-jiıkard, 16/a.

39 Tennüriziide, Hediyyetii'l-jiıkard, 16/a; Mehmed Şemseddin, Yddigdr-ı Şemsi, s. 99.

40 Mehmed Şemseddin, Yddigdr-ı Şemsi, s. 100.

41 Mehmed Şemseddin, Yddigdr-ı Şemsi, s. 100.

42 Eşrefriide, Enfsii'l-ceııdıı, II, 188/a.

141 Akademik

(9)

BURSALI BiR MÜFESSiR ŞEYH EŞREFzADE IZZETIIN'IN ENTSÜ'L-CENAN TEFSiRi 'BiR GÖNÜL DOSTUNA VÜSÜL'

'Bazınız gündüz geçim (maişet) veya hevası peşinde koştunır fakat Rasul'e salat, Kur'an okuma, ziknt!lah, Hakkanf amel aklına gelmez, Bu halin şahidi, mescit ve camilerin boş olması, çarşı, kahvehane (beytü '!-kahve) ve meyhanelerin dolu olmasıdır. Gece de içtima mahalline gider, orada hevana uygun işler yaparsın. Sonra tavuğun

daneyi gagalaması gibi namaz kılar arkasından da sabaha kadar uyursun. Bu halinle mi RasU! 'ün ümmetinden biri olarak çağrılacaksın? >13

'Ey kardeşim, kişiye bir lokma, bir hırka ve bir mesken yeter.

Bımlardanfazlası zaittir. İb4det ettiğin zaman dünyayı düşünür,

camiye ve cemaate gelmez, namazı ya yalnız ya da hızlı kılabileceğin

bir meklinda kılarsın. Sanki cami senin için bir kafestir ... Ey sabahlara kadar uyuyan mümin, "hava soğuk, günler sıcak, geceler kısa, uykıı basıyor" dersin fakat pişmanlığın fayda vennediği o günde de pişman

olursun ... >14

3. Eserleri

Şair, vaiz ve bestekar45 olarak tanınan Şeyh Eşrefzade'nin kaleme aldığı ve bugün Bursa Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi'nde kayıtlı

bulunan eserlerinin sayısı dörttür.46 Enfsü'l-cenan tefsirinin tanıtımına geçmeden önce Şeyh'in telif ettiği diğer eserleri kısaca şu şekilde tanıtmak

mümkündür.

a.İlahiyat

'İlahiyat', Şeyh'in, Izzi mahlasıyla yazdığı şiirlerinin toplandığı divandır. Her sayfada dört-altı adet arasında değişen sayıda Allah (c. c.) ve Hz.

Peygamber (s.a.v.) sevgisi konulu Türkçe şiirlerin bulunduğu 72 varaklık bu divan, BUYEBE Kütüphanesi Genel/1245'de kayıtlıdır.

İlahiyat' daki münacaatlardan birinin ilk dörtlüğü şöyledir:

'Ey beni derd ile nalan eyleyen yar kandesin

Eşk-i çeşmim bahr ile kan eyleyen yar kandesin Gönlümü verdim sana ağyar-ı cümle terk idüb

Vuslatıyla derde dennan eyleyen yar kandesin ... '47

43 Eşrefziide, Eııisii'l-ce111Jıı, IX, 76/a.

44 Eşrefziide, Eııisii'l-ceııiiıı, I, 308/a.

45 Bursa Ansiklopedisi, 'Eşrefziide İzzettin', Bursa 2002, II/673.

46 Bizim tespitlerimize göre BUYEBE Kütüphanesi'nde Şeyh'ye ait dört eser bulunmaktadır. Fakat tek ciltlik bir tefsir kaynağı, Eııisii'l-ceııiiıı tefsirinin ciltleri arasında gösterilmiştir ve bu nedenle eserlerinin sayısı üç olarak bilinmektedir.

47 Eşrefziide, İlalıiyiit, 4/b.

142 Journal of Academic

~~studies

(10)

FatmaÇALIK Yıl: 14, Sayı: 53 Mayıs 2012- Temmuz 2012

Şeyh'in Eşrefiler için yazdığı bir şiir ise şöyledir:

Hak'tan muradın isteyen

Eşrefiler derler bize Dilim recilsın kesmeyen

Eşrefiler derler bize Kilim olub vakt-i seher Neft mikline edip sefer Matlubuna bulan zafer

Eşrefiler derler bize

Aşkla meydana giren Dost yoluna ciln biiş viren Dostun visaline eren

Eşrefiler derler bize Ciln ile aşık yarine Komaz bugünü yarına Yanıktır aşkın narına Eşrefiler derler bize Hilli değildir dilleri Hak zikrinin bülbülleri Solmayan Izzf gülleri Eşrefiler derler bize. 48 b. Müşevviku'l-uşşak

BUYEBE Kütüphanesi Genel/l 167 numarada kayıtlı, talik hattıyla yazılmış Miişevvikıı'l-'ıışşiik, 98 varaklık, mev'iza türünde Arapça bir eserdir.

Şeyh Eşrefzade bu eserde, ceddi Eşrefoğlu Rı1ınl'nin cuma vaazlarını toplamış,

va'z konularıyla ilgili bazı ayetlerin işarl tefsir izahlarına yer vermiştir.

Eserin zahiri tefsir kaynakları; Ömer en-Nesefi (ö. 53711142)'nin Kitilbü 't-teysfr fi't-tejsfr'i, Ebu'l-berekat en-Nesefi (ö. 710/13 lO)'nin Medilriku 't-tenzfl'i ve İbnü'ş-Şeyh (ö. 951/1544)'in Hilşiyetü Envilrü 't- tenzfl'idir. işarl tefsir. kaynaklan; Abdürrezzak Kaşanı (ö. 736/1335)'nin Te 'vflilt-z Kilşilniyye'si ve İsmail Hakkı Bursevi (ö. 1137 /1725)'nin Rühu'l-

beyiln'ıdır. Tefsirler dışında müracaat edilen diğer kaynaklar, cl-Münavi (ö.

48 Eşrefziide, İliihiyiit, 2/b.

143

(11)

BURSALI BiR MÜFESSİR ŞEYH EŞREFzADE iZZETTIN'İN ENİSÜ'L-CENAN TEFSiRi 'BiR GÖNÜL DOSTUNA VÜSÜL'

1031/1622)'nin Feyzii'l-kadir'i,49 Sühreverdl'nin (ö. 632/1234) Avarifii'l- meiirifi ve Mevlana'nın (ö. 67211273) Mesnevi'sidir.

c. Tefsiru Sfire-i Yusuf

Yusuf süresinin tefsirine tahsis edilmiş tek ciltlik bir eser olan Tefsinı Yiisııf, BUYEBE Kütüphanesi Genel/992 numarada, Enfsii'l-cenan tefsirinin ciltleri arasında gösterilmiştir. Fakat tarafımızca yapılan incelemede, 255

varaklık bu ciltte sadece Yusuf süresinin tefsirinin yapıldığı ve muhteva olarak Enfsii'l-cenan'da zikredilenlerden farklı olduğu görülmüştür.50

B. Enisü'l-cenan fi Tefslri'l-Kur'an

Şeyh Eşrefzade'nin, BUYEBE Kütüphanesi Genel/976-991 numaralarda kayıtlı E11fsii'l-ce111i11

fi

Tefsfri'l-Km"lin isimli tefsiri, Kur'an'ı

rivayet ve dirayet tefsir metodu esaslarına göre tefsir eden ve dili Arapça olan yazma bir eserdir. Sayfalarındaki satır sayısı 23 ile 29,51 ciltlerindeki varak

sayısı da ortalama beş yüz ile yedi yüz arasında değişen tefsirin kütüphanede bulunan cilt sayısı, on altıdır. Bu ciltlerden beşi, yaşanan bir olumsuzluk sebebiyle zarar görmüş kısımların müellif tarafından tekrar kaleme alınmış nüshaları dır. 52

Tefsir'in adı farklı kaynaklarda 'Enfsii'l-cinan' olarak kayıtlıdır.53 Halbuki müellif eserine 'Enfsii'l-cenan

fi

tefsiri '!-Kur'an' adını vermiş ve ortaya çıkabilecek bir okuma hatasının adeta önüne geçmek istercesine cenan kelimesini bir yerde harekelemiş,54 bir dua cümlesinde can, cenan ve cinan kelimelerini bir arada, harekeli olarak ve karşılıklarını da kaydederek

yazmıştır. Bu kelimeleri bir arada kullanarak yazdığı dua cümlesi şöyledir:

49 Suyfiti'nin bir hadis cem kitabı olan Cıinıizı 's-sağir 'ine bir şerh olarak yazılmış olan bu eser, eş­

Şeyh Muhammed Zeynüddin, Abdurrauf el-Münavi (ö. 103 l/l 622)'ye aittir. bkz. Katip Çelebi, Keşfii 'z-ziimııı, I-II, Dersaadet Matbaası, İstanbul 1330, II/446.

50 krş. Eşrefziide, Enisii'l-cenıin, VI, 218/a-463/b-Eşrefziide, Tefsiru Sıire-i Yıisııf, BUYEBE Ktp:, Genel/992.

5ı Tefsir' in ilk cildinde sayfalar 19 satır ile yazılmaya başlamış, zaman zaman 23'e çıkmış ve sonraki ciltlerde de 23, 25, 27 satırlı sayfalar görülmüştür. Fakat ağırlıklı olarak görülen satır sayısı

29'dur.

52 Müellif Enisii'l-cenıin I, 632/b'de, sayfanın kenarına şöyle bir not düşmüştür:' 1140 tarihine ulaşmadan önce ilk cildin bazı kısımları zarara uğradı, bıı cildi telı.Tar yazdım.'

53 Mesela bkz. Mehmed Şemseddin, Yıidigıir-ı şemsi, s. 97; Hüseyin Vassaf, Sefine-i evliyıi, I/108;

Kara, Mustafa, Eşrefoğlıı Rıımi, s. 95.

54 Şeyh, burada tefsirinin adını kaydederken '[' harfinin üzerine fetha harekesini koymuştur. bkz.

Eşrefziide, Enfsıi'l-cenıin, IX, 2/b.

144 Joumal 9L~ca,deımic

Studies

(12)

Fatma ÇALIK Yıl: 14, Sayı: 53 Mayıs 2012-Temmuz2012

'Allah bizi nasihatleri can kulağı ile -yani rzlhumuzla- dinlemeye (C.JJll <,?I u~I ~) muvaffak etsin. Bize cinanın55 zevklerini

tattırsın, bize cenanın -yani kalb-i selfm-selametini ihsan etsin ve bizi rr 'yet-i ceınal-i Rahman ile serejlendirsin ... '56

Görüldüğü üzere müellif, cenan kelimesini, 'kalb-i selfm' tabiriyle karşılamaktadır. Lugiitde cenan, 'kalp, gönül, rııh'57 kelimeleriyle

açıklanmıştır. Bu bilgiler ışığında eserin adını Türkçe'ye 'Göiıiil Dostu' olarak tercüme etmek yanlış olmayacaktır.

1116/1704-1135/1723 yıllan arasında kaleme alınan Enfsü'l-ceniin, Fatiha süresinden Nas süresine kadar Kur'an'ı baştan sona tefsir eden bir eserdir.58 Bir mukaddimesi bulunmayan eserin ilk sayfası, besmelenin tefsiriyle başlamaktadır. Sayfanın giriş cümlesi şöyledir:

'Miiteahhiriin Hanefilere göre en makbul gorıış, besmelenin surenin bir parçası değil, kendi başına bir ayet olduğudur. (0), Fas! ve teberrük için inmiştir ... '59

Müellif, Enfsü'l-ceniin'ı yazma amacını ve yazarken takip ettiği

yöntemi şöyle anlatmaktadır:

'Bil ki tejsfr ilimi, her isteyenin atılmaya güç yetiremeyeceği bir savaş meydanıdır. İşin biiyiikliiğiine rağmen zaman kısa, kul ta/esirlerle doludur. Melikii 'l-kadfın olan Allah 'ın yardımıyla bu büyük işe yöneldim. Va 'z, takrfı~ tahrfr ve nakil esnasında tefsir

kitaplarmı ınütala 'a edip tahrir ve takrfrimi üç cilt halinde cem etmeyi istedim fakat bu cem, yapmayı istediğim şeyin içine

sığmayacak kadar mufassal oldu .. Rahman 'ın ilhamıyla Enisii'l-

55 Lugatte 'cinan' 'cinler' (bkz. İbn Manzfır, Ebu'l-Fazl Muhammed b.Mükerrem el-Afrıki el- Mısri (ö. 711/13 il), Lisiinii 'l-Arab, Xlll/95.); veya 'bahçeler" (bkz. İbn Manzur, Lisiimi 'l-Arab, XlW99-100.) anlamında kullanılırken 'cenan' kelimesi, 'kalp' ve 'ruh' kelimeleriyle tanımlanrnıştır.(bkz. İbn Manziir, Lisiiıııi 'l-Arab, XlII/93.)

56 EşrefZiide, Eııfsıi'l-ceniin, I, 289/a.

57 İbn Manzur, Lisiiml 'l-Arab, XIII/93.

58 Müellif 1133/1721 tarihinde, Saffiit suresi ile başlayıp Kaf suresinin tefsiriyle bitirdiği cildin sonunda altıncı cildi (müellifin tasnif sistemi, kütüphanedeki ciltlenme esasından farklıdır.) tamamladığını (bkz. Enfsıi'l-ceniin, XI, 610/b.), Müzzemmil'den Nas siiresine sonuna kadar olan siirelerin yer aldığı cildin başında da yedinci cildin tamamlayıp sekizi.nci cilde başladığını kaydetmiştir. (bkz., Enfsıi'l-ceniin, Xll, 2/a.) Kaf siiresi ile Müzzemmil suresi arasında yirmi iki sure vardır ve müellifın verdiği bilgilere göre bu süreler yedinci ciltte bulunması gerekmektedir.

Ancak mevcut ciltler yedinci cilde rastlanamamış ve bu cildin akıbeti konusunda da herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır.

59 Eşrefzılde, Eııfsıi'l-ceniin, I, 2/a.

145

(13)

BURSALI BiR MÜFESSiR ŞEYH EŞREFzADE IZZETTIN'IN ENİSÜ'L-CENAN TEFSiRi 'BiR GÖNÜL DOSTUNA VÜSÜL'

cenun

fi

tefsfri'l-Kur'un olarak isimlendirilen bıı cem 'in, Allah 'tan, O 'nıın rızasının vusulüne bir vesile olmasını umarak bir, iki ve üçüncü ciltleri tamamladığım zaman dördüncü cildin tahrir, ta/a·fr ve nakline başladım ... '60

Enfsü'l-cenan'ın dili, Arapça' dır fakat müellif eserin dirayet sahasında,

özellikle de tasavvuf edebiyatıyla ilgili nakil ve yorumlarda, Farsça ve Türkçe kaynaklardan bol bol iktibaslarda bulunmayı tercih etmiştir. Eserin birinci cildinde her ayetin Arapça metni kaydedilmiş ancak daha sonraki ciltlerde bu uygulamaya yer verilmemiştir. Bazen konu başlıklarının, sayfa kenarlarına,

genellikle kırmızı mürekkep kullanılarak kaydedildiği görülmektedir. Mesela bir konu başlığı şöyledir:

'el-Falırii 'r-Riizf'nin itirazı ve ekabir-i siifiyye canibinden birinin bu itiraza cevabı '61

Tefsir'in rivayet tefsir muhtevası, genel muhteva içinde ağırlıklı bir yere sahiptir. Müellif, selefin izinden yürümeyi büyük bir onur saymış62 ve

faydalandığı temel tefsir kaynaklarında zikredilen ilk üç nesle ait hadis, haber ve görüşleri hiçbir tenkit, tahlil ve değerlendirmeye tabi tutmadan nakletmiştir.

Öyle ki; pek çok sayfanın satır aralan ve kenar boşlukları, metin içinde zikredilen rivayetlere, farklı kaynaklardan değişik vecihler ekleyebilme

çabasından dolayı adeta kaybolmuş durumdadır.

Bir sürenin tefsirine başlarken önce sürenin ismi, Mekld-Medeni oluşu,

ayet, kelime ve harf sayısı hakkında bilgiler verilmiş, arkasından da sürenin, sürenin adının, harflerinin ve kelimelerinin faziletleriyle ilgili rivayetler

nakledilmiştir. Mesela Yusuf süresi şöyle başlamaktadır:

'Bil ki bu süreye Yusuf süresi denilir. Mekkf'dir. Ayet sayısı yüz on bir olarak tespit edilmiştir. Kelime sayısı yedi bin yüz

yetmiştir. Yiısııf süresinin her ayeti hidayete ve bir maksada delalet eder. Her işaretinde çeşitli miijdele1~ her kelimesinde nasihat ve rahmete delalet, her harfinde fazilet ve lütuf vardır ... '63

60 Eşrefziide, Enisü'l-cendn, IX, 2/b.

61 Eşrefziide, Enisii'l-cendn, I, 657/b.

62 bkz. Eşrefziide, Enisii'l-cendn, I, 404/a, I, 482/b.

63 Eşrefzade, Enisii'l-cendn, VI, 218/a.

146 Journal of Academic

----smdies~-

(14)

Fatma ÇALIK Yıl: 14, Sayı: 53 Mayıs 2012- Temmuz 2012

Süre hakkında verilen genel tanıtım bilgilerinden sonra, her ayetin tefsiri için gerekli olan lugiit ve nahiv bilgileri, kırail.t-ı aşere esas alınarak

nakledilen kıraat vecihleri, ayetler arasındaki münasebet ve insicamı gösteren izahlar, niisih-mensıTh ve nüzı11 sebepleri ile ilgili rivayetler kaydedilmiş ve

devamında ayetin çeşitli ilimlere göre tefsirine geçilmiştir.

Enfsii'l-centin'ın rivayet muhtevası içindeki İsraili haberlerin64 bolluğu, müellifin bu konuda pek ihtiyatlı davranmadığını göstermektedir. Çeşitli tefsir kaynaklarından, değişik vecihleriyle aktarılan İsraili haberler, hiçbir itiraz kaydı, tahkik veya tasnıhe yer verilmeden ayrıntılı bir biçimde nakledilmiştir.

Mesela yaratılış kıssasında; içinde Allah Teala, Hz. Adem ve Havva, dört büyük melek, diğer melekler ve İblis'in birbirleriyle diyaloglarının yer aldığı sahneler,65 cennetten çıkarılma olayında; tavus kuşunun sahip olduğu altı yüz kanattan, yılanın ayakları, çeşitli nakışlarla süslü derisi ve inci gibi dişlerine

kadar pek çok ayrıntı, farklı kaynaklardan gelen farklı vecihlerle tafsilatlı bir biçimde anlatılmaktadır. 66

İnsanın yaratılışını anlatan ayetlerin tefsirine dair kaydedilenler, Müellifin, hem İsraili haberlere ne derece itibar ettiğini göstermesi, hem de onun bu konulardaki bakış açısına örnek teşkil etmesi bakımından kayda

değerdir.

Nisa süresinin birinci ayetinde Allah Teala şöyle buyurmuştur:

' 4L> ~.J \r.. .Jj 4k ~ .J ô~l.J ~ ÜA ~ ~:ııı ~_) ı_,s:ıı (j'lill 4,ıl y .. .1 .... ..; .J lfo :il;-_;

-Ey insanlar! Sizi bir tek neftsen yaratan ve ondan da eşini

yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbiniz' den sakının.'

Eşrefzade, ayette geçen ·;;~\.J ~· ifadesine ·~ı.J J,...,I' şeklinde mana vermiş ve bunu da 'O neft, babanız Adem 'dir.' şeklinde tefsir etmiştir. O bir tek nefsten yaratılan zevc ise Adem'in sol kaburga kemiğinden yaratılan Havva'dır. Adem, tabiatı gereği, kendisiyle ülfet edebileceği bir enis istemiş, akabinde üzerine bir uyku hali galebe etmiş ve bu uyku esnasında onun sol kaburga kemiğinden Havva yaratılmıştır. 67

Allah Teala, Bakara süresinin 28. ayetinde şöyle buyurmaktadır:

' tYı \fol lo.ı.J ~ ~ ~ .ıi:ıı J...<:.S Lo.ı ... wı ~ ü.JAl..;3

J4

roJl_,..I

Allah 'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması

64 İsriiiliyyiit, Yahudilik, Hıristıyanlık ve diğer kültürlerden İsliimiyet'e giren rivayetlerdir. bkz.

Cerrahoğlu, İsmail, Teftir Usi'ılii, Ankara 1991, s. 244.

65 bkz. Eşrefziide, Enisii'l-cenıin, I, 196/b.

66 bkz. Eşrefziide, Enisii'l-ceıııin, I, 196/b, 201/a, 205/a-206/b, 211/a ...

67 Eşrefziide, Eııisii'l-ceıııiıı, III/295/a.

147 Akademik

(15)

BURSALI BiR MÜFESSiR ŞEYH EŞREFzADE IZZETTIN'IN ENTSÜ'L-CENAN TEFSiRi 'BiR GÖNÜL DOSTUNA VÜSÜL'

sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınlar üzerine kavvam (yönetici ve koruyucu) dırlar.'

Eşrefzade, bu ayette zikri geçen 'derece' kelimesinin erkeğin haklarında ve faziletinde ziyadelik anlamına geldiğini ve erkeğin akıl, din ve bu ikisiyle bağlantılı konularda kadına olan üstünlüğünün şüphe duyulmayan hususlardan olduğunu dile getirmiştir.68 Eşrefzade'ye göre Allah'ın erkekleri,

kadınların üzerine kavvam kılmasının nedeni, kadınların varlığının erkeklerin

varlığına tabi olmasındandır. Zira erkek asıl, kadın fürii'dur. Çünkü kadın, erkeğin kaburga kemiğinden yaratılmıştır.69

Enfsii'l-cenan'ın zahiri tefsir muhtevası, tam bir nakilci anlayışla şekillendirilmiştir. Müellif, rivayet ve dirayet tefsir bilgilerini, Ehl-i Sünnet akiiidini yapılandıran klasik tefsir ve hadis kaynaklarından, hiçbir tahlil, tenkit ve değerlendirmeye tabi tutmadan, zayıf ve kuvvetli ayrımına gitmeden nakletmektedir. Müellifin tefsir yöntemine örnek kabilinden aşağıdaki

bilgileri zikretmek faydalı olacaktır.

Bakara süresinin 25. ayetinde Allah Teala şöyle buyurmaktadır:

'İman edip iyi davranışlarda bulunanlara içlerinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele.'

Müellif, bu ayetin tefsiri ile ilgili olarak önce, atifkonusu ile ilgili tefsir bilgilerini, Ebü'l-berekat en-Nesefi'nin Medarilaı 't-tenzfl'i ve Ebı1's-Suı1d

Efendi'nin İrşad'ından, kelimelerin lugavl izahlarını, Tejsfru Kevdşf'den, ayette zikredilen müjdeleme görevinin Hazreti Peygamber'den sonra kimler

tarafından üstlenileceğini Haşiyetü 'ş-Şeylızade' den aktarmış, sonra Uyfınu 't- tefasir' den bir 'amel-i salilı' tanımı nakledip konuyu kelam ilminin temel meselelerinden biri olan amel-iman ilişkisi boyutuna taşımış ve 'Bu ayet, amelin imandan ayrı olduğıııiun bir delilidir. Çünkü amel, iman üzerine

atfedilmiştir. Atıf, muğ{ıyeratııı delilidir.', diyerek sünnl düşünceyi teyid etmiş,

fakat bu konuda, mezhepler arasında cereyan etmiş olan klasik kelam!

tartışmalara yer vermemiş ve sadece, 'bu, ameli imandan sayan Şafii/eri bir reddir.'70 açıklamasında bulunmuştur. Daha sonra, 'amel-i salilı' in Osman b.

Affiin, Ali b. Ebl Talib ve Muaz b. Cebel gibi sahiibeden gelen tanımlarını;

Mealimii 't-tenzfl ve Tejsfrıı Kevaşf' den aktarmış ve en sonunda meseleyi kendi cümleleri ile şu şekilde özetlemiştir:

'Bütün bu görüşlerden anlaşılan şudur: Amel-i salilı, içinde riya, kibir, ııcb, kin, haset, nefret vediişmanlzk bulunmayan (şeydiı~.

Onda hilm, tevazu, meskenet ve ihsan vardır. Yani aınel-i salilı,

68 Eşrefziide, Enisii'l-ceniin, I/579/b.

69 Eşrefziide, Enisii'l-ceniin, III/483/a.

70 Eşrefziide, Enisü'l-ceniin, I, 14 l/b.

148 Joumal of Academic -----~----Studies

(16)

Fatma ÇALIK Yıl: 14, Sayı: 53 Mayıs 2012-Temmuz 2012

hilm, havfullah, farzları vaktinde cemaatle eda, nafilelerle

meşguliyet, yetim, fakir ve miskine ihsan, masiyetten tevbe, Allah 'ın rızasını isteyerek ve cezasından korkarak gözyaşı

dökme, bdbııllaha iltica, Nebf (a.s.) ye iktida, siinnet-i seniyyeye uygun amel, şeriat-z mutahharanzn iktizasınca hareket etme, adem-i gaflet, taat ve ibadetin ve biikanzn kesretiyle miiıuicaat,

namaz ve zikrin kesretiyle kalpten masiva sevgisini çıkarıp oraya mahabbetııllalız yerleştirerek dua etmektir. 71

Enfsii'l-cenan'ın başlıca tefsir kaynaklan, Ebu Bekir Muhammed en-

Nakkaş (ö. 351/962)'ın Tejsfrıı Nakkaş (Şifaıı 's-sııdur)'ı, Ebu Leys es- Semerkandi (ö. 375/985)'nin Tejsfrıı 'l-Kıır'ani 'l-azfm'i, Ebu İshak es- Sa'lebl'nin (ö. 427/1036) el-Keşf ve'l-beyan 'an tejsfri'l-Kıır'an'ı, Beğavi (ö.

516/1122)'nin Mealimii 't-tenzfl'i ve Celiileddin es-Suyüti (ö. 9 ll/1505)'nin Diirrii 'l-mensurfi't-tejsfri bi 'l-me 'sflr'udur.

Eserin dirayet tefsir kaynaklan, Ebu Hafs Ömer en-Nesefi (ö.

537 /1142)'nin Ki tabii 't-teysfr fi 't-tejsfr'i, Fahreddin Riizi (ö. 606/1209)'nin Tejsfr-i kebfr'i, Necmeddin Dil.ye (ö. 654/1256)'nin Balını 'l-hakazk ve '!-metini fi-tejsfri-'s-seb 'i 'l-mesani (Te 'vflatii 'n-necmiyye)'si, Ahmed b. Yusuf el-Kevaşi

(ö. 680/1281 )'nin Tebszratü 'l-miitezekkir ve tezkiratii 'l-miitebessir'i, Kadı

Beyzavi (ö. 685/1286)'nin Env4rzı 't-tenzfl ve esrarıı 't-te 'vfl'i, Ebu'l-Berekat en-Nesefi (ö. 710/131 O)'nin Medarikzı 't-tenzfl ve Jıaktizkzı 't-te 'vfl'i, Ali b.

Muhammed el-Hazin (ö. 741/1340)'in Liibdbii't-te'vfl'i, Sadeddin Teftazani (ö. 793/1391)'nin Keşfii'l-esrar ve 'zddetii'l-ebrar'ı, Ali b. Muhammed el- Haddad (ö. 800/1398)'ın Keşfii 't-tenzfl fi talıkfki 'l-mebdhis ve 't-te 'vfl (Tejsfrıı

Haddadf)'i, Şihabuddin Sivas! (ö. 803/1401 )'nin Uyılnıı 't-tefiisir li'l-fiızalai 's- semasir'i, Abdürreazzak el-Kiiş1 (ö. 887 /1482)'nin Te 'vflatii 'l-kaşaniyye'si,

Hüseyin b. Ali el-Kaşifi (ö. 900/1482)'nin Mevahibü'l-'aliyye'si, Ebu's-Suud Efendi (ö. 982/1574)'nin İrşadii akli's-selfm'i, Celaleddin el-Mahalll (ö.

864/1460) ve Celiileddin es-Suyütl'ye ait 'Tejsfrıı Celaleyn, Ebu Hafs Ömer b.

Ali (ö. 879/1475)'nin el-Liibdb fi ıılfımi'l-kitiib (Tejsfrıı İbn Adil)'ı ve İsmail

Hakkı Bursevi (ö. 1138/1725)'nin Rfılııı 'l-beyan'ıdır.

Eserin hem rivayet hem de dirayet muhtevası ağırlıklı olarak hadis kültürüne dayanmaktadır. Fakat müellif çok önem verdiği bu sahada birinci el kaynak kullanmamış, Kütüb-i sitte hadislerini, Suyüti'nin Cem 'u 'l-ceviimf ve Cami 'ıı 's-sağfr'i ve Beğavi'nin Mesabilnı 's-sünne'si gibi hadis cem

kitaplarından, Münavi (ö. 1031/1621 )'nin Feyzıı '!-kadir, Muhammed Tebrizi (ö. 737/1336)'nin Mişkatü'l-mesabih ve İbn Melek (ö. 821/1418)'in

Mebdrikzı 'l-ezhdr fi şerhi meşiirık'l-envar'ı gibi· hadis şerhlerinden veya

71 Eşrefzade, Enisü'l-ceniin, I, 141/b.

149

(17)

BURSALI BiR MÜFESSiR ŞEYH EŞREFzADE IZZETIIN'IN ENİSÜ'L-CENAN TEFSiRi 'BiR GÖNÜL DOSTUNA VÜSÜL'

Diiırü '!-mensur, Mealimii 't-tenzfl, Tejsfru Kevaşf ve Medariku 't-tenzfl gibi tefsir kaynaklarından nakletmiştir. Tasavvuf muhtevalı hadis ve haberler ve

bunların şerhleri için Gazali (ö. 505/111 l)'nin Mişkatü 'l-envaı;'ı, Münziri (ö.

656/1258)'nin Kitabü't-terğfb ve't-terlıfb'i, Ebı1 Leys es-Semerkandi (ö.

375/985)'nin Tenbflııı 'l-ğafilfn'i, İbn Seyyid Ali'nin Şerlııı şir 'ati 'l-İsldm'ı, Kiidi Iyaz (ö. 54411149)'ın Şifa'sı ve Elıddfsıı 'l-erba 'fniyyet, Hadfsıı 'l-erbafn,

Şerlıu Jıadfsi 'l-erbafn, Seb 'zyyat, es-Seyrıı 'ş-şerife gibi kaynaklardan

faydalanılmıştır.

Enfsii'l-cenan'daki tasavvuf muhtevalı hadis ve haberler, yoğun bir hadis edebiyatı ile zenginleştirilmiş, tahkiye edilmiş rivayetlere geniş yer

verilmiştir. Diyaloglarla örülü bu anlatım biçiminin başlıca konuları, Hz.

Peygamber'in, mahşer yerinde, şefaat hakkını kullanırken yaşanacak olanlar veya cennette, diğer peygamberlere olan üstünlüğünü anlatan sahnelerdir.

Balını '!-esrar, Bid{ıyetii 'l-lıid{ıye, Cami 'ıı 'l-hikayat, Cennetü 'l-ıırefa,

Dfvanii 'l-edeb, Enfe 'ıı 'l-mecalis, Enfsii '!-vahdet ve celfsü '!-halvet, Halisatii 'l- Jıak{ıyık, Hayatıı 'l-kıılub, 'Ikdıı 'd-dürer ve'!- 'alaf, İnsanıı '!-'uyun, Meşari 'ıı 'l-

eşvak, Minlıdcu 'l-ııbbdd, Minlıdcii 'l-zakirfn, Mulıanınıediyye, Nazmıı 'l-fer{ıyid, Ravnekıı 'l-mecalis, Ravzatii 'l-ahyar, Ravzatü '!-cemal, Ravzatü 'l-nıüttakfn,

Ravzatii '!-ulema, Ravzatii 'r-reyyahfn, Sandukıı esrari '!-evliya, Sefinetü 'l- ebrar, Şerlııı lıadfs-i erbafn, Talıyfr, Uyunıı 'l-mecalis, Zehrıı 'l-abidfn,

Zelıratü 'r-riyaz bu tür rivayetler için başvurulan temel kaynaklardır.

Enfsii'l-cenan'ın işari tefsir muhtevası, genel muhteva içinde ağırlıklı

bir yere sahiptir. Ayetin rivayet ve dirayet tefsir bilgileri nakledildikten sonra konu işari tefsir boyutuna taşınmış ve genellikle İsmail Hakkı Bursevi'nin

"Rülııı'l-beyan'ı ve Necmeddin Daye'nin Te'vflatü'n-necmiyye'sinden, daha az

sıklıkta da Kaşani'niiı Te 'vflat'ı ve Kuşeyri (ö. 465/1072)'nin Letaifu 'l-

işarat'ından yapılan nakillerle ayetlerin işaret ettiği manalar üzerinde

durulmuştur. Enfsii'l-cenan'da, ayetin zahiri manasından yola çıkılarak yapılan

bir işari tefsir örneği şöyledir:

' .. .İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.' (el-Araf,7/157)

Müellif, ayette geçen 'feldlı' lafzının, İbn Abbas, Katade ve İbn Kenan'dan gelen mana vecihlerini kaydettikten sonra 'kfle' ibaresiyle beş ayrı

tefsir vechi zikretmiş ve arkasından 'hasılı bu sözler şu üç şeye racidir' diyerek zahiri tefsir izahlarını, aşağıda zikredilen işari manalar ile

zenginleştirmiştir. Eşrefzade'ye göre 'felah' lafzının raci olduğu manalar

şunlardır:

1- 'Feldh ', zafer kazanmak demektir. Yani, felaha ermiş olanlar, nefslerini kahrederek zafer kazanmış, hevasına tabi olmamış olanlardır. Onlar, dünyaya karşı zafer kazanmışlar, onun süslerine aldanmamışlar ve oradan

150 Journal --ofAcademic---

Studies

Referanslar

Benzer Belgeler

• Eğitim düzeyi yüksek olan çocukların dindarlık düzeyi, eğitim düzeyi düşük olan çocukların dindarlık düzeyine göre daha yüksektir.. • Sosyo-ekonomik

&#34;A.Yesevi'de Mistik Unsurlar'' Üzerine ltalya'da Yapılan Bir Doktora Çalışması &#34;Venedik'te Bir Yesevi Dervişi&#34;.. Türkler'de kadın-erkek ilişkilerinin diğer İslam

sistem o.larak kabul edilen Bektaşilerden farklı olduğu, sahada yapılan gözlem ve görüşme yoluyla elde edilen verilere dayandırılarak ortaya kondu. Alevi

Nitekim 1597 tarihli tahrirde; Koca Kamçı, Deli Kamçı ve Hayali Dere üzerinde 1530 tahririnde 19 değirmen bulunur- ken, 1597 tahririnde bu sayı; 100 mülk değirmeni, 90

Ancak günümüzde dindar olarak vasıflandırdığımız kadınların aile içi, komşu ve akrabalarına yönelik davranışları,~~ zaman gerçek dindarlikla

etmiştir. Metodolojik açıdan Nursi'nin tecrübi bilimlere bakışıyla pozitivizmin bir çok farklı yönleri vardır: Pozitivizm, Allah'ı ve bütün dini prensipleri inkar

kaynaklanabilir. Farklı iki bulguya rağmen ortaya çıkan önemli birkaç nokta vardır. Onlar da, öğrencilerin ölüm kaygısı düzeylerinin normalin üzerinde olduğu 15 ,

kimselere vatandaşlık hakkı tanırken 20 diğ6r yandan da bunların hukuki durumları hakkında hiçbir endi.şe taşımıyordu~ Fertlere birer ayrıcalık gibi dağıtılan