• Sonuç bulunamadı

Mayıs Temmuz 2013 vıı : ıs, sayı : 57. May July 2013 Volunie: 1 5 Number : 57

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Mayıs Temmuz 2013 vıı : ıs, sayı : 57. May July 2013 Volunie: 1 5 Number : 57"

Copied!
15
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

vıı ıs , sayı : 57

May 2013 - July 2013

Volunie: 1 5 Number : 57

(2)

SAİD NURSİ VE DİNDARLAŞTIRILMADA POZİTİF BİLİMLERİN ROLÜ

Ahmet Faruk KILIÇ*

Özet

1876-1960 yılları arasında yaşayan Said.Nursi, çok geniş bir dini hareketin kııntcusudur. Klasik İslami eğitim geleneği içinde yetişen Nursi, gençlik yıllarında pozitif bilimler denen modern bilimlerle de ciddi şekilde

alakadar olmuştur. Matematik, Fizik, Kimya, Astronomi, Coğrafya, jeoloji,

Doğa Tarihi ve Zooteknoloji gibi bilimleri kendi gayretiyle okumuştur. Bu çerçevede matematikteki olasılık hesaplarına dair küçük bir kitap da yazmıştır.

Nursi, ilerleyen yıllarda yazdığı dini kitaplarında, pozitif bilimlerin verilerini de kullanmıştır. Nursi, genel yaklaşım olarak pozitif bilimlere karşı değildir.

O, pozitif bilimlerin dinsizliğe alet edilmesine karşıdır. Bu bağlamda büyük bir mücadele venniştir. Nursi, pozitif bilimlerin inançsızlığa yol açmaması için çok pratik bir metot geliştinniştir. Onun bu metodolojisiyle pozitif bilimler;

dindarlaştıran bir hale dönüşmüştür. Böylece o, din bilimleriyle pozitif bilimleri aynı potada eritmeye çalışmıştır. Nursi 'nin bu tavrı, yeni bir bilimsel paradigma oluştunnuştur. Bu anlayış, dünya çapındaki eğitim:faaliyetlerine de

yansımıştır. Bu makalede, Nursi 'nin pozitif bilimlere getirdiği bu yeni yaklaşım

ele alınmaya çalışılmaktadır.

Anahtar Sözcükler: Pozitivizm, Pozitif Bilimleı~ İnsanlık Dini, Tabiat Bilimleri, Paradigma.

• Doç. Dr., Sakarya Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Din Sosyolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, E-Posta: akilic@sakarya.edu.tr, Tel: 0542 520 94 68

(3)

Said Nursi And The Role Of Positive Sciences In Increasing Religious

Consciousness

Abstract

Said Nıırsi, (1876-1960) is the foıınder ofa widespread religioııs movement in Turkey. After receiving tlıe classical tradition of fslamic education, Nıırsi was serioıısly concerned with the so-called positive sciences in his yoııth. He stııdied throügh his own efforts Mathematics, Plıysics, . Chemistry, Astronomy, Geography, Geology, Natııral Hist01y, and Zoology. Jn tlıis context, he alsa wrote a. small book aboııt the mathematics of probability calcıılations. Besides, Nıırsi wrote religioııs books in later years ıısed freqııently the data of positive.science_s inhis works. Nıırsi was not against the

positive sciences. He was agaınst tlıeır ııse as a tool of atlıeismc-Jn this context, he made great efforts. Nıırsi developed a veıy practical method to avoid · unbelief in the positive sciences. !n his methodology positive sciences he{d the ability to transform infidelity into piety. This became the emeıgence ofa

new

scientific paraçligm. Tlıis ıınderstanding is rejlected in edııcational activities aroıınd the world. This article focııses on how Nıırsi broııght this new . approaclı to the positive sciences.

. Key Words: Positivism, Positive Science, Religion of Hıımanity, Natııral Science, Paradigm. \

GİRİŞ

Pozitivizm, bilginin sadece duygusal tecrübe yoluyla elde edilebileceğini savunan felsefi bir akımdır. Buna gpre, metafizik spekülasyonlar, öznel ya da içgörüye dayalı bilgiler, saf mantıki analizler;

gerçek bilginin alanı dışında görüldüklerinden dolayı reddedilir. Pozitivizme göre, bilgi edinmenin doğru yolu olarak, sadece fiziki bilimlerin metotları kabul edilir. Bundan dolayı, sosyal bilimler de fiziki 'bilimlerin metot ve modellerini kullanmalıdır. Auguste Comte (1798-1857) pozitivizmin kurucusu olarak kabul edilınektedir fakat o, David Hume ve Claude H. Saint-Simon'un yazılarından da etkilenıniştir.1 . ·

ı George A. & Achilles Theodorson,. (1979). A Modern Dictionary of Sociology, New York,

s.306.

38 Journal of Academic

(4)

Pozitivizme göre, doğrudan doğruya deneyle sağlanmayan her bilgi teolojik veya metafiziktir; hayal mahsulüdür. Dolayısıyla pozitivizm, metafiziğe ve dine cephe almıştır.2 Pozitif felsefe, gözlenebilir olgular ve onlar .

arası ilişkiler dışında, hiçbir şeyin bilgisine sahip olamayacağımız inancına

dayanır.3 Pozitif bilimden başka bilim yoktur.4 Pozitivizm de tıpkı aydınlanma

düşüncesi gibi tanrı merkezli bir düzenden insan merkezli bir düzene geçişi savunmuştur. A. Comte'a göre olayları dinle izah etme devri (teolojik dönem) çok eskilerde kalmıştır. Bundan sonra insanlığın kurtuluşu ve toplumsal düzenin sağlanması pozitif bilimler sayesinde olacaktır. ·

Pozitivizme Dayanan İnsanlık Dini

A. Comte, yııkarıdaki görüşünü meşhur üç hal kanunuyla (teolojik, metafizik, pozitif) izah etmektedir. Teolojik dönemin.bazı basamakları vardır.

Buna göre teolojik düşünüşün en ilkel şekli olan fetiŞizm, bütün varlıkları canlı saymakta ve olaylar bunlar tarafından yönetilmektedir. İkinci basamak olan politheizm'de (çok tanrıcılık) olaylar, görülmeyen varlıklar tarafından

yönetilmektedir. Üçüncü basamakta monotheizm (tek tanrıcılık) olaylar tek bir Tanrı tarafından yönetilmektedir. Evren bı.i tek Tanrı tarafından yaratılmış ve her şey onun yaratmasıyla devam etmektedir. Gerektiğinde bu Tanrı kendisinin

yaratmış olduğu düzeni mucizelerle bozabilmektedir. Metafizik dönemde ise, tanrıların istekleri gizli güçler şekline girer. Örneğin, cisimlerin düşmesi, gizli güçlerin doğal yerlerini bulma çabası olarak değerlendirilir. Dolayısıyla bu dönemde tabiata bir sürü eylem ve özellik yüklenir. Pozitif dönemde ise, teolojik ve metafizik dönemdeki belirsizlikler ortadan kalkar. Artık olaylar fenomenler arasındaki pozitif yasalarla izah edilir.5

Comte'a göre bilimler, siyasi ve sosyal yapılar bu üç dÇ>neıni geçirirler.

Feodalite, teolojik düşüncenin özelliğidir. Doğal hukuk da metafizik

düşünmenin karakteristik özelliğidir. Pozitif dönemdeki hukuk ise, sosyal

olayları ve pozitif biliıni esas alan ... hukuktur. Ona göre geleceğin pozitif devletinde filozoflar ya da sosyologlar egemen olacaktır.6 Ona göre Rönesans'la teolojik çağdan me.tafizik çağa, Fransız devriıniyle de pozitif çağa

geçilmiştir. 7

İnsanlığın ev:rirriinde en önemli etmen hep din olmuştur. Din her çağda insanları birbirine bağlamış, topluma düzen venniştir. İnsanlığı, geçirdiği bu

bunalım ve kargaşadan kurtarmak için, yine ona din bulmamız gerekir. Fakat,

2 Bkz. S. Hayri Bolay. (1990). Felsefi Doktrinler Sözlüğü, Ankara, s.214.

3 Russel Keat, John Urry. (2001). Bilim Olarak Sosyal Teori, Çev., Nilgün Çelebi, Ankara, s.119.

4 Orhan Hançerlioğlu. (1998). Felsefe Sözlüğü; İstanbul, s.289.

5 Bkz. Macit Gökberk. (1990). Felsefe Tarihi, İstanbul 1, s.466.

6 Bkz. Gökberk, Felsefe Tarihi, s.467,468.

7 Nurettin Şazi Kösemihal. (19~9). Sosyoloji Tarihi, İstanbul, s.157.

(5)

fetişizmin, çoktanncılığın ve tektanncılığın modası çoktan geçmiştir. Bu gün ileri sürülecek dinin sadece kabul edilebilir olması yetmez, onun pozitif gerçeklere dayanması ve kanıtlanabilir olması da zorunludur. Comte, kendine göre bu koşulları taşıyan insanlık dininin daha doğrusu -Sociolatrie- denen topluma tapma dininin kurucudur. Bu dinin tanrısı adından da anlaşılacağı

üzere insanlıktır. Comte, insanlık deyince gelmiş geçmiş, bu gün yaşayan,

ileride yaşayacak olan insanların tümünü anlar. Başka bir deyimle tapılacak - Büyük Varlık-, -Ulu Varlık- insan ırkıdır.8 Comte, böylece yeni bir ilah

bulduğuna inanmaktadır: "Rahip-Kızım biz ona (insanlığa) eski Allah'a· karşı olduğu gibi hoşa gitmek için değil, kendimizi daha iyileştirerek ona daha iyi hizmet etmek için ibadet ediyoruz."9

Onun kurmuş olduğu bu insanlık dini şu üç temele oturmaktadır: İlke

(prencipe) olarak aşk, temel olarak düzen (ordre), amaç olarak ilerleme (progres). Conite'a göre insanlık, bir soyutlama· (absraction), metafizik bir nesne (entite) değildir. Tersine birey bir soyutlamadır. İnsanlık, bizi bugünkü halimize ulaştıran ve geleceğe doğru akan kuşaklardır. Öyle'ki biz onda, o da bizde yaşamaktadır. Ölümsüzlüğe ancak onun yoluyla, ancak ona yardımcı olduğumuz oranda kavuşacağız. İnsanlık, canlılardan çok. ölülerden meydana gelmiştir.10 İnsanlığa, hiçbir insanüstü varlığa dayanmayan ve insan sevgisinden doğan yeni bir insanlık dini gereklidir. Bu din, pozitif nedenlerin üstüne kurulmalı, teolojiye ·olduğu kadar metafiziğe de sırt çevirmelidir.

İnsanlık dini, nereden geldiğimizi ve nereye gideceğimizi düşünmeden, kısa hayatımızı daha yaşanılır bir hale yani pozitif hale koyacaktır. Buysa, birbirimizi sevmekle birbirimiz için yaşamakla gerçekleşecektir. Comte'a göre, insanlığı, bir insanı sevdiğimiz gibi sevmeliyiz. 11

İnsanlık dininin ibadetlep, Comte'un hayran old~ğu Katoliklikten

uyarlanmıştır. Onun teslis inancı insanlık dinine; Ulu Varlık, Feza (Büyük Çevre) ve Dünya (Büyük Fetiş) şeklinde yansımıştır. Dinin başında

Katoliklikteki Papa gibi, yanılmaz ve şaşmaz bir büyük pozitivist papaz vardır.

Katolikliğin koruyucu melekleri, çevremizdeki kadınlardır. Çocuk 14 yaşında

pozitivist papazların eğitimine verilir. 21 yaşında eğitim tamamlanır, 42 yaş

olgunluk, 63 de emeklilik çağıdır. Bu çağların her birinde törenler yapılır.

Ölümden 7 yıl sonra büyük bir törenle ölünün hesabı görülür, layıksa Büyük

Varlıkla birleşir. İnsanlık dininin azizleri büyük adamlardır. Aylardan her birine on üç büyük adamın ismi verilmiştir. Musa, Homere, Aristoteles, Arkhimedes, Cesar, Saint Paul, Charlemagne, Dante, Gutenberg, Shakespeare,

8 Kösemihal, Sosyoloji Tarihi, s.157,158.

9 Augute Comte. (1986). Pozitivizm İlmihali, Çev., Peyami Erman, İstanbul, s.42.

10 Kösemihal, Sosyoloji Tarihi, s.l 58.

11 Hançerlioğlu, a.g.e., s.289.

40 Journal of Academic

(6)

Deskartes, Frederic II ve Bichat. Ona göre, her merkezde değişmez bir plana göre yapılmış -Pozitivist Tapınaklar- ve yanında da bir kolej kurulacaktır.

Kolejin başında bir papaz ve birçok vekili olacaktır. Comte'un kurmaya

çalıştığı bu dininin amacı, bilimlerin soyut gerçeklerini, duygusal bir biçime sokarak geniş yığınlara yaymaktır. Böylece pozitif felsefe, teoloji ve

metafiziğin yerine geçecektir. Comte; Tanrı insanlıktır, demekle kendince, Tanrıyı gökten yere indirmiş, gözlenebilir bir varlık haline sokmuştur.12

Comte, kurmuş olduğu bu yeni dine, diğer insanlan davet etmekten de . geri kalmamıştır. O, özellikle Müslümanların bu dine daha çabuk gireceği inancındadır. Ona göre Kitabı Mukaddes, Kur'ana bir hazırlıktır. Kur'an ve Hz. Muhammed de Pozitif ya da İnsanlık Dinine bir hazırlıktır.13 Comte, 1853

yılında Osmanlı Sadrazamı Reşit Paya'ya bir mektup yazarak, bütün Osmanlı

ve İslam dünyasını İnsanlık Dinine davet etmiştir:"' ... Uzun asırlardan bu yana

Şark ve Garp, bugüne dek hiçbir biçimde ona erişmiş olmaksızın, aynı şevki~

evrensel dini arıyor ... İşte hem bireysel hem kolektif insan varoluşunun

bütününü pozitif bir imanda tam manasıyla kucaklamak üzere her türlü teolojik

inancı bertaraf etmek suretiyle, beni hakiki manada evrensel dinin keşfine sevk eden temel tespit budur ... İnancının daha yalın ve yönetiminin daha pratik

oluşu gereği gerçekliğe daima daha bir eğilimi oluşundan dolayı Katolikliğin dehasına göre İslam'ın dehası, pozitivizmin nihai hükümranlığına daha az

karşıt olsa gerektir ... Her ne kadar pozitif din, gerektirdiği hazırlıkların bütünü

uyarınca sadece Garpta ortaya çıkabilınişse ·de, İslam' ı, Şarkı onun nihai kabulüne en iyi surette hazırlamış olarak kabul etmek gerekir ... İslam'dan

-pozitivizme doğru intikal etmek suretiyle Müslümanlar, kendilerini büyük peygamberlerine a:it hayranlık verici amaçların takipçileri olarak

hissedeceklerdir ... "14 ,

Pozitif Bilimler ve Osmanlı ·

Osmanlı' da Batı tarzı. eğitim, yenilgileri durdurmak amacıyla 1773

yılından itibaren açılan askeri okullarla başlamıştır. Amaç, talebeye müsbet ilimleri öğretmektir .. Bundan dolayı hendese ismi altında riyazi bilimler okutulmuştur.15 İlk sivil mektepler ise 1838'den itibaren açıİmaya başlamıştır.16 1840' dan itibaren askeri ve sivil okulların programına Fransızca

12 Bkz. Kösemihal, Sosyoloji Tarihi, ss.158-159, 161.

13 Bkz. Auguste Comte. (2008). İslamiyet ve Pozitivizm, Haz. Christian Cherfils, Çev., Özkan Göze, İstanbul,

s.9,10.

14 Auguste Comte, İslamiyet ve Pozitivizm, s.25,26.

15 Bkz. Osman Ergin. (1977). Türkiye MaarifTarihi, C. 1-2, İstanbul, s.30'&.

16 Bkz. Ergin, Türkiye Maarif Tarihi, s.375.,425.

(7)

dersi konrnuştur.17 1834'te açılan Harbiye mektebinden çıkanlar tahsillerini tamamlamak üzere Viyana, Paris ve Londra'daki askeri mekteplere

gönderilmişlerdir. Üstelik, Paris'te 40 öğrenci kapasiteli bir Mektebi Osmani

açılmış fakat ekonomik ve siyasi güçlükler yüzünden kapatılmıştır. Bu

sıralarda Avrupa' daki öğrencilerin sayısı arttıkça, orada onları dini terbiye açısından da kontrol etme :fikirleri de ortaya atılmıştır.18

Bundan sonra Osmanlı eğitim sisteminde tecrübi bilimlerin gitgide

arttığı görülmektedir. İlerleyen yıllarda pozitivizmin taraftarları da ortaya

çıkmaya başlar. Hilmi Ziya Ülken, Osmanlı'da pozitivizm hareketini Serveti Fünun dergisinin 1890'larda kurulmasıyJ.a başlatır.19 Bununla birlikte, pozitivizmin Türkiye'ye Tanzimat Fermanı'nın ilanından sonra girmeye

başladığını savunmak da mümkündür. Münif Paşa, Şinasi, Yusuf Kamil Paşa, Nanıık Kemal, Ziya Paşa gibi aydınlar şöy.le ya da böyle pozitivizmin Türkiye'ye girişine yardımcı olmuşlardır. Ayrıca Yeni Osmanlılar ve İttihat ve Terakki Cemiyetleri'nin de bu bağlamda çok önemli etkileri olmuştur.20 Öte yandan Türkiye'de Beşir Fuat, Ahmet Rıza, Salih Zeki, Rıza Tevfik, Hüseyin Cahit gibi doğrudan doğruya pozitivizmden etkilenen aydınlar da varcm;.21

Ahmet Rıza'nın pozitivizmi benimsemesi, onun muhalifleri tarafından

dinsizlikle suçlanmasına sebep olmuştur. Jön Türklerden Şerif Paşa eserinde, A. Rıza'nın Pozitivizm Dini'nin bir müridi olduğıın11 yazar. Bununla ilgili olarak, A. Rıza'nın Pozitivizm Cemiyeti başkanı Pierre Lattife'ye 31 Ekim 1906 tarihinde gönderdiği mektubun suretini yayınlamıştır. Mektubunda, - benim aziz dindaşım- diye başlayan A. Rıza, Aı:aplar'ın medine'ye gelip Hz.

Muhammed'le müşerref oldukları gibi, kendisinin de Paris'e gelişinde pozitivist liderlerle müşerref olup pozitivizm dinine girdiğini. yazar ... ·şerif Paşa'ya göre A. Rıza, Türkiye' de Auguste Comte'nin halifesi idi. Ramsuar ise eserinde, A. Rıza'nın İslamiyet'i Comte felsefesine en uygun din olarak nitelendirdiğini yazar.22

Pozitivizmin Osmanlı'ya bu girişinden sonra ona yönelik reddiye ve

eleştiriler de gecikmemiştir. Bunlardan birisi Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi(l865-1914)'ninl909'da basılan -Huzuru Fende Mesaliki Küfü.r-

kitabında yaptığı eleştirilerdir. Ahmet Hilmi, bu kitabında pozitiY.izı:nin de ateizm, materyalizm gibi inkarcı akımlara sebep olabilece_gini savunmakta ve onun eleştirisini yapmaktadır.23 Hilmi'ye göre Comte, üç ha1 kanunu teorisinde

17 Ergin, Türkiye Maarif Tarihi, s.427.

18 Bkz. Ergin, Türkiye MaarifTarihi, s.454-456.

19 Hilmi Ziya Ülken. (1966). Türkiye' de Çağdaş Düşünce Tarihi, İstanbul, s.135.

20 Bkz. Murtaza Korlaelçi. (1986). Pozitivizmin Türkiye'ye Girişi, İstanbul, s.201-215.

21 Bkz. Korlaelçi, Pozitivizmin Türkiye'ye Girişi, s.226.

22 Süleyman Kocabaş. (1991 ).Kendi İtiraflarıyla jön Türkler Nerede Yanıldı?, İstanbul , s.4 7.

23 Bkz. Ülken, Türkiye' de Çağdaş Düşünce Tarihi, s.284.

42 Joumal of Academic

(8)

aşın gitmeseydi, belli oramla ilme hizmet etmiş olurdu. Fakat o, -İlim, başarılı hizmetlerinden dolayı teşekkür ettikten sonra Tanrı 'yı l;ıürrnetle sınırına kadar sürdü- gibi sözler söylemiş ve bundan dolayı da küfürle itham edilmiştir.24

18501lerden sonra gerek Avrupa'da gerekse Türkiye'de pozitif bilimlerle çok meşgul olan insanların dine karşı duyarsızlaştıkları, hatta olumsuz baktıkları gözlenmiştir. Bu durum muhafazakar kesimlerde pozitif bilimlere karşı bir güvensizlik, hatta düşmanca tutumların doğmasıha sebep . olmuştur. Böyle kimseler çocuklarını bu bilimlerden uzak tutmaya

~alışmışlardır.

Said Nursi ve Pozitif Bilimler

O dönemde yaşayan birçok dindar aydın gibi Said Nursi (1876-1960) de pozitivizm ve materyalizm problemiyle ilgilenmek zorunda kalmıştır.

Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçişle birlikte Türkiye'de pozitivizm ve materyalizmin etkisi daha da artmıştır. 3 Mart 1924'te çıkarılan Tevhidi Tedrisat Kanunundan sonra, dini eğitim veren medreseJer kapanmış, devlet

okullarında pozitif bilimler başat bir konuma yükselıni§, din ile ahlak birbirinden ayrılmaya çalışılmış, Batı'dan esinlenilerek hazırlanan kitaplarda

"yaratıcı tabiat" gibi kavramlara yer verilıniştir.25

Daha çocukluğunda dini ilimler alanında çok ileri bir seviyeye ulaşan

Said Nursi,26 1893-94'ten itibaren Van Valisi'nin konağında bir çeşit dini

danışman olarak kalmaya başlamıştır. Nursi, bu yıllarda tarih, coğrafya,

matematik, jeoloji, fizik, kimya, astronomi gibi bilimleri de okumaya

başlamıştır. Konağın kütüphanesi, muhtemelen ona logaritma, kozmoğrafya,

inorganik kimya, beslenme, zooteknoloji, doğa tarihi, atoıİı.ların hareketleri gibi modern bilim metinlerini de inceleme inıkanı vermiştir. Said Nursi'nin yeni · laik bilimleri kavramada gösterdiği hız ve yüksek başarı nedeniyle kendisine, Bediüzzaman (zamanın eşi bıllunmaz kişisi) lakabının verildiği de bilinmektedir.27 Nursi, bu yıllarda coğrafya, matematik gibi bilimlerde de mübahaselere (bilimsel yarışlara) katılmakta ve bu bilimlerin uzmanı olan

24 Ahmet Hilmi. (2008). Allah 'ı İnkar Mümkün müdür?( Huzuru Fende Mesaliki Küfür), Çev.

Ahmet Almaz, İstanbul, s.62,63.

25 Bkz. Ahmet Faruk Kılıç. (2007). Türkiye 'de Dünyevi Alı/aka Geçiş Denemeleri, Dem Dergisi I, İstanbul , s.34-40.

26 Bkz. Bediıızzaman Said Nıırsi. (1996). Riselei Nur Külliyatı, C. 2, Tarihçei Hayatı, Yeni Asya Yay., İstanbul,

s.2122-2129.

27 Bkz. Şerif Mardin. (1992). Bediüzzaınan Said Nıırsi Olayı, Çev., Metin Çulhaoğlu, İstanbul, s.124-126.

(9)

r~kiplerini yenmektedir. Onun bu sıralarda matematikteki olasılık hesaplarına dair küçük bir kitap yazdığı da bilimnektedir.28

Said Nursi, pozitivizm ve materyalizm gibi akımlardan dine gelebilecek

zararların klasik argümanlarla yeterince durdurulamayacağı kanaatindedir. Ona göre eski argümanların tazelenmesi için müsbet bilimlerin (fünun) de incelenmesi gerekmektedir. Nursi, 1895'lerde Van'da iken bu görüşleri

savunmaya başlamıştır.29

Nursi, Cumhuriyet sonrası fen ve felsefeden gelen itik.adi ve ameli problemlere yoğunlaşmıştır. Temel eseri olan Risalei Nur Külliyatı bu amaÇla

yazılmıştır. Ona göre külliyat, bu tür hastalıklara karşı Kur'andan alınmış çok etkili bir ilaç gibidir. O, Mektubat isimli kitabının beşinci mektubunda şöyle

demektedir:

"Bilirsiniz ki, eğer dalalet cehaletten gelse, izalesi kolaydır. Fakat dalalet fenden ve ilimden gelse, izalesi müşküldür. Eski zamanda ikinci kısım

binde bir bulunuyordu. Bulunanlardan · ancak binden bir( irşadla yola gelebilirdi. Çünkü, öyleler kendilerini beğeniyorlar. Hem bilıİıiyorlar, hem kendilerini bilir zannediyorlar. Cenab-ı Hak şu zamanda, i'caz-ı Kur'an'ın

manevi lemeatından olan malilm Sözleri, şu dalalet zındıkasına bir tiryak hasiyetini vermiş tasavvurundayım." 30

Said Nursi'nin pozitif bilimlerle ilgili ana yorumlarından birisi Meyve Risalesinin Altıncı Meselesinde geçmektedir. Nursi, burada 1940'lann başında

Kastamonu'da kendisini ziyarete gelen bazı lise öğrencilerine nasihat vermektedir. Öğrenciler ona Allah'ı sormuşlardır. Çünkü okudukları okullardaki öğretmenler derslerde Allah'dan hiç bahsetmemektedirler:

Kastamonu'da lise talebelerinden bir kısmı yanıma geldiler. "Bize Halıkımızı tanıttır; muallimlerimiz Allah'tan bahsetmiyorlar" dediler.31 Nursi onlara, okullarda okunan her pozitif bilimin, aslında kendi dilince Allah'ı anlattığını söylemiş ve öğrencilere bu unutulınuş dili şöyle öğretmiştir:

Sizin okuduğunuz fenlerden her fen, kendi lisan-ı mahsusuyla mütemadiyen Allah'tan bahsedip Halıkı tanıttırıyorlar. Muallimleri değil, onları dinleyiniz. Mesela, nasıl ki mükemmel bir eczahane ki, her kavanozunda harika ve hassas rnizanlarla alınmış hayattar macunlar ve tiryaklar var;

şüphesiz gayet maharetli ve kimyager ve hakim bir eczacıyı gösterir. Öyle de, küre-i arz eczahanesinde bulunan dörtyüz bin çeşit nebatat ve hayvanat

28 Bkz. Nursi, Riselei Nur Külliyatı, C. 2, s.2129,2130.

29 Bkz. Mardin, Bediüzzaman Said Nursi Olayı, s.126.

30 Nursi, Riselei Nur Külliyatı, C. 1, s.355.

31 Nursi, Riselei Nur Külliyatı, C. !, s.954.

44 Joumal of Academic Studies

(10)

kavanozlarındaki zihayat macunlar ve tiryaklar cihetiyle bu çarşıdaki

eczahaneden ne derece ziyade mükemmel ve büyük olması nisbetinde, okuduğunuz fenn-i tıb mikyasıyla, küre-i arz eczahane-i kübrasının eczacısı olan Hakim-i Zülcelali, hatta kör gözlere de gösterir, tanıttınr.32

Nursi, konuştuğu öğrencilere; eczacılık, kimya ve tıp dışında, maldna

mühendisliğinin, gıda mühendisliğinin, askeri bilimlerin, matematiğin,

astronominin, astro-fiziğin, fiziğin ve benzer bilimlerin kendi dilince Allah'ı nasıl anlattıklarını izah eder.33 Ona göre sadece sayılan. bu bilimler değil, sayılan yüzleri bulan bütün tecrübi bilimler; tıpkı bir dürbün gibi Allah'ı

göstermektedir. Nursi'nin bakış açısına göre, bu bilimler sadece Allah'ın .varlığını değil, O'nun isim ve sıfatlarını da göstermektedir:

İşte bu fenlere kıyasen, yüzer fünundan her bir fen, geniş mikyasıyla ve hususi aynasıyla ve dürbünlü gözüyle ve ibretli na2anyla bu kainatın Halık-ı

Zülcelalini esmasıyla bildirir, sıfatını, kemalatını tanıttınr.34

Bu yaklaşım o dönem itibariyle, pozitif bilimlere yönelik çok orijinal bir tavırdır. Çünkü, Nursi, bu öğrencilere şöyle diyebilirdi: Laik okulları bırakın, orada sizin de anladığınız gibi Allah' dan bahsedilmiyor. Ya da pozitif bilimlerden uzak durun onlar insanı dinsizleştiriyor. Ya da okula gidin ama, ne

öğretmenlere ne de bilimlere kulak asmayın. Bu ihtimalleri ·arttırabiliriz.

Nitekim o dönemde bazı muhafazakar kesimler, bu tavırlardan birisini benimseyebiliryordu.

Nursi, burada kendine has bir metot ve üslup geliştirmiştir. Pozitivizmin ve diğer felsefi akımların tezlerini zikretmeden onlara cevap vermiştir. O, pozitif bilimlere getirmiş olduğu bu yeni bakış açısıyla, pozitif bilimleri adeta

dönüştürmüştür. Daha önceleri bu bilimleri okuyup da inançsız olan insanlar;

bu yeni yorumlardan sonra, daha inançlı hale gelmeye başlamışlardır. Böylece pozitif bilimler inançsızlaştıran değil, dindarlaştıran bilimler haline gelmiştir.

Pratik ve sosyal hayatta çok geniş bir karşılık bulan bu büyük hamle;

pozitivizmin Türkiye'de ve İslam düny~sindaki olumsuz etkilerini minimize

etmiştir.

Metodolojik açıdan Nursi'nin tecrübi bilimlere bakışıyla pozitivizmin bir çok farklı yönleri vardır: Pozitivizm, Allah'ı ve bütün dini prensipleri inkar ederek, onun yerini al.nıaya çalışan beşeri bir dindir. Nursi'ye göre pozitif bilimler dahil kainattaki her şey Allah'ı anlatmakta ve O'nun varlığını ispat etmektedir. Pozitivizm, deney ve gözlem haricinde her türlü bilgi kaynağını

inkar etmektedir. Nursi ise, tecrübi bilimlerin önemini kabul etmekle beraber,

32 Nursi, Riselei Nur Külliyatı, C. 1, s.954.

33 Bkz. Nursi, Riselei Nur Külliyatı, C. !, s.954-955.

34 Nursi, Riselei Nur Külliyatı, C. !, s.955.

(11)

vahyi en önemli bilgi kaynağı olarak kabul etmektedir. Pozitivizmde tabiat, her

şeyin kendinden çıktığı bir kaynak ya da yaratıcı varlık olarak görülmektedir.

Nursi ise, tabiatı; Kur'an gibi, Allah'ın bir kitabı olarak görmektedir. Ona göre Kur'an da Allah'ı anlatmakta tabiat da Allah'ı anlatınaktadır.35

Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta da şudur, kendisi de pozitif bilimleri okuyan fakat, asla pozitivist olmayan Nursi, bu bilimlerin içeriğine

çok fazla müdahale etmemiştir. Ona göre kainattaki her şey gibi pozitif bilimler de Allah'ı anlatmaktadır. Ayrıca bunlar insan aklını da aydınlatmakta

ve hakikate ulaşmak için de mutlaka gereklidirler. Nursi'nin en bü)rük hedeflerinden birisi; medreselere bu yeni bilimleri sokmaktır. Fakat, buna ciddi

şekilde direnen bir tutucu kesimler de vardır. Bu kesimler, gösterdikleri . tepkilerle, pozitif bilimlerin de okiıtulacağı darülfünunun(üniversite) belli bir süre kapatılmasına sebep olmuşlardır.

İstanbul'da açılan Darülfünun 1871 senesi sonlarında kapatılmıştır.

Kapatılmasına sebep; cehalet ve taassuptıır.36 Meselenin merkezinde yeni fen bilimlerine karşı duyulan tepkiler vardır. Bu reaksiyoı'l; Cemaleddin Afgani'nin üniversitenin açıldığı gün verdiği bir konferans bahane edilerek

büyütülmüştür. 37 .

Bu ve benzer olayların farkında olan Nursi, pozitif bilimler ve din bilimleri arasındaki münasebeti 1911 yılında basılan bir eserinde şöyle kurmaktadır: "Vicdanın ziyası, u_lumu diniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecelli eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri vak.it, birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüt eder."38 Nursi, Mardin'in tespitleriyle 1895'lerden itibaren savunduğıı,39 bu görüşlerini somut bir projeye de dökmüştür.· O, Türkiye'nin

Doğu illerinde, Ezher üniversitesine benzer, fakat ondan daha fonksiyoner bir üniversite kurmaya Çalışmıştır. "Medresetüzzehra" denilen bu üniversitede fen bilimleriyle din bilimleri birbiriyle uyumlu bir şekilde okutulacaktır.40 Nursi, Van gölünün kenarında temellerini attığı bu üniversiteyi I. Dünya Savaşı ve diğer engeller yüzünden bir türlü hayata geçirememiştir. Fakat, ileriki yıllarda yazdığı Risale-i Nur kitaplarıyla; pozitif bilimlerle din bilimlerini

35 Bkz. Ubeydullah Akyüz. (1993). Yönelişler ve İnhiraf Çizgileri, İzmir, s.161-168.

36 Osman Ergin. (1977). Türkiye MaarifTarihi, C.1-2, İstanbul, s.559.

37 Bkz. Mehmet AkifErsoy. (1990). Cemaleddin Efgani, Mehmet Akif Külliyatı, C.5, Haz. İsmail Hakkı Şengüler, İstanbul, s.43-49.

38 Bediuzzaman Said Nursi. (1956). Riselei Nur Külliyatı, C. 2.

39 Bkz. Mardin, Bediüzzaman Said Nursi Olayı, s.126.

40 Bkz. Necmeddin Şahiner. (1998). Bediüzzaman Üniversitesi Medresetüzzehra, İstanbul .

46 Journal of Academic

(12)

barıştırdığını, dolayısıyla bu büyük gayesine nispeten ulaştığını ifade etmiştir.41

Şerif Mardin, Nursi'nin tabiata ve tabiat bilimlerine karşı getirdiği yeni.

yorumla ilgili şu tespitlerde bulunmaktadır: Said Nursi'nin düşüncesinde tabiat ve tabiat kanunları asla yaratıcı olamaz, ona göre tek yaratıcı Allah'dır. Tabiat ve tabiat bilimleri kendi dillerince Allah'ı anlatmaktadır. Bu durumda tabiatla ve tabiat bilimleriyle meşgul olmak yan-dinsel bir yükümlülük haline gelmektedir. Pozitif bilimler karşısındaki bu yeni durum Cumhuriyet okullarında ders olarak okutulan doğa yasaları fikrine de gayet iyi uymaktadır. 42

Said Nursi böylece, adeta pozitif bilimleri süzmekte ve onlara yeni bir fonksiyon yüklemektedir. Örneğin fizik, insanlığa ve varlığa hizmet ederken

Allah'ı da tanıtmaktadır. Nursi'nin pozitif bilimlere yönelik bu çok önemli müdahalesi, teoriden ziyade pratiğe yöneliktir. Onun bu söylemi, Türkiye'de derhal karşılık bulmuş ve insanlar resmi ve laik okullardan uzak

durmamışlardır. Bu durum, Türkiye'deki eğitim seviyesinin yükselmesine

verilmiş_ bir destek olarak da değerlendirilebilir. Böylece Türkiye' deki muhafazakar kesimlerin büyük kısmı; resmi eğitim kurumlarından kopmamış, onları protesto etmemiştir. Böyle yapan marjinal dini gruplar olsa da, Nursi'nin tavrı; muhafazakarların ana eğilimi olmuştur.

Bu tavrın kaçınılmaz bir sonucu olarak, Şerif Mardin'in de işaret ettiği

gibi, Nursi etrafında başlayan hareket entelektüel seviyesi yüksek bir hale

gelmiştir: Bütün bu söylemler, hareketin genç katılımcılarının öncekilere göre daha iyi eğitim görmelerine yardımcı olmuştur. Artık hareket içerisinde giderek artan bir entelektüelleşme görülmektedir.43 Nusi'nin pozitif bilimler

karşısındaki bu tutumu, onun genel görüşünün bir parçasıdır. Mardin, bu genel

görüşü; "kişiselcilik" ya da "kişiselci sistem" olarak isimlendirmektedir. Buna göre Nursi, ferdi yeniden inşa etmekte ve bu faaliyetinde pozitivizmden çok daha fazla bilimsel bir temele oturmaktadır: "Said Nursi 'nin teorisi, pozitivizmin en şaşaalı günlerinde olabileceğinden daha bilimsel görünmektedir."44

Bize göre, Nlirsi'nin pozitif bilimler bağlamında getirdiği bu yeni yorumu, belli oranda; Thomas S. Kuhn'un paradigma ve bilimsel devrim

kavramlarıyla da izah etmek münıkündür. Paradigma kelime olarak; örnek, model ve kalıp gibi anlamlara gelmektedir. Kuhn'a göre ise paradigma; belli

41 Bkz. Şahiner, Bediüzzaman Üniversitesi Medresetüzzehra, s.86,91.

42 Bkz. Mardin, Bediüzzaman Said Nursi Olayı, s.66.

43 Bkz. Mardin, Bediüzzaman Said Nursi Olayı, s.67.

44 Mardin, Bediüzzaman Said Nursi Olayı, s.364.

(13)

bir bilimsel topluluk tarafından kabul edilen değerler manzumesidir. Bu paradigmalar başka bir bilimsel topluluk tarafından karşı çıkılarak değiştirilir

ve böylece bilimsel devrim gerçekleşmiş olur. Onun paradigma anlayışında

diyalektik sürtüşme çok öneınlidir. Bu olmadan bilimsel devrim yapılamaz.45 Bize göre Nursi, pozitif bilimler bağlamında yeni bir paradigma

oluşturmuş ya da bu paradigmanın temellerini atmıştır. Onun metodolojisinde, pozitivizm ve materyalizm gibi karşı çıktığı görüşlerin teferruatını

zikretmeden, onların tezlerini çürütmesi, yeni paradigmayı oluşturma gayreti olarak izah edebiliriz. Fakat, onun bu yaklaşımınıdiyalektik çatışmayla izah edemeyiz. Çünkü, Nursi, Bati Pozitif bilim geleneği içinden gelen birisi değildir. O, geleneksel İslam bilim anlayışından gelmekte fakat, belli oranda onu da yenilemektedir.

Günümüzde Türkiye ve bütün dünyada; Nursi'nin oluşturduğu bu yeni bilim anlayışı etrafında, gitgide genişleyen bilimsel topluluklar oluşmaktadır.

Bu bağlamda birçok akademisyen tarafından birçok kitap ve makale yazılmıştır. Bunları sayıp tanıtmak bu makalenin sınırlarını aşmaktadır. Bir örnek olması için iki ciltlik "Yeni Bir Bakış Açısıyla İlim ve Din'"'~ kitabı zikredilebilir. Bu kitap, bilimsel bir heyet tarafından hazırlanmış ve şu anda Türkiye'nin en büyük tirajlı gazetelerinden, Zaman gazetesi tarafında~

okuyucularına hediye edilmiştir.

Nursi çizgisinde oluşan bu bilimsel topluluklar tabiata, tabiat bilimlerine, sanata, siyasete, iktisada vb'lerine; pozitivist ve diğer felsefi

akımlardan daha farklı bakmaktadırlar.~ Oı.ılar tecrübi biliınlerinden kaçmıyorlar, onlarda ilerledikleri oranda Allah'a olan iman ve bağlılıkları daha da artmaktadır. Bir zamanların dinden soğutan bu bilimleri Nursi'nin hikmet dolu müdahalesiyle; dindarlaştıran qiliınler haline dönüşmüştür. Bize göre, sosyal hayatta çok büyük karşılığı olan bu olgunun daha kapsamlı bilimsel

araştırmalara konu edilmesi gerekmektedir.

SONUÇ

Pozitif bilimler, Comte'un pozitivist felsefesiyle birlikte dinsizliğe alet edilir bir hale gelmiştir. Bu bir paradigmadır. Bu paradigmaya göre, Avrupa ve

Osmanlı' da bu biliınleri okuyan birçok genç inanç probleınleri yaşamaya başlamışlardır. Said Nursi'ye göre ise, pozitif bilimler inançsızlığa yol

açmamalıdıi. Aksine bunlar Allah'a olan imanı kuvvetlendirmelidir. Çünkü,

45 Bkz. Thomas S. Kuhn. (2003).'Bilimsel Devrimlerin Yapısı, Çev., Nilüfer Kuyaş, İstanbul, s.11,21.

46 İrfan Yılmaz, İ. Hakkı İhsanoğlu, Selim Aydın, Fuat Bozer, Nevzat Bayhan, İhsan İnal, Feza Gazetecilik A.Ş.

48 Joumal of Academic

İstanbul 1998.

(14)

her bir pozitif bilim insanlara Allah'ın isim ve sıfatlarını anlatmaktadır. Bunu anlamak için onlara bu yeni paradigmayla bakmak gerekir.

Nursi, pozitif bilimlerin içeriğine müdahale yapmadan, onları inancı

güçlendiren bir hale dönüştürmüştür. Mesela, bir eczanede bulunan ilaçlar;

onları yapan kimyagerleri gösterir, çünkü çok hassas formülleri olan ilaçlar, tesadüfen oluşamazlar. Tıpkı bunun gibi, bütün canlılar hassas ilaçlar gibidir.

Hatta canlılar ilaçlardan çok daha kompleksdirler. O halde, bütün canlıları

yaratan çok mahir bir kimyager olmalıdır ki, bu da Allah' dır. İşte Kimya bilimi bu bakış açısına göre, dünyevi faydalarına ilaveten, Allah'ı ve O'nun sıfatlarını

da göstermektedir.

Nursi'ye göre diğer bütün pozitif bilimler de kendilerine ait dillerle

Allah'ı anlatmaktadırlar. O halde bu bilimlerden çekinmeye gerek yoktur.

Dolayısıyla modem eğitimden korkmamak gerekir. Laik okullarda

öğretmenler Allah'ı anlatmasalar bile, bu bilimler Allah'ı anlatmaktadır.

Türkiye' de I940'lardan sonra bu bakış açısını benimseyen muhafazakar

insanların çoğu, çocuklarını laik okullara göndermişlerdir. Bu çocuklar ilerleyen ·yıllarda üniversite mezunu oldukları halde inançlarını kaybetmemişlerdir. Aksine daha dindar olmuşlardır. Bu gelenekten birçok bilim adamı da yetişmiştir. Böylece pozitif bilimlere bakışta yeni bir paradigma meydana gelmiştir. Nursi 'nin etrafında oluşan bu paradigma gitgide daha geniş bir taraftar kitlesi bulmaktadır. Bu gün dünyanın dört bir tarafında

binlerce insan, bu anlayışa göre yetişmektedir. Bize göre, çok önemli bir olgu haline gelen bu anlayış, daha geniş araştırmalara konu olabilir.

KAYNAKLAR

Akyüz, U. (1993). Yönelişler ve İnhiraf Çizgileri. İzmir: Işık Yay.

Bolay, S. H. (1990). Felsefi Doktrinler Sözlüğü. Ankara: Akçağ, Yay.

Comte, A. (1986). Pozitivizm · İlmihali, Çev., Peyami Erman. İstanbul: MEB

Basımevi.

Comte, A. (2008). İslamiyet ve Pozitivizm, Haz. Christian Cherfıls, Çev. Özkan Göze, İstanbul: Dergah Yay.

Ergin, O. (1977). Türkiye Maarif Tarihi, C.1,2, İstanbul: Eser Matbaası.

Ersoy, M. A. (1990). Cemaleddin Efgani, Mehmet AkifKüllüyatı C. 5, Haz. İsmail Hakkı Şengüler, İstanbul: Hikmet Neşriyat.

Gökberk, M. (1990). Felsefe Tarihi. İstanbul: Remzi Kitabevi.

(15)

·Hançerlioğlu, O. (1989). Felsefe Sözlüğü. İstanbul: Remzi Kitabevi.

Hilmi, A. (2008). Allah'ı İnkar Mümkün Müdür? (Huzuru Fende Mesaliki Küfür), Çev. Ahmet Almaz, "istanbul: Yakamoz Yay.

Keat, R., Urry, J. (2001). Bilim Olarak Sosyal Teori, Çev., Nilgün Çelebi, Ankara:

İmge Yay.

Kılıç, A. F. (2007). Türkiye'de Dünyevi Alılaka Geçiş Denemeleri. İstanbul: Dem Dergisi I.

Kocabaş, S. (1991). Kendi İtiraflarıyla jön Türkler Nerede Yanıldı?, İstanbul: Vatan Yay.

Korlaelçi, M .. (1986). Pozitivizmin Türkiye'ye Girişi. İstanbul: İnsan Yayınları.·

Kösemihal, N. Ş. (1989). Kösemihal, Sosyoloji Tarihi. İstanbul: Remzi Kitabevi.

Kuhn, T. S. (2003). Bilimsel Devrimlerin Yapısı, Çev., Nilüfer Kuyaş, İstanbul:

Alan Yay.

Mardin, Ş. (1992). Bediüzzaman Said Nursi Olayı, Çev., Metin Çulhaoğlu, İstanbul:

İletişim Yay.

Nursi, B. S. (1996). Risale-i Nur Külliyatı, C.1,2, İstanbul: Yeni Asya Yay.

Şahiner, N. (1998). Bediüzzaman Üniversitesi Medresetüzzehra, İstanbul: Timaş Yay.

Theodorson, G. A., A. G. (1979). Modern Dictionary of Sociology, Barnes&Noble

Boks New Y ork. '

Ülken, H.

z.

(1966). Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi. İstanbul: Ülken Yayınları.

Yılmaz, İ., İhsanoğlu, İ. H., Aydın, S., Bozer, F., Bayhan, N., İnal, İ., (1998). Yeni Bir Bakış Açısıyla İlim ve Din. İstanbul: Feza Gazetecilik A.Ş.

50 Journal of Academic Studies

Referanslar

Benzer Belgeler

Konya’da ihracat 2016 Eylül ayında 100,8 milyon dolar seviyesinde iken Ekim ayında bir önceki aya kıyasla yaklaşık 17 milyon dolar artarken, bir önceki yılın

"A.Yesevi'de Mistik Unsurlar'' Üzerine ltalya'da Yapılan Bir Doktora Çalışması "Venedik'te Bir Yesevi Dervişi".. Türkler'de kadın-erkek ilişkilerinin diğer İslam

(bkz., Enfsıi'l-ceniin, Xll, 2/a.) Kaf siiresi ile Müzzemmil suresi arasında yirmi iki sure vardır ve müellifın verdiği bilgilere göre bu süreler yedinci ciltte bulunması

Dolayısıyla gerek gümrük idaresi personeli gerekse icra daireleri personelinin, serbest do- laşıma girmemiş ve hacze konu edilmiş eşyalara yönelik yapacakları

[r]

Etimesgut / Etimesgut Şehit Salih Helvacı Mesleki Ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürlüğü AMP - 12... Etimesgut / Etimesgut Şehit Salih Helvacı Mesleki Ve Teknik Anadolu

çalışmada, finansal serbestleşme ve küreselleşme sürecini arkasına alarak, herhangi bir engelle karşılaşmadan hareket edebilen kısa vadeli spekülatif sermaye

[r]