• Sonuç bulunamadı

Erken Çocukluk Döneminde Fen Ve Matematik

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Erken Çocukluk Döneminde Fen Ve Matematik"

Copied!
64
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Erken Çocukluk Döneminde

Fen Ve Matematik

Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü

(2)

Erken Çocukluk

Döneminde Matematik Etkinlikleri

(3)
(4)

Bir çok yetişkin için matematik; anlaşılması zor ve sıkıcı derslerden biridir. Bu nedenle genellikle matematiğe ön yargı ile yaklaşma tutumu sıklıkla gözlemlenebilir. Oysa ki gündelik yaşantıda matematiksel kavramlarla sıklıkla karşılaşılmakta ve çoğu zaman fark edilmeden bu kavramlarla ilgili yargılara varılabilmektedir. Okul öncesi dönemde matematik korkusu/kaygısı gelişmemiştir.

Matematiğin oyuncu, eğlenceli güzel yüzünü tanımak için daha uygun bir ortam olamaz.

(5)

Okulda oluşturulan fiziksel ortam ve öğrenme ortamı çocuğun matematiksel kavramları kazanmasına yardımcı olurken; aynı zamanda farklı tarzlarda düşünme ortamı yaratarak, düşünsel gelişimi de etkiler. Özellikle okul öncesi dönemde matematiksel kavramların eğlenceli oyunlar yoluyla verilmesi, çocukların sonraki dönemlerde matematiği sevmelerinde ve günlük yaşantıda en etkili şekilde kullanmalarında büyük rol oynayacaktır. Çocuklar günlük yaşam içinde evde, okulda, sokakta, oyun parkında, pazarda, market-te, kısacası akla gelebilecek her yerde matematiksel olay ve kavramlarla karşılaşabilmektedir.

(6)
(7)

Çocuklar oyunlarının içinde yine farkına vararak ya da varmayarak matematiği kullanmaktadırlar. Karşılaştıkları bir probleme çözüm yolu bulma, ölçme sayma, şekillerle oynama gibi matematiksel öğeler çocukların sıklıkla kullandığı türlerdir. Eğitimciye düşen görev ise iyi bir gözlemci olarak çocukların kullandıkları matematiksel kavramları ve matematik ile ilgili çocukların sahip oldukları becerileri gözlemleyerek, çocuklara gereken yerde destek olmak, yol göstermektir. Bu şekilde çocukların araştırma ve keşfetme fırsatına sahip olmaları, somut materyallerle öğrenebilmeleri ve eğlenceli etkinlikler yolu ile matematiğe karşı olumlu tutum geliştirmeleri sağlanmalıdır.

(8)
(9)

Matematiği öğrenme, kavram gelişimi ile ilgili olup çocukların her gün yaşadıkları somut deneyimlerle yakından ilgilidir. Betimleme, örüntülere, kıyaslama, eşitleme, sınıflama, gözlemleme, sıralama, ölçme, semboller kullanma ve rakam tanıma, rakam yazma ve grafik çizme gibi konular çocukların gelecekte matematiği anlayarak öğrenmelerine yardım ederek, onların kavramları anlamalarını sağlar. İlköğretime hazırlık kapsamında çocuklara kazandırılması gereken matematik becerilerini; 0-20 arası rakamları tanıma, setler oluşturma, renkleri, şekilleri öğrenme, basit arttırma ve eksiltme yapma vb. şeklindedir.

(10)

Okul öncesindeki çocukların öğrenmesi gerekenler evrensel

standartlar arasında matematik ile ilgili beceriler de tanımlanmıştır.

 Bu beceriler;

 Sayı kavramı,

 Modele bakarak yapmak ve ilişkilendirmek,

 Geometri,

 Ölçme,

 Bilgi toplama, organize etme ve ifade etmedir.

(11)

Araştırmalar okul öncesi dönemde çocukların önemli ölçüde informal matematik öğrendiğini göstermektedir. Çocukların öğrendiği bu informal matematik bilgisinden yararlanarak çocukların matematiğini güçlendirmek mümkündür. Yani matematiğe ilişkin olumlu tutumlar geliştirmelerini sağlamak, matematik bilgilerini arttırmak ve matematiksel problem çözmeye katılımlarını arttırmak mümkündür. Okul öncesi dönemdeki matematik öğrenme iç ve dış etkenler, sosyal ve fiziksel bağlamlar ile ilişkili ve bir kavrayış şeklindedir. Ezberden ibaret ve bağlamdan yoksun bilgi biçiminde değildir.

(12)
(13)

Okul öncesi eğitim programlarında matematik etkinliklerinin amaçları:

 Matematiğe karşı olumlu tutum geliştirmek,

 Matematikle ilgili kavramları öğrenmeye ilgili ve istekli olmalarını sağlamak,

 Matematiğin yaşam içerisindeki gerekliliğini ve önemini kavratmak,

 Gelişimsel düzeyi ve aynı zamanda bireysel farklılıkları dikkate alan uygun eğitim öğretim ortamları oluşturmak,

 Çocuğun gelişimsel düzeyine uygun, akıl yürütme ve problem çözme becerilerini geliştirmek,

 Çocuğun gelişimsel düzeyine uygun olarak, günlük yaşantı içerisindeki karşılaştığı matematiksel kavramları anlama ve öğrendiklerini kullanma yeteneği geliştirmek,

 Çocuğu bir sonraki eğitim basamağı olan ilköğretime hazırlamaktır.

(14)

Çocuğun çevresindeki matematiksel olay ve kavramlar:

Yolda – Sokakta: Trafik levhaları, binaların üzerindeki şekiller, desenler, ağaçlar, bitkiler (büyük-küçük, uzun-kısa vb., renk, şekil, boyut, miktar ve mekanda konum ile ilgili

kavramlar),

Evde: Çeşitli büyük-küçük eşyalar, mutfak malzemeleri (bardaklar, kaşıklar, süzgeç, ölçme kapları), geometrik şekillerden oluşmuş çerçeveler ve nesneler,

Oyun parkı – Sahilde: Uzun-kısa tırmanma merdivenleri, çemberler, hızlı-yavaş sallanan salıncaklar, tahterevallide yüksekte alçakta oturma, kum ve su havuzları, deniz kabukları ve taşlar ile ölçme, şekiller oluşturma,

Market veya Pazarda: Fiyat etiketleri ve barkodlar, çeşitli şekil ve renkteki ambalajlar, çeşitli örüntülerde raflara dizilmiş ürünler, büyük- küçük, uzun-kısa, az-çok gibi şekil, boyut ve miktar kavramlarına göre sebze ve meyveler, mekanda konum kavramına göre ürünlerin yerleşimine dikkat çekme çalışmalarıdır.

(15)

Erken Çocukluk Döneminde Matematik Eğitiminde

Bilimsel İçerik

(16)

Erken çocukluk döneminde matematik eğitimi için temel oluşturan becerilerine ek olarak matematik eğitimi içeriğinde sayı/sayma ve işlem farkındalığı, ölçüm farkındalığı, geometri ve uzamsal mantık farkındalık ile veri toplama ve istatistiksel farkındalık becerileri yer almaktadır.

(17)

Sayı/Sayma ve İşlem Farkındalığı

Sayı ya da sayıları anlama olarak tanımlanan sayı farkındalığı, miktar ile sayma arasındaki bağlantı kurma işlemidir ve azlık-çokluk, göreceli miktarlar, mekân-miktar ilişkisi, parça-bütün ilişkisi kavramlarının temelini oluşturmaktadır. Sayı farkındalığı, çocukların zaman içerisinde çevresini keşfetmesi, ellerini kullanmaya başladıkça materyallerle oynaması ve kendi matematiksel düşüncelerini yetişkinlerle ve akranlarıyla paylaşması sonucunda gelişmektedir.

Çocukların sayıları anlamaya başlamaları, matematik terimlerini ve ifade biçimlerini kullanmaya hazır olduklarını göstermektedir.

(18)
(19)

Bir grup gösterildiğinde anında o grupta kaç adet nesne olduğunu görmeye anında görme (bir bakışta sayma) olarak ifade edilmektedir.

Anında görme, algısal ve kavramsal olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Algısal anında görmede, kişi bir grup nesne gösterildiğinde sayma ve gruplama yapmadan kaç adet sorusunu cevaplayabilmektedir. Küçük çocuklar genellikle dört nesneli bir grup gösterildiğinde saymadan

“dört” cevabını verebilmektedir. Kavramsal anında görme, bir domino taşındaki büyük noktalar gibi bir gruptaki sayı örüntülerini görmeyi ifade etmektedir. Bakan kişi sekiz adet noktayı dörderli iki gruba bölmekte ve bu da toplam sayıya yani bütüne eşit olmaktadır.

Algısal anında görme, saymanın ve eleman sayısını anlamanın temelini oluşturmaktadır.

(20)

Bir grup nesneyi sayarken en son söylenen sayının o gruptaki miktarı belirttiğini anlamak, çocuklar için çok kritik ve temel bir kavramdır.

En erken sayı kavramlarından bir tanesi olan sayma, ezbere sayma ve akılcı sayma olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Ezbere sayma işlemi, sayı isimlerinin hafızadan sıralanmasını içermektedir. Yani bir çocuk birden ona kadar sözel olarak saydığında bu ezbere yapılan bir işlem olmaktadır. Çocuğun birebir eşleme kavramının üzerinde şekillenen akılcı sayma ise her sayıyı bir grupta bulunan nesneler ile eşleştirmeyi içermektedir.

(21)
(22)

Erken çocukluk yıllarında ezbere ve akılcı sayma işlemlerinde aşama kaydeden çocuklar; toplama ve çıkarma işlemlerinin temelini oluşturan geriye doğru sayma, belirli bir sayıdan ileriye doğru sayma gibi miktarlar ile ilgili daha karmaşık matematiksel becerileri yerine getirme konusunda da deneyim kazanmaktadır.

(23)

Ölçüm Farkındalığı

Çocukların standart birimlerle ölçüm yapmalarından çok ölçme hakkında farkındalık geliştirmeleri, erken çocukluk dönemi ölçme etkinliklerinin amacını oluşturmaktadır. Ölçme;

uzunluk, ağırlık, yükseklik, hacim gibi fiziksel özellikler ile zaman, sıcaklık, para gibi fiziksel olmayan özellikleri içermektedir. Fiziksel ölçümler doğrudan nesnelerin ölçülmesiyle bulunurken, fiziksel olmayan ölçümler dolaylı yöntemlerle ölçülmektedir.

(24)

Çocuklar uygulamalı alıştırmalarda ölçüm için çeşitli standart ve standart olmayan gereçler kullanarak ölçmeyi öğrenmektedir. Genellikle çocuklar ilk aşama olarak, herhangi bir ölçüm aracı kullanmadan karşılaştırmalar yapmaktadır.

Oyunlarında kullandıkları materyaller yardımıyla daha uzun, daha kısa, daha ağır ve daha hafif gibi kavramlarla tanışan çocuklar daha sonra ayakkabı, bir parça ip veya kurdele gibi standart olmayan malzemeler aracılığıyla nesneleri ve dünyalarındaki alanları ölçmeye karşı ilgi duymaktadır.

(25)

Çeşitli deneyimler sonucunda çocuklar, daha bilinen ölçüm araçlarına gereksinim duymaktadır. Her ne kadar saat, cetvel ve tartı gibi standart ölçüm araçlarının kullanımına dair eğitim anaokulu sonunda ve ilkokulda verilse de, bu aletler çocuklarla daha önce tanıştırıldığı takdirde, çocuklar bunları keşfedip, oyunlarında ve araştırmalarında kullanabilmektedir.

(26)
(27)

Çocuğun öğrenmesinin gerekli olduğu üç zaman türünü anlaması zor bir süreç olması nedeniyle dikkati çekmektedir. Fakat çocuklar zamanı; kişisel deneyim, sosyal etkinlik ve kültür ile ilişkilendirerek öğrenmektedir. Kişisel deneyimleri sayesinde çocuk; kendi geçmişinin, bugününün ve geleceğinin farkına varmaktadır.

Geçmişten genellikle “ben bebekken” ifadesiyle bahsederken, geleceği ise “yatıp, kalktıktan sonra” veya “ben büyüyünce” sözleriyle ifade etmektedir.

(28)

Çocukların günün döngüsünü anlamaları ve bu konuda yapılacak rehberlik sayesinde, çocuklar “dün, bugün, yarın” gibi kavramları kullanmaktadır. Sosyal etkinlik bakımından, tutarlı günlük bir program yardımıyla sabah kalkma, yüzünü yıkama, kıyafetlerini giyme ve kahvaltısını yapma gibi etkinlikler zamanın bu yönünü algılamaları açısından çocuklara yardımcı olmaktadır. Çocukların somut işlemler döneminde anlamlandıracağı ve saatler ile takvimlerin gösterdiği zaman ise kültürel zamandır. Bu dönemde çocuklar, zaman ölçüm araçlarını ve bunlara ait dili öğrenebilmektedir.

(29)
(30)

Geometri ve Uzamsal Mantık Farkındalığı

Uzamsal (mekansal) algıyı içeren geometri; çevredeki şekillerin ve yapıların tanınması, nesneler arasındaki mesafe ile ilişkilerin ortaya konması, kişinin vücudunun yönünü bilmesi anlamına gelmekte kısacası konum, yön ve mesafeyi içermektedir.

(31)

Duyu-motor evresinde bebeğin oyun ve etkinliklerinin çoğu şekiller hakkında bilgi edinme odaklı olmaktadır. Bebekler görerek ve elleri ile ağızları yardımıyla hissederek öğrenmekte ve bu sayede bazı şekillerin diğerlerine göre daha kolay tutulduğunu anlamaktadırlar. Belirli bir şekil türüne sahip nesnelerin yuvarlanabildiklerini kavramaya başlamaktadır. Bazı nesnelerin diğerleriyle aynı şekle sahip olduklarını fark eden çocuk, bu sayede, bir nesnenin diğerine göre konumunu tecrübe ederek uzamsal ilişkilere dair zihinsel bir şemaya sahip olmaya başlamaktadır.

(32)
(33)

İşlem öncesi dönem ile birlikte çocuklar zamanlarının çoğunu nesneleri eşleştirmeyle ve sınıflandırmayla geçirmeye başlamaktadır.

Şekiller, genellikle bu tarz etkinliklerin temelini oluşturmaktadır.

İşlem öncesi dönemin ortalarına doğru çember, üçgen, kare, silindir, küre gibi belirli şekillerin özel isimleri olduğunu da öğrenmeye başlayan çocuk, öncelikle şekillerin temel özelliklerini “dört düz kenar” veya “eğri çizgi” gibi kendi kelimeleriyle anlatmaya ve zamanla bilinen geometri terimlerini kullanmaya başlamaktadır.

(34)

Çocukların, şekillerin sadece bir tanımı olmadığını kavrayabilmesi ve genelleme yapabilmesi için, şekillerle oynarken her şekil kategorisine ait çeşitli modellerin kullanılması oldukça önemlidir. Örneğin, üç kenarı eşit üçgenler en sık kullanılan modellerdir, ancak bunun neticesinde çocuklar dik, ikizkenar vb. üçgenleri gerçek üçgenler olarak algılayamamakta ya da kareyi dikdörtgenin bir çeşidi olarak görememektedir. Birden fazla şekil örneklerini tecrübe ettikten ve bu örneklerin niteliklerini tartıştıktan sonra, çocuklar var olanın ötesini görebilmekte ve ilgili şekillere genellemeler yapabilmektedir.

(35)

Çocukların; kendilerini boşlukta hissetmek, yükseklere tırmanmak, parklardaki oyuncakların içinde ve dışında, üstünde ve altında emekleme gibi merakları sonucu edindikleri deneyimler, onları uzamsal terimlerle tanıştırmaktadır. Çocukların bu deneyimleri sırasında boşluktaki pozisyonlarıyla ilgili sorduğu sorular; onların konum-pozisyon, hareket ve mesafe hakkında bilgi sahibi olmalarına yardımcı olmaktadır.

(36)

Veri Toplama ve İstatistiksel Farkındalık

Çocuklar, gerçek yaşam deneyimlerinden veriler edinerek, bu verilerin sonuçlarını basit grafikler aracılığıyla gösterip anlatmaktadır. Sıralama ve sınıflandırmanın doğrudan bir uzantısı olan grafiklerden, iki veya daha çok karşılaştırmanın net bir biçimde gösterilmesi amacıyla faydalanılmaktadır.

Çocukların elde ettikleri verilerden grafik oluşturmaları sonucu veri toplamaya yönelik becerileri gelişmekte ve çocuklarda istatistiksel farkındalık oluşmaktadır.

(37)

Bu nedenle erken çocukluk dönemi matematik eğitiminde çocukların; “sorular oluşturma ve bu soruları cevaplamak için veri toplama, verileri düzenleme ve resimleme, verileri analiz etmede uygun istatistiksel yöntemleri seçme ve kullanma, verileri temel alarak tahminleri değerlendirme ve çıkarımlar geliştirme, temel olasılık kavramlarını anlama ve uygulama” alanında bilgi ve becerilerinin desteklenmesi gerekmektedir.

(38)

Grafiklendirme kavramı her ne kadar küçük çocuklar için soyut bir kavram olsa da, öncelikle gerçek nesneler ve daha sonra sembolik gösterimler kullanılarak basit grafikler oluşturulmaktadır. Erken çocukluk döneminde çocukların yapabilecekleri grafik çeşitleri üç aşama doğrultusunda gelişim göstermektedir.

(39)

İlk aşama olan nesne grafikler aşamasında, çocuk grafiğini gerçek nesneler kullanarak oluşturmaktadır. Bu aşamada, sadece iki şey karşılaştırılmakta ve karşılaştırmanın temeli, birebir eşleme ve uzunluk ile yüksekliğin görselleştirilmesine dayanmaktadır. İkinci aşama olan resim grafikler aşamasında, ikiden fazla nesne karşılaştırılmakta ve daha kalıcı bir grafiksel kayıt tutulmaktadır.

Çocukların daha bağımsız bir şekilde çalıştıkları üçüncü aşama olan kare kağıt grafikler aşamasında, çocuklar resimlerle oluşturulan grafiklerden sütun grafiklere doğru ilerleme göstermektedir. Çocuklar grafiklerinde gerçek nesneleri kullanmaya gereksinim duymadan, doğrudan kesilmiş kare kâğıtlarla grafiklerini oluşturmaktadır.

(40)

Matematik Türleri

Günümüzde okul öncesi sınıflarında matematikle ilgili;

bilişsel etkinlikler, kavram çalışmaları ya da matematik etkinlikleri şeklinde zaman dilimleri ayrılmakta ve çocukların yine günlük yaşantılarında karşılaştığı kavramlar, bu sürelerde planlı etkinlikler yolu ile sistemli şekilde çocuklarda pekiştirilmeye çalışılmaktadır.

(41)
(42)

Çocuklara kazandırılması istenen kavramlar;

 Renk: Ana renkler ve ara renkler, okul öncesi dönemdeki çocukların erken dönemlerin itibaren öğrenmeye başladıkları kavramlardandır ve fen-doğa ve matematik etkinlikleri

sırasında pekiştirilebilmektedir. Çocuklara renk kavramı verirken; ana renkleri karıştırarak ara renkleri elde etmeleri çevrelerindeki renklere dikkat etmeleri nesneleri renklerine göre eşleştirip, gruplamaları sağlanabilir.

 Şekil: Okul öncesi çocukları, günlük yaşamda karşılaştıkları kare, daire, üçgen,

dikdörtgen, elips, küre, küp, prizma gibi iki ve üç boyutlu geometrik şekilleri matematik çalışmaları yoluyla tanıyıp isimlendirebilir, şekillerdeki benzerlik ve farklılıkları ayırt

edebilir ve öğrendiklerini pekiştire-bilirler. Matematik etkinliklerinde çeşitli boyutlardaki şekilleri kullanarak yeni şekiller ve desenler de oluşturabilirler.

(43)

Sayı: Rakamların özellikleri, rakamları ve sayıları tanıma, hangi sayının büyük hangisinin küçük olduğunu bilme, sayıları nerede gördüklerini hatırlama, nesneleri sayma ve kaç tane olduğunu söyleme, nesneleri sayılarına göre eşleştirme, gruplama ve sıralama gibi

etkinlikler ile çocuklar sayı kavramlarını öğrenebilirler.

 Boyut: Çocuklar matematiksel kavramları öğrenirken nesneleri ilişkilendirmeyi de

öğrenirler. Nesnelerin büyüklük-küçüklük, uzunluk-kısalık genişlik-darlık gibi özellikleri fark etme, nesneleri bu özelliklerine göre ayırt etme ve birbirleri ile karşılaştırma, farklı ölçme araçları kullanarak nesnelerin boyutlarını ölçme benzeri etkinlikler ile çocukların nesnelerin boyutlarını öğrenmesi ve öğrendiklerini pekiştirmesi sağlanabilir.

 Miktar: Okul öncesi çocukları nesnelerin azlık-çoklukları ve sayıları ile ilgili çalışmalarla miktar kavramlarını öğrenebilirler. Çeşitli ölçüm araçları ile de ağır ve hafif nesneleri miktarlarına göre tartabilir ve yine miktarlarına göre karşılaştırmalarda bulunabilirler.

(44)

Zaman: Okul öncesi çocuklarına zaman kavramı; önce-sonra, sabah-öğle-akşam, gece- gündüz, mevsimler aylar (bir yılda kaç mevsim ve ay olduğu) haftanın günleri gibi konulara yer verilmelidir. Bazen çocuklar hazır bulunuşluk düzeylerine göre ve sayıları tanımaları ile paralel olacak şekilde tam saatleri öğrenebilirler. Saatin kaç olduğu ile ilgili çalışmalara katılabilirler. Zaman kavramını pekiştirmek amacıyla çocuklara basit takvimler hazırlatılabilir ve/veya sınıftaki takvimin her gün seçilen çocuklarca işaretlenmesi sağlanabilir.

Mekanda Konum: Okul öncesi dönem çocukları sağ-sol, ön-arka, yan, arasında, içinde- dışında, yukarıda-aşağıda, yüksekte-alçakta, gibi kavramlarla kişi ve nesnelerin uzayda ve mekanda nasıl konumlandığına ilişkin bilgi sahibi olabilir, çeşitli yönergelere göre yön bulabilir ve çok basit düzeyde kroki ve haritalar oluşturabilirler.

(45)

Bu kavramlar çevremizde her gün karşılaştığımız ve bazen farkına vararak bazen varmadan birbirleri ile ilişkilendirdiğimiz temel matematiksel kavramlardandır.

(46)

Bu kavramların öğretilmesi için kullanılabilecek matematik türleri;

Betimleme: Bir nesnenin bir veya daha fazla özelliğinin farkına varmak,

Sıralama: Nesneleri uzunluk, renk tonu, ağırlık gibi niteliklere göre dizmek,

Sınıflama: Nesneleri renk, şekil veya doku gibi özellikler açısından gruplara ayırmak, Örüntüleme: Nesnelerin dizilişlerini değiştirme, betimleme, yeniden yaratma gibi

etkinlikler uygulamak,

Kıyaslama: Nesneleri yan yana koyarak kıyaslamalar yapmak. Bire bir eşleştirme ilkesini kullanarak iki kümenin denkliğini bulmak,

Eşitleme: Kümelerin aynı sayıda nesneye sahip olmasını sağlamak; bire bir eşleştirme prensibini kullanarak eşitliği öğretmektir.

(47)
(48)

Erken Çocukluk

Döneminde Matematik Etkinlikleri

(49)

Matematik Etkinlikleri Çalışmaları

2.Rakam Tanıma Çalışmaları

4.Rakamları Tanıma

1. Dikkat ve Hafıza Çalışmaları

3.Rakamları Öğretme

5.Rakamları Yazma

7.Arttırma Eksiltme Çalışmaları 8.Sıralama Yapma Çalışmaları

(50)

1. Dikkat ve Hafıza Çalışmaları

Dikkat ve hafıza çalışmaları benzerlikleri ve farklılıkları bulma, akılda tutma, hatırlama çalışmalarından oluşmaktadır.

Benzerlik ve farklılıkları bulma: Verilen birbirinin benzeri iki resim arasında bazı ayrıntılar farklıdır. İki resim arasındaki farklılıkları bulma etkinlikleri, bir çeşit bulmaca etkinliği olarak da düşünülebilir. Öğrencilerin tamamen dikkatlerini yoğunlaştırarak bulmaya çalıştıkları farklılıklar, aynı zamanda benzer ve farkı kavramlarının gelişmesine de yardımcı olur. Benzer ve farklı olanı bulma çalışmaları, şekillerin çeşitli büyüklük, yapı, gölgeleme, duruş ve pozisyonlarda algılanmalarını ve farklılıkları dışarıda bırakarak benzerliklerini sentezleyebilmelerini içerir. Şekilleri farklı pozisyonlarda algılayabilme ve sentez yapabilme becerisini ölçmeyi amaçlar. Soyut düşünme ve genelleme becerisini geliştirir. Benzer şeyleri eşleştirme, farklı olanı bulma alıştırmaları, çocukların temel akıl yürütme becerisinin gelişmesine yardımcı olmayı amaçlamaktadır.

(51)

Akılda tutma ve hatırlama çalışmaları: Dikkat yoğunluğunu koruya-bilmek ve dikkat süresini uzatabilmek, öğrenmenin kalitesi açısından çok önemlidir. Görsel bellek becerileri, görerek öğrenmeye ve aklında tutma-ya dair becerilerdir. Buna yönelik bir çok basit düzeyde çalışma düzenlenebilir ve öğrenci özelinde uygulanabilir. Eğer çalıştığımız öğrenci duyarak daha iyi öğreniyorsa, işitsel algı becerilerinde daha başarılıysa; görsel becerileri kazandırmak amaçlı görsel ipuçlarını kullanmak etkili olabilir. Örneğin; eksilen veya eklenen nesneyi bulmalarını sağlamak için görsel kartları çocuklara sunarak olayların oluş sırasına göre ipuçları vermek suretiyle oyun şeklinde kavramaları sağlanabilir. Bu durumda görsel kartlar sunulduğunda görsel becerisi yüksek düzeyde bulunan çocuklara, ipuçları vererek de işitsel becerileri yüksek çocuklara akılda tutma ve dikkat becerisinin gelişimi için katkıda bulunulur.

(52)

2. Rakam Tanıma Çalışmaları

Çocukta sayı kavramı olması için çocuğun birebir eşleme işlemini başarabilmesi ve sayı korunumu kavramını (miktar değişmezliğini) kazanmış olması gerekmektedir. Piaget çocuklarla yaptığı bir deneyde; birinci aşamada çocukların önüne eşit sayıda nesnelerden oluşan bir küme koymuş ve bunların sayılarının aynı olup olmadığını sormuştur. İkinci aşamada, kümelerden birini seyrekleştirmiş ve çocuklara “hangi sıradaki nesneni daha fazla olduğunu” söylemelerini istemiştir.5-6 yaşındaki çocukların çoğu birinci aşamada eşit olduklarını, ikinci aşamada seyrekleştirilen kümenin daha fazla olduğunu söylemişlerdir.

Çocuklar nesnelerin sayısını zihinde koruyamamış ve algısal yanılma göstermişlerdir.

(53)

Sayıları hayatımızda üç farklı şekilde kullanırız:

 Kardinal sayılar: Bir grupta “kaç tane” nesne olduğunu belirten ve saymada kullandığımız sayılardır.

 Ordinal sayılar: Bir sırada nesnenin yerini belirtmek için kullanılan sa-yılardır.

 Nominal (isimsel) sayılar: isimler gibi tanımlamada kullandığımız sayı-lar. Örneğin; oda kapısını belirtmek veya formalarda kullanılan sayılardır.

(54)
(55)

3. Rakamları Öğretme

Rakamları öğretirken öğretmen ilk olarak bir nesne kümesi ile o nesne kümesine ait rakamları eşlemelidir. Bu işlem 1’den 10’a kadar olan tüm rakamlar için yapılmalıdır.

Çocuklara rakam öğretilirken önce sözel ifade kullanılmalıdır, daha sonra yazılı sembol ile birleştirilmelidir.

“Sıfır” bir kümede hiçbir nesne bulunmadığı zaman kullanılan özel bir sayıdır. Çocuklar ilk zamanlarda sıfır sayısını anlayamaz. Sıfır sayısını öğretmek için “Kaç tane?” sorusu sorulmalıdır. Kümede hiçbir nesne bulunmadığında çocuk “sıfır” demesi için cesaretlendirilmelidir.

10 sayısı da özel bir sayıdır. Çocuk bu sayı ile ilk defa “basamak” fikri ile karşılaşır. Çocuk 1’den 10’a kadar saydığında ve kümenin son sayısını “10” olarak belirttiğinde bu sayıyı öğrenmiş olur.

(56)

4. Rakamları Tanıma

Tanıma bir sembolün adlandırılması anlamına gelmektedir. Rakamları tanıma söylenilen bir rakamın yazılış şeklini tanımayı içermektedir. Çocuğa bir rakamı gösterip okuması veya söylenilen rakamı göstermesi istenilerek test edilebilir.

Örneğin; bir rakam ile o rakama ait resim kartı yap-boz şeklinde hazırlanabilir.

1’den 9’a kadar rakamlar ve üzerinde o rakam kadar nesne bulunan resim kartları hazırlanabilir. Rakamların şekilleri eksik yazılarak çocuk-tan tamamlaması istenebilir. Bak ve söyle çalışması yapılabilir (1-5 daha sonra 1- 10 rakamlarını tanıma).

(57)

5. Rakamları Yazma

Bu beceri yazma araçları, kâğıdın kullanımı ve modelden kopyalama gibi yazı öncesi becerilerle ilişkilidir. Rakamları doğru olarak yazma, ancak birinci sınıfta üstesinden geline-bilecek bir beceridir. Örneğin;

havaya el ile rakam çizme, yere ip ile rakam çizme, kum üzerine çizme, uygun özellikte çeşitli artık materyaller kullanılarak rakam oluşturma gibi.

(58)

6. Sayma

Sayı kavramının gelişimi ile sayma becerisinin kazanılması birbirine bağlıdır. Sayma becerisi sayı isimlerini sıralama becerisini gerektirir ve sayma, el göz koordinasyonu ve sözel becerileri gerektiren bilişsel bir aktivitedir. Sayma işlemi sıralamayı içermektedir. Sık sık yüksek sesle sayma çalışmaları yapılmalıdır.

(59)

7. Arttırma Eksiltme Çalışmaları

İki doğal sayıdan biri üzerine diğeri kadar birer sayma yoluyla üçüncü bir doğal sayı elde etme işidir. Toplama işleminin öğretimine grup/kümeleri birleştirerek başlamalı ve birleştirmeden önce “ve”, “daha”, ”toplam”, “artı” ve “eşittir”

kelimeleri kullanılmalıdır.

Çıkarma işleminde, farkın bulunmasında birinci sayıdan başlayarak ikinci sayı kadar geriye doğru birer saydırılır. Çıkarma işleminin öğretimine önce somut nesneler yardımı ile daha sonra ise resimlerle devam edilir. Çıkarma işleminin öğretiminden önce, çocuklarla geriye doğru ritmik sayma çalışmalarına yer verilmelidir.

(60)

Çıkarma işlemine geçmeden önce, parça-bütün ilişkisi, bire bir eşleme, bütünün parçalardan büyük olduğu düşüncesinin gelişmesi, özellikle çıkarma işlemi için, tersine dönüşebilirliğin kazanılması gereklidir.

Çocuklar toplama becerisinin başlangıcında, önce bir boncuğa bir tane daha eklenildiğinde sonucun iki olduğunu görür ve bunu söyler.

Çıkarma işleminde de üç boncuktan biri alındığında iki boncuk kaldığını görür.

(61)

Bu dönemdeki çocuklara toplama ve çıkarma öğretmede üç önemli nokta vardır. İlk olarak toplama işlemiyle başlanmalıdır. Toplama işleminde çoğalma, artma vardır, bu artma somutluğu ifade eder. Çıkartmada azalma, eksilme, yok olma söz konusudur. Yokluk ise soyut bir kavramdır. Öğrenmede “Somuttan soyuta doğru gidilmelidir.” ilkesine uygun olarak önce toplama işlemi öğretilir.

İkinci olarak toplama ve çıkarmaya küçük sayılar içerisin-de başlanmalı, üçüncü olarak çocuğa somut yaşantılar ve başlangıçta gerçek nesneler verilmelidir. Gerçek nesnelerle başarıldığında nesne resimleriyle devam edilmeli, doğrudan sayı sembolleriyle veya zihinden toplama ve çıkarma işlemi çalışılmamalıdır.

(62)

8. Sıralama Yapma Çalışmaları

Sıralama, nesnelerin ölçülebilen veya ölçülemeyen özellikleri yönünden düzenlenmesidir.

Sıralamayı nesneleri birbirinden ayıran özelliğe göre düzenlenme şeklinde de

tanımlayabiliriz. Sıralama karşılaştırmanın en üst seviyesidir ve matematiksel sonuç çıkarma ve sayı sisteminin temelini oluşturmaktadır. Sıralama etkinlikleri çocukların benzerlik ve

farklılıkları keşfetmesine, problemlerin çözümü için yeni yollar ve değişik cevaplar

bulmalarına ve bir durumun özelliklerini tahlil ederek karar vermelerine yardımcı olabilir.

Sıralamada bir dizi nesnenin tek bir özelliğine göre derece derece değişimine (örneğin;

çubukları uzundan kısaya doğru dizme gibi), ya da belirli özelliklerin ardışık bir düzen içinde yinelenmesine (örneğin; kırmızı-mavi-sarı düğme ve tekrar kırmızı düğme gibi) dayalı mantıksal bir düzenleme yapılmaktadır.

(63)
(64)

Kaynakça

Aktaş Arnas,Y. 2005. Fen ve Matematik Öğreniyorum. Morpa Yayınevi, İstanbul

Aktaş Arnas,Y. 2006. Okulöncesi Dönemde Matematik Öğretimi. Adana Nobel Tıp Kitabevi, Genişletilmiş 3. Baskı, Adana.

Güven, Y.1999. Okulöncesinde Matematik. Ya-Pa Yayınları, İstanbul.

Metin, N. 1992. Okulöncesi Dönemdeki Çocuklarda Matematik Kavramların Gelişimi. Ya-Pa Yayınları, İstanbul.

Referanslar

Benzer Belgeler

Örneğin; kediler sözcüğü önce tüm olarak, daha sonra “kedi” kök, -ler çoğul eki olarak

• Küçük kas motor becerilere tutma, kavrama, yazma, yırtma, çizme, yapıştırma, kesme gibi beceriler örnek olarak verilebilir... • Çocukların küçük kas

Erken çocukluk eğitiminde yer alan fen ve matematik eğitimi de, çocuklara hem doğal hem informal hem de yapılandırılmış öğrenme deneyimleri sunabilecek etkinlik

Okul öncesinde matematik etkinlikleri çocuklara basit düzeyde ve gelişimlerine uygun şekilde matematiksel kavramları tanıma ve öğrenme, problemi tanıma, olası

Bilimsel yöntemleri kullanmayı içeren bilimsel süreçler; gözlem yapma, karşılaştırma, sınıflandırma, ölçme ve kaydetme, iletişim, sonuç çıkarma, tahmin etme,

Örneğin; bir çiçeğin filizlenmesi deneyi yapılırken büyümeyi gözlemleyen çocuklar çiçeklerin bir günde ne kadar büyüdüğünü düşünürken ölçme; hangi

Bilimsel bir gerçeği kanıtlamak için yapılan deneyler, bilimsel olayların çocuklar tarafından somut bir şekilde yapılmasını sağlamakta ve çocukların

Nesne veya varlıkları özelliklerine göre ayırt eder, eşleştirir.. Materyaller: Rakam kartları, ayakkabı kutuları,