• Sonuç bulunamadı

ÜNİTE ANAYASA HUKUKU İÇİNDEKİLER HEDEFLER DEVLETİN TEMEL ORGANLARI: YASAMA

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ÜNİTE ANAYASA HUKUKU İÇİNDEKİLER HEDEFLER DEVLETİN TEMEL ORGANLARI: YASAMA"

Copied!
26
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İÇİ NDEKİLE R • Yasama Organının Oluşumu

• Milletvekili Seçimleri

• Milletvekili Seçilme Yeterliliği

• Parlamenter Muafiyetler

• TBMM'nin İç İşleyişi ve Yönetimi

• TBMM'nin Çalışması, Toplanma ve Karar Alma

• TBMM'nin Görevleri ve Yetkileri

• TBMM'nin Bilgi Edinme ve Denetim Yolları

HEDE FL ER

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;

• Yasama organının nasıl oluştuğu, çalıştığı ve karar alma süreçleri hakkında temel bilgileri edinecek,

• Milletvekillerinin statülerini bilecek,

• TBMM'nin görev ve yetkilerini

tanımlayabileceksiniz. ÜNİ

TE

4

DEVLETİN TEMEL ORGANLARI: YASAMA

ANAYASA HUKUKU

ÜNİTE

10

00

(2)

Demokratik rejimlerde parlamento üyelerinin seçimle göreve gelmesi

esastır.

GİRİŞ

Devletin üç önemli organı olarak karşımıza yasama, yürütme ve yargı çıkmaktadır. Bu organlardan yasama genel, soyut ve objektif kural koyma yetkisini kullanmaktadır. Parlamento olarak da adlandırılan yasama organı modern demokrasilerde tamamen seçimle oluşmaktadır. Bu bağlamda yasama organının oluşumu, milletvekili seçilme yeterliliği, seçim sistemi gibi konular önem kazanmaktadır. Konu bu yönleri ile TBMM açısından da önemlidir.

Yasama organı ile ilgili önemli bir diğer husus ise seçimle göreve gelen üyelerin sahip olduğu hukuki ayrıcalıklardır. “Parlamenter muafiyetler” olarak da anılan bu ayrıcalıkların hangi amaçla getirildiği ve anayasada nasıl

düzenlendiği, konunun esasının öğrenilmesi açısından önem arz etmektedir.

Bunun gibi önemli bir konu ise yasama organının çalışmasıdır. Zira hâlkın temsilcilerinin yer aldığı parlamento bir özgür tartışma, müzakere ve karar organı olmak durumundadır. İşte bunun sağlanabilmesi açısından yasama organının yönetilmesi ve yönetimi gerçekleştireceklerin uygulayacağı kurallar göze çarpmaktadır. Türkiye’de TBMM Başkanlık Divanı ve TBMM İçtüzüğü örneği üzerinde bu hususlar açıklanmaktadır.

Yasama organı ile ilgili önemli bir konu da bu organın görev ve yetkileridir. TBMM asli kural koyucu organ olarak kanun yapma yetkisini kullanmaktadır. Kanun yapma meclisin en çok mesaisini sarf ettiği görevidir.

Ancak Türkiye’deki hükûmet sisteminin parlamenter rejim olması nedeniyle TBMM’nin önemli bir görevi de kendi içinden bir hükûmet çıkarıp ona

güvenoyu vermektir. Bununla birlikte TBMM, hükûmeti denetleme yetkisini de kullanmakta ve bu amaçla yürütme ile ilgili konularda bilgi edinme yollarını devreye sokmaktadır. 1982 Anayasası’nda TBMM, kanun yapma ve hükûmete güvenoyu verme ve onu denetleme dışında başka görevleri de yerine

getirmektedir. Bu bölümde işte bu hususlar derli toplu biçimde anlatılmaktadır.

YASAMA ORGANININ OLUŞUMU

Demokratik rejimlerde parlamento üyelerinin seçimle göreve gelmesi esastır. İngiltere’deki Lordlar Kamarası örneğinde olduğu gibi, seçimle göreve gelmeyen parlamento kanatlarının bulunması mümkün olmakla birlikte, bu tür seçim dışı yöntemle göreve gelen parlamento kanatları, güçlü yetkileri sahip

(3)

olmadığı için sorun teşkil etmemektedir. Kanun yapma yetkisine sahip bir parlamento kanadının tüm üyelerinin demokratik bir rejimde seçimle göreve gelmesi gerekmektedir.

Bunun yanında, değişik ülke parlamentolarının çift meclisli oluşuma sahip olabildiği de görülmektedir. Federal devlet parlamentolarının çift meclisli olması federe devletlerin aralarında nüfus olarak farklılıklar bulunması ve her bir federe devletin diğeri ile eşit temsil edilme isteği gibi etmenler dolayısıyla zorunludur. Üniter devletlerde ise parlamentoların tek veya çift meclisli olması ülkelerin tercihine bağlıdır. Söz gelimi, Fransa, İtalya ve İngiltere’de parlamento çift meclislidir. Türkiye’de ise 1961 Anayasası’nda parlamento Cumhuriyet Senatosu ve Millet Meclisinden oluşmaktaydı. 1982 Anayasasında ise tek meclisli bir parlamento söz konusudur.

1982 Anayasası’nın özgün şeklinde TBMM’nin üye sayısı 400 idi. 1987 yılında yapılan değişiklikle bu sayı 450’ye, 1995 yılında yapılan değişiklikle 550’ye yükseltilmiştir. Anayasanın 75. maddesinde TBMM üyelerinin genel oyla seçilmesi öngörülmüştür. Türkiye’de anayasa değişmediği sürece nüfus artsa da azalsa da TBMM’nin üye sayısı 550’dir.

MİLLETVEKİLİ SEÇİMLERİ

TBMM’nin seçim dönemi dört yıldır. Bu süre 1982 Anayasasının ilk şeklinde beş yıl olarak öngörülmüştü ve 2007 yılında yapılan değişiklikle bu süre, önceki anayasalarda olduğu gibi, dört yıla düşürülmüştür. Bununla birlikte TBMM seçimlerinin dört yıllık süre dolmadan yapılması ya da geriye bırakılması da mümkündür.

Bilindiği gibi TBMM, kendi alacağı bir “meclis kararı” ile bu süre dolmadan da seçimlerin yenilenmesini sağlayabilir. Bu biçimde yapılan seçimlere “erken genel seçim” denilir. Özellikle koalisyon hükûmetleri döneminde iktidar ortağı partiler arasında yaşanan uyum sorunları nedeniyle TBMM seçimleri zamanından çok daha erkene alınabilmektedir.

Seçimlerin süresi dolmadan yapılmasına yol açan bir diğer husus da Cumhurbaşkanı’nın TBMM seçimlerinin yenilenmesine karar vermesi durumudur. 1982 Anayasası’nın 116. maddesine göre Bakanlar Kurulu’nun

(4)

güvenoyunu alamaması, güvensizlik oyuyla düşürülmesi, Başbakan’ın istifa etmesi ya da yeni seçilen TBMM’de Başkanlık Divanı oluşumu sonrasında Cumhurbaşkanı’nın hükûmetin kurulması için görevi bir milletvekiline vermesinden sonra kırk beş gün içinde Bakanlar Kurulu’nun kurulamaması hâllerinde de Cumhurbaşkanı TBMM Başkanı’na danışarak seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu durum, benimsenen parlamenter hükûmet sisteminin bir gereği olarak, yürütme organına yasamaya karşı kullanacağı bir yetki olarak verilmektedir.

Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkân görülmediği

durumlarda TBMM seçimleri bir yıl geriye bırakılabilir. Geri bırakma sebebinin ortadan kalkmaması durumunda ise erteleme kararındaki usule göre bu işlem tekrarlanabilir.

TBMM seçimleri ile ilgili olarak “ara seçim” konusuna da değinmek gerekir. Bir seçim dönemi içerisinde TBMM’de boşalan üyeliklerin doldurulması amacıyla yapılan seçime ara seçim adı verilir. Ara seçim sadece milletvekilliği boşalan seçim çevrelerinde yapılır ve bu seçimde seçilen milletvekilleri ancak TBMM’nin geriye kalan süresi kadar görev yapabilirler. Normalde bir seçim döneminde bir defa ara seçim yapılır ve kural olarak ara seçim, genel seçimden otuz ay geçmedikçe yapılmaz. Ancak, bunun iki istisnası vardır. Birincisi boşalan üyeliklerin sayısı TBMM üye tamsayısının yüzde beşini bulduğu hâllerde, ara seçimler üç ay içinde yapılır. İkinci olarak, bir ilin veya seçim çevresinin TBMM’de üyesinin kalmaması hâlinde, boşalmayı takip eden doksan günden sonraki ilk Pazar günü ara seçim yapılır.

Seçimlerin genel yönetimi ve denetimi yargı tarafından gerçekleştirilir ve bu amaçla seçim yargısı oluşturulmuştur. Seçim yargısında ilçe ve il düzeyinde seçim kurulları bulunur ve en üstte Yüksek Seçim Kurulu yer alır. Yüksek Seçim Kurulu’nun seçimlerle ilgili verdiği kararlar kesindir ve bunlara karşı başka bir yargı düzenine başvurulamaz.

SEÇİM SİSTEMİ

TBMM’nin 550 üyesi il düzeyini esas alan seçim çevrelerinden seçilir.

Milletvekilleri illere nüfus esasına göre dağıtılır. Türkiye’de 2011 milletvekili seçimlerinde Bayburt ili dışındaki tüm illerden en az iki milletvekili seçilmiştir.

(5)

Her il bir seçim çevresi olarak öngörülmüş olup, bu seçim çevresinde ilin nüfusuna bağlı olarak ne kadar milletvekili seçileceği hesaplanmaktadır.

İstanbul, Ankara ve İzmir’in nüfusunun fazla olması nedeniyle bu iller kendi içerisinde birden fazla seçim çevresine ayrılmışlardır.

Seçim çevresinde alınan oylara bağlı olarak partili veya bağımsız

adaylardan seçilenleri belirlemek amacıyla uygulanan yönteme “seçim sistemi”

adı verilir. Türkiye’de şu anda nispi temsil sisteminin d’Hont usulü

uygulanmaktadır. Bu seçim sistemine göre seçim çevresinden alınan oylara bağlı olarak siyasi partilerin listesinden milletvekilleri belirlenir. Kendisine has bir hesaplama yöntemi olan bu seçim sistemine göre her parti aldığı oy oranına yakın milletvekili çıkarma imkânına sahip olduğundan, bu sistem temsilde adalete daha fazla ağırlık vermektedir. Bununla birlikte bu seçim sistemine eklenen yüzde on barajı dolayısıyla, bir siyasi partinin bir seçim çevresinden milletvekili çıkarabilmesi için öncelikle ülke düzeyindeki geçerli oyların yüzde onunu alması gerekmektedir. Bu nedenle yüzde on barajını aşamayan partiler, o seçim çevresinde çok yüksek oranda oy alsa bile milletvekili çıkaramazlar.

Ancak, bir seçim çevresinde bağımsız olarak seçime giren adaylar, o seçim çevresinde d’Hont usulüne göre yapılacak hesaplamalarda partilerin milletvekili hesaplamalarında yapılan bölmedeki sayı kadar oy almaları durumunda, baraj söz konusu olmaksızın seçilme imkânına sahip olabilirler.

Değişik seçim çevrelerinden seçilmelerine rağmen, anayasanın 80.

maddesinde de belirtildiği üzere, milletvekilleri seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün milleti temsil ederler. Bunun sonucu olarak milletvekilleri ile kendilerini seçenler arasında emredici ya da bağlayıcı bir vekâlet ilişkisi bulunmamaktadır. Milletvekilleri görevleri süresince, seçmenlerin talimatları doğrultusunda değil, kendi iradeleri doğrultusunda tutum belirlerler ve o doğrultuda oy kullanırlar.

MİLLETVEKİLİ SEÇİLME YETERLİLİĞİ

Seçilme hakkının siyasi bir hak olduğu göz önünde tutulduğunda, milletvekili seçilme yeterliliği konusundaki en önemli şart olarak karşımıza vatandaşlık çıkmaktadır. Buna ek olarak milletvekili seçilme yeterliliği ile ilgili Anayasanın 76. maddesinde öngörülen diğer koşullar arasında yirmi beş yaşını

(6)

Milletvekili seçilme yeterliliği konusundaki

en önemli şart olarak vatandaşlıktır ve görev

süreleri TBMM’nin görev süresi kadardır.

doldurmuş olmak, en az ilkokul mezunu olmak, kısıtlı olmamak, yükümlü olduğu askerlik hizmetini yapmış olmak, kamu hizmetinden yasaklı olmamak, taksirli suçlar hariç toplam bir yıl veya daha fazla hapis ile maddede sayılan birtakım suçlardan hüküm giymemiş olmak sayılmaktadır.

Seçilenler seçildiklerine dair mazbatayı aldıktan sonra milletvekili sıfatına sahip olurlar. Yalnız görevlerine başlarken anayasanın 81. maddesindeki andı yaparlar. Milletvekillerinin görev süresi TBMM’nin görev süresi kadardır.

Bununla birlikte bazı durumlarda TBMM’nin görev süresinin bitiminden önce milletvekilliği sona erebilir.

Anayasanın 84. maddesinde milletvekilliğinin düşmesi hâlleri;

İstifa, kesin hüküm giyme veya kısıtlanma, anayasanın 82. maddesine göre milletvekilliğiyle bağdaşmayan bir görev veya hizmeti sürdürmekte ısrar etme ve meclis çalışmalarına özürsüz veya izinsiz olarak bir ay içerisinde toplam beş birleşim günü katılmama şeklinde sıralanmıştır. Yalnız devamsızlık yapan üyeliğin düşürülmesi takdiri bir durum olup, milletvekilliğinin düşmesine, durumun Meclis Başkanlık Divanı’nca tespit edilmesi üzerine, Genel Kurulca üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyuyla karar verilebilir. İstifa eden üyenin milletvekilliğinin düşmesi de TBMM Genel Kurulunca kararlaştırılır. 2010 yılı anayasa değişikliği öncesinde bir diğer husus olarak partisinin temelli

kapatılmasına beyan veya eylemleri ile sebep olan milletvekilinin milletvekilliği de Anayasa Mahkemesi’nin davalı partiye ilişkin verdiği kapatma kararının Resmî Gazete’de yayınlanması ile sona ermekteydi. Ancak bu husus 2010 yılında kaldırılmıştır.

PARLAMENTER MUAFİYETLER

Parlamenter muafiyetler ya da yasama bağışıklıkları olarak adlandırılan ve parlamento üyelerinin parlamento çalışmalarında daha özgür olmalarını ve bir kısıtlama olmaksızın katılmalarını amaçlayan bu ayrıcalıklar demokrasilerde yaygın biçimde kullanılmaktadır. Tarihsel geçmişi yüzyıllar öncesine kadar giden bu uygulamalar Batılı demokrasilerde de bulunmaktadır. Söz gelimi

parlamenter muafiyetler İngiltere’de ilk olarak 1689 tarihli Bill of Rights’da düzenlenmiştir. Bu ayrıcalıklar “yasama dokunulmazlığı” başlığı altında 1982 Anayasası’nın 83. maddesinde de düzenlenmiştir.

(7)

Parlamenter muafiyetler esasında yasama sorumsuzluğu ve yasama dokunulmazlığı olarak iki alt başlıkta toplanabilirler. 1982 Anayasası’nda bu iki ayrıcalık da düzenlenmiştir. Bununla birlikte madde başlığı yanlış anlamalara sebebiyet verecek biçimde “yasama dokunulmazlığı” şeklinde kullanılmıştır.

Yasama Sorumsuzluğu

Yasama sorumsuzluğu, bir milletvekilinin parlamento çalışmaları esnasında verdiği oy, açıklamış olduğu düşünce ve yaptığı konuşmalarından dolayı sorumlu tutulamamasını öngörmektedir. Bu husus Anayasanın 83/1.

maddesinde şu şekilde öngörülmüştür: “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, mecliste ileri sürdükleri

düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanı’nın teklifi üzerine meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar.”

Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere yasama sorumsuzluğu mutlak bir nitelik arz eder. Sadece yasama sorumsuzluğu kapsamındaki hususların o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine meclisçe bir karar alınması durumunda bunları meclis dışında açığa vurmak ve tekrarlamak

sınırlandırılabilir. Bunun dışında verdiği oy, açıklamış olduğu düşünce ve kanaatlerden dolayı bir milletvekili milletvekilliği sona erdikten sonra da sorumlu tutulamaz. Bu yönü ile yasama sorumsuzluğu milletvekillerine mutlak bir koruma sağlar. Yasama sorumsuzluğu, milletvekillerinin düşüncelerini hiçbir yaptırım tehdidi olmaksızın rahatlıkla ifade edebilmeleri için gerekli bir

ayrıcalıktır. Özellikle ifade özgürlüğü ile ilgili sorunların olduğu ülkelerde yasama sorumsuzluğu daha gerekli bir hâl almaktadır.

Yasama sorumsuzluğunun amacı göz önünde tutulduğunda bunun Meclisteki oy, söz ve düşünce açıklamalarını koruduğu, eylemleri kapsamadığı rahatlıkla görülebilir. Öte yandan, anayasadaki ifadeden esasında yasama sorumsuzluğunun sadece cezai sorumluluğu değil, hukuki sorumluluğu da kapsadığı sonucu çıkarılabilir. Ancak doktrinde ve özellikle Yargıtay

içtihatlarında yasama sorumsuzluğunun sadece cezai sorumluluğu ortadan kaldırdığı, hukuki sorumluluğu etkilemediği yönünde bir görüş de mevcuttur.

(8)

Yasama dokunulmazlığının kapsamı, tutulamama,

sorguya çekilememe, tutuklanamama ve yargılanamamayı içerir.

Yasama Dokunulmazlığı

Milletvekillerine tanınan ikinci ayrıcalık olan yasama dokunulmazlığı ise, bir milletvekilinin milletvekili olduğu süre içerisinde, gerek milletvekili olmadan önce işlediği ve gerek milletvekili iken işlediği ileri sürülen suçlardan dolayı TBMM kararı olmadıkça tutulamaması, sorguya çekilememesi,

tutuklanamaması ve yargılanamaması anlamına gelmektedir.

1982 Anayasası’na göre dokunulmazlık sadece ceza davalarına yönelik bir güvence olup, milletvekillerinin hukuki sorumluluğunu kapsamamaktadır.

Öte yandan, yasama dokunulmazlığı, yasama sorumsuzluğu gibi mutlak olmayıp, sadece milletvekili olunan dönem boyunca bir güvence öngörmektedir. Milletvekilliği sona erdikten sonra dokunulmazlık da

kalkacağına göre, bu suçlardan dolayı yargılanmak mümkün hâle gelecektir.

Ancak burada yasama dokunulmazlığının aynı zamanda milletvekili iken de TBMM kararı ile kaldırılabileceğini belirtmek gerekir. TBMM kararı ile bir milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırıldığında, bu üyenin, dokunulmazlığın kaldırıldığı suç iddiası ile ilgili olarak yargılanması imkânı sağlanabilmektedir.

Ancak tekrar seçilen bir milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır.

Bununla birlikte anayasada dokunulmazlığın iki durumda söz konusu olamayacağı öngörülmektedir. Birinci olarak ağır cezayı gerektiren suçüstü hâli ve ikinci olarak seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14. maddesindeki durumlarda dokunulmazlık söz konusu

olmayacaktır. Bu biçimdeki ihtimallerden birinin gerçekleşmesi hâlinde yetkili makam, durumu hemen ve doğrudan doğruya TBMM’ye bildirmek zorundadır.

Yasama dokunulmazlığı da yasama sorumsuzluğu gibi milletvekillerinin görevlerini layıkıyla yerine getirebilmeleri amacıyla kendilerine sağlanan bir ayrıcalıktır. Buradaki amaç bireysel olarak milletvekillerinin korunması olmayıp, yasama faaliyetlerinin sorunsuz bir biçimde sürdürülmesidir. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile ilgili sorunların olduğu ülkelerde yasama dokunulmazlığı daha gerekli bir hâl almaktadır. Milletvekillerinin asılsız isnatlarla karşı karşıya kalıp parlamento çalışmalarına katılması yönündeki fiziksel veya hukuki engellerle karşılaşmaması amacıyla yasama sorumsuzluğu belli koşullara bağlı olarak

(9)

TBMM’nin çalışmalarını detaylı biçimde düzenleyen hükümler anayasanın

bu konuya ilişkin düzenlemeleri de

dikkate alınarak TBMM İçtüzüğü ile

belirlenir.

yargılanma bağışıklığı sağlamaktadır. Ancak isnadın ciddiliği ve kamuoyundaki tepkiye bağlı olarak TBMM’nin ilgili milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırması her zaman mümkündür.

Öte yandan yasama dokunulmazlığı süresi içerisinde milletvekilinin sahip olduğu yargılanma muafiyeti süresince zaman aşımından bahsedilemeyecektir.

Nitekim bu doğrultuda anayasanın 83/3. maddesinde şu hükme yer verilmiştir:

“Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zaman aşımı işlemez”.

Anayasada milletvekili olmayan bakanların da bakan sıfatını taşıdıkları sürece yasama dokunulmazlığına sahip oldukları açıkça öngörülmüştür (m.

112/son). Ayrıca, yasama dokunulmazlığı milletvekillerinin suç iddiaları ile ilgili milletvekili oldukları süre boyunca geçici bir yargılanma muafiyeti getirdiği için anayasada TBMM’deki siyasi parti gruplarınca, yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapılamayacağı ve karar alınamayacağı belirtilmektedir.

TBMM’NİN İÇ İŞLEYİŞİ VE YÖNETİMİ

TBMM’nin çalışmalarını detaylı biçimde düzenleyen hükümler

anayasanın bu konuya ilişkin düzenlemeleri de dikkate alınarak TBMM İçtüzüğü ile belirlenir. TBMM’nin çalışması, özellikle genel kurul ve komisyonlarda gerçekleştirilecek görüşme ve müzakerelerde mecliste temsil edilen siyasi partilerin birlikte katılmasını sağlayacak biçimde olmalıdır. Bu nedenle anayasada da TBMM İçtüzük hükümlerinin, siyasi parti gruplarının, meclisin bütün faaliyetlerine üye sayısı oranında katılmalarını sağlayacak biçimde düzenlenmesi gereğine vurgu yapılmaktadır (madde: 95/2). Parlamento çoğunluğu karşısında muhalefet partilerinin kendi görüşlerini ifade edebilecek imkânlara sahip olması içtüzüğün en önemli amaçlarından biridir. TBMM İçtüzüğü, bir parlamento kararı olmasına ve parlamento kararları Anayasa

Bireysel Etkinlik

• Parlamenter muafiyetler milet adına yetki kullanan temsilcilere (milletvekillerine) hangi demokratik hedefler doğrultusunda tanınmaktadır, araştırınız.

(10)

Mahkemesi’nin denetimine tabi olmamasına rağmen, bu önemine binaen Anayasada TBMM İçtüzüğünün anayasa yargısı denetimine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir.

TBMM İçtüzüğü kadar önemli bir diğer husus da TBMM’nin yönetimidir.

TBMM yönetimi TBMM Başkanlık Divanı tarafından gerçekleştirilir. Başkanlık Divanı’nda meclis üyeleri arasından seçilen Meclis Başkanı, Başkanvekilleri, katip üyeler ve idare amirleri bulunur. Başkanlık Divanı’nın oluşumu Meclisteki siyasi parti gruplarının üye sayısı oranında divana katılmalarını sağlayacak şekilde gerçekleştirilir.

Burada özellikle TBMM Başkanı daha fazla ön plana çıkmaktadır. TBMM Başkanı oturumları yönetirken tarafsız olmak zorundadır. Anayasada siyasi parti gruplarının başkanlık için aday gösteremeyecekleri öngörülmüştür. TBMM Başkanı en geç dördüncü turda seçilir. İlk iki turda seçilebilmek için üye

tamsayısının üçte iki çoğunluğunun oyu, üçüncü turda üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyu, üçüncü oylamada en çok oy alan iki adayın katıldığı son turda ise en fazla oyun alınması gerekir.

TBMM Başkanı, gerek TBMM’yi temsil ettiği için ve gerek

Cumhurbaşkanlığına vekâlet etmesi yönüyle yoğun olduğu içindir ki meclis çalışmalarını yönetecek başkanvekilleri önem arz etmektedir. Meclisteki siyasi parti gruplarına da öngörülen kurallar dâhilinde TBMM Başkanvekilliği

verilebilir. Başkanvekillerinin sayısı ve seçimi usulü TBMM İçtüzüğünde belirtilmiştir. İçtüzüğe göre dört başkanvekili bulunur ve başkanvekillikleri, iki adedi TBMM üye tamsayısının salt çoğunluğuna sahip siyasi parti grubuna ait olmak üzere, oranı en yüksek olandan başlayarak sıra ile dağıtılır (madde: 11).

Ancak başkanvekillerinin de tarafsızlığı önem arz etmektedir. Nitekim anayasada bu amaçla “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Başkanvekilleri, üyesi bulundukları siyasi partinin veya parti grubunun meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine; görevlerinin gereği olan hâller dışında, meclis tartışmalarına katılamazlar; Başkan ve oturumu yöneten Başkanvekili oy kullanamazlar.” (madde: 94/6) hükmüne yer verilmiştir.

TBMM’de siyasi partilerin grup hâlinde temsil edilebilmesi için en az yirmi milletvekiline sahip olmaları gerekmektedir. Yirmiden az milletvekiline sahip partiler TBMM’de grup kuramadıklarından temsil süresinde gerek

(11)

komisyon ve Genel Kurul’daki görüşmelerde ve gerek TBMM çatısı altındaki diğer faaliyetlerde siyasi parti gruplarına sağlanan bir dizi imkândan

faydalanamazlar.

TBMM ile ilgili çalışmalardan söz edildiğinde iki düzeyi birbirinden ayırmak gerekmektedir. TBMM Genel Kurulu ve komisyonlar aşamaları.

Sayıları, adları, oluşumu ve çalışma usulleri detaylı biçimde TBMM İçtüzüğünde düzenlenen komisyonlar TBMM Genel Kurulu’nun çalışmalarını

kolaylaştırmaktadır. Komisyonun yaptığı ön çalışmalar Genel Kurul’un önünde görüşülecek işlerin daha hazırlıklı biçimde gelmesine katkı sağlamaktadırlar.

Komisyonun üyeleri de milletvekili olmak zorundadır. Komisyon ve Genel Kurul çalışmaları kural olarak açık yapılır. Ancak her ikisinde de kapalı oturum yapılmasına karar verilebilir.

TBMM’de yapılan toplantılar ile ilgili bazı kavramlar kullanılmaktadır. Söz gelimi TBMM Genel Kurulu’nda yapılan tüm konuşmalar tutanağa geçirildiği için bu konuşmanın yapıldığı dönem, yasama yılı ve tarihinin bilinmesi önemlidir. Bu hususu da göz önünde tutarak yasama dönemi, yasama yılı, birleşim ve oturum gibi kavramlar TBMM İçtüzüğü’nün 1. maddesinde

açıklanmıştır. Buna göre yasama dönemi, TBMM’nin iki milletvekili genel seçimi arasındaki süreyi ifade eder. Yasama yılı, ise 1 Ekimde başlayıp 30 Eylülde sona eren dönemi ifade eder. Birleşim, Genel Kurul’un belli bir gününde açılan toplantısına verilen addır. Oturum ise bir birleşimin ara ile bölünen kısımlarından her biridir.

TBMM’NİN ÇALIŞMASI, TOPLANMA VE KARAR ALMA

Anayasaya göre TBMM, her yıl Ekim ayının ilk günü kendiliğinden toplanır. Ancak TBMM her yıl belli bir süre tatil yapabilir. Bir yasama yılındaki tatil süresi en çok üç aydır. Bunun dışında TBMM’nin kısa süreli olarak çalışma yapmadığı zaman aralıkları olabilir ki bunlara ara verme denilir. Ara verme veya tatil esnasında TBMM, doğrudan doğruya veya Bakanlar Kurulunun istemi üzerine Cumhurbaşkanı’nca ya da doğrudan doğruya veya üyelerin beşte birinin yazılı istemi üzerine Meclis Başkanı’nca toplantıya çağrılabilir. Bu şekilde toplanan mecliste öncelikle bu toplantıyı gerektiren konu görüşülmeden ara verilemez ve tatile devam edilemez.

(12)

Toplantı yeter sayısı, TBMM’nin çalışmalarına başlayabilmesi için gereken asgari yeter

sayıdır. Karar yeter sayısı ise TBMM’nin bir konuda karar alabilmesi için gerekli asgari sayıyı

ifade eder.

TBMM’de Genel Kurulu’nun çalışmalara başlayabilmesi ve karar

alabilmesi açısından da asgari yetersayılar öngörülmüştür. Bu konu Anayasanın 96. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir: “Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı seçimler dâhil bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasada başkaca bir hüküm yoksa toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz”.

Burada toplantı yeter sayısı ve karar yeter sayısı biçiminde iki önemli kavram ön plana çıkmaktadır. Toplantı yeter sayısı, TBMM’nin çalışmalarına başlayabilmesi için gereken asgari yeter sayıdır. Bu durum Anayasada üye tamsayısının en az üçte biri biçiminde öngörülmüştür. Anayasa Mahkemesinin on birinci Cumhurbaşkanlığı seçiminde verdiği karar sonrasında bu maddeye,

“yapacağı seçimler dâhil bütün işlerinde” ifadesi vurgulu biçimde dâhil

edilmiştir. Değişiklik öncesi ifade şu şekildeydi: “Anayasada, başkaca bir hüküm yoksa Türkiye Büyük Millet Meclisi, üye tamsayısının en az üçte biri ile

toplanır”. Kanaatimizce 2007 yılı değişikliği öncesinde ve sonrasında toplantı yeter sayısı konusunda Anayasada başka bir hüküm bulunmadığından TBMM’nin tüm işlerinde bu sayı üye tamsayısının üçte biridir.

Karar yeter sayısı ise TBMM’nin bir konuda karar alabilmesi için gerekli asgari sayıyı ifade eder. Ancak karar yeter sayısı konusunda Anayasanın başka maddelerinde başka yeter sayılar öngörüldüğünü de belirtmek gerekir. Bu nedenle genel karar yeter sayısı ve özel karar yeter sayısı şeklinde iki farklı karar yeter sayısından bahsedilebilir. Genel karar yeter sayısı, Anayasada başka bir yeter sayısı bulunmaması durumundaki karar yeter sayısıdır ve bu sayı Anayasanın 96. maddesinde üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olmayan biçimde toplantıya katılanların salt çoğunluğu olarak belirtilmiştir.

Özel karar yeter sayısı ise Anayasanın değişik maddelerinde öngörülen karar yeter sayılarıdır. Söz gelimi, Anayasa değişikliklerinin referanduma sunma zorunluluğu olmadan kabulü için aranan özel karar yeter sayısı TBMM üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu şeklindedir (madde: 175). Başka özel karar yeter sayıları olarak şunlar sıralanabilir: TBMM’nin genel ve özel af ilanına karar verebilmesi için aranan özel karar yeter sayısı TBMM üye tamsayısının beşte üçlük çoğunluğudur (madde: 87). Gensoru neticesinde hakkında gensoru

(13)

verilen bakanın veya bakanlar kurulunun düşürülebilmesi için öngörülen yeter sayı üye tamsayısının salt çoğunluğudur (madde: 99). Cumhurbaşkanının vatana ihanetten dolayı suçlanabilmesi için öngörülen karar yeter sayısı TBMM üye tamsayısının dörtte üçüdür (madde: 105).

TBMM Genel Kurulu’ndaki çalışmalarda değişik türde oylama yöntemleri kullanılmaktadır. İşaretle oylama, açık oylama ve gizli oylama şeklindeki bu yöntemlerden değişik türdeki oylamalarda hangisinin kullanılacağı önem arz etmektedir. Zira anayasada yapılacak oylama türü ile ilgili bazen açık bir ifadeye yer verilmekte ve oylamanın nasıl yapılacağı belirtilmekte, ancak çoğu zaman bunun açıkça vurgulanmadığı görülmektedir. İşte bu nedenle oylama konusu TBMM İçtüzüğü’nün 139. maddesinde düzenlenmiş ve oylama türlerinin nasıl yapılacağı tanımlanmıştır. Buna göre işaretle oylama; üyelerin el kaldırması, tereddüt hâlinde ayağa kalkmaları, beş üyenin ayağa kalkarak teklif etmesi hâlinde de salonda olumlu ve olumsuz oy verenlerin ikiye bölünerek sayılmaları suretiyle yapılır. Açık oylama; üzerinde milletvekillerinin ad ve soyadlarıyla seçim çevrelerinin yazılı olduğu oy pusulalarının kutuya atılması veya elektronik oylama mekanizmasının çalıştırılması yahut ad cetvelinin okunması üzerine adı okunan milletvekilinin ayağa kalkarak “kabul”, “çekimser” veya “ret”

kelimelerinden birini yüksek sesle söylemesi ve böylece açıkladığı oyunun kâtip üyelerce kaydedilmesi suretiyle gerçekleştirilir. Gizli oylama ise üzerinde hiçbir işaret bulunmayan oy pusulalarının kürsüden kutuya atılması suretiyle yapılır.

Gizli oylama ve açık oylama işaretle oylamaya nazaran daha fazla zaman almaktadır. Bu durum meclis çalışmalarında süre yönünden ciddi sorunlara yol açabilir. Ancak bu tür oylamaların tercih edilmesinin de önemli gerekçeleri bulunmaktadır. Tüm bu hususları da gözeterek TBMM İçtüzüğü, genel oylama türü olarak daha seri bir yöntem olan işaretle oylamayı kabul eden şu hükme yer vermiştir: “Anayasada, kanunlarda ve İçtüzükte açık veya gizli oylama yapılmasının zorunlu olduğu belirtilmeyen bütün hususlarda kaide olarak işaret oyuna başvurulur” (madde: 140).

TBMM’NİN GÖREVLERİ VE YETKİLERİ

Türkiye Cumhuriyeti’nin parlamentosu olarak TBMM’nin en önemli

(14)

TBMM’nin yasama yetkisi, asli bir yetki

olup, her konuyu önceden mevcut bir

hukuk kuralına gereksinim duymaksızın

ilk elden düzenleyebilmesi

anlamına gelir.

konularda kanun yapma yetkisini kullanabilir. Bunun yanında 1982

Anayasası’nın öngördüğü hükûmet sistemi parlamenter sistem olduğu için TBMM’nin önemli bir görevi de kendi içinden hükûmeti çıkarmak ve onu denetlemektir. Bu bağlamda, aşağıda da belirtileceği üzere, Anayasada TBMM’nin bilgi edinme ve hükûmeti denetleme yollarına yer verilmiştir.

TBMM’ye Anayasada bunların dışında başka görevler de verilmiştir.

İlk olarak TBMM’nin yasama yetkisini ele almak gerekir. TBMM’nin yasama yetkisi, demokratik ülke parlamentolarında olduğu gibi asli bir yetkidir.

TBMM’nin asli (ilk-el) düzenleme yetkisine sahip olması, kendisinin her konuyu önceden mevcut bir hukuk kuralına gereksinim duymaksızın ilk elden

düzenleyebilmesi anlamına gelir. Asli ya da ilk-el düzenleme yetkisine sahip TBMM, kendi önceliklerine ve ihtiyaç olduğunu gördüğü alanlara ilişkin istediği konuda kural koyma yetkisini kullanabilir. Demokratik rejimlerde asli

düzenleme yetkisine sahip olma parlamentoların sahip olduğu temel kural koyucu organ olma niteliğinin doğal bir sonucudur.

Yasama yetkisinin genel olması, bir parlamento olarak TBMM için de geçerlidir. Bunun anlamı ise TBMM’nin her konuyu düzenleyebilmesidir. TBMM anayasaya aykırı olmamak koşulu ile her konuyu istediği şekilde, ana hatlarıyla veya ayrıntılı biçimde düzenleyebilir. Buradaki tek koşul yapılacak

düzenlemelerin anayasa hükümlerine aykırı olamamasıdır.

Anayasada TBMM’nin kanun yapma usulü ile ilgili hükümler yer almaktadır. Kanun çıkarmayı önerme yetkisi TBMM üyeleri ile Bakanlar Kuruluna aittir. Bakanlar Kurulu’nun yaptığı önerilere “kanun tasarısı” adı verilmektedir ve tasarılar Bakanlar Kurulu’nun oy birliği ile kararlaştırılır.

Milletvekillerinin önerilerine ise “kanun teklifi” denir ve bir milletvekilinin de tek başına kanun teklif etmesi mümkündür. Parlamenter rejimin benimsenmesi dolayısıyla günümüzde kanun tasarılarının yasalaşma oranının tekliflere göre daha yüksek olduğu görülmektedir.

Kanun teklifleri ve tasarıları önce ilgili komisyonda görüşülür.

Komisyonda kabul edilenler Genel Kurula gelir. Genel Kuruldaki görüşme ve kabul süreci toplantı ve karar yeter sayısı ile ilgili genel hükümlere göre gerçekleştirilir. Normal kanunlardan farklı olarak genel ve özel af ilanına ilişkin kanunlar ile anayasa değişikliği yapılmasına ilişkin kanunların karar yeter sayısı

(15)

ise üye tamsayısının en az beşte üçü oranındadır. TBMM Genel Kurulu’nun kabul ettiği kanun Resmî Gazete’de yayınlanmak üzere Cumhurbaşkanına gönderilir. Cumhurbaşkanı on beş gün içinde kanunları yayınlar. Yayınlanmasını uygun bulmadığı kanun maddelerini ve kanunun tümünü aynı süre içinde bir kez daha görüşülmek üzere TBMM’ye iade eder. TBMM geri gönderilen kanunu aynen kabul eder ve Cumhurbaşkanı’na gönderirse bunun on beş gün içinde Resmî Gazete’de yayınlanması gerekir. Cumhurbaşkanı’nın geri gönderme yetkisi, özellikle anayasaya aykırılık taşıması durumunda kanunların yeniden gözden geçirilmesi imkânını sağlaması yönüyle önemlidir.

TBMM’nin önemli bir görevi de belli konularda kanun gücünde kural koyma yetkisini Bakanlar Kuruluna vermektir. 1971 yılı anayasa değişikliği ile sistemimize giren ve 1982 Anayasası’nda da devam eden bu modelde Bakanlar Kurulu TBMM’nin yetki kanunu ile kendisine verdiği yetkiye bağlı olarak “kanun hükmünde kararname” çıkarabilir. Yetki kanunu âdeta bir şablon olarak, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp

çıkarılamayacağını gösterir. Kanun hükmünde kararname her konuda çıkarılamaz. Temel hak ve özgürlüklerin genel rejimi, kişi hakları ve siyasi haklar, kanun hükmünde kararname ile düzenlenemez. Sosyal ve ekonomik haklar kanun hükmünde kararname ile düzenlenebilir. Yalnız hiçbir hak ve özgürlüğün kanun hükmünde kararname ile sınırlandırılması mümkün değildir.

Bakanlar Kurulunca kabul edilen kanun hükmünde kararnameler Cumhurbaşkanı’nca onaylanarak Resmî Gazete’de yayınlanırlar ve

yayınlandıkları gün yürürlüğe girerler. Ancak, kararnameler, Resmî Gazete’de yayımlandıkları gün TBMM’ye sunulur. Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler, TBMM komisyonları ve Genel Kurulu’nda öncelikle ve ivedilikle görüşülür. TBMM kanun hükmünde kararnameler üzerinde her türlü tasarrufta bulunabilir, bunları değiştirebilir ya da

yürürlükten kaldırılmasına karar verebilir. Kanun hükmünde kararnameler birer yasama işlemi oldukları için anayasaya aykırılıkları dolayısıyla iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulabilir.

1982 Anayasası’nda ayrıca olağanüstü yönetim usullerinden birisinin yürürlükte olduğu dönemlerde çıkarılan olağanüstü kanun hükmünde

(16)

kararnamelere de yer verilmiştir. Bu dönemlerde çıkarılan kanun hükmünde kararnameler, olağan dönemdekilerden oldukça farklıdırlar. Zira bunları Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu çıkarır ve bunların çıkarılması sürecinde TBMM’den yetki kanunu ile izin alınmasına gerek yoktur.

Her konuda olağanüstü kanun hükmünde kararname ile düzenleme yapma yetkisi bulunmaktadır ve bu kararnamelerin anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması mümkün değildir. Bunlar Resmî Gazete’de yayınlandıkları gün TBMM’nin bilgisine sunulur. TBMM’nin

olağanüstü kanun hükmünde kararnameler üzerindeki tek yetkisi, kararnameyi aynen kabul, değiştirme veya yürürlükten kaldırmadır.

Bunların dışında TBMM, milletlerarası hukukun meşru saydığı hâllerde savaş hâli ilanına, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme,

milletlerarası antlaşmaların onaylanması için onaylamayı uygun bulma kanunu çıkarma ve para basılmasına karar verme yetkilerine de sahiptir. TBMM ayrıca anayasada sayılan diğer görevleri yerine getirir.

TBMM’nin erken seçim kararı alma, Radyo Televizyon Kurulu üyelerini, Sayıştay üyelerini ve Kamu Başdenetçisi’ni seçme, Anayasa Mahkemesi’nin üç üyesini kendi önüne getirilen üç kat aday arasından seçme ve diğer bazı konularda da karar alma yetkisi bulunmaktadır. Burada TBMM’nin aldığı kararlar arasında kanun ile parlamento kararı (ya da meclis kararı) ayrımı yapmak gerekmektedir. Bu ayırım şu nedenle önem arz etmektedir. TBMM’nin kanun adı altındaki tasarruflarının anayasaya aykırılığının ileri sürülmesi mümkündür. Parlamento kararlarında ise TBMM İçtüzüğü ve özel olarak belirtilen parlamento kararları hariç (milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması, milletvekilinin istifasının kabulü, milletvekilliği ile bağdaşmayan bir görevde ısrar ettiği için ve meclis çalışmalarına özürsüz veya izinsiz olarak bir ay

içerisinde toplam beş birleşim günü katılmadığı için TBMM’nin verdiği üyelikten düşürme kararları) Anayasa Mahkemesi’nin denetimi söz konusu değildir.

(17)

TBMM soru, genel görüşme, meclis araştırması, gensoru ve

meclis soruşturması yollarıyla denetleme yetkisini kullanır.

TBMM’NİN BİLGİ EDİNME VE DENETİM YOLLARI

1982 Anayasası’nda benimsenen parlamenter hükûmet sistemi dolayısıyla yasama organının düzenlendiği bölümde parlamentonun bilgi edinmesi ve hükûmeti denetlemesi ile ilgili hükümlere de yer verilmiştir.

“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bilgi edinme ve denetim yolları” başlığı altındaki maddelerde bu konu düzenlenmiş ve 98. maddede TBMM’nin soru, genel görüşme, meclis araştırması, gensoru ve meclis soruşturması yollarıyla denetleme yetkisini kullanacağı belirtilmiştir. Esasında bu yollardan ilk üç tanesi birer denetim yolu olmaktan ziyade parlamentonun bilgi edinmesine imkân sağlamaktadır. Gensoru bir siyasal denetim mekanizması, meclis soruşturması ise bir cezai denetim yolu olarak öngörülmüştür.

Soru: Bakanlar Kurulu adına, sözlü veya yazılı olarak cevaplandırılmak üzere bir milletvekilinin Başbakan veya bakanlardan bilgi istemesi anlamına gelmektedir. Sorulan sorulara ilgili bakanın cevap vermesi ile bu süreç tamamlanır.

Genel Görüşme: Toplumu ve devlet faaliyetlerini ilgilendiren belli bir konunun, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesidir. Genel görüşmede TBMM Genel Kurulu’ndaki siyasi parti grupları ve Hükûmet kanadı adına birer kişi görüşlerini açıklayarak konu değerlendirilir ve TBMM bu sayede bilgilendirilmiş olur. Genel görüşme açılmasını Bakanlar Kurulu, siyasi parti grupları ve en az 20 milletvekili isteyebilir.

Meclis Araştırması: Gündemdeki belli bir konuda bilgi edinmek amacıyla TBMM’nin kendi üyelerinin katılımı ile oluşturduğu araştırma komisyonu marifeti ile bilgi toplaması ve bunları TBMM Genel Kurulunda müzakere etmesi şeklinde gerçekleşir. Burada önemli olan edinilen bilgilerden hareketle TBMM üyelerinin bilgilendirilmesi ve konuyu müzakere etmeleridir. Bunun sonucunda herhangi bir oylamaya veya yaptırıma gidilmez. Meclis araştırmasını da genel görüşme açılmasını isteyenler talep edebilir.

Gensoru: Bir siyasi denetim yolu olarak muhalefet partilerinin hükûmete yönelik en önemli muhalefet etme araçlarından birisidir. Gensoruda yapılan güvensizlik oylaması sonucunda hükûmetin veya bir bakanın düşürülmesi

(18)

sonucu ortaya çıkabileceğinden, bu yol etkili sonuçlar veren bir denetim mekanizması olarak görülebilir.

Gensoru önergesi, bir siyasi parti grubu adına veya en az yirmi milletvekilinin imzasıyla herhangi bir bakan, başbakan ya da bakanlar kurulu hakkında verilebilir. Gensoru önergesi, verilişinden sonraki üç gün içinde bastırılarak üyelere dağıtılır; dağıtılmasından itibaren on gün içinde gündeme alınıp alınmayacağı görüşülür. Bu görüşmede, önerge sahipleri adına ve siyasi parti grupları adına birer milletvekili, Bakanlar Kurulu adına Başbakan veya bir bakan konuşabilir. Bunun sonucunda yapılan oylamada gündeme alınıp

alınmayacağı belli olur. Özellikle hükûmetin arkasında TBMM çoğunluğunun olduğu düşünüldüğünde, gensoru önergelerinin önemli bir kısmı bu oylamada reddedilir. Bu oylamada gensorunun gündeme alınması toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile kararlaştırılabilir. Ancak öngörülen bu çoğunluğa ulaşmak da zordur.

Yapılan oylamada gensoru gündeme alınırsa, gensorunun görüşülme günü de belli edilir. Bu görüşmelerin sonrasında ikinci ve asıl etkili olan oylama yapılır. Bu oylamada Bakanlar Kurulunun ya da bir bakanın düşürülebilmesi, üye tamsayısının salt çoğunluğuyla olur; oylamada yalnız güvensizlik oyları sayılır.

Gensoru etkili bir denetim yolu olmakla birlikte hükûmetlerin arkasında parlamentonun üye tamsayısının salt çoğunluğunun desteği bulunduğu ve Türkiye’de partiler disiplinli partiler olduğu için genellikle gensoru önergesinin sonucundaki güvensizlik oylarının öngörülen çoğunluğa ulaşması zordur.

Gensoru sonucunda bakanın düşürülebilmesi daha ziyade koalisyon

hükûmetlerinde uyum sorunu olduğunda ya da azınlık hükûmetleri döneminde olabilir. Nitekim Türkiye’de çok partili döneme geçildiği zamandan bu yana verilen yüzlerce gensoru önergesinden sadece birkaç tanesinde ilgili bakan düşürülmüştür. 1979 ve 1998 yıllarına yaşanan örneklerde dönemin hükûmetlerinin azınlık hükûmeti olduğunu özellikle belirtmek gerekir.

Gensoru sonucunda güvensizlik oyu ile bakanın düşmesi sadece bakanın koltuğundan uzaklaştırılması anlamına gelir. Yoksa düşürülen bakanın

milletvekilliği sona ermez. Öte yandan düşürülen bakanın bu sayede yargı önüne gidip hesap vermesi yolu da açılamaz. Zira bakanların yargılanmaları

(19)

cezai bir denetim yolu olan meclis soruşturması süreci ile sağlanabilir. Bir bakanın gensoru ile düşürülmesi durumunda hukuken koltuğundan düşen kişi sadece bakandır. Hükûmetin görevde kalması hukuken mümkün ise de, müştereken sorumluluk dolayısıyla kendi bakanlarından birisine verilen güvensizlik oyu sonrasında siyaseten mümkün değildir. Bu nedenle bir bakanın düşürülmesi durumunda hükûmet de istifa eder. Başbakanın gensoru ile düşürülmesi durumunda ise hukuken hükûmetin görevi de sona ermiş olur.

Bir cezai denetim yolu olan meclis soruşturması ise, görevde olan ya da geçmişte bakanlık ya da başbakanlık yapmış olan kişilerin görevleriyle ilgili suç işlemeleri durumunda bu kişilerin Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi önünde yargılanmalarını sağlayan bir yoldur. Meclis soruşturması, Başbakan veya bakanlar hakkında TBMM üye tamsayısının en az onda birinin vereceği önerge ile talep edilir. Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve gizli oyla karara bağlar. Burada gizli oy olması bu yolun bir cezai denetim yolu

olmasından kaynaklanmaktadır. Zira anayasanın 100. maddesinde, yine bu cezai denetim yolunun siyasi endişelerin etkisinde kalmaması amacıyla, meclisteki siyasi parti gruplarında, meclis soruşturması ile ilgili görüşme yapılamayacağı ve karar alınamayacağı ifade edilmektedir.

Yapılan oylama sonucunda soruşturma açılmasına karar verilmesi hâlinde, meclisteki siyasi partilerin güçleri oranında temsil imkânının sağlandığı on beş kişilik bir komisyon tarafından soruşturma yapılır. Komisyon,

soruşturma sonucunu belirten raporunu en geç dört ay içinde meclise sunmak zorundadır. Rapor Başkanlığa verildiği tarihten itibaren on gün içinde dağıtılır, dağıtımından itibaren on gün içinde görüşülür ve yapılan nihai oylamada ilgili bakanın Yüce Divana sevkine karar verilir. Yüce Divana sevk kararı ancak TBMM üye tamsayısının salt çoğunluğunun gizli oyuyla alınır.

Meclis soruşturması: Bakanlar Kurulu üyelerinin görevi ile ilgili işledikleri ileri sürülen suçlardan dolayı yargılanmaları yolunu açan tek yoldur. Bu nedenle sistemde bu biçimdeki mekanizmanın bulunması gereklidir. Ancak mevcut parlamentoların kendi çoğunluk oyu ile desteklediği hükûmetlerinin bir üyesini Yüce Divana göndermesi ender rastlanılan bir durumdur. Bu nedenle meclis soruşturması geçmişte görev yapan başbakan ve bakanlar için daha fazla gündeme gelmektedir. Böyle olması da belirtilen sakıncayı ortadan kaldırır ve

(20)

zamanla suç iddiaları olan kişilerin er ya da geç Yüce Divan’a sevk edilmesi imkânı sağlanabilir. Ancak, meclis soruşturmasının amacına uygun sonuç verebilmesi için öncelikle siyasi partilerin bu süreçte politik kaygılarla hareket etmemeleri gerekir.

Ta rt ış ma

• TBMM'nin bilgi edinme ve denetleme yollarının etkinliği nasıl artırılabilir, tartışınız.

• Düşüncelerinizi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan “tartışma forumu” bölümünde paylaşabilirsiniz.

(21)

Öz et

•Devlet organları içerisinde yasamanın ele alındığı bu bölümde konu, ağırlıklı biçimde 1982 Anayasası çerçevesinde sunulmuştur. Ancak bu yapılırken, konunun daha iyi anlaşılabilmesi ve verilen bilgilerin daha sağlıklı değerlendirilebilmesi açısından yasama organı ile ilgili değişik konularda mukayeseli ülke örneklerine yer verilmiş ve konulara ilişkin kuralların veya kurumların getirilmesinin altında yatan nedenler ortaya konulmaya çalışılmıştır.

•Bu bölümde ilk olarak yasama organının oluşumu ele alınmıştır. Bu doğrultuda milletvekili seçim sistemine kısaca yer verilmiş, TBMM seçim dönemi, seçimlerin yenilenmesi, seçimlerin geriye

bırakılması, ara seçim ve milletvekilliğinin düşmesi hâllerine değinilmiştir. Daha sonra milletvekillerinin sahip olduğu hukuki ayrıcalıklar içerisinde yer alan yasama sorumsuzluğu ve

dokunulmazlığı, bu kurumların amacı, kapsamı ve sonuçları da göz önünde tutularak ortaya konulmuştur. Ardından, TBMM’nin çalışması ile ilgili konu TBMM İçtüzüğü, TBMM Başkanlık Divanı, tatil, ara verme, toplanma, oylama ve karar alma yöntemleri üzerinde odaklanarak ele alınmıştır.

•Yasama ile ilgili son olarak TBMM’nin görev ve yetkileri ele alınmıştır. TBMM’nin sahip olduğu yasama yetkisinin özellikleri vurgulanmış, kanun yapma usulüne ilişkin bazı hususlara

değinilmiştir. Ayrıca TBMM’nin Anayasada kendisine verilen diğer yetkilerine de işaret edilmiştir. Bu yetkiler içerisinde 1982 Anayasasının benimsediği hükûmet sisteminin parlamenter rejim olması nedeniyle daha önemli görülen TBMM’nin hükûmeti denetlemesi ve bilgi edinme yolları ele alınmıştır.

(22)

Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan “bölüm sonu testi”

bölümünde etkileşimli olarak

cevaplayabilirsiniz.

DEĞERLENDİRME SORULARI

1. Yasama organının anayasaya aykırı olmamak üzere her konuyu, ana hatlarıyla ya da ayrıntılı biçimde düzenleyebilmesi aşağıdakilerden hangisi ile açıklanabilir?

a) Asli düzenleme yetkisi b) Genel düzenleme yetkisi c) Objektif kural koyma yetkisi d) Yasama yetkisi

e) Asli kurucu iktidar yetkisi

2. Üç ay içerisinde ara seçime gidilebilmesi için TBMM’de en az kaç sandalyenin boşalması gerekir?

a) 5 b) 15 c.) 20 d) 23 e.) 28

3. Şu anda uygulanan milletvekili seçim sistemine göre aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

a) Çoğunluk sistemi vardır.

b) Tüm seçimler tek isimli seçim çevresinde yapılmaktadır.

c) İki dereceli oy kullanılır.

d) Ülke düzeyi tek seçim çevresi olarak kabul edilmektedir.

e) Bağımsız adayların seçilebilmesi mümkündür.

(23)

4. Aşağıdakilerden hangisi bakanların görevleri esnasında suç işlemeleri durumunda yargılanmaları için gerekli yolu açabilir?

a) Soru

b) Meclis araştırması c) Meclis soruşturması d) Gensoru

e) Genel görüşme

5. Milletvekillerinin parlamento çalışmalarında daha özgür biçimde faaliyette bulunabilmeleri amacıyla gerçekleştirdikleri düşünsel nitelikli faaliyetlerinde sahip oldukları ayrıcalığa ne ad verilir?

a) Yasama yetkisi

b) Yasama dokunulmazlığı c) Yasama sorumsuzluğu d) Yasama üstünlüğü e) Muafiyet

6. TBMM Başkanı’nın üçüncü turda seçilebilmesi için öngörülen çoğunluk aşağıdakilerden hangisidir?

a) Üye tamsayısının salt çoğunluğu b) Üye tamsayısının 2/3 çoğunluğu c) Üye tamsayısının 3/5 çoğunluğu d) Toplantıya katılanların salt çoğunluğu

e) Toplantıya katılanların 2/3 çoğunluğu

(24)

7. Aşağıdakilerden hangisi TBMM üyesi değildir?

a) Kâtip Üye b) İdare Amiri c) Grup Başkanvekili d) TBMM Başkanı

e) TBMM Genel Sekreteri

8. TBMM’de aksine hüküm yoksa başvurulan oylama türü aşağıdakilerden hangisidir?

a) Açık oylama b) İşaretle oylama c) Gizli oylama d) Tek turlu oylama

e) İki dereceli oylama

9. Aşağıdakilerden hangisi TBMM’nin yetkilerinden değildir?

a) RTÜK üyelerini seçme b) Cumhurbaşkanını seçme c) TBMM Başkanını seçme d) Savaş ilanına karar verme

e) Erken seçim kararı alma

(25)

10. Cumhurbaşkanı TBMM’yi kimin talebi üzerine olağanüstü toplantıya çağırabilir?

a) 110 milletvekili b) Bakanlar Kurulu c) TBMM Başkanı d) Genelkurmay Başkanı e) Başbakan

Cevap Anahtarı

(26)

YARARLANILAN KAYNAKLAR

ABDULHAKİMOĞULLARI, Erdal, “Bir Yasama Bağışıklığı Türü Olarak Türkiye’de Yasama Dokunulmazlığı”, Gazi Kitabevi, Ankara, 2009.

ATAR, Yavuz, Türk Anayasa Hukuku, 6. Baskı, Mimoza Yay., Konya, 2011.

BOZKURT, Rauf / İBA, Şeref, “100 Soruda Türk Parlamento Hukuku”, 3. Baskı, Nobel Yay., Ankara, 2006.

ERDOĞAN, Mustafa, “ Anayasa Hukuku”, 6. Baskı, Orion Yay., Ankara, 2011.

GÖZLER, Kemal, “Türk Anayasa Hukuku Dersleri”, 12. Baskı. Ekin Yay., Bursa, 2011.

ÖZBUDUN, Ergun, “Türk Anayasa Hukuku”, 9. baskı, Yetkin Yay., Ankara, 2008.

ÖZCAN, Hüseyin, Yasama Bağışıklıkları, Seçkin Yay., Ankara, 2006.

TANÖR, Bülent / YÜZBAŞIOĞLU, Necmi, “1982 Anayasasına Göre Türk Anayasa Hukuku”, 9. Bası, Beta Yay., İstanbul, 2009.

TÜLEN, Hikmet, “Türk Anayasa Hukukunda Bakanların Cezai Sorumluluğu ve Meclis Soruşturması”, Mimoza Yay., Konya, 1999.

Referanslar

Benzer Belgeler

Araflt›rmac›lar, daha önce T hücrelerini bedenden al›p kültür ortam›nda ço¤altt›ktan sonra yeniden bedene afl›- lamak yöntemlerini denemifller, ancak, bunlar›n

ÇARPMA TABLOSU VERĠLMEYENLERĠ BULMA "Başla" bölümünden başlayın ve kutulardaki işlemleri yaparak boşlukları doldurun ve ZİHİNDEN İŞLEM YOLU.

[r]

Sonuç olarak Achromobacter xylosoxidans antiseptik solüsyonlarda canlı kalabilen, özellikle immün yanıtı bozulmuş hastalarda veya cerrahi müdahale ile lokal drenci bozulmuş

 Aynı konuyu düzenleyen sonraki tarihli özel kanun, genel kanunun ilgili hükümlerini zımnen yürürlükten kaldırır..  Aynı konuyu düzenleyen sonraki tarihli genel kanunun

Ülkemize kazandırılması planlanan ikinci nükleer güç santrali projesi için dünyada nükleer güç reaktörü ve ekipmanı teknolojilerinin geliştirilmesinde, nükleer madde

Bu hak ve hürriyetler arasında eşitlik ilkesi, kişi hürriyeti ve güvenliği, işkence ve eziyet yasağı, mülkiyet hakkı, din ve vicdan hürriyeti, konut dokunulmazlığı,

• Anayasa hukukunun konusu, esasını anayasayla düzenlenen devletin temel yapısı, işleyişi, devlet organlarının oluşumu, yetkileri, bireyin ve vatandaşın temel hakları