• Sonuç bulunamadı

Örgütsel vatandaşlık davranışlarının toplumsal vatandaşlık içerisindeki konumu ve birbirleriyle olan etkileşimi üzerine bir araştırma

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Örgütsel vatandaşlık davranışlarının toplumsal vatandaşlık içerisindeki konumu ve birbirleriyle olan etkileşimi üzerine bir araştırma"

Copied!
121
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İŞ

LETME ANABİLİM DALI

YÖNETİM ORGANİZASYON BİLİM DALI

ÖRGÜTSEL VATANDAŞLIK DAVRANIŞLARININ

TOPLUMSAL VATANDAŞLIK İÇERİSİNDEKİ KONUMU VE

BİRBİRLERİYLE OLAN ETKİLEŞİMİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Ali AYVAZ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Doç. Dr. Abdullah KARAMAN

(2)

i T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

Ali AYVAZ 084.227.012.001

(3)

ii T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğ re n ci n

in Adı Soyadı Ali AYVAZ Numarası 084.227.012.001

Ana Bilim / Bilim Dalı

İŞLETME

Yönetim Organizasyon

Danışmanı Doç. Dr. Abdullah KARAMAN

Tezin Adı Örgütsel Vatandaşlık Davranışlarının Toplumsal Vatandaşlık İçerisindeki Konumu ve Birbirleriyle Olan Etkileşimi Üzerine Bir Araştırma

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU

Yukarda adı geçen öğrenci. tarafından hazırlanan “Örgütsel Vatandaşlık Davranışlarının Toplumsal Vatandaşlık İçerisindeki Konumu ve Birbirleriyle Olan Etkileşimi Üzerine Bir Araştırma başlıklı bu çalışma 07./02../2013. tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Doç.Dr.Abdullah KARAMAN Yard.Doç.Dr.Hüseyin İLERİ Yard.Doç.Dr.Mehmet SAĞIR

(4)

iii ÖNSÖZ

Genel olarak literatürde Örgütsel Vatandaşlık Davranışlarının; doğrudan doğruya ödüllendirilmeyen veya cezalandırılmayan davranışlar olmasının yanında, örgütsel stres ve çatışmalara karşı örgütsel barışa ve adalete, örgütsel ayrışma ve farklılaşmalara karşı da takım ruhu oluşturmaya ve motivasyonun yükseltilmesine yönelik gönüllü olarak yapılan ve de özgeci bir şekilde ortaya konulan davranışlar olarak ortaya çıktığı görülmektedir.

Bu sebeple burada özellikle; sürekli geçmişiyle hesaplaşma içerisinde olan ve kültürüne karşı da kompleksli duran toplumumuzda, gerek dünya üzerindeki toplumlar ve gerekse kendi tarihimiz ve kültürümüz içerisindeki; (Daha geçen yüzyılın son çeyreğinde farkına varılabilen bu özgeci, vicdanlı, erdemli, yüksek nezaket anlayışıyla ve karşılıksız gönüllü olarak açığa çıkan) bu davranışların örneklerini görebilmemiz ve bu özgün kültürümüz açısından kendimizi sorgulayabilmemiz açısından ne kadar zengin bir sosyal sermayenin mirasçıları olabileceğimiz ortaya konulmaya çalışılmaktadır.

Bunu yaparken de; Birinci bölümde, örgütlerin toplumsal yaşamımızdaki yeri ve neredeyse örgütler aracılığıyla yaşantımızı sürdürecek kadar örgütsel yaşadığımız üzerinde durulmakta, böyle olunca da ikinci bölümde, örgütsel olarak davranışlarımız ile örgütsel vatandaşlık davranışları olarak sosyal yaşantımızla ilişkisi değerlendirilmektedir. Son olarak da: Bu davranışların sadece işletme tipi örgütlerde değil toplumlarda ve dünyada da, farklı etnik, siyasi, ideolojik, mezhep, dil, din, ırk ve çıkar ayrışmasına gitmeden ortak payda ve kaygılarda buluşmayı sağlayabileceği göz ardı edilmemesi gereken bir katma değer yaratabileceği vurgulanmaktadır.

Bu çalışmada bana öğrencilik ve akademik bir çalışmanın yöntem ve şekilleri üzerinde sabırlı rehberliklerinden ötürü İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi hocalarıma ve de personeline

(5)

iv T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğ re n ci n

in Adı Soyadı Ali AYVAZ Numarası 084.227.012.001

Ana Bilim / Bilim Dalı

İŞLETME

Yönetim Organizasyon

Danışmanı Doç. Dr. Abdullah KARAMAN

Tezin Adı Örgütsel Vatandaşlık Davranışlarının Toplumsal Vatandaşlık İçerisindeki Konumu ve Birbirleriyle Olan Etkileşimi Üzerine Bir Araştırma

ÖZET

Bu araştırma; örgütsel vatandaşlık davranışlarının toplumsal zemini ve uygulama alanlarını ortaya koymaya çalışmanın yanında, bu davranışların sadece örgütsel bazda değil toplumsal olarak da milli gelire, sosyal adalet ve yaşam kalitesine aynı zamanda da vatandaşlık aidiyetinden duyulan memnuniyet ve bütünlük ile toplumsal güven ortamının oluşum ve etkileşimine katkı sağlayabileceğine dikkat çekmeyi amaçlamaktadır. Uygulamaya yönelik olarak da; Türkiye’nin yedi bölgesinden gelen Yurt-Kur Konya-Alaeddin Yurdu öğrencileri üzerinde yaptığımız çalışmamızda, öğrencilerin örgütsel vatandaşlık kriterlerinden daha çok toplumsal vatandaşlık kriterlerinde ittifak sağladığı ve uygulama alanının da örgütsel vatandaşlık davranışı kriterlerinden daha geniş ve etkili olduğu sonucuna varılmıştır.

Örgütsel Vatandaşlık Davranışları ve Modelleriyle ilgili kavram ve görüşlerin ortak noktası; özgeci, karşılıksız, erdemli ve kendiliğinden gönüllü olarak yapılan, cezalandırılmayan ve ödüllendirilmeyen davranışlar olmasının yanında biçimsel olarak da iş tanımlarında yer almayan davranışlar olmasıdır. Bundan dolayıdır ki; günümüz kapitalist, çıkarcı, tüketim eğilimlerinde bile küreselleşmiş, amansız rekabet koşullarında yaşayan, birey, iş gören, örgüt ve toplumların çok kolay ortaya koyamayacağı davranışlar olan bu davranışların günümüzde önemi ve katma değeri daha da artmaktadır. İşte bu örgütsel vatandaşlık davranışlarının literatürde geçen yüzyılın son çeyreğinde örgütler için anlam kazanmaya başlamasına karşın son Osmanlı’ dan kalan tarihi ve kültürel mirasımızda ve şu anki mevcut sosyal sermayemizde dahi bu tür davranışların ne kadar eski ve köklü olduğunu ve yüksek bir uygulama alanı bulduğunu söylemek mümkündür.

(6)

v T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğ re n ci n

in Adı Soyadı Ali AYVAZ Numarası 084.227.012.001

Ana Bilim / Bilim Dalı

İŞLETME

Yönetim Organizasyon

Danışmanı Doç. Dr. Abdullah KARAMAN

Tezin İngilizce Adı A Study on the Position of Organizational Citizenship Behaviors In Social Citizenship And Their Interaction

With Each Other ABSTRACT ABSTRACT

The present study aims to present the social basis and application areas of organizational citizenship behaviors along with drawing attention to the fact that these behaviors can contribute to national income, social equality and the quality of life and at the same time to the creation and mutual effect of satisfaction and integrity felt from the sense of belonging in a citizenship and the social environment of trust not only on an organizational basis but also on a societal level. In terms of implementation it is concluded that the students mostly came to an agreement on the social citizenship criteria rather than the organizational citizenship criteria and the area of application is wider and more effective than the citizenship behavior criteria in our study conducted on students residing in Yurt-Kur Konya-Alaeddin Dormitory.

The common point in concepts and views about Organizational Citizenship Behaviors and Models is that besides being altruistic, outright, virtuous and voluntary behaviors that are neither awarded nor punished, there are behaviors which are not formally defined to be work. That is why the importance and added value of these behaviors which cannot be easily exhibited by individuals, employers, organizations and communities who experience restless global competitive conditions together with modern world’s capitalist, self-interested consumption tendencies are now increasing even more. Although these organizational citizenship behaviors began to gain prominence for organizations in the literature in the last quarter of the last century, it is possible to say that these kinds of behaviors are rooted and common considering our historical and cultural heritage from the Ottoman Empire and in our current social riches.

(7)

vi

İÇİNDEKİLER

Sayfa No

Bilimsel Etik Sayfası ... i

Tez Kabul Formu ... ii

Önsöz / Teşekkür ... iii

Özet ... iv

Summary ... .v

İçindekiler ... .ix

Tablolar ve Şekiller ... xiv

GİRİŞ ... .1

BİRİNCİ BÖLÜM – Örgüt ve Davranışlar ... … 3

1.1. Örgüt ve Örgütlenme ... … 3

1.2. Örgütsel Davranış ... … 4

1.3. Örgütsel Değişim Aracı Olarak Davranışlar ... … 6

1.4. Örgüt İçi Güç Mücadelesi ve Politikaların Davranışlara Etkisi ... … 7

1.5. Bir Yetkinlik Unsuru Olarak Davranışlar ... … 9

1.6. Vatandaş Olarak Örgütsel Vatandaşlık Davranışı ... … 10

1.7. Vatandaşlığın Hukuki Altyapısı ve Davranışsal Etkileşimi ... … 11

1.8. Vatandaşlık Davranışının Sosyal Altyapısı ve Toplumsal Etkileşimi ... … 13

1.9. Toplumsal Yapının Örgütsel Vatandaşlık Davranışlarına Etkisi ... … 16

1.10. Örgütsel Vatandaşlık Davranışlarının Toplumsal Gerekliliğini ve Etkililiğini Arttıran Bazı Gelişmeler ... … 20

1.10.1. Küreselleşme Emek Süreçleri ve Yapısal Uyum ... … 20

(8)

vii

1.10.3. Yaşanan Duyarsızlık ve Sorumsuzlukların Yarattığı Beklentisizlik 24 1.10.4. Örgütsel Vatandaşlık Davranışlarının Ahlaki Temeli ve Sosyal Yaşam

……… ... …25

1.10.5. Örgütsel Vatandaşlık Davranışlarının Sosyal Sermaye Olarak Değerlendirilmesi. ... ….28

İKİNCİ BÖLÜM – Örgütsel Vatandaşlık Davranışları ... … 30

2.1. Örgütsel Vatandaşlık Davranışı Kavramı ... … 30

2.2. Örgütsel Vatandaşlık Davranış Şekilleri ... … 32

2.2.1. Özgecilik/Diğerlerini Düşünme (Alturism) ... … 32

2.2.2. Vicdanlılık/İleri Görev Bilinci (Constientiousness) ... … 33

2.2.3. Nezaket Tabanlı Bilinçlendirme(Courtsy) ... … 33

2.2.4. Sivil Erdem/Organizasyonun Gelişimine Destek Verme(Civic Virtue)…33 2.2.5. Gönüllülük ve Centilmenlik (Sportmanship) ... … 33

2.3. Örgütsel Vatandaşlık Davranışlarının Örgütsel Yaşam Üzerindeki Etkileri . … 34 2.4. Örgütsel Vatandaşlık Türleri ... … 35

2.5. Örgütsel Vatandaşlık Davranışlarının Boyutları ... … 36

2.5.1. Yardım Etme Davranışı ... … 37

2.5.2. Centilmenlik (Sportmenlik) Davranışı ... … 38

2.5.3. Örgütsel Bağlılık (Sadakat) ... … 38

2.5.4. Örgütsel İtaat (Uyum) ... … 38

2.5.5. Bireysel Girişkenlik ... … 38

2.5.6. Sivil Erdem ... … 38

2.5.7. Bireysel Gelişim ... … 39

2.6. Örgütsel Vatandaşlık Davranışına Etki Eden Faktörler ... … 39

2.6.1.Örgütsel Bağlılık ... … 39

(9)

viii

2.6.3. Kişilik Özellikleri ... … 40

2.6.4. İşe Karşı Tutumlar ve İş Tatmini ... … 41

2.6.5. Örgütsel Adalet ... … 41

2.6.6. İhtiyaçlar ... … 42

2.6.7. İşin Özellikleri ... … 42

2.6.8. Liderin Özellikleri, Davranışları ve Tutumları ... … 42

2.6.9. Yaş, Kıdem ve Hiyerarşik Düzey ... … 44

2.6.10. Örgütün Özellikleri ... … 44

2.6.11.Örgütsel Vizyon ... … 45

2.6.12.Kişi Örgüt Bütünleşmesi ... … 45

2.7. Örgütsel Vatandaşlık Davranışıyla İlişkilendirilen Kavramlar ... … 45

2.7.1. Örgütsel Vatandaşlık ve Güven İlişkisi ... … 46

2.7.2. Örgütsel Vatandaşlık, Örgütsel Bağlılık ve İş Tatmini İlişkisi ... … 48

2.7.3. Örgütsel Vatandaşlık Adalet İlişkisi ... … 50

2.7.4. Örgütsel Vatandaşlık Motivasyon İlişkisi ... … 51

2.8. Örgütsel Vatandaşlık Davranışları Hakkında Güncel Bazı Çalışmalar ... … 53

2.9. Örgütsel Vatandaşlık Davranışlarındaki Yeni Eğilimler ... … 56

2.10. Örgütsel Vatandaşlık Davranışlarına Toplumsal Yansımaları Açısından Bakış.59 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM – Örgütsel Vatandaşlık Davranışlarının Toplumsal Vatandaşlık İçerisindeki Konumu Ve Birbirleriyle Olan Etkileşimi Üzerine Bir Uygulama .... … 62

3.1. Araştırmanın Konusu ... … 62

3.2. Araştırmanın Amacı ve Önemi ... … 63

3.3. Problem ... … 63

3.4. Kapsam ve Sınırlılıklar ... …65

3.5. Araştırmanın Yöntemi ... … 66

(10)

ix

3.5.2. Veri Toplama Araçları ... … 66

3.5.3. Araştırmanın Hipotezleri ... … 67

3.5.4. Verilerin Analizi ... … 68

3.5.5. Zamanlama ... … 68

3.6. Araştırmaya İlişkin Veriler ve Bulgular ... …69

3.6.1. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Demografik Özellikleri... … 69

3.6.2. Örgütsel Vatandaşlık Davranışını Etkileyen Faktörler ... … 70

3.6.3. Toplumsal Vatandaşlık Davranışını Etkileyen Faktörler ... … 72

3.6.4. Örgütsel ve Toplumsal Vatandaşlık Davranışları Arasındaki İlişkiyi Etkileyen Faktörler ... … 75

3.6.5. Örgütsel ve Toplumsal Vatandaşlık Kriterlerini Etkileyen Faktörler ... … 78

3.6.5.1. Örgütsel Vatandaşlık Kriterlerini Etkileyen Faktörler... … 78

3.6.5.2. Toplumsal Vatandaşlık Kriterlerini Etkileyen Faktörler ... … 87

Sonuç ve Öneriler ... 98

Kaynakça ... 102

Ek-1. (Anket Formu) ... 107

(11)

x

TABLOLAR ve ŞEKİLLER

Şekil-1.1: İnsan-Yapı Teknoloji İlişkisi Olarak Örgüt ………5

Tablo-3.1: Araştırma Etkinlikleri İçin Öngörülen Ortalama Süreler……….68

Tablo-3.2: Öğrencilerin Demografik Değişkenlere Göre Dağılımları………...70

Tablo-3.3: Öğrencilerin Örgütsel Vatandaşlık Davranışını Etkileyen Faktörler…...71

Tablo-3.4: Öğrencilerin toplumsal vatandaşlık davranışını etkileyen faktörler...74

Şekil-3.1: Örgütsel ve Toplumsal Vatandaşlık Düzeyleri Arasındaki İlişki...75

Tablo-3.5: Örgütsel Ve Toplumsal Vatandaşlık Davranışları Arasındaki İlişkiyi Etkileyen Faktörler………..76

Tablo-3.6: Örgütsel Vatandaşlık Kriterlerinin Düzeyleri………..79

Tablo-3.7: Uyruğa Göre Örgütsel Vatandaşlık Kriterleri………..80

Tablo-3.8: Bölgelere Göre Örgütsel Vatandaşlık Kriterleri………...81

Tablo-3.9: Fakülteye Göre Örgütsel Vatandaşlık Kriterleri………..83

Tablo -3.10: Sınıfa Göre Örgütsel Vatandaşlık Kriterleri………..86

Tablo-3.11: Cinsiyete Göre Örgütsel Vatandaşlık Kriterleri……….87

Tablo-3.12:Toplumsal Vatandaşlık Kriterlerinin Düzeyleri………..88

Tablo-3.13: Uyruğa Göre Toplumsal Vatandaşlık Kriterleri……….90

Tablo-3.14: Bölgelere Göre Toplumsal Vatandaşlık Kriterleri………...91

Tablo-3.15: Fakülteye Göre Toplumsal Vatandaşlık Kriterleri……….93

Tablo-3.16: Sınıfa Göre Toplumsal Vatandaşlık Kriterleri………...96

(12)

1 GİRİŞ

Çağımızın küreselleşen ve küçülen dünyasında, ağır uluslararası rekabet koşullarında, bireylerin artık uluslararası toplumun birer bireyi haline geldiği günümüzde; örgütlerin verimliliği, etkinliği, sağlığı, performansı ve de yenilikçiliğin dünyaya ve topluma kattığı katma değeri arttırabilecek çok çeşitli ve çok yönlü araştırmalar yapılmaktadır. Bu araştırmaların pek çoğu örgütsel yapı ve çevresi ile davranışlar üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir.

Fakat küreselleşme, iletişim ve ulaşım olanaklarının gelişmesi ile birlikte bir örgütün veya toplumun sadece kendi ihtiyaçlarını ve amaçlarını gerçekleştirebilecek iş gören veya vatandaş yetiştirmesi yeterli olmamakta, vatandaşlık davranış ve modelleri gelişmekte ve boyutları zenginleşmektedir. Hatta yaşanabilir bir dünya için dünya vatandaşlığı kavramı ve modeli oluşturulmaktadır.

Hastaneler, Vakıflar, Belediyeler, Hükümetler, Ülkeler, uluslararası şirketler nasıl bir örgüt ise mahalle aralarındaki çeteler ve uluslararası terör örgütleri de birer örgüt olduğu gibi toplumun en küçük yapı taşı olan aileler de birer örgüttür. Ve bu örgütlerde de örgütsel vatandaşlık davranışları geliştirilebilmektedir.

Örgütsel vatandaşlık davranışları ve modelleri olarak karşımıza çıkan, Özgecilik(diğerlerini düşünme), vicdanlılık, sivil erdem, nezaket ve gönüllülük bu davranışların ortak özelliğidir. Örgüt sağlığını ve kültürünü oluşturmak, örgüt etkinliğini ve verimliliğini arttırmak, örgütsel bağlılığı ve örgütsel performans ile motivasyonu yükseltmek gibi pek çok faktörü etkileyen bu örgütsel vatandaşlık davranışlarının, bu faaliyetler sonucunda katlanılan maliyetleri de önemli ölçüde azaltması nedeniyle örgütlerin sürdürülebilir gelişmesini ve rekabet üstünlüğünü de geliştirdiğini söylemek mümkün olacaktır.

Bu sebeple; Birinci bölümde, örgütlerin toplumsal yaşamımızdaki yeri ve neredeyse örgütler aracılığıyla yaşantımızı sürdürecek kadar örgütsel yaşadığımız üzerinde durulmakta, ikinci bölümde de örgütsel olarak davranışlarımız ile örgütsel vatandaşlık davranışları olarak sosyal yaşantımızla ilişkisi değerlendirilmektedir.

(13)

2

Üçüncü bölümde ise; Bu davranışların sadece işletme tipi örgütlerde değil toplumlarda ve dünyada da, farklı etnik, siyasi, ideolojik, mezhep, dil, din, ırk ve çıkar ayrışmasına gitmeden ortak payda ve kaygılarda buluşmayı sağlayabilmesinin göz ardı edilmemesi gereken bir katma değer yaratabileceği vurgulanmaktadır.

Son olarak; Uygulamaya yönelik olarak da örgütsel vatandaşlık davranışlarının toplumsal zeminini, önemini ve sınırlarını sorgulamaya yönelik olarak yurdun çeşitli bölgelerinden ve Türk Cumhuriyetleri ve akraba topluluklarından gelen öğrencilerin barındığı Yüksek Öğrenim öğrencilerinin oluşturduğu örneklem üzerinde bir anket yapılmaktadır. Anket sonuçları gerek örgütsel vatandaşlık davranışlarının kriterleri ve gerekse toplumsal vatandaşlık davranışları kriterleri üzerinde karşılaştırmalı olarak değerlendirilmekte ve birbirleriyle olan etkileşimi ile hipotezlerimizi destekleyip desteklemediği araştırılmaktadır.

(14)

3

BİRİNCİ BÖLÜM ÖRGÜT VE DAVRANIŞLAR

1.1 Örgüt ve Örgütlenme

Yunanca da (Organon) kelimesinden türetilmiş olan organizasyon kavramı, bireylerin tek başlarına gerçekleştiremeyecekleri amaçlarını, başka bireylerle bir araya gelerek grup halinde çaba, bilgi ve yeteneklerini birleştirmeleri yoluyla gerçekleştirmelerini mümkün kılan bir iş bölümü ve koordinasyon sistemi, düzen veya yapı şeklinde ifade edilebilir (Şimşek, 1997: 220).

Örgüt yapısı amaca ulaşmak için bir araçtır. Dolayısıyla yöneticiler diğer yönetim araçlarını nasıl kullanıyorlarsa bu koordinasyon sağlayıcı aracıda kullanarak amaçlarına en etkili ve verimli şekilde ulaşmayı hedeflemektedirler.

Dünyadaki tüm toplum ve ülkelerde nüfus artışı, küreselleşme acımasız rekabet koşulları, ihtisaslaşma, sınırlı kaynakların etkin ve verimli kullanımını ve de paylaşım sorunları, küresel tüketim eğilimleri ve artan öznellikte beklentiler ve sürekli değişen davranış trendleri örgütlere duyulan gereksinimleri arttırmıştır. Bu nedenleri şu şekilde gruplayarak sıralamak mümkündür (Tosun, 1992: 221).

Örgütler tek tek bireyler olarak üstesinden gelemediğimiz işleri başarmamızı mümkün kılan toplumsal işbirliği sistemidir.

Örgütler bilgi ve kültür birikimine ve gelecek nesillere aktarılmasına imkân sağlayan yapılardır.

Örgütler aynı zamanda çok önemli meslek kaynakları ve iş olanakları olarak topluma hizmet eden organizasyonlardır.

Örgütler, insanların çok farklı nitelikteki maddi, toplumsal ve ruhsal gereksinimlerini karşılayan oluşumlardır.

(15)

4

Örgütler insanoğlu için bir başka nedenden dolayı da büyük önem taşırlar. Toplumun birer alt sistemi olarak söz konusu kurumlar, kendi üyelerine, geçinme kaynağı, kişisel doyum ve kendilerini gerçekleştirme olanağı sağlarlar. Bunu da sadece iş tanımları ve biçimsel iş ve örgütler aracılığıyla değil hizmet, hayır, dinsel, sportif, kültürel ve benzeri örgütlerle de sağlayabilmektedirler.

Bütün bunlardan örgütlerin; belirli bir amacı gerçekleştirmek için, bilinçli olarak oluşturulmuş ve bir düzen çerçevesinde işleyen toplumsal birimler olduğu, aynı zamanda da dereceleri, boyutları farklı da olsa bütün toplumlarda yaşamsal unsurlar oluşturdukları ve çok yararlı işlevler gördükleri, dolayısıyla örgütsel yaşadığımız anlamını çıkarmamızı mümkün kılmaktadır.

Bir yönetim işlevi olarak örgütlenme de; örgütsel hedeflere ulaşmak için oluşturulan planların, uygulanması için gerekli olan işlerin belirlenmesi, bu işlerin gruplandırılması, türlü gruplara ilişkin işlerin bireyler tarafından etkili ve verimli bir biçimde yerine getirilmesini olanaklı kılacak bir bölümlemeye tabi tutulması, böylece en uygun bir iş bölümü ve uzmanlaşmanın gerçekleştirilmesi, işlerin daha verimli ve etkin görülmesini sağlayacak yöntemler, kurallar ve politikaların belirlenmesi gibi işleri kapsamaktadır (Tenglimoğlu, 2009: 17).

Örgütlenme sürecinin temel amacı, örgütsel başarı için gerekli öğeleri etkili ve verimli bir şekilde uyum içinde bir araya getirmektir. Burada önemli olan örgütlerin sayısı, ebatları, alanları değil, gereksinimleri ve toplumsal ihtiyaçları karşılamada ne kadar etkili olabildikleridir (Tenglimoğlu, 2009: 18).

1.2. Örgütsel Davranış

Örgütsel Davranış, örgütsel yapı içinde insan davranışını anlamaya ve açıklamaya çalışan bir bilim dalıdır. Temel olarak örgütsel davranış her tür örgütle insanların etkileşimini ifade etmektir. İnsanlar bir amaca ulaşmak için bir tür biçimsel yapı içinde bir araya geldikleri zaman koordinatif bir düzen anlamında örgüt ortaya çıkmış olur. Bireyler örgüt aracılığıyla ortak amaçlarına ulaşmaya çalışan basit veya gelişmiş karmaşık bir tür teknoloji kullanırlar (Şimşek, 1997: 221).

(16)

5

Şekil-1.1: İnsan-Yapı Teknoloji İlişkisi Olarak Örgüt

ÇEVRE

İnsanlar Dış Sosyal Sistem

Yapı Teknoloji ÇEVRE

Kaynak: ŞİMŞEK M. Şerif,“Yönetim ve Organizasyon”,Damla Ofset Matbaa. ,Ekim 1997 KONYA

Şekil-1.1’de de belirtildiği üzere; yapı, insan, teknoloji ve dış sosyal sistemden oluşan karışım, örgütsel davranışın kapsamı belirlemektedir. Örgütsel davranışta genellikle yapı-teknoloji ve insan unsuru arasındaki etkileşimler üzerinde durulmakta, bu unsurların dış sosyal sistemlerle olan ilişkileri üzerine yeterince önem atfedilmekteydi. Fakat dış sosyal sistem bireylerin değerlerini etkileme, teknolojiye kaynaklık etme ve örgüt yapısında yeni düzenlemelere yol açan her nevi değişime

(17)

6

kaynaklık yapma gibi önemli bir potansiyele sahip olduğu anlaşılmıştır (Şimşek, 1997: 221).

İnsanlar örgütlerin iç sosyal sistemini oluştururlar. Bu iş sosyal sistemler resmi ve doğal gruplardan oluşur. Gruplar ve bunların dinamikleri ise örgütle motivasyon, haberleşme, önderlik, rekabet, çatışma örgüt içi politika ve güç mücadelelerinin temel kaynağını oluşturur (Şimşek, 1997: 222).

Yapı, örgütlerdeki insanların rol ilişkilerini düzenler. İnsanların değişik türde işler yapabilmeleri için bölümlenmesi gerektiğinden değişik rol ilişkileri söz konusudur. Teknoloji insanların içinde geliştirdikleri fiziksel ve ekonomik koşulları sağlar. Örgütsel yapı içinde kullanılan teknolojinin niteliği insanların iş ilişkilerini büyük ölçüde etkiler.

Sosyal sistem, örgütün içinde faaliyette bulunduğu dış çevreyi temsil eder. Dış sistem bireylerin, tutumlarını davranışlarını, çalışma koşullarını etkiler ve kaynaklar ile güç konusunda bireyler arası rekabeti doğurur. Bu nedenle örgütte insan davranışlarının incelenmesinde sosyal sistem büyük önem taşımaktadır (Şimşek, 1997: 222).

Bütün bunlar ışığında örgütsel davranış, örgüt içindeki insan davranışlarının yapı teknoloji ve dış sosyal sistemle ilişkileri açısından incelenmesi sonucu oluşan bilgi topluluğu ve bunların uygulanması olarak ifade edilebilir (Şimşek, 1997: 222).

1.3. Örgütsel Değişim Aracı Olarak Davranışlar

Günümüzde işletmeler sürekli değişen, gelişen bir ortamda faaliyet göstermektedirler. Karmaşık hız, değişkenlik, belirsizlik ve sosyal ve bilinçsel dokudaki gelişmeler günümüz çalışma hayatının sürekli karşı karşıya kaldığı olgulardır. Değişen bu olgularla sadece işletmeler değil, toplumun bütün kesimleri yüzleşmektedir. 1950’ler de başlayan değişim dalgası 1970’lerin sonuna doğru toplum üzerindeki etkisini iyice hissettirmeye başlamıştır. Ünlü yönetim bilimi araştırmacıları geçen yüzyılda yaşanan değişimin insanlık tarihinin yaşadığı en hızlı ve büyük değişim olduğunu belirtmektedir.

(18)

7

Örgütler teknik yönleri bakımından teknolojik değişimlerle, ürün ya da hizmet üretimi ve satışı bakımından ekonomik değişimlerle, insan yönü bakımından da toplumsal ve kültürel değişimlerle de ilişkilidirler. Bu nedenle örgütsel değişimi açıklarken disiplinler arası bir yaklaşım göstermek gerekmektedir.

Sonuç olarak örgütsel değişimi; önemi her geçen gün artan insan faktörünü ve davranışlarını da içine alacak şekilde şöyle tanımlayabiliriz. “Bir örgüt, kendi çevresiyle bütünleşmesinde ve çevresinde meydana gelen değişimlere hızlı bir

şekilde uyum gösterebileceği bir esnekliğin kazanılmasında rol oynayan bütün yönetsel ve örgütsel tutumların geliştirilmesi çabaları sırasında, her düzeydeki insan yeteneğinden, bilgisinden ve kişilik özelliklerinden yararlanma süreçlerinin tamamıdır” (Saylı, 2009: 10).

Görüldüğü üzere insan davranışlarının örgütsel değişimin temel yapı taşı olduğu ve bir değişim aracı olarak da örgütlerin sürekli öğrenen, çevresel etmenlere karşı kendini koruyup geliştirebilen hatta sürdürülebilir rekabet unsuru olarak da örgütsel adalete katkı sağlayacak etkinlik ve verimliliği maksimize edecek ekstra rol davranışları ortaya koymasına gerek duyulmaktadır.

1.4. Örgüt içi Güç Mücadelesi ve Politikaların Davranışlara Etkisi

Organizasyonlara hangi gözle bakılırsa bakılsın, hangi anlam verilirse verilsin, sonuç itibariyle her organizasyon politik bir yapıdır. Başka bir değişiyle organizasyon adı verilen yapı içerisinde kişiler (örgüt üyeleri) çeşitli yol ve yöntemlerle birbirlerini etkilemek ve belirli bir yönde davranışa sevk etmek çabası içindedirler. İşte örgüt üyelerinin güç kazanma ve güç kullanma yönündeki bu çabaları örgüt içi politikayı oluşturmaktadır. Örgüt içi politikanın “iyi” veya “kötü” bir olay olarak değerlendirilmesi ile bunların örgüt içinde oluşan önemli bir sosyal ve davranışsal olay bir realite olarak değerlendirilmesi farklı şeylerdir. Bu sosyal ve davranışsal olayların sonuçları itibariyle örgüt açısından yararlı ve yararsız olabileceğine göre iyi ve kötü damgası vurmak mümkün olabilir. Ancak gerçek olan bir şey varsa oda örgütlerde bu davranışların ve politikaların kaçınılmaz olduğudur. Örneğin “örgüt içinde en kısa yoldan ilerleyebilmek için gerekeni yapma” da bir

(19)

8

politika iken “örgüt üyelerinin yetenek ve performanslarına ek olarak mesleki gelişimlerini hızlandırmak ve örgüt içinde daha fazla güç kazanmak için gösterilen davranışlar.” olarak da tanımlandı (Koçel, 1998: 388).

Örgütsel davranış konusunda, örgüt içi ve örgütler arasındaki güç artırma mücadelesi ve örgütsel politikalar konusunda ülkemiz gibi siyasallaşmış elitlerin hegemonyasının her örgüt ve katmanlarında yoğun olarak yer aldığı ve de hissedildiği ülkelerde bu tür güç mücadeleleri ve politikaları küçümsenmeyecek paradigmalar yaratmaktadırlar. Bu paradigmaların kırılması ve daha üst hedefler, davranışlar ve politikalar altında önemini yitirecek hatta farklılıkların etkin bir yönetimiyle doğru kanal ize edilmesiyle bu paradigmaların en azından zararlarını minimize etmeyi mümkün kılabilecektir.

Örgütsel Davranışlar, örgüt içi güç mücadelesi ve politikası iken çatışmaları ve çekişmeleri minimize etme, bireyleri ortak paydalarda buluşturma ve örgütsel hedeflerle uyumlaştırma aracı olarak örgütsel vatandaşlık davranışlarının örgütsel güven ve örgütsel adalet unsuru olarak da değer kazandığı bir motivasyon aracı olarak da karşımıza çıkabileceği unutulmamalıdır. Örgütsel politika, bir örgüt içinde çalışan çeşitli açılardan farklı ( otorite, amaç, kişilik vs. ) fakat başarı açısından birbirine bağlı kişi veya grupların, amaçların, yol ve yöntemlerin ve süreçlerin belirlenmesinde kullanılan örgütsel karar mekanizmasına kendi görüşlerini hâkim kılmak için, sahip oldukları gücü kullanarak birbirlerini etkileme sürecidir. Bir toplantıda, örneğin, her departman yöneticisi, kendi görüşünün organizasyon için en yararlı görüş olduğuna inanarak bunu savunabilir ve başkalarını etkilemeye çalışabilir (Koçel, 1998: 389).

Her örgüt belirli bir sistem, toplum veya vatandaşlık bağı oluşturan daha büyük örgüt ve organizasyonlar içinde yer almaktadır. Örgütlerle toplum arasındaki ilişkinin temelini çalışanlar ve/veya vatandaşlar oluşturmaktadır. Örgütlerin birer üyesi olan çalışanlar aynı zamanda o örgütün içinde bulunduğu ülkenin bir vatandaşı ve toplumunda bir bireyidir. Bu nedenle ilk ve temel şekillendirici toplumun kültürel yapısı, sosyal sermayesi değerleri ve mevcut mevzuatı oluşturmaktadır.

(20)

9

1.5. Bir Yetkinlik Unsuru Olarak Örgütsel Davranışlar

İşletmelerle Rekabet üstünlüğü araçları olan kalite, hız ve maliyettir. Günümüzde bu üçlüyü bünyesinde bütünleştirebilen örgütler rakiplerine karşı avantaj sağlayabilmektedirler.

Genel olarak yetkinlik, mükemmel performansın elde edilmesinde ayırt edici olan bilgi, beceri ve tutumları kapsayan gözlemlenebilir davranışlar olarak tanımlanmaktadır. Görüldüğü üzere yetkinliklerin üç boyutu vardır. Bunlar bilgi, beceri ve tutumdur (Budak, 2008: 53).

Belirli bir konuda yetkin olabilmek için öncelikle o konu hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Örneğin bir mutemet konusunda yetkin olabilmek için muhasebe iş ve işlemleriyle ilgili yasal düzenlemeleri ve uygulama esaslarını bilmesi gerekir. Bu bilgileri deneyim yoluyla kazanabileceği gibi eğitim yolu ile de kazanabilir.

Yetkinliğin ikinci boyutu olan beceri ise “güç sanılan ustalık isteyen bir işi yapabilme yetisi” olarak tanımlamaktadır (Budak, 2008: 53). Bir konuda beceri sahibi olmak içinde o konuda yetenekli ve vasıflı olunması gerekir. Bunlar bireyde doğal olarak bulunabileceği gibi uzun tecrübeler sonunda da kazanılabilir. Örneğin bir mutemedin 2500 kişilik bir yurtta parasal işlemleri açık vermeden zamanında yapabilmesi ve kasa işlemleri ile hesapları günlük, aylık ve yıllık olarak tutturabilmesi bu konuda beceri sahibi olduğunu gösterir. Bilgi daha çok eğitimle kazanılırken beceri; yaparak, yaşayarak yeni deneyimler kazanılır ve geliştirilir.

Yetkinliğin üçüncü boyutu olan tutum ise, bireyin belirli bir kişi kurum ve objelerle ilgili olarak zihninde oluşturduğu düzenlenmiş bir inanç ve düşünce sistemidir. Bireyin belirli bir konu ile ilgili tutumu, o konudaki davranışını

şekillendiren önemli bir öğedir. Örneğin aynı mutemedin konusunda gerekli bilgiye sahip olması ve bu konuda yeterli beceri kazanmış olması, o konuda yetkinleşmesi için yeterli olmaktadır. Her şeyden önce bireyin bilgi ve becerisinin gözlemlenebilir davranışa dönüştürülmesi, hesapların ve işlevlerin düzenli ve doğru bir şekilde muhasebeleştiriliyor olması gerekir. Mali iş ve işlemlerde her zaman riskler vardır. Bu risklerin kendisi açısından zararlarını göz önüne alarak daha dikkatli ve düzenli

(21)

10

çalışması sonucunda hatasız ve hesapların doğru bir şekilde muhasebeleştirilmesini sağlıyorsa o zaman bu bilgi ve becerisini doğru yönde kullanmak tutum geliştirecek davranışlar gösterecektir (Budak, 2008: 54).

Ancak burada biçimlenmiş rol ve davranışların ötesinde sahtekârlık yapmamak, hesapların hatasız olmasını sağlamak için mesaiden sonra iki saat kalarak günlük işlemlerin kontrolü ve kayda geçirilmesi gibi ileriye dönük ekstra rol davranışları mutemedin sorumluluk duygusuna, dürüstlüğüne, güvenirliliğine performansına katkı sağladığı, devleti zarara uğratmadığı için de maliyet artışını önlediği gibi tutum ve davranışlarının daha çok özgeci, gönüllü, erdemli ve katma değer yaratan davranışlar olduğu söylenebilir.

1.6. Vatandaş Olarak Örgütsel Vatandaşlık Davranışı

Her şeyden önce insan canlı, sosyal bir varlıktır. Aileleri, grupları, örgütleri, toplumları ülkeleri ve dünya vatandaşlarını oluşturan da doğal olarak insanlardır. Dolayısıyla ailenin bir ferdi de insan formal ve informal grupların üyesi de insan, örgütlerin elemanı da insan, toplumların bireyi de insan, ülkelerin vatandaşı da bir insan olduğu gibi başka bir yaşam alternatifi olmayan dünyanın vatandaşları da birer insandır. Üstelik bunların çalışanları, programlayanları, yönetenleri ve yöneltilenleri ve mensupları da birer insandır. Böyle olunca ne insanları toplumlardan, gruplardan örgütlerden ve dünyadan ayrı ve bağımsız düşünebiliriz. Üstelik sosyal bilimler gibi olguları dar bir mekâna, sınırlı bir coğrafyaya ya da kısıtlı bir tarihe sıkıştırılamayacak kadar geniş kapsamlı, birikimli kültürel geçmişi derin anlamlar ve deneyimlerle oluşmuş bu olguya, kavram ve yaşamsal bulgularla dolu geniş bir perspektiften bakabilmemizi gerektirmektedir.

Nasıl Galaksi sisteminde dünya bir gezegen, dünyada da ülkeler birer alt sistem olarak örgütlenmekte, aynı şekilde ülkeler içinde Şehirler, Kuruluşlar, Bakanlıklar birer örgüt ise Mahalleler ve Dinlerde birer örgüttür. Bu sistemler ve örgütler manzumesi içinde en küçük örgütün hedeflerinin daha büyük sistemler içindeki hedefleriyle çoğu zaman örtüştüğünü daha büyük hedeflere hizmet ettiğini söyleyebiliriz.

(22)

11

İşte daha çok üretim ve hizmet sektöründeki işletme örgütlerinde araştırmaların yoğunlaşmasına karşın, ülkemizde Emniyet müdürlüğü mensupları, Türk Silahlı Kuvvetleri ve sağlık personellerinin ve öğretmenlerin sadece ücretle, ödüllendirilmeye ya da yapılmadığında cezalandırılmaya biçimsel olarak yer vermeyen örgütsel vatandaşlık davranışlarının daha çok geliştirildiği, sorumluluk bilincinin daha yüksek olduğu ve hizmet talebinde de arzında da katı bir esnekliğin olması nedeniyle en ufak bir dikkatsizlik ve eksikliğin bir vatandaşın hayatına mal olabildiği hatta resmi prosedürün uygulanmasında bile çok rahat gecikmeler ve sorunların yaşanabildiği bu tür örgütlerin insani, manevi, etik değerlerle gönüllü ve doğal olarak örgütsel vatandaşlık davranışları geliştirdikleri görülmektedir.

Burada amaç örgütsel vatandaşlık davranışı kavramını, akademik literatüre yerleşmiş vasıf kazanmış, bir ifadeyi kavramsal olarak ne sorgulamak, ne de tartışmaya açmak kesinlikle düşünülmemektedir. Buradaki amaç örgütler için bu kadar katma değer yaratan, marjinal fayda sağlayan örgütsel vatandaşlıklarının boyutlarını, sınırlarını genişleterek; bu tür davranışların tüm toplumlar, gruplar, ülkeler ve örgütsel değerler olarak günümüz koşullarında da ihtiyaç duyabileceğine dikkat çekebilmektir. Çünkü bu tür davranışlar oluşturabilmek belirli bir olgunluk ve eğitim gerektirmesinin yanında toplulukların sorumluluk bilincini geliştirdiği, insana insan olarak saygı gösterip sosyal politikalar geliştirilmesini sağlamaktadır. Toplumsal olarak iç barışı tesis edebileceği gibi ülkelerin kalkınmasına ve bir ekonomik hedef olan refah düzeyinin yükseltilmesine katkı sağlayabilecektir. Aksi halde sadece ekonomik Saiklerle, işletmecilik anlayışı ile kat edilen ve edinilen kazancın oranı, toplumsal çatışmalar, yolsuzluklar, rüşvet, örgütler arası güvensizlikler vs.nin yarattığı tahribatın maliyetinden çok daha düşük kalmaktadır.

1.7. Vatandaşlığın Hukuki Altyapısı ve Davranışsal Etkileşimi

Devletin maddi unsurlarından birisi insan topluluğu, diğeri ise ülkedir. Vatandaşlık kavramı söz konusu olduğunda devletin insan unsurunu incelemesi gerekir. Devlet ekonomik, siyasi ve sosyal nedenlerden dolayı kendi maddi unsurlarından birisi olan insan topluluğunu ve bunların kendisiyle olan bağlantısını kesinlikle bilmek isteyecektir. Çünkü iç hukuk bakımından devletler kendilerine

(23)

12

tabiiyet bağı ile bağlı olan insanlara belirli haklar verip, insanlardan bazı mükellefiyetlere katlanmasını isteyebilirler. 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının başlangıç kısmında da bu hususa değinilmiştir. Buna göre; Her Türk vatandaşının bu anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürmeye ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu belirtilmiştir (Doğan, 2002: 25).

Devletler ile devletleri oluşturan insanlar arasındaki ilişki iç hukukta devletlerin çıkaracağı özel mevzuatlarla tespit edilecektir. Bu tespit Vatandaşlık Kanunu ile yapılmaktadır. Bu anlamda vatandaşlık bir gerçek kişiyi devlete bağlayan hukuki ve siyasi bağdır. Milletlerarası Adalet divanının yaptığı bir tanımlamaya göre Vatandaşlık: Temelinde bir toplumsal bağlılık vakıası, karşılıklı hak ve görevlerle birlikte gerçek bir varlık, menfaat, ilgi ve duygu dayanışması yaratan bir hukuki bağdır. Tabiiyet hukukunun genel esaslarına baktığımızda üç önemli unsur görmekteyiz. İlk olarak herkesin bir tabiiyetinin olmasıdır. İkincisi istisna haller ayrık olmak şartıyla herkesin yalnız bir tabiiyeti olmalıdır. Son olarak da günümüzde insan hakları düşüncesinin ileri seviyelere ulaşmasının Tabiiyet hukukuna bir yansıması olarak gördüğümüz kişinin tabiiyetini değiştirme de serbest olmasıdır (Özmen ve Pınar, 2006: 29).

Günümüzde gerek ulusal ve gerekse uluslararası düzenlemelerde insana verilen değer gün geçtikçe artmaktadır. Bir birey olarak insanların dünya vatandaşları arasında temel hak ve hürriyetleri sadece kendi toplumunda değil uluslararasında da güvence altına alınmaktadır. Bu hak ve hürriyetlerindeki herhangi bir kısıtlama sorunda uluslararası bir örgüt olan İnsan Hakları Mahkemesine bireysel olarak bile müracaat edip hakkını arayabilmektedir.

Bu koşullarda uluslararası biçimsel ve tanımlanmış prosedürlerin varlığından çok bunların uygulanma şekilleri ve uygulama oranlarını yeterli güven ve adalet beklentisinin insanlar için karşılanma düzeyini belirleyecektir. Bu da yine ahlaki değerler toplumsal kültür ve nezaket kurallarına göre insanların etkinliği, aidiyetleri ve ekstra rol davranışlarının yaratacağı katma değeri etkileyip arttırabilecektir.

(24)

13

Devletlerin vatandaşı esas alan katılımcı, şeffaf, hesap verilebilirliği olan yönetim anlayışları vatandaşlarının devlete ve yönetime olan güveni arttırmasının yanında toplumsal refaha ve iç barışa katkı sağlamaktadır. Devlete olan güven ve bağlılık aidiyetini arttırmasının yanında vatandaşlık hukukunun temin edilmesini, uluslararası ticari ve hukuki düzenlemelerin asgari gerekliliklerinin yerine getirilmesini, ortam açısından güven yaratılmasını, müteşebbislik ruhunu, yaratıcı bir yenilikçiliğin önünün açılmasını ve fırsat eşitliği ile dağılımını geliştiren bir özellik göstermektedir.

1.8.Vatandaşlık Davranışının Sosyal Altyapısı ve Toplumsal Etkileşimi Vatandaşlık kelimesi yurttaşlık kavramıyla da eş anlamlı olarak kullanılmakta olup; “Bir yurtta doğup büyüme ya da yaşamış olma, bir yurdun kişisi olma, bir yurda bağlı bulunma” (Püsküllüoğlu, 2007: 1040) olarak tanımlanmaktadır. Buradaki bağlı olma durumu bu yurtta yaşayan topluluğun üyesi olması şeklinde algılanmalıdır ve bir topluluğun üyesi olma, kişinin topluluğa uyum sağlaması, sorumluluk alması ve topluma katkısının niteliği olarak betimlenebilir.

Çeşitli toplumlara bakıldığında tarih süreci içerisinde vatandaşlık kavramı ve içeriğinin kültürel ve sosyal değişimlerine paralel olarak gelişme gösterdiği ve bir takım farklılıklarının gözlemlenmesinin yanında tüm toplumlarda görülen ortak özelliğin vatandaşların haklarının ve yükümlülüklerinin olduğudur. Çağdaş toplumlarda ise insani değerlerin yükselmesi nedeniyle yükümlülüklerden çok hakların ön plana çıktığı ve fırsat olanakları ile haklar bağlamından donanımlı olan ülkelerin vatandaşlıklarının talep edilirlik ve aidiyetlik oranları diğer ülkelerden daha yaygınlık göstermektedir.

Bilim, teknoloji, ulaşım ve enformasyon alanlarındaki gelişmelerin sanayiye, toplumsal ve kültürel yaşantımıza yansımaları sonucunda sayıca büyüyen iş görenlerin mücadelesiyle çalışanların toplu sözleşme ve grev hakları ile sendikal hakları endüstriyel haklar olarak yerini almışlardır. Bu endüstriyel hak ve yükümlülükler, siyasal otoriteler ve uluslar arası platformlarla da ilintili olarak Uluslar arası Çalışma Örgütü (İLO), Avrupa İnsan Hakları Bildirgesi ve Birleşmiş Milletler gibi örgütler tarafından da tanınmış ve kabul edilmiş haklardır.

(25)

14

Nitelik açısından da Marshall’ın haklar sınıflandırmasında; toplumsal, siyasal ve medeni haklar olarak nitelenen üç grup haktan medeni haklar grubuna dâhil edilmiştir. Ayrıca bu haklar vatandaşlık hukukunun da en temel niteleyici kriterlerini oluşturmaktadır. Ekonomik anlamda da medeni hakların başında çalışma hakkı gelmektedir. Çalışma hakkı bireyin istediği bir işte kendi isteğiyle yine kendi yetenekleri ölçüsünde istihdam edilme hakkına sahip olmasıdır (Marshall ve Baltimore, 2000: 26; Aktaran: Gök, 2007: 7).

Günümüzde teorik olarak birçok devlet ve toplum tarafından kabul edilmiş olan bu hakların kullanımında, küreselleşmenin mantık sınırlarını zorlayan boyutları ve artan yoğun rekabet ortamında bir takım kısıtlılıklar görülebilmektedir. Özellikle durgunlaşan ekonomik ortamlarda, zaman zaman açığa çıkan kriz dönemlerinde artan işsizlik oranları ve iş gücü piyasasındaki rekabet gerek çalışma koşullarını ve gerekse iş bulma imkânlarını kısıtlamaktadır. İşte bu koşullarda işin kişiye veya kişinin işe uygunluğundan daha çok asgari yaşam düzeyinin idame ettirilebilmesinin öncelik kazandığı bu koşullarda, aile sevgisi, vatan ve toprak sevdası gibi çeşitli aidiyet ve sorumluluk güdüsüyle o örgütün toplumun kültürel dokusuna, olanaklarına göre ekstra rol davranışları geliştirilebilmekte yani örgütsel vatandaşlık davranışlarıyla aradaki farkın idame edilmeye çalışıldığı gözlemlenebilmektedir.

Rekabetin yoğun olduğu ve küreselleşmenin sınırlarının tüm dünyayı kapsadığı günümüzde birçok sektörde üretim faktörlerinin daha etkin ve verimli kullanılabilmesi için iş gücünün yaratıcılığının ve problem çözme yeteneğinin etkin bir şekilde geliştirilebildiği örgütlerin varlığını sürdürme ve sürdürülebilir rekabet üstünlüğü sağlamada daha başarılı oldukları kabullenilmektedir. İşletmelerin ve toplulukların çalışanlarından ve bireylerinden gönüllü, özgeci bir şekilde yasal olarak tanımlananın üzerinde ekstra rol davranışları göstermesi olarak tanımlanan örgütsel vatandaşlık davranışları, bu problem çözme yeteneği ve yaratıcılığın oluşumu ve kullanılmasıyla örtüştüğü değerlendirilmektedir.

Modern dünyamızda insana verilen değerin artmasının bir sonucu olarak Avrupa Kalite Yönetim Vakfının kalite ödülleri ve people in İnvestor standardı uygulamaları iş görene verilen önemin de arttığını gösteren yapılanmalardır. Avrupa

(26)

15

Kalite Yönetim Vakfının ulusal işbirliği kuruluşu olan Kalder’in verdiği ulusal kalite ödüllerinde hem iş görenler ile ilgili kriterler hem de toplumsal sonuçları ile ilgili süreç güven, adalet ve bağlılık, aidiyet gibi paylaşımlar önemli bir yer tutmaktadır. Bunları kısaca maddeler halinde adlandırarak sıralayacak olursak (KALDER, 2012: 1); 1. Liderlik 2. Politika ve Strateji 3. İş görenler 4. 4.İşbirlikleri ve Kaynaklar 5. Süreçler

6. Müşterilerle İlgili Sonuçlar 7. Çalışanlarla İlgili Sonuçlar 8. Toplumla İlgili Sonuçlar 9. Temel Performans Sonuçları

Avrupa Kalite Yönetim Vakfının Mükemmellik Modelinde (EFQM) bu dokuz ana kriterin bir örgütün yaptığı faaliyetleri ile bu faaliyetler sonucunda neleri gerçekleştirebildiğini gösteren kriterler olduğunu belirtmektedir. Model; performansa, müşterilere, çalışanlara ve süreçlerin uygun bir liderlik anlayışıyla yönlendirilmesiyle sağlanabileceğini öngörmektedir.

Görüldüğü üzere işletmecilik ve kalite kavramlarının merkezinde “Değer Üretme” felsefesi gelmektedir. Bu felsefe organizasyonlara ekonomik anlamda olduğu kadar sosyal anlamda da topluma katkı sağlama sorumluluğunu yüklemektedir. Peter DRUCKER’ e göre sosyal sorumluluk kavramına yönelik tartışmalar, kavramın ortaya çıkışından günümüze kadar üç temel başlık altında yoğunlaşmaktadır. Bunlar (KALDER, 2012: 2):

(27)

16

1. Kişisel ahlak ile Kurumsal ahlak arasındaki etkileşimin belirlenmesi 2. İşverenlerin çalışanlara karşı sorumlulukları ve

3. İşletme yöneticilerinin liderlik sorumlulukları kapsamındaki sosyal faaliyetleridir. Sosyal sorumluluk kavramı önemi giderek artan ve yaşanabilir bir gelecek için üzerinde ısrarla durulması gereken konuların başında gelmektedir.

Bu açıklamalardan sonra; siyasi yapının niteliği, toplumun kültürel dokusu, sosyal sermayesi, ekonomik şartları ve hatta liderlik özelliklerine göre toplumun vatandaşlık davranışlarının gösterilmesini, niteliğini ve içeriğini etkilediği gibi gerek işsizlik, kayıt dışı istihdam ve sendikal faaliyetler yoluyla da örgütlerin örgütsel vatandaşlık davranışlarının gösterilmesini, içeriğini ve niteliğini de etkilediğini ileri sürmek mümkün hale gelmektedir.

1.9. Toplumsal Yapının Örgütsel Vatandaşlık Davranışlarına Etkisi

Prososyal örgütsel davranışlar, ekstra rol davranışları, örgütsel vatandaşlık veya yurttaşlık davranışları terimlerinin resmi ödül sisteminde yer almayan, tanımlanan iş tanımlarının ötesinde olan ve kişinin kendi iradesi ile gönüllü olarak gerçekleştirdiği davranışları bu davranışların ortak paydalarını oluşturmaktadır.

Örgütlerle toplum arasındaki ilişkinin temelini çalışanlar oluşturmaktadır. Örgütün bir elemanı olan çalışanlar aynı zamanda o örgütün içinde bulunduğu toplumun bir bireyi olduğu gibi o ülkenin de bir vatandaşıdır. Bu nedenle ilk ve temel şekillendirici toplumdur. Bunu da o toplumun kültürel yapısı, sosyal sermayesi, değerleri, örf adetleri ve yasal mevcut mevzuatı aracılığıyla yapmaktadır. Birey örgüte gelirken o toplumun üyeliğinden veya ülkenin vatandaşlığından çıkarak gelmemektedir. Bilakis toplumla örgüt arasında gerek bireysel özellikleri, sosyal statüsü ve gelir grupları ve sendikal faaliyetleri gibi endüstriyel vatandaş olarak da karşılıklı etkileşim içerisinde bulunur. İşletmelerde örgüt kültürü ile toplum kültürünün uyumlu olduğu durumlarda çalışanların örgüt kültürüne uyumu kolaylaşıp pekiştirilebilirken, uyumsuz olan ortam ve kültürlerde uyumsuzluklar ve çatışmalar meydana gelebilmektedir.

(28)

17

Küreselleşen dünyamızda bu davranışlar sadece o ülke ve toplum içinde farklılık göstermemekte, farklı ülke ve kültürler arasında da gerek oluşum ve içerik açısından ve gerekse boyutlar ve sonuçları açısından da farlılıklar gözlemlenebilmektedir. Örneğin şirket kaynaklarının korunması ve tutumlu kullanımı ve ömür boyu istihdam Çin veya Japon kültüründe yer alırken bireyselciliğin ön plana çıktığı batı kültüründe yer almamaktadır. İnisiyatif kullanma ve iş arkadaşlarına yardımcı olma ile katılım davranışları her iki kültürde de yer alırken Japonların Z Modelinde olduğu gibi toplam kalite yönetimi, yaşam boyu istihdam ve katılım grup ve toplum odaklı örgütlerde başarı gösteren davranışlardır. Bireyin kendini eğitmesi ve kişisel gelişim için çaba göstermesi özellikle bilgi toplumlarında daha çok ağırlık kazanan örgütsel vatandaşlık davranışı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Toplum ve örgüt arasında böyle güçlü bir etkileşimin olması dolaylı olarak toplum kültürünün örgütsel vatandaşlık davranışları üzerinde de etkili olmasına neden olmaktadır. Çünkü örgütsel vatandaşlık davranışlarının ortaya çıkmasındaki dört temel unsur olan; Bireysel özellikler, İş özellikleri, Liderlik davranışı ve Örgütsel özelliklerden öne çıkanı örgüt iklimi ve kültürel özelliklerdir. Toplum kültürü, örgütsel vatandaşlık üzerinde şekillendirici ve içerik belirleyici bir etkiye sahip olmakla kalmayıp örgütsel vatandaşlık davranışlarının ortaya çıkış nedenleri üzerine de etki etmektedir. Bu sebeple örgütsel vatandaşlık davranışı farklı nedenlerden kaynaklandığı gibi davranış sonuçları da kültürden kültüre farklılık gösterebilmektedir. Örneğin Umman’da yapılan “Batılı Olmayan Bir İçerikle Örgütsel Vatandaşlık” adlı çalışmada; iş doyumu, örgütte kalmak için hissedilen mecburiyet ve yaş örgütsel vatandaşlık davranışlarının sergilenmesinde belirleyici etkiler gösterdiği saptanmıştır (Kuehn ve Al-Basadi, 2002: 120). Toplum kültürünün örgütsel vatandaşlık davranışı üzerine etkisiyle ilgili bir başka çalışmada Paine ve Organ’ın 2000 yılındaki (The Cultural Matrix of Organizational Citizenship Behaivor) çalışmasında; Hoftstede’in kültür boyutlarından bireycilik-toplumculuk (individualism-collectivism) ve güç aralığının (power distance) örgütsel vatandaşlığın algılanması ve ifade edilmesinde etkili olduğu belirlenmiştir (Gök ,2007: 31).

(29)

18

Bireyciliğin yoğun olduğu toplumlarda, örgütün etkinliğine katkıda bulunacak bir davranış, iş görenlerin kendilerine de avantaj sağlayacağının kabul edilmesiyle gerçekleşirken, toplumculuğun ön planda olduğu toplumlarda ise örgütün iyiliği, huzuru ve örgüte sadakat esası daha belirleyici olmaktadır. Kısaca toplum kültürü, örgütsel vatandaşlık davranışlarının ortaya çıkış nedenlerine de içeriklerine de etki etmektedir. Ayrıca birçok toplumda örgütsel vatandaşlık davranışlarının sonuçları itibariyle de toplumdan topluma farklılık gösterdiği gözlemlenmektedir.

Ülkemiz söz konusu olduğunda yönetim ve yönetsel davranış açısından Türk kültür ve değerleri üzerine yapılan bir çalışmada “Türk toplumunun dini değerlerinin, örf, adet ve geleneklerine yansıdığı görülmüş, birlik ve bütünlük ihtiyacı duyulması, yönetici otoriteye bağlılık, geçmişte kurulmuş devletlerden bu yana güçlü ve dinamik bir ordu yapısıyla hiyerarşik ve disipline dayalı merkeziyetçi bir kültür, bürokratik teamüllere yatkın olma, grup yaşamına endeksli ve paylaşımcı davranış unsurları tespit edilmiştir (Şahin, 2005: 178). Şahin çalışmasında, Türk yönetim tipi ve Japon yönetim tipini karşılaştırırken Türk yönetim tipinin yönetsel değerlerini; merkeziyetçi yapı, otoriter yönetim, bilimsellikten ve bilgi edinmekten yoksun, hizmet sunumunda eş-dost ilişkisinin ön plana çıktığı, değişikliklere direnme, stratejik planlama yapma ve geliştirmekten uzak olma, yetki devrine sıcak bakmama, sorumluluktan kaçınma, biçimsel yönetim, statü sembollerine önem verme, üst yönetimin rutin işlerle uğraşıyor olması ve örf adet ve töresel bağımlılıklar olarak sıralana gelmiştir.

Ülkemizde örgütsel vatandaşlık davranışlarının kapsamında özellikle uygun ölçek geliştirme ve yapısal geçerliliği sağlamaya yönelik devam eden çalışmalarda; Türkiye güç aralığının ve belirsizlikten kaçınmanın yüksek olduğu bir toplum kültürü ortaya koymaktadır. Bu belirsizliği azaltmak içinde yasalar ve kurallar manzumesi oluşturularak yüksek derecede kural yönelimli bir toplum açığa çıkmaktadır. Devleti oluşturan güç ve organların etkileşim ve örgütlenmesinde kurumlar arası güvensizlik ve aksaklıklar ile sosyal adalet ve gelir dağılımındaki eşitsizliklerin yaygınlaştığı bir toplum yaratılmaktadır. Yaratılan bu toplum yapısında mevzuat bunu öngörmediği halde lider en yüksek otoriteye ulaşmakta bunun sonucunda da lider tarafından

(30)

19

geliştirilen düzenlemelerle kontrollerini geliştiren liderler tek adam sultasına dönüşebilmektedirler.

Osmanlıda din temelli ve çok uluslu bir toplumdan Cumhuriyet dönemine yani tek uluslu ve vatandaşlık temelli bir topluma geçiş sancıları yaşayan toplumumuz, kültürel olarak sektörel bazda bile dini temelleri, örf ve adetlerini tamamen terk etmeyerek dini motifli etkilenmeler göstermektedir. Örneğin özel finans kurumları bankalar niteliğinde mevzuata sahip iken uygulamada genel kabul görmüş bankacılık faaliyetleri yerine İslami değerlerin faiz konusundaki bakış açısına göre faaliyetlerini icra etmektedirler. Diğer açıdan tüm dünya ülkeleri içerisinde bir doğal afet veya savaş durumlarında özellikle Müslüman ülke ve vatandaşlarına gönüllü olarak kendi kazançlarının bir kısmını vererek toplumda kayda değer meblağlarda yardımlar yapılabilmektedir. Bu Osmanlı kültürel mirasının bir sonucu olarak değerlendirilmektedir.

Örgütsel vatandaşlık davranışlarının oluşmasını sağlayan örgütsel nitelikler, sosyal değişim teorilerine dayanmaktadır. Hesaplanabilir bir temeli olmayan sosyal değişim, bireylerin uzun dönemli yükümlülüklerini doğru bir şekilde yerine getirmeleri için diğer kişilere güvenmesinden kaynaklanır. Bu karşılıklı güven, örgütsel vatandaşlık davranışının oluşmasındaki temel kaynaklardan biri olarak görülmekte ve örgütsel vatandaşlık ile iş tutumları arasındaki ilişkiler sosyal değişim teorisinin de temelini oluşturmaktadır. Güven duygusunun olmadığı bir sosyal ilişki ağında adalet duygusunun gerçekleşmesi beklenilemez.

Dolayısıyla örgütsel vatandaşlık davranışının oluşmasını sağlayan örgütsel niteliklerin yanında örgütün toplumdan ve çevresinden bağımsız kılınamayacağından hareketle hak, hukuk, adalet, eşitlik kavramları ile bağlantılı olarak sosyal yaşam içerisindeki hukuk sisteminin yapısı ve işlerliği de önem arz etmektedir.

Örneğin; yasal olarak zorunlu hale gelen KPSS ve kurumların görevde yükselme sınavlarındaki standardizasyonu sağlamaya yönelik Başbakanlığın yayımladığı Kamu Görevlilerinin Görevde Yükselme Yönetmeliği gibi fırsat eşitliği,

(31)

20

liyakat ve kariyer planlarına uygun yapısal düzenlemelerin geliştirilmesi iş görenler için adalet ve güven yaratmaya yönelik adımlar olarak değerlendirilebilir.

İnsana ve toplum yaşamına olan değerin artmasının yanında piyasa koşullarında uluslar arası standartlara uyumlu girişimciliğin, yenilikçiliğin, yaratıcılığın geliştirilmesi, toplumsal sorumluluk bilincine katkı sağlayan medeni, hukuki ve idari düzenlemelerin eğitim, sağlık ve güvenlik politikalarıyla da desteklenerek sosyal yaşamı kapsayıcı şekilde yapılanmaların varlığı bireyleri ve toplumu daha çok motive edici ve vatandaşlık aidiyetini ve bağlılığını yükselten düzenlemelerdir. Bu düzenlemeler uluslar arası akreditasyon ve kalite kuruluşlarınca da daha nitelikli bulunmakta olup, birey ve toplum açısından yaratılan bu adalet ve güven duygusunun yanında kaliteli yaşam umudu ekstra rol davranışlarını teşvik edici anormal ve bu olguları tehdit edici davranış ve tutumları daha az kabullenici etkinlik ve verimlilik yaratan toplumsal birlikteliği güçlendiren tutum ve davranışlar oluşturduğu öngörülmektedir.

1.10. Örgütsel Vatandaşlık Davranışlarının Toplumsal Gerekliliğini ve Etkinliğini Arttıran Bazı Gelişmeler

Bu bölümde örgütsel vatandaşlık davranışlarının toplumsal gerekliliğini ve etkinliğini arttıran bazı gelişmelerden bahsedilecektir.

1.10.1. Küreselleşme, Emek Süreçleri ve Yapısal Uyum

Uzun dönemli kalıcı ve sürdürülebilir bir büyüme, kapsamlı ve kalıcı politikaları gerektirmektedir. Kısa dönemli makroekonomik dengelerini yerine oturtma çabası içinde sıkışıp kalmış bir ekonominin bunu gerçekleştirmesi zordur. Bunun yerine izlenmesi gereken yol, işgücü kalitesini iyileştirmeye yönelik sosyal politikalar ile teknolojik ilerlemeyi hızlandıracak bilim politikalarıdır. Eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi sosyal politikalar ile toplumda fırsat eşitliği sağlandığı oranda uzun dönemde kalıcı ve sürdürülebilir bir ekonomik büyüme gerçekleştirilebilir. Fırsat eşitliğinin olmaması, sadece gelir dağılımının daha da fazla bozulmasına yol açmakta, ekonominin büyüme performansında yarattığı zafiyetlerle kısa dönemli makroekonomik dengelerini de daha hassas ve kırılgan bir konuma itmektedir.

(32)

21

Büyümeyi içermeyen istikrar programlarının, kısa dönemde başarılı sonuçlar verse bile, uzun dönemli kararlı bir makroekonomik yapı sağlaması beklenmemelidir (Civelek ve Durukan, 2001: 113).

Görüldüğü üzere gerçek sürdürülebilir kalkınma ve büyümenin toplumsal barış ve sosyal refahın tesisinde iki etmen öne çıkmakta bunlardan ilki sürekli teknoloji transferi yerine teknolojik ilerlemeyi hızlandıracak bilim politikalar oluşturmak, diğeri ve kanunla ilgili olanı da işgücü kalitesini iyileştirmeye yönelik sosyal politikalar geliştirebilmektir. Bunu da ancak bir örgütle bir işletmeyle ya da bir örgüt içinde iş görenlerle değil tüm işletmenin, örgütlerin, sektörlerin ve makroekonomik ve de sosyal politikaların takım ruhu ve anlayışıyla gönüllü, özgeci, erdemli istekliliğiyle başarılması mümkün olacaktır. Küreselleşme sürecinde egemen güç olduğu tartışmasız kabul edilen A.B.D.’ nin süreçteki konumu, beklentileri ve görevleri A.B.D ekonomisinin bel kemiği durumunda olan uluslar üstü dev şirketlere odaklanarak gerçekleştirecektir.

Kapitalist sistemi bir yaşam biçimi olarak kabul eden A.B.D ve günümüzün diğer gelişmiş ülkelerinin globalleşme süreci ile sahip oldukları avantajları korumadaki duyarlılıkları ve kendi çıkarları için tehlikeli olabilecek istikrarsızlık, belirsizlik yaratıcı etmenleri ortadan kaldırma istemleri arasındaki ilişki “istikrar programları” ile ortaya konulacaktır. İMF ve WB patentli istikrar programlarının kurumsal altyapısına içeriklerine, odaklanma ve uygulamada ortaya çıkan krizler bir bütün olarak, bu programların gerçek amaçlarını sergilemekte yararlanılan temel faktörler olmaktadır (Civelek ve Durukan, 2002: 113).

A.B.D Merkezi Haber Alma Örgütü direktörlüğünce hazırlanan Global Trend 2015 adlı yazıtta dünyayı 2015 yılına kadar biçimlendirmek ve yönlendirmek üzere bir takım tespit öngörü ve faaliyetler planlamıştır. Bunlardan konuyla ilgili olarak öne çıkanları şöyle sıralayabiliriz (Civelek ve Durukan, 2002: 113);

• A.B.D’nin ekonomik ve teknolojik üstünlüğünü sürdürmesinde merkezi konumda olan Amerikan Özel Sektörünün en öncelikli amacı dış politika hedeflerini okuyup, “finansal karlılık” olarak belirlenmiştir.

(33)

22

• Globalleşme süreci “süper patron” A.B.D’ nin gözetimi altında devam edecektir. A.B.D ve diğer gelişmiş ülkelerin çıkarları için tehlike olabilecek herhangi bir soruna anında müdahale edilecektir.

• 100 yıl sonrasının petrol, doğalgaz ve diğer önemli yer altı kaynaklarının rezervleri hesaplanmış ve gelecekte bu kaynakların dünyanın enerji ihtiyacını karşılayamayacağı öngörüldüğünden bunlara karşı kontrol ve müdahale, stratejileri geliştirilecek en önemli ve sorun yaratıcı faktör olan su kaynakları da bu strateji ve müdahalelerde göz ardı edilmeyecektir.

Görüldüğü üzere süper patron A.B.D kapitalist sistemi, çıkarlarının gerektirdiği yöne doğru yönlendirme olanağına sahiptir. Uluslararası dev şirketlere sahip olan A.B.D. ve diğer gelişmiş ülkelerdeki tüketiciler, kuşkusuz bu şirketlerin ürettiği mal ve hizmetlerin tümünü satın alma gücüne ne kurumsal ne de pratik olarak sahip değildirler. Bu şirketlere sahip ülkelerin ulusal çıkarları, bu şirketlerin kendi ulusal sınırları dışında, yani küresel yapıda korunmaları ve onlara istikrarlı bir ortamın sağlanması zorunludur. Bu korumanın ise organize bir biçimde yapılması gereklidir.

İşte bu gereklilik ve zorunluluk ekonomik, politik ve askeri güçte rakipsiz olan A.B.D.’ne gelişmiş ülkelerin lideri olma “süper patron” sıfatını alma olanağı sunmuştur (Civelek ve Durukan, 2002: 114).

IMF ve WB’ nin kapitalist ideolojiyi yayma konusundaki istikrarlı tutumlarının, bu zorunluluk ve gereklilikler olarak gerçekleşmektedir. Global bazda istikrarsızlığa neden olabilecek ülkeleri, bu programlar yardımı ile kontrol altına alma, onları gelişmiş ülkelerin çıkarlarına doğrudan ve dolaylı olarak hizmet eden aracılar haline dönüştürmektir. 1980 ve 2000 yıllarındaki IMF’nin dikte ettiği WB onaylı istikrar programları ve koşullu dış yardımlar bu gerçekle özdeşleşmektedir (Civelek ve Durukan,2002:114).

İşte teknoloji transferi, uluslararası rekabet ve küreselleşmenin getirdiği bu trend doğrultusunda; Toplumsal Vatandaşlık Davranışlarının önemi, motivasyona katkısı daha çok hissedilebilecektir. Bunu da kendi öz sosyal sermayemizi küçümseyerek değil de, bu sermayenin zenginliğini, asırlar süren deneyimini,

(34)

23

ihtişamını ve mirasını değerlendirecek bir irade ve kültürel farkındalıkla kendi etkinliğimizi, verimliliğimizi, ekonomik ve sosyal refahımızı gerçekleştirebilmemizi daha çok mümkün kılabilecektir.

1.10.2. Eğitim ile Sosyal ve Kültürel Alanlardaki Çöküntü

Evren kentlerin (üniversitelerin) en önemli işlevi araştırma geliştirmedir. Bu yoldan, önce ülke iktisadiyatına katkı ve her türlü gelişme sağlanır. Mastır ve doktorada öğrenciler bir işi yaparak öğrenirler. Eğitim bir takım kalıplaşmış bilgileri ezberlemekten ibaret değildir. En iyi öğrenim yaparak öğrenmektir. Kişi kendisi sorgulayacak, çözüm arayacak, değişik yollar deneyecek ki konular kendine mal olsun (Sinanoğlu, 2002: 217).

Peki, kitapsız kütüphanesiz eğitim olur mu? Eski tarihi kitapların ve dokümanların olduğu İstanbul Üniversitesindeki bölüm kütüphanelerinin kapatılıp, kitapların kutulanarak rafların parçalanıp depoya atılmasına ne demeli? Aynı şekilde Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesinin Türkiyat Bölümleri ya kapatılmakta ya da işlevsizleştirilmektedir (Sinanoğlu, 2002: 217). Yıllarca dışarıda kalmış İstanbul Üniversitesindeki bir hukuk profesörünün 38 yıl aradan sonra mezun olduğu okuluna gelip bölümünü ziyareti esnasında konuştuğu öğrencilerin hala kendisinin zamanında okutulan ders fotokopilerinden ders yaptıklarını öğrenmesi, üniversitelerimizin bilim üretmekten çok var olan çalışmaların belirli bir zamandan sonra aktarılması ve bu yönde mütalaa edilmesi eleştirilerinin haklılığını arttırmaktadır. Bu da bizlerin yeni fikirler ve bilimsel kuramlar geliştiremediğimiz gibi mevcut durumumuzu görmemizde de sorunlara neden olmaktadır.

Milletlerin ilk önce dili yok edilir, gidin Beyoğlu’na, Taksim’ e. Doğru dürüst bir lokanta ismi Türkçe bir levha bulabilecek misiniz? IMF ve Dünya Bankası (WB) nasıl bankaysa eğitim kurumlarına bile doğrudan karışıyor. Öyle görünüyor ki “Küresel Kraliyetçilerin” Türkiye’ye biçtikleri kefen giydirilmek isteniyor” (Sinanoğlu, 2002: 217). Diyen Yale gibi saygın bir Amerikan üniversitesinde 26 yaşında profesör olmuş NASA’ da çalışmış, Kuantum fiziğini geliştiren ve kendi teorilerini öğrettiği Yale’de dünyaya yıllarca profesör yetiştirmiş Prof. Dr. Oktay

Şekil

Tablo -3.10: Sınıfa Göre Örgütsel Vatandaşlık Kriterleri

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu bölümde ‘aileden, öğrenciden, okuldan, sınıftan, doğal koşullardan ve arkadaş çevresinden’ kaynaklanan ve öğrenci devamsızlığına yol açan ‘geç kalma,

25 Mayıs 1977 tarihinde An­ kara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölü­ mü, Eski Türk Edebiyatı Kürsüsü’nde açılan Halk

[r]

Bilhassa Ha­ lûk’un Defteri’nde kullanılan yazı, “ İslâmî Türk yazısı,, nm şekil ve ifâde bakımından ve el yazısı olarak vâsıl olduğu son

[r]

長期照護成為二十一世紀的一個主要健康問題,而居家照護為長期照護的基礎。因應醫療方式的改變,以前只能在醫院中進行的一些醫療措施也

Patients admitted to emergency departments with loss of consciousness following trauma often have cervical vertebrae fractures and spinal cord injuries with a ratio of 5–10%.. [1]

İster ki artistlerden kapıcıya varıncıya kadar tiyatro ile ilişiği olan her vatandaş kendisi gibi konuşsun!.... Bu itibarla üstat, on yıl sonra İstanbulun