• Sonuç bulunamadı

MÎNORSKY KÜRTLER. w e şa n n h e l epç e

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "MÎNORSKY KÜRTLER. w e şa n n h e l epç e"

Copied!
88
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MÎNORSKY

KÜRTLER

(2)

Birinci baskı Kasım 1988

Sahibi : S. Haidari, Grossenbergener Str. 48 4971 HÜLLHORS - DEUTSCHLAND.

Yazışma adresi : Postlager karte NR-039774 D 5000 KÖLN-1

Banka Hesabı : Stadt sparkasse. KÖLN

(3)

MİNORSKY

(4)

ÖNSÖZ

M inorsky’nin Kürtler üzerine yazdığı bir kitap kısaltılarak tercüm e edilm iş ve İslam A n sik lop ed isi­

nin ilk basım ında yayınlanm ıştır. K ü r t ve K ü rdistan sözcüklerinin yasak oduğu bir ü lk ed e devletin resmi anlayışına karşı m ücadeled e, dem okrat, yurtsever ve devrim cilerin uzunca yıllar başvuruda bulundukları yazılardan biride işte M inorsky’nin bu çalışm asıydı.

Ö zellikle 1970-1980 yılları arasında Kürtler üzerine yayınlanan sınırlı orandaki kitapların dışında çok daha ön ceki yıllarda yayınlanan İslam A n sik lop ed isi­

nin ilgili m addesinin bu anlam da önem li bir yeri var­

dır.

12 Eylül 1980’den sonra yayıncılık anlanında da büyük bir katliam ın yapıldığı ve Kürtler konusunda tabuların hâlâ devam ettiği düşünülürse M inor­

sky’nin bu çalışm asının sadeleştirilerek yayınlanm ası­

nın faydalı olacağını üm id ediyoruz.

W eşanen H e le p ç e

(5)

KÜRTLER

Kürtler, ön Asya’da yaşayan bir Kavim. Bunların yaşa­

dıkları yerler bir çok seyyah tarafından gezilmiş, Kürtleri dil, tarih, etnografya vs. bakımından inceleyen bir çok eser ortaya konulmuşsa da genel özlü bir araştırma daha yapılmamış bulunduğu gibi, aslında elde olan bilginin dağınık ve eksik bir nitelik göstermesi ve araştırıcıların kullandıkları yöntemlerin birbirine uymaması, böylesi bir araştırmayı güçleştirmektedir.

A) KÖKENLERİ

Kürtlerin Irani kavimlerden sayılması, ırki olmaktan çok, dil ve tarih verilerine dayanmaktadır. Bunların fiziki özellikleri yer, yer değişir. Kürtlerini doğudan, batıya doğru yayılmış olmaları olasıdır. Bununla beraber, Kürt­

ler’in, bilinen merkezlerine yerleşmelerinden önce, bura­

da, isimleri kendilerininkine benzeyen, (K A R D Ü) fakat başka soydan bir kavimin yaşamış olduğunu ve bunların sonradan İran kökenli Kürtlere karışmış bulunduğunu ileri sürmekte mümkündür.

Aşağı yukarı M.Ö. 2000 tarihli iki Sümer yazı taşında, Thureau-Dangin1 bir Kar-da-ka memleketinin ismine rast lamıştır. Bu memleket Driver’in Van gölünün güneyinde gösterdiği “Su kabilesinin”1 2 yanında bulunuyordu.

1 - Revue d’Assyriologie, C.V, s.99 ; C.VI, s.67 2 - krş. ZA , XXXV, 230 not-3

(6)

Şerefnâme3, Bitlis bölgesinde bir Süy kalesinden bahse­

der. Yukarıda sözü geçen yazıtların tarihinden bin yıl sonra Tiglath Pileser Kur-ti-e kavmiyle Azu dağlarında savaşa girişmişti. Driver4 buranın bugünkü Hazo (Sasun) olduğunu tahmin eder. Bununla beraber Kur-ti-e’nin oku­

nuş biçimi kesin değildir.

Herodot’ta M.Ö. V .A sır’da buna benzer bir isim geç­

mez. Xenephon’un anlattığı “Onbinlerin Geri Dönüşü”

(M .Ö .401-400), Karduhların (Kounv oü-^oı)

ünlenmesine yol açtı. Bunların memleketi Kentrites .(Bohtân) ırmağının doğusunda bulunuyordu. Bundan sonra, aynı ismin her zaman Dicle nehrinin solunda, Cudi dağı yakınındaki bölgeye verildiği ve klâsik eserlerde bu ismin Korduene şeklini aldığı görülür. Arâmiler’de bu bölgeye Bes-Kardü ve zamanımızın Cazirat kasabasmada Kardu Gâzartası denilirdi Ermeniler Korduh, Araplar’da5 Bâkardâ (Karday) ismini kullandılar. Aşir’in tanıklığına dayanan Yakût’a6 göre, Bakarda bucağı, Cazirat’a bağlı olup, 200 köyü kapsıyordu ve D icle’nin sol tarafındaki Bazabda karşısında bulunuyordu. Sadece tarihi bir böl­

geye uygulanan bu isim, sonraları İslam deyimleri arasında kaybolarak, yerini Cazirat, Bohtan v.b. sözcüklerine bıraktı. Ermeni ve Araplara göre, asıl Kardu ülkesi sın ırlı

bir bölgeyi içeriyordu. Ko<?5vnvn eyaletinin sınırlarıda doğru olarak bilinmiyor : bunun üç şehri Sarei- sa, Satalka ve Pinaka (Finik) Dicle üzerindeydi. Fakat

3 - C .Is.146 4 - JRAS, 1923 s.400

5 -Balazuri, s.176 ; Tabari, C.III s.610 6 - C .IV s.56

(7)

Strabon7 ro^Svaia ooT| deyiminin bazen Muş’un güneyindeki dağları da kapsamına aldığını açıklar.

isimleri daha sonraları da unutulmamış olan bu Kae î7.oi kavmi kimdi ? (Her halde xoi eki, Erme­

nice de cemi edatı olan -kh’yı temsil etmektedir ; bu da belki Yunanlıların bu kelimeyi Ermenilerdeü almış olma­

ları ile açıklanabilinir) ; Xenephon’a8 göre, Karduhlar ne kral Artaxerxes’in, ne de Ermenilerin egemenliklerini tanıyorlardı. M.Ö. I. yüzyılda II. Tigranes Korduene ülkesini ele geçirdiği zaman, memleketin kralı Zarbie- nos’u idam ettirmişti. M.Ö. 115’de Kourduene kralının ismi Manisarusti. Hübschmann’a9 göre bu sırada Kor­

duene eyaleti ancak yüzeysel bir şekilde Ermenileştiril- mişti.

Aslında, Xenophon devrinde D icle’nin kuzeyinde, ana kümeden ayrı kalmış İrani bir kabileye rastlanılması, olmayacak bir şey değilsede Karduhların kavmi özellikleri hakkında bir karar verebilmek için, ancak isimlerinin ta­

nıklığına dayanılmaktadır. Bu ismin Sâmi benzerleri de vardır. (Akkad-Asurcada Kardu “kuvvetli, kahraman”, Karadu ‘kuvvetli olmak’) ; ayrıca bu isim, Haldi kavminin adı ile de bir ses benzerliği göstermektedir : bu sözü geçen kavim daha çok Asuri aslından gelme Urartu, Uraştu ismiyle tanınır. Ve bunlara İbranicede Ararat, Yunanlı­

larda ise A^aooöıot, Xdxeoı ve bazende '(«Afirnoı denilir. Bu kavim M.Ö. IX.

7 - C.IX s.4-12 8 - C.IVs.1-3

9 - Die altram. Ortsnamen s.239

Armen. Gramm., 1897 C.I-II s.518-520

(8)

yüzyılda ortaya çıktı. Ve ondan sonra Van gölü bölgesinde VI. asır başlarına kadar süren kuvvetli bir devlet meydana geldi. Lehmann — Haupt10 11 Haldileri batıdan gelen göç­

menler olarak görmekte E. Mayer11 ise, bunların hareket noktasını Araş nehri havzasının orta kısımlarında bul­

maktadır. Ermenileria gelmesi üzerine (VII. aşıra doğru) Haldiler dağılarak dağlara çekildilerse de, Kyropaedie12 isimleri Van gölünün kuzeyine düşen bölgenin yer adla­

rında devamlı kaldı.

Karduhlar, ister Samilere, ister yerli ırklara bağlansın, eski Karduhların işgal ettikleri bölge, bugün Kürtlerin asıl yaşama yerlerinden biridir. Bu suretle Karduhların, Kürtlerle aynı olduğu sonucuna varılmıştı. Bu görüş biçimi XX. asır başlarında doğrulanması gerekmeyen bir söz halindeydi.13 Daha ileri gidilerek, Kürtler doğrudan- doğruya Xd?.Soı a bağlanıyordu. Evvelce Reiske, Constantin Porphyrogenitus 14 hakkındaki açıkla­

masında Chaldi e t K ordi vel Carti, Gordyaciidem diye yazıyordu. Lerch’in eserinin (1856) yazı başlığında bu görüş tarzının kabul edildiğini gösterir : “Recherches sur les Kurdes iraniens e t sur leurs ancetres, les chaldeens septen tiriona ux. ”.

Hartmann, Nöldeke ve Weissbach tarafından yapılan araştırmalar neticesinde bu sorun yeni bir şekil almıştır.

Bunlar dil bakımından Kurd ve Kardû şekillerinin ayrıt edilmesi zorunluluğunu illeri sürmüşlerdir. Aynı zamanda

10 - Mater. z. âlter. Gesch. Armeniens, Göttingen 1907, s. 123 11 - Gesch. d. Altertums, C.I-II, 1913 s.474

12 - C.IIIs.1-3

13 - krş. Grundrise d. Iran Phil. C.II, s.464 14 - D e cerimoniis, B, 13 s .11, 713

(9)

bu araştırmacılar Kürtlerin, klasik yazarlar tarafından15 Medya ve Fars’ta Cyrtii ( KÛQtlOl ) olarak varlıkları belirtilen kavmin, Kürtler olabileceğini ileri sür­

müşlerdir. Bu görüş Fars bölgelerinde Sasaniler devrin­

den itibaren yaşadıkları belirtilen bir çok Kürt kabileleri­

nin varlıkları ile doğrulanmış bulunuyor.16

K urd ve Kardu arasındaki ayırım uygun olmakla bera­

ber, önemli bir sorunu halletmemektedir : Cyrtiiler (Irani Kürtler) eski Karduhların memleketleri olan Zağros dağla­

rının batısındaki toprakları nasıl yurt edinmişlerdir ? Bu sorun daha derin araştırmaları zorunlu kıldırmaktadır.

Öncelikle Med ve İran yengileri, İrani kavimlerin büyük ölçüde yer değiştirmesine yol açmış olmalıdır. Bu konuda bir kısım Asagartiyaların yer değiştirmesi örnek olarak alınabilinir. Merkezleri Sistan’da iken, Asurlular zama­

nında bunları Medya’da17 ve Dara devrinde18 hükümet merkezlerini Asuri yaylasındaki Arbela’da buluyoruz.

Dara, bunların hükümdarı Çitrantahma’yı bu şehirde idam ettirmişti.19 Daha M.Ö. 220 ve 171’de Cyrtii ücretli askerleri Küçük Asya’da, Roma, Selefkiler ve Bergama kralları arasındaki savaşlara katılıyorlardı.20 VII. asır Ermeni coğrafyasının tesiri altında Korçekh bucağına ait

15 - Strabo XI, 13,3 ve XV 3,1

16 - krş. Karnamak-i artahşır-i Papakan, trc. Nöldeke, Göttingen 1879 s.37,48 ve Arap yazarlarında ki kayıttır.

17 - Zikirtu veya Zakruti, krş. Z A , XIV, 146 18 - Bahistun Kitabesi C.II, s.90

19 - L,W. King, The sculptures of Behistan, London 1907 20 - Titus Livius, XI, 58,13; XXXVI 40,9

- Polibius, C.V, s.52, 5

- Weissbach, Paulywissowa, bk. mad. Cyrtii ve A.J. Reinach Les Mer- cenaires de Pergame, Revue archeologique, 1909 s. 115-199

(10)

dikkate değer bir başkalaşım ortaya çıkmaktadır.21 Faus Byzantinus zamanında (IV. asır) Korçekh, yalnızca, Sal- mas’m yanında bir bucaktı. Eyalet olarak, Korçekh, Cula- merg ve Cazirat arasında uzanıyordu.22

Zamanla bir takım değişiklikler olmuştur. Faustus’un eski Korduene ve Tmorih bölgelerinden Kordukh, Kore- çekh’in sadece bir bucağı haline gelmiş, Timorikh yerini Kordrikh’e (Kordikh) terketmişti.

Böylece Arap işgali devrine doğru Kurd (cemi, akrad) sözcüğü İrani veya İranlaştırılmış kabileler karışımına yayılmaya başlanıyordu. Bu kabileler arasında yerliler (Kardular ; merkezleri Alki (Elk) olan Tmorikh/Tamu- rayeleri ; Sasun’un Hoit bucağında

XoO»t«u’lar ; (Huvayişya) Fırat’ın geniş kıvrı­

mında Ortayeler (Artan), Samiler ve belki de Ermeniler (Mamakan kabilesinin Mamikon aslından olduğu ileri sürülüyor) vardır.

XX. Asırda Kürtler arasında, bu kavme dahil olmayan bir İrani unsurun (Guran-Zaza zümresi) varlığı ortaya çıkarılmıştır. Kürtlerin içinde, bir çok yerlerde sırasıyla yeni gelenlerin siyasi egemenliğine dayanan toplumsal tabakalar görülmüştür. (Süleymaniye’de Savuc-Bulak’ta ve Şakaklara boyun eğmiş Küresinlilerin (?) görüldüğü Kotur’da). Sistemli araştırmalar Kürt adıyla örtülen bir tabaka altında bir çok eski kavimlerin varlığını ortaya çıkaracaktır.

21 - Adolz, Armenia, s.l4 8 ’e göre; Kortiç-ay kh veya Kortiçten gelen Kor­

çekh ‘Kürt’ anlamına gelir.

22 - Hartmann, Bothtans.93

- Huschman Die altarm. Ortsnamen s.255-259

(11)

HALK ETİMOLOJİ ve SOYLARI

Kültlerin asılları sorununun çözümlenmesi, Kürt gele- nekleri/ananeleri ve İslam kaynaklan kolaylaştırma- maktadır. Masudi1 bunların zalim Zahhak’m (Dahhak) elinden kurtulmuş İranlılar’ın torunları olduğundan bahseder. Bu efsane özellikle Şahnama’den aktarmayla bilinmektedir.1 2 Bundan başka Morier 1812’de3 Zahhak’tan (Dahhak) kurtulmasını kutlayan ‘Ayd-i Kürdi - Kürt Bayramı’ isimli bir törenden bahsetmekte­

dir. Diğer taraftan Kürtler kendilerine Arap şecereleri/

kütüklerini mal etmekteydiler. Bazıları 4 kendilerine, ata olarak, Rabi-a b. Nizar b. Maadd’i diğerleri ise Muzar b.

Nizar’ı gösteriyordu.

Bunların ikiside Musul ve Rakka’ya isimlerini vermiş­

tir. Gassanilerle olan sorunları nedeniyle, Kürtler Arap- lar ile ilişkilerini kesmişler ve dağlara çıkarak, başka kavimlerle ilişkiye girmişler ve sanki böylelikle ana dilleri olan Arapçayı unutmuşlardır.

Halk etimomojileri de eksik olmamıştır. Kürt ismi, Arapça, Karrada köküne bağlanmak istenmiştir.5 Kürtler sanki Süleyman tarafından kovulmuş genç esirler ile şey­

tan Casad’ın oğullarıdır. Çoğunlukla6 Kürt kelimesi Fars-

1 - Muruc, nşr. Barbier de Meynard C. III s.251 2 - Maçan beyit 27

- Mohl C .l s.71

- Vullers, C .l s.36 beyit 29-38 3 - Second Journey, s.357

4 - Muruc, C.III. s.253 5 - Muruc C.III s.249

6 - krş. Driver, JRAS 1923 s.403

(12)

çada Gurd (Kahraman) kelimesiyle karıştırılmıştır. Ger­

çekte bu kelimedeki -g- Pehlevi dilinde mevcuttur ve Var’a (himaye etmek, korumak) gitmektedir.7

Daha sonraları kabileler çoğunlukla kendilerine isim veren adamla açıklanır. Şerefname8 bütün Kürtlerin (Bac- navi ve Bahti kabileleri) Bacan ve Boht’tan geldiğini ileri sürer. Bu isimlerin birincisi D icle’nin kolu olan Basn’9 kelimesiyle ilişkisi ileri sürülebilir ; halbuki İkincisi Here-

dot’un k«eften»? veya Artahşir-i

Papakan’ın öldürdüğü ejderha kralı (Kürt) Haftan-Boht’u hatırlatmaktadır.10 II Özellikle kuzeyde ve batıda yayılmış olan diğer bir efsaneye göre, Kürtler Milan ve Zilan diye ikiye ayrılmışlardı. Bunlardan birincileri Arabistandan, İkincileri de doğudan gelmiştir. Zilanlılar aşağı bir ırk kabul edilirdi11

KAYNAKLAR

- F. Justi, Kurdische Grammatik, Petersburg, 1880, s.X X II

- W. Tomaschek, Sasun und d. Ouellengebiet d. Tigris (SB A k. Wien, 1895, CXXXIII/IV)

- H. Hartmann, Bohtan (Mitt. d. Vorderasiat. G ese ll., 1896/2,1897/1, s.90-103 - Nöldeke, Kardu und Kürden (Festschrift f. H. K iepert., Berlin, 1898, s. 73-81) - Hübschmann, D ie altarmen. Ortsnamen (İndogerm. Forsch., 1904, X V I, s.255-

259)

- Weissbach, Pauly-Wissowa, Real-Encyclopadie - Driver, The name Kurd and its philological connexions

(JRAS, 1923, s.393-403)

I - Hora, Neupers, Etymol. s.200 8 - C .ls.1 5 8

9 - Andreas bk. Hartmann s. 131 10 - krş. Nöldeke, Tabari s.11

II - krş. M.Sykes, J. Anther, C .l 1908 XXXVIII s.470

(13)

B) TARİH

Kürtler hakkında, Arap işgalinden itibaren oldukça bilgi vardır. Hicretin ilk beş asrında Kürtler çoğunlukla sebep oldukları olaylarda önemli bir rol oynadılar. Bu dönemde bir çok Kürt Hanedanı ortaya çıktı. VI. ve X.

hicri asırlar arasında Türk ve Moğol işgal dalgalarının Kürtleri boğmuş gibi olduğu görülür. Fakat Osmanlı- Safevi mücadeleleri sırasında, Kürtler arasında derebeylik hayatının gelişmesine olanaklı bir bölge ortaya çıktı.

Şerefname (1596) bunu doğru olarak açıklamaktadır.

Türk-İran sınırı yavaş, yavaş emniyet kazandı. Ve İranlI­

lar Zağros setinin ve bu settin güneyine doğru uzanan kol­

larının arkasına çekildiler. O sırada Osmanlı Devleti merkezi kuvvetini doğu eyaletlerinde sağlamlaştırma işine girişti. XIX. asrın ortalarına doğru Osmanlı Devletin’de (Hakkari, Bitlis, Süleymaniye) ve İran’da (Ardalan) son Kürt Beylikleri ortadan kalktı. Bununla beraber büyük kabilelerin bünyesi içinde, Kürt unsurunun toplumsal ve kavmi özellikleri devam etmekteydi. İran, Kürt kabileleri­

nin iç yaşantılarına hemen hiç karışmıyordu. Osmanlı Devleti ise, Kürtleri bazen okşuyor, bazende ellerinde kalan özgürlüklerini ortadan kaldırmaya çalışıyor, kıs- mende direnişle karşılaşıyordu. XIX. asır içinde bir çok Kürt isyanları meydana geldi. 1908 ihtilali Kürtleri siyaset hayatına soktu. Çarlık Rusya’sının kışkırtması ve müttefi­

klerinin gayrete getirmesiyle 1914-18 savaşında Kürtlerin bazı yerleşim bölgelerinde karşıklıklar çıktı. Ve bu bölge­

ler sessizliğe/asayişe ancak savaştan sonra kavuşabildi.

(14)

ARAP İŞGALİNDEN SONRA KÜRTLER

İlk önce Kürt kabilelerinin yayılışı hakkında Arap yazarlarının verdikleri bilgileri toplamak yararlı olur.

Şelçuklular devrinden önce Kürdistan sözcüğü bilinme­

diği için Kürtlere dair veriler Araplar tarafından genellikle Zavazan, Hilat, Armeniya, Azerbeycan, Cibal, Fars vs.

konuları nedeniyle bahsedilmekteydi.1

Kürtler hakkında ilk temelli bilgi veren Masudi ve İstahri (951) olmuştur. Muruc1 2 ve Masudi şu kabileleri sayar ; Daynavar ve Hamedan’da-Şuhcan, Kangavar’da- Macurdan ; Azerbeycan’da-Hazbani ve Sarat (tahminen Şurat=Hariciler daha aşağıda krş. Daysam’ın tarihi) Cibal’de -Şadancan, Lazba, (Lurri ?) Madancan, Mazda- nakan, Barisan, Hali (Calali), Cabarki, Cavani, Mustda- kan ; Suriye’de-Dababila vs. Musul ve Cudi’de -Hiristiyan Kürtler ; al-Yakubiya (Yakubiler) ve Curkanlar (Curu- gan). Aynı yazarın Tanbihi3 yalnız Bazincan4, Naşavirade- ri, Buzikan ve Kikan’ı (şimdiki Maraş civarında) ekliyor.

Bununla beraber, eskiden Kürtlerin bulunmuş olduğu yerlerin isimlerini yazıyor ; Fars, Kirman, Sicistan, Hora­

san’daki Rumumlar (zumum)5 İsfahan (Bazancan kabile­

1 - Krş. Driver, Dispersion of the Kurds in Ancient Times, JRAS, 1921 s. 563-572

2 - C.III s.253 3 - s.88-89

4 - krş. istahri s. 115

5 - istahri, s282 (Asbadat bucağında bir Kürt köyü)

(15)

sinin bir kısmı ve Kurd isminde gelişmiş bir şehir)6 Cibal özellikle Mah Kufa, Mah Basra, Mah Sabazan (Masaba- zan), iki İgar (Karac ibn Dulaf ve Burç), Hamedan, Şahri- zur ve ona bağlı olan Darabad ve Şamgan (Zimkan) Azer- beycan, Ermeniye (Araş sahilinde kain Duvin de Kürtler kerpiç ve taştan inşa edilmiş evlerde oturuyorlardı.)7 Arran (Bardaa’nın kapılarından birinin adı Bab-al- akrad’dı ve Ibn Mıskayhi’nin iddiasına göre, Rusların M.S. 943’deki işgali sırasında bölge valisinin emrinde Kürt ler vardı) Baylakan, Bab al-Abvab (derbend) Cazira, Suriye ve al-Sugur (yani Kilikya tarafındaki sağlam sınır).

Fars’a ait olmak üzere, İstahri beş Rumum’un ismini yazar. Bu söz Kürtlerin yayılmış olduğu bölgeleri göste­

rir.8 (Farça Ramm’dan, yani “sürü, kütle”) Zira Zoma’dan Zumum şeklinde bütün yapmak pek mümkün değildir. Her Ramm’m şehri vardı ve Kürt olan reisi haraç toplamakla görevliydi. Güvenliği sağlayan da oydu.

İstahri9 ayrıca Fars’ta otuz üç göçebe kabilenin (Hayy, Cem, ahya) isimini vermektedir. Bu konuda da İbn Havkal10 11 ve Mukaddasi11 tarafından Divan al-Sadakat’tan nakledilen verilere dayanmaktadır.

Fars-name’nin12 (M.S.1107’ye doğru) iddiasına göre eski Fars ordusunun en parlak unsurlarını oluşturan büyük Rammlerin Kürtleri, (Ciloya, Zavan, Lavalican,

6 - Yakubi, s.275 İstahri, s. 125 7 - Mukaddasi s.277

8 - D e Goeje, BGA C.VI s.250 9 - s.114

10 - s. 185-187 11 - s.446 12 - s. 168

(16)

Kariyan ve Bazancan) islamiyetin nüfuz devrindeki savaşlar sırasında ortadan kalkmıştırlar. Bunlardan yalnız bir Alak müslüman olarak kurtulmuş ve sülalesini devam ettirmiştir. Diğer bir takım Kürtler, Azud Davla tarafın­

dan İsfahan’dan Fars’a nakledilmiştirler. 500 bin ailenin (?) ortadan kalkmasını kabul etmek güç olmakla beraber, bunların Fars kabilelerinin içinde tekrar toplanmaları ve milliyetlerini kaybetmeleri olanaklıdır. Eski Cilo’ya (Kuh-Gâlu) Ramm’inde bugün Lurlar oturmaktadır.

Bunların ne zamandan beri orada oldukları belli değildir.

Bir taraftan İstahri, Fars Kürtleri arasında bir al-Lurriya (değişik şekli Lazba ?) kabilesini yazmaktadır. Ayrıca Fars-name ; Fars’ta, sonuncu Büveyhiler devrinde çok kuvvetlenen Şabankara gruplarını Kürtler’den ayırmakta­

dır. Umari’nin Masalik Abşar’ı Şaban karalardan özel bir önsöz altında bahsetmekte, Şerefname de bunları Kürt sülaleleri arasında yazmaktadır. Bununla beraber bunla­

rın topluluklarından biri (Ramani), İstahri’nin “Kürt”

kabilesinin ismini taşımaktadır. Bununla birlikte her şey Fars Kürtleri’nin Kürdistan kabilelerinden farklı oldukları inancını vermektedir.

Geniş anlamda merkezi Kürdistan’a denk düşen Zavzan (zozan, Kürtçe’de yaz otlağı demektir.) sözü belir­

siz bir nitelik vermektedir. İbn Havekal’a13 göre, Zavzan Meliki, Dayrani (Deranik, Vaspurakan Ermeni kralı) ünvanım taşımaktaydı. Mukaddasi14, Zavzan’ı Cazirat’m bir bucağı olarak kabul etmektedir. Daha sonraları, karı­

şık Kürt ve Hiristiyanlar ile yerleşim alanları genişledi.

13 - s.250 14 - s.137

(17)

Aşire15 göre, Zavzan, Musul’dan iki günlük uzaklıktan başlıyarak, Hilat yakınlarına kadar uzanıyor, Azerbeycan tarafından da Salmas’a kavuşuyordu. Buralarda Başnavi ve Bohti Kürtleri’nin birçok kaleleri vardı. Öncekiler Barka Başir’i (ve Fanak) tutuyorlardı. İkincilerde ise, şun­

lar vardı : Malik’lerinin oturduğu Curzakil (Gurgil), A til,16 Allus, Baz Hamra. Şunlarda Musul hakimlerine (Zengiler) ait idi ; Alki, Elk, Arvah, Bahvaha-Bekuki, Barvari’de Barho, Kingavar (?) Nirva, (Akr’ın doğusunda

?) ve Havşab.

Yakut’un metni pek güvenilir gibi değildir. Burada adları geçenler, Hamdani ve Zangiler tarafından dereceli bir şekilde işgal edilen Kürt kaleleri olabilir.

HALİFELER VE BÜVEYHİLER EGEMENLİĞİ

DEVRİNDE KÜRTLER

Masudi1 islamiyetten önceki dönemlerden, Gassan Arap hükümdarları ile Kürdistan arasındaki çarpışmalar üzerine rivayetler nakleder. Müslüman Araplar M.S.

637’de Takrit ve Hulvan’ın işgalinden sonra Kürtlerle temasa gelmişlerdir. Sa’d b. Ali Vakkas, Musul üzerine yürüyerek, Kürtlerin bulunduğu bucakları (Marc, Ba- Nuh-azra, Hibtun, Dasin vs.) işgal etti.* 1 2 Bölgenin işgali

15 - Yakut, C.IIs.257

17 - Şerefname, C.I s .117; Naş Atil ? 1 - Muruc, C.III s.249

2 - krş. Ibn-al-Aşir; Al-Kamil nşr. Tornberg C.II s.408

(18)

İyaz ve Utba tarafından tamamlandı.3

M.S. 639’da Araplar, Huzistan da Ahvaz’ın İranlı valisi Hurmuzan ile elbirliği eden Kürtlere karşı harekete geçtiler.4 Kürtler M.S. 642’de Fars’ta ve Darabcird’in savunması sırasında yine İranlıları tuttular.5 Ahvaz Kürt lerırie karşı Ömer’in bir çok defalar kuvvet göstermesi zorunlu oldu.6 Diğer taraftan Ömer devrinde Kürtler, Karha ırmağı havzasının orta kısımlarına (Şaymara, Masabazan) saldırıda bulundular. Buralarda Fars Yakubi devrine kadar sürekli kaldılar.7 Araplar Şahrizur’a isla- miyetten önce gelmişlerdi.8 Fakat Şahrizur, Darabaz ve Şamgan’ın 643’deki en son işgali kanlı mücadelelere9 sebep oldu. Güneyde Basra valisi Abu Musa M.S. 645’te Beruz ve Balascan’da Kürt isyanlarını bastırmak zorunda kaldı. Fakat Arap işgali sırasında Müslümanlığı kabul etmiş olan Kürtler arasında takım-takım eski dinlerine dönenler oluyordu.10 11 Kürtler, Halife Ali devrinde İranlI­

lar ve Hiristiyanlarla beraber, Ahvaz civarında Hirrit ve Fars isyanlarına katıldılarsada, başkanları Ram-Hur- muzda yenilgiye uğratıldı.11

Emevi Halifesi Abdülmelik devrinde, Ermenistan’ı ve Azerbeycan’ı ele geçiren Muhtar, M.S. 685’de Kürtleri

3 - Balazuri, Futuh al-buldan nşr de Goeje s.331 4 - Al-Kamil, C.II s.425

5 - Al-Kamil, C.IIIs.32 6 - Futuh, s.382, 389

- Al-Kamil, C.IIIs.37 7 - BG A , C.VII, s.236

8 - Ibn al-Fakih s. 130

9 - Futuh, s.334; Al-Kamil C.II s.29 10 - Al-Kamil C.II s.66-76

11 - Al-Kamil C.III s.309

(19)

cezalandırmak için bir vali tayin etmişti.12 Fakat Muhtar’ın ölümü bu planın işlemesine engel oldu. Aynı halife devrinde Abdulrahman 702’de Fars’ta Sabur Kürt tleri’yle birleşti.13

M.S. 708’de Kürtler Fars’ı yağma ettilersede, Haccac tarfından cezalandırıldılar. M.S. 746’da Sabur Kürtleri halife II. Mervan’a isyan eden ve Sabur’u kuşatan Harici­

lerin müttefiki Süleyman’a karşı koydular.14 Bizzat halife Mervan’ın annesi bir Kürt hizmetçisiydi.15

Abbasi Halifesi Mansur zamanında, Ermenistan’mn Hazarlarca işgali M.S. 764’te bir çok isyana yol açtı. Bir kaç yıl sonra Kürtler, Musul isyanı ve bunun Hamedan’a olan etkileri nedeniyle, yeniden gündeme geldiler.16 Man­

sur’un oğlu Cafer bir Kürt hizmetçisinden doğmuştu.17 Muta’sım zamanında, M.S. 839 yılında bir Kürt isyanı kaydedilir. Musul bölgesinde bu isyana asil bir Kürt aile­

sinden gelen Cafer öncü olmuştu. Babağeş’ta yenilgiye uğrayan Cafer, Dasin dağına çekildi ve orada halifenin ordularını bozguna uğrattı. Türk komutanı Aytah bu aya­

klanmaya son verdi.18 M.S. 845’te İsfahan, Cibal ve Fars bölgelerinde baş gösteren Kürt isyanı, bir Türk kuman­

danı olan Vasıf tarafından bastırıldı.

Musul Kürtleri M.S. 866’da, Musul’u işgal eden Harici- ler’den Musavir’le birleştiler. Kürtler M.S. 875’te Harici

12 - Al-K am ilC.lVs.187 13 - Al-KamilC.IVs.352

14 - A l-K am ilC.IV s.387,341; C.V s.283 15 - Tabari, C.III s.51

16 - Al-Kamil, C. V s.448; C. VI s.9 17 - Tabari, C.II s.442

18 - Al-Kamil, C. VI s.360 v.d.

(20)

bir Alevi (!) olan Ali Muhammed diğer adıyla Habis’in yönettiği zenci kölelerin isyanında19 ve Saffari hanedanını inşa eden Yakup Saffar’ın ayaklanmasında büyük bir rol oynadılar. Yakup’un Ahvaz’a tayin ettiği Muhammed adlı bir Kürt, arasıra Yakub’la, arasırada Habis’le birleşmek suretiyle iki yüzlü bir siyaset izlemekteydi.

M.S. 894’de doğru Hamdan, Musul’a yerleştiği sırada, Kürtler onun taraftarları arasında bulunuyorlardı. Abu Leyla’nın önderliğindeki M.S. 897’deki Kürt isyanı da uzun süreli olmadı.20 M.S. 906’da Muhammed’in kuman­

danlığı altında Hazbani Kürtleri Ninua bölgesini yakıp- yıktılar. Musul’un yeni valisi Abdullah bunları izlediyse de, Matuba’da bozguna uğradı. Halifenin gönderdiği yar­

dım kuvvetleriyle ancak bir yıl sonra beş bin Hazbani aile­

sini takibe başladı. Kürtler, vakit kazanmak için anlaşma girişimlerine başladılar. Ardından da Azerbeycan’a çekil­

diler. Abdullah Musul’a döndü ve yeni kuvvetlerle Cabal Salak’da (Takriben Lahican, krş mad. Savuc-Bulak) yeni­

den kuvvetlenen Hazbanilere karşı harekete geçerek, onları boyun eğmeye zorunlu kıldı. Ardından da Humaydi kabilesi ve Cabal Dasin halkı yola getirildi/cezalandırıl- dı.21 Halife Muktadir devrinde, Musul civarını yağma eden Kürtler, vali Hamdani tarafından cezalandırıldılar.

Bu arada Calali kabilesi diğerlerinden daha fazla diren­

di.22 M. S. 943 yılı içinde İbn Miskavayh23 Hüseyin Hamda-

19 - bk. Nöldeke, Orientalische Skizzen, Berlin 1892; Sklavenkrieng in Orient

20 - Nöldeke, Orentalische Skizzen, Berlin 1892 C. VII s.325-337 21 - Nöldeke, Orentalische Skizzen, Berlin 1892 C. VII s.371 22 - Nöldeke, Orentalische Skizzen, Berlin 1892 C.VII s. 118 23 - Tacarib al-Uman, GMS C.VII s. 105

(21)

ni’nin Azerbeycan üzerine bir seferinden bahseder ki, bu sırada Salmas’ta yerleşmiş Hazbani reisi Cafer ona bağlı olmuştu.

Bu yıllarda, maceracı hayatı sıkı, sıkıya Kürtlere bağlı olan D aysam ortaya çıktı. Bu şahsın babası Arap, annesi Kürttü. Küçük bir bölüğü dışında, bütün kuvvetleri Kürt lerden oluşuyordu. Harici olan Daysam M.S. 938’den iti­

baren, Azerbeycan’ı ele geçirmek için fırsat buldukça eyleme geçti. Karşısına çıkan Musafirilere yenildikçe, Ermenistan’a veya Büveyhilere iltica ediyordu. Sonunda Musafiri, Marzuban’ın eline geçerek cezaevinde öldü.24

Marzuban’ın Rey’deki esirliği sırasında, İran’ın kuzey batısında bir çok bağımsız valiler ortaya çıkmıştı. Bunlar­

dan biri de M.S. 951’e doğru Muhammed Şaddad’dı. Ken­

disi daha sonraları büyük Eyyubi sülalesini çıkaracak olan Ravadi kabilesindendi.

Şaddadilerin belli başlı toprakları Dabil ve Gancaydı.

Şaddadiler Bizans ve Selçuklularla ittifak kurdular.( M.S.

1072) Abu Suvar, küçük oğlu Manuça’ya A ni’yi satın aldı.

Bu andan itibaren sülale Ganca ve Ani kollarına ayrıldı.

1124’de Ani, Gürcüler tarafından işgal edildiyse de 1126- 1161 ve 1165-1174 yılları arasında Şaddadiler tarafından geri alındı. Çok aydın olan Şaddadiler dikkate değer abi­

deler bırakmışlardır.25

24 - Tacarib, nşr. Amedroz, C.I s.345 C.II s.148-151;

- Ibn al-Asir, Al-Kamil C.VIII s.289, 361, 375, 377 25 - Liynch, Armenia, s.363-367 Ermeni biblografyası

- Lane Poole, Muhammedan Dynastie, Barthold tarafından yapılan Rusça tercüme dipnotundan s.294 Petersburg, 1899

- Barthold, Pers. nadpis na.... meçeti Manuçe, Aniyskaya Seriya nr.5;

- N.Marr, Eşçe olsove ‘Çelebi’ zapiski 1911, C.XX s. 120

-D .R o s s , On three Muhammedan Dynasties Asia Majör, 1925 C.II s.215

(22)

960’da Azerbeycan’da ortaya çıkan İshak, Kahtani (?) Kürtleri reisi Fazl’ın yardımından faydalanmakta, rakibi Musafiri Castan ise, Hazbanilere dayanmaktaydı. İshak, çok geçmeden mağlup oldu.26 Kürtler ve Deylemliler Cas- tan’ın kardeşi Nasır Davla’yla olan didişmelerinde ve İbrahim’in amcasının oğlu İsmail’le olan mücadelele­

rinde önemli bir rol oynadılar.27

959’a doğru Cibal’de ikinci Kürt sülalesi ortaya çıktı.28 Bu Hasanvayh (Hasanoya) 29 tarafından ortaya çıkarıl­

mıştı. Kendisi, Büveyhi Rukn Davla’nın Horasan’a olan seferi sırasında hizmetlerde bulunan Barzikani (Barzini) kabilesinin reisiydi. Rukn Davla Kürtlere karşı çok hoş­

görü gösterir ve onların aşırı hareketlerinden kendisine şikayet edildiği zaman - “Kürtler’de yemeğe muhtaçtır”- derdi.30 İbn Asir31 Hasanvayh’m asaletini, tedbirli idare­

sini ve iyi ahlakını övmektedir. Hasanvayh 979’da başkenti olan Sarmac’da (Bisutun’un kuzeyinde) öldüğü zaman, Azud Davla onun topraklarını (Hamedan, Dayna- var, Nihaen) kendi mülküne katmak istediysede, sonra bunları Badr’a verdi. Badr, Azud’a sadık kaldı; hatta asi Fahr Davla tarafına geçmiş olan kardeşleriyle mücadele etti. Halife, Badr’e Nasır al-din va’l-Davla ünvanım verdi.

Badr Zahir’in (Tahir ?) halefi ancak bir sene saltanatı

26 - Tacarib, C.II s.179 27 - Tacarib, C.II s.219-229,

- Al-Kamil, C. VIII s.420-423 28 - Lane-Poole, Moham. Dynasties nr.57 29 - krş. Şerefname, C.I s.20-23

30 - Tacarib C.II s.281 31 - C.VIII s.519

(23)

sürebildi ve 1015’de Büveyhi Şams Davla tarafından göre­

vinden kovuldu. Hasanvayh’ın amcası Ayşiya kolunun reisi Vandad (ölümü 960) ve kardeşi Abul-Gana’im den (ölümü 961) az sonra bu sülalenin yan kolunun son temsil­

cisi olan Abu Salim’in kaleleri alındı. (Kasan veya Kas- nan, Zohab’da Baba Yadigar civarında Kaslan (?) Gamin- abad v.b.)

Birçok defalar uğraşmak zorunda kalan Azud Davla onlara karşı babası Rukn Davla’dan daha şiddetli davra­

nıyordu. 978’de Kürt İbn Badoya, Hamdani Abu Taglib’in yardımıyla Ardamuşt’un32 bağımsız valisi olduy- sada, Azud Davla’nın vaadlerine çabucak kandı.33 Azud Davla 979’da Şahrizan Kürtleri’ne karşı bir sefere girişti.

Amacı, onları menfaat ve evlilik bağlarıyla bağlı bulunduk lan Bedevi Bani Şaybandan ayırmaktı. Şahrizur işgal

edildi. Araplar’da çöllerine çekildiler.34

980’de diğer bir seferde Hakkari Kürtleri’ne karşı yapıl­

dı. Kuşatma altına alman isyancılar hayatlarının bağışla­

nacağı vaadine kapılarak teslim oldularsada, galip kuman­

dan bunları Ma’alsaya ile Musul arasındaki beş kilometre­

lik yolun iki kenarında çarmıha gerdirdi.35

Daha Azud-Davla hayattayken, Humaydi reislerinden Baz ismiyle tanınmış Abu Abdullah Hüseyin (veya Abu Şuca Baz) büyük şöhret kazanmıştı. İlk önce çobanlık yapıyordu sonra da sırasıyla Erciş, Amid ve Meyya- farkin’e eğemen oldu. Nusaybin’de başgösteren bir isyan

32 - Kavaşi; Cabal-Cudi civarında, Yakut, C.I s. 199 33 - Tacarib, C.II s.392

34 - Tacarib, C.II s.398, - Al-Kamil C.VIII s.516 35 - Al-Kamil, C.VIII s.521

(24)

sırasında Şamşam Davla’yla karşılaştı ve onun ordularını Ba-Gulayya’da (Kavaşi-Ardamuşt bucağı bölgesinde, Habur Husayniya üzerinde) bozguna uğratarak, Musul’u işgal etti. Hatta Büveyhilerin egemenliğe son vermek için, Bağdat üzerine yürümek istediyse de Şamşam tarafından yenilgiye uğratıldı. Meyyafarkin’e çekildi. Kendisine karşı gönderilen ordunun kumandanıyla anlaşarak, Diyarbakır ve Tur Abidin’in batı kısmını elinde tutmada başarılı oldu (M.S. 984). Baz, Musul’u ele geçirme istediğinden vazgeç­

medi. M.S. 990’da Başnavi Kürtleri’ni topladıktan sonra, Musul’u kuşatmış ve şehir halkıyla görüşmelere girişmişti.

Fakat atadan kalma tımar topraklarına kısa bir süre önce kavuşmuş olan Hamdaniler, Arap Bani Ukaylin’in yardı­

mını alarak Baz ile mücadeleye giriştiler. Sonuçta Baz, öldürüldü. Cesedi çarmıha gerildi. Fakat Musul halkı Baz’ın kafirlerle savaşmış olduğunu ileri sürerek cenaze töreniyle gömülmesini sağladılar.36

990’da Şamşam Davla eski konumunu elde etmek üzere bir girişimde bulundu ve Şiraz’da seferber bulunan Kürt süvarilerine dayanan Fulad’la bir anlaşma yaptı. Girişi­

minde başarılı olmayınca Kürtlere iltica ettiyse de bunlar kendisine ihanet ettiler. O da, Kürt düşmanlığıyla tanın­

mış Fahr Davla’ya sığındı.37

Kürt Mervani Sülalesi38 Baz’a yakından bağlıdır. Musul başarısızlığından sonra, Baz’ın müttefiki ve kız kardeşinin

3 6 - Al-Kamil, C.IX s.25,27,38,49 - Tacarib (Abu Şuca) s.83,176,178

- Abu’l Farac, Muhtadşar al-Duval nşr. Pocock s.321-323 37 - Tacarib (Abu Şuca) s.184

- Ibn Fulat hakkında bk.Utbi aynı eser. s.424 y.d.

38 - Lane Pool, nr.47

(25)

oğlu olan Abu Ali, Baz’ın Deylemli karısının oturduğu Hisn Kayfa’ya çekilerek, onunla evlendi ve Baz’ın bütün kalelerini birer, birer ele geçirdi. Baz’ı yenilgiye uğratan Hamdani Abu Abdullah’ı iki defa esir ettiysede ona iyi davrandı. İbn Mervan Diyarbakır’a yerleşti ve iyi davra­

nışlarla halkın sempatisini kazandı. Mervaniler M.S.

990’dan 1096’ya kadar egemenlik sürdürdüler. Etkileri yalnız Diyarbakır’a (Amıd, Arzan, Meyyafarkin, Hisn- Kayfa) değil, Hilat, Malazgirt, Erciş ve Van gölünün Kuzey-doğu tarafına kadar uzanıyordu. Batıda geçici ola­

rak Urfa’yı da ele geçirmişlerdi. Abu Ali Haşan 991’de Suriye’ye kadar girerek, bu ülkeyi Bizans İmparatoru II.

Basil’in elinden aldı. Mansur Mumahhid Davla, Baz’ın ölümünden sonra, Meyyafarikin’i işgal etmişti. Burada M.S. 1001’e kadar egemenliğini sürdürdü.39 Kardeşi Abu Nasr Ahmed40 onun yerine geçti ve M.S. 1006-1061’e kadar saltanat sürdürdü. M.S. 1025’te Urfa’yı geri aldı­

lar41 Abu Nasr, eğlenceye düşkün olmakla birlikte, adil, bilgili ve dirençli bir hükümdar şöhreti kazanmıştı.

1050’de Selçuklu hükümdarı Tuğrul’a egemenliğini kabul ettiğini bildirdi. Nizam Davla ünvanıyla şöhret bulmuş olan halefi ve oğlu A bu’l-Kasım Nasr 1061-1080 saltanatı kardeşi Sa’id’le (ölümü 1065) paylaştı. Harran, Suvayda, vb. topraklarına kattı. Halefi Mansur 1079’dan 1096’a kadar resmen egemenlik sürdürdüysede 1085’ten ittibaren Selçuklu kumandanı Fahr Davla mülkünün nedense tama­

mını işgal etmişti. Bunlar Musul Atabeyinin hakimiyeti

39 - Abu’l Fida, Annales moslemici, nşr. Reiske C.II s.569 40 - IbnHallikan, C .Is.l5 7 v .d .

41 - Abu’l Farac, s.342

(26)

altına konuldu.42 Mervaniler hakkında Amedroz’un özel incelemesi43 vardır.

Türk işgalinin arifesinde bir çok Kürt faliyetlerinin konusu geçmektedir. Halife Kadir (991-1031) devrinde tarihçiler, oğlu Kürt Ahmet Zahhak’ın kahramanlıkların­

dan söz etmektedir. Kendisi imparator II. Basil’in genara- lini öldürmüş ve böylece BizanslIların ilerlemesini durdur­

muştu.44

976-998 arasında Kürtler, Curcan’ı elde etmek üzere, Büveyhiler ile Ziyariler arasında meydana gelen savaşlara katılıyorlardı.45 Bir kaç yıl sonra Gazneli Mahmut Kürtleri Karahanlılara karşı kullanıyordu.46

Kürtler, Büveyhilerin iç kargaşalıklarına ve Bani Ukayl’in Musul’u ele geçirmek üzere giriştiği mücadele­

lere de katılıyorlardı. M.S. 1020’de Hamedan’da ayaklan­

mış olan Türk kuvvetlerine karşı çıkıyorlardı. 1024 ve 1029’da Fars’ta ve Huzistan’da sonucu Büveyhi Abu Kali- car’a karşı hareket ediyorlardı.47 Böylece tam Türklerin ortaya çıkıpta yakın doğunun bütün ırksal çehresini kökünden değiştireceği bir sırada Kürt unsuru sonsuz mücadelelerle gittikçe eriyordu.

42 - Abu’l Fida, C.II s.77, 79, 87,121,125, 249 43 - JRAS, 1903 s.123-154

44 - Tacarib (Abu Şuca) s.247 45 - Utbi, s.298-302,

-Ibn Isfandiyar, GMS C.II. s.226-228 46 - Utbi, s.336

47 - Al-Kamil, C.IX s. 100,134, 226, 232, 239, 247, 249, 254, 265;

- Tacarib (Ibn Muhassin) s.348, 376, 381

(27)

TÜRK İŞGALLERİ

M.S. 1029’da, Selçukluların öncüleri Oğuzlar Rey’e gel­

dikleri zaman, Gaznelilerin Türk kumandanı Taş Farraş, bunları, aralarında Kürtlerin de bulunduğu 3000 atlıyla karşılamıştı. Kürtlerin Oğuzlara esir düşen reisi, kendi adamlarına mücadeleyi durdurmaları emrini verdi. Bu durum bir kargaşalığa yol açtı ve Taş öldürüldü1 Aynı sene Meraga’ya kadar gelen Oğuzlar, birçok Hazbani Kürdünü kılıçtan geçirdiler. Kürtler, Azerbeycan valisiyle (II.

Vahsudan) birleşince, Oğuzlar geri çekilmek zorunda kal­

dılar. Oğuzların diğer bir kolu Ermenistan’a bir akından sonraUrmiye’ye ve Abu’l-Hayca Hazbini’nin topraklarına döndü; Oğuzlara hucum eden Kürtler mağlup oldular.

M.S. 1041’de Musafiri (?) II. Vahsudan, Tebriz’de bir çok Oğuz öldürttü.

Oğuzlar Urmiye’de Musul’a bağlı olan Hakkari’ye geç­

tiler ve memleketi yağmaladılarsa da, dağlık sahada Kürt tlerin hücumuna uğrayıp, 1500 kayıp ve bir çok esir verdi­

ler.1 2

Tuğrul Bey’in ordularının yaklaşması üzerine, Oğuzlar korkarak, daha ötelere gittiler. Kürt rehberleri bunları, Zazan bölgesi üzerinden, Elcezireye geçirdiler. Başla­

rında Mansur’un bulunduğu bir kısım Oğuzlar Cezire’nin doğusunda kaldı. Buka’nın emrindeki başka bir kısmı da Diyarbakır üzerine yürüdü ve yol üstünde Kardu, Bazab- da, Husayniya3 ve Feşabur bölgesini yağma etti. Cezire

1 - Al-Kamil, C.IX s.268 2 - Al-Kamil, C .IX s.270 v.d.

(28)

valisi olan Nasır Davl’ın oğlu Mervani Süleyman, Oğuzlara Suriye’de yerleşmiş diğer Oğuzlarla birleşmek üzere, memleketini geçmeden önce ilkbaharı beklemele­

rini önerdi. Ondan sonra hileyle Mansur’u ele geçirdi ve Finikli Başnavi Kürtleri’nin yardımıyla Oğuzlar’ın taki­

bine koyulduysada, onların hareketini durduramadı. Bun­

lar Diyarbakır bölgesini yağma ettiler ve Musul şehrini de ele geçirdiler.3 4

Bu arada Hasanvayhilerin talihleri sönmüş ve iktidar Cibal’de Bani Annaz’ın eline geçmişti.5 Bunlar çoğunluk­

la A bu’l-şark ismiyle bahsedilir. Daha 951’de Hame- dan’da bir Türk isyanı sırasında Büveyhi Mu’izz Davla, Hulvan kumandanı Ibn A biT Şavk’m yardımına başvu­

ruda bulunmuştu.6 Sülalesinin gerçek kurucusunun 989’dan 1010’a kadar hüküm sürmüş bulunan Abu’l-Fath Muhammed olduğu yazılır.7 Oğlu A bu’l-Şavk 1027’de Hasanvayhiler’in sonucusu olan Zahir (Tahir)’i öldürdü.

Bani Annaz’ın mülkü Şahrizur, Kirmanşah 1040’ta işgal edilmişti.8 Bilavar, Şamgan, Dakuka ve Huftizakan’ı içe­

riyordu. 1046’da Tuğrul Cibal’de asayişi temin etmek üze­

re, kardeşi İbrahim Ymal’a gönderdi. İbrahim, Büveyhi Garşasp’ı Hamendan’dan kovdu. O da Cuzkan Kürtlerine iltica etti. Kirmanşah’ta A bu’l-Şavk’ın D eylem ’li Şacan- can Kürtlerinden oluşan bir kıtası vardı. Kirmanşah işgal

3 - Yakut, C.II s.270 4 - Al-Kamil, C.IX s.272 v.d.

5 - krş. Huart, Les Banou-Annaz, Syrie 1922 s.66-79 - Sachou, Ein Verzeichnis Muham. Dynastien s. 19 - Şerefname, C.I s.22

6 - Tacarib, C.II, s.2 7 - Al-Kamil, c.IX s. 158 8 - Al-Kamil, C.IX s.300, 316

(29)

edildi ve Abu’l-Şavk 1046’da Şirvan’da öldü. İbrahim Şamiran’nı (Şamiran ? Şaymara) aldı ve Cuzkanları haki­

miyeti altına geçirdi. A bu’l-Şavk’ın oğlu Said Selçuklulara boyun eğdi. Sülale 1116’ya kadar devam etti.

imparator IV. Romanos’un Malazgirt’te mağlubiyeti (1071) bütün Kürdistan’ı Alparslan’a açmış oldu. Büyük Selçuklular devrinde, Fars’ta tek durmayan Şabankara sülalesi ortaya çıktıysada 1033 ile 1036 arasında varlığını belli eden bu kabilenin tam anlamıyla Kürt olduğu çok şüphelidir. Diğer taraftan küçük Kürt sülalelerinin haki­

miyeti birer birer ortadan kaldırılarak, yerlerine Türkler geçiyordu. 1100’de Hilat bölgesindeki son Mervani de ortadan kalkmış bulunuyordu. Burada Türk Sukman Kutbi, Eyyubiler gelinceye kadar bir asır hüküm sürecek olan Şah Arman sülalesini inşa etti. Ibn Asır9 1101 sene­

sinde Bani Annaz sülalesinden gelen Surhab emrindeki iki bin Kürdün Salgur Kurabuli Türkmenleri tarafından imha edildiğini yazar. Bundan sonra bu Türkmenler Şahrizur, Dakuka ve Huftizakan kural dışı, Surhab’m bütün topraklarına elkoydular. Bu gerilemelere rağmen, Kürtlerden X. ve XI. asırlarda sık, sık bahsedilir. Kir- manlı Kavurt’a karşı olan mücadelesinde Melikşah Kürt ve Arap kuvvetlerini de kullandı ve bunlara, Kirman’da toprak verdi.10 * Buralarda daha öncen yerleşmiş Kürt- ler’de bulunuyordu.11

1103,1105,1110 yıllarında Ducayl, Mardin v.b. da çeşitli

9 - C.X s.238

10 - Al-Kamil, C .X s.53 1 1 - krş. Masudi, Tanbih s.88,

Ibn Hallikan, C.I s.516

(30)

Kürt baskınlarından bahsedilir. Melikşah’ın oğlu Muham­

m et’in Suriye seferine (1110) Kürt Ravadi kabilesinden Maraga’nın egemeni Ahmedil 12 ve “Ermeni Şahı”

Sukman katılıyordu. Sefer sonuçsuz kaldı ve Ahmadil kuvvetleriyle ordudan ayrılıp, Sukman’ı kuşatma girişi­

minde bulundu.13

Bu devirde Suriye’de Franlar ile ilişkiye geçen Kürtler- den daha sık bahsedilir. Sancar devrinde Cibal’in batı kıs­

mında bir “Kürdistan” eyaleti oluşturulur. Sancar’ın yeğeni olan Süleyman Şah Ayba (Ayva) buranın valisi oldu ve Bahar’ı (Hamedan’m kuzey-doğusunda) merkez olarak ilan etti. Bu eyalet çok gelişmiş vaziyetteydi. San­

car devrinde Kürtler, 1122’deki kargaşalıklara da katıldı­

lar. 1125’te bir cezalandırma kuvveti Hakkari, Zozan, ve Başnaki bölgelerinden geçtiyse de14 az sonra Kürtler Tur Abdin’de Hiristiyan patriğinin kalesini işgal ettiler.15

MUSUL ATABEYLERİ

Merkezi Kürdistan’a en yakın bir durumda olan Musul Atabeyleri burada önemli bir rol oynadılar. İmad Din Zangi birçok defalar Kürt arazisini işgal etti. 1134’te Tan- za’yı (Botan’ın sol kıyısında) aldı ve halife Mustarşid’in Musul’u muhasara etmesi sırasında onu desteklemiş olan Humaydileri cezalandırmak üzere, Akr, Şuş vb. kaleleri aldı.1 Erbil, Aşıb vb. kabileleri elinde tutan Abu’l Hayca

12 - krş. Al-Kamil, C.Xs.391

13 - Recueil des hist. des Croisades, doc. Orientaux C.III s.542, 599 14 - Al-Kamil, C.X s.374, 377, 426

15 - Assemani Bibi. Orient, C.II, s.211 1 - Şams al-Din, Recueil C.III s.666

(31)

Zangi’ye boyun eğdi. (Bunun Hakkarililerden olması ola­

sıdır.) Bu kabile o devirde şimdi aynı ismi taşıyan bölgenin güneyinde oturuyordu* 2 ; Abu’l-Hayca’nın ölümünden sonra, Zangi onun haleflerinin mücadelelerine müdahale etti. Aşib’i işgal ederek, surlarını yıktırdı. Calab kalesine Amadiya (İmadiya, İmad Din şerefine) ismini verdi.

1139’da Türkmen Kifaçak’ın elinden Şahrizur’u aldı.

1142’de Hakkari’ye yeniden kuvvet yolladı. Şabani (Aşib ?) kalesini işgal etti ve yeniden inşa etti. 1143’te Irun ve Hizan alındı.3 Rabiya4 Far ah ve Alka’yı elinde tutan Ali, kendiliğinden Zangi’ye katıldı. Zangi’nin son seferi Fanak’ta (Fınık) Başnavi’ye karşı oldu. Lâkin Atabeyin ölümü üzerine bu şehrin kuşatılmasından vazge­

çildi. (1146)5

Musul Atabeyi tarafından Azerbeycan Atabeyi’ne karşı gönderilmiş olan Hakkari, Mukta (?) Karaca Tacna’nm, kabileye yabancı bir Türk olması tahmin edilmektedir.

Daha sonra Selahaddin’in 1193 ölümünden sonra, Zan- giler merkezi Kürdistan’da durumlarını sağlamlaştırdılar.

1211’de Humaydiler’in kaleleri (Akr ve Şus) Arslan Şah Zangi’nin küçük oğlu olan İmaddin’e tımar olarak verildi.

1218’de aynı bey Amadiya Kalesi’nin ve Erbilli Muzaffer al-Din Kök-Böri tarafından kendisine terk edilen

“Hakkari ve Zavzan’ın geri kalan kalelerini” ele geçirdi.6 Hakkarililerin Büyük Zap’ın yukarı havzasına doğru

- Ibn al-Asır, Al-Atabakıya recueil C.II s.87 2 - krş. Hoffmann, Aus zöge s.203

3 - Şams al-Din, Recueil C.III s.685

4 - Al-Rabiya, krş. Şerefname C.I s.284; Rabiya-Bulak ? 5 - Ibn al-Aşir, Al-Atabakıya, Recueil C.II s.86,114,129,188 6 - Abu’l-Farac s.433-438

(32)

püskürtülmelerine her halde bu hadiseler sebep olmuştur.

Diyarbakır Atabeyleri olan Artuk-oğulları bir çok defa Kürtlerle çarpıştılar.7 Koruyucularının vasiliğinden kurtu­

lan Abbasi halifeleri, Kürtlerle ilişkiye geçtiler.8 Ve Türk- leri zayıflatmağa çalıştılar. 1185’de halife Nasır devrinde küçük bir olay Türklerle, Türkmenler arasında bir savaşın çıkmasına sebep oldu.9 Bu savaş geniş bir alana (Suriye, Diyarbakır, Cezire, Musul, Şehrizur, Hilat, ve Azerbey- can) yayıldı. İki sene sonra bu rakipler savaşı bırakarak, birlikte Ermenistan, yukarı ve aşağı Elcezire ve Suriye’ye Doğu Anadolu’nun iç kısımlarındaki hiristiyanlara karşı mücadelelere giriştilerse de aralarında yeni sorunlar çıktı. Bir çok kanlı savaşlardan sonra Kürtler, Kilikya’ya kadar çekildiler. Türkmenler, hemen bütün Kilikya ve Suriye Kürtleri’ni katlettiler. Kürtler oturdukları yerleri terk ederken, mallarını hiristiyan komşularına emanet ettikleri ve bunlar, Kürtleri sakladıkları için nihayet Türkmenler, Thelmuzen (?) ve Arabthil’deki (Arapgir ?) hiristiyanlara hücüm ettiler.10

EYYUBİLER

Şerefnam e1 bu dikkate değer sülalenin Kürt aslı üze­

rinde durmaktadır. Ermeni tarihçi Hay ton ( Hethukm) bu konuda şöyle demektedir. “Postea vero Sarraceni

7 - Abu’l Fida, C.III s.583 - Usama, C.I s.321

8 - krş. 528’deki Isa Humaydi olayı ve Al-Kamil, CXI s.7,188 9 - Al-Kamil, C.XII s.342

10 - Süryani Michael, Recueil, Doc. Armen, s.395 1 - C.I s.55-82

(33)

amiserunt dominium Egiptiet M edi, qui Cordins vulga- riter dicebantur, regni Eğip ti dominium occupave- runt”2 Selehaddin Şazi’in büyük babası D vinli Rava- di’ydi. (Ravadi, Ravanda, Hazbanilerden bir kol) Şad- dadi sülalesinin de D vin ’den çıktığı rivayeti Şazi devrinde henüz akıllardan silinmemişti. Şazi’nin oğul­

ları Eyyub ile Şirkuh eski vatanlarında (Acdanakan köyünde) doğmuşlardı. Selehaddin Takrit’te dünyaya gelm esine rağmen, her halde babasından ve amcasın­

dan eski ananeleri öğrenm işti.3 Eyyubi ailesinin içinde Irani isimlere her zaman rastlanılmakla birlikte, sülale­

nin asıl faaliyet sahası, özellikle Suriye ve Mısır’dı. Eski Selçuklu Atabeylerinin aileleri, Eyyubilere bağlan­

dıktan sonra bile, Diyarbakır Artukoğulları, Musul (Zangiler) ve Erbil (öncelikle yalnızca Zangilerin tem ­ silcisi olan Tagini Beyler) de egem enlik sürüyorlardı.

İzzettin Zangi ile 1187’deki anlaşması nedeniyle, Sela- haddin yalnız H alep ve Şahrizur’u kendisine bağladı.4 Selahaddin 1187’de Şahrizur’u Y akub’la akrabalığı bulunan M emluklu K eştogdi (?) ye verdi. Eyyubilerin Kürdistan’a girdikleri serbest yol yalnızca Hilat yolu oldu. Bu bölge önce Taki-Din tarafından 1191’de işgal edildiysede5 ancak Selahaddin’in ölüm ünden sonra yeğeni A vhad Eyyüb oraya 1207’de yerleşti. D aha sonra Hilat Şah Arman ünvanım alan kardeşi E şref’e ve nihayet üçüncü kardeşi olan M uzaffer’e geçti. Ken-

2 - Recueil, Doc. Arm. C.II. s.225, 343

3 - krş. Al-Fariki, Ibn Kalanisi içinde nşr. Amedroz, 550 yılları.

4 - Ibn al-Aşir, Al-Atabakiya, Recueil, C. II. s.334 - Al-Kam ilC.Xs.340

- Baha al-Din, Recueil C.III s.85 5 - Al-Kamil, C.XII s.40

(34)

dişi burada 1244’de kadar kalabildi. Bu tımarın yönetil­

m esi, Gürcüler, Harzemşahlar ve M oğolların işgalleri sonucu, bir çok defalar kesintiye uğradı. Bu devirde H ilat civarında faaliyette bulunan Gürcü kuvvetlerinin başında Ermeni asilzadeleri Zakare ve İvana bulu­

nuyordu. Bunların şeceresi kendilerinin H el Babira- kan, yani Bapirakan Kürt kabilesinden geldiklerini gösterm ektedir.6

Eyyubilerin orduları çoğunlukla Türklerden oluştu­

rulduğu halde, Arablar ve küçüm senm eyecek kadar da Kürtler de vardı. Selahaddin, 1187’de D icle’nin beri­

sindeki Kürtleri kutsal savaşa çağırdı. Cezire’deki kuvvetler 1188’te terhis edildilersede, bazı kabileler­

den ve Diyarbakır kuvvetlerinden sık, sık bahsedil­

mektedir. Bu Kürtlerin ,Türkmenlerle araları çok defa açık bulunuyordu.7

Kürtler, Eyubilerin askeri ve idari makam ve m em u­

riyetlerinde çok sayıda bulunmakla beraber çok defada sülalenin çalışmalarına engeller çıkarıyorlardı. Şirkuh öldüğü zaman, yerine Selahattin’in geçm esine m uhale­

fet eden Kürtler de vardı.8

Erbil’in (?) reisi A b u ’l-Hayca (Hakkari) ailesinin rolü büyük oldu. A b u ’l Hayca, Haçlıların muhasara ettiği A kka kalesini savundu ve orduya İsfahsa ve ayrıca Kudus’e vali tayin edildi. 1196’da Bağdat’a gön­

derildi. H am edan’da bir seferi yönetti, daha sonra D akuka’da öldü. Y eğen i Kutbettin Kahire de Kutbiya m edresesini yaptırdı. Hakkariler’den A hm et Maştu-

6 - krş. MarrZap. 1911 C .X X s.l20 7 - Baha al-Din, Recueil C.III s.86, 313,381 8 - Ibn Hallikan C.IV s.494

(35)

bun oğlu Seyfettin isimli başka bir Kürt, A k k a’da A b u ’l-H ayca’ya yardım et ti .Torunlarının hayatı da çok maceralı geçti. Oğlu A h m et, Harran cezaevinde öldü.

Torunu Kazi İmad D in, Kamil aleyhine entrikalara başladı ve sürgüne gönderildi.

CELALETTİN HARZEMŞAH

Zağroslu (Batı İran Dağları) Kürtler 1217’de, Harzem- şah’ın Hemedan’dan Bağdat’a yolladığı kuvvetleri bozguna uğrattılar. Celalettin’in, Hilat’a karşı olan seferleri (623-626) memleketi alt-üst etti ve Kürtler kıtlıktan kırıldılar.1 Moğollar tarafından mağlup ve takip edilen Celalettin Diyarbakır Kürtleri’nin arasına kaçtı ve tahminen 1231’de bunlardan biri tarafından öldürüldü.1 2 Yine 1237’de Harzemşah’m ordusunun geriye kalanı Ela­

zığ (Harput) bölgesinden geçerek, buraları yağma ediyor­

du.3

Celalettin’in ölümünden sonra, Moğollar Diyarbakır ve Hilat taraflarını yağmaladılar. Diğer bir orduda Mera- ga’dan Erbil’e inmişti. Bu bölge, üç defa işgal edildi.

1245’te Şahrizur ve 1252’de de Diyarbakır yağma edildi.

1 - Al-Kamil, C.XII, s.207-308

2 - Cuvayni, nşr. Mahmmet Kazvini C.II s. 190 - Al-Kamil, C.XII s.325

- D ’Ohsson, Histoire des Mongols C.III. s.62 3 - Abu’l Farac age s.477

(36)

İLHANLILAR

Büyük İlhanlIlar devrinde Kürtler’den çok az bahsedi­

lir. Önceleri putperest, sonra da Müslüman olan bu hükümdarlar, hiristiyanlarla işbirliği ettikleri ve hiris- tiyanların da, müslüman komşularına karşı bir hayli kin­

leri olduğu için, o zamana kadar Eyyubilerin savaşlarına katılmış olan Kürtler, dağlarından dışarı çıkmamak ve ancak İlhanlIların düşmanlarına zafer duaları etmekle yetinmek zorunda kalmışlardı.

Selçukllular zamanında oluşturulan Kürdistan eyaleti (Merkezi Hamedan civarında; Bahar) Malik tarafından işgal edildi. Kendisi meşhur Emir Çoban’ın babasıydı.

655’te Hamedan’dan kalkan Hülagü Bağdat üzerine yürüdü. Moğollar Kirmanşah’ta mal ve cana taaruzda bulundular.1

Bağdat alınmadan önce, Hülagü, Erbil’i almak için kuvvet gönderdi. Buranın valisi Tac al-Din Şal aba1 2 Moğollara boyun eğdiysede, kalenin Kürt askerleri ona uymadılar. Erbil, Musul Atabeyi Badr al-Din al-Öme- ri’nin verdiği bilgiye göre, buradaki Kürtler, Suriye ve Mısır’a doğru çekildiler.3

Bu olayların yankıları Cezayir’de, Laven ve Babin adlı iki Kürt kabilesinin ortaya çıkmasında da görülmektedir.4

Azerbeycan’a dönen Hülagü, 657’de yeniden Suriye’ye

1 - Raşit al-Din nşr. Quatremere s.225, 255, 267 2 - krş. Raşid al-Din nşr. Blochet s.261

3 - krş. d’Ohsson, Histoire des Mongols C.III s.309, 330, 337

4 - Ibn Haldun, Histoire des Berbers, trc. de slane C.II s.461 ve C.III s.413

(37)

hareket etti. Moğollar Hakkari bölgesinde rastladıkları tüm Kürtleri katlettiler.5 Ondan sonra Elcezire, Diyarba­

kır, Mardin ve Eyyubiler’den Kamil’in elinde bulunan Meyyafarkin alındı. Hülagü’ya sadık kalmış olan Badr al- Din Lulu’nun ölümünden sonra, oğlu, Mısır sultanı Bay- bars’ın tarafına geçti. Tahtı için ondan güvence aldı.

Musul civarındaki Kürtler, hiristiyanlara hücüm ettiler.

Kürt, Türkmen ve Şulhlardan oluşan Musul koruma kıta­

sının Moğollar’a karşı cesur savaşlarına rağmen, şehir hileyle onların eline geçti.

Suriye’de Kürtler Memluk sultanlarının tarafını tutuyorlardı. Baybars, Barkay Han’a gönderdiği mektupta Türk, Kürt ve Araplar’dan oluşturulan ordula­

rını övüyordu.6

Abaka zamanında Ermeni Hayton, Mısır ordularının bir işgalinden sonra (1278’den evvel) Moğolların Kuzey Suriye’de yaşayan Kürtlerin (gordin) beş bin evini nasıl

“aldığını” anlatıyor.7 Fakat 1281’de Moğolların mağlu­

biyetinden sonra, Türkmen ve Kürtler’den oluşan müslü- man kuvvetleri Kilikya’yı yağma ettiler.

Kürtlerin Moğollar ile seyrek olan birleşmeleri daha ziyade Fars gibi, uzak bir bölgede görüldü. Olcaytu devrinde, 1315’te Gilan’ı istila eden ordular arasında Kürt tler’de vardı. Biraz sonra kendisini, Şiilerin Mehdisi ilan eden Musa adlı bir Kürt, Olcaytu tarafından idam edildi.

1321’de Rahba’yı elinde tutan Badr-al-Din Kurd, Moğol­

lar a karşı direndi.

5 - Raşit al-Din nşr. Quatremere s.328 6 - d’Ohsson C.III s.385

7 - Recueil, Doc. Armen. C.II s. 179

(38)

Kürt eyaletleri, Moğol emirleri tarafından yönetiliyor­

du. Erbil’de mücadeleler eksik olmuyordu. Burada konak lamış olan Moğollar ordusuna mensup Koyaçi denilen

hiristiyan dağlılar önderleri Zayn al-Din Balu aleyhinde, şikayette bulundular ve Arapların destekledikleri Kürt lerle mücadeleye giriştiler. Bu olaylar 1297’de başladı ve 1310’da son aşamaya vardı. Moğollar, hiristiyanlar tara­

fından işgal edilen kaleyi, büyük güçlüklerle tahliye ettire- bildiler. Bunlar kuşatmaya Kürtleri de getirmişlerdi.

Hiristiyanlara eğilim duyan Moğol Emiri, bunları, hiris- tiyanların, Araplar tarafından katledilmelerine engel olmak üzere kullanmak istedi. Kan dökülmesinin önüne geçilemediysede, Kürtler buna katılmadılar.8

Meraga ile Erbil arasındaki saha Moğol ordularına başlıca güvenlik bölgesi vazifesini görüyordu. Fakat bu devirde, Urmiye gölünün güneyindeki bölge, büyük bir oranda Türkler ve Moğollar tarafından işgal edilmektey­

di.

Olcaytu devrinde Kürdistan eyaletinin merkezi Bahar’dan Sultanaba’da (Çamçamal) taşındı. Eyaletin ne derece yıkık olduğu Nuzhat Kulub’un şahitliği ile ölçülebi­

lir.

Ona göre9 eyaletin geliri, Selçuklular devrine göre, ancak onda biri bulmaktaydı.

Ilhanlılar ortadan kalktıktan sonra, Solduz ve Calayır kabilelerine dahil iki Moğol ailesi rekabete giriştiler.

Toprakların “iki Haşan” arasındaki paylaşımı 1338 kara­

8 - Histoire de Mar kBabalaha C.III trc. Chabot Paris 1895 s. 152-157 9 - s. 107

(39)

rınca Kürdistan ve Huzistan emir Akranç veya Akraşın (?) çocuklarına düştü.

Calayır Beyazid 1393-1394’te Kürdistan’dan ve Irak-i Acemden kendisine Özel bir Timar elde etti.10

MEMLUK SULTANLARI DEVRİNDE

KÜRT KABİLELERİ

Moğol işgali, Kürt aşiretlerinin siyasi çalışmalarını hiçe indirmişti. Lâkin, Memluk Sultanlarının İlhanlılar aley­

hine gizli planlar hazırladıkları Mısır’da, müslüman unsu­

runun geleceğine çok ilgi gösteriliyordu. Şehabettin Ömer’in (ölümü 1348) Masalik Absar’ı Memluk Sultanla­

rının divanlarının Kürtler hakkında nasıl geniş bilgi sahibi olduğunu göstermektedir. Ömeri’ye göre, Yemen ve Suriye’de olduğu gibi Irak ve Diyar Arab civarında, da Kürtler vardı. Kürtlerin oturduğu dağ (cibal) Hamedan civarından başlayıp, Kilikya’da (Bilad-al-takfur) bitiyor­

du.

D icle’nin batısındaki Cezire ve Mardin Kürtleri bütün komşularının hücumuna hedef oluyordu. Bununla bera­

ber, Mardin’de bir İbrahim Ars-Balu (?) kısa bir zaman önce, bağımsızlığını ilan etmiş ve büyük bir saygınlık kazanmıştı. Yazar, Cezire’nin Musul ve Kavar arasındaki kısmı ile Hamedan arasında yaşayan 20 aşiretin isimlerini vermektedir.

10 - Lane Poole, Mahammedan Bynastie nr. 86 - d’Ohsson C.IV s.747

Referanslar

Benzer Belgeler

Söz konusu araştırmalara ve araştırmanın bu bulgusuna dayanarak öğretmenlerin güven düzeyleri ile örgütsel vatandaşlık davranışları arasındaki ilişkiyi

Cildi tahriş etmeyen transfer baskı etiket Heat-transfer labe/s with nanirritating feature far the skin.. Kayın ağacından elde edilen modal içerikli

9 Nisan Melek &amp; Aykut Güsar 15 Nisan İnci &amp; Saffet Mutluer 17 Nisan Özlem &amp; Cüneyt Sayıner 17 Nisan Bilge &amp; Gökhan Erbakan Arkadaşlarımıza

''Babam bütün sorumluluğu üzerine aldı.'' NOT: Ebeveynler çocuklarıyla birlikte kelime anlamının ne olduğu hakkında evde sohbet edip.. cümle

Müşteri memnuniyeti odaklı üretim anlayışı, satış sonrası sunulan hizmet kalitesi, güler yüzlü ve insan odaklı firma politikamızla VRL Mobilya olarak, biz işimizi

Örgütsel sağlığın kurumsal bütünlük, müdürün etkisi, nezaket, teşvik edici yapı, kaynak desteği, moral ve akademik vurgu boyutlarına ilişkin regresyon

Renk Kartı; Yağlı Boya Artist Colors 24.. Color Card; Oil

Bu bölümde Cumhuriyet Halk Partisi’nin tek parti yönetiminin sona erdiği ve partinin ana muhalefet partisi konumuna geldiği 1950 Genel Seçimleri’nden 12