Sihirli Kardeşim
Kardeşimin Başı Dertte
ANNE MAZER
... --....
•"A"•
�
.. _,4
ALTIN KiTAPLAR
./
SEl<İZ YAŞINDA .; TEMİZ VE rtıtz
.;DÜZENLİ
./AY .Aı<LARl YERE BASIYOR
7fu.ler'
./ l3Eş
YAŞINDA
./
PASAJ<Lr
VE SAVRUK./DAGr.NıK
./
AJ<Lr 13İR. KARIŞ
HAVADA
J<iTABIN ÜRİJİNALAoI YAYIN HAKlARI
REsiMLEYEN BASKI
SISTER MAGIC
THE T ROUBLE WITH VIOLET
�ANNE MAZER
AKCALI TELİF HAKi.ARi AJAN Si ALTIN KITAPlAR YAYINEVİ VE TiCARET AŞ
BILL BROWN
3. BASIM/EYLÜL 2013/ISTANBUL AKDENiZ YAYINCILIK TIC. AŞ Göııepe Mah. Kazım Karabekir Cad.
Nu.: 32 Mnhmuıbey - Bağcılar/ lsıanbul Maıbaa Sertifika Nu.: 10766
BU KİTABIN HER TURLU YAYIN HAKLAR!
FiKiR VE SANAT ESERLERi YASASI GERECINCE ALTIN KiTAPLAR YAYINEVİ VE TiCARET AŞYE AiTIIR.
ISBN 978- 975 -21 -1083 -O
ALTIN KiTAPLAR YAYIN(Vİ Gö11epe Mah. Kazım Karabekir Cad.
Nu.: 32 Mahmuıbey - Ba�cılar / lstanbul Yayınevi Sertifika Nu.: 10766
Tel: 0.212.446 38 88 pbx Faks: 0.212.446 38 90 hııp://www.altinkıı:ıplar.com.ır
info@alıinkit:ıplar.com.ır
Sihirli Karde im
ANNE MAZER
Tür��·sr
İpek Demir
.. --....
..
..
..:,,_,.
ALTIN
KiTAPLAR
Yazar Hakkında
Anne Mazer gizliden gizliye Violet olmak isteyen bir Mabel' dır. Yazarlarla dolu bir ailede, New York'ta büyümüştür. Genç oku
yuculara yönelik pek çok serinin yanında re
simli kitapları da dahil olmak üzere otuz beşten fazla kitabın yazarıdır.
Birinci Röliim
İki kız
kardeş olan Mabel (Mebıl) ve Violet (Vaylıt) birbirlerinden son derece farklıydılar.Birbirlerine benzemiyorlardı. Düşüncele
ri farklıydı. Oyun oynayışları farklıydı. Dav
ranışları farklıydı.
Bazen birbirlerinden hoşlanmıyorlardı bile.
Yazın sonlarına doğru, bir gün evlerine bir paket geldi. Paket, Mabel ve Violet adına gönderilmişti.
Kare şeklindeki paket; parlak, beyaz bir kağıda sarılmış ve bantlanmıştı. Oldukça ağırdı. Mabel gön
derenin adresini fark etmedi.
Paketi içeri getirdi.
5
.. ..
Anne Mazer
Violet heyecandan zıplayıp duruyordu.
"İçinde ne var? Kim göndermiş?"
Mabel sinirlenerek, "X ışınlarım yok be
nim." dedi. "Sakin ol, Violet."
Ama o da paketi kimin ve neden gönder
diğini merak ediyordu. Kimsenin doğınn
gü
nü değildi. Tatil zamanı da değildi. Acaba okulda ihtiyaçları olan bir şey miydi?
Paketi açtı.
Eski bir hikaye kitabıydı. Kapağın içinde parlak, gümüş rengi mürekkeple yazılmış bir yazı vardı.
"Sevgili yeğenlerim, Mabel ve Violet'
a."av artan dayınız"
diye imzalanmıştı.Mabel ve Violet, her yıl Vartan dayıdan doğınn günü hediyeleri alırlardı. Ama onun
la şahsen hiç tanışmamışlardı. Mabel onu uzun, beyaz sakalları olan, zayıf ve yaşlı bir adam olarak hayal ediyordu. Ayrıca ona gö
re, durmadan çay içiyor ve bir de kedi bes
liyordu.
Mabel kitabı inceledi. Kalın, kaygan say
faları, süslü harfleri ve sanki içine girebile-
6
Kardeşimin Başı Dertte
cekmişsiniz hissi veren resimleriyle çok hoş görünüyordu. Koyu kırmızı kadifeden ya
pılmış bir kitap ayracı bile vardı.
Mabel'ın şimdiye kadar gördüğü en gü
zel kitaptı.
Violet, -"Sıra bende!" diye bağırdı. "Ben de bakacağım!"
Mabel, Violet'a baktı. Yüzüne reçel bulaş
mıştı. Elleri de reçel içindeydi. Hatta saçın
da bile reçel vardı.
Mabel, bu kitabı kesinlikle onunla pay
laşmayacaktı.
Kitap aynı zamanda Violet' a ait olsa bile.
Mabel kitabı odasına götürdü.
Violet peşinden gitti. "Artık kitabı alabi
lir miyim?" diye sordu.
"Kitaba zarar vereceksen, hayır."
"Vermeyeceğim." Violet yapış yapış eliyle kitaba doğru uzandı. "Ona çok iyi bakaca- ğım.''
Mabel, "Bebeğime baktığın gibi mi?" di
ye sordu.
7
Anne Mazer
Violet, bebeğin saçını kısacık kesmişti. Ba
har geldiği için de dudaklarını parlak yeşi
le boyamıştı. Üstüne üstlük bebeğin kolu
na yazı yazmış ve bunun bir dövme oldu
ğunu söylemişti.
Violet, "Kitabı çok, çok, çok dikkatli oku
yacağım." dedi. "Söz veriyorum!"
Mabel, "Oh, öyle mi?" dedi. Violet her za
man söz verirdi. Ama canı istediğinde de verdiği sözleri unuturdu.
"Önce ellerimi temizleyeceğim." Violet, el
lerini tişörtüne sildi, sonra da dirseklerinde
ki kiri temizledi. "Gördün mü?"
Mabel, "Neyi gördüm mü?" diye sordu.
Sonra kitabı kollarıyla kavradı.
Violet, "Lütfen, Mabel." diye yalvardı.
Mabel, Violet' a bakh. Kız kardeşi, böyle bir kitabın değerini anlayamayacak kadar küçüktü. Vartan dayı ne düşünmüştü acaba?
"Hayır." dedi. "Kitabı sana vermeyece-
'\J • il
gım.
* * *
8
Kardeşimin Başı Dertte
Violet çılgına dönmüştü. Ablasını annesi
ne şikayet etmeye gitti. Anneleri, bu davranı
şı yüzünden Mabel'ı odasına gönderdi. Kita
bı pasaklı kız kardeşiyle paylaşmayı kabul edene kadar odasından çıkamayacaktı.
Bu asla olmayacaktı.
En azından öğle yemeğine kadar.
Mabel, bir kağıt çıkardı ve ortasından aşa
ğı doğru düz bir çizgi çekti. Sonra da yazma
ya başladı.
MA�fL: GfRÇfKLfR
Seki& (J".S'�
'İAç..'!A�'!A
Sl'J>\ı.f-P. k,slı(Jor Te.tı1.i51 f P.rt\'J>\�ıs, d��
Y�vP.dP.k (J'IA51 kP."'-ve.re.'J>\�İ
��ler
Di,s ipli�i(Jle. f e.t11.i5le.'J>\�i,s, .f-1r�'J>\t11.ı,S di,sler
Ç,Ok d1A5e.'J>\li
&öre.vle.ri'J>\i P.Si.A i"'-tll.t\l
9
VIDLfT: 6fRÇfKLfR
&.,s (J".S'�
A'J>\t\ok 1d �')\(.\ oo,sl '(Jor KP.rtll.t\kP.rı,sık St\ç..lt\r Re.ç..e.le. b-«lP.1-t�ı.s (J'IA&
TP.t11. P.'J>\b.�ı{Jb. P"'St\klı
&öre.v de �ıt11.i,s?
Anne Mazer
Grafikler, tablolar ve listeler Mabel' ı hep rahatlatırdı. Bunlar ona bir şeylerin nasıl ol
maları gerektiğini hahrlatırdı: tahmin edile
bilir ve düzenli. Mabel görebildiği sonuç
lardan hoşlanırdı.
Keşke,
kızkardeşi de bir tablo ya da grafik kadar düzenli olabilseydi. Mabel, Violet'ın biraz daha kendisine benzemesini isterdi.
18
ikinci Rölüm
•Öğleden sonra, Mabel' ın arkadaşı Simo
ne (Simon) geldi.
Simone uzun boylu bir kızdı. Kurdeleyle bağladığı uzun, siyah saçları vardı.
Simone kelebek şeklinde mavi bir gözlük takıyordu. Kocaman bir gülümsemesi ve ha
fif çarpık dişleri vardı.
Simone, Violet' a, "Anaokuluna gideceğin için heyecanlı mısın?" diye sordu.
Violet başını "evet" anlamında salladı.
Simone, "Anaokulunu çok seveceksin!"
dedi. "Benim en sevdiğim kısmı okumaydı."
"Okuma." Violet aniden endişelendi. He
nüz okumayı bilmiyordu.
Mabel konuyu değiştirdi. "Kolye yapmak isteyen var mı?"
11
Anne Mazer
Simone, Violet' ın boy seviyesine inmek için eğil � i. "Merak ebne." dedi. "Başarılı ola
caksın. Oğretmenin kim?"
Violet, "Bay Bland (Blend)." diye fısıldadı.
Mabel, "Boncuklar, isteyen yok mu?" diye tekrarladı.
Simone, "Bay Bland çok iyidir!" dedi. "As
la bağırıp çağırmaz."
Violet rahat bir nefes aldı.
Mabel, "'Ben boncuklan çıkarıyorum." di
ye ısrar etti.
Özel boncuk kutusunu yemek odasına gö
türdü. Boncuklan büyüklüklerine, renkleri
ne ve şekillerine göre ayırmıştı. Mavi-yeşil
den san-
turuncuya kadar gökkuşağının tüm renkleri çekmecelerin içinde parıldıyordu.
Mabel genellikle başka kişilerin onlara do
kunmasına izin vermezdi. Ama şimdi onları paylaşhğı için kendisiyle gurur duyuyordu.
Kızlar sonunda oturdular. Mabel herkese bir ip ve boncuklarını koymaları için küçük bir kutu verdi.
12
Kardeşimin Başı Dertte
Dışarıda pırıl pırıl bir güneş vardı. Güneş ışığı, yemek masasının üzerindeki boncuk
lara yansıyordu.
Mabel mavi bir boncuk alırken, "Çok eğ
lenceli, öyle değil mi?" diye sordu. "Boncuk dizmeyi çok seviyorum."
Simone esneyerek, "Sıcak ve güzel bir yaz gününde yapacak daha iyi bir şey düşüne
miyorum." dedi.
Mabel gülümsedi. "Ben de."
Simone boncukları ayırmaya başladı.
"Yeteri kadar kırmızı kare boncuğun yok." dedi.
"Ben onlardan bir kolye yapmak istiyorum."
Violet, "Bunu yapmak zorunda mıyız?"
diye sordu.
Mabel kaşlarını çattı. "Okulun ilk günün
de, sana ait, el yapımı ve kimsede olmayan bir kolye takmak istemiyor musun?"
Violet, "Pek sayılmaz." dedi.
Mabel, "En sevdiğin renklerden olsa da mı?" diye sordu.
"Hayır." Violet sandalyesini geri itip aya
ğa kalktı. "Ben arka bahçede oynamak isti
yorum. Fıskiyenin alhnda koşacağım."
Anne Mazer
Mabel, Simone' a baktı. Arkadaşı ona ar
ka çıkmak için ayağa fırlamışh.
Ne var ki Simone, "Lütfen bizimle kal, Violet." demedi. Bunun yerine, "Senin için fıskiyeyi açayım." dedi.
Mabel kulaklarına inanamıyordu.
Simone, "Bizimle birlikte dışarı çıkmak is
ter misin, Mabel?" diye sordu.
Mabel altın renginde bir boncuk aldı. /.(Sa
nırım, ben kolyemi bitireceğim."
Kardeşimin Başı Dertte
Mabel, kendi kendine, urnrumda değil, dedi.
Tek başıma o
turmak benim için dert değil.
Arka bahçeden gelen kahkaha seslerini duymak da umrunda değildi.
Simone'un, kız kardeşiyle birlikte gitmiş olması da
urnrunda değildi.
Çünkü boncuk dizmek, onun en sevdiği şeydi.
Okulun ilk gününde takmak için kendine bir kolye yapacaktı. Yeni öğretmeni bu kol
yeyi onun yaphğını öğrenince çok etkilene
cekti.
Anne Mazer
Mabel pencereden dışarı baktı. Güneş pı
rıl pırıl parlıyordu. Gökyüzü masmaviydi.
Dışarısı sıcak ve hafif rüzgarlıydı.
Okulun başlamasına daha beş gün vardı.
O zamana kadar kolyeyi bir ara bitirebilir
di. Hatta kolyeye uyan bir bilezik bile yapa
bilirdi.
Daha çok zaman vardı.
Ama bir daha fıskiyenin alhnda koşmak için zamanı olmayabilirdi.
Mabel itiraf etmeliydi ki, bazen Violet'ın çok iyi fikirleri oluyordu.
Ve bazen onun tek yapması gereken, bu fikirlere katılmaktı.
Mabel boncukları ve bitmemiş kolyesini kaldırdı, sonra mayosunu giymek için ace
leyle üst kata çıktı.
Evden çıktığında, fıskiye Violet ve Simo
ne'un üzerine sular fışkırtmaya devam edi
yordu. Sırılsıklam bir halde kahkahalar atı
yorlardı.
Mabel, "Ben de geldim!" diye bağırdı. Ve koşarak onlara katıldı.
16
Üçüncü Bölüm
Violet'ın uyku saati gelmişti. Mabel kolu
nun altında Vartan dayının kitabıyla onun odasına girdi.
"Hazır mısın, Violet?" diye sordu.
Violet'ın odasının duvarlarına ürpererek baktı.
Her duvar farklı bir renge boyanmıştı:
parlak turuncu, pembe, kırmızı ve turkuaz.
Violet'ın perdeleri yeşildi. Yatak örtüsü ise puan ti yeli.
Mabel bu kadarı çok fazla, diye düşündü.
Violet' ın odası başını ağrıtıyordu.
Kendi odası tek bir renge boy
anmıştı: mat beyaz. Perdeleri sarı, yatak örtüsü krem ren
giydi. Mobilyaları ise beyazdı.
Mabel giysilerini renklerine göre düzen
lerdi. Kitapları alfabetik sıraya göre diziliy-
F:2
Anne Mazer
di. Oyuncakları, aileler halinde gruplandı
nlmıştı.
Bu sene kazanacağı ödüller için boş bir rafı bile vardı.
İlki, En İyi Kız Kardeş Ödülü olacakh. Ma
bel, Violet' a her gece yatmadan önce Vartan dayının kitabından bir bölüm okumayı tek
lif etmişti.
Violet'a, "Ama çok sessiz olman şarhyla."
demişti. ''Bir de sayfalara dokunmayacaksın."
Violet, "Peki resimleri nasıl göreceğim?"
diye sormuştu.
"Ben sana göstereceğim."
"İstediğim kadar bakabilir miyim?"
Mabel, "Evet." diyerek söz vermişti. "Ki- taba dokunmadığın sürece."
Anneleri bu haberi duyunca, ''Violet' a yat
madan önce kitap mı okuyacaksın? İşte be
nim büyük kızım!" demişti.
Tatlı zamanı gelince de Mabel'ın kasesine fazladan bir kaşık dondurma koymuş.
18
Kardeşimin Başı Dertte
Ve o gece, yarım saat daha geç yatmasına izin vermişti.
Mabel biraz suçluluk hissediyordu.
Aslında kız kardeşi çok da
umrunda de
ğildi. Tek düşündüğü, Violet'ın dikkatsiz, pis parmaklarını Vartan dayının kitabından uzak tutmaktı.
O gece Mabel, Violet'ın puantiyeli yatak örtüsünün üzerine oturup, kitabı açtı ve,
"Bir varmış ... " diye başladı.
Violet hemen, 0Şu eğri büğrü yılan gibi şey ne yapıyor öyle?" diye araya girdi.
Mabel sabırla, "O, 'S' harfi, Violet." dedi.
"Bana tısladı."
Mabel gözlerini devirdi. "Harfler tısla
maz."
Violet, "Bu harf tısladı." diye ısrar etti.
Mabel içini çekip devam etti. " ... bir yok
muş. Moranya Krallığı'nda Merriweather (Merivedır) adında genç bir sihirbaz ya- şarmış ... ,,
19
Kardeşimin Başı Dertte
Violet, genç sihirbazın resmine el salladı.
"Bana merhaba dedi."
Mabel, "Şişşt..." dedi. " ... annesi, babası ve üç güzel kız kardeşiyle birlikte ...
/1Violet, "Annesi, babası, iki güzel erkek kardeşi ve bir çirkin
kızkardeşiyle." diye onu düzeltti. ''](ız kardeşinin burnunda üç tane siğil varmış."
Mabel, "Hikayede böyle bir şey yok!" de
di. " ... Karçiçeği kasabasında ... " diye devam etti.
Violet, "Karyağışı." diye tekrar sözünü kesti.
Mabel kitabı kapattı. "Kim okuyor? Sen mi ben mi?"
"Ama Mabel, ben biliyorum .
. . 11Mabel, "Sen hiçbir şey bilmiyorsun!" di
ye bağırdı. "Alfabeyi bile bilmiyorsun!"
"Biliyorum." Violet parmaklarıyla say
maya başladı. "A, B, D, P, Y, C, L. Şimdi, hi
kayeyi bitir, Mabel."
"Bir daha araya girmemen şartıyla."
"Ama ya yanlış anlarsan?"
21
Anne Mazer
Mabel, "Okumayı bilen
benim,
sen değilsin!" dedi. "Yanlış yaparsam,
anlayamazsın
bile!"
Violet inatla, "Evet, anlarım." dedi.
Mabel derin bir of çekti. Bu iş tahmin et
tiğinden daha zordu. "Lütfen, Violet."
Mabel' ın aklına o anda bir
fikir
geldi. "Anaokulunda, öğretmen bir hikaye okuduğun
da, bütün öğrenciler sessizce onu dinleme
lidir. Hadi, okul için alıştırma yapalım, ta
mam mı?"
Neyse ki Violet "evet" anlamında başını salladı. Oyuncak maymununu eline alıp, başparmağını ağzına soktu.
Mabel, "Tamam o zaman." dedi. Kitabı aç
h. "Baştan başlayalım. Sessizce dinle. Ana
okulunda olduğu gibi, tamam mı?"
Kitap heyecanlıydı. Sihirbazlar, büyülü or
manlar ve uzun, beyaz sakalları olan esra
rengiz yabancılarla doluydu.
Mabel genellikle farklı tarzda kitaplardan hoşlanırdı. Öncü kızlar, atları eğiten ya da
22
Kardeşimin Başı Dertte
okul piyesinde başrol oynayan kızlarla il
gili kitapları severdi.
Bu tür hikayelerle kendi arasında bir bağ kurabiliyordu. Çünkü hepsi gerçekti. Ama Vartan dayının hikaye kitabı da güzeldi. Her şey uydurmaca olsa da.
Yakında, Violet bile neyin gerçek.?lduğu
nu neyin olmadığını anlayacakh. Orneğin, S harfi kimseye tıslamazdı. Ve kitaplardaki sihirbazlar küçük kızlara el sallayıp, "mer
haba" demezlerdi.
Violet kitabı çok sevmişti. Dikkatle dinli
yordu.
Bölümün sonuna geldiklerinde, Violet'ın gözleri kapanmaya başlamışh. Mabel par
mak ucunda yürüyerek kapıya gitti. Işığı söndürdüğünde, kız kardeşi çoktan derin bir uykuya dalmışh.
Dördiincii Bölüm
Mabel kendisiyle son derece gurur du
yuyordu.
Violet' a anaokulu için dinleme yeteneği kazandırmıştı.
Kız
kardeşini uyutmuştu. Vartan dayının kitabını lekelerden, kıvrılmış sayfalardan ve dikkatsiz dokunuşlardan korumuştu. Kitabı, Violet'tan korumuştu.
Kardeşimin Başı Dertte
Şimdi, odasına geri dönmüş ve bir kağıt çıkarmıştı. Liste yapma zamanıydı.
OKUL SA5LAMADAN ÖNCf YAPILMASI GfRfKfNLfR
ı. Bo11C-1Al<11A j(ol[je.[ji bitir ve. 0-t\A 'fA[j"-.ı bir bile.C;ij(
[j"P·
2. Yt\C) tt\tili� o)(1Ad1A�1A� tiitıı. j(it"Pfurı-.ı liste.si-.ıi
�·�r.
3. \Jiole.t1t\ t\-.ıt\ol<1Al1A i_ç.i� bil�si �re.j(e.� ker se-[ji �re.t.
l..f-.
Ç-t\11� �St\'Xl'X �j(
�c.e.f.e.Yİ'Xİ
Ve. doit:lbı-.ıı diie;e.-.ıf.e..Çok fazla iş vardı ama Mabel hepsinin üstesinden gelebilirdi. Düşünceli bir ifadey
le kaleminin ucunu çiğnedi. Sonra da bir sonraki listeyi yazmaya başladı.
OKUL SA5LAMADAN ÖNCf ANNfMIN YAPMASI GfRfKfNLfR
ı. \Jiole.t1ı ve. be.-.ıi "[j")(�bı t\lısve.rişi-.ıe. "'ötii
Y
.2. 01'.1Al �Le;e.ttı.e.le.ritıı.iC;i t\l: c.e.tve.l, � ....
, �"
�Le.tıı.le.ri1 ttı.e.-.ıdil1 sıYt _ç.t:\-.ıtt\sı vs.
3. \Jiole.f1t\ [je.'1ti olc.1Al 1'.ı[jt\.fe.tle.Yi t\l.
25
Anne Mazer
ANNfYf HArlRLAr
(. \Jioie.f 't>. 1).Y1).�l-1). j(ı�t>..fe.t.fe.r t>.l�.sı 3e.re.j(fi�i-.ıi
ı.. Yt>.rı-.ı �ie.de.-.ı .so'Mrt>. MM""ı-.ı di4JcJca-.ıı� ç.AlıstAC.lA
�ı..._ı
3. He.r l)t>.�-.ı �t>.pfı�ı"" 3ibi, �e.-.ıi o)('tAl j(ı�t>..fe.tle.ri ... i-.ı lıl.epsi-.ıi bt>.bt>. ... ı-.ı di4kJca-.ıı-.ıdt>.1'\.
t>.lt>.c.t>.�ı..._ı
Mabel listelerini yeniden gözden geçirdi.
Kaşlarını çattı. Annesinin listesinde üç, ken
di listesinde dört madde vardı. Iki tane ya
pılacaklar listesi, üç tane de hatırlatma. Ve okulun başlamasına beş gün vardı.
Annesini hemen harekete geçirmesi ge
rekiyordu.
Bunu yaparken, annesine Violet'ın uyudu
ğunu da söyleyecekti. Violet'ı sakinleştir
mek her zaman bu kadar kolay olmuyordu.
Annesi aşağıda, oturma odasındaydı.
Kendi ablası Dolores'le telefonda konuşu
yordu.
26
Kardeşimin Başı Dertte
Dolores teyzenin çocuğu yoktu, bu yüz
den bütün ilgisini Mabel' a vermişti. Violet gelene kadar.
Artık kucaklamaların ve öpücüklerin ço
ğunu Violet alıyordu.
Küçük kız kardeşler ve erkek kardeşler gelince genellikle böyle olurdu. Mabel bu
nu fazla dert etmemeye çalışıyordu.
Annesi derin bir sohbete dalmıştı. Ma
bel'ın odaya girdiğini fark etmedi.
Dolores' e, "Vartan onlara bir masal kitabı yollamış." diyordu. "Mabel, yukarıda Vıolet' a okuyor."
Mabel durup bekledi.
Sıra şimdi annesinin, "Mabel' a her zaman güvenebilirim." ya da, "Mabel bana çok yar
dımcı oluyor." diyeceği kısma gelmişti.
Ama bunun yerine annesi sesini alçaltıp,
"Sanırım
bu normal." dedi. "O yaşa geldiğini biliyorum ... "
Hangi yaşa? Mabel, sözleri duyabilmek için öne doğru eğildi.
27
Annesi, "Ailemiz için büyük bir sorun olabilirdi." diye devam etti. Bir süre sessiz kalıp Dolores' in sözlerini dinledi.
Ben mi?
Sorun mu? Mabel duyduklarına inanamıyordu.Annesi, "Kimsenin bilmesini istemiyo
rum." dedi.
Neden söz ediyorlardı? Mabel sessizce yaklaşırken parke gıcırdadı.
Annesi arkasını döndü. "Mabel!" Endişe
lenmiş gibiydi. "Ne kadar zamandır ora
dasın?"
28
Kardeşimin Başı Dertte
Mabel kekeleyerek, "Ah, çok fazla olma
dı." dedi.
"Başkalarını gizlice dinlemenin yanlış bir şey olduğunu biliyorsun."
Mabel, "Dinlemiyordum." diye itiraz etti.
"Violet'ı yatırdım. Seninle okul alışverişi hakkında konuşmak istemiştim."
"Şimdi olmaz, tatlım. Dolores teyzenle ko
nuşuyorum."
"Ne hakkında?"
Annesi eliyle ona gitmesini işaret etti.
"Bu büyükleri ilgilendiren bir konu."
Annesi, "Teşekkür ederim." dememişti.
Mabel çıkarken kapıyı çarptı.
Sonra da ayaklarını sertçe yere vurarak üst kata, odasına çıktı ve yatağına uzanıp düşünmeye başladı.
Annesi, "O yaşa geliyor ... " demişti.
Bu ne yaşıydı?
Mabel kendi kendine yüksek sesle, "Saat ona kadar uyanık kalabilecek kadar büyü
düm mü?" diye sordu. "Daha fazla mı ev
29
Anne Mazer
işi yapacağım? Bisikletle tek başıma parka gidebilecek miyim? Artık, Violet için endi
şelenmem gerekmiyor mu?"
Ama bunlar, aile için neden sorun olsun
du ki?
Mabel bu konuda düşündükçe, her şey daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyordu.
Reşinct Rölüm
Ayakkabı mağazasındaki satış elemanı kadın, Violet'ın yeni spor ayakkabılarının bağcıklarını bağlamak için eğildi. "Nasıl, ra
hat mı?"
Violet, oranj rengi boğazlı ayakkabılara baktı. "Bunlar ... portakal rengi." dedi. "San
ki ayağımda gazoz varmış gibi geliyor."
Satıcı kadın Mabel'ın annesine baktı. "Çok tatlı bir kız."
Mabel içini çekti. Küçük kız kardeşi her zaman tatlıydı. Utanç verici olduğu zaman
lar hariç.
Violet koltuktan fırladı. Dükkanın içinde hoplaya zıplaya yürüdü. Aynada portakal rengi ayaklarına baktı ve sonra annesiyle ablasına döndü.
"Onları istiyorum."
Annesi başını salladı.
Mabel, "Portakal rengi ayakkabılar mı?"
dedi. Okulda
hiç kimse
böyle ayakkabı giymiyordu. "Emin misin?"
Aynca,
kız
kardeşinin zaten deniz mavisi pantolonları, pembe çorapları, sarı-yeşil tişörtleri vardı. Bunlarla, yürüyen bir mum boya takımına benzeyecekti.
Bir de ayakkabının bağcıkları da çok uzundu.
Mabel, "Cırt cırtlı ayakkabıya ne dersin?"
diye öneride bulundu.
Violet, "Bağcık bağlamayı biliyorum." dedi.
Mabel, "Hayır, bilmiyorsun." dedi.
32
Kardeşimin Başı Dertte
Violet, "Evet,
biliyorum."
dedi.Anneleri kaşlarını çatarak Mabel' a baktı.
"Violet bağcıklarla başa çıkabilir. Olumlu düşün, Mabel."
Bu neden Mabel'ın suçu oluyordu ki? O yalnızca gerçeği söylüyordu. Violet'ın bağ
cıkları okula giderken yolda çözüldüklerin
de, anneleri onları bağlamak için yanların
da olmayacaktı.
Mabel sandalyesine yaslandı. Annesi, sa
tış elemanı kadına boğazlı spor ayakkabı
ların fiyatını sordu.
Kadın, "Sadece bugün için indirimdeler.
Yüzde elli hem de." dedi.
Mabel, harika, diye düşündü. Büyük ihti
malle, başka kimse onları almak istemiyordu.
Satıcı kadın, "Cırt cırtlı modeller de yok."
diye ekledi.
Annesi, "Önemli değil." dedi. ''Bunları ala
cağız. Mabel'ın da spor ayakkabıya ihtiyacı var."
Mabel' ın genellikle okul alışverişinin en sevdiği kısmı bu olurdu. Yeni ayakkabı al
maktan çok hoşlanırdı.
:n F:3
Anne Mazer
Satıcı kadın, "Sen de kardeşininkilerle uyumlu, portakal rengi, boğazlı ayakkabı ister misin?" diye sordu.
Mabel, daha az istediği bir şey düşüne
miyordu. Neredeyse bağırarak,
"Hayır!"
dedi. Sonra davranışlarına dikkat etmesi ge
rektiğini hatırlayarak, 'rrreşekkür ederim."
diye ekledi.
"Peki, pembe ve turkuaz renkli bu yeni modele ne dersin? Senin yaşındaki kızlar arasında çok moda."
Mabel, "Bütün giysilerimle giyebileceğim bir şey istiyorum." dedi. "Klasik bir şey."
S�tış elemanı kadın, bir sürü kutu getir
di. ilk kutuyu açıp içinden bej rengi bir çift tenis ayakkabısı çıkardı.
Çok sade bir ayakkabı almasına karşın Mabel yine de denemeye karar verdi.
Satıcı kadın, bağcıkları bağlamasına yar
dım etmek için eğilirken, "Ben yapabilirim."
dedi.
Mabel bağcıkları sıkmaya başladı. "Görü
yor musun Violet, ayakkabı
böyle
bağlanır.Kardeşimin Başı Dertte
İlk önce bağcıkları sıkılaştırıyorsun, sonra üstten çekiyorsun ... "
Violet, Mabel' a kaşlarını çatarak,
"Biliyo
,, d d.
rum.
e ı.Mabel ayağa kalkıp,
uBilmiyorsun."
dedi."Ve ben de bunu her sabah senin için yap
mak istemiyorum."
Mabel ayaklarına baktı. Hafif bir
pıt
sesi duydu. Bağcıklar çözülmüştü.Mabel, "Bu nasıl oldu?" dedi. Tekrar otur
du, bağcıkları elinden geldiği kadar sıkıca çekti ve sonra da üst üste iki düğüm attı.
Kız kardeşine, "Bu şekilde asla açılmaz
lar." dedi. "Anladın mı?"
Parmak uçlarını hafifçe kıpırdattı. Bağ
cıklar yeniden açıldı.
Violet, "Mabel, bağcıklarını bağlayamı
yor!" diye sevinçle bağırdı.
"Mabel bağcıkla
rını bağlayamıyor!"
"Bu doğru değil!" Mabel' ın suratı kıpkır
mızı olmuştu.
Yeniden denedi ama bağcıklar çözülüp duruyordu. "Bu ayakkabılarda bir şey var.
Başka bir çift deneyeceğim."
Anne Mazer
Satış elemanı kadın, Mabel'a beyaz bir çift ayakkabı verdi. Onlar da çözüldü.
Annesi, "Doğru bağladığına emin misin, Mabel?" diye sordu.
"Evet!" Mabel üçüncü çifti ayağına giy
di. Bu kez ayakkabıları bağlamadı. Ayağa kalktığında, uzun bağcıklar yerde sürünü
yordu.
Violet, "Takılıp düşme, Mabel." diye onu uyardı.
Mabel aynanın önünde durdu. Ayakka
bılarına baktı.
Tamam, şimdi bağlı değillerdi. Bol duru
yorlardı. Bağcıkları bağlamış olsaydı, ayağı
na daha uygun görünebilirlerdi.
Ama oldukça rahattılar. Koyu mavi ayak
kabılar bütün giysilerine uyacak doğru renkti.
Ama yine de bir tuhaflık vardı. Mabel ay
naya bakınca, görüntüsü gidip geliyordu.
İşte, oradaydı. Şimdi de yok olmuştu.
Görüntü kalitesi kötü olan bir televizyon gibiydi.
36
Anne Mazer
Ama kendisi bir televizyon alıcısı değildi.
Mabel gerçekten orada olduğundan emin olmak için önce kolunu, sonra da yanakla
rını çimdikledi. Evet, oradaydı.
Gözlerini kırpıştırdı. Ayakları yok oldu.
Tekrar gözlerini kırpıştırdı. Ayakları geri geldi.
Mabel gözlerini ovuşturdu. Belki de Si
mon gibi onun da gözlüğe ihtiyacı vardı.
Oysa geçen hafta göz doktoru annesine Mabel' ın görüşünün mükemmel olduğunu söylemişti.
Ayna yüzünden mi böyle oluyordu? Tüm yansımalar -dükkan, ayakkabılar, müşteri
ler- normal görünüyordu.
Mabel dışında. Onun yansıması gidip ge
liyordu.
Mabel, oh, hayır, diye düşündü.
Birden, annesinin neden endişeleniyor olabileceğini anladı. Bu kesinlikle "aile için büyük bir sorun" olabilirdi.
Mabel, acaba deliriyor muyum, diye dü
şündü.
Altıncı Röliim
Mabel ertesi gün, babasının Sizin Seçtik
leriniz isimli dükkanında giysi dolu alışve
riş arabasıyla ilerliyordu.
Sonbaharlık ceketlerin bulunduğu bölü
münün önünde durdu. Sepetten fitilli kadi
feden bir ceket alıp düzgün bir şekilde askı
ya ash.
Bir müşteri, uBugün babana yardım mı ediyorsun?" diye sordu.
Mabel gururla başını "evet" anlamında sal
ladı. Alışveriş arabasını diğer askıya doğru ilerletti.
Bugün özel bir gündü.
Babası onu dükkanda çalışması için tut
muştu. Okullar başlamadan bir hafta önce hep fazladan yardıma ihtiyacı olurdu.
Anne Mazer
Mabel' a sarılarak, "Güvenilir ellere ihti
yacım var." demişti. "Bir numaralı yardım
cıma her zaman güvenebilirim."
Sizin Seçtikleriniz' de, çocuk ve yetişkin giysileri sahlıyordu. Aynı zamanda kar botları, şapkalar ve birtakım oyuncaklar da satılan ürünler arasındaydı.
Dükkanda altı tane giysi deneme kabini vardı.
Mabel' ın işi kabinlerin içinde bırakılan giysileri yerine asmaktı.
Giysileri askılara asıyor, düzeltiyor ve doğ
ru bölüme geri götürüyordu.
Bütün bedenlerin ve renklerin sıralı ol
masına dikkat ediyordu.
Babası bazen onun müşterilerle ilgilen
mesine bile izin veriyordu.
Mabel, babasının dükkanında çalışmayı çok seviyordu.
Violet da dükkanda çalışmak istedi.
Babası, "Üzgünüm, bugün çok meşgu
lüz, Violet." dedi. 0Kimseyi sana göz kulak olması için görevlendiremeyiz."
Kardeşimin Başı Dertte
Annesi, "Büyüyüp, Mabel gibi üçüncü sınıfa gidene kadar bekle." diye söz verdi.
Mabel ve babası birbirlerine bakhlar. Vi
olet
belki
birkaç sene sonra dükkanda çalışabilirdi. Belki de çalışamazdı.
Violet dükkanı ziyaret ettiğinde, askıla
rın arasına saklanıyordu. Fiyat etiketlerini çıkarıyor, erkek çoraplarını ve erkek çocu
ğu mayolarını deniyordu.
Birisinin sürekli ona göz kulak olması gerekiyordu.
Mabel' a kimsenin göz kulak olması ge
rekmemişti.
Anne Mazer
Bugünün özel olmasının başka bir nede
ni daha vardı.
Mabel işi bitince, okul için yeni kıyafetle
rini seçecekti. Bu yüzden çalışırken bir lis
te yaptı.
G-ilJsi dol"-bı (O�"- t>.Jdı��-.ı h1A is"'-i verdi.)
�kose. e.te.k ve. i({)e.ri-.ıe.
'"l)t>.-.ı
bir �[)t>.k1,\6'"-x koli'", di(��li (tö""le.kle.r; be.l)t>.[)1 pe"'-be. ve.
t>.ç.ık St>.YI
K°l}'" �vi ve. !Mı.ki [»--xfolo�1"'r K°l}'" kır""'{)' lji<-x ce.ke.t .St>.ç. oo�t1"'rı
Di�
�r Ç-OYı>.p1"'rBir tt>.kı"'-ı !Mı..ftt>.-xı-x 31(-xle.ri�i� ljt>.[)ılı old'"�'" iç.
Ç-t>.�Şırlt>.rt
Mabel hep bir okul üniforması olmasını isterdi. Ama babasının dükkanından kendi üniformasını seçmek daha iyiydi.
Bu babasını mutlu ediyordu, tabii Ma
bel'ı da. Çünkü bütün istediklerini oradan alabiliyordu.
Kardeşimin Başı Dertte
Mabel'ın babası onun her zaman kendi
sini özel hissetmesini sağlıyordu. Ayrıca babası kızlarından herhangi biri için asla kötü bir kelime kullanmazdı. Üstelik Violet gibi bir kız kardeşe sahip olmanın ne kadar zor olduğunu anlıyor gibiydi.
Mabel, babasının kendisiyle birlikte oku
la yürümesinden çok hoşlanıyordu. Her konuda konuşuyorlardı: okul, ev ödevleri, onları güldüren şeyler ve en sevdikleri film sahneleri.
Mabel bunu düşünerek gülümsedi.
Mabel tam boy aynasının ününden geçer
ken kendini gördü. Durdu ve yansımasının dün olduğu gibi gidip gelmesini bekledi.
Ama bu olmadı.
Başka bir aynaya bakh, sonra da başka bir aynaya. Hala oradaydı.
Tanrı'ya şükür!
Mabel, bir eşofman alhnı rafa geri koy
du. Bir dizi koşu şortu düzeltti ve bir kazak katladı.
Anne Mazer
Acaba, olanları ben mi hayal ettim, diye düşündü. Ama bu da iyi bir şey değildi. Yi
ne de aklını kaçırıyor olabileceğini düşün
dü. Belki de bu yüzden spor ayakkabıları
nı bağlayamamıştı.
Babası koridordan kendisine doğru iler
liyordu.
Mabel annesinin sözlerini tekrarlayarak,
"Baba, ben ... ah ... şey, ailem için büyük so
run yaratabilecek yaşta mıyım?" diye sordu.
Babası onun bu sorusu karşısında olduk
ça şaşırmıştı. "Tabii ki hayır, bal kabağım.
Sen bize hiçbir zaman sorun çıkarmadın."
Mabel, "Peki, bizim ailemizde delirmiş in
sanlar var mı?" diye devam etti.
Babası bir süre düşündü. "Kes
inlikl
e acayip olduklarını söyleyebileceğim bazı insan
lar var." dedi. "Ya da biraz tuhaf. Ama deli yok."
"Peki ya çocuklar arasında?"
"Bildiğim kadarıyla yok." Babası yere düş
müş bir tişörtü kaldırdı. "Senin aklına ge
len biri var mı?"
Kardeşimin Başı Dertte
Mabel, "Ah, şey ... ben." dedi.
Babası şaşkınlıkla içinde,
"Sen mi?
Deli mi?" dedi. "İşte,böyle
düşünmen gerçekten delilik. Sen benim tanıdığım en akıllı ve duygusal çocuklardan birisin."
"Emin misin?"
"Yüzde yüz eminim."
Mabel derin bir "oh" çekti. "Teşekkürler, baba. Bu konuda arlık endişe etmeyeceğim."
Babası gururla, "İşte, benim kızım." dedi.
Yedinci Röliim
Mabel' ın babası, "Bugün bana çok yardım
cı oldun." dedi. Araba yoluna girip, arabayı park etti. Sonra ona, üç tane katlanmış beş dolar verdi. "Bunun her sentini hak ettin."
Mabel'ın gözleri gururla parlıyordu. Ya
rın bankaya gidecek ve parayı hesabına ya
tıracaktı.
"Annene yardımcı ol, tamam
mı
bal kabağım? Ben dükkana geri dönüp bir iki sa
at daha çalışacağım."
"Peki, baba." Mabel, babasının yanağın
dan öpüp arabadan indi. Babasına el salladı ve koşarak merdivenleri çıktı.
Mabel evin kapısını açınca, annesini gi
rişte yerde oturur buldu. Çantasının için
dekileri etrafına dökmüştü.
Kardeşimin Başı Dertte
Rujlar, kalemler, kartlar, kitaplar ve ajan
dası bir yığın halinde etrafa dağılmıştı.
Mabel'ın annesi, "Burada değil." diye tek
rarlıyordu.
;'/Burada değil."
Mabel, /1 Anne?" dedi. "Ne oldu?"
Annesi başını kaldırıp ona baktı. "Cüzda
nımı kaybettim!" dedi. "Hiçbir yerde bula
mıyorum. Kredi kartlarımızı iptal ettirmek zorunda kalacağım." Neredeyse ağlayacak gibiydi.
Mabel derin bir nefes aldı. Buradaydı.
Hazırdı. Ne yapması gerektiğini biliyordu.
Cebinden bir not defteri çıkardı. "Orga
nize olalım, anne. Cüzdanını bırakmış ola
bileceğin yerlerin bir listesini yapalım."
Annesi ona minnettar bir ifadeyle baktı.
"Teşekkür ederim, Mabel. Sen olmasan ben ne yapardım?"
Mabel alçakgönüllü bir ifadeyle omuzla
rını silkti. "Hiç önemli değil."
Violet birden koridorda belirdi. Giysileri
nin üzerinde boya lekeleri vardı. Ayakları çıplak ve kirliydi. Üzerinde kurumuş boya bulunan bir fırça cebinden dışarı fırlamıştı.
Anne Mazer
"Yerdekiler de ne?" diye sordu.
Annesi, "Kayıp cüzdanımı arıyorum."
diye açıkladı.
Violet odadan çıkarken, "Oh." dedi.
Mabel tükenmez kaleminin kapağını aç- h. İşe koyulmaya hazırdı. "Anne? Yaptıkla
rını yeniden düşünelim. Cüzdanını en son nerede gördün? Ne yapıyordun?"
Annesi, ''Koridordaydım." dedi. "Çantam
dan pembe rujumu çıkarıyordum ... "
Mabel, "Çantanın içini aradın mı?" diye sordu.
"Uç kere."
"Masa çekmecelerini? Masanın üzerini?
Alışveriş torbalarını?"
Annesi, "Bu yerlerin hepsine baktım."
dedi.
Violet geri geldi. "Buldun mu?"
Annesi, "Henüz değil." dedi.
Violet, "Yardım edeceğim." dedi. Yere otu
rup bağdaş kurdu ve gözlerini kapadı.
Mabel bu arada onu görmezden gelme
ye çalışıyordu.
Violet titreyerek, "Cüzdanın çok çok soğuk bir yerde." dedi. "Buz kalıplan görüyorum."
Annesi, "Buz kalıpları mı?" diye tekrar etti. "Sanmıyorum, tatlım."
Violet, "Her yerde buz var." diye ekledi.
Mabel öksürdü. Neden, deliriyor muyum diye endişe etmişti ki? Eğer bu ailede bir deli varsa, o da Violet idi.
Violet' a, "Lütfen bir daha araya girme."
dedi. "Burada önemli bir iş yapıyoruz."
Violet son olarak, "Cüzdan buzlukta." de
di. Gözlerini açıp ayağa kalktı ve odadan çıktı.
Mabel,
Tanrı'ya şükür,
diye düşündü.49
F:4Anne Mazer
Annesine, "Cüzdanını başka nerede bırak
mış olabilirsin?" diye sordu. Violet'ın saç
ma fikirleri bile onu araştırmasından alıko
yamazdı.
Mabel bir yandan da, benden çok iyi bir özel dedektif olur, diye düşünüyordu.
Ya da televizyon muhabiri.
Annesi, /1 Ah, oturma odasında, kanepe
nin minderlerinin altına bile baktım." dedi.
"Gerçekten Mabel,
her yere
baktım."Mabel ayağa fırladı. Televizyonun arkası- . nı ve sallanan sandalyenin altını aradı. Pen
cere kenarlarına baktı ve kitaplığın tepesi
ni eliyle kontrol etti. Kütüphanedeki kitap
ları aşağı indirdi.
Hiçbir yerde yoktu.
Geri döndüğünde, annesi paltosunun cep
lerini boşaltıyordu.
Kadın üzgün bir ifadeyle, "Burada bir pa
ket sakız, bir miktar bozuk para, birkaç bu
ruşmuş mendil ve daha önce kaybettiğim bir kütüphane kartı var." dedi. /1 Ama cüz
dan yok."
50
Kardeşimin Başı Dertte
Mabel en profesyonel tavrını takınıp, /1 An
neciğim, cüzdanını bulana kadar bu evin her köşesini arayacağız." diyerek ona söz verdi.
O sırada Violet yeniden ortaya çıktı.
Mabel,
"Şimdi
ne var?" diye sordu."Onu buldum." Violet cüzdanı havaya kaldırdı.
Cüzdanın üzerinde buz
lar vardı. Kopçasının üze
rindeki buz kristalleri eri
meye başlamıştı. Cüzdan
dan yere su damlıyordu.
Annesi sevinçle bağırdı. "Violet! Sen bir meleksin! Sen bir rüya çocuksun! Beş ya
şındaki bir mucizesin! Onu buldun!"
Anneleri cüzdanın üzerindeki buzları sil
di. "Hesabımı dondurmuşlardır!" diyerek espri bile yaptı.
Mabel, /1 Anne." dedi. Buna inanamıyor
du. "Cüzdanın
buzluğa nasıl
girdi?"Annesi, "Ah, belki onu donmuş bezelye
lerle birlikte buzluğa attım." dedi. "Ya da balıklarla."
51
Anne Mazer
Mabel inanamayarak, "Ve farkına varma
dın?" dedi.
Asıl
inanılmaz olan, Violet' ın cüzdanın orada olduğunu bilmesiydi. Ve tek yaptığı, yere oturup, gözlerini kapamak olmuştu.
Ya da belki de cüzdanı buzluğa Violet koy
muştu? Hayır, Violet bile bunu yapmazdı.
Ayrıca, buz kristallerinin oluşması için za
man geçmesi gerekirdi.
Annesi, "Oh, cüzdanın oraya nasıl girdi
ği kimin umrunda ?" diye bağırdı. "Önem
li olan, onu bulmam."
Annesi yeniden Violet' a döndü. "Violet, sen kesinlikle harikasın. Hayatımı kurtar
dın. Bunu nasıl yaptın, hiç bilmiyorum."
Mabel, ''Ben de." diye homurdandı. Olan
ları hiç anlamıyordu.
Kız kardeşini
hiç anlamıyordu.
Şimdi, gururla ışık saçma sırası Violet'tay
dı. "Ben büyük bir kızım."
Annesi, "Kesinlikle öylesin." diyerek ona hak verdi. "Binlerce kez teşekkür ederim."
Mabel,
Violet'ın şansı yaver gitti,
diye düşündü.
Ama ya ben? Bana teşekkür yok mu?
52
Sekizinci Bölüm
Mabel' ın annesi, cüzdan için yaşanan on
ca heyecandan sonra, o gece eve yemek sipa
riş etmenin uygun olacağına karar vermişti.
Pizza yeni gelmişti. Herkesin karnı açlık
tan zil çalıyordu.
Mabel'ın babası ilk kutuyu açtı.
Şaşkınlıkla kaşlarını çatarak, karısına,
"Sandra?" dedi. "Sen ne sipariş ettin?"
"İki büyük sade pizza." dedi. "Neden sordun?"
"Ama buraya karışık koymuşlar."
Anneleri, "Oh, Tanrım." dedi. "Herhalde siparişleri karıştırdılar. Arayıp değiştirmele
rini söylememi ister misin?"
Babaları, "Yenisinin gelmesini bekleye
mem." dedi. "Bugün dükkanda işler o kadar yoğundu ki, öğle yemeğini bile yemedim.
Şimdi ne olsa yerim."
Anne Mazer
Bir dilim pizza alıp tabağa koydu. "İlk par
çayı kim ister?"
Violet, "Ben!" dedi. "Karışık pizzaya ba
yılırım."
Babası ona büyük bir dilim verirken, "Bu
gün senin şanslı günün, Violet." dedi.
Mabel,
"Benim
şanslı günüm değil." diye homurdandı. Mabel, pizzasının üzerinde hiçbir şey olmasını istemezdi.
Babası ona küçük bir dilim verdi. Mabel suratını asarak, sevmediği parçaları ayırdı.
Bir ısırık aldı. lyyyy. Mantarların tadını hala alabiliyordu.
Neden onlara başkasının siparişini getir
mişlerdi? Ve neden başka bir gün değil de bugün?
Önce buzluktaki cüzdan, şimdi de karışık pizza siparişi. Dün, çılgın ayakkabı bağcık
ları ve kaybolan bir yansıma.
Son birkaç gündür bir sürü tuhaf şey ol
muştu.
Peki bu ne anlama geliyordu?
Kardeşimin Başı Dertte
Babasının dediği gibi, bu kesinlikle bir rastlantıydı. Kötü şans zinciri yaşıyorlardı.
Violet dışında, tabii ki. Mabel'ın canını en çok da bu sıkıyordu.
Mabel'ın annesi bir bardağa meyve suyu doldurdu. "Bugün Simone geldi." dedi. "Se
ni arıyordu Mabel."
"Ona işte olduğumu söyledin mi?" Ma
bel kendini iyice büyümüş hissediyordu.
Annesi, "Evet, söyledim." dedi. "Seni ka
çırdığına üzüldü. Neyse
ki
Violet buradaydı."Violet, "Simone ve ben parka gittik." de
di. Bir dilim pizza daha almak için tabağını uzattı. "Futbol oynadık."
"Sen ve Simone mu?"
Violet başını "evet" anlamında salladı.
"Çok eğlendik."
Mabel, ama Simone benim arkadaşım, di
ye düşündü. Simone'un Violet'la birkaç sa
at geçirdikten sonra kendisiyle arkadaşlığa devam etmesini umut etti. Violet' ın utanç verici bir şey yapmamış olmasını diledi.
55
Anne Mazer
Örneğin; futbol topuyla konuşmak ya da daha kötüsü, topun onunla konuştuğunu iddia etmek gibi. Hatta oyun için kendi ku
rallarını icat etmek gibi. Violet'ın ne yapa
cağını asla tahmin edemezdiniz.
Bundan sonra, herkes susup pizzasını ye
di. Duvardaki saat tik tak sesleri çıkarıyor, ılık bir rüzgar perdeleri dalgalandırıyordu.
Sonra, çalan kapı sessizliği bozdu.
Babaları, "Şimdi ne var?" dedi.
Kapı yine çaldı. Kimse kıpırdamadı.
Violet sandalyesinden kalkıp, "Ben aça- rım!" dedi.
Mabel onun arkasından, "ünce izin iste, Violet!" dedi. Birinin ona sofra kurallarını hatırlatması gerekiyordu.
Violet birkaç dakika sonra geri döndü.
Bir yabancının elini tutuyordu.
Mabel, kız kardeşinin yabancıların elini tutmasını istemezdi. Bu, doğru bir davranış değildi. Özellikle de bu adam gibi yabancı
ların.
56
Anne Mazer
Mabel adamı daha önce hiç görmemiş ol
masına rağmen, nedense ona tanıdık geli
yordu.
Adam, çizgili takım elbisesinin içine gü
müş kol düğmeleri olan beyaz bir gömlek giymişti. Elinde büyük, deri bir çanta taşı
yordu. Parmaklarında yüzükler vardı. Göz
leri, rüzgarlı bir gündeki gökyüzü gibi so
luk mavi renkteydi.
Yabancı, "Merhaba Sandra." dedi. "Mer
haba Arthur (Artur)."
Annesiyle babasının isimlerini nereden biliyordu?
"Beni gördüğüne sevinmedin mi?" diye sordu. "Kendi küçük erkek kardeşini?"
Erkek kardeş mi?
Kimin
erkek kardeşi?Mabel' ın kardeşi değildi. Babasının da de
ğildi, babası tek çocuktu. Annesinin erkek kardeşi miydi? Annesinin bir kız kardeşi vardı, Dolores teyze. Onun da erkek karde
şi olamazdı, olsaydı Mabel' ın ondan haberi olurdu.
Olsaydı, Mabel'ın ondan haberi olmaz mıydı?
58
Kardeşimin Başı Dertte
Annesi, boğuk bir sesle, "Vartan." dedi.
Neredeyse konuşamayacak kadar şaşırmışh.
Mabel, ''Vartan dayı? Bu
Vartan dayı
mı?"diye sordu.
Mabel, her zaman Vartan dayının onun büyük dayısı olduğunu düşünmüştü.
Onu, babasından daha genç biri olarak hiç hayal etmemişti. Dayısını çizgili takım el
bise ve gümüş kol düğmeleriyle de hiç ha
yal etmemişti.
Onun, haber vermeden kapılarında beli
rivereceğini de hiç hayal etmemişti.
Ve özellikle de onu küçük erkek kardeş olarak hiç hayal etmemişti. Bundan neden daha önce haberi olmamışh?
59
Dokuzuncu Bölüm
Kendini ilk toparlayan babası oldu. Onun elini sıkarken, ''Vartan!" dedi. "Hoş geldin!
On yıldan fazla oldu, öyle değil mi? Seni en son düğünümüzde gördük. Bizim artık iki güzel kızımız var."
Vartan dayı önce Mabel' a döndü.
"Demek bu, Mabel." dedi. "Sadık ve gü
venilir bir arkadaş. Aklı başında bir kız."
Babası, "Çok doğru bildin." diye onu onay
ladı.
İltifatlardan Mabel' ın başı dönüyordu. Var
tan dayı, onun hakkındaki her şeyi nereden biliyordu?
Vartan dayı, Violet' a sarıldı. ''Ve bu da çıl
gın, muhteşem Violet olmalı. Biz zaten ta
nıştık."
Violet, "Birçok kez." dedi. ''Biz birlikte pik
niğe gittik. Vartan dayı ve ben birlikte ağaç-
69
Kardeşimin Başı Dertte
lara tırmandık. Onunla birlikte uçurtma uçurduk."
Mabel başını iki yana salladı. Violet ne zaman gerçekleri söylemeye başlayacaktı?
Babaları, "Otur, Vartan." dedi. "Biraz piz
za al." İkinci kutuyu gösterdi. "Epeyce var.
Sandra bu gece fazladan sipariş verdi."
Vartan dayı bir sandalye çekti. Kucağına büyük, beyaz, kumaş bir peçete koydu. Son
ra da gümüş kol düğmelerini çözdü.
"Pizza mı? En sevdiğim şey." dedi. Bu sı
rada ışıklar titreşti. Odada bir rüzgar esti.
Mabel'ın annesi, içinde meyve suyu olan bardağını devirdi. Döküleni silmek için he
men bir peçete aldı.
Babaları, "Seni buraya hangi rüzgar attı?"
diye sordu.
"Sadece buralardan geçiyordum." Vartan kendisine bir bardak meyve suyu koydu.
"On yıldan sonra 'sadece buralardan ge
çiyordun', öyle mi?" Anneleri ilk defa ko
nuşuyordu.
Vartan başını "evet" anlamında salladı.
61
Anne Mazer
Babaları, "İstediğin kadar kalabilirsin."
dedi. "Dinlen, görülecek yerleri gez, arka
daşlarınla görüş ... "
Anneleri, Vartan' a, "Ne zaman gidecek
sin?" diye sordu.
"Henüz karar vermedim." Vartan kızlara göz kırptı. "Endişelenme Sandra, sana yük olmayacağım."
Anneleri, ''Bunun için endişelenmiyorum."
dedi. "Bunu biliyorsun."
Havada hafif bir gerginlik vardı.
Mabel, Violet'la göz göze geldi.
Mabel, "Bize gönderdiğin kitabı çok be
ğendik, Vartan dayı." dedi. "Her akşam Vi
olet' a biraz okuyorum."
Vartan dayı, "Çok iyi, çok iyi." dedi. "Si
ze birkaç bölüm de ben okumak isterim."
Zarif bir hareketle bütün pizzayı kendi ta
bağına geçirdi.
Kızlar ona bakıyordu.
Violet, "Bütün pizzayı yiyecek misin?"
diye sordu.
"Evet."
62
"Her zamanki gibi iştahlısın, Vartan."
Anneleri bir bardak suyu hızla içti. "İyi ki biz karnımızı doyurmuşuz."
Vartan dayı, kızlara tekrar göz kırparak,
"Ben büyümekte olan bir erkeğim." dedi.
Mabel gözlerini dikmiş ona bakıyordu. Bu
nun kaba bir hareket olduğunu biliyordu ama daha önce Vartan dayı gibi biriyle hiç tanışmamışh. Kendine engel olamıyordu.
63
Onuncu Bölüm
Mabel ertesi sabah erkenden kalktı. Par
maklarının ucunda Violet' ın odasına gitti.
Violet' ın turuncu, pembe, kırmızı ve tur
kuaz renkli duvarları sabahın ilk ışıkların
da daha da parlak görünüyordu. Yeşil per
deler rüzgarda dalgalanıyordu.
Violet derin bir uykudaydı.
Mabel, Violet'ın puantiye desenli yatağı
nın kenarına oturup onun uyanmasını bek
ledi.
Mabel, Vartan dayıyı düşündü. Onda tam olarak çözemediği bir şey vardı.
Öncelikle onun fotoğrafını hiç görmemiş
ti. Aniden bunun ne kadar tuhaf olduğunu düşündü. Vartan dayı aile albümünden çı
karılmış mıydı? Eğer öyleyse neden?
Kardeşimin Başı Dertte
Violet yatağında dönerek gözlerini açtı.
Mabel, "Merhaba." dedi.
Violet gerinip, esnedi. "Vartan dayı kalk
tı mı?"
Mabel başını "hayır" anlamında iki yana salladı. "Sanırım, hayır."
Violet da mı onu merak ediyordu?
Mabet "Hey, Violet, annemin bir erkek
kar
deşi olduğunu biliyor muydun?" diye sordu.
''Yani, dün geceden önce biliyor muydun?"
"1-ıh."
Mabel, "Ben de." dedi. "Ben onun büyük dayı olduğunu falan sanıyordum."
Violet, "O bize hediyeler gönderiyordu."
dedi.
"Ama biz ona hiç teşekkür notları yazmı
yorduk." Mabel kaşlarını çatarak kardeşi
ne baktı. "Annemiz, bize
her zaman
başkalarına teşekkür notu yazdırır." dedi. "Bu biraz garip değil mi?"
Violet yataktan çıkıp bir tişört ve şort giydi. "Şimdi dayımı görmeye gidiyorum."
Mabel, "Hımın, bu çok da iyi bir fikir de
ğil." dedi. "Geç kalkmak istiyor olabilir."
Kız
65 F:S
Anne Mazer
kardeşini durdurmaya çalıştı ama Violet çoktan odadan dışarı çıkmıştı.
Mabel, Violet'ın puantiye desenli yatağı
na uzandı.
Yeniden düşünmek için gözlerini kapat
tı. Birkaç dakika sonra uykuya dalmıştı.
Mabel yarım saat sonra aşağı indiğinde, Violet ve Vartan dayı mutfakta birlikteydiler.
Vartan dayı, yeşil bir çizgili takım elbise ve gümüş kol düğmeli aynı beyaz gömleği giymişti. Ayakkabıları parlak yeşil deri
dendi. Bir melodi mırıldanıyordu.
Violet, "Krep yapıyoruz." dedi. "Vartan dayı bana öğretiyor."
Vartan dayı, paslanmaz çelikten bir ka
bın içinde yarım düzine malzemeyi hızla karıştırırken, "Önce karıştırıyorsun." dedi.
"Sonra döküyorsun ... " Sulu hamuru sı
cak kızartma tavasına döküp biraz bekledi.
Krep cızırdadı. "Ve son olarak... çeviriyor
sun ... "
66
Kardeşimin Başı Dertte
Eline metal bir spatula aldı. Krep neredey
se tavana kadar uçtu. Sonra hamur tarafı alt
ta kalacak şekilde tavanın içine geri düştü.
Mabel şaşkınlık içinde,
"Bunu
yapmayı nereden öğrendin, Vartan dayı?" diye sordu.Vartan dayı, Violet' a göz kırparak, "Be
bek işi." dedi. Krepi tekrar çevirdi ve krep temiz bir tabağın üzerine düştü. Vartan da
yı onu sıcak tutmak için fınna koydu. Son
ra Violet' a döndü.
"Bir sonrakini sen yapmak ister misin?"
Violet tavanın içine hamuru döktü. Cızır
damasını bekledi ve sonra eline spatulayı aldı. "Böyle mi, Vartan dayı?"
Vartan dayı onu cesaretlendirerek, "Bile
ğini çalıştır." dedi.
Violet krepi çevirdi. Bir, bir buçuk metre havaya yükselip aşağı indi.
Vartan dayı, "Çok güzel, Violet." dedi.
"Mabel, sen de çevirmek ister misin?"
Mabel hamuru dikkatli bir şekilde tava
ya döktü. Sonra Vartan dayı ona spatulayı verdi.
Kardeşimin Başı Dertte
Mabel, bu iş çok kolay olacak, diye düşün
dü. Violet yapabiliyorsa, ben de yapabilirim.
Mabel, spatulayı krepin altına soktu. Krep, onun korku dolu bakışları altında, parçala
nıp tavaya yapıştı.
Endişeli gözlerle Vartan dayıya baktı.
Dayısı ona gülecek miydi? Ya da onu kız kardeşiyle kıyaslayacak mıydı?
Vartan dayı sakin görünüyordu. ,.,Merak ebne, yine de çok lezzetli olacak." dedi. "Ha
di, yeniden deneyelim. Bu kez, birlikte ya
palım."
Bir sonraki krep havaya yükseldi. Ama Vartan dayı, Mabel'ın bileğini bırakır bırak
maz, aşağı düştü.
Pat!
Etraf yine batmıştı.Vartan dayı, krepi sakince diğerleriyle birlikte fırına koydu. "Bu, zaman ve alıştır
ma gerektirir."
Mabel merak ediyordu: Violet nasıl bu kadar iyi yapabilmişti?
Kız kardeşinin krep yapma konusunda kendisinden daha yetenekli olması çok can sıkıcıydı. Tam tersinin olması gerekmiyor muydu?
69
Anne Mazer
Krepler çok lezzetliydi. Ve sürekli yenile
ri geliyordu.
Mabel, dayısına, "Sen bir şef misin?" di
ye sordu. "Eğer öyleysen, restoranında ye
mek isterim."
Mabel, Vartan dayının
uzun
bir süre kendileriyle birlikte kalmasını diliyordu. O çok eğlenceli ve sevimli biriydi. Dolores teyze
den bile sevimliydi.
Violet, "Ben de." dedi.
İlk kez, iki kız kardeş tümüyle aynı fikir
deydiler.
Vartan dayı gülümsedi ve yeni bir krepi döndürerek havaya fırlath.
On Birinci Bölüm
Mabel kahvaltıdan sonra yukarıya, oda
sına çıkan Vartan dayının peşinden gitti.
Havada çok güzel bir koku vardı. Mabel havayı kokladı. "Bu ne?" diye sordu.
Vartan dayı, "Banyo köpüğü." dedi.
"Her sabah köpüklü banyo yaparım. Bu-
9'i
n naneli ve portakallı köpük kullandım.Insana enerji veriyor."
Vartan dayı dolabını açıp, uçuk yeşil bir kravat çıkardı. Mabel, dolabın içinde uçuk sarıdan en koyu mora kadar birçok renkte bir düzine çizgili takım elbise gördü.
Dayısı bütün bu giysileri orta boyda de
ri bir çantaya nasıl sığdırmıştı?
Mabel dolaptaki bütün bu giysilerin, da
yısının kendileriyle
çok
uzun süre kalacağı anlamına geliyor olmasını umut etti.71
Anne Mazer
Vartan dayı, yatağın üzerine oturup ona sandalyeyi işaret etti.
"Otur." dedi. Bacak bacak üstü
ne attı ve Mabel onun çorapla
rındaki yıldızları gördü. Mabel, oldukça havalı, diye düşündü.
Vartan dayı, "Ne hakkında konuşmak is
tiyorsun?" diye sordu. "Aklında bir şey var mı?"
Şimdi ne söyleyecekti?
Mabel, "Ah ... Vartan dayı ... " dedi. "Ben, ah, ben ... üzgünüm ... "
"Ne için?" Dayısı yeniden bacak bacak üstüne attı. Mabel, bu kez çorapların üze
rinde mor puantiyeler gördü.
Mabel gözlerini ovuşturdu. "Şey için, ah ...
biliyorsun ... Ben sana hiç teşek
kür notu yazmadım. Yani, he
diyeler için ... "
"Hediyeleri beğendin mi?"
Mabel, "Onlara bayıldım!" dedi.
Gözlerini dayısının ayaklarından
72
Karde ş imin Başı Dertte
ayıramıyordu. Şimdi de dayısının ayak bi
leğinde kısa bir an için yarım ay şekilleri be
lirmişti. "Violet da çok beğendi."
Dayısı gülümsedi. Çoraplarında parıldayan güneşler vardı. Neler oluyordu?
"Sen çok iyi bir kızsın, Ma- �-
bel. Annenle baban seninle gu
rur duyuyor olmalılar."
"Ah, evet. Umarım öyledir." Beyninde bir bozukluk mu vardı? Başı dönüyordu.
Mabel, "Neler oluyor?" diye bağırdı.
"Annene sormalısın."
Neyi soracakh,
çorapları
mı? Yoksa başka bir şeyi mi? Esrarengiz şeyler gittikçe artıyordu. Mabel artık doğru düzgün düşüne
miyordu.
Vartan dayı ayağa kalktı. "Bu sohbeti yap
hğımıza çok memnun oldum. Hadi, aşağı inelim. Bir fincan kahve içmek istiyorum."
Vartan dayı kucağına kumaş bir peçete koyup, kahve makinesine uzandı.