İstanbul’a üçüncü köprü gündemini yeniden ısıtan AKP, kâr uğruna kentin ormanlarını ve su havzalarını yağmaya açmaya hazırlanırken, uzmanlar yeni bir köprünün İstanbul’u “çözümsüzlüğe” sürükleyeceğine işaret ediyor.
Son haftalarda AKP’li bakan ve bürokratların ardarda gelen açıklamalarıyla “Boğaz’a üçüncü köprü” tartışmaları yeniden alevlendi. Erdoğan, “İstanbul’a üçüncü köprü mutlaka yapılacak” derken, mimar ve mühendis odaları, İstanbul’a yapılacak yeni bir köprünün, kente “ihanet” anlamına geldiğini belirtiyor.
Trafik sorunu katlanarak artacak
Başbakan ve Ulaştırma Bakanı tarafından sıklıkla belirtildiğinin aksine, üçüncü köprü İstanbul’un yoğun trafiği için bir çözüm oluşturmayacak. “Üçüncü Köprü Yerine Yaşam Platformu” tarafından aktarılan veriler, tartışmaya yer bırakmıyor. 1973 ve 1989 yıllarında yapılan iki köprüyle Boğaz’dan geçen taşıt sayısı 30 kat artarken, yolcu sayısının 4 kat bile artmadığına işaret edilirken, yeni köprü ile araç trafiğinin daha da artacağı ancak taşınan yolcu sayısında önemli bir artış olmayacağı belirtiliyor. Diğer yandan, iki yaka arasındaki yolcuların yüzde 50’sinden fazlasını taşıyan toplu taşıma araçlarının araç trafiği içindeki payı yüzde 4 civarındayken, yolcuların yüzde 30’unu taşıyan özel
otomobillerin payının yüzde 90’ı bulduğu vurgulanıyor.
Ormanlar ve yağmur havzaları talan edilecek
Sözde arsa spekülasyonlarını önleme gerekçesiyle köprünün güzergahı konusunda net bir açıklama yapılmazken, Ulaştırma Bakanı Yıldırım, “üçüncü köprünün diğer ikisinden daha kuzeyde olmasının planlandığını” ifade etti.
Bu durumda köprünün muhtemelen Sarıyer – Beykoz arasında olacağına işaret eden uzmanlar, bölgenin kentin doğal yaşamı açısından vazgeçilmez önemdeki ormanlık alanları ve su havzalarını barındırdığına dikkat çekiyor. Köprü ve bağlantı yollarının inşası halinde Belgrad Ormanı büyüklüğünde bir ormanlık alanın ortadan kalkacağını belirten mimar ve mühendisler, bunun İstanbullu açısından kısa vadede “susuzluk ve yoğun hava kirliliği” anlamına geldiğinin altını çiziyor.
İstanbul’un mevcut susuzluk sorununu daha da ağırlaştıracak projenin, “halkın temiz suya ulaşma hakkının gaspedilmesi” anlamına geldiği ifade ediliyor.
Öte yandan, köprünün bağlantı yolları aracılığı ile Karadeniz otoyolu ile birleşmesi durumunda, doğa tahribatının daha da ciddi boyutlara ulaşacağı belirtiliyor.
Mevcut yasaları değiştirecekler
Başbakan, Ulaştırma Bakanı ve son olarak da Karayolları Genel Müdürü tarafından kesin bir dille yapılacağı ifade edilen köprünün, mevcut yasalar çerçevesinde inşa edilebilmesi mümkün değil. Uzmanlar, projenin gerçekleşebilmesi için yasalara göre öncelikle İstanbul Metropoliten Bölge Planı'nda gösterilmesi ve aynı planın Büyükşehir Belediye Meclisi’nce onaylanması gerektiğini ifade ediyor.
Ayrıca, köprü ve çevre yollarının inşa edileceği bölgenin SİT alanı olması dikkat çekiyor. İstanbul 3 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 15.11.1995 tarih ve 7755 numaralı “İstanbul Kuzey Kesimi – Karadeniz Kuşağı Doğal SİT Alanı”na dahil olan bölge, yasal düzenlemede yer alan “Bu bölgedeki doğal varlıkların ve ekolojini korunabilmesi için söz konusu alanlarda yerleşimi özendirebilecek yol, köprü turizm tesisleri gibi kararlara yer
verilmemesi….. ilkesi,…… temel ilke olarak belirlenmiştir” ifadesi ile korunuyor.
İstanbul'un kuzeyinin korunmasını öngören planlama ilkeleri yanında, ulaşım master planıyla çeliştiği için metropoliten planda gösterilemeyen 3. köprünün, buna rağmen inşa edilebilmesi için üç farklı kanunda değişiklik yapılması gerektiği görülüyor.
Amaç rant paylaşımı
Başbakan’ın konuya yaklaşımının “rant paylaşımı” ile doğrudan ilişkili olduğunu ortaya koyan en önemli gösterge,
kendisinin İstanbul Belediye Başkanı olduğu dönemde, “cinayet” olarak nitelediği projeyi şimdi “çözüm” olarak sunma gayreti.
Tayyip Erdoğan o dönemde “konuyu inceleyen uzmanların projeyi sakıncalı bulduklarını ve olumsuz rapor verdiklerini” belirterek, İstanbul’a üçüncü bir köprü yapılmasına karşı çıkmıştı. Ancak 2003 yılındaki Malezya gezisinde, konuyla ilgili bir “yap-işlet-devret” teklifiyle karşılaştığında, Başbakan’ın konuyla ilgili görüşünün değiştiği gözlenmişti.
Hazineden bütçe ayrılmadığı için yap-işlet-devret modeli ile inşa edileceği açıklanan üçüncü köprü ve bağlantı yolları inşaatı, inşaat sektörünün yanı sıra otomotiv devleri tarafından da desteklenirken, bölgeye yakın arsaların “ucuza kapatılarak” hızla el değiştirdiği haberleri bir süredir yandaş medyada bile yer alıyor.
Arsa spekülasyonuyla oluşan “alım-satımlar” ve inşaatlar nedeniyle gerçekleşecek kensel dönüşümün, binlerce İstanbullu’nun yaşadıkları yerden göç etmesi anlamına geldiğine işaret eden üçüncü köprü karşıtları, söz konusu projenin kentin toplumsal dokusunda da önemli tahribata yol açacağına dikkat çekiyor.
Binlerce kişi evinden olurken, onlar kâr edecek
Üçüncü köprünün yapımı halinde, Kuzey’de Beykoz - Sarıyer arasından geçeceğine kesin gözüyle bakılırken, Ulaştırma Bakanı’nın arsa spekülatörlerinden saklama gerekçesiyle tam güzergâhı açıklamaması, tuhaf bir durum yaratmakta. Öte yandan, sürekli değişen güzergahlar sayesinde pek çok arsa spekülatörü kâr ettiği biliniyor.
11/7/2009 sol