GGY 210
Kent Ekonomisi ve Kent Yönetimi
Prof. Dr. Ruşen KELEŞ
KENTSEL YENİLEME VE KENTSEL DÖNÜŞÜM
• Kentsel yeniden canlandırma ya da soylulaştırma gibi kavramlara son yıllarda eklenen bir başka kavram da «kentsel dönüşüm» kavramıdır.
• Kentsel dönüşüm kendiliğinden bir süreç değildir. Toplumsal, ekonomik, kültürel ve hatta siyasal amaçlarla kent parçalarının kullanım biçimine dışardan bir karışma sonucunda gerçekleşir.
• Dönüştürme etkinliklerine konu yapılan alanlar, gecekondu bölgeleri, yüksek yoğunluklu kaçak apartmanların bulunduğu alanlar, doğal yıkım riski yüksek alanlar, tarihsel kent çekirdekleri ve ekonomik ömrünü doldurmuş görünen kent bölümleridir.
• İmar haklarının toplulaştırılmasında yer bölüm temelinde var olan imar hakları proje çerçevesinde bir araya getirilmekte ve yaratılan değer kamu kesimi ile özel kesimin işbirliği ile paylaşılmaktadır.
• Bu liberal yöntemin uygulanmasında kamu, kendi etkinlikleri
sonucunda yaratılan değerin bir bölümünü, bir tür çaresizlik içinde bireylere terk etmek zorunda kalmaktadır.
• İmar haklarının aktarılmasında amaç, var olan ya da imar baskısı
altında oluşabilecek imar haklarının bir başka projeye aktarılması ya da bu hakkın taşınabilir bir değere dönüşmesidir.
• 2003 yılı sonunda iktidara gelen hükümetin gündemindeki konulardan biri kentsel dönüşümdür. İlk olarak, hazırlanmakta olan yeni İmar Yasası’nda bu konuya yer verilmesi düşünülmüş, fakat daha sonradan kentsel
dönüşümün ayrı bir yasal düzenlemeye konu yapılması kararlaştırılmıştır.
• Kentsel dönüşüme ilişkin kurallar, 5366 sayılı (Haziran 2005) Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve
Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanuna konmuştur.
• Yasal düzenleme ile yapılmak istenen, kendiliğinden oluşan kentsel dönüşümü planlı bir kentsel dönüşüme çevirmek olmalıdır. Bu ise, dönüşüm sürecinde oluşan rantların paylaştırılması güdüsüne
dayandırılmamalıdır.
• Kentler de canlı varlıklar gibi doğan, büyüyen, yapıları sürekli olarak değişen toplumsal birimlerdir. Eskiyen kent kesimleri, gelişmiş ülkelerde olsun,
gelişmekte olan ülkelerde olsun zamanla yenilenme gereksinmeleri yaratırlar.
• Eskiyen kent kesimlerinin yenilenmesi, onlara toplumsal ve ekonomik yönden yeni değerler işlevler kazandırılması arzu edilen bir şeydir. Önemli olan bu
yenilenmenin amacını iyi belirleyebilmektir. Bu yenileme kendiliğinden olabildiği gibi, bir plana bağlı olarak da gerçekleştirilebilir:
a) Kendiliğinden yenilemenin kente mal oluşu yüksektir. Gecekondu alanlarının çok katlı yapılara çevrilmesi biçimindeki dönüşüm plansız olarak
gerçekleşiyordu. Bugün de yaşanan dönüşüm daha çok böyledir.
b) Oysa, kentlerin yenilenmesinde benimsenecek planlı yaklaşım, ekonomiye yükü azaltan, biriktirim artırmaya olanak veren bir yöntemdir.
• Kentsel yenilenme gereksinmesi yapıların fiziksel ve işlevsel (toplumsal ve ekonomik) anlamda eskimesinden doğabileceği gibi, belli bir semtin ya da kent kesiminin değerini tüm olarak yitirmesi sonucunda da ortaya çıkabilir.
• Plana dayanmayan kentsel dönüşüm çalışmaları konut açığının kapsanmasına yardımcı olmadığı gibi, bireysel, kentsel ve ulusal ekonomi açısından da türlü sakıncalar doğurmakta; ayrıca, yerel
yönetimleri beklenmedik zamanlarda ve boyutlarda izlence (program) dışı yatırım oldubittileriyle karşı karşıya bırakmaktadır.
• Günümüzde kentsel yenileme başlıca üç amacın
gerçekleşmesine yardımcı olarak kullanılmaktadır: Birincisi, yoksulluk yuvalarının temizlenmesi; ikincisi, kent özeklerinin anakentlerin öteki kesimleri ve yöre kentlerle aralarındaki ekonomik canlılık ayrımlarını gidermek üzere bu kesimlerin yenilenmesi; üçüncüsü de kent özeklerinin yönetiminden ve planlanmasından sorumlu yerel yönetimlerin alçal olanaklarının artırılmasıdır.
• Kentsel yenileme yoksulluk yuvalarının temizlenmesinden ibaret değildir. Buna ek olarak, canlandırma, koruma ve yeniden
geliştirme de kentsel yenilemenin türleri arasındadır.
• Canlandırma, yapıların özgün işlevlerini yitirdikleri, yapı olarak sağlam bulunmalarına karşın, değerlerinin türlü nedenlerle
azalmış olduğu durumlarda bir gereksinme olarak belirir.
• Koruma, genellikle işlevlerini yerine getirebilmekte olan yapıların büyük tarihsel, mimari ve kültürel değer taşıyan bölgeler içinde, onlarla birlikte korunmasını sağlamak için plansızlığın denetlenmesi ve aşırı nüfus birikiminin
önlenmesidir.
• Yeniden geliştirme kavramından ise var olan yapıların yıkılması ve
kazanılan toprağın yeni kullanımlara ayrılması anlaşılmaktadır. Yeniden geliştirme, sınırları önceden belirtilen belli alanlarda hem yapıların hem de yapıların yer aldığı alanların bir bütün olarak yitirmiş bulundukları ekonomik ve toplumsal değerleriyle fiziksel ölçümlerine yeniden kavuşturulmaları
amacını ya da kentlerin yeniden canlandırılması gibi adlar verilmesidir.
• Kentsel dönüşümü anlatmak için kullanılan çeşitli kavramlardan
anlaşılabileceği gibi, dönüşüm salt gecekondu bölgelerindeki derme çatma yapıların temizlenmesinden ibaret değildir. Buna ek olarak, koruma,
canlandırma, iyileştirme, yeni işlevler kazandırma, yeniden imar etme, hem yapıları hem de bulundukları kent kesimlerini, yitirmiş bulundukları
ekonomik ve toplumsal değerlerine ve fiziksel ölçünlerine yeniden
kavuşturmak da kentsel dönüşüm çalışmalarının amaçları arasındadır.
6306 Sayılı Afet Riskli Alanlarda Kentsel Dönüşüm Yasası 1) Afet Riskli Alanların Dönüştürülmesine İlişkin 6306 sayılı yasayla,
kentsel dönüşümde doğal afetler yönünden risk taşıyan alanların bu türlü risklere karşı korunması amacı, kentsel dönüşümün daha önceki tanımlarda yer alan amaçlarının yerini almış görünmektedir. Yasa, dönüşümü dar anlamda almakta, daha farklı amaçlarla yapılabilecek dönüşüm uygulamalarını ilgili alanının dışında bırakmaktadır. Dönüşüm kavramının kapsamı daraltılmış, yıkım riski olan alanlarla
sınırlandırılmış, öte yandan, uygulamanın kapsayacağı coğrafi alan genişletilmiştir. Yasanın amacı;
‘‘Afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, ıslah, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemek.’’
2) Yasasın ikinci maddesinde idare kavramının tanımı vardır: Buna göre, idare, belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeler, bu sınırlar dışında il özel idareleri, büyükşehirlerde büyükşehir
belediyeleri ve Bakanlıkça yetkili kılınması durumunda,
büyükşehirlerin sınırları içindeki ilçe belediyeleridir. Yeni yasayla Bakanlığa, her tür ve ölçekte etüt, harita, plan parselasyon planı yapma yetkileri gibi çok geniş yetkiler tanımaktadır.
3) 24 maddeden oluşan yasanın ilk sekiz maddesinden sonra gelen bütün maddeleri, bu yasanın uygulanması yönünden ayak bağı veya engel oluşturabileceği düşünüldüğü anlaşılan ve bu nedenle de
dönüşüm süreci içinde ‘uygulanmayacak’ olan yasalarla ilgilidir.
4) Kentsel dönüşümle ilgili son yasada, hukuk dizgemizin yerleşik kurallarıyla bağdaşmayan özellikler de yer
almaktadır. Örneğin, dönüşümün 3194 sayılı İmar Yasası dışında ele alınması, imar ve planlama dizgemizde ikili bir yapı oluşturulması yolunu açmaktadır.
• İkinci olarak, kentsel dönüşüm süreçlerine halkın herhangi bir biçimde katılmasına olanak verecek düzenlemeler yoktur. Son olarak da, yasanın 6.
maddesindeki dönüşüme ilişkin davalarda yürütmeyi durdurma kararı verilemeyeceğine ilişkin kuraldır.
5) Türkiye’de uygulanan kentsel dönüşüm projelerinde, kent
toprağının artan değerinin paylaşım yönteminden halk ve gelecek kuşaklar sürekli olarak zarar görmüş ve görmektedir.
• Kamunun toprağını, imar ve yapı yasalarını hiçe sayarak işgal edenlerin zamanla ve yine kamunun harcamaları sonucunda artan toprak değerine ortak edilmesi toplumsal adalet
düşünceleriyle bağdaşmaz.
• Artan değerin ya tümüyle ya da önemli bir bölümünün belediyenin ya da devletin kasasına dönmesi adalet ilkesinin gereğidir.