• Sonuç bulunamadı

ABAZİ TOPLULAŞTIRMASI ÎLE ÇOK. AMAÇLI KADASmO ARASINDAKİ İŞLEVSEL ÎLİŞKİLER Y. Müh. Zerrin DEMtBEL Dr. Müh. Erol KÖKTÜRK Yıldız Üniversitesi Jeodezâ ve Fotogrametrl Mühendisliği Belümü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ABAZİ TOPLULAŞTIRMASI ÎLE ÇOK. AMAÇLI KADASmO ARASINDAKİ İŞLEVSEL ÎLİŞKİLER Y. Müh. Zerrin DEMtBEL Dr. Müh. Erol KÖKTÜRK Yıldız Üniversitesi Jeodezâ ve Fotogrametrl Mühendisliği Belümü"

Copied!
27
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ABAZİ TOPLULAŞTIRMASI ÎLE ÇOK. AMAÇLI KADASmO ARASINDAKİ İŞLEVSEL ÎLİŞKİLER

Y. Müh. Zerrin DEMtBEL Dr. Müh. Erol KÖKTÜRK Yıldız Üniversitesi Jeodezâ ve Fotogrametrl Mühendisliği Belümü

ÖZET

Kadastronun önceki yüzyılda toprağın adaletli olarak vergilendirilmesi amacıyla doğduğu biliniyor. Günümüzde ulaştığı çok amaçlı kapsamıyla, ön- celikle kırsal ve kentsel alanlardaki fiziksel planlamaların veri temeli duru- mundadır. Bu planlamalar da kadastro ile işjlevsel bağlan nedeniyle, kadastro- daki niteliksel değişimin temel etkenidirler. Kadastro, günümüzdeki çağdag içe- riği ile bu planlama süreçlerinin her aşamasında katkısı olan bir işleve sa- hiptir. Arazi toplulaştırmasının kendisinden beklenen görevleri yerine getire- bilmesi için, hem kendi içinde ortaya çıkan çağdag gelişmeleri içerecek bir yapıya kavuşması hem de kadastro gibi bir aracın olanaklarıyla bütünlenmesi gerekir. Bildiride bu ilişkiler, sürecin her aşaması için ele alınıp irdelenecek ve somutlaştırılacaktır.

ZUSAMMENFASSUNG

Es ist bekamı^ dass das Kataster im vergangenen Jahrhumdert zwecks gperechter Besteuerung des Grund und Bodens gegriindet vvurde. Heute bildet es durch semen fortentvvickelten mehrzvveckuıgen Inhalt im Vordergrund die Datenbasis be! den laendliclıen und staedtisclıen plıysikaliscîıen Planungen.

Wegen der funktionalen Verbiadungen mit Kataster beeinflussen diese Pla- nungen qualitative Katasterentwicklung. Das Kataster beînbaltet eine Funk- tion, vvelche mittels seinem modernen înnalt bei jeder Stufe diesen Planungsp- rozesse beitraegt. Damit die Flıırbereinigung die von ihr erwarteten Funktionen erfüllen kann, sollte sie einerseits einen Anfbau mit medernen EnUvicklung-en haben, und andererseits mit den Moglichkeîten des Katasteriııstramentariıuns îategriert werden. Diese Beziehungen werden im Aulsatz oei jeder Proze- durstufe untersucht und konkrettsiert,

(29.4. - 2.5.1986 günleri Çukurova Üniversitesi Kültürteknik Bölümü'nce düzen lenen "H. Ulusal Kültürteknik Kongresi"ne sunulan bildiridir.) ,

23

(2)

1. tNCELEMENÎN AMACI

Tarım, insanoğlunun ilk üretim türlerinden biri olarak, ilk çağ- lardan bu yana önemini koruyagelmiştir. Toplumsal üretimin bu ya- nı, hem insanların kendilerini yeniden üretebilmeleri için gereken be- sinlerin kaynağı hem de ülkeler nüfusunun önemli bölümünün ba- rındığı bir alan durumundadır. Bu nedenle, tarım yapılan kırsal alan- lar, ister istemez, bir ülkedeki ekonomi-politikalar içinde önemli bir yer tutarlar. Çoğunlukla değişik düzenleme seçeneklerine yer veren bu politikalar, çözümlerinde toprak üzerindeki iyelik yapılarına iliş- kin yaklaşımlarında ayrışırlar.

Doğal bir kaynak olan toprak, toplumsal sistem tartışmaların- da anahtar bir konuma sahiptir. Topraktaki iyelik yapısı, genel an- lamıyla iyelikten ayrı tutulamaz. Çünkü toprak da üretim araç- ları olarak nitelenen bütünün bir parçası durumundadır. Tarımsal topraklardaki iyeliğin yapısının çağdaş gerekler doğrultusunda dü- zenlenmesi, tarımsal düzenlemelerin odağında yer alır.

Tarımsal yapının bozukluklarının giderilmesi, toprak-insan ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi, yani toprak üzerinde toplum ya- rarı amacıyla çağdaş bir iyelik yapısının oluşturulması ve böylece de tarım topraklarının en uygun kullanım yapısına kavuşturulması çağdaş gelişmişlik düzeyine ulaşma yolunda önemli bir aşamayı oluşturur. Böylece insanlar kırsal alanda en iyi yaşama ve toprak- tan en uygun biçimde yararlanma olanaklarına kavuşurken, çalış- ma ve üretim koşulları yeniden düzenlenerek yaşanabilir bir kırsal alan yaratmanın gerekleri de yerine getirilmiş olur (Yıldız-Kök- türkl984 :99).

Kırsal alanlardaki düzenleme araçları temelde iki yaklaşımın izlerini taşırlar, onunda toprak iyeliği yapısını değiştirerek düzen- lemeyi erekleyen araçlar toprak reformu, toprak iyeliği yapısını koruyarak düzenlemeyi erekleyenler tarım reformu (genel olarak arazi toplulaştırması) olarak nitelenirler.

Her iki gruptaki düzenlemeler de tarımsal topraklara yönelik çok yönlü verilere gereksinme gösterirler. Bu nedenle de, taşınmaz- lara ilişkin verileri saptamayı amaçlayan kadastronun ürünlerinden yararlanmaları gerekir. Ancak yararlanma ve kadastrodan beklenti- ler araçların niteliğine göre farklılıklar gösterir.

24

(3)

Özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde toprak ya da tarım reformu kadar kadastro da üretim ilişkilerini etkileyici iş- levlerle yüklüdür. Geri üretim ilişkilerinin oluşması bakımından han- gi işlevleri üstlendiği saptanmadıkça, kadastronun niteliksel bir açıklaması yapılamaz. Bu nedenle de tarımsal topraklarda çağdaş bir iyelik yapısı oluşturulması ve üretim biçiminin geliştirilebilmesi için kadastro ile toprak ve tarım reformlarının birbirleriyle çe- lişkisiz ve ülke koşullan ile uyumlu hedeflere yöneltilmesi zorun- ludur (özen 1978:87).

Bu çalışmada, kadastronun siyasal, tüzel ve teknik düzeyde toprak reformunun önkoşulu olmasının gerekip gerekmediğini tar- tışmak ereklenmemiştir. Buna ilişkin olarak daha önce yapılmış olan bir incelemeyi (özen 1978) anmakla yetinilecektir. Bu ince- leminin temel amacı, tarım reformu, diğer deyişle arazi toplulaştır- ması sürecinde kadastronun işlevlerini belirginleştirmektir.

2. TOPRAKTAN YARARLANMA ETKtNLIKLERtNDE KADASTRONUN YERÎ

2.1 Tarihsel Kökler ve Jeodezi ile İlinti

Günümüzde matematiğin önemli bir alanını oluşturan "geomet- ri", sözcük anlamı olarak "arazi ölçmesi", "yeryüzünün ölçülmesi"

anlamına gelmektedir. Eski Mısır'da Nil nehrinin tasmasıyla arpa tarlalarının sular altında kalması ve sular çekildikten sonra eski durumun yeniden saptanmasında zorlukların ortaya çıkması, sı- nırların bugün olduğu gibi işaretlenmesi ve parsellerin üçgen, ya- muk v.b. belirli biçimlere bölünerek ölçülmesi düşüncesini doğur- muştur. Böylece toprağın ölçülmesi, insan uygarlıklarının ve geo- metri biliminin başlangıcında önemli bir çıkış oluşturmuştur (Er- budak 1967 : 65, Apel 1978).

Köklerini böylesi bir çıkıştan alan jeodezinin işlevi, yeryÜEÜ- nün ve onun biçiminin ölçülmesini, betimlenmesini, tanımlanmasını, izdüşürülmesini ve haritalanmasmı sağlamaktır. Bu işlev jeodezi mesleğini aynı zamanda kadastro ölçmesine, taşınmaz bilimine, kent- sel ve kırsal alanlardaki planlama ile yeniden düzenleme sorunla- rının çözümüne götürür. Bunun sonucu olarak jeodezi, bu boyutuy- la, toplumsal bir içerik kazanarak doğal çevrenin insancıl istemler doğrultusunda yeniden biçimlendirilmesine yönelir.

(4)

Bu bütünün bir öğesi olan kadastro, binlerce yıl önce insan topluluklarının tarım yaptıkları arazilerin kullanımını ve iyeliğini düzenlemek için geometri aracından yararlanmış olmalarıyla, bir an- lamda tüzel içerikle ortaya çıkmıştır. Kadastro, o zamanlar ve son- raki yıllar, tarımsal toprakların kullanımında ve bunların doğru- lukla vergilendirilmesinde gereksinilen verilerin sağlanması aracı olmuştur, özellikle 1850'lerden sonra başlayan değişim sürecinin so- nucu olarak günümüzde, bu sınırlı kapsamının çok ötesinde bir gelişme düzeyine ulaşmış ve çok amaçlı kadastro niteliğini kazan- mıştır.

2.2 Kadastronun Niteliksel Değişimi ve Günümüzdeki Anlamı Kadastro, çalışma sonuçlarında, kendisine doğa taraf nidan ve- rilmiş olan yaşam alanına ilişkin olarak, toprağı kullanan insanla- rın ilişkilerini en açık biçimde yansıtan bir araçtır. Nesnesi, geç- mişte olduğu gibi bugün de taşınmazlar ve özellikle topraktır. Ko- nusu ise, insan-toprak ilişkileridir. Bu olgu gelecekte de aynı kala- caktır. Kadastro, toprak iyeliğinin tarihsel ve bugünkü durumunun saptanması, planlamalar ile toprak ekonomisinin gereksinmeleri- nin karşılanması ve toprakla ilgili diğer kamusal yükümlülüklerin yerine getirilmesi için gerekli verileri saptamak, işlemek ve hari- talarla kütüklerle sunmak görevini üstlenir.

Toplumun yapısı, gereksinmeleri toplum içindeki siyasal güç- lerin yapısı değiştikçe kadastronun hedefleri, özellikleri ve kapsamı da değişikliğe uğrar. Eşdeyişle toplumun evrimi kadastronun ev- rimini belirler (Özen 1971 :5). Bu ilişkiyi kadastronun gelişiminin her aşamasında görmek olanaklıdır.

Sanayi öncesi toplumlarda kadastronun amacı, tek üretim aracı olan topraktan elde edilen tarımsal ürünün adaletli olarak ver- gilendirilmesini sağlamaktı. Böylece devlet maliyesi açısından, tek gelir kaynağına ilişkin yükümlülüklerin eşit dağıtılması sağlanmak- taydı.

Oysa 19. yüzyılın ikinci yansından sonra toplumsal yapıda ortaya çıkan değişmeler odak noktasının kentlere kayması sonu- cunu doğurmuştu. Bunun sonucu tarımsal ürünlerin vergilendiril- mesinin önemi gelir vergisine ve dolaylı vergilere göre azalırken kentlerdeki toprak ve konut iyeliği önem kazanmıştı. Buna koşut olarak taşınmaz dolaşımının hızlanması, taşınmazlar üzerindeki özel 26

(5)

iyelik hakkının önem kazanmasına neden olmuş ve güvencelenme- sini gerektirmişti. Bu olgu, o koşullarda, tüzel kadastronun vergi kadastrosunun önüne, geçmesi anlamını taşıyordu.

Çağımızda toplumsal gelişmenin ve değişmenin çok yönlülü- ğüne tanık olunmaktadır. İki "Dünya Savaşı" ile özdeksel ve tin- sel büyük yıkımlara uğramış olan toplumsal yapılarla, özellikle 1945'ten sonra hızlı bir değişim gözlenmektedir. Bu toplumsal de- ğişmede bilimsel-teknolojik devrimin doğrudan etkin bir işlev üst- lenmesi, üretim ve üleşim süreçlerinde bir dizi yeni yönelişi de yanında getirmiştir. Devlet yapısında "sosyal yön" artan bir ağır- lık kazanırken, toplumsal yaşamın her alanında değişimin "planlı"

olması zorunlu duruma gelmiştir.

Bu gelişmeye koşut olarak taşınmaz iyeliği, hem kamu tüzesi hem de özel tüze yönünden sınırlandırılması gerekli ve zorunlu bir hak olarak ortaya çıkmıştır (Özen 1972 : 51). Eşdeyişle çağdaş iyelik anlayışının kayıtsız-koşulsuz bir hak anlamına gelmediği iyice belirginleşmiştir.

Sözü edilen gelişmeler karşısında, yaşam alanının sürekli da- ralmasının ve ekonomik-sosyal gelişmelerin gerektirdiği tutarlı ve kapsamlı planlamaların uygun ve yeterli altlıklar temelinde gerçek- leştirilmesi, böylece eksik ve etkisiz kararlar alınmasının önüne ge- çilmesi kaçınılmaz olmuştur (Lobner 1974). Bu gerçek, planlana- cak tüm nesneler için geçerlidir. Söz konusu toprak olunca düzen- leme ve tutarlı planlama olgusunun gerekliliği ve çok yönlülüğü özel bir önem kazanmaktadır.

Çünkü toprak, üzerinde insanın yaşadığı, çalıştığı, ürettiği ve birbirleri ile ilişkiler kurduğu, insan tarafından kullanılan bir alt- lıktır, doğal kaynaktır. Bu önemli kaynak optimum biçimde kullanıl- mazsa, insana hizmet edemez. Toprağın kullanılması, bu nedenle özenle planlamahdır (Erkan 1982).

Toprağın planlanması, genelde arazi kullanım planlaması ve toprak düzenlemeleri aşamalarından oluşur. Geniş anlamıyla mekan düzenlemeleri olarak nitelenen bu süreçte, amaçların formüle edil- mesi ve gerçekleştirilmesi için uygun mekan araştırması ve göz- lemi gerekir. Bu araştırma ve gözlem, toprağın fiziksel, geometrik, ekonomik ve tüzel özelliklerine dayanır (Seele 1978 :333). Gerçek- ten de ister gelişmiş isterse gelişmekte olan ülkelerde tüm tasarım- lar için ilk aşamada, yeryüzünün üstüne, üzerine ve bünyesine iliş-

(6)

kin olarak gereksinilen güncel verilerin, olabildiğince geniş kap- samlı, nicelik ve nitelik olarak.doğru biçimde belirlenmeleri önko- şuldur (Eiehhorn 1979). Projeleme değerinin yüksek olması gere- ken bu bilgiler, ayrıca, ekonomi ve yönetimde diğer çok yönlü amaç- lar için de temel oluştururlar. Kadastro böylesine kapsamlı bilgi- lerin gereksinildiği mekan düzenlemelerinde, toprağa ilişkin verileri içeren bir bilgi kaynağıdır.

Kentsel ve kırsal gelişmenin lüzenlenmesi, yönlendirilmesi ve doğal kaynakların kullanımının denetim altına alınmasında kadastro- nun desteğinin gerekli olması, onun niteliksel değişimi açısından belirleyici olmuştur. Bu, özellikle, en geniş anlamdaki planlamalar için gereksinilen verilerin, kadastro verilerinin yaklaşık yansını oluşturmasında (Hampel 1978) somutlaşmaktadır.

Günümüzde ulaşılan ç a ğ d a ş k a d a s t r o , toplum ge- reksinmelerindeki nitelik ve nicelik değişmeleriyle uyumlu olarak yeni sosyo-ekonomik ve teknik yorumlar kazanmış ç o k amaçlı bir kadastrodur. Çağdaş çok amaçlı kadastro, yalnız kişilerin değil kamunun taşınmazlarını da güvence ve denetim altına alan, kamu ve toplum yararına bir iyelik anlayışından kaynaklanan, ülkenin doğal kaynaklannm korunmasını ve uygun kullanımını amaçlayan, ülke-bölge ve kent ölçeğinde planlı kalkınmaya gerekli verileri kullanıma ve işlemeye hazır bulunduran, merkezi ve yerel yö- netimlerin gereksindikleri bilgileri kapsayan, teknolojik gelişmeleri jeodezi uygulamalarına uyarlayan, ayrıntılı arazi bilgi sistemleri- nin kurulmasına temel olan, verilerin sürekli akımını sağlayan de- vingen ve sistemli bir süreçtir (Özen 1980:18).

Bu durumda, fiziksel çevresinin, özellikle planlama olgusunun etkisiyle çok amaçlı bir sistem özelliği kazanan ve toprağa yönelik tüm yatırımlar için bilgi kaynağına dönüşen kadastronun bu ya- pısının, fiziksel çevresini oluşturan tüm ögelerce de göz önünde tutulması gerekir. Bu karşılıklı etkileşimin, özellikle fiziksel plan- lamaların tüm aşamalarında kurulması amaçlara ulaşılması açısın- dan gereklidir.

2.3 Çok Amaçlı Kadastronun Verileri

Günümüzde kır-kent ayırımı olmadan bütün toprakları kapsa- yan genel toprak politikasının en güçlü araçlarından birisi kadastro- dur. Bu araç topraklara yönelik birçok işlevlere sahiptir (Hampel

28

(7)

1978, HKMÖ 1962 : 5-6, Laemmerhirt-Woİl 1971 : 96, Larsson 197â, Tansuğ 1967). Kadastronun bir sistem özelliği kazanmasını sağla- yan ve ilintili olduğu çok yönlü işlevler için önkoşul niteliğindeki verilerini temelde 2 grupta toplamak olanaklıdır :

1. Jeodezi ve ölçme Tekmğme İlişkin Veriler Bu veriler de iki alt başlıkta ele alınabilirler : 1.1 Geometrik Veriler

Durağan noktalar (nirengi, nivelman, poligon) ağının so nuçlan,

Ayrıntı ölçüsünün sonuçları (araziye ve yapılara ilişkin ölçü değerleri),

—Koordinatlar,

—Sınırlar,

—Parsel no,

—Topoğrafik durum (yükseklikler, yüzey şekilleri, v.b.),

—Geometrik biçim.

1.2 Anlamsal (Semantik) Veriler

—Yönetim Bölgesi,

—Alan,

—Toprağın gerçek kullanım türü,

—Toprağın niteliği ve üretkenliği,

—Vergi karşılığı,

—Yasal karşılık,

—Betimleme.

2. Tüzel Veriler

Bu veriler de üç alt başlıkta ele alınabilirler : 2.1 İyelik Verileri

—İyeler,

—Diğer ilgililer ve hakkı olanlar,

—İyelik koşulları (paydaşlık durumları gibi).

2.2 Yükümlülükler

—Mali yükümlülükler (ipotek v.b.),

—Kamusal yükümlülükler,

—Sosyal yükümlülükler.

(8)

2.3 Sınırlandırmalar

—Yasal sınırlandırmalar,

—Fiziksel planlardaki sınırlandırmalar.

Taşınmazlar kadastronun sonuç ürünü olan çok yönlü hari- talarla kütüklerde sunulan bu veriler, otomasyonun olanaklarından yararlanarak eşgüdümlendirilirler. Böylece arazide verilerin saptan- masından bunların değerlendirilmesine ve sunulmasına kadarki sü- recin kesiksiz otomasyonu sağlanarak, istenilen bilgilere kolay ve hızlı biçimde ulaşılması olanağı yaratılır.

Kadastro gibi değerli bir bilgi kaynağının gerçekten çok amaçlı kullanımının olması gerekir. Kadastro haritaları ve kayıtları çok ağır maliyetlerle üretilirler. Yatırımı kârlı duruma getirmenin ve ondan olabildiğince fazla yarar sağlamanın en iyi yolu, onun gizli tüm olanaklarından yararlanmaktır (Larsson 1978).

2.4 Kırsal Düzenlemeler Açısından Kadastronun önemine İlişkin Değerlendirme

Çok amaçlı kadastronun verileri, arazi toplulaştırması çalış- malarının ve diğer toprak düzenleme uygulamalarının yanısıra kır- sal alanda tarımsal planlamanın gerçekleştirilmesi, toprakla ilgili güvenliğin yükseltilmesi ve smır anlaşmazlıklarının azaltılması, doğru ve adil vergilendirme ile kredi dağıtımı, meralarla ormanla- rın ve doğal kaynakların korunması, kırsal toprak piyasasının de- netimi ve kamulaştırma çalışmaları konularında sürekli gereksinim duyulan verilerdir. Kırsal alandaki düzenleme süreçlerinde zorunlu olan bu kadastral destek güdük kaldığında, amaçlanana bütünüyle ulaşılması güçtür. Bu nedenle kadastronun çok yönlü olanakların- dan yararlanılması bir zorunluluktur.

Kadastro, günümüzde, toprağa yönelik etkinlikler için bir bilgi sistemi olarak algılanmaktadır. Bu sistemin, ilintili olduğu kırsal planlamalara ilişkin sistemlerle her düzeyde bağlantı ve etkileşim kurması gerekir. Sorunun çözümünün bütünsel olarak düşünülmesi gereği, bir "proje" özelliği gösteren kırsal düzenlemelerde bütün- leşik yaklaşımın temel alınmasına götürür. Yöneylem araştırma- sının olanaklarından yararlanılması anlamına gelen bu yöneliş, do- ğal olarak disiplinlerarası bir çalışmayı gerektirir (Doğrusöz 1976:

6, Oral 1977: 2). Böylece planlamanın amaçlarına ulaşılması ve ta-

m

(9)

sârimin gerçekleştirilmesi olanağı artar. Eşdeyişle, bu yaklaşımla planlamanın gerçekleşmesinin güvencesi sağlanır.

Kadastro - kırsal düzenlemeler ilintisinin, sözü edilen bütün içinde hangi noktalarda daha da somutlaştığını ortaya koyabilmek için arazi toplulaştırmasının nasıl algılanması gerektiği açıklanma- lıdır.

3. Kırsal Alanda Bir Düzenleme Aracı Olarak Arazi Toplu- laştırması

3.1 Arazi Toplulaştırması Nedir?

Arazi toplulaştırması, organize toplumsal etkinliklerden toplu biçimde yaşama ilkesine dönük olarak hizmet sunan, ulusal savun- ma, her türlü kadastro, imar uygulaması, kentsel ve kırsal toprak reformu, tarım reformu gibi jeodezi mesleğine ödev yükleyen, toplum düzenini sağlamayı, özellikle bireyler, kurum ve kuruluş- lar, uluslar v.b. özel ve tüzel kişiler arasındaki ilişkilerin (hak, yetki ve sorumluluk gibi) dengeli bir uyum içinde sürdürülmesini sağ- lamayı amaçlayan etkinlikler arasında yer almaktadır. (Gürkan 1984:4).

Toplum düzenini sağlayan organize etkinlikler arasındaki yeri böyle belirgMeştirilebilecek olan arazi toplulaştırması, gelişim sü- reci içinde nasıl bir anlam kazandı ve ne gibi işlevler üstlendi?

Günümüzdeki anlamıyla arazi toplulaştırması, öncelikle, sa- nayileşmenin toplumun ekonomik ve sosyal yapısına etkimesiyle ortaya çıkmış bir Önlemler demetidir. Bu etkime sonucu toplumun ekonomik düzeninde köklü değişimler oluşurken, buna koşut ola- rak işgücü açısından toplumsal sınıflar ortaya çıkmıştır, öte yan- dan da yaşam biçimi önemli ölçüde değişmiştir.

Tarım toplumu bir yaşam boyu hep aynı işle aynı işyerinde uğraşırken, emeğinin karşılığını para ya da ürün olarak alırken, bu da çoğunlukla toprağın verimine, iklim koşullarına bağlı kalırken ve bir belirsizlik taşırken, yaşamı belirli bir çerçevede sürerken, sanayi toplumunda biçimde köklü değişiklikler olmuştur. İşgücü, emeğinin karşılığını ücret biçiminde almaya başlamış, durağan ol- mayan değiştirilebilen çeşitli iş alanları oluşmuş, yaşam alanı ve işyeri farklılaşmış, emeğinin karşılığının değişik yollarla belirle-

(10)

nebilmesi söz konusu olmuştur. İşte sanayileşmenin topluma ge- tirdiği bu türden göreceli olanaklar, toplumu kente göçürmüş ve kentleşme olgusu böyle başlamıştır.

Kent, topluma her yönüyle daha iyi olanaklar sağlamıştır. Bu nedenle kırsal alanda emek gücü göreceli olarak azalmıştır, öte yanıyla ise toplumdaki sanayi ve hizmetler sektörlerinin tarım sek- törüne karşı güçlenmesi, tarımsal ürünlere hem beslenme hem de hammadde olarak gereksinimim artması sonucunu doğurmuştur.

İşte bu oluşumların etkisiyle, kırsal alanda ortaya çıkan eko- nomik ve sosyal sorunların çözümüne yönelik önlemler bütününün bir aracı olarak "arazi toplulaştırması" uygulamaları önem kazan- mıştır.

Başlangıçta amaç, göreli de olsa, giderek azalan emeğin op- timum kullanılması için işgücü ve zaman kaybına neden olan dağı- nık işletmelerin birleştirilmesi iken, sonraları, artan gereksinme- lere karşı verimin artırılmasına yönelik olarak toprağı iyileştirici bazı önlemlerin alınması ile sulama-kurutma sorunlarının çözümü olmuştur.

Anamalcı liberal sistemin yapısındaki yarışmacı ortamda ge- rek işgücü istihdam eden iş alanı gerekse pazar olarak kent emek- çiliği gibi çiftçiliğin de bir meslek olması aile bireylerinin tüm ge- reksinmelerinin karşılanmasını sağlayacak bir kazancın elde edil- mesini gerektirmiştir. Bu nedenle pazar için daha fazla üretim ar- tışının sağlanması, çağdaş teknolojiden yararlanma olanaklarının araştırılması, iletişim ve alışverişin güçlenmesi için geniş kap- samlı bir ulaşım ağının kurulması zorunlu olmuştur.

Sanayinin bir bölümü tarım kesiminden hammadde gereksinir- ken aynı zamanda ona yeni pazar malları, donatılar sunar duruma gelmiştir. Kırsal alanın hem hammadde kaynağı hem de pazar ola- rak güçlendirilmesi gerekmişti. Bu aşamada amaç, başlangıçtakine benzer biçimde işletmeleri birleştirme, ancak işletme boyutlarını tarımdaki mekanizasyona ve çağdaş üretim tekniklerine uygun du- ruma getirmekti.

Tarım tekniğindeki çağdaşlaşma ve ekonomik güçlenme, do- ğaldır ki, sosyal yaşamda da spor ve gezinti alanları okuma evleri, dinlenme bölgeleri gibi gereksinmelere yönelik yapılarında planlan- masını gerektirmiştir,

82

(11)

Sanayileşmenin getirdiği aşırı canlılık, devinim, gürültü, çevre sorunları, bu arada ulaşım olanaklarının güçlenmesi kent toplu- munu yeniden köye yöneltmiştir. Doğal kaynak olan ve iyeliğinin toplumsal niteliğe kavuşturulması gereken toprağın, doğal çevre- siyle birlikte, kent-kır ayırımı yapmadan, toplum yararı ilkesi te- mel alınarak, öncelikle korunması ve yeniden planlanması gerek- miştir.

Bu nedenle arazi toplulaştırması da tarımsal niteliğini aşmış- tır. Böylece beslenmeye ve sanayileşmeye katkı sağlama görevinin yanısıra, tarımsal ve tanm dışı gelirler arasında denge kurma, kır- sal alanda çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirme, toprağa dayalı yasal hakları düzenleme, kırsal gelişmeyi destekleme, doğayı ko- ruma, köy yenileme gibi işlevler üstlenen ve kırsal alanda bütün- leşik bir planlamayı erekleyen bir araç niteliği kazanmıştır.

■ : ( - .

Planlama, planlama bölgesini saptamak, betimlemek, biçim- lendirmek, toprak-insan ilişkilerini düzenlemek, denetlemek ve yeni bir düzen yaratmak demektir. Planlama, toplumun elindeki en güçlü araçlardan birisidir. Toplum yararını ve toplumun gönencini yükseltmeyi amaçlar. İnsanlık, var oluşundan bu yana, doğayla uyum içinde yaşamaya, ona egemen olmaya çalışmış, onu kendi gereksinimleri doğrultusunda düzenleme uğraşı vermiştir, vermek:

tedir. Bu konudaki başarısı onun uygarlığının göstergesidir.

Bütünleşik bir kırsal alan planlamasında toplum, doğayı ko- ruma önlemleri, sosyal altyapının oluşturulmasını ve köy yenilemesi ile kırsal alanı kendisine göre biçimlendirmeyi isteyecektir. Bu pek çok veriyi ve birçok disiplinin ortak çalışmasını gerektirir. Ancak böylesi bir çıkış, artırılamayan bir doğal kaynak olan toprağın, top- lum yararına planlanmasını, gelecek kuşaklara geliştirilmiş olarak aktarılmasının sağlanmasını olanaklı kılar. Bu konuda çok yönlü- lüğün ve uzun erekliliğin göz ardı edilmemesi gerekir.

3.2 Arazi Toplulaştırması ile Jeodezi ve Kadastro

Arazi toplulaştırmasının yeryüzünün üstüne, üzerine ve bün- yesine ilişkin işlemleri, iyilik koşullarını yeniden düzenlemesi ve so- nuçlarının kartografik gösterimi göz önünde tutulduğunda jeodezi mesleğiyle bütünleştiği görülür. Bu bütünleşme, düzenleme bölge- sindeki var olan durumun saptanmasından, verilerin işlenerek plan-

(12)

İanan dununun hem arazide hem de büroda belgelendirilmesine ve arşivine kadar sürer.

Planlama kararlarının alınması aşamasında ve projelendirme- nin başlangıcında, ilgili yöredeki iyelik yapısına, toprak kullanım biçimine ve üzerindeki tüzel haklara, toprak niteliğine ilişkin an- lâinsal ve tüzel verilerin, topoğrafik durumu da içeren haritaların ve f otogrametrik yoldan elde edilmiş planların oluşturduğu jeode- zik benzer veriler yardımıyla bölgenin ayrıntılı bir gösterimi sağ- lanır.

Doğaldır ki bu ayrıntılı gösterimin planlama amaçlarına uy- gun verilerle donandırüması, değişiklikleri en aza indirebilecek ve araziye uygulanması kolaylaşan planların yapılmasını sağlayacaktır.

O nedenle arazi toplulaştırması planlaması, öncelikle, güçlü bir altlığı ve bunu sağlayacak ilişkileri gerektirir. Bu altlık çok amaçlı kadastrodur.

Arazi toplulaştırması yönetimi, planlama bölgesindeki ara- ziye ilişkin tüm geometrik ve anlamsal verileri, haritaları ve tüzel verileri başlangıç verisi olarak üstlenir. Yönetimin uygulanması sırasında bu veriler işlenir, değiştirilir ve yenilenir. Eşdeyişle, tarımsal topraklara yönelik her çaba, sonunda, kadastral doku- nun değiştirilmesine, yeni yeni bir kadastral durum üretilmesine yöneliktir. Bu nedenle planlama aşamasında kadastronun ilkeleri- nin, planların gerçekleştirilmesi (araziye uygulanması) aşamasında kadastronun geometrik ve teknik boyutunun göz önünde tutulması gerekir.

öte yandan kadastro işgörüsü biten değil, süren bir özellik taşır. Çünkü toprak üzerindeki yapı kadastro başladığı ya da plan- lama gerçekleştirildiği zamanki gibi kalmaz, değişir. Bu değişik- liklerin izlenmesi ve kadastronun en son durumu göstermesinin sağlanması gerekir. Arazi toplulaştırması uygulaması, bir yeniden plçme ile her parselin kesin tanımı, her parsele ilişkin bilgilerin yazımı gibi iki temel öğeden oluşan toprak üzerindeki hakları be- lirten, bu hakların yapısını ve sınırlarını ortaya koyan bir yazım olarak da tanımlanan (özen 1980 : 16) kadastroyu yeniler. Bu yenilemenin ortaya çıkardığı yeni durumun ve bilgilerin belirlen- mesi, toplanması, değerlendirilmesi de kadastral bir işlev olarak belirginleşir.

34

(13)

4. ARAZÎ TOPLULAŞTIRMASININ PLANLANMASINDA KADASTRAL VERİLER ve JEODEZİK İŞLEMLER Bir arazi toplulaştırması süreci, çok büyük veri yığınının bir araya geldiği, işlendiği ve yeniden üretildiği işlemler dizisinden olu- şur. Sürecin her aşamasında gerekli olan kadastral verilerle bun- ların jeodezik anlamla işlenmelerini içeren işlemleri, genel olarak ve ayrıntıya girmekten kaçınılarak oluşturulan şu başlıklar altın- da ele almak yararlı olabilir :

4.1 Arazi Toplulaştırması tçin Ön İncelemeler

Düzenleme bölgesine ilişkin ilk bilgileri sağlamak amacıyla ya- pılan incelemeler sırasında, yöredeki tarımsal potansiyel, uygula- manın yaratacağı ekonomik yarar, belirginleşen çevre sorunları, ge- nel planlama ilkeleri gibi konular ele alınır. Bu arada toprak üze- rindeki iyelik yapısının araştırılmasında kadastronun anlamsal ve- rileri kapsamında toprakların parçalanma durumu, tüzel veriler kapsamında iyelik ve paydaşlık durumu, geometrik veriler kapsa- mında ise topoğrafik durum incelenir.

4.2.İncelenen bilgilerin olumlu olması durumunda arazi top lulaştırması için karar alınır.

4.3.Kadastronun Revizyonu ve Bütünleme İşleri

Arazi toplulaştırması uygulaması için bölgede kadastronun yapılmış olması gerekir. Yapılmamışsa öncelikle tamamlanması zo- runludur. Bu çalışmalarda yersel ya da fotogrametrik yöntemlerden ve donatılardan yararlanılır. Sonuçta üretilecek haritalar, 1/1000- 1/5000 ölçekleri arasında yer alabilen standart-topoğrafik-kadast- ral (STK) haritalardır. Bu çalışmaların çok önceden bitirilmiş olması durumunda eldeki ürünlerin, yani haritaların, kayıtların ve kütüklerdeki bilgilerin güncelleştirilmesi, eşdeyişle en son durumu gösterecek duruma getirilmesi gerekir. Bunun için iyelerin, sınırla- nn, alanların, ayrıntıların, toprak kullanım türlerinin gözden ge- çirilmesi ve gerekli düzeltmelerin yapılması zorunludur. Bu arada yöredeki jeodezik durağan noktalar ağının da kontrolü yapılmalıdır.

Eğer haritalar grafikse bunların sayısallaştırılması sonraki işlem- ler dizisinde büyük yararlar sağlar.

(14)

4.4. Toplulaştırma Bölgesindeki İyelerin Saptanması

Tapu Sicil Müdürlüğü'ndeki kayıtlardan düzenleme alanındaki iyeler ve diğer ilgililer belirlenerek listeler oluşturulur. Kadastro- nun taşınmazlar için bir bilgi sistemine kavuşmuş olması durumun- da, bu verilerin daha sağlıklı ve hızlı biçimde elde edilmesi olanaklı olur.

4.5. Toplulaştırma Bölgesindeki Taşınmazların Belirlenmesi Tapu Sicil Mülürlüğü ile işbirliği yapılarak parsellerle ilgili bilgiler listelenir.

4.6 Bölgedeki ilgililerin toplulaştırma çalışmalarına her aşa- mada katılmaları, projeye ilişkin istemlerini dile getirmeleri ama- cıyla Katılanlar Birliği kurulur. Böylece planlama hem daha de- mokratik hem de daha sağlıklı olur.

4.7. Derecelendirme İşleri

Toplulaştırma sürecinin en önemli işlemlerinden olan derece- lendirme, ilgili disiplinlerden uzmanların katılımıyla oluşan komis- yon tarafından yapılır. Sonuçlar, STK haritalar temelinde oluştu- rulacak Derecelendirme Haritaları'nda sunulur. Çalışmalar sırasında değişik araziler, yeni kültürler, otlaklar ve az verimli alanlar gibi toprak kullanım türlerinin yanısıra toprağın niteliğine ilişkin kadastral veriler önemli yardımcılardır. Bu verilerin elde edilmesinde fotogrametrinin orto-foto haritalarının sağladığı yorumlama ola- naklarından yararlanılması önemli kolaylıklar sağlar. Öte yandan bilgisayar destekli çalışmalar çerçevesinde projelendirme yapılması durumunda ve sayısal arazi modelleri temelinde sayısal bir de- recelendirme modeli oluşturulabilir. Böylece derece sınırları sayı- sallaştırılır. Haritanın da sayısal olmasıyla tüm işlemlerin sayısal olarak yürütülmesi olanaklı olur.

4.8. Toplulaştırmanın yalnızca yapıldığı bölgeye özgü düzen lemeleri içermemesi ve yörede tasarlanan genel amaçlı kamusal ya tırımların planlanmasıyla da eşgüdümlü olarak tasarlanması gere kir.

4.9. Yol-Su Ağının Planlanması - Aplikasyonu - Yapımı - Ye niden Alımı

Yol-Su ağının planlanmasından önce STK haritalar üzerindeki incelemelere ve diğer ölçütlere dayanarak optünizasyon hesaplara 36

(15)

yapılmalıdır. Proje, jeodezik geometrik veriler temelinde hazırlanır.

Bu tasarım aşamasında yükseklik eğrileri ile bütünlenmiş orto-foto- haritalar ve sayısal arazi modelleri önemli yardımcılardır. Tasarımın kesinleşmesinden sonra, gerekiyorsa, yöredeki jeodezik durağan noktalar ağı (nirengi, poligon v.b.) sıklaştınlır, ölçüler ve hesaplar yapılır. Sonra uygulama değerleri elde edilerek, yersel ölçüm yöntemleriyle proje aplike edilir (araziye uygulanır). Sonra yersel ya da fotogrametrik yöntemlerle yol-su ağı yeniden ölçülür (rölöve yapılır). Bu ölçülere dayalı olarak yol-su ağının, diğer deyişle blokların geometrik verileri belirlenir. Bu verilerden yararlanarak blok alanları ve değer sayıları hesaplanır.

4.10. 4.8.'de sözü edilen yatırımlar bu aşamada gerçekleştirilir.

4.1İ. Yerel ve genel amaçlı kamusal alanların, özel iyelikte- ki parsellerin değerleri ve diğer veriler gözetilerek kesinti oranları hesaplanır.

4.12.Dağıtım Taslağının Hazırlanması ve Gerekli Hesapların Yapılması ilgililerin incelemesine sunulmak üzere dağıtım ölçütleri

gözetilerek parselasyon yapılır. Burada önemli nokta, yeni parse

lasyonla birlikte eski kadastral dokunun yadsınması ve yeni birdokunun üretilmesidir. Bunun en uygun biçimde

gerçekleştirilmesi,

parselasyonda kadastral değişimin gözetilmesiyle olanaklıdır.

Dağıtım taslağının hazırlanmasında sayısal arazi modelinin sürekli gözetilmesiyle, arazînin gerçek durumuna uygun ve uygulanması kolay bir tasarımın yapılması olanaklı olur. Bu işlemler sırasında herbir iyeyle ilgili yaklaşık alan ve değer hesapları da yapılır.

Sonra ilgililerin görüşleri alınarak taslağa kesin durumu verilir.

Bubölgedeki işlemlerin dayanağı kadastral veriler ve katılanların istekleridir.

4.13.Kesinleşmiş Dağıtım Planının (Yeni Parselasyonun) Uy gulanması. Uygulama, plan ölçeğinden 1 :1 ölçeğine geçiş demek

tir. Bunun için öncelikle uygulama krokilerinin hazırlanması gerekir. Planın sayısallaştırılması durumunda, jeodezik işlemler yardımıyla, durağan noktalar ağına dayalı olarak 1 santimetre duyar

lılığında uygulama krokileri hazırlanabilir. Krokilerdeki verilere gö

re plan arazide gerçekleştirilir. Sonra uygulanan her parsel köşesi arazide işaretlenir. Yeniden oluşturulan tüm sınırlar

(16)

kadastro

durumunun oluşturulmasında temel alınacaklarından, kadastro tek-

37

(17)

niğinin gerektirdiği yöntemlerle, araçlarla ve duyarlılıkta saptan- malıdırlar.

4.14. Kadastral Altlıkların Hazırlanması

Yapılan yeniden ölçümlere dayanarak yeni STK haritalar çi- zilir. Uygulama bilgisayar destekli olarak yapılıyorsa çizim de oto- matik olarak yapılabilir. Yeni sınırlar, ayrıntılar ve özel işaret- ler harita çizim standartlarına uygun olarak mürekkeplenir. Bu arada kesin alan ve değer hesapları da yeni geometrik verilere göre sayısal olarak yapılır. Yapılan tüm jeodezik çalışmaların ve hesapların sonuçlan derlenir, özetlenir, listelenir. Yeni parsellerin İyeleri ve diğer hak ilgililerine ilişkin listeler oluşturulur.

4.15. Sonuçların Kadastro Müdürlüğü ile Tapu Sicil Müdürlü ğüne Aktarımı

Tüm işlemler tamamlandıktan sonra düzenlemeye ilişkin tek- nik sonuçlar ve ürünler (haritalar, ölçü ve hesap sonuçları, diğer geometrik veriler) Kadastro Müdürlüğü'ne, tüzel veriler yeni tapu kütüklerinin oluşturulması amacıyla Tapu Sicil Mülürlüğü'ne ak- tarılırlar. Sonra yeni tapular verilir.

Bir arazi toplulaştırması sürecinde belirginleşen bu kadastral verilerle jeodezik işlemler, bir zincirin halkaları gibi birbirine ek- lenen bir diziyi oluştururlar. Bu nedenle arazi toplulaştırması yö- netiminin önünde bu verileri sağlıklı biçimde saptama, olabildiğin- ce kısa zamanda kontrol etme, işleme, çok değişik amaçlar için her an hazır ve hızla ulaşılabilir tutma sorunu durmaktadır. Bu, çabuk ve sağlıklı ölçme - değerlendirme yöntemlerinin uygulanması, aynı zamanda kesintisiz bir veri akışının sağlanması, en uygun biçimde birbirine eklenen çalışma süreçlerinin oluşturulması anlamına gel- mektedir. Bunların tümünün gerçekleştirilmesi, son yirmi yılda ortaya çıkan teknolojik gelişmelerin sunduğu gelişmiş çağdaş do- natıların sürecin her aşamasında kullanılmasıyla olanaklıdır (Sch- naedelbach 1979: 57).

5. DEĞERLENDİRME ve SONUÇ

Süreçte jeodezik-kadastral verilerin sözü edilen boyutta yer alışı, işlemler boyunca akan jeodezik verilerin doğru bir biçimde kullanılması gereği, toplulaştırmada, disiplinlerarası çalışmanın mantığına uygun olarak, harita mühendisliğinin her aşamada kat-

(18)

kışının göz ardı edilemeyecek bir uzmanlık dalı olarak belirgin- leşmesini sağlar. Bu katkı hem toplulaştırmanın amaçlarına ulaşıl- masını kolaylaştırır hem de uygulanabilir planlar üretilmesini ola- naklı kılar Planlamanın geçici niteliğinin kalıcı kadastral duruma dönüştürülmesi de böylece gerçekleşir.

OECD ülkeleri arasında tarımsal işletmeleri giderek küçülen tek ülke durumunda kalan ülkemizde, bir işletmenin 6 parça ola- rak parçalanması söz konusudur. Tarımsal üretimde kullanılan traktör sayısı 1948 yılında 1800 iken 1980'de 436369'a yükselmiş- tir, öte yandan 77 milyon hektar olan ülkemiz topraklarının 28,5 milyon hektarı islenebilmekte, bunun ise ancak %10,7'si sulana- bilmektedir. Toplam nüfusun %? gibi bir oranının yaşadığı kır- sal alanda parçalanmayı önleyecek, mekanizasyon geçişi olanaklı kılacak, çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirecek bir düzenleme ge- reği ortaya çıkmaktadır, öte yandan planlı kalkınma dönemine girdiğimiz 1960'h yıllardan bu yana ülkemiz sanayileşme çabala- rını yoğunlaştırmıştır. Bu çabaların tarımdan destek alarak yü- rümesi kaçınılmazdır. Kırsal alandaki düzenlemelerin bu bütünleş- meyi de gözetmeleri gerekir.

Bu nedenlerle artan nüfus karşısında hem beslenme hem de yaşama alanı olan kentsel ve kırsal toprakların en uygun kulla- nım için gerçekçi, sağlıklı ve uzun verimli olarak planlanmaları ge- rekmektedir.

Bu gözlemlerden çıkarak, ülkemizde gerçekleştirilmesi planla- nan arazi toplulaştırması çalışmalarının hem yöntem, hem teknik donanım hem de disiplinlerarası ilişkiler bakımından en çağdaş bi- çimiyle ele alınması gerekir. Bu bağlamda kadastro ile sözü edilen kapsamda bir bütünleşmenin de sağlanması, kadastronun da çok amaçlı bir içeriğe kavuşturulması zorunludur.

KAYNAKÇA

APEL, H. : Die geometrischen Grundlagen des Lâegenschafts-

1978 katasters,

Landinformationssysteme, Vortraege und Dîskus.

sionsbeitraege zum Symposium des FIG vom 16.

bis 21 Oktober 1978 an der TH Darmstadt, 2-5-

■ . . ■ ' ■ 01/12.

39

(19)

EICHHORN, G. : Grundlagen eiııes Landinformationşsystemş.

*979 AUgemeine Vermessungs-Nachrichten (AVN), Heftl, s.: 7-12.

ERBUDAK, M. : Harita ve Kadastro Mühendisliğinin Değişik Mü- 1967 hendislik Kollarıyla İlişkisi,

Harita ve Kadastro Mühendisliği, Sayı : 7, s.: 65-

■ . • . • • ■ . 7 2

ERKAN, H. .: Kadastronun Geleceği Toprak Bilgi Sistemi, 1982 Türkiye'de Harita-Kadastro Sektörü ve Sorunları

Bilimsel Toplantısı, Konya, 21-23 Nisan 1982, KDMMA Harita ve Kadastro Bölümü.

DOGRUSÖZ, H. : Türkiye'de Yöneylem Araştırması,

1976 Yöneylem Araştırması Bildiriler "75', TÜBİTAK MAE Gebze/Kocaeli, s.: 3-25.

GÜRKAN, O. : Haritacılığın (Jeodezinin) İşlevleri,

1984 Harita Mühendisliği Semineri Tebliğleri, 21-25 Mayıs 1984, Trabzon, DSİ Yayını.

HAMPEIı, G. : From Tax-Oriented to Multipurpose Cadastres, ....■■.••;. 1978 Cadastral Surveying, Mapping and Land Informa- tion, Cari Duisberg Gesellschaft, Köln, s..: 39-59.

HKMO ; Türkiye Kadastrosu Hakkında Rapor,

1962 Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Yayım, Ankara, 48 s.

LAEMMERHIRT, W.

WOLF, D. : Vom Liegenschaftskataster zur Grundstücksda-

1971 tenbank,

Zeitschrift für Vermessungswesen (ZfV), Nr. 3, S. : 93-103.

LARSSON, G. : The Significance of the Cadastre for the Pub-

1978 lie Tasks,

Oadastral Surveying, Mappiag and Land Infor- mation, Cari Duisberg Ğesellschaft, Köln, s;: 27- 38.

LOBNER, E. : Probleme des modernen Uegenschaftskatasters, 1974 Zeitsehrift für Vermessungswesen (ZfV), Nr. 6,

s. : 238-244.

ORAL, M. : Yöneylem Araştırması ve Yararlanma Biçimi, 1977 TÜBİTAK Marmara Araştırma Enstitüsü, Yö-

neylem Araştırma Ünitesi, Gebze, 12 s.

ÖZENf H. . ... ; Kadastro Bilgisi,

1971 KTÜ Yer Bilimleri Fakültesi, Trabzon, 134 s.

(20)

1972 Kadastronun Kentleşme Hedeflerine Yöneltilme- si, Harita ve Kadastro Mühendisliği, Sayı: 24-25, s. : 43-52.

1978 Türkiye'de Kadastronun Toprak ve Tarım Re formuna Etkileri,

Toprak Reformu Kongresi (1978), Harita ve Ka- dastro Mühendisleri Odası Tayını, s.: 86 1980 Türkiye Koşullarında Koordinat Kadastrosu,

Trabzon, KTÜ Basımevi, XV + 129 s.

SCHNAKDELıBACH, K. : Der Beitrag der Geodaesle zur Landentwicklung, 1979 Berichte aus der Flurbereinigung, Nr. 31/1979, Herausgegeben vom Bayerisehen Staatsministe- rtum für Ernaehrung, Landvrirtschaft und Fors- ten, Abteilung Laendliche Neuordnung durch Flurbereinigung.

SEEtıE, W, : Zür Sache "L.andinformationssystem

1978 Vermessungswesen und Raumordnung (VR), "*

Heft 7, s. : 333-335.

TANSUĞ, B. : Kadastroda Otomasyon ve Delikli Kart Kadastro-

196? au,

Harita ve Kadastro Mühendisliği f Sayı: 7, s. : 30- 44.

"SUİDIZ, N,

KÖKTÜRK, E. : Türkiye'de Kırsal Toprak Düzenlemeleri, 1984 Harita ve Kadastro Mühendisliği, Sayı : 48-49.

s. : 98-119.

41

(21)

ORMAN KADASTROSU

Yazan : Prof. Dr. Tahsin TOKMAXOGl,U Î.Ü. Orman Fakültesi Geodezi ve Fotogrametri Bilim Dalı

INTRODUCTION. The general area of our forest is 20.2 millim ha and it contains 26% of our couiıtry. it bas been a g?eat problem for the establishing and living of forests in areas without roads and unevenness of ground that it is so far freni build up areas. in the last years, due to insufficient of. the . capability of the General Directorship of L>and ütegjstry, this ûıstitute has not been 3ufficient for tfae cadastre of forest. Therefore, it had been arranged to raake the cadastre of forest by the General Director-ship of Forest and it had been again conttnued by this institııte. The number 2896 Iaw interested in this snbject appeared in 23.9.1933. The fast was important but accuracy was uniıinportant iu the cadastre of forest. Accuracy is very important iıı the cadastre of city and valuableagrieulture areas. Therefore, in the cadastre of forest applicated ınethod is different other methods.

TJsually, sur^'eying engineers ask a lot of questions about the cadastre of forest. I thought to publish a papor for these guestions. Pollowing paper, appeared as eonseqnently of this tfeougıhtı

Gteîş

Ormanlarraıızm genel alanı 20,2 milyon ha.dır ve ülkemizin %2& im oluş- turmaktadır. Yerleşim alanlarının çok uzağında yolsuz ve engebeli yörelerde bulunan ormanların kadastrolarının yapılması ve yaşatılması büyük bir so- run olmaktadır. Geçmiş yıllarda, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün kapasi- tesi, Orman Kadastrosunu da yüklenmeye elverişli görülmediğinden, Orman Kadastrosunun Orman Genel Müdürlüğünce yapılması kararlaştırılmış ve böy- lece de yürütülmüştür, 23.9.1983 günü çıkarılan 2896 sayılı yasada Oîrman Kadastrosunu yapma iğini Orman Genel Müdürlüğüne vermiştir. Orman Ka- dastrosunda sürat çok önemli, duyarlılık ise fazla önemli değildi. Şehir ve kıymetli tarım alanlarının kadastrosunda ise duyarlılık çok önemlidir. Bu nedenle; Orman Kadastrosunda uygulanan yöntem, diğerlerinden farklı ol-, muştur.

Çeşitli reden'erle karşılaştığımız harita mühendisleri, yapılan orman ka- dastrosu ile ilgili bir çok sorular sormaktadırlar. Bu soruların başlıcalarını yanıtlayacak şekilde bir yazı yayınlamayı faydalı buldum. Aşağıdaki yazı bu düşüncenin sonucu olarak ortaya çıktı.

42

(22)

1 — Orman Tanımı

1937 yılında çıkarılan 3116 sayılı yasaya göre (herhangi bir orman ürünü veren her yer orman) sayılıyordu. Buna göre bütün çalılıklar ve fundalıklar sıklık derecesi her ne olursa olsun, orman sayılıyordu. Bu yasa antipati uyandırdı çünkü çok geniş kapsam- lıydı.

Daha sonra çıkarılan 4785-5653-5658-6311-1744 ve 2896 sayılı yasalarla orman tanımı devamlı daraltıldı. Yapılan tanımlatın hiç biri kesin bir anlam belirtmemektedir. Bilim diyorkî ormanın tanımı yapılamaz. Bu nedenle diyoruzki, Orman tanımı bırakılmalı, hazine arazileri, büyüğünden başlanarak saptanmalı ve hazine adına, ta- puya işlemelidir.

Yürürlükteki yasalara göre; çok seyrek bir ağaçlığın, orman sayılıp sayılmayacağı belli değildir. Bazı mahkeme sayıyor, diğer- leri saymıyor. Hazine malı olan çok seyrek ağaçlık orman sayı- lırsa, köylü matem tutuyor, mera sayılırsa bayram yapıyor. Çün- kü, meralara sahip olan kimse yok. Mera köy ağasının eline kalı- yor o da istediği gibi kullanıyor.

2 — Ormanların Ülke Büyüklüğüne Göre Oram

Ormanlarımızın büyüklüğü kesin olarak bilinmemektedir, çünkü kadastrosu tamamlanmamıştır. Orman Amenajman Planlan ya- pıhrken, Orman alanları hava fotoğrafları yardımı ile çok kaba ola- rak bulunmaktadır, örneğin Orman içersinde bulunan 3 hektar- dan küçük açıklıklar, Orman sayılarak orman alanı bulunmakta- dır. Bu ve benzeri hatalardan dolayı, Orman alanı, gerçek değerin- den daha büyük bulunmuştur. Amenajman planlarına göre; Türki- ye'deki toplam orman alanı 20,2 milyon ha. dır. Kanımca gerçek alan bunun %30 eksiği kadardır yani 16,2 milyon ha. dır.

3 — Ormanların, Kullamlirhğına Göre Sınıflandırılması Ormanlarımız, kullanılışına göre; Koru ve Baltalık olmak üze- re 2 kısma ayrılmaktadır. Koru ormanlarından kerestelik tomruk ve sanayi odunu, Baltalık ormanlarından da yakacak odunu alın- maktadır. Koru ormanı da, Baltalık da, kaliteli ve kalitesiz olmak üzere 2 kısma ayrılmaktadır. Avrupa'da baltalık ormanı yoktur, hepsi Koruya dönüştürülmüştür.

43

(23)

Kaliteli kora ormanlarımız 5 milyon ha. dır geri kalan 15 milyon ha. ormanımız bakıma muhtaçtır. Aşağıdaki tablo; Roman- ya ormanlarına kıyaslandığında, ormanlarımızın ne kadar az ve- rimli olduğunu göstermektedir.

Orman alanı Yıllık verim m3/Yıl/Ha.

Ülke milyon ha. milyon m3

Romanya 5 20 4 Türkiye 20 8 0'4 Tabloda görüldüğü üzere, Romanya ormanjanndaki birim alar nın yıllık verimi bizimkinin 10 katını bulmaktadır. Batı Avrupa, ül- kelerinde bu rakkam 15 i hatta 18 i bulmaktadır.

Ormanlarımızda, Romanya'daki kadar bir teknik uygulayabil- sek, yıllık otkan üretimimiz 10 kafana yani 80 milyon m3 e çıkacak, erozyondan v@ sel. baskınlarından kurtulacağız, şehirlerimizde sn sıkıntısı çekmiyecek.

Ürettiğimiz odunun %60 ıriı yakacak olarak kullanıyoruz, Al- manya'da bu oran %5, Japcmya'da ise %1 dir.

Orman olması gerektiği halde, orman olmayan bîr çok yöre- miz var. Banlar da 20,2 milyon hektarın dışındadır.

4— Orman Mülkiyetmin Dağslımı

945 yılında çıkarılan 4785 sayılı yasa, kendiliğinden yetişmiş bütün ormanları kamulaştırmıştır. Ancak emekle yetiştirilen or- manlara dokunmamıştır. Bu uygulamanın sonucu olarak, bugünkü ormanlarımızın %09 u devlet elindedir. Ancak %1 i özel şahıslar- dadır.

945 yılında kamulaştırılan ormanların ölçüsü yapılmamıştır, ka- mulaştırma vergi kıymeti üzerinden yapılmış, ölçü halen tamamla- namamıştır. Parasını almayanların paraları da, bir.süre sonra ha- zineye irat kaydedilmiştir. Bugün bir çok mahkemede şu konu üze- rinde durulmaktadır: Dava konusu orman 945 yılında devletleştiri- len ormanlardan mı idi? Vatandaşın parasını almamış ohnası, or- manını kamulaştırmadan kurtarmamaktadır.

Kısa sürede çok sayıda orman yasası çıkmıştır, bunlarda da mülkiyetle ilgili çok sayıda madde bulunmaktadır. Sonuç olarak;

(24)

ormanla ilgili mülkiyet davaları Özel bir hukuk kolu haline gelmiş tir. Bir kaç maddeyi öğrenerek işin içinden çıkmaya olanak yol tur. Konunun içersinde bulunan bizler dahi çok zaman, karar veı mekte güçlük çekiyoruz.

Bir çek kimse Avrupa'da olduğu gibi bizde de özel orman ki rulmalıdır diyor. Doğrudur kurulmalıdır, bugünkü yasalarımızda bi engel bulunmamaktadır. Fakat; Vatandaşlarımız, "tekrar orman el mizden alınırsa" diye korkuyorlar ve uzun vadeli olan bu işe ya naşmıyorlar. Geniş çapta özeî ormanların kurulabilmesi için, başt kadastro olmak üzere, bir çok şartın yeriBe getirilmesi gereklidu Ülkemiz bugün bu şartların çok «zağımda bulunmaktadır.

5 — Orman Kadastro Mevzuatının Gelişmesi

,937 yılında çıkarılan 3116 sayılı ilk orman yasası orman sınır larının 5 yıl içersinde ölçülmesini istemiştir. Bu ölçünün adınad

"Orman Tahditi" denilmiştir. Yasanın bu isteğini yerine getirebilme]

için en süratli ölçü yönteminin uygulanması kararlaştırılmış ve "Bi Nokta Atlıyarak Pusla ile Poligonsal Ölçme" yöntemi uygulanmış tır. Yapılan ölçülere göre de 1/10 000 ölçekli haritalar çizilmiştii

"Orman Tahdit Haritası'' denilen bu haritalara ormam sınırları, ya puan ölçülere göre, dere, yol, bina ve benzerlerini gösteren çizgile:

de göz karan ile çizilmiştir. Bu haritalara, harita mı yoksa krok mi denilmesi gerektiği tartışılmaktadır.

Orman Tahdit Haritasını araziye aplike ederek, herhangi bi:

anlaşmazlığı çözümlemeye çalışan bir çok kimse, bu haritadan aç ve uzaklık alarak araziye uygulamakta ve çok hatalı sonuçlara var maktadır. Örneğin, dere ile orman sınırı arasındaki uzaklığı alaral araziye uygulamaktadırlar. Derenin haritaya göz kararı ile çizildi ği düşünülürse, aplikasyonun da hatalı olduğu sonucuna varılır.

Orman Tahdidine ait ölçü tutanakları harita ile birlikte Tapı Dairelerine verilmiş ve tapuya yazılmıştır. Bu tutanaklardaki değer terin araziye aplike edilmesi gerekir. Orman sınır noktalarının yer.

lerini belirliyen komisyon çalışmasına ait tutanaklanda vardır, Bı tutanaklarında alınarak okunması gerekir. Orman Tahdit Haritası aplikasyon yapacak kişiye çok- kaba bir fikfo* vermeye yarar. Bu ha>

ritadan asla acı ve mesafe alınmamalıdır.

1937 yılında başlayan Orman Tahdit çalışmaları ıgenellikle yavaş- layarak, bazende politikacılar tarafından tamamı ile durdurularak

(25)

1Ö62 yılına kadar sürdürülmüştür. Dikilen sımr taşlan genellikle .ko- runamamıştır. Orman şuurları daima sinir yakınındaki bir değişmez noktaya örneğin bir minareye, çeşmeye, bina köşesine, dere kavşa- ğına ve benzerlerine bağlanmıştır. Bugün bu noktalardan başlana- rak aplikasyon yapma olanağı vardır.

1963 yılında Orman Tahdit Çalışmalarının çok yavaş yürüdüğü, hızlandırılmasının zorunlu olduğu düşünülerek, fotogrametrik yön- teme geçilmesi kararlaştırılmış, fakat fotogrametrik yöntemin na- sıl yapılacağı uzun tartışma konusu olmuştur. Uygulamada çalışan bir kaç arkadaş, arazide saptanan orman sınır noktasının, hava fo- toğraflarma el ile konulmasının, sonrada bu fotoğraflardan harita çizilmesinin yeterli olacağını savunmuştur. Fakülte olarak biz bu görüşe karşı çıktık, fakat düşüncemM kabul ettiremedik 963 yılın- dan sonra, uzunca bir süre "El ile Fotoğraflara Nokta Koyma Yön- temi" uygulandı. Bu şekilde yapılan orman kadastrosunda, aplikas- yon olanağı eskisinden daha zordur. Çünkü aplike edilecek herhan- gi bir değer yoktur. Haritayı yapanlar teodolit veya pusla kullan- mamışlardır. 1/25 000 ölçekli askeri harita 1/10 000 lige büyütülmüş, fotoğraflardaki çizgiler de İÜ. derece bu fotogrametrî aleti ile üze- rine aktarılmıştır.

"El île Fotoğraflara Nokta Koyma Yöntemi" kısa ismi ile "Del- gi Metodu" 980 yılına kadar uygulandı, fakültece yaptığımız karşı çıkışlar dikkate alınmadı. Tapu Daireleri de bu şekilde yapılan ha- ritaları, kadastral harita olarak kabul etti ve tapusunu verdi. Bu şekilde çalışılmasına rağmen, Türkiye'nin Orman Kadastrosu tamam- lanamadı.

980 li yıllarda, Orman sınırlarının nirengiye bağlı poligonlarla ölçülmesi ve her noktanın koordinatlarının hesaplanması karara bağ- landı. Harita Genel Komutanlığı ile yapılan bir anlaşma gereğince de, ormanların 1/5 000 ölçekli Ortofoto haritaları yapılmakta ve Or- man Kadastro Komisyonlarına verilmektedir. Komisyonlar Ortof oto Haritayı altlık olarak kullanmakta, koordinatlarını hesapladıkları orman sınır noktalarım, bu haritalar üzerine, koordinatlarına göre işlemektedirler. Ortofoto haritalar ağaç cinslerini ve yayılış şekil- lerini de çok iyi bir şekilde göstermektedirler. Avrupa ülkelerinde de ormanların Ortofoto haritaları yapılmakta ve her çeşit ormancılık işinde kullanılmaktadır. Geç olmakla birlikte, biz de İm yola girmiş bulunmaktayız.

(26)

Hukuki kıymeti olan orman sınırları, arazide belli değildir. Bu nedenle hava fotoğraflarında da görülmemektedir. Orman Kadast- rosunun zor olan kısmı, hukuki kıymeti olan Orman smınnı ara- zide bulmak ve belirgin bale getirmektir. Diğer işler; yani ölçü, gizim gibi işler, süratli yapılabilmektedir. îkinci zorluk da dikilen sınır taşlarının korunması ve yok edilenlerin yenilenmesidir, yani kadastronun yaratılmasıdır. Ne yazıkkî orman köylülerimiz sunr noktalarınım kısa zamanda yok etmektedir. Yenilerinin dikilmesi bir hayli zor olmaktadır.

G — Makiliklerin ve Fundalıkların Tanjmlannıası

Türkiye'de ağaç isimleri, ilden ile ve yöreden yöreye çok değiş- mektedir. Örneğin İstanbul'da gürgen denilen ağaca, Bolu'da ka- yın denilmektedir. Aynı şekilde ağaççıkların ve çalıların isimleri de ilden ile çok değişmektedir. Bu nedenle, Ankara'da hazırlanan bir yasanın veya genelgenin illerimizdeki yorumu § ok f arklı olmaktadır.

Ağaç ve ağaççık isimleri, ilden ile değiştiği gibi, Ormancılıkla ilgili terimlerin anlamları da değişmektedir. Maki ve Fundalık sözlerinin anlamı, ormancılık eğitimi görmemiş kişilere bırakılırsa çok farklı kararlar ortaya çıkmaktadır, örneğin genç çam fidanları, maki, funda veya çalı sayılabilmektedir.

Kargaşayı önlemek amacı ile, Ormancılık, Tarım ve Botanik eği- timi yapılan kurumlarda, bütün bitkilerin latînce isimleri kullanıl- maktadır. Ağaçların Türkçe isimlerinin ne obuası gerektiği de Or- man fakültemizde kararlaştırılmıştır, fakat bu isimleri halka öğ- retme olanağı bulunamamıştır. Ormanla ilgili raporlarda, Türkçe isimlerin yanına latinceleride yazılmaktadır. Orman yasalarına oy veren veya karşı çıkan milletvekilleri, bu isimlerin anlamlarını ge- nellikle bilmemektedirler.

örneğin; "Erica ve caluna cinsleri maki sayılmakta, diğer bit- kiler sayılmamaktadır" denildiğinde, Erica ve Caluttayı tammıyan- lar, hiç bir şey anlamamaktadır. Ne yazıkki Erica ve Caluna ile hiç ilgisi olmayan bitkilere örseğin meşe fidanlarına maki diyen ve bu sebeple de, mülkiyetin değişmesine sebep olan, bilirkişi rapor- larına rastlanmaktadır. Bu rapora göre araziyi eline geçiren kişi, meşe fidanlarını yok etmekte ve yerlerini tarlaya dönüştürmektedir.

,: Emekle dikilen fidanlar, sıra ile dikildiklerinden kolaylıkla ta- nınmaktadırlar. Fakat doğal olarak yetişen, yani ağaçlardan dökü-

.47

(27)

len tohumlarla kendiliğinden yetişen fidanlar, sıra ve dizi halinde ye- tişmemektedir, insan saçı gibi karışık ve sık bir şekilde yetişmek- tedir, aralarında çalılar da bulunmaktadır. Doğal olarak yetişen bu fidanları, koruyarak büyütmek gerekir, çünkü önemli bir doğal kay- naktır. Ne yasakM bu şekilde yetişen fidanların, funda veya mald kabiL edilerek, söküldüğü, yerlerinin de kaaaldığı ülkemizde çok görülmektedir.

Özet olarak ; maki ve fundanın ne olduğunu bir kaç tümce ile açıklamaya olanak yoktur, Ormancılık eğitimini igerekli kılmaktadır.

? — Orman Tanımının Gelişmesi

Yukarda belirtildiği üzere, orman tanımı zamanla çok değişti- rilmiştir. Maki ve fundalıklar evvelce Orman sayılırken daha sonra sayılmaz olmuştur. Orman tanımının çok değiştirilmesi, bir çok hu- kuksal sorunun da ortaya çıkmasına neden olmuştur. Hukukçular, mahkeme kararları hazineyi muhkemedir, zamanla değiştirilemez di- yorlar. Bir ye riçin mahkeme, ormandır demişse bu karar sonsuza dek kalacaktır, bütün ağaçları yansa da o yer gene ormandır.

Yan yana duran 2 çalılıktan birine eski yasa uygulanmış orman- dır denilmiş ikincisine de yeni yasa uygulanmış ve orman değildir denilmiş olabiliyor. Böyle durumlarla çok karşılaşıyoruz. Orman ta- nımının değiştirilmesi bu durumların ortaya çıkmasına sebep oluyor.

Ormanın, makinin, fundanın ve bunlara benzeyen daha bir çok terimin tanımlanmasmdaki kargaşalıklar nedeni ile; Yargıtay, Orman davalarında sadece Orman mühendislerinin bilirkişilik yapmasını ka- rara bağlamıştır. Ziraatçıların dahi yapmasını istemiyor.

Evvelce ölçülmüş bir orman sınırının aplikasyonunda dahi, Yar- gıtay sadece Orman mühendislerinin bilirkişilik yapmasını istiyor.

Çünkü sadece açı ve mesafelerin aplikasyonu ile kalınmıyacak, bitki örtüsü de dikkate alınacaktır. Eski ölçüler pusla ile yapıldığından, sadece açı ve mesafelere bağlanılarak yapılan aplikasyon yanıltıcı olmaktadır. Aynı yerde, aynı semt açısı ve mesafeler bîr kaç defa aplike edildiğinde çok farkh sınırlar bulunmaktadır. Doğal olan bu durum nedeni ile, sadece aplikasyona bağlanmamak, bitki örtüsünü de dikkate almak gerekmektedir.

Orman sınırları evvelce teodolitle ölçülseydi, bu gün aplikasyon işlerimiz daha kolay ve daha sağlıklı olurdu. Ne yazıkM böyle ya- pılmamıştır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bugün bir bölge merkezinin yürütmek için beşeri bilimlerde, mimaride, mühendis- likte, spesyalist yüksek nitelikli insanlardan teşekkül eden bir ekibe ihtiyaç vardır.. Bü-

Eğer bu doktora tezimizle hiç olmazsa ortaçağ Türk - İslâm hastahanelerinin mi- marî ve tıp tarihindeki ehemmiyetini akset- tirebildiisek bizim için ne

10 Beygir Gücünden yüksek güç ve/veya 5.500 kg’dan büyük kütleli olmak üzere her boyut, tip ve malzemede imal edilmiş Büyük Pompa Adetleri 71-100 Adet. 10 Beygir

lardan bulunanlardan daha iyidir. Bazı ön ilişkiler verildiğinde, belli işler diğerleri başlatılmadan önce tamamlanması gerekli olan, problem sınıfları için özel teknikler

Fakat burada önemli olan geri kalan virüs miktarıdır Söz konusu süreler sonunda başlangıçtaki virüs sayısının ancak , oranındaki kısmı kalabilmektedir Enfeksiyon

Bu çalışmada, Türkiye genelinde günlük meteorolojik veriler kullanılarak, yapay sinir ağları (YSA) ve dalgacık dönüşümü metotlarıyla günlük yağış

•η g ’ye organik verim veya motorun iyilik derecesi denir. Bu verim gerçek motor çevrim veriminin teorik çevrim verimine ne oranda yaklaştığımızı gösterir... Yıldız

taşeron. Bir projenin tamamını yapmayı üstlenen ana yükleniciden işin belirli parçalarını onunla ayrı bir sözleşme yaparak tamamlamayı üstlenen malzeme ya da