• Sonuç bulunamadı

İş sağlığı ve güvenliği bakımından geri dönüşüm yaklaşımları: pestisit ve kimyasal gübre zararını en aza indirmede kompost gübre ve solucan gübresi üretiminde iyi örnekler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İş sağlığı ve güvenliği bakımından geri dönüşüm yaklaşımları: pestisit ve kimyasal gübre zararını en aza indirmede kompost gübre ve solucan gübresi üretiminde iyi örnekler"

Copied!
86
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ BAKIMINDAN GERİ DÖNÜŞÜM YAKLAŞIMLARI: PESTİSİT VE KİMYASAL GÜBRE ZARARINI

EN AZA İNDİRMEDE KOMPOST GÜBRE VE SOLUCAN GÜBRESİ ÜRETİMİNDE İYİ ÖRNEKLER

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Nazmi CEMALOĞLU

Tez Danışmanı Prof. Dr. Osman ÇAKMAK

İSTANBUL – 2021

(2)
(3)

T.C.

İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ BAKIMINDAN GERİ DÖNÜŞÜM YAKLAŞIMLARI: PESTİSİT VE KİMYASAL GÜBRE ZARARINI

EN AZA İNDİRMEDE KOMPOST GÜBRE VE SOLUCAN GÜBRESİ ÜRETİMİNDE İYİ ÖRNEKLER

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Nazmi CEMALOĞLU

Tez Danışmanı Prof. Dr. Osman ÇAKMAK

İSTANBUL – 2021

(4)

BEYAN

T.C. İstanbul Rumeli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü bünyesinde bulunan Tez Yazım kılavuzu yazım kurallarına uygun olarak hazırladığım bu Tez içindeki tüm veri, bilgi ve dokümanların doğru ve tam olduğunu, akademik etik ve ahlak kurallarına uygun bir şekilde elde edildiğini belirtirim. Lisansüstü Tez Yazım çalışmasında kullandığım verilerde herhangi bir değişiklik yapmadığımı ve çalışmanın özgün olduğunu bildiririm.

Aynı zamanda bu çalışmanın özünde olmayan tüm materyal ve sonuçları tam olarak aktardığımı ve yararlandığım bütün kaynakları atıf yaparak belirttiğimi ve bu Lisansüstü Tez Yazım sırasında patent ve telif haklarının ihlal edici bir davranışımın olmadığını belirtir; aksi bir durumda aleyhime doğabilecek tüm hak kayıplarını kabullendiğimi beyan ederim.

Etik Kurulu onayına ihtiyaç bulunmaktadır.

Etik Kurul onayına ihtiyaç bulunmamaktadır.

…../…../……..

NAZMİ CEMALOĞLU İMZA

(5)

ÖZET

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ BAKIMINDAN GERİ DÖNÜŞÜM YAKLAŞIMLARI:

PESTİSİT VE KİMYASAL GÜBRE ZARARINI EN AZA İNDİRMEDE KOMPOST GÜBRE VE SOLUCAN GÜBRESİ ÜRETİMİNDE İYİ ÖRNEKLER

NAZMİ CEMALOĞLU T.C. İstanbul Rumeli Üniversitesi

Lisansüstü Eğitim Enstitüsü İş Sağlığı ve Güvenliği Anabilim Dalı Tez Danışmanı: Prof. Dr. Osman ÇAKMAK

Tarımda pestisit ve kimyasal gübre kullanımından doğan zararlara sadece tarım çalışanları değil, çevre-eko sistem (tüm hayvan ve bitkiler) ve gıdalar da maruz kalmaktadır. İnsanlar ise pestisit ve kimyasal gübre ile doğallığı kaybolan gıdaları yiyerek maruziyeti dolaylı olarak yaşamaktadır. Kronik hastalıkların yaygınlaşmasının en önemli bir kaynağı yaygın pestisit ve kimyasal gübre kullanımı teşkil etmektedir. Bu tez çalışmasında, tarımda zirai ilaç ve suni gübre kullanımı ile ortaya çıkan problemleri kaynağında çözecek bir çözüm yolu önerilmektedir.

Problem, kimyasal risk etmenleri çerçevesinde ele alınmakta ve iş sağlığı ve güvenliği problemi olarak görülmektedir. Konu hem tarım çalışanları, hem de çevre sağlığı (başta mikroorganizmalar olmak üzere ekosistemi teşkil eden tüm bitki hayvanlar), genel halk sağlığı ve gıda sağlığı açısından tartışılmaktadır. Ayrıca konu atık problemi-sıfır atık; geri dönüşüm yolu ile biyolojik atıkların değerlendirilmesi çerçevesinde ele alınmıştır.

Bu çalışmada, çevrenin ve genel insan sağlığının korunmasında etkin ve doğru geri dönüşüm metodunun biyolojik atıkların vermikompost yolu ile mikrobiyal gübreye dönüştürülmesi olduğu tezi ispatlanmaya çalışılmıştır. Dünyada hızla yayıldığı halde vermikompost uygulaması, ülkemizde gerekli rağbeti görmemektedir. Bu çalışmada hem vermikompost uygulamasının çevre ve doğal hayat için önemi ele alınmakta hem de ülkemizde yaygınlaşmasının önündeki engeller ve çözüm yolları birlikte tartışılmaktadır. Vermikompost uygulamasında mikrobiyal unsurlar ve enzimler bir toprak düzenleyici olarak çalışmaktadır. Bu yüzden mikrobiyal gübre olarak vermikompost uygulamaları, zirai ilaç (pestisit) ve kimyasal gübrelerle bozulan

(6)

toprağın humus ve organik değerini yerine getirecek etkili bir çözüm yolu sunmaktadır. Bu çalışmada iki firmanın örnek uygulamaları ve gözlemleri esas alınarak ve bunun yanında literatür çalışmaları dikkate alınmak suretiyle ülkemizdeki yanlış uygulamalar değerlendirilmektedir. Yine bu çalışmada, vermikost uygulamalarının pestisit ve kimyasal kimya zararlarına maruz tarım çalışanların sağlığı yanında genel halk sağlığını (yaygın kronik hastalıklar) korumada anahtar rolüne dikkat çekilmiştir. Vermikompost kullanımının yaygınlaştırılması için iyi örneklerin tanıtılmasının gereği ve önemi üzerinde durulmuş; bu bağlamda bilimsel temellere ve doğru tecrübelere dayalı üretim yapan Cumhuriyet Üniversitesi (Sivas) ve Yeşil Vadi Üretim Tesislerindeki (Tekirdağ –Kapaklı) iyi örnekler üzerinden konu anlatılmıştır. Doğru uygulamalara dair örnekler literatür verileri ile desteklenirken;

yanlış uygulamalar ve yanılgılar literatür çalışmaları bilgileri ışığında gözden geçirilmiştir.

Hem doğal gübre üretiminin hem de biyolojik atıkların geri kazanım uygulamalarının yaygınlaşmasının önündeki engellere karşı çözüm olarak, örnek ve doğru uygulamaların tanıtılmasının önemi dile getirilmiştir. Ayrıca yanılgı ve yanlış uygulamalardan kurtulmak için konunun bilimsel platformlarda ele alınmasının önemine dikkat çekilmiştir. Diğer yandan kanuni mevzuatın mikrobiyal gübre üreticisi ve kullanıcısını destekleyecek şekilde değiştirilmesi gerekliliği üzerinde durulmuştur.

Bunların yanısıra üretici ve kullanıcıların gübre ve pestisit satışını rant haline getiren çevrelerin baskısından korunmasının gereği hatırlatılmıştır. Hepsinden daha önemlisi çevre bilinci, doğal üretim ve sağlık kavramının toplumda yaygınlaşması için daha konuların ana okul ve ilkokul müfredatlarında öğrenilecek ve içselleştirilecek şekilde ele alınması gerekliliğine dikkat çekilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Meslek hastalıkları, Halk sağlığı, Geri dönüşüm, pestisit, solucan gübresi, vermikost, organik tarım, kimyasal gübre

(7)

ABSTRACT

RECYCLING APPROACHES IN TERMS OF OCCUPATIONAL HEALTH AND SAFETY: GOOD EXAMPLES IN COMPOSTING FERTILIZER AND WORM

FERTILIZER PRODUCTION TO MINIMIZE PESTICIDE AND CHEMICAL FERTILIZER DAMAGE

NAZMİ CEMALOGLU T.C. İstanbul Rumeli Üniversitesi

Graduate Education Institute

Department of Occupational Health and Safety Supervisor: Prof. Dr. Osman CAKMAK

Not only the agriculture workers but also the environment-ecosystem (all animals and plants) and foods get exposed to harmful effects resulting from the use of pesticides and chemical fertilizers in agriculture. On the other hand, humans get indirect exposure to them by consuming foods that lost their organic value because of pesticides and chemical fertilizers. One of the main reasons why chronic illnesses became widespread is the extensive use of pesticides and chemical fertilizers. In this study, a solution that will solve the root of the problems caused by the use of pesticides and artificial fertilizers in agriculture is proposed. The problem is tackled in the frame of chemical risk factors and as a concern of occupational health and safety. The subject is discussed in terms not only of agricultural workers but also environmental health (from microorganisms to plant, animals, and etc), general public health, and food safety.

In this study, the thesis that vermicompost is the most appropriate and accurate method in making use of the biological disposes of, and protecting nature was tackled. In addition, the obstacles to the generalization of this practice in Turkey were discussed. It was highlighted that vermicompost application for fertilizer is an option for an effective solution of bringing the humus and organic value of the soil distorted through agricultural pesticides and chemical fertilizers, and it was shown, with the help of sample implementations and literature, that it is a microbial and enzymatic solution for preserving the natural habitat and soil reclamation. Another pointed-out issue was the key role of vermicompost implementation in protecting

(8)

public health safety besides that of agricultural workers exposed to pesticides and chemical fertilizers. The significance of promoting the best samples for generalizing the vermicompost use was emphasized, in which context, some positive samples at Yesil Vadi production plant (Tekirdağ-Kapaklı) and Cumhuriyet University (Sivas), which does production activities on a scientific basis and true experiences, were framed. While those accurate implementation samples were supported by the literature, incorrect and erroneous ones were reviewed in the light of literature works. The importance of promoting the sample and accurate practices was uttered as a solution against the obstacles to the generalization of the recycling practices of biologic wastes as well as organic fertilizers.

Furthermore, it was remarked that it is important to tackle the issue on the scientific platforms for getting rid of the erroneous and incorrect practices. On the other hand, the necessity to change legal regulation supporting the user and manufacturer of microbial fertilizers was stressed. Besides, the need to protect producers and users from the pressure of the environments which make the sales of fertilizers and pesticides income is reminded. Above all, it was pointed out that in order for the concept of environmental awareness, natural production, and health to become widespread in society, the subjects should be dealt with in a way that they can be learned and internalized in the curriculum of kindergarten and primary school.

Keywords: Occupational diseases, Public health, Recycling, pesticide, worm manure, vermicost, organic agriculture, chemical fertilizer.

(9)

İÇİNDEKİLER İÇ KAPAK

BEYAN

ÖZET I

ABSTRACT III

İÇİNDEKİLER V

KISALTMALAR VII

TABLOLAR LİSTESİ VIII

ŞEKİLLER LİSTESİ IX

RESİMLER LİSTESİ X

EKLER LİSTESİ XI

ÖNSÖZ XII

1.GİRİŞ 1

1.1. ÇALIŞMANIN AMACI VE ÇERÇEVESİ 1

1.1.1.Çalışmanın Amacı 3

1.1.2. Çalışmanın Kuramsal Çerçevesi ve Önemi 4

İKİNCİ BÖLÜM LİTERATÜR

2.1. TOPRAĞIN VE DOĞAL YAŞAMIN (EKOSİSTEMİN) İKİ DÜŞMANI:

PESTİSİT VE KİMYASAL GÜBRELER 8

2.1.1. Pestisit Kalıntısı ve Tolerans 9

2.1.2. Kimyasal Gübreler ve Çevre Kirliliği 14 2.2. TOPRAĞIN ORGANİK MADDESİ VE TOPRAK SORUNLARINA

GENEL BAKIŞ 15

2.3. TOPRAK VE CANLILIK 21

2.4. ORGANİK ATIKLARIN GERİ DÖNÜŞÜMÜ 24

2.5. TÜRKİYE’DE TARIMSAL ATIKLARDAN KOMPOST ÜRETİMİ 25

2.6. TOPRAK ISLAHINDA KOMPOST VE VERMİKOMPOST 26

(10)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM MATERYAL VE METOT

3.1. VERMİKOMPOST ÜRETİMİNDE DOĞRULAR VE YANLIŞLAR 30

3.1.1. Tesis Kurulumunda Hatalar 31

3.1.2. Vermikost Hazırlanmasında Süreler ile İlgili Hatalı Uygulamalar 32 3.1.3. Mamanın Doğru Hazırlanmasında Yapılan Hatalar 32

3.1.4. C:N Oranı Üzerine Hatalar 34

3.1.5. Sıcaklığın Ayarlanmasında Yapılan Hatalar 34

3.1.6. Solucanları Strese Sokan Davranışlar 34

3.1.7. Standart Kaliteli Ürün Eldesinde Dikkat Edilmesi Gerekenler 35 3.1.8. Kurutma Aşamasında Dikkat Edilmesi Gerekenler 36 3.2. YEŞİL VADİ SOLUCAN GÜBRESİ ÜRETİM TESİSLERİ GÖZLEMLERİ 37 3.2.1. Domates ve Kabakta Pestisit Kalıntısı Ölçümü 39

3.2.2. Şeftalide Pestisit Kalıntı Ölçümü 41

3.2.3. Solucan Gübresi Üretiminde Bir Yanlış Uygulama Örneği 43 3.2.4. Köylerde ve Kırsal Kesimde Solucan Gübresi Üretimi İçin

Uygulama Örneği 43

3.3. SİVAS ORGANİK SOLUCAN GÜBRESİ A.Ş (SORTAŞ) ÜRETİM

TESİSLERİ 44

3.3.1. SORTAŞ Solucan Gübresi Üretim Tesisleri 44 3.3.2. SORTAŞ Solucan Gübresi Üretim Tesislerinde Özgün

Uygulamalar ve Öneriler 45

4. SONUÇ VE ÖNERİLER 49

4.1. TARIM ÇALIŞANLARINI KORUMAK İÇİN ORGANİK TARIM VE

DOĞAL GÜBRE 50

4.2. OKULLARDA “TOPRAK” BİLİMİ EĞİTİMİ 52

4.3. ÇÖZÜM ÖNERİSİ: ORGANİK TARIM 55

KAYNAKLAR 58

EKLER A-1

(11)

KISALTMALAR OSHA : ABD İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ DAİRESİ KKD : KİŞİSEL KORUYUCU DONANIM

% : YÜZDE

LD50 : ÖLÜMCÜL DOZ ppm : MİLYONDA BİR BİRİM MRL : MAKSİMUM KALINTI LİMİTİ WHO : DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ cc : SANTİMETRE KÜP

GAP : GÜNEYDOĞU ANADOLU PROJESİ RASSF : AVRUPA BİRLİĞİ HIZLI ALARM SİSTEMİ pH : ASİTLİK VE BAZLIK DERECESİ

YSÜ : YENİ SANAYİLEŞEN ÜLKELER : METRE KARE

kg : KİLO GRAM C : KARBON N : AZOT

S : KÜKÜRT

P : FOSFOR

Fe : DEMİR

TOM : TOPRAK ORGANİK MADDESİ β : BETA

spp : ALT TÜR

> : BÜYÜKTÜR A.Ş. : ANONİM ŞİRKETİ

mg/kg : MİLİGRAM BÖLÜ KİLOGRAM

oC : DERECE SANTİGRAT mg/L : MİLİGRAM LİTRE K2O : POTASYUM OKSİT P2O5 : FOSFORPENTAOKSİT KOH : POTASYUM HİDROKSİT

QuEChERS: HIZLI, KOLAY, UCUZ, SAĞLAM VE GÜVENİLİR AOAC : ANALİZ METODLARI YAYIN KURULUŞU

LC-MS : SIVI KROMATOGRAFİ-KÜTLE SPEKTROMETRİSİ A.g.e. : ADI GEÇEN ESER

A.g.m. : ADI GEÇEN MAKALE

(12)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo-1 Çalışmaya esas olan konular ve kazanımları 4 Tablo-2 Tarım ve Orman Bakanlığı’nın “yasaklı listesinde” yer alan pestisitler 12 Tablo-3 Topraktaki mikroorganizma varlığı32 20 Tablo-4 Topraklarda ortalama mikroorganizma sayıları33 20 Tablo-5 Yeşil Vadi Solucan Tesisleri üretilen solucan gübresine ait analiz

sonucu (Bakınız: Ek-1) 39

Tablo-6 Domateste pestisit kalıntı değerleri 41 Tablo-7 Kabakta pestisit kalıntı değerleri 41 Tablo-8 Şeftalide pestisit kalıntı değerleri 42 Tablo-9 Kimyasal tarım ile organik tarım uygulaması arasındaki genel

farklılıklar 51

Tablo-10 Organik gübre (vermikompost-solucan gübresi) ile tarım sorunlarını

kaynağında çözüm ve yaygın kazanımlar 56

(13)

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil-1 Risk kontrol hiyerarşisi (OSHA) 1

Şekil-2 İş Sağlığı ve Güvenliği yönü ile risk kontrol hiyerarşisi aşamaları 3 Şekil-3 Pestisitlerin doğadaki hareketleri (Güler ve Çobanoğlu, 1997 s.14) 10 Şekil-4 Toprak besin ağı canlı dinamikliliği ve nitrifikasyon25 16 Şekil-5 Toprak özellikleri açısından organik madde etkileri27 18

Şekil-6 Makro-Mikro topraktaki canlılar28 18

Şekil-7 Toprak’daki mikrofauna ve mesofaunası29 19

Şekil-8 Toprağın mikro florası30 19

Şekil-9 Toprağın görünmeyen canlıları bakteriler31 19

Şekil-10 İyi bir toprağın yapısı36 22

Şekil-11 Türkiye tarım topraklarında organik madde içeriği dağılımı38 23 Şekil-12 Türkiye topraklarında TOM dağılımı40 24 Şekil-13 Kompostlama işlemi giren ve çıkan ürünler 27

(14)

RESİMLER LİSTESİ

Resim-1 Gerçek bir sıvı solucan gübre görüntüsü 38

Resim-2 Sahte sıvı solucan gübre görüntüsü 38

Resim-3 Sıvı kromatografi-kütle spektrometresi (LC-MS, Marka: Shimadzu Model: LCMS-8050, altta) ve gaz kromatografi kütle spektrometresi (GC-MS, Marka: Shimadzu, Model: GCMS QP2010 ultra üstte) cihazları (Tokat

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Merkez Araştırma Laboratuvarı)72 40 Resim-4 Şehir arıtma çamurundan elde edilen solucan gübresinden bir görüntü 45 Resim- 5 Açık alana kurulmuş sıralar metodu ile MAMA üretimi ürün aralıklarla

aktarılmaktadır 46

Resim-6 Sürekli akış sistemlerinin kullanıldığı vermikompost üretim tesisi

(SORTAŞ) 47

Resim-7 Sürekli akış sistemlerinin kullanıldığı vermikompost üründe solucanlar 47

Resim-8 Isıl işlem fırını 48

(15)

EKLER LİSTESİ

EK-1 Yeşil Vadi Solucan Gübresi AnalizSonuçları A-1

EK-2 Kabakta Pestisit Analiz Belgesi B-1

EK-3 Domateste Pestisit Analiz Belgesi C-1

(16)

ÖN SÖZ

Pestisit kullanımının ve kimyasal gübre kullanımının sadece tarım çalışanları için değil, tarım ürünlerini kullanan herkes için tehdit olduğuna dair sonuçlar bulunmaktadır. Bu Yüksek Lisans Tezi kapsamında gerçekleştirilen çalışmalarda tarım çalışanlarını pestisit ve kimyasal gübre maruziyetlerine karşı koruyan genel bir yaklaşım ve çözüm sunulmaktadır. Halen tarım alanında çalışan bir ziraat mühendisi (Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bahçe Bitkileri Bölümü, 2014) olmam sebebiyle böyle bir konuda çalışmak şans oldu. Ancak ne var ki bu çalışmalar COVİD 19 tedbirlerinin yoğun uygulamalarının hakim olduğu döneme rastladığı için bazı aktivitelerde kısıtlama oldu. Bu sebeple, planlanan bazı deneme ve uygulamalarda sınırlama ortaya çıktı. Çoğu uygulama ve denemeleri benim yerime danışman hocam Prof. Dr. Osman Çakmak gerçekleştirdi. Danışman hocam, her iki tesise birkaç defa ziyaretlerde bulundu. Deneme ve gözlemleri yerinde izledi. Bu amaçla, tez yöneticisi Osman Çakmak birkaç defa Yeşil Vadi Üretim tesislerini (Kapaklı Tekirdağ), iki defa da Uğur Tutar ile görüşme yapmak üzere Cumhuriyet Üniversitesi Gübre üretim tesislerini (SORTAŞ, Sivas) ziyarette bulundu. Bunun yanında, kendi çalıştığım seralarda (Aydıncık- Mersin) Yeşil Vadi Gübre Tesislerinde üretilen sıvı solucan gübrelerini deneme ve olumlu sonuçlarını gözlemleme fırsatım oldu.

Yeşil Vadi Solucan Gübresi Tesisi Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Mehmet GÖK ve Cumhuriyet Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Sayın hocam Doç. Dr.

Uğur TUTAR’a katkı ve desteklerinden dolayı teşekkür ederiz.

Bu çalışma tarım çalışanlarına yönelik özelde iş güvenliği kimyasal ve biyolojik risk etmenlerine çözüm arayışına cevap olarak doğdu. Aynı zamanda tarım ve çevre, geri dönüşüm ve sıfır atık, toprak ve gıda, halk sağlığı ve kronik hastalıklar konularını içine alan geniş yaygın etkisi olan önemli araştırma alanı olduğuna inanıyoruz.

Bu çalışmamızla, toprağa/çevreye ve gıdalara doğallığı tekrar getirecek etkili bir çözüm yolunun doğal gübre (özellikle vermikompost) uygulaması olduğu hususunda bir yol haritası ve bir kaynak sunulduğu kanaatındayız.

Nazmi Cemaloğlu

(17)

1.GİRİŞ

1. 1. ÇALIŞMANIN AMACI VE ÇERÇEVESİ

Risk kontrol hiyerarşisi, risklerin azaltılması için tehlikelerin kontrol edilebileceği yolları sıralayarak çalışma ortamında sağlık ve güvenlik şartlarının sağlanmasını amaçlar. Amaç daha güvenli yöntemi bulmak risk ve tehlikelerin asgari seviyeye indirilmesidir. Risk ve tehlikeleri kaynağında yok edecek ve tehlikeleri bertaraf edecek tedbirlerin alınması en temel ve asıl çözüm yoludur. Riski doğuran unsurlar ve çalışma usül ve metotları ortadan kaldırılırsa riskler de bertaraf edilmiş olacaktır.

Şekil-1 Risk Kontrol Hiyerarşisi (OSHA)

Risk kontrol hiyerarşisi OSHA’ya (İş sağlığı ve güvenliği Ajansı- ABD) göre Şekil-1’de de görüldüğü gibi 5 adımda incelenmektedir. Ancak genelde ayırma (izolasyon) yöntemi de ilave edilerek bu hiyerarşi 6’ya çıkarılmaktadır.

1.Ortadan Kaldırma 2. Yerine Koyma/ikame 3.Ayırma/tecrit/izolasyon 4. Mühendislik Yöntemleri 5.İdari Kontroller

6.Kişisel Koruyucu Donanımı Kullanımı ÇOK ETKİN

AZ ETKİN

(18)

Riski ortadan kaldırma adımı her zaman uygulanabilir veya mümkün olamaz.

İkinci olarak ikame-yerine koyma basamağı mevcut durumdan daha az tehlikeli yöntemin bulunmasını ifade etmektedir. Mevcut tehlikeli ve risk taşıyan uygulamanın daha az tehlikelisi ile yer değiştirilmesi adımıdır. İkame yönteminin mümkün olmadığı durumlarda üçüncü sırada kişiyi tehlikeden tecrit edecek çözümler bulunabilirse kişi tehlikeden uzaklaştırılmış/ayrılmış olmaktadır.

İzolasyon ya da tecrit yöntemi ile riske maruz kişi tehlike kaynağından uzaklaştırılır. Ayrıma işlemi tehlikeyi kuşatma yoluyla sağlanabilir. Bu yöntemler, tehlikeyi “içeri” ve işçiyi “dışarı” (veya tersi) tutmayı amaçlar. Mesela gürültü çıkaran ekipmanın etrafı ses azaltıcı mahfaza ile kuşatılır. Böylece çalışanlar yüksek gürültü risklerinden korunmuş olur.

Dördüncü olarak mühendislik kontrolleri uygulamasında teknik çözümler ile tehlike çalışanlardan uzaklaştırılmaktadır. Alınan tedbirlerle tehlike ortadan kaldırılamadı, yahut da izole edilemediyse bir sonraki adımda düşünülmesi gereken en iyi yaklaşım mühendislik kontrollerini devreye sokmaktır. Kullanılan ekipman veya işlemin tasarımında ve düzeninde değişiklikler yapılır. Her ne kadar mühendislik kontrolleri pahalı bir çözüm yolu olsa da, uzun vadede avantaj sağlar.

Toz ve gaz tehlikelerine karşı bir temel mühendislik kontrol uygulaması havalandırmadır. Genel havalandırma ile hava temizliğinin sağlanmadığı ortamlarda cebri havalandırma sistemlerini kullanarak, havadaki zararlı toz ve gazların ortamdan uzaklaştırılmaktadır.

Mühendislik kontrollerinin arkasından hiyerarşik sırada idari kontroller gelmektedir. Bu kademede bir takım eğitim ve düzenlemelerle daha güvenli çalışma yöntemleri uygulanmaktadır. İdari kontrollerde insanların çalışma şeklinin değiştirilmesi esas alınır. Eğitim ve öğretim yoluyla güvenli iş uygulamaları öne çıkar. Bu hiyerarşik basamakta iyi temizlik ve kişisel hijyen uygulamaları güvenli çalışma prensiplerinin hayata geçirilmesi konularında eğitim öne çıkar. Yaralanmalar durumunda acil müdahale konularında tedbirler öne çıkar. Tehlikeli maddelerle çalışmalarda güvenlik önlemleri önem taşır. İdari kontrol yöntemleri tehlikeleri ortadan kaldırmasa da alınan tedbirler ve dikkatli uygulamalarla tehlike ihtimalini azaltmaktadır.

Tedbir hiyerarşisinin son basamağı kişisel koruyucu donanımlarının kullanımıdır. Çalışan, tehlikeye karşı korucuyu ekipmanlarla korunur. Kişisel koruyucuların kullanımı meydana getirdiği fiziki yük ve rahatsızlıktan dolayı son tercihtir. Tehlikeyi kontrol etmenin daha etkili bir yolu yoksa kullanılır.

2

(19)

1.1.1. Çalışmanın Amacı

Bu tez çalışmasında başta pestisit ve kimyasal gübre kullanımına maruz tarım sektöründe çalışanlar olmak üzere meslek hastalıklarından, çevreyi ve doğal hayatı, gıda kullanıcılarını çözüm yolu gündeme getirilmektedir. Şekil-2’de iş sağlığı ve güvenliği yönü ile risk kontrol hiyerarşisi aşamaları görülmektedir. Bu amaçla, pestisit ve kimyasal gübre yerine doğal gübre kullanımının doğal hayatı ve tabiattaki bozulan dengenin yeniden kurulmasında rolü ve üstünlükleri ele alınmaktadır. Doğal gübre kullanımın yaygınlaştırılmasının önündeki engeller, örnek uygulamalar ve literatür sonuçları ışığında tartışılmaktadır.

Şekil-2 İş Sağlığı Ve Güvenliği Yönü ile Risk Kontrol Hiyerarşisi Aşamaları Tarımda hem çevre hem de insan sağlığı (başta tarım çalışanları) için birincil sorun halini alan pestisit kalıntısını en aza indirmek ve suni gübre kullanımını asgariye indirecek metotların bulunması asıl bir araştırma konusu olmaya devam etmektedir. Bu tez çalışması bu iki soruna kalıcı çözümün katı ve sıvı solucan gübresi (vermikompost) kullanımı olduğu tezi ile hazırlanmıştır.

Tarım sektöründe çalışan işçilerin pestisit ve kimyasal gübre uygulamaları sırasında ciddi maruziyet yaşadıkları bilinmektedir. Bu nedenle özellikle tarım sektöründe hem sağlıklı ürünler yetiştirebilmek, hem de toprak verimini arttırabilmek, üstelik tarım çalışanının sağlığını korumak için alternatif risklerden korunma yöntem arayışları sürmektedir.

Kimyasal gübre ve pestisit yerine genelde doğal gübre özelde ise solucan gübresi (vermikompost) kullanılması halinde sorun kaynağında çözüm bulabilir. Söz konusu kaynağında çözme yöntemi ile problem çözümünde bütüncül bir anlayış sergilenmektedir. Konu bütüncül olarak diğer boyutları ile ele alındığından (7 boyut), böylece problemin daha iyi görülmesi sağlanmaktadır.

Pestisit ve kimyasal gübre kullanımından vazgeçilmesi ve organik tarıma geçilmesi halinde sadece tarım çalışanlarının sağlığı korunmayacak; doğada bozulan eko sistem düzene girecek ve insanlarda yaygın çoğu kronik hastalıklar

3

(20)

önlenecektir. Bu tez çalışmasında konu bu ilişkiler gözetilerek ele alınmıştır.

Toprağın ıslahında dolayısıyla doğal tarıma geçişte en etkili yöntemin solucan gübresi (vermikompost) kullanımı olduğu tezi örnek uygulamaları ile ele alınmıştır.

Bozulan toprağın yapısının tekrar asliyetine kavuşturulması sadece bir tarım problemi değil aynı zamanda bir iş sağlığı ve güvenliği problemidir. Bu çalışmada konunun tarım ve çevre problemi olduğu kadar bu aynı zamanda bir iş sağlığı ve güvenliği problemi olduğu ele alınmıştır. Problemi “kaynağında çözüm” olarak, zirai ilaç ve kimyasal gübre kullanımı yerine organik gübre ve özellikle vermikompost kullanımı teklif edilmiştir. Konunun yaygın etkisini ve ilgili alanlarını göstermek için çözüm bulması beklenen problemler 7 ana başlık ve muhtevada özetlenmiştir. Bu çalışmaya esas olan konu ve tezler (7 yönlü bir kazanım) topluca Tablo-1’de sunulmuştur.

Tablo-1 Çalışmaya Esas Olan Konular Ve Kazanımları

Tarım ve çevre sorunlarına kaynağında çözüm

NE DEĞİŞECEK? NE KAZANILACAK?

1 Kimyasal gübre ve pestisit masraflar son bulacaktır. Pestisit ve kimyasal gübreyle olan dışa bağımlılığın sona ermesi (mali kazanç)

2 Toprağın bozulan humus ve organik değeri yerine gelecektir.

Toprağın kurtarılması 3 Biyolojik atıklar kompost gübre ve solucan gübresi olarak

değerlendirilecektir. Doğal geri dönüşümle biyolojik

atıkların kurtarılması 4 Organik tarımla gıdalar doğallığına (asli koku, tad, renk,

boyut ve şekil, vitamin muhtevasına) kavuşacaktır Gıdaların kurtarılması 5 Kronik ve akut sağlık zararları ve hastalıklar azalacaktır. İnsan sağlığının kurtarılması 6 Doğada eko sistem ve bozulan denge yerine gelecek.

Yok olan toprak canlıları hayat bulacak. Doğa ve çevrenin kurtarılması 7 Tarım çalışanları ve dolayısıyla da ailelerin maruz kaldığı

tarım ilacı ve kimyasal gübrelerin zararlı etkileri son bulacak.

Tarım çalışanlarının sağlıklarının kurtarılması

1.1.2. Çalışmanın Kuramsal Çerçevesi ve Önemi

Ekosistemin kalitesinde en önemli rol oynayan unsur nedir sorusuna hiç şüphesiz “toprak mikroorganizmaları” olduğu cevabını veririz. Tarımsal ekosistemlerin verimliliğinde rollerinden dolayı toprak mikroorganizmalarına

“toprağın görülmeyen kahramanları” diyebiliriz. Toprak mikrobiyolojisi toprağın görünmeyen çoğunluğudur ve yerkürede yaşayan genetik çeşitliliğinin büyük bir kısmını teşkil eder. Azot ve karbon döngüsünün eşliğinde yürüyen toprak oluşumunda en büyük rol mikroorganizmalara aittir.

Verimli bir toprağın 1 gramında 1 milyar bakteri, 10.milyon aktinomiset, 1 milyon protozoa, 10 milyon 100 bin alg, 1 milyon mantar ve bin maya

4

(21)

bulunmaktadır.1 Bu değerler bize toprağın canlı bir varlık olduğunu anlatmaktadır.

Mikroorganizmalar toprak içerisinde birer mini kimyager gibi çalışmaktadırlar. Bitki ve hayvan artıklarının parçalanmasını toprak mikroorganizmalarınca sağlanmaktadır. Humusun oluşumu ve dönüşü esnasında bitki özümlemesi için gerekli karbondioksit ortaya çıkmaktadır. Mikroorganizmalar suda eriyebilen bitki besin maddelerinin depo edilmesi ve mineral halde humusa aktarılması gibi başka görevlerde de yer almaktadır. Bitki gelişimini teşvik eden vitamin ve hormonların meydana getirilmesi görevi de mikroorganizmalar tarafından sağlanmaktadır.

Toprağın canlılığını bozan unsurların başında pestisit ve kimyasal gübrenin sorumlu olduğuna dair çok sayıda araştırma bulunmaktadır. Pestisitler yanında kimyasal gübre kullanımı ile toprağın “canlılığı” bozulmakta; yaşayan yararlı mikroorganizmalar ve doğal çeşitlilik yok olmaktadır. Altıkat ve arkadaşları

“Türkiye’de pestisit kullanımı ve çevreye olan etkileri” başlıklı çalışmada bitki korumada kullanılan pestisitlerin insan ve çevre üzerine olan etkilerini literatür verileri ışığında ele almaktadır.2 İlgili derleme çalışmasında kimyasal maddelerin doğada ve canlılardaki dolaşımı ile ortaya çıkan sağlık ve çevre tehlikelerine dikkat çekilmektedir. Buna göre, bakır, kalay ve alüminyum, gibi metaller bulunduran pestisitler toprakta uzun bir süre değişmeden kalırlar. Bu esnada bitkiler tarafından emilir, oradan da insanlara intikal ederler. Pestisit ve kimyasal gübrelerinden kaynaklanan maddelerin bir kısmı yağmur sularına karışır. Derelere ve göllere, toprağın alt tabakalarına sızar. Oradan yeraltı sularına ulaşır ve su kaynakları böylece kirlenir. Yerüstü sularına karıştığından, balıklar ve diğer su ürünleri aracılığıyla gıda zinciri yoluyla insanlara ulaşır. Kimyasalların kullanıldığı yörelerde yaşayan pek çok kuş ve canlı türü bundan etkilenir; yaban hayatı yok olmaya başlar.

Beliren bu tehlike nasıl önlenebilir? Geçmiş yıllarda bu soruna çözüm arandığında, aerobik kompost ürünlerinin bitki besleme etkisi bilindiğinden, dikkatler, aerobik (termofilik) kompost ürünlere çevrilmiştir. Çünkü bu metot, toprak organik madde içeriğini zenginleştirdiğinden toprak ıslahında yüzyıllar boyunca kullanılmıştır. Bu alandaki ilk uygulamalar kompost ürünlerin başka üstün özelliklerini ortaya çıkarmıştır. Mesela bu özelliklerden bizce en değerlisi bu ürünlerin toprakta mevcut bitki patojenlerini baskılama tesiridir.3

1 Fatih Gülle ve Saim Özdemir, “Sağlıklı Toprağın Görülmeyen Kahramanları: Toprak Mikroorganizmaları”, https://www.stb.org.tr (ErişimTarihi: 15.11.2020).

2 Aysun Altıkat, Tuba Turan, Fatma Ekmekyapar Torun ve Züleyha Bingül., “Türkiye’de Pestisit Kullanımı ve Çevreye Olan Etkileri”, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 40(2) (2009): 89.

3 Yurdagül Şimşek-Erşahin, “Vermikompost Ürünlerinin Eldesi ve Tarımsal Üretimde Kullanım Alternatifleri”, GOÜ. Ziraat Fakültesi Dergisi, (2007): 100.

(22)

Organik tarım uygulamaları zorunlu bir ihtiyaca cevap olarak ortaya çıktığından hızla yayılmaya başladı. Çünkü kimyasal uygulamalar çevreye ve doğal yaşama zarar veriyor; akut hastalıklar yanında kronik hastalıklar hızla arttı.

Bir çok avantajı aynı anda sağladığından kompost uygulamaları 1980’li yıllarda hızla yaygınlaşmaya başladı. Örneğin sürdürülebilir bir uygulama olması, aynı zamanda geri dönüşüme verdiği destek ve kimyasal gübrelere alternatif olması ile çevre dostu arayışlar için iyi bir çözümdü. Şehir artık ve atıkların işlenmesi konusunda da çözüm sunduğu için dikkatleri üzerinde topladı.

Uygulamalar sürerken vermikompost; solucanlı (mezofilik) kompost yönteminin üstün özellikleri farkedildi. Hem şehre ait hem de sınai organik/biyolojik artık ve çöpler işlem ve ürün itibarıyla aerobik komposttan daha üstün özellikler sunmaktadır.4 Ortaya çıkan üstünlükleri şu şekilde özetleyebiliriz: Vermikompost, termofilik komposta göre daha kısada sürede sonuç vermektedir. Vermikompost ürünleri hem fiziki, kimyevi ve hem de biyolojik açıdan çok daha ileri özellikler ve ekonomik değer göstermektedir. Üstelik vermikompost son ürününde insan sağlığını tehdit eden patojenlerin bulunmaması ayrı bir avantajdır. Bu avantaj bu ürünün ana malzeme kanalizasyon atığı bile olsa vermikomposta çıplak elle dokunabilme imkanı vermektedir.

Vermikompost ürünü solucan dışkısı; gübresidir. Genelde vermikest veya kısaca kest olarak adlandırılır.5 Vermikültür toprak solucanlarının kültürünün yapılması işlemidir. Vermiteknoloji terimi ise vermikültür faaliyetlerinde tatbik edilen metot ve usüllerinin tamamı için kullanılır. Vermikültür çalışmaları çöp işleme, toprağın kendisine zararlı olan toksik maddelerden arınması (detoksifikasyon) ve toprağın yenilenmesi ya da verilen kayıpların tekrar yerine konması (rejenerasyon) gibi sürdürülebilir tarım işlemlerini içine alır.

Bu işlemde biyolojik çöp ve atıklar ortamdaki mikroorganizmalarca fermentasyona tabi tutulur. Bu esnada, bakteriler, mantarlar ve diğer mikroorganizmalar aracılığıyla, biyolojik atıklar kimyasal olarak çürüme işleminden geçer. Sonraki aşamada ürün solucanlarının sindirim sisteminden geçerken hızlandırılmış bir humuslaşma ve toksinlerden arınma işlemlerine tabi olur.

Humuslaşma olayında organik artıklar şiddetle ayrışarak koyu renkli, yüksek moleküllü ürünlere dönüşür.

Vermikültür işleminin keşfi ile organik atık ve artıkların solucanlar yoluyla yüksek kalitede değerli bir ürüne dönüştürebilme yeteneği ortaya çıkmaktadır.

4 A.g.m., 100.

5 A.g.m., 101.

(23)

Ülkeler bunu tarımda kullanmakta gecikmediler; Avrupa ülkeleri, Amerika ve Hindistan’da vermikültür (vermiculture) adı verilen yeni bir zirai sektör doğmuştur.

Vermikültür faaliyetleri ticari amaçla iki alanda yoğunlaşır. Birincisi vermikompostlama, diğeri ise solucan biyo-kütle eldesidir.6 Tavukçuluk ve balık yetiştiriciliğinde solucanlar protein kaynağı olarak kullanılır. Bu işlem biyo-kütle üretimidir. Vermistabilizasyon ise atık çamuru, lağım gibi benzeri diğer atıkların vermikompost işleminden geçirilmesi anlamına gelir. Solucanlı kompost (vermicomposting) işleminde solucanlar, organik atık ve artıkları kompostlaştırma işleminden geçirilir.

Ülkemiz bilim adamlarının vermikompost mikrobiyal gübre uygulamasının zirai ilaç ve kimyasal gübrelere karşı çözüm olmasına dair birçok yayınlar bulunmaktadır.

Söz konusu yayında organik gübre kullanımının gerekliliğine ve önemine şu şekilde dikkat çekilmektedir: Bu gübrenin kullanımı ile toprakların sürdürebilir kullanımı sağlanabilir, çevre kirliliğini azaltılabilir, aynı zamanda azotlu ve fosforlu ticari gübrelerin kullanımı en aza indirilebilir.7

Sönmez ve arkadaşlarının “Kimyasal Gübrelerin Çevre Kirliliği Üzerine Etkileri ve Çözüm Önerileri” başlıklı makalelerinde yanlış gübre uygulamalarıyla topraklardaki bozulmalara dikkat çekilmektedir. Bozulmalar içinde tuzlanma, ağır metalde artış, besin maddesi içeriğinde dengenin bozulması mikroorganizma faaliyetlerinde düzenin bozulması, sularda alg ve plankton varlığında aşırı çoğalma (ötrofikasyon)ve nitrat birikimi, havaya azot ve kükürtlü gazların salınımı, sera etkisi vb. problemler sıralanmaktadır. Ayrıca makalede Türkiye topraklarının % 70’inden fazlasının organik madde bakımından yetersiz olduğu ifade edilmekte ve kimyasal gübre olumsuzluğuna çözüm olarak organik gübre uygulamalarına zamanla hız verilmesi önerilmektedir.

Kurutaş ve Kılınç, “Pestisitlerin Biyolojik Sistemler Üzerine Etkisi“ başlıklı yayınlarında pestisitlerin insanlarda ve diğer canlılarda ortaya çıkardığı sorunları ele almaktadırlar: Makalede dile getirildiği gibi, hedef canlı yanında hedef olmayan çevre ve canlılar zarar görmektedir; toprağın içerisinde yaşayan mikrobiyata ve solucan gibi faydalı organizmaların yok olmasıyla toprağın humus-organik değeri hızla azalmaktadır.8

6 A.g.m., 100

7 Hüsnü Hüseyin Kayıkçıoğlu, Nur Okur, ve Onur Bayız. “Toprak Solucanları ile Kompostlaştırılmış Tütün Atıklarının Vermikompost Olarak Değerinin Belirlenmesi”, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi. 53, no. 1 (2016): 90

8Ergül Belge Kurutaş ve Metin Kılınç, “Pestisitlerin Biyolojik Sistemler Üzerine Etkisi”, Arşiv Kaynak Tarama Dergisi. 12, no. 3 (2003), 218.

(24)

İKİNCİ BÖLÜM LİTERATÜR KAYNAKLARI

Daha önce yapılmış olan kaynak çalışmalar literatür değerlendirmeleri ile anlatılmıştır.

2.1. TOPRAĞIN VE DOĞAL YAŞAMIN (EKOSİSTEMİN) İKİ DÜŞMANI:

PESTİSİT VE KİMYASAL GÜBRELER

Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de 2019 yılında 51.297 ton bitki koruma ilacı (pestisit) kullanılmıştır.9 Zirai ilaçlar, toprağa, hasat zamanı ürünlere veya tohumlara uygulamak suretiyle kullanılır. Kullanım şekli elle, spreyle toz şeklinde püskürtülerek, buharlama yöntemi ile v.b çeşitlilik gösterir. Bu kimyasallara maruziyet spreyle uygulamada rüzgârla sürüklenme, elle uygulama esnasında ya da bitki ile temas neticesinde deriden, uygulama sırasında soluma ile veya kontamine olmuş gıdaların yenmesi sonucu olabilir. Pestisitlere maruziyet sonucu akut veya kronik hastalıklar ya da ölümler meydana gelmektedir.

Pestisitler ağız, solunum ve deri yoluyla canlıları akut ya da kronik olarak zehirlemektedir. Bu zehirlenmeler kazara, uygulama sırasında da meydana gelebilmektedir. Kronik veya akut toksitite, karsinojenik, nörotoksik, mutajenik, teratejonik etkiler ve ekotoksikolojik sonuçlar meydana getirmektedir.

Kronik Toksisite: Düşük dozların uzun süre verilmesi ile meydan gelen toksisitedir.

Akut Toksisite: Bir kimyasal maddeye 1 kez ya da 24 saat içinde birkaç kez maruz kalındığında oluşan toksisiteye akut toksisite denir. LD50 (lethal doz) ile ölçülendirilir.

Mutajenik Etki: Genler ve kromozomlar üzerine olan toksik etkidir.

Teratejonik Etki: Gebelikte maruz kalınması sonucu bebekte kalıcı yapısal bozukluk meydana getiren etkidir.

Kanserojenik Etki: Maruz kalındığında canlılarda kanser oluşumuna neden olan etkidir.

Nörotoksik Etki: Canlılarda sinir sistemi üzerine olan toksik etkidir.

Ekotoksikolojik Sonuçlar: Kimyasalın çevreye salınımı sonucu meydana gelen olumsuz sonuçlardır.

9TÜİK, “İstatistik Veri Portalı”, https://data.tuik.gov.tr/Kategori/GetKategori?p=Tarim-111 (Erişim Tarihi:

20.11.2020).

(25)

2.1.1. Pestisit Kalıntısı ve Tolerans

Pestisitlerin kullanımı sonucunda; tarım ürünlerinin içinde veya üzerinde biriken, ara ürün ve dönüşüm ürünlerini de içeren bir veya birden fazla maddeye pestisit kalıntısı denir.

Tolerans, kısaca MRL (Azami kalıntı sınırı) ise, nebati ve hayvani mahsullerin içinde veya üzerinde yasayla belirli bir limit değer olarak sınırlandırılan pestisit kalıntılarıdır. Birimi mg/kg (ppm)’dir. Azami kalıntı miktarları, pestisitin toksikoloj hususiyetlerinin yanında; kullanıldığı ürünün yetiştirilme biçimi, mücadele şekli, ilaçlama sayıları, hasat edilen ürünle beslenen grubun beslenme adetleri, çevrenin durumu ve buna bağlı ürünün büyüme süresiyle çok alakalıdır. Bu nedenle MRL ülkelere göre değişen değerlerdir.10 Şekil-3’de pestisitlerin doğadaki hareketleri anlatılmıştır.11 Burada pestisitlerin insana kadar ulaşmasında geçtiği yollar görülmektedir.

10 Özden Güngör,”MRL Nedir?(Maksimum Kalıntı Limiti)” https://docplayer.biz.tr (Erişim tarihi:15.11 2020).

11Çağatay Güler ve Zakir Çobanoğlu. “Pestisitler”, Ankara: Çevre Sağlığı Temel Kaynak Dizisi No: 52.

Basım. Ankara: TC Sağlık Bakanlığı, Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü yayını, 1997: 14.

(26)

Şekil-3 Pestisitlerin Doğadaki Hareketleri (Güler ve Çobanoğlu, 1997 s.14) Bakır içerikli pestisitler; kollajen doku hastalığı, akut eklem romatizması ve lösemiye yol açar. Civa içeriği olan pestisitler bütün canlılık için zehirdir.

Karaciğerde, beyinde ve böbrekte toplanır. 1985’ten bu yana satışı yasaktır. Klorlu hidrokarbonlu pestisitler bilhassa yağ dokusunda toplanır. Örneğin karaciğerde toplanması halinde siroza neden olabilmektedir. Organik fosforlu pestisitlerin kas

(27)

zayıflığı, depresyon, konsantrasyon bozukluğu, görme ve his bozukluğuna yol açtığı bilinmektedir.12

Bakırcı ve arkadaşlarının “Manisa İlinden Toplanan Asma Yapraklarında Pestisit Kalıntıları” başlılklı çalışmalarında Manisa Bölgesi’nde 232 üzüm yaprağı örneğinde 318 pestisit kalıntısı analiz yer almaktadır. Üzüm yapraklarından elde edilen 318 pestisit ajanından 42 farklı pestisit ve 210 farklı sonuç elde edilmiştir ve bu sonuçların 92’si MRL değerleri ile karşılaştırılmıştır.13

Kaya ve Tuna’nın Buca, Bornova ve Karşıyaka halka açık pazarlardan topladıkları 42 adet sebze ve meyve örneklerinde yaygın olarak bulunan pestisit kalıntı düzeyleri araştırmıştır. Şu sonuçlara ulaşılmıştır: asma yaprağında bir fungusit türevi olan boscalid ve dimethomorp çok yüksek miktarlarda bulunmuş.

Myclobutanilve penconazole sınır değere yakın çıkmıştır. Portakalda insektisit ailesi pestisitlerden olan fenvalarate ve esfenvalarate yüksek miktarlarda bulunmuştur.

Limonda ise chlorpyrifos, cypermethrin ve pyriproxyfen türevleri araştırılmış ve bu insektisitler yüksek dozajlarda gözlenmiştir. Fenvalarate ve esfenvalarate türevleri ise sınır değerlere yakın bulunmuştur. Bunların hepsi de birer insektisit ailesi pestisitlerdir. İncelenen 42 örneğin 7 adetinde limit düzeyin üzerinde veya sınırında bulunmuştur.14

Azar ve Kıvan’ın “Bursa'da pazardan alınan. limonlarda bazı insektisit kalıntılarının belirlenmesi”, başlıklı çalışmalarında Bursa’da pazar ve marketlerden aldıkları limonlarda insektisit kalıntılarını tayin etmişlerdir. Otuz altı tane limon örneğinde organik klorlu, organik fosforlu, sentetik pretiroit ve diğer gruplarla beraber yüz tane insektisit kalıntısı incelenmiştir. Otuz örnekte çeşitli pestisit kalıntıları tespit edilmiş, 6 örnekte ise pestisit kalıntısı görülmemiştir. 8 örnekte MRL değerinin üzerinde pestisit kalıntısına rastlanmıştır.15

Pestisitin neden olduğu sorunlardan biri de zamanla zararlılarda meydana gelen duyarlılık azalışı ve akabinde direnç zayıflamasıdır. Bir pestisite karşı organizmanın hassasiyeti azaldıkça, o pestisitin etkinliği azalmaktadır. Üreticiler pestisitin miktarını arttırarak çözüm yakalamaya çalışmaktadır. Bu durumda zararlıda direnç oluşmakta, daha fazla pestisit kullanılmaktadır. Bu davranış maliyet

12Ankara Üniversitesi Açıkders "Pestisitler". https://acikders.ankara.edu.tr (Erişim Tarihi: 15.11.2020).

13Gözde Türköz Bakırcı, Ezgi Çınar ve Senem Karakaya “Manisa İlinden Toplanan Asma Yapraklarında Pestisit Kalıntıları”, Akademi Gıda, (2019) ,55.

14Tutku Kaya ve Atilla Levent Tuna, "İzmir İlindeki Üç Halk Pazarından Alınan Meyve ve Sebze Örneklerindeki Pestisit Kalıntı Miktarının Araştırılması", Türkiye Tarımsal Araştırmalar Dergisi, (2019),32.

15İsmail Azar ve Müjgan Kıvan, Müjgan. “Bursa'da pazardan alınan. limonlarda bazı insektisit kalıntılarının belirlenmesi”, Türkiye III. Bitki Koruma Kongresi Bildirileri Van, 2009, 16.

(28)

artışıı yanında, ürün ve kalite kayıplarına yol açmaktadır. Daha önemlisi ise artan pestisit maruziyeti ile insan sağlığı ve çevre kirliliği boyutlarının büyümesidir.16

Göksu Deltasında yapılan anket çalışmasında, bölgede tarımsal kimyasal kullanımının halkın üzerindeki etkisi araştırılmıştır.17 50 kadın ve 50 erkeğe soru formu uygulanmış, katılanların çoğunun en az ilköğretim mezunu olmalarına rağmen tarım ilaçlarında etiket, tehlike ve risk bilgilerini okunmadığı/dikkate alınmadığı ifade edilmektedir. Ayrıca ilaçların karıştırılarak kullanılması, ilaç kaplarının daha sonra başka amaçlar için kullanılıyor olması da önemli problemlerdendir. İlaçlamada daha çok erkekler çalıştığı için akut pestisit zehirlenmelerinin sadece erkeklerde meydana geldiği görülmüştür. Fakat zaman içerisinde görülen rahatsızlıklar; bu akut zehirlenmeler önemsenmeyip göz ardı edilmiştir.

Türkiye’de de pek çok ülkede olduğu gibi birçok pestisitin kanun maddelerince kullanımı yasaklanmıştır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yasaklı listesinde bulunan pestisitler Tablo- 2’de yer almaktadır. Ülkemizde yasaklı olmasına rağmen kullanımı hala devam eden pestisitler bulunmaktadır.

Tablo-2 Tarım ve Orman Bakanlığı’nın “Yasaklı Listesinde” Yer Alan Pestisitler

Kullanılması Yasak Pestisitler

Yasaklanma

Tarihi Yasaklanma sonrası kullanımı RASSF: AB. hızlı alarm sistemi

Carbendazim 01.01.2018 2019 Yılı İçinde Rusya ve Suudi Arabistan’a ihraç edilen çeşitli gıda ürünlerinde tespit edildi Omethoate 31.08.2012 23.04.2019, RASSF, Yeşil Biber

03.10.2018, RASSF, Nar 2018, RASSF, Yeşil biber Fenthion 31.08.2011 20.04.2018, RASSF, Greyfurt Carbofuran 31.08.2012 12.03.2018, RASSF, Antep fıstığı Dicofol 31.08.2011 27.06.2017, RASSF, Yeşil biber

Bütün bunlar bize pestisit kullanımı ne kadar yasaklanırsa yasaklansın -ister bir zorunluluk isterse bilgisizlikle olsun- yine de kullanılmakta olduğu ve insan sağlığı üzerine olan potansiyel zararının her daim olacağı gereceğini gözler önüne sermektedir.

16 Enver Durmuşoğlu, Osman Tiryaki, Ramazan Canhilal, “Türkiye’de pestisit kullanımı, kalıntı ve dayanıklılık sorunları”, Türkiye Ziraat Mühendisliği 7. Teknik Kongresi, Turkey. Ankara, 2010: 13.

17Mutlu Yalvaç, "Göksu Deltası’nda Tarımsal Kimyasal Kullanımının Delta Halkının Yaşam Kalitesi Üzerine Etkisinin Anket Çalışması İle Araştırılması", Biyoloji Bilimleri Araştırma Dergisi, (2010) 81.

(29)

Son zamanlarda dikkate değer bir çalışma Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesinde yapılmış bulunuyor.18Bu çalışmada, Adana Ceyhan'daki 66 tarım işçisi ve çiftçiden saç ve kan örneklerini alınmış ve kontrol grubu olarak tarımla ilgisi olmayan 66 kişi de bu araştırmaya dâhil edildi. Çiftçilerin tamamının saçında en az 1 tarım zehiri görüldü. 66 çiftçinin saçlarında toplam 31 farklı tarım zehiri, çiftçilerin

%94'ünün kanında ise en az 1 tarım zehiri bulundu.

Kontrol grubundaki tarımla ilgisi olmayan 66 kişiden 55'inin saçında; 52'sinin ise kanında pestisit buluyor.

Bu sonuçlar, sadece pestisit kullanan çiftçilerin etkilenmediğini, aynı zamanda bu ürünleri tüketenlerin de etkilendiği ve tehlikenin boyutunu gösteriyor.

Bakteri, virüs ve haşerelerin zararlı etkilerini ortadan kaldırmak için pestisitleri kullandıkça; verim artsın diye kimyasal gübreyi kullandıkça çevremize ve canlılara verdiği zararın boyutu adamakıllı büyüyor. Pestisitler daha çok sprey şeklinde veriliyor. Adsorpsiyon sonucu sebze, meyve ve çevresinde kalıntı halinde canlılara geçiyor. Bilhassa böcek öldürücü olarak kullanılanlar kimyasallar soluma veya temas yolu ile insanlara intikal ediyor.

Son yapılan bir çalışma da bu gerçeği gün yüzüne çıkıyor.19 Araştırmaya göre, dünyadaki 860 milyon çiftçi ve tarım işçisinin yarısına yakını (%44'ü) her yıl zehirleniyor. 141 ülkeye ait verilerin incelendiği araştırmada pestisit zehirlenmelerinin yol açtığı ölüm sayısı yılda yaklaşık 11 bin olarak veriliyor.

Boedeker ve arkadaşlarının yaptığı çalışmaya göre, 1990'da yıllık yaklaşık 25 milyon olan pestisit zehirlenmesi sayısı, 2020'de 385 milyona yükselmiş bulunuyor.

Araştırmacılar bu yükselişi 30 yıl içerisinde pestisit kullanımının dünya genelinde

%81 artmış olmasına bağlıyorlar.

Bu verilere göre çok hızlı bir şekilde bu pestisitlerden tüm dünya olarak kurtulmak en azından azaltmanın çareleri öncelikli bir görev haline geliyor. Çözüm olarak organik doğal gübre, bunlar içerisinde ise en etkili olarak solucan gübresi görülmektedir.

Gerekli tedbirler alınmadığı takdirde, pestisit ve kimyasal gübre kullanımına devam ettikçe ekolojimiz kötü yönde etkilenmeye devam edecektir. Asrın hastalığı olarak adlandırdığımız kanser gibi vakaların sayısında artış hızla devam edecekt ve hormonal ve üreme sistemimiz bozulacaktır.

18Saliha Çelik, “Adana İli Ceyhan İlçesi Tarım Çalışanlarında Pestisit Kalıntısı ve Asetilkolinesteraz Aktivitesinin Araştırılması” (Uzmanlık Tezi, Çukurova Üniv. Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Adana 2018) 1.

19 Wolfgang Boedeker, Meriel Watts, Peter Clausing ve Emily Marquez, “The global distribution of acute unintentional pesticide poisoning: estimations based on a systematic review”, BMC public health 20.1 (2020): 1.

(30)

Devletin resmi kurumları ve gönüllü platformlar beraberce ortak çözüm yolu için seferber olmalıdır.

Bu çalışmamızın bir amacı özellikle solucan gübresi kompost gübre kullanımı halinde sadece kimyasal gübre kullanımı değil, pestisit kullanımı asgariye indiriyor, hatta ihtiyaç kalmıyor. Kısaca, ifade edilmek gerekirse pestisitlerin yerini alabilecek doğal ve zehirsiz yöntemlerin en önemlisi doğal gübrelerdir.

2.1.2. Kimyasal Gübreler ve Çevre Kirliliği

“Kimyasal gübrelerin çevre kirliliği ve üzerine etkileri ve çözüm önerileri”;

başlıklı makalede konu ayrıntıları ile ele alınmaktadır.20 Bu derleme makalede, Türkiye topraklarının % 70’inden fazlasının organik madde bakımından yetersiz durumda olduğuna dikkat çekilmektedir. Organik gübre kullanımına daha çabuk geçmenin, kimyasal gübrelerin negatif etkilemesini asgariye indirilmesinde yegane çözüm yolu olduğuna vurgu yapılmaktadır. Ayrıca organik gübre kullanımı ile mevcut olumsuzlukların giderileceğinin altı çizilmektedir. Bununla beraber kimyasal gübre uygulamasının yoğun olduğu yerlerde yetiştirilen gıdaların insanda da hayvanda da tüketilmesi sonrası bu alandaki zararlı bileşiklerinde canlıların bünyesine geçtiğine dair sonuçlara yer verilmekte ve mutlaka bu alanların ıslah edilmelerinin gerekliliği üzerinde durulmaktadır.

Organomineral Gübre Çalıştayı Bildiriler kitabının Yönetici özeti21 kısmında artan kimyasal gübre kullanımının topraktaki tahribatı dile getirilmektedir: Kimyasal gübre kullanımı verimi artışı sağlansa da çok daha fazlasını alıp götürmektedir.

Olumsuzlukları şu şekilde sıralayabiliriz.

Toprakta fiziki ve kimyevi yapışı yanında biyolojik özellikler de bozulmaktadır.

Bunun sonucunda organik madde seviyesi gerilemektedir. Toprağın fiziki ve kimyevi hususiyetleri değişince toprak pH değeri bitkinin isteği dışına çıkmaktadırr; tuz etkisi hasıl olmaktadır. Tüm bunlar şu olumsuzlukları netice vermektedir:

• Bitkilere iyonik zehirlenme ortaya çıkmaktadır.

• Toprak biyolojik çeşitliliği zayıflamaktadır.

• Bitkilerde hastalık ve zararlılara karşı dayanıklılık düşmektedir.

• Ürünlerin besin dengesinde bozulma olmaktadır.

•Suların kirlenmesine yol açılmaktadır.

• Ağır metallerin toprağa karışması ile toprakta ağır metal birikimi olmaktadır.

20 İlker Sönmez, Mustafa Kaplan ve Sabriye Sönmez, Kimyasal Gübrelerin Çevre Kirliliği Üzerine Etkileri ve Çözüm Önerileri. Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Derim Dergi, (2008): 32

21Engin Kınacı, "Organomineral Gübre Çalıştayı Bildiriler", Yönetici özeti, Engin Kınacı, (İstanbul: Sena Ofset, 2018) 1.

(31)

Nevşehir ilinde yapılan bir araştırmada 22 son 25 yılda yapılan tek düze azot ağırlıklı gübreme sonucunda; Patates yetiştirilen topraklarda pH’da 2 birimlik bir düşüş yaşanmış. Bu asitliğin 100 kat arttığı anlamına gelir. Topraklarda yaşanan ani ve sert değişimle toprakların üretim gücü neredeyse sıfırlanmış olmaktadır. Bu durumda köy nüfusu arazilerini terk etmek zorunda kalmıştır.

Benzer bir olay çay bahçelerinde yaşandı. Amonyum sülfat içerikli ve asitli kimyasal gübre kullanımı 1970’li yıllardan itibaren hızla arttı. Toprakların neredeyse

%90’lık kısmı çok kuvvetli asidik hale gelmiştir. Böylece Ph, çayın istediği değerin çok altına düştüğü gibi toprağın yapısı da bozulmuştur.

Kimyasal gübre uygulamalarının olumsuz sonuçlarını şu şekilde özetleyebiliriz:

• Toprak özelliklerinin bozulmaktadır.

•Sularda nitrat kirliliğine yol açmaktadır.

•Yağmur sularının aracılığı ile nitratlı bileşikler denizlere ve yer altı sularına karışmaktadır.

•Nitrat oranının arttığı sularda meydana gelen ötrofikasyon ile de su kalitesi ve sudaki oksijenin azalmasına sebep olmaktadır.

• Bu durum sucul ekosistemleri etkilemektedir.

Nitrat kirliği üzerine Antalya’da Demre ve Kumluca ilçelerin de bulunan kuyuların ölçülmesi sonucunda neredeyse 100 kuyunun 50’sinde nitrat kirlenmesi tespit edilmiştir.23

2.2. TOPRAĞIN ORGANİK MADDESİ VE TOPRAK SORUNLARINA GENEL BAKIŞ

Toprak sadece fiziksel parçalanmalar ve ayrışmalar/değişmelerden meydana gelmiş olan cansız bir örtüden ibaret değildir. Bilakis toprakta kimyasal olaylar ve iyon alışverişi sürekli devam eder. Toprak canlı ve dinamik bir ortamdır. İçinde çeşitli hayvanların yaşar; üzerinde bitkiler yeşerip gelişir. Bakteriler faaliyette bulunur.

Şekil-4 toprak besin ağının dinamiği görülmektedir.24

22Kınacı, “Organomineral Gübre Çalıştayı Bildiriler”, 1

23 A.g.m., 4.

24 TEMA, “Toprak Besin Ağı”, https://topraktema.org (Erişim Tarihi: 15.11.2020).

(32)

Şekil-4 Toprak Besin Ağı Canlı Dinamikliliği ve Nitrifikasyon 25

Toprakta humus ve organik maddelerin teşekkülü fiziksel, kimyasal ve biyolojik olaylar eşliğinde yürür. Fiziki olayları genel olarak iki şekilde vuku bulduğunu görürüz. Kil, kum ve siltten oluşan toprak parçaları birleşir. Bu birleşmelerin hasıl ettiği özel şekiller agregatlaşma ile ifade edilir. Agregatlaşma olmasaydı, toprak parçacıklarının birbirine bağlanması mümkün olmayacaktı. O yüzden birçok harici etki ile rüzgar gibi zayıf olan toprak tabası aşınacaktır ve bu nedenle de gerçek anlamı ile toprak oluşumu hasıl olmayacaktır. Toprağa özel bir diziliş verildiğinden dolayı, su ve mineral maddeler toprağın alt tabakalarına kadar ulaşmaktadır.

İkinci olarak, yer çekimine bağlı olarak yukarıdan aşağıya doğru taşınma olur.

Bu şekilde toprak içerisinde eriyik olarak bulunan maddeler yukarıdan aşağıya hareket eder. Toprak içinde katı maddelerin yer değiştirmesi bazı noktalarda geçirimsiz katmanların meydana gelmesine yol açar ve bu katmanlarda iyon birikimi olur.

25 TEMA, “Toprak Besin Ağı”, https://topraktema.org

(33)

Kimyasal süreçlerde (indirgenme, yükseltgenme, hidroliz, karbon dönüşümleri gibi), topraktaki minerallerin yapısı kısmen veya tamamen değişir; yeni mineraller meydana gelir.

Organik maddelerin yer değiştirmesi, oksidatif ayrışma, humuslaşma, nitrifikasyon (ilgili bakterilerle azotlu yapıların nitrata dönüşmesi), azot tutulması gibi biyolojik işlemler ile toprakta sürekli taze gıda maddesi hasıl olur. Bu dönüşümlerden azot tutulması ve oksidasyon olayları ile atmosferdeki gaz miktarı dengede tutulur.

Toprak içinde yaşayan bazı hetotrofik (organik karbondan yararlanan) bakteriler “Rhizobium spp.” atmosferdeki serbest azotu indirgeyerek bitki için yarayışlı hale getirmektedir. Rizobiyum (Rhizobium), azotu bağlayan gram negatif toprak bakterisi türleridir. Bakteriler bitki köklerinde kök nodülleri şeklinde kolonize olurlar. Bu nodüllerde havadaki nitrojen amonyaka dönüştürülür ve bu amonyak bitkiye glutamin ve üreidler gibi organik bileşikler sağlar. Bu kurulan düzen sayesinde bitkilerin ihtiyacı olan azot sağlanırken diğer yandan da atmosfer içindeki azot oranı dengede tutulur.

Organik maddelerin ayrışması oksidasyon (yükseltgenme reaksiyonları) dönüşümleri sayesinde gerçekleşir. Oksidasyonun ana ürünü karbondioksit gazı oluşumudur. Atmosfer içindeki karbondioksit gazının en önemli kaynağı işte toprakta vuku bulan bu tür organik ayrışmalardır (oksidasyon). Yeryüzündeki karbondioksit döngüsünü kontrolü bu sayede mümkün olur. Eğer oksidasyon ve azot fiksasyonu mevcut ölçü ve düzen kurulmasaydı, atmosferdeki karbondioksit ve azot gazları için denge bozulabilir, hayat tehdit altında kalabilirdi sorusu akla gelmektedir.

İrget ve Cengiz çalışmalarında26 toprağın özellikleri, toprağın kalitesi ve organik maddesinin üzerine etkileri gibi konuları ele almışlardır. Bununla beraber ülkemizdeki toprakların organik madde miktarları, gübrenin ve pestisitin organik maddece etkileşimi ve sürdürülebilir tarım anlatılmaktadır. Bu makaleyi farklı kılan diğer bir husus ise şematik açıklamalara ağırlık verilmiş olmasıdır (Konu ile ilgili bir kısım ilgili resimlemelere aşağıda yer verilmiştir). Makalede ülkemizin topraklarında organik maddece durumunun büyük oranda fakir olduğu ve bununla beraber çeşitli organik kaynakların (hayvansal gübre, yeşil gübre, kompost v.b) tarımsal kullanımı bariz bir şekilde çok düşük olduğuna dair sonuçlara yer verilmektedir.

Organik maddenin olup-olmaması topraktaki hem fiziksel hem kimyasal hem de biyolojik özellikleri doğrudan etkilemektedir (Şekil-5). Bitki besin elementlerinin

26İrget ve Cengiz, “Organik maddenin toprak kalitesi ve üretime etkileri”, 32.

(34)

hepsi için organik madde önemli olsa da besin elementi oluşturma konu olduğunda azot (N) elementi daha bir önem kazanır.

Şekil-5 Toprak Özellikleri Açısından Organik Madde Etkileri27

Toprak organik maddesi biyolojik dinamizmi etkileyen en önemli parametre olduğundan, toprakta biyolojik çeşitliliğe ve sayısal yeterliliğe (biyolojik dinamizm) bakarak toprak verimliliği hakkında kanaate sahip olabiliriz. Organik maddelerin ve de organik atıkların toprak ile karışmasından itibaren en sonunda kararlı humus haline gelinceye dek tüm safhalarda değişik organizma grupları rol alır.

Şekil- 6, 7, 8 ve 9’da Toprak canlılarına dair farklı örneklere yer verilmiştir.

Topraklarda ortalama mikroorganizma sayılarını Tablo-3 de; mikroorganizmaların topraktaki dağılışını ise Tablo-4’de görülmektedir.

Şekil-6 Makro-Mikro Topraktaki Canlılar.28

27Kınacı, “Organomineral Gübre Çalıştayı Bildiriler”, 24.

28 A.g.e., 28.

(35)

Şekil-7 Toprak’daki Mikrofauna ve Mesofaunası.29

Şekil-8 Toprağın Mikro Florası30

Şekil-9 Toprağın Görünmeyen Canlıları Bakteriler31

29 A.g.e., 28.

30 A.g.e., 28.

(36)

Tablo-3 Topraktaki Mikroorganizma Varlığı.32 Mikroorganizma

Grupları Birey sayısı/m² Ağırlık (g/m²)

Bakteriler 1014 100

Aktinomisetler 1013 100

Mantarlar 1011 100

Algler 108 20

Tablo-4 Topraklarda Ortalama Mikroorganizma Sayıları33 Mikroorganizma Grupları Organizma Sayısı/ g.kt

Bakteriler (aerob) 10 5-9

Bakteriler (an-aerob) 10 4-6

Aktinomiset grubu 10 5-7

Mantar grubu 10 3-5

Alg grubu 10 3-6

1 da (dekar, 1000 m2) alanda yaklaşık 275 kg bakteri (109 bakteri/g kuru toprak X 1.1 x 10 -12 mg/bakteri = 275 kg/da) bulunmaktadır. Bu miktar, mikrobiyolojik dinamizmin toprak kalitesi ve toprağın canlı yapısı konusunda fikir vermektedir.

Topraklarda en büyük yapılardan en küçük yapılara kadar çok çeşitli ve devasa sayılarda mikroorganizmalar yaşamaktadır. Bunların canlılığı ve etkinliği toprağın suni müdahalelerden uzak kalması ile mümkün olabilmektedir. Bunların farklı görevleri olsa da neticede asli ve ortak görevi toprağı beslemek, zenginleştirmek, üzerinde yetişen bitkilere besin kaynağı olmaktır.

Gülle ve Özdemir, “Sağlıklı Toprağın Görülmeyen Kahramanları: Toprak Mikroorganizmaları” başlıklı makalelerinde mikroorganizmaları yaşayan gezegenimizin geri dönüşümde birer mini kimyager olarak çalıştırılan “çevre gönüllüsü” oldukları anlatılmaktadır.34 Bunların arasında hastalık oluşumuna neden olabilen türlerin sayısı çok azdır. Büyük oranda insanlardan kaynaklı atıklarında parçalanmasında rol olarak daha temiz ortam sağlamaya çalışan “fedakarca”

31 A.g.e., 29.

32 A.g.e., 29.

33 A.g.e., 29.

34 Gülle, Fatih ve Özdemir, Saim. “Sağlıklı Toprağın Görülmeyen Kahramanları: Toprak Mikroorganizmaları”, https://www.stb.org.tr (Erişim Tarihi: 15.11.2020).

(37)

çalışan görevlilerdir. Çevremizde göremediğimiz ve farkına varamadığımız “temizlik faaliyeti” nin baş aktörleri olduklarını söyleyebiliriz.

Bunlar, toprağa ve çevremize verdiğimiz zehirlerin ve kirlettiğimiz suların temizlenmesinde mikroorganizmalar temizlik görevlileri olarak yaratılmışlardır. Bu şuursuz mini canlılar her tarafta ve her yerde her türlü atığı kendilerine verilen görev gereği zararsız veya faydalı bileşen haline getirirler. Bu şuursuz mikroorganizmalar, Allah’ın kendilerine verdikleri görevi şaşırmadan ve aksatmadan yerine getirirken bizlere düşen ise onların hayatına kasteden pestisit ve kimyasal gübre kullanırken onların hayatına kastettiğimiz var olan ilahi dengeyi bozduğumuzu düşünemiyoruz.

Sonuç olarak, suni gübre ve pestisit kullanımından uzak durmakla, hem bize fedakarca hizmet eden mikroorganizmaların yaşama hakkına saygı duymuş olacağız, hem insanlığın sağlığına, hem de doğadaki canlılığa saygımızı göstermiş olacağız. Yaratanı sevdiğimizi yaratılanlara saygı duyarak ve onların yaşama hakkına riayet ederek göstermiş olacağız.

Mikroorganizmaları faaliyetlerini sekteye uğratan, hatta onları toptan soykırıma mahkum eden asıl “bela”nın pestisit ve kimyasal gübre kullanımı olduğu kesinleşmektedir. Doğaya karşı bu ölçüsüz ve dengesiz kimyasal “saldırı”nın ve müdahelelerin doğada hasıl ettiği “korkunç” sonuçları ve “felaketleri” dile getiren çok sayıda araştırmalar bulunmaktadır. Toprakta mikroorganizmalar ile kurulan dengenin önemini Gülle ve Özdemir’in şu açıklamalarından bir derece de olsa anlaşılabilir olmaktadır.

2.3. TOPRAK VE CANLILIK

Organomineral Gübre Çalıştayı bildiriler kitabı (Mayıs 2018) doğal gübre kullanımınnı önemi ve kimyasal müdahelelerin ortaya çıkardığı olumsuzlukları değişik boyutları ele almaktadır.35 Çalıştay sunumlarının derlendiği değerli bir kaynak niteliği taşıyan kitapta tarımının problemleri ve çözüm yolları çok yönlü olarak ele alınmıştır. Aşağıda Yönetici Özetinde yer alan bazı bilgilere yer verilmiştir.

Toprak karasal hayatın temeli olduğu halde yer kürede oldukça ince bir tabakasına sahiptir. Bitki yetişmesine uygun tınlı toprak hava sıvı ve gaz halinde bulunur. Teorik olarak %50’si katı, %25’i hava ve %25’i de sudan ibarettir. Tınlı toprak yaklaşık olarak eşit miktarlarda kum, kil,ve silt ihtiva eder. Toprak organik madde (TOM) ideal topraklar için %5’lik kısmını oluşturur ancak toprak kalitesi ve ekosistem hizmetlerini en fazla etkileyen bu kısımdır. Şekil-10 da iyi bir toprağın yapısını nasıl olması gerektiği görülmektedir.

35Kınacı, “Organomineral Gübre Çalıştayı Bildiriler”, 1.

Referanslar

Benzer Belgeler

Aynı zamanda HDMI (yüksek çözünürlükte çoklu ortam arayüzü) çıkışa sahip olan fotoğraf makinenizi HD televizyonunuza bağlayarak çektiğiniz resimleri yüksek

• Yüksek düzeyde gübreleme yapılan tarım alanlarında zaman zaman toprak solucanları ve mikro organizma populasyonu daha az gübreleme yapılan alanlara göre daha az

Suda çözünebilir P içeriği düşük gübreler: gelişme dönemi uzun ve çok yıllık bitkilere kullanılmalı, bu gübreler asit topraklarda kullanılmalıdır.. Fosforlu

Mevcut nüfusun daha iyi beslenme, barınma, donanma, kuşanma ve beslenmesini sağlamak ve yılda 1 milyondan fazla artan nüfusun bütün gereksinmesini sağlamak yanında

Tüm bu faktörler birlikte değerlendirildiğinde;  Tarım topraklarımızın verimlilik açısından. sanıldığı kadar iyi durumda

maddesi içeriği diğer hayvan dışkılarına oranla daha yüksek olan çeşitli kanatlı hayvan. dışkılarının yanı sıra, küçük baş

ĠĢlenen birim tarım arazisine göre üretilen ve tüketilen potasyumlu gübre yönünden Türkiye, Avrupa ve Dünya karĢılaĢtırması yapıldığında ülkemizin

FOSFORLU GÜBRE HESABI : Toprak analiz raporunda analiz sonuçları saf madde fosfor olarak verilmiş ise hangi gübrenin ne kadar uygulanacağı, kullanılacak