• Sonuç bulunamadı

(1)M T Ü R K E V İ ve T Ü R K M A H A L L E L E R İ İmar bahanesiyle eski mahallelerin, bi- naların yok edilmesine seyirci kalmakta devam edersek kısa bir gelecekte Türk evi tipini görmek için komşu ülkelere git

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "(1)M T Ü R K E V İ ve T Ü R K M A H A L L E L E R İ İmar bahanesiyle eski mahallelerin, bi- naların yok edilmesine seyirci kalmakta devam edersek kısa bir gelecekte Türk evi tipini görmek için komşu ülkelere git"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

M

T Ü R K E V İ ve T Ü R K M A H A L L E L E R İ İmar bahanesiyle eski mahallelerin, bi-

naların yok edilmesine seyirci kalmakta devam edersek kısa bir gelecekte Türk evi tipini görmek için komşu ülkelere git.

nıeğe mecbur kalacağız.

Prof. Mimar Asım MUTLU Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüzyıllar boyu Osmanlı İmparatorlu- ğunun geniş sınırları içinde, özellikle Türklerin yoğun bulundukları şehir ve kasabalarda yayılarak, günümüze kadar gelen Türk evleri, İstanbul'da, Kula'da, Bursa'da, Birgi'de, Kayseri'de, Antakya'da veya Yunanistan'da (Kesriye'de), Yugos- lavya'da, Bosna'da, Üsküp'te, Bulgaristan- da Filibe'de de olsalar ortak nitelikleri ile kendilerini hemen belli ederler.

Kapalı veya açık, iki üç yöne bakan sofaları, bir kaç yönden ışık almaya sağ- layan geniş çıkmalı odaları; arsanın şek- li, yolun yönü ne olursa olsun üst katta- ki odaları ve sofayı olumlu yöne çevirme sonucu meydana gelen üçgen planlı cum- baları, yüksek duvarlarla çevrili yabancı gözlerden gizli, evin bir kısmının direkler üzerine alınması ile elde edilmiş gölgeli kısımları olan avlusu, güneş ve ışığı kont- rol altına alan geniş saçakları, kafes ve pencere kapakları ile, çıtalı, orta göbekli tavanları ile, oymalı veya kalem işleri ile nakışlı kapakları olan yerli dolapları, raf- ları ve nişleri ile Türk evini dıştan ve iç- ten hemen tanımak kabildir.

Türk evinin planı bütün ailenin ortak oturma yeri olan ve türlü hava koşulları ve günün değişik zamanları için değişik sohbet köşeleri bulunan sofa ile bunu bir veya birkaç yönden çevreleyen ihtiyaca göre değişik ölçülerde tertiplenmiş odala.

rın, iklim, yön ve arsa biçim ve olanağı- na göre birleşmesinden, oluşmuştur. Oda- lar ve sofalardaki oturma yerleri insanın rahat görme ve iyi işitme mesafesi sınır- larını gözeten ölçülerde ele alınmışlar- dır. Buna karşıt sofalar oturma yerlerine hareket alanlarının eklenmesi avlu ve o- dalarla pencereler aracılığı ile görsel iliş- ki kurulması sonucu evi çok ferah bir ha- le getirmektedir.

İklim koşullarının farklılığı, malzeme ve yapı tarzının değişikliği, hatta zaman içinde Klasik, Barok ve Ampir gibi türlü sanat akımlarının etkisi Türk evinin ortak niteliklerini yitirmemiş aksine kuvvetlen-

Türk evi Osmanlı İmparatorluğunda Türklerle beraber yaşayan öbür ulusları

da etkilemiştir. Bu evler onlar tarafından da benimsenerek yakın zamanlara kadar onlar tarafından da yapımlarına devam edilmiştir.

Son günlerde tekrar gördüğüm Bul- garistandaki Filibe (Plovdiv) şehrindeki eski mahallenin durumu beni yeniden he-

yecanlandırdı.

Filibede Cuma camisi arkasında yük- selen Hisarkale ve Nöbetçiler arasında kurulmuş olan eski bir mahalle vardır.

Türk mimarisinin tipik bir örneği olan bu yerleşmeyi Bulgar komşularımız bütün sokakları, kaldırım taşları, evleri, bahçe ve avlu duvarları ile muhafaza etmekle kalmıyor, biraz harap olmuş yıkılmış kı- sımlarını da eski belge ve fotoğraflara da- yanarak eski yapım biçimleri ile yani ah- şap iskelet ve dolgu duvarları ile restore ediyorlar. Bir anıt gibi, dolaylı (endirekt) ışıklar ve fenerlerle aydınlatılan bu ma- halleleri geceleri dolaşmak da ayrı bir zevk olmuş. Kendini bu mahallenin güzel- liğinin korunmasına adamış genç bir res- samın Belediye başkanı olduğu bu ma- hallenin evlerinin çoğunda oturuluyor. Bir tanesini (Kuyumcuoğlu evi) Etnografya müzesi yapmışlar, geceleri burada oda müziği' konserleri de düzenliyorlar. Bir kaç bina misafirhane olarak kullanılıyor.

Çok büyük olmayan eski bir konak Bele- diye binası vazifesini görüyor. Bir iki ev, avlusu, sofası ve odaları ile turistik lokan.

ta haline getirilmiş. Eski mahalle yoğun bir yaşam içinde halkı barındırıyor, eğiti- yor, dinlendiriyor.

Ovada yeni Plovdiv çok katlı modern binaları, tesisleri ile her gün biraz daha büyüyerek uzanıp gidiyor. Ama halk yeni şehiri ile değil eski mahallesi ile öğünü- yor: «Avrupanın çoban millet olarak ta- nıdığı biz Bulgarlar dünyanın en güzel ev ve mahallelerini yapan sanatkâr insanla- rız» diyorlar ve burasını yerli ve yabancı- lara gece gündüz gezdiriyorlar.

Yunanistan ve Yugoslavyanın, bazı mıntıkalarında kalmış Türk evleri üzerin- deki tutumları da az çok Bulgaristanınki- ne benziyor.

Komşu ulusların Türk evi ve mahal- lesini benimsemelerini, bizim oralara gö- türdüğümüz bir sanat ve medeniyet hiz- meti olarak görmemiz, bununla öğünme- miz ve buna, özellikle eserlerin korunma- sı açısından, sevinmemiz lâzımdır.

Anlayışsızlık Ne yazık ki biz bu güzel lat ve uygarlık hazinelerim

mahalle ve evlerimizin değerini bifl ruz. En güzel örnekleri barındıran İst bul'da, Edirne'de Bursa'da bozulfl^

mahalle kaldı mı? Arta kalan pek az yıdaki ev konak ve yalılarımızın R«

bilmesi için hâlâ etkili bir tedbir afl değiliz.

Artık yurdumuzda ancak son yılla kadar ana yollardan biraz uzakta kalma Birgi, Milâs, Kula, Safranbolu gibi bı şehir ve kasabalarımızda henüz bozulj mış bazı Türk mahallelerine ı liyoruz. Bunlar da günden güne büyiik' hızla azalıyor. Halkı kalabalıkla»

başlayan ve sözüm ona imar edilen;

ve kasabalarımızda ilk iş olarak bum haileler ve sokaklar ortadan kald(|

ve yerlerini zevksiz taş yığınlarına bin yor.

Eskiden kalma karakteristik bir ı halle, halkımızın sanatını mimarimizi duğu kadar, geçmişteki düzenli, birbiri»

rine saygılı uygar bir toplumun y j | sını da yansıtmaktadır. Bunları sanatı mari ve kütlür anıtı olarak ve için, insanlık için bir eğitim arı korumamız gerekir. Bunların değerini ki bir han hamam, cami veya medresedi yahut Arkeolojik bir kalıntıdan az g ^ ^ ğe imkân olmadığı halde bunların lc<

ma, bakım, onarım ve restorasyl düşünmüyoruz bile.

Konunun Kültür Müsteşarlığımız;

rafından vakit geçirmeden önemle ( alınması, baş vurulması gereken t dizisinin saptanmasında ve bunların tl kuruluşlara kabul ettirilmesinde çaba hı caması ve öncülük etmesi gerekir.

Yurt çapında bir araştırmaya g rek mevcut karakteristik ev ve mahalleler saptanmalı ve bunlar ulusal bir değer*

anıt olarak ilân edilmelidir.

Gerekenler

İmar planları düzenlenmesinde | cut karakteristik mahallelerin aynen I hafazası zorunluluğu İmar ve İskân kanlığınca kabul edilmelidir.

Eski ev ve mahalle arsalarının!

külâsyon metaı haline gelmesini verilmemelidir. Mevcut eski yerleşıd de gerek plan, gerek yükseklik olarakı bariler dondurulmalıdır. Şimdiye yapıldığı gibi şehrin eski mahalleli^

bina derinlik ve yüksekliklerini tırarak yoğunluğu arttırmak, mevcut ıj di ve manevi değerlerin ziyan edilmesi sebep olduğu gibi yol ve alt yapının ı Î değerli tersiz hale gelmesi ile sonradan bl n, eski harcamalara da neden olmaktadır.!

devamı 128. sahifede

(2)

İ S T A N B U L 7 5

İ ç l e r a c ı s ı

İstanbul'un perişanlığı, bakımsızlığı içler acısıdır. Belediyenin kenti düzenli bir hale getirmesi için yeterli yasalar yö- netmelikler, her şey vardır. Ancak, Bele- diye idarecilerinde bunları ısrarla uygu- lamak için gerekli istek yoktur!

Bütçeye, paraya ihtiyaç hissettirme- yen bu hizmetler yalnız belediyecilerin il- gisine ve çalışmasına bağlıdır.

Kentin ortasında, yarım hektarlık bir saha İçinde insan nelerle karşılaşmıyor- ki.... Genellikle, Karaköy köprüsü ve iki başındaki meydanlar son zamanlarda, ta- rihî Mahmut paşa yokuşunu bile geçmiş- tir.

Köprü üzerinde işportacılar, toz top- rak içinde açıkta satılan simitler ve kuru- yemişler, turşucular, iskelelerde yolcu- ların ayakları arasında balıklar... bütün bunlar Belediye zabıtası ve Hıfzıssıha yönetmelikleri gereğince yasak davranış- lardır.

Amma, bu yasakları uygulayacak be- lediyeciler nerede! Onları arıyoruz!

•baştarafı 126. sayfada

sen Türkiye gibi süratli bir şehirleşl temposuna girmiş bir ülkede, nüfusun ki sa zamanda iki üç misline çıkması sebebi!

!e bu tür davranışların yerleştirme s nu çözmesine olanak yoktur. Eski ş olduğu gibi bırakmak ve yanına bütün ^ sis ve cazibe merkezleri ile ve çok d büyük ölçüler içinde yenisini yoluna gidilmelidir.

Eski binaların korunma ve teşvik etmek için vergi bağışıklığı | bul edilmelidir. İsteyenlerin binaları ti değeri üzerinden olmak kaydı ile Geııl İdareler, Belediyeler, İmar İskân Bakanjig Turizm Bakanlığı, Üniversiteler, Ak miier hatta Milli Bankalarca satın malı; bir kısmı enstitü müze, misafir ne. Belediye, pansiyon, lokanta ola kullanılmalıdır.

Gaflet içinde, hiç bir tedbir alj dan. imar bahanesi ile bu eserlerim]

yok edilmelerine seyirci kalmağa edersek, kısa bir gelecekte Türk evi vi mahallesini görmek için komşu ülkelra gitmeğe mecbur olacağız. O 2 eserlerin bizim olduğunu ne yüzle ic edeceğiz, ayrıca da buna kimi mandırai»

Belediye Zabıtası Talimatnamesi : Madde 50 19. Paragraf

Yıkanmadan, kabukları soyulmadan ve pi- şirilmeden yenecek her türlü besin mad- deleri açıkta satılmıyacaktır.

Belediye Zabıtası Talimatnamesi:

Madde 51 Paragraf ç

Yol, meydan, yaya kaldırımı geçit pazar iskele, köprü, nehir ve denizlerin hiçbir vesile ile devamlı işgaline müsaade edile.

Belediye Zabıtası Talimatnamesi:

XII Fasıl . Madde 52 (d, Paragrafı) d - Kabukları soyulmadan pişmeden ve yıkanmadan yenilecek maddeleri, satan- lar bunları temiz vasıtalarla alıp Kağıt- lara veya Kutulara koyacaklar elle dokun- i mayacaklardır.

Pişmeden veya yıkanmadan veyahut ka- bukları soyulmadan yenilen besin madde- leri açıkta muhafaza ve teşhir edilmeye- cek, bunlar dışardan sinek ve toz girme- yecek surette kapalı kaplarda bulunduru- lacak ve el değdirmeksizin uygun araç- , larla alınıp müşteriye verilecektir. Bu maddeleri müşterilerin elle tutup bırak- malarına meydan verilmeyecek ve amba- | lajsız tartılıp satılmıyacaktır.

H a b e r l e r :

S a f r a n b o l u m i m a r î d e ğ e r l e r i v e f o l k l o r h a f t a s ı

• İ.T.Ü. Mimarlık Fakültesi Min Tarihi ve Restorasyon Enstitüsünce 30 Âl ğustos — 4 Eylül arasında «Safranhijl nun Mimarî Değerleri ve Folkloru» iıı nu edinen bir Kültür Haftası düzenlen

Referanslar

Benzer Belgeler

Şahap Sıtkı, Ahmet Hamdi Tanpmarla konuştum, Varlık; nr./139, 2 Şubat, .1947, s. Ôztürkmcn, 'Profesörlerimiz konuŞuyiır :- Tanzimat edebiyatı profesörü şair

Tıbbi Onkoloji, Radyasyon Onkolojisi, Kardiyoloji ve KVC branşlarında SGK anlaşmalı hekimler tarafından yapılan muayene, tahlil, tetkik gibi ayakta tedavi hizmetleri ve

içindeydi. Bu nedenle, sözkonusu stratejik zemin üzerinde oluflan Ameri- kan-Rus ittifak›n›n içinde o da yer al›yordu. Dolay›s›yla, bölgede bir Ame-

Öğrencilerimiz yaşadıkları aile ve akraba çevresinden yapacakları araştırma sonucunda öğrenecekleri Şarkışla ilçesine özgü yemeklerle ilgili çalışmaları okul

Uluslararası TURAZ Adli Bilimler, Adli Tıp ve Patoloji Kongresinde &#34;Evalution ps-13 MKEK Yapımı 9x19 mm Parabellum Fişekleri Kullanarak Yapılan Atışlardan

Nefret söylem son üç yıllık dönemde kamu yetk l ler tarafından doğrudan üret ld ğ nden, toplum ve kamu görevl ler tarafından LGBTİ+’lara yönel k şlenen nefret suçları

Tıbbi-Aromatik bitki ihraç eden firmalar, baharat bitkileri üreten ve ihraç eden firmalar, Baharat bitkileri işleyen ve yurtiçi-yurtdışına pazarlayan firmalar, ilaç,

TİHV Tedavi Merkezlerine 2019 içinde yapılan 908 yeni başvuru içinde ülke içinde işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarına maruz kalan başvuru sayısının 838,