• Sonuç bulunamadı

SATIRLARARA SI TÜRKÇE KUR'AN TERCÜMELERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "SATIRLARARA SI TÜRKÇE KUR'AN TERCÜMELERİ"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SATIRLARARA SI TÜRKÇE

KUR'AN

TERCÜMELERİ

(2)

Kur’ân-ı Kerîm’in daha sahâbe döneminde başka dillere tercüme meselesi gündeme gelmiştir. Nitekim Selmân-ı Fârisî’nin İslam’ı kabul eden Farsların anlamaları için Fâtihâ Sûresi’ni Farsça’ya tercüme ettiği bilinmektedir. Daha sonraki yıllarda da Sâmânoğulları hükümdarlarından Mansûr b. Nûh (961-976) tarafından oluşturulan bir heyet, Taberî Tefsiri’ni esas alarak Kur’ân-ı Kerîm’in tamamını Farsça’ya tercüme etmiştir. Bu tercüme heyetinde bir de Türk âliminin bulunduğundan söz edilmektedir (Toğan, 1971, 19). X. asrın ortalarından itibâren Müslüman olan Türklerin Kur’ân-ı Kerîm’i ne zaman tercüme ettikleri hususunda farklı görüşler vardır. Farsça tercümenin tamamlanmasından sonra, muhtemelen aynı heyette yer alan bir Türk âlim tarafından Kur’ân-ı Kerîm’in Türkçe’ye tercümesi fikri de ortaya atılmış olmalıdır. XI. asırda istinsah edilen ve hâlen Jhon Rayland Kütüphânesi ve Britısh Museum’da bulunan Farsça ve Türkçe tercümeler bu çalışmaların ürünü olarak kabul edilir.

(3)

Gerek Farsça gerek Türkçe yapılan bu ilk tercümeler, âyetlerin düzgün ve tam cümleler hâlinde tercümeleri değillerdir. Bunlar, Arapça metnin altında eğik bir şekilde, ondan daha ince bir kalemle olmak üzere ve sadece kelimenin Türkçe karşılığı verilerek yapılan tercümelerdir. Kelime tercümeleri satırların arasında yer aldığından bu kabil eserlere “Satırlar arası” tercümeler denilmiştir. “Satır arası kelime kelime tercüme geleneğinin Orta Asya’dan geldiği kuvvetle tahmin edilebilir. Bu geleneği Moğollardan kaçıp gelen yahut Anadolu’ya Moğollarla gelen Hârezmli ve Horasanlı bilginler getirmişlerdir.”

(İnan, 1960, 89).

(4)

Bugün elyazma eser kütüphanelerinde bulunan satırlar arası Kur’ân tercümeleri daha ziyade XIV. ve XV. asırlara ait nüshalardır. Dr. Ahmet Topaloğlu tarafından yayınlanan XV. yüzyıl başlarında Muhammed b. Hamza tarafından yapılan satırlar arası Kur’ân tercümesinin başında bu konuda bilgi verilmektedir. Topaloğlu bu eseri hazırlarken Topkapı Sarayı Müzesi Kitaplığı, Türk ve İslâm Eserleri Müzesi, Süleymaniye Kütüphanesi ve daha bir çok resmî ve özel kütüphanelerde çalışma yapmıştır. Ancak yapılan çalışmaların henüz istenilen düzeyde olmadığını da kendisi belirtir (Topaloğlu, 1976).

(5)

Şimdiye kadar tesbit edilmiş Türkçe satırlar arası Kur’ân tercümelerinden en eskisi İstanbul’daki Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde 73 numarada kayıtlı bulunan ve 1333 tarihinde Şirazlı Hacı Devletşahoğlu Muhammed tarafından istinsah edilen nüshadır. Oğuz Türkçesiyle kaleme alınan bu nüsha her ne kadar XIV. asırda istinsah edilmiş ise de tercümenin kesin olarak ne zaman yapıldığı belli değildir; ancak hicrî V./ milâdî XI. asıra ait olduğu tahmin edilmektedir. Satırlar arası Kur’ân tercümelerinden sonra özellikle Beylikler Dönemi’nde Fâtiha, Yâsin, Mülk, Nebe ve İhlâs gibi kısa sure tefsiri tercümelerinin yapıldığını görüyoruz (Öztürk, 1996). Daha sonraki dönemlerde ise Türkçe tefsirler yapılmaya başlanmıştır.

(6)

Fâtihâ Sûresi’nin tercümesi:

1. Öğmek Tanrı’nundur, âlemler ıssı, 2. Key rahmet kılıcı, rahmet kılıcı, 3. Yanut günü ıssı, 4.

Sana taparuz, dakı senden arka virmek isterüz, 5. Yol göster bize, doğru yol, 6-7 Yolu anlarun kim eylük eyledin anlarun üzerine. Kakınılmışlar değüller, dakı azmışlar değüller.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çerçevede çalışmanın amacı, Kur’ân’da bu cümlelerin geçtiği âyetleri sistematik bir şekilde incelemek ve ilgili âyetlerde zikredilen ve Yüce Allah

Dünyevî küçük bir işi sebebiyle, küçük bir amirin huzuruna çıkıncaya kadar çok zorluklar ve engellerle karşılaşan insan için, bütün âlemlerin Rabbi olan

Ayette Hz. Mûsâ’ya dokuz tane mucize verildiğinden bahsedildiği halde bu mucizeler hakkında herhangi bir bilgi verilmemektedir. Çünkü Kur’ân’ın daha önce farklı

278 Dolayısıyla tefsiri yapılan ayette belirsiz durumda olan yani kendisinden neyin kast edildiği anlaşılamayan konu, Şâri tarafından Kur’an’ın başka

Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde pänd turur (F.); ol Ķur’ān Ǿibret erür pārsālarġa yaǾnį pend erür (Ar.+F.); ögütlemek (T.); Ķurǿān naśįĥatdur (Ar.);

Yukarıda zikrettiğimiz anlamlar çerçevesinde Lafza-i Celâl; ‘teabbüd etmek, kulluk etmek, insanın kainatın herc-ü merçliği içinde sığınacağı ve sükûnete ulaşacağı

Toplumun güven ve huzurunu korumak için mü’minler gıyablarında dahi olsa birbirlerinin hak ve hukûkuna riâyet etmeli ve birbirleri hakkında hüsn-ü zann 378

Âdem (s) de bir insan olarak hata etmiş, fakat daha sonra bu hatasından dolayı pişman olmuş, bunun üzerine Yüce Allah’tan bağışlanma dileğinde bulunmuş ve Allah da