• Sonuç bulunamadı

İ K T İ B A S L A R: İSTANBULUN İMARIYLE ALÂKALI YAZILAR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İ K T İ B A S L A R: İSTANBULUN İMARIYLE ALÂKALI YAZILAR"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İ K T İ B A S L A R :

İSTANBULUN İMARIYLE ALÂKALI YAZILAR

Son zamanlarda İstanbulun imanı münasebetiyle, gazetelerde birçok yazı-lar neşredilmektedir. Kıymetli ve müte-hassıs kimselerin imzalarını taşıyan bu makalelerden bazılarını okuyucuları-mıza veriyoruz. Cumhuriyet gazetesinin 2/7/1957 tarihli sayısında, Ord. Prof. Sıdch'c Sami'nin «Mahalli ademi Merke-ziye; prensibi ve imar işleri» başlıklı mühim makalesini aynen iktibas edi-yoruz.

Yazan: Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami ONAR Büyük ve devamlı bir teşebbüs olan imar işlerini üzerine alacak bir teşkilâ-ta lüzum olduğu teşkilâ-tabiidir. Teknik bir mahiyet arzeden ve içtimaî, iktisadî be-diî sahalarda ve hattâ sağlık, maarif ve sosyal yardım sahalarında tesirlerini gösteren; aynı zamanda birçok hukukî tasarrufları, icraî kararları, malî mua-meleleri, nafia işlerini ve icra ameliye-lerini icap ettiren imarın teşkilâtı da bütün bu sahalarda ihtisas sahiplerin-den mürekkeb geniş ve kuvvetli bir teşkilât olmak lâzımdır.

Bu teşkilâtın dayanacağı siyasî - hu-kukî nazariye ve prensip, idare ilminin uygun bulacağı esas hangi prensip ola-bilir? Bütün bu ihtisas teşkilâtını için-de toplamış olan için-devletin merkezî idare teşkilâtı mı ve binaenaleyh merkeziyet prensipi mi? Yoksa bilhassa şehir ve köyler gibi komün idarelerinin imarı bahis konusu olduğu zaman bu mahalli

idare teşkilâtı mı ve bu bakımdan ma-hallî ademimerkeziyet prensipi mi? Ve nihayet imarın muhtelif cepheleri ara-sındaki müşterek noktaları ve bunların arzettiği hususiyetleri nazara alarak ku-rulacak hususî ve muhtar bir teşkilât mı ve bu sebeple de hizmet ademimerke-ziyeti prensipi mi?

İmarı organik bakımdan yani teş-kilât zaviyesinden tetkik ettiğimiz zaman idare ilminin ve idare hukukunun bu esaslı siyasî - hukukî nazariyelerinin cümlesi hatıra gelebilir ve bu itibarla da şehirlerimizdeki imar faaliyetlerini bir de bu noktadan tetkik etmek faydalı olur. Hattâ kanaatimizce teşkilât ve per-sonel meselesi memleketimizde imar iş-lerinde idare ilmi ve tekniği bakımın-dan birinci plânda gelir: çünkü evvelki yazılarımızda belirtmeğe çalıştığımız gi-bi memleketimizde imar işlerini kolay-laştıracak çok mütekâmil mevzuat ol-duğu ve günün tekniği de bizi bu saha-da kâfi derecede aydınlattığı halde şim-diye kadar şehir ve köylerimizin imar edilememiş ve bizden çok sonra bu iş-lere başlamış olanların bizi pek fazla geçmiş bulunmaları bu muvaffakıyetsiz-liğin ve gerimuvaffakıyetsiz-liğin sebeplerini hukukî mevzuatın fenalığından veya kifayetsiz-liğinden ziyade psikolojik âmillerde, teş-kilâtta ve personelde "aramak lâzım gel-diğini göstermektedir.

Şehir ve köylerimizin imarında ilk hatıra gelecek nokta mahallî ademimer-keziyet prensipi yani bu imar işlerinin belediye ve köy gibi mahallî âmme ida-releri teşkilâtına bırakılmasıdır: Bizde belediye ve köy idareleriyle hukukî şah-siyetini almış olan komünler; aynı sa-hada birlikte yaşamaktan, geniş bir komşuluk ve hemşerilik münasebetin-den hulâsa muayyen bir toprak parçasın-da birleşmiş bulunmaktan doğan müşte-rek ihtiyaçları karşılamak için meydana

gelmiş birer 'siyasî içtimaî ve hukukî teşekkül değil midirler ? İdare ilmi ve idare hukuku bu teşekküllerin, bu âmme idarelerinin müşterek ihtiyaçları-nı karşılamak için yapacakları teknik,

hukukî, ve iktisadî faaliyetlerin idaresi-ni o yer sakinlerine ve bunlardan teşek-kül eden organlara ve teşkilâta bırak-mağı yani komün işlerinde mahallî ade-mimerkeziyet prensipini en doğru bir esas olarak tavsiye etmiyor mu? Mev-z.ıp.tımızda bu esasları kabul etmemiş mi-dir? Belediye ve köyler gibi komün ida-relerinin varlık sebepleri mahallî müş-terek ihtiyaçları karşılamak ve tatmin etmek olduğuna göre bu ihtiyaçların büyük bir kısmını teşkil eden imar iş-lerinin de bu idarelere tevdi edilmesi lâzım gelmez mi? Siyasî bakımdan da; bir ferd nasıl kendi evini, bahçesini di-lediği gibi kurmak ve düzenlemek, süs-lemek hakkını haizse bir mahal sakin-lerinin de kendi mıntakalarını kendi ihtiyaç, zevk ve isteklerine göre imar etmeleri tabiî ve siyasî bir hakları, de-mokrasinin bir icabı sayılmaz mı?

Yukarıda da söylediğimiz gibi ilk bakışta bütün bu suallere müsbet cevap vermek lâzım gibi görünüyor; fakat si-yasî, içtimaî, iktisadî ve hukukî mesele-leri mevzularından, zaman ve mekân şartlarından ve nihayet tarihî tecrübe-lerden ve müşahedetecrübe-lerden tecerrüd ede-rek sadece mantıkî bir silsile içinde mütalâa' etmek ve hükümlere varmak çok yanlış neticeler verebilir. İmar zuunda da bu noktaları yani imar mev-zunun arzettiği karakterleri ve hususiyet-lîri, imar hareketlerinin inikâslarını, tarihî tekâmül seyrini, zaman ve mekân şartlarını, vasıta ve imkânları nazara al-madan teşkilât prensiplerinde hüküm-lere varmak realitehüküm-lere muhalif ve za-rarlı neticeler husule getirebilir.

Mahallî ademimerkeziyetin lüzum vs faydaları, demokrasiyle yakın alâkası inkâr edilemez; fakat mahallî ademimer-keziyet lüzum ve faydalarını gösteren idare ilmi ve idare hukuku aynı za-manda bunün mahzurlarını da gös-termektedir ki, bunlardan bir kıs-mı bizde imar işlerinin hususiliği ve ehemmiyeti, ademimerkeziyet prensi-pinin bizdeki tarihî tekâmül seyri ve za-man ve mekân şartları bakımından bu

(2)

prensipin imar işlerine tatbikındaki güç-lükleri, hattâ imkânsızlıkları gösterir: Mahallî ademimerkeziyet prensipine kar-şı serdedilen itirazlardan birisi bu esasa dayanan idarelerdeki teknik bilgi ve ih-tisasın, tecrübenin, malî imkânların ki-fayetsiğliğidir. Komün idareleri, şehirler ve köyler devlet kadar mütehasssısslara, malî imkânlara malik değildirler, salâ-hiyet ve imtiyazları da nisbeten mahdut-tur; bu bakımdan büyük teşebbüsleri ba-şarmağa idarî ve hukukî yapıları müsait değildir.

Mahallî ademimerkeziyet prensipine karşı serdedilen bu itirazın kuvveti za-man ve mekân şartlarına göre değişir; meselâ İngiltere gibi devletlerde bu iti-raz çok zayıf kalır: fakat memleketimiz-de bir taraftan mahallî amemleketimiz-demimerkezi- ademimerkezi-yet idarelerinin tarihî oluş ve tekâmül seyri diğer taraftan da hemen hepsi imarsız birer büyük köyden ibaret olan şehirlerimizin muhtaç olduğu imar te-şebbüsünün ehemmiyeti ve genişliği na-zara alınırsa bu itiraz büyük bir .kuv-vet almış olur: Bizde oluşlarında çok zayıf esaslara dayanan ve başarı göstere-miyen, hattâ en normal fonksiyonlarını bile ifa edemiyen idarelerin başında be-lediyeler ve köyler gibi komün idareleri' gelir: Belediyeler Tanzimat devrinde ha-kikî ihtiyaçlardan ziyade taklid hissiyle ve siyasî mülâhazalarla kurulmuşlardır; nitekim 1855 senesinde İstanbul Beledi-yesinin çekirdeği durumunda bulunan intizam komisyonu isimli yedi kişilik he-yette yalnız bir Türk aza vardı ve «dü-veli ecnebiyeden en bellibaşlılarından birer adam bulunmak» şartiyle teşkil edilmişti: belediye teşkilâtını kabul eden meclisi vâlâ da mazbatasında «... Yapı-lacak şey her ne ise bütün İstanbulda birden yapılmak mugalâta ve tekellüflii olacağından ve Altıncı Daire ittihaz olu-nan Beyoğlu ve Galatada akaratı kesire ve ebniyei mutena bulunduğu misillû sahip ve mukim olanların ekseriyeti da-hi böyle hususatı sair memalikte gör-müş ve anlamış» kimselerden mürek-keb olduğundan bahsetmekte ve bu teş-kilâtı Beyoğlu ve Galataya hasreyle-mekte idi. Meclisi vâlâ belediye işlerine ecnebilerin de karıştırılmasını tavsiye ediyordu. İlk belediyemizde resmî dil olarak fransızca (!) kullanılmıştı. Be-yoğlunda kurulan bu tecrübe teşkilâtı-nın bir takım şehir işlerini başardığı inkâr edilemez; fakat teşkilâtın yayılma-sına, belediye kanunlarının istihaleler geçirmesine rağmen bir kaç belediyemi-zin, dünyadaki emsaline nazaran pek kü-çük kalan bazı başarıları istisna edilirse

bizde bu teşkilâtın büyük ve esaslı te-şebbüsleri başardığı iddia edilemez. Cum-huriyet devrinin köy kalkınması bakı-mından büyük ümidler bağlanan ve oku-dukça insana Edebiyatı Cedideden ölmez eserlerinden biri olan hayatı muhayyeli-ni hatırlatan köy kanunu da, uzak köy-lerimiz şöyls dursun, küçük yalı gibi İstanbul hududundaki köylerin yani ko-münlerin bile fiziyonomisini değiştire-memiş, hiç bir köye en basit bir garb kasabasının simasını verememiş, geri hayat şartlarını değiştirememiştir.

Belediyelerimizin büyük bir ekseri-yeti . kurulduklarındanberi kendilerini ancak eski kadıların ve ihtisab ağa ve nazarlarının halefi saymışlar ve gayret-lerini sadece, o da muvaffak olamamak şartiyle, erzak vesaire işlerine hasret-mişler, imar gibi büyük teşebbüsleri, hayat seviyesini ve şartlarını ıslah etme-ği ve yükseltmeetme-ği ağızlarına almağa bi-le cesaret edememişbi-lerdir. 1933 tarihli belediye yapı ve yollar kanununun 2 in-ci maddesi belediyelere beş sene zarfın-da müstakbel şehir plânını hazırlamak vazifesini tahmil ettiği ve aradan da bir çeyrek asır gibi uzun müddet geçtiği hal-de kaç belediyenin plânını hazırladığı ve hele bunlardan kaç tanesinin tatbika geçtiği veya tatbikini sağlayacak tedbir-ler almış bulunduğu bu bakımdan çok ehemmiyetli bir tetkik mevzuudur. İs-tanbul Belediye Meclisinin bazı sayın üyeleri şehrimizde.ki imar hareketlerinin hangi plâna göre yapıldığını sormakta olduklarını gazetelerde okuduk, (a) Zan-nederim ki bu suale ilk muhatab olacak ve cevab vermek mevkiinde bulunacak olan yirmi altı senedenberi kanunen bu işle vazifelendirilmiş olan kendileridir.

Bu müşahede bize en ileri şehirleri-mizde bile imar teşebbüsünün belediye-ler ve kövbelediye-ler tarafından başarılamadığını göstermeğe kâfidir. Belediye meclisleri-mizde cereyan eden ve gazetelere akse-den müzakere ve münakaşalar bize bu teşkilâtın imar bakımından ne .kadar kifayetsiz olduğunu öğretmektedir: Bu meclislerde bazan imar tahsisatı kullanı-nılmamakla iftihar (!) edildiğini, bazan bir Avrupa şehri istemediklerini (!) ilân eden ve alkışlanan üyeler bulunduğu-nu gazetelerde herkes okumuş ve şüphe-siz ki büyük bir teessür duymuştur. Be-lediye organlarımızın bu durumu siya-sî bünyemizin ve kadromuzun mahallî teşekküllere imar gibi büyük teşebbüs-leri başaracak derecede kuvvetli eleman-lar vermeye kâfi olmadığını gösterme.k-tedir. (b) Her nekadar belediyeler birer ihtisas teşkilâtı kurabilirlerse de bu

teş-kilâtın da bu organlarla başarılı bir iş-birliği yapamadıklarını gene hâdiseler göstermiştir. Esasen büyük şehirlerimiz-de görülen imar ve kalkınma hareketleri de bu organların ve teşkilâtın eseri ol-maktan ziyade bazı devlet, hükümet ve idare adamlarının enerjik teşebbüs ve hareketlerinin mahsulü olduğu bir ha-kikattir (c)..

İmar bakımından mahallî ademi mer keziyet prensipinin arzettiği mühim bir mahzur da mahallî teşkilâtın âmme men-faatini tanımıyan, kendi küçük ve hasis günlük menfaatlerini bunun üstünde tut-mak istiyen mahallî nüfuz ve tesirlere mukavemet edememesidir. Bu tesirlerin bazan plânları akamete uğrattığı, bazan tanınmaz şekillerde değiştirmeye mu-vaffak olduğu, bazan da tatbikatında bü-yük güçlükler çıkardığı görülmektedir. Meselâ İstanbulda Yeniçami meydanının açılması için merkez her tüçlü imkân-ları verdiği ve malî fedakârlığı kabul ettiği halde bu meydan senelerce açıla-mamış ve açılması son teşebbüslere kadar da bir türlü tamamlanamamıştı (d). İmar tarihimize bir Vak'ai Hayriye olarak ge-çecek olan Balıkpazarı mezbelesinin kal-dırılması ve zavallı İstanbulluların te-miz erzaka kavuşması imkânını da mahal-lî teşkilât bir türlü elde edememişti. Bu-rada sahanın darlığından husule gelen rantian faydalanan mülk sahipleri mülk-lerini asrın teknik ve sağlık icablarına uydurmağa yanaşmadıkları gibi en ufak bir imar hareketine yardımdan da ka-çınmışlar, kendilerine verilen müteaddit mühlet ve imkânlara rağmen imar ha-reketlerini geciktirmek ve akamete uğ-ratmak için kanunları bile gülünç bir hale koymaktan çekinmemişlerdi.. Bele-diyenin Karaköyde yola kalbettiği kendi dükkânlarını bile senelerce tahliye ede-memesi imar tarihimize bir garabet mi-sali olarak geçecektir.

Gerçi bütün bunlarda idarî vesayet makamlarına düşen bir mesuliyet his-sesi de vardır. Bunu da ayrıca tetkik ede-ceğiz. Fakat asıl iş ve teşebbüsün sa-hiplerinin yani belediye ve köylerin kâ-fi bilgi, anlayış ve enerjiyi gösterme-meleri, esası bir tarafa bırakıp seneler-denberi ehemmiyetsiz teferrüatla meş-gul olmaları ve şehir ve imar buhran-larının artmasına, imar işlerinin aksa-masına ve güçleşmesine sebep olmaları mahallî idarelerimizin teşkilâtının imar işlerindeki kifayetsizliğini ve mahallî ademimerkeziyet prensipinin imar te-şebbüslerine tatbik' edilemiyeceğini gös-termeğe kâfidir.

Referanslar

Benzer Belgeler

• Şubat ayı boyunca gerek üniversitede gerekse İstanbul ve diğer kentlerde düzenlenen gösterilerde çok sayıda kişi fiziksel şiddet kullanılarak gözaltına

Batı Trakya, geçmişten günümüze birçok devletin hâkimiyeti altında bulunan, 1923 Lozan Barış Antlaşması’ndan bu yana da resmi adı “Helen Cumhuriyeti”

Okul olarak eğitim felsefemizi cumhuriyetimizin temel değerleri ve 2023 eğitim vizyonu

[r]

[r]

İlk doğru gördüğüm seçeneği işaretliyorum Uzun soruları hiç okumuyorum.. Sınavda çözemediğim soruyla karşılaşınca sinirlenip

Dahili şarj olabilen batarya ve 220V AC ile çalışma Kg/Lb/Lt birim değiştirme ve parça sayma Elle dara girme, Otomatik dara ve Dara alma Kontrol tartımı HI-OK-LO Buzzer.. RS

Tıbbi-Aromatik bitki ihraç eden firmalar, baharat bitkileri üreten ve ihraç eden firmalar, Baharat bitkileri işleyen ve yurtiçi-yurtdışına pazarlayan firmalar, ilaç,