• Sonuç bulunamadı

7. DERS: SÖZCÜK BİLGİSİ. Hilal TUFAN

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "7. DERS: SÖZCÜK BİLGİSİ. Hilal TUFAN"

Copied!
88
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

7. DERS:

SÖZCÜK BİLGİSİ

Hilal TUFAN

(2)

İletişimde sözcükler de, tümce de önemli yer tutmaktadır.

(3)

Türkçede sözcükler isim, sıfat, zamir, zarf, edat, bağlaç, ünlem ve fiil olmak üzere 9 grupta

incelenir.

(4)

SÖZCÜK

ANLAMLARINA YAPILARINA GÖREVLERİNE

Zıt Anlamlı Eş Anlamlı Eş Sesli

Mecaz Anlamlı

Deyimler,Özdeyişler Atasözleri

Basit Türemiş Bileşik

İsim Olan Sıfat Olan Zamir Olan Zarf Olan Edat Olan Bağlaç Olan Ünlem Olan Fiil Olan Fiilimsiler

(5)

Canlı, cansız bütün varlıkların ve kavramların adları olan sözcüklere İSİM denir.

(6)

a) ÖZEL İSİM

Şahıs (Zeynep, Burhan)

Millet (Türk, İngiliz)

Hayvan ( Tekir, Boncuk)

Yer (İstanbul, Paris)

Ülke (Türkiye, Fas)

Din-Mezhep (İslamiyet, Hıristiyanlık)

Dil İsimleri (Türkçe, Arapça, Farsça)

Kurum, Dernek, Okul (Türk Dil Kurumu, Otizmli Sporcu Aileleri Derneği, Yıldız Teknik Üniversitesi)

(7)

b) CİNS İSİM:

Hayvan-Bitki Adları (Kedi, papatya)

Araç Gereç Adları (Masa, makas vb.)

Cins isimlerdir.

(8)

a)Somut İsimler: Gözle görülen, elle tutulabilen yani duyu organlarımızla

algılayabildiğimiz varlıkların isimleridir.

Örnek: Çiçek, ağaç, dolap vb.

b)Soyut İsimler: Duyu organları ile

algılayamadığımız, düşünce ve duygu yoluyla varlığı anlaşılabilen veya varlığını kabul

ettiğimiz isimlerdir. Örnek: sevgi, nefret, fikir, huzur, mutluluk vb.

(9)

Tek veya daha çok varlığı karşılayan isimlerdir.

Tekil İsim (Kitap, çanta)

Çoğul İsim (Kitaplar, çocuklar, çantalar)

Topluluk İsimleri (Millet, halk)

(10)

İki veya daha çok isimden oluşan tamlamadır.

Tamlayan ve tamlanandan oluşur.

Tamlayan + ilgi eki ( …-ın, -nın )

Tamlanan + iyelik eki (…-ı , -sı )

(11)

Belirtili İsim Tamlaması: İki öğenin de tamlama eki alması ile oluşur.

Örnek: Ağacın yaprağı, Kitabın sayfası

Belirtisiz İsim Tamlaması: Sadece Tamlananın ek alması ile oluşur.

Örnek: Dağ bisikleti, çay bardağı, buz pateni vb.

(12)

Takısız İsim Tamlaması : İki öge de ek almaz. Kimi zaman sıfat tamlaması ile karıştırılır. Tamlayan ögesi isimdir. Tamlayan ögesinin neden yapıldığını açıklar.

Örnek: Tahta kaşık, altın yüzük, gümüş tabak

Uyarı: Ad soylu sözcük mecaz anlamda kullanılırsa sıfat tamlaması olur.

Örnek: Örümcek kafa, kürdan bacak

Zincirleme İsim Tamlaması: Tamlayan ya da

tamlananın en az birinin kendi içinde isim tamlaması olması ile yapılır.

Örnek : Sokak köpeğinin çığlığı , ev sahibinin arabasının markası vb.

(13)

Bir adın nitelik ve niceliğini bildirme görevini görürler.

Uyarı:

Sıfatlar (önad) addan önce gelir

Sıfatlar çekim eki almazlar.

(14)

Sıfatlar iki ana gruba ayrılırlar:

A)Niteleme Sıfatları: Varlıkların durumlarını, biçimlerini, renklerini belirten sıfatlardır. İsme sorulan ‘’nasıl’’ sorusuna cevap verirler.

Örnek: Kırmızı güller çok güzel kokuyor.

(Nasıl güller? Kırmızı)

mavi kuş, sıcak yemek, buzlu su vb.

(15)

B)Belirtme Sıfatları: İsimleri sayı, soru, işaret, belgisizlik yoluyla belirten sıfatlardır. Belirtme sıfatları dört grupta incelenir.

a)İşaret Sıfatları: Varlıkların bulunduğu yeri gösteren

‘’hangi’’ sorusunun sorulmasıyla bulunan sıfatlardır.

Örnek: Bu ev, şu memleket vb.

Beriki, diğer, öteki gibi sözcükler de işaret sıfatı olarak kullanılır,

b)Soru sıfatları: İsimleri soru yönünden belirten sıfatlardır.

Kaç, hangi, nasıl, neredeki vb. sorularının yanıtını verir.

Örnek: Hangi otobüs, kaç para, nasıl dünya, neredeki ev vb.

(16)

c)Sayı sıfatları: İsimlerin sayısal özelliklerini belirleyen sıfatlardır.

-Asıl Sayı Sıfatları: Bir ekmek, üç ağaç vb.

-Sıra Sayı Sıfatları: Birinci sınıf, yüzüncü yıl vb.

-Kesir Sayı Sıfatları: Yarım porsiyon, çeyrek ekmek vb.

-Üleştirme Sayı Sıfatları: Üçer çorap, beşer kuruş vb.

-Topluluk Sayı Sıfatları: Üçüz kızlar, ikiz bebekler vb.

(17)

d)Belgisiz Sıfatlar:

İsimlerin nicelik(sayısal)yönünden belirsizliklerini ifade eden sıfatlardır.

Örnek: Birkaç saat, birtakım insanlar, bazı öğrenciler vb.

Uyarı: ’’Her, birkaç, herhangi, biraz’’gibi belirsiz sözcüklerden sonra gelen adlar çoğul eki almazlar.

Örnek: Her ağaç yaprak dökmez. Hiçbir çocuk çikolataya hayır demez.

‘’Bütün, kimi, bazı’’ belirsiz sözcüklerinden sonra gelen adlar çoğul da kullanılabilirler.

Örnek: Bütün çiçekler güzeldir. Kimi insanlar acımasızdır. Bazı kurallar sıkıcıdır.

(18)

Bir ad ve onun önüne gelerek nitelik ve

niceliğini bildiren sözcükten oluşan sözcük öbeğidir. Sıfatların isimlerle kurduğu

tamlamadır.

Tamlayan + Tamlanan Sıfat + İsim

Geniş + yol

Çalışkan + çocuk

(19)

Adın yerine geçen sözcüğün görev adıdır.

Zamirler adların yerini tutarak kişi, soru, gösterme ve belgisizlik kavramları taşıyan sözcüklerdir. Nesnelerin yerine kullanılan zamirler (ben, sen, o, bu, şu, kim) gibi

sözcüklerle nesneleri karşılarlar.

(20)

Zamirler isim, sıfat, zarflar kadar sözcük

yapımına elverişli değildirler. Ancak bir ikisi birkaç yapım eki alır.

Örnek: Ben-lik, sen-lik.

Zamirler bütün yapım eklerini almazlar. Çekim eklerini aldıklarında ise kök yapılarında

değişiklik olur.

Örnek: Ben, beni-bana, sen, seni-sana

(21)

Türkçede çok kullanılan zamirler, bir şeyin

veya kişinin ismi belirtilmediği durumda onun yerine kullanılır.

Zamirler, cümlede bir adın yerini tutan sözcük türü olduğu için cümlede bir ad gibi, özne,

nesne, dolaylı tümleç ve yüklem görevinde bulunabilirler.

Örnek:

Seni buraya babam çağırdı.

Bu kitabın çevirisini bir de biz okuyalım.

Aradığımız kişi buradaymış.

(22)

Zamirler yerine geçtikleri ismin özelliğine göre:

a)Kişi(Şahıs) Zamirleri b)İşaret Zamirleri

c)Soru Zamirleri

d)Belirsizlik (Belgisiz) Zamirleri e)Dönüşlülük Zamirleri

olarak beşe ayrılırlar.

(23)

a)Kişi Zamirleri:

İnsan adlarının yerine kullanılan ‘’ben, sen, o…’’ ile bazı durumlarda insan adının yerine geçen ’’kendi’’ sözcükleridir.

Örnek: Olanlara ben de inanamıyorum.

Bakalım kendisi ne diyor?

(24)

b)İşaret Zamirleri:

İşaret yoluyla varlık adlarının yerini tutan sözcüklerdir. Onları yerlerini göstererek

belirtirler. İşaret zamirleri:’ ’bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar’’ dır.

Örnek: O, bu memleketin en meşhur

hikayesidir.(O: işaret zamiri, bu: işaret sıfatı.) Uyarı: ‘’Bu, şu, o’’ bir addan önce gelir ve onu belirtirse işaret sıfatı olur. Bu kitap, şu kalem gibi.

(25)

c)Soru Zamirleri: İsimlerin yerini soru yolu ile tutan zamirlerdir. ’’Kim, ne, hangi, neden,

kimi, nereye, nereden’’ sözcükleri ve

bunlardan türemiş sözcüklerden meydana gelmiştir.

Örnek: Kim geldi? (Ali geldi.)

Nereden geliyorsun? (Sinemadan)

Eskişehir’de kimi göreceksin? (Annemi)

(26)

d)Belirsizlik(Belgisiz )Zamirler:

Hangi varlığın yerini tuttukları kesin olarak belli olmayan zamirlerdir.

En çok kullanılan belgisiz zamirler: ’’Biri, bazısı, birçoğu, kimileri, bazıları, tümü,

hiçbiri, falan, öteki’’ dir.

Örnek:

Hiçbiri gelmedi. Bazıları ödedi.

Hepsi çalışmış.

(27)

e)Dönüşlülük Zamiri:

Kendi sözcüğü dönüşlülük zamiri olarak kullanılır. Hem şahıs hem hayvan hem de

cansız varlıkların isimlerinin yerine kullanılır.

Örnek: Kendim gelebilirim.

Meyveler kendi kendine düşmüş.

Kedim kendi kendine oynuyor.

Uyarı: Bu zamir pekiştirme anlamında da

kullanılır. Örnek: O gelmiş. O, kendisi gelmiş.

(28)

a)İlgi Zamiri:

Belirtili ad tamlamalarında tamlananın yerine geçen ‘’ki’’ ekidir. Tamlayan ekinden sonra

geldiği için’’ – inki, -imki’’ kalıbıyla kullanılır.

Örnek: Benimki, seninki.

Ayşe’nin saçı benimkinden kısa.

Reyhan kitabını bulamayınca seninkini almış.

Uyarı: Sözcüğe bitişik yazılır ve büyük ünlü uyumuna uymaz.

(29)

b)İyelik Zamiri:

Bir varlık ya da kavramın aitliğini bildiren zamirlerdir.

Örnek: Anahtar-ı-m

Anahtar-ı-n

‘ Anahtar-ı

Anahtar-ı-mız

(30)

Eylemlerin, eylemsilerin, sıfatların, ya da kendi türünden sözcüklerin anlamlarını etkileyen sözcüklere zarf denir.

Sıfatlar gibi zarflar da ek almazlar. Bir eylem birden çok zarf tarafından belirtilebilir.

Örnek: Güzel, açık, çarpıcı konuşuyorsun.

Zarflar görev anlam açısından beş grupta ele alınır.

(31)

a)Hal-Durum Zarfları:

Bir eylemin durumunu yani, nasıl yapıldığını belirten zarflardır. Fiile sorulan ‘’Nasıl’’

sorusunun yanıtını verir.

Örnek:

Kar lapa lapa yağıyor.(Nasıl yağıyor?)

Çocuk koşarak babasının yanına gitti.

(Nasıl gitti?)

(32)

b)Zaman Zarfları:

Eylemin ne zaman yapıldığını bildiren zarflardır. Eyleme ‘’Ne zaman’’ sorusu sorularak bulunur.

Örnek: Yarın sinemaya gidecekler?

(Ne zaman gidecekler?)

Yaz ikindilerinde kitap okumayı çok severim.

(Ne zaman ?)

(33)

c) Yer, Yön Zarfları: Eylem ve eylemsilerin önüne gelerek onları yer, yön bakımından

belirten zarflardır. Eyleme sorulan ‘’Nereye’’

sorusuna yanıt verir.

Örnek:

Yukarı çıktı.(Nereye?) İçeri giriniz. (Nereye?)

(34)

d) Azlık Çokluk (Nicelik)Zarfları:

Eylemin, sıfatın, zarfın, anlamını azlık çokluk yönünden belirten zarflardır. ’’Ne kadar’’

sorusu sorularak bulunur.

Örnek:

Onun kadar ben de bilirim. (Ne kadar?) Senden daha akıllısı var mı? (Ne kadar?) Çok büyük işler açtı başına. (Ne kadar?) Hande bu sene çok çalıştı. (Ne kadar?)

(35)

e) Soru Zarfları:

Eylemleri soru yolu ile niteleyen zarflardır. En çok kullanılan soru zarfları: ’’Ne zaman, niçin, nasıl, ne kadar, nereden, nedenli’ dir.

Örnek:

Neden kalmadın?

Ne zaman gideriz?

Niye bu kadar sinirlisin?

Ne ağlarsın benim zülfü siyahım?

(36)

Zarflar sıfatlar gibi anlamı ikilemeler yoluyla

Açık açık konuşalım, sessiz sedasız gitti.

veya,

ilk hecenin sonuna ‘’m, p, r, s ’’harfleri getirilerek pekiştirir.

Apaçık anlattı, tertemiz olmuş.

(37)

Zarflar yapıları açısından da

Basit, Türemiş, Birleşik Zarflar diye gruplandırılır.

Uyarı: Kimi zaman zarflarla sıfatlar birbirine karıştırılır. Sözcük bir eylemin önünde

kullanılarak eylemin anlamını sınırlıyorsa

ZARF, bir ismin anlamını sınırlıyorsa SIFAT tır.

Örnek: Doğru söyledi. (Zarf + Fiil) Doğru insan . (Sıfat + İsim)

(38)

Tek başına anlamı olamayan sözcük veya sözcükler arasında ilgi kurmaya yarayan görevli ögelerdir. Edatlar dilin yardımcı sözcükleridir. İsim çekim eki almazlar.

Cümleden çıkarıldıkları zaman cümlenin

anlamında bozulma olur. Edatlar sözcük olarak kullanıldıkları gibi sözcük grubu olarak da

kullanılırlar.

Örnek: Yüz metre kadar yürüdüm.

Çekim’’hal’’ eki aldıklarında isimleşirler.

Örnek: Beride durdu.

(39)

Türkçede yaygın olarak kullandığımız edatlar:

Gibi: Benzerlik edatıdır.

…. a (-e) benzer Kunduz gibi çalışıyor.

Tam o anda , hemen Duyduğum gibi geldim.

… - a (-e)yaraşır biçimde İnsan gibi yaşamak isterim.

Uyarı: Tıpkı sıfatlar ve zarflar gibi edatlar da ek

almaz, ek aldığında ad ya da adıl olarak kullanılır.

Örnek: Onun gibisini görmedim.

Deyim yapar: Gibi sözcüğü herhangi bir ad gibi deyimler kurar.

Gibi gelmek, gibi olmak, gibi yapmak.

(40)

Kadar:

Benzerlik, karşılaştırma, yakınlık anlamı katar.

Ölçüsünde, derecesinde:

Aslan kadar güçlü.

Büyüklüğünde:

Avuç içi kadar mutluluk yeter.

Dek, değin:

Sabaha kadar okudu.

Gibi:

Filmi anlatınca izlemiş kadar olduk.

Yaklaşık sayı belirtmede:

Derse 15 kişi kadar katıldı.

(41)

Sanki Benzetme edatıdır

Sanki çocuk kandırıyor.

Göre(karşılaştırma) Söylenene göre gelmemiş.

Yalnız Beni yalnız sen anlarsın.

Doğru(-a/-e doğru) Kapıya doğru yürüdü.

Yakın, yakınlarında Akşama doğru Muş’a vardık.

(42)

Eğer: Şartı kuvvetlendirir ya da şart anlamı katar.

Eğer istersen başarırsın.

İse: Karşılaştırma edatıdır.

Ben geldim Ayşe ise gelmedi.

Ki: Türkçede en çok yanlışlık yapılan konulardan biri de ‘’ki’’ yazılışıdır. Pek çok kişi hangi ’’ki’ yi bitişik, hangi ’’ki’’ yi ayrı yazacağını karıştırır. Daha önce de söylediğimiz gibi ilgi zamiri olan’’ ki’’ bitişik yazılır.

Ki kuvvetlendirme edatıdır.

Öyle, o kadar, o denli anlamında: Hayat öyle bir yol ki.

Soru cümlesinin sonunda kuşku yada endişe anlatır:

Bunu ona söylesem mi ki?

(43)

Üzere: Amaç zaman bildirir.

Konuşmak üzere geldi. Akşam olmak üzere.

Beri: Bir işin oluşun başlangıcını gösterir.

Cumadan beri bekliyor.

Bunların dışında ‘dolayı’, ’değin’,’ dek’,

’denli’, ’rağmen’,’ böyle’ gibi sözcüklerde edat olarak kullanılır.

(44)

Cümle içinde bağlama görevi yapan

sözcüklerdir. Eş görevli veya birbiriyle ilgili olan sözcükleri, söz öbeklerini veya anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlarlar.

Bağlaçlarında tek başına anlamları yoktur.

Türkçedeki bağlaçların pek çoğu dilimize Arapça ve Farsçadan geçmiştir. Bağlaçlar edatlardan farklı olarak cümle içinden

çıkarıldıklarında cümlenin anlamında bozulma olmaz. Ama anlamda daralma olabilir.

(45)

Cümle başında bulunan bağlaçlar: Cümleleri anlam bakımından birbirine bağlarlar.

Fakat ifadesi taşıyan (fakat, lakin, ancak, yalnız, ama)

Gerçi ifadesi taşıyan(her ne kadar),

Eğer ifadesi taşıyan(eğer, şayet),

Çünkü ifadesi taşıyan(çünkü, zira),

Netice ve açıklama ifade edenler(meğer, halbuki, yani, zaten, keza),

(46)

Benzerlik ifade edenler (adeta, sanki, güya, nitekim),

Şart ve derece ifade edenler(tek, yeter ki),

Aksi halde ifadesi taşıyanlar(yoksa, aksi halde, dahi, bile)

Uyarı: Bağlaçlar mutlaka iki öğe arasında

olmalı ve bunları birbirine bağlamalıdır. Aksi halde edat ile karıştırılabilirler.

Örnek:

Annem ile babam : Bağlaç Kardeşimle buluştum : Edat

(47)

Ancak, ama, fakat, lakin: Eş anlamlı olan bu

bağlaçlar aralarında amaç bakımından karşıtlık, uyumsuzluk, aykırılık olan cümleleri birbirine bağlarlar.

Örnek: Çok çalıştım ancak başaramadım.

Öğretmeni dinledim lakin pek anlamadım.

Çok istedim ama yetişemedim.

Ya ….. ya , yahut, ya da, veya : Bu bağlaçlar cümleye bağladıkları öğeden birisini tercih anlamı katarlar.

Örnek: Ya otur ya kalk.

Sinemaya veya tiyatroya gidelim.

Sen veya Zeynep biriniz gelmeli.

(48)

Hem …… hem, hem de: Eş görevli öğeleri eşitlik, birlik veya karşıtlık anlamı katarak bağlarlar.

Örnek: Hem kel hem fodul.

Hem çalıştı hem de okudu.

Ne …… ne: Eş görevli sözcükleri olumsuzluk anlamı katarak bağlar.

Örnek: Ne duyan ne gören var.

Ne para ne pul isterim.

(49)

Ve : Türkçede en sık kullanılan bağlaçtır. Eş görevli öğeleri birbirine bağlar.

Örnek:

Meyve ve sebze aldım.

Başarılı olmak için istemek ve çalışmak gerekir.

İle: Eş görevli öğeleri birbirine bağlar.

Örnek:

Hande ile Zeynep kayağa gittiler.

(50)

De (da): Sonuna geldiği sözcüğü önceden

geçmiş veya geçtiği düşünülen sözcüğe eşitlik, birliktelik gibi anlamlarla bağlar.

Örnek: Onlar sizi de kandırır.

Dahi, bile: Bu bağlaçlar da de(da)bağlacı ile aynı anlamda kullanılır.

Örnek: Bu sorunu ben bile çözemem.

Kargalar dahi güler.

(51)

Ki:

a) Cümleleri birbirine bağlar.

Örnek: Gel ki göresin.

b) Sonuna geldiği sözcüğü vurgular.

Örnek: Öyle bir insan ki tanımak gerekir.

c) Anlamı kuvvetlendirir.

Örnek: O kadar cesur ki.

(52)

Çünkü : Anlamca ilgili cümleleri açıklama anlamı ile birbirine bağlar.

Örnek :

Çok uykusuzdu çünkü bütün gece ders çalıştı.

Yoksa : Sonuna geldiği cümleye uyarı anlamlı cümle bağlar.

Örnek : İlacını iç yaksa iyileşemezsin.

Doğru söyle yoksa karışmam.

(53)

Yani: Cümlelere açıklama anlamı katar.

Örnek: Gücüm kalmadı yani tükendim.

Param kalmadı yani sıfırı tükettim.

Bağlaçların yanı sıra bağlaç olmadıkları halde bağlaç görevinde kullanılan sözcükler de

vardır.

Örnek :Gelgelelim, açıkçası, bundan başka, senin anlayacağın gibi.

(54)

Çeşitli duygu ve heyecanları etkili ve kısa biçimde anlatan sözcüklerdir.

Genellikle tek başına anlamı olmayan cümle içinde sevinç, acıma, korku, şaşırma, kızma gibi duyguları anlatan, seslenme, yanıtlama, onaylama gibi işlevleri olan doğadaki seslere öykünerek oluşmuş sözcüklerdir.

Örnek : Aa, ay, ee , hey, of, tüh gibi .

İsim hal ekleri ve iyelik ekleri alabilirler.

Örnek : Senin ahlarına vahlarına dayanamıyorum.

(55)

Ünlemler üç gruba ayrılır.

a)Gerçek Ünlemler: Doğrudan ünlem olarak kullanılan sözcüklerdir. Anlatılan duyguya göre ses tonu yükseltilir.

Örnek: A!, ay !, hah!, ooo!, vah!, hişt! vb.

Aa! Bebeğe bakın!

Vah canım vah!

Vay vay vay!

Hah! Tam da zamanı!

(56)

b)Ünlem Değeri Kazanmış Sözcük ve Sözler:

Anlamlı sözcüklerin bazılarına vurgu ve

tonlama yoluyla ünlem değeri kazandırılabilir.

Bunlar da duygu ya da seslenme anlatır.

Örnek:

Çık dışarı!

Yürü!

Marş marş!

Komşular!

Ne kadar güzel!

(57)

c)Yansımalı Kelimeler: Doğadaki seslere öykünerek oluşmuş sözcüklerdir.

Örnek: Çat, pat, şangır, küt, pist vb.

Ünlemler cümle içinde geçmeyip tek başına kullanıldıklarında (yazarken) sonlarına

genellikle ünlem işareti konarak kullanılır.

Bu bir uyarıydı! 

(58)

Bir oluşu, bir durumu veya bir kılışı kip ve kişiye bağlayarak anlatan sözcüklere eylem

denir. Pratik olarak adı eylemden ayırmak için – me, – ma olumsuzluk ekini ya da –mak ,-

mek mastar ekini kullanırız. Eğer bir

sözcüğün sonuna –ma , –me olumsuzluk ekini ya da – mak , – mek mastar ekini

getirebiliyorsak o sözcük eylem demektir.

Getiremiyorsak o sözcük ad soylu bir sözcüktür.

(59)

Eylemler anlattıkları hareketin niteliğine göre değişik özellikler gösterir. Bunlar üç grupta incelenebilir:

a) Kılış eylemleri : Eğer bir eylem geçişli ise yani; neyi, kimi sorularına cevap verebiliyorsa kılış eylemidir.

Örnek : sev –, oku –

(60)

b) Durum eylemleri: Eylem, öznenin kendi iradesinde yani kendi isteğiyle

gerçekleşiyorsa ve eylem bir hareket ifade ediyorsa o eylem durum eylemidir.

Örnek: otur -, ağla -, sevin –

c) Oluş eylemleri :Eylem, öznenin kendi iradesi dışında geçirdiği değişimi anlatıyorsa ve bir hareket bildirmiyorsa o eylem oluş eylemidir.

Örnek: sarar -, çürü -, yaşlan –

(61)

Çatılarına Göre Eylemler

Eylemlerin özne ve nesneye bağlı olarak

kazandığı anlama ve girdiği biçime çatı denir.

Eylemler, özne ve nesne alıp almamalarına;

belirtilen işin nasıl yapıldığına; işten nesnenin ve öznenin nasıl etkilendiğine göre çatılara

ayrılırlar.

Buradan hareketle yüklemin ad soylu

sözcüklerden oluştuğu tümcelerde çatının

aranmayacağını söyleyebiliriz . Eylem çatıları özneleri ve nesnelerine göre olmak üzere ikiye ayrılır.

(62)

1 ) Öznelerine Göre Eylem Çatıları:

a)Etken Eylem

Etken eylemin belirtiği işi oluşu, hareketi, durumu ve kılışı yapan öznenin kendisidir.

Gerçek öznesi olan eylemlerdir. Gerçek

özne, açık olabileceği gibi gizli de olabilir.

Bu eylemler geçişli de olabilir geçişsiz de Örnek :

Kadın, bulaşığı yıkadı.

Yağmur yağıyor yine ince ince.

Babam kitapları okumamı istedi .

Dün bize sert çıkıştı. ( Gizli özne: o )

(63)

b) Edilgen Eylem ( -l, - n )

Gerçek öznesi söylenmeyen ve bilinmeyen eylemlerdir.

Bir eylem ‘l, n’ çatı ekini almışsa ve eylemin kim tarafından yapıldığı belli değilse o eylem edilgendir.

Örnek:

Kapı açıldı . ( Açan belli değil )

Araba yıkandı . ( Yıkayan belli değil )

Bu tür eylemlerin öznesi sözde öznedir. Yüklemde bildirilen işten etkilenen varlık tümcede özne gibi

kullanılır, ama asıl özne söylenmemiştir. Etken eylemin nesnesi olan öğe, eylem edilgen yapıldığında özne

durumuna geçer ve bu öznelere sözde özne adı verilir.

Yukardaki tümcelerde kapı ve araba, açma ve kapama eylemlerini gerçekleştiren değil, bu eylemlerden

etkilenen varlıklardır.

(64)

Bazı tümcelerde işi yapan tarafından sözüyle ya da – cE ekiyle belirtilebilir:

Örnek :

Hırsızlar polis tarafından yakalandı.

Bu kararlar milletçe verildi.

Sözde ya da gerçek öznesi tümce içinde olmayan edilgen ve geçişsiz eylemler de vardır:

Örnek :

Bu sıcakta uyunmaz . Bu söze gülünür .

Yarın pikniğe gidilecek . Burada kalınacak .

(65)

c) Dönüşlü Eylem ( -l, - n )

Öznenin işi yaparken aynı zamanda o işten

etkilendiğini gösteren eylemlerdir. Özne gerçek öznedir. Nesne yoktur. Eyleme ‘ -l , -n ‘ ekleri getirilerek yapılır . Bu eylemler nesne almazlar;

geçişsizdirler.

Örnek:

Annem geleceğimi öğrenince çocuklar gibi sevindi.

Kocası eve gelmeyince karısı meraklanmış.

Kadın aynanın karşısında saatlerce süslendi.

Geç kalınca acele acele giyindim.

Adam hep kendisiyle övünüyor.

(66)

Doğa olayları ile ilgili dönüşlü eylemlerde’ yapma’

anlamı yerine ‘kendi kendine olma’ anlamı vardır.

Örnek:

Karlar tepelere doğru çekildi.

Sıcaklardan dolayı gölün suyu çekildi.

Öğleye doğru hava açıldı.

Havalar ısınınca buzlar çözüldü.

Uyarı: Edilgen eylemle dönüşlü eylem karıştırılabilir.

Örnek:

Özgür konferansta oldukça sıkıldı. ( dönüşlü ) Sabaha kadar kurşun sıkıldı. ( edilgen )

(67)

d ) İşteş Eylem ( ış )

Eylemde bildirilen işin birden fazla kişi tarafından yapıldığını, işi beraber ya da karşılıklı yaptıklarını bildiren eylemlerdir. – ş ekiyle yapılır. Ya ‘ birlikte ‘ ya da ‘ karşılıklı ‘ anlamı katar:

Örnek:

Dövüşmek, uçuşmak, gülüşmek, görüşmek … Bazı eylemler ‘ ş ‘ sesini yapılarında barındırır ve anlamca işteşlik ifade ederler. Bunlara anlamca işteş eylemler de denilebilir. Ancak bunlar yapısal açıdan işteş sayılamaz :

Örnek: Yarışmak, savaşmak, üleşmek, güreşmek…

(68)

2) Nesnelerine Göre Eylem Çatıları a) Geçişli Eylem

Nesne alan yani yükleme sorulan ne, neyi, kimi sorularını yanıtlayan eylemlerdir. Yüklemi ‘onu ‘ sözcüğüyle bütünlük oluşturur.

Örnek:

Eşyalarını evde bırakmış.

Bütün bulaşıkları yıkadım.

Aç olmadığı için sadece çorba içti.

(69)

b) Geçişsiz Eylem

Geçişsiz eylemler nesne almaz, yani öznenin yaptığı işten etkilenen öge tümcede yoktur.

Örnek:

Çocuklar bile haline kahkahalarla güler.

Saatlerdir uyuyor.

(70)

c )Oldurgan Eylem

Geçişsiz eylemlerin –r, -t, -dlr yapım eklerinden birini alarak geçişli hale

getirilmiş biçimleridir. Yani oldurgan eylem geçişlidir.

Örnek :

Dün gece sabaha kadar uyumadım.

(Geçişsiz )

Çocukları erkenden uyuttu. ( Oldurgan ) Onu görünce çok ağlamışlar. (Geçişsiz ) Sözleriyle herkesi ağlattı. ( Oldurgan )

(71)

d) Ettirgen Eylem :

Geçişli eylemlerin –r, -t, -dIr yapım eklerini alarak bir derece daha geçişli

yapılmış biçimleridir. Ettirgen eylemlerde işini başkasına yaptırma anlamı vardır.

Örnek:

Çocuk pencerenin camını kırdı. ( Geçişli ) Adam arabanın camını kırdırdı. ( Ettirgen )

Poşetleri eve taşıdı. ( Geçişli )

Arabadaki malları taşıttı. ( Ettirgen )

(72)

Bileşik Eylemler

Birden fazla sözcükten oluşan eylemlerdir. Bileşik eylemi oluşturan sözcüklerden biri ya da her ikisi eylem olabilir. Ama en az biri eylem olmalıdır.

Bileşik eylemler üç şekilde yapılabilir. Kurallı birleşik eylemler diye inceleyeceğimiz ilk grupta herhangi bir eyleme ‘ yazmak, vermek, bilmek, durmak, gelmek ‘ gibi yardımcı eylemlerden biri getirilir. Bu yardımcı eylemler kendi anlamlarını tamamen yitirir, ‘ yeterlik, tezlik, sürerlik ve

yaklaşma ‘ olmak üzere dört anlam ifade eder. İki eylem arasına ‘ –a, -e, -ı, -i, -o, -ö, - u, -ü ‘

ulaçlarından biri girer.

(73)

Birleşik eylemleri örneklerle beraber şöyle sınıflandırabiliriz :

A) Kurallı Birleşik Eylemler

Yeterlik Eylemi: Eylem + ‘E ‘ ulacı + bil- şeklinde yapılır. Şu anlamları içerebilir :

Mustafa bu işi başarabilir. ( Yeterli Anlamı ) Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir

mahiyette tezahür edebilir. ( Olasılık ) Yanınıza gelebilir miyiz ? ( İstek, rica )

Herkes kendi ödeviyle ilgilenebilir. ( İzin )

(74)

Yeterlilik eyleminin olumsuzu gücü yetmezlik ihtimali içeriyorsa şu şekilde yapılır.

Örnek:

Oku-y-a-bil-i-r-im - oku-y-a-ma-m İsteğe bağlı oluşta ihtimal belirtiyorsa:

Ol-a-bil-i-r - ol-ma-y-a-bil-i-r

(75)

2)Tezlik Eylemi: Eylem + ’’ – İ ’’ ulacı + ver, Eylem + ’’ – İ ’’ ulacı + gel – şeklinde

yapılır.

Örnek:

Şu kapıyı kapatıver. ( Tezlik, çabukluk ) Birden karşısına çıkıverdi. ( Ansızın )

Onu bir kenara atıvermişler. (Önemsememe ) Olumsuzu:

Kapıyı açıvermedi. (Tezlik )

Kapıyı açmayıver. ( Önemsememe )

(76)

3) Sürerlik Eylemi :

Eylem + ’’ - A ’’ ulacı + kal-

Eylem + ’’ - A ’’ ulacı + gel-

Eylem + ’’ - A ’’ ulacı + dur – Şeklinde yapılır.

Örnek:

Çocuk oturduğu yerde uyuyakalmış.

Bakakalırım giden her geminin ardından.

Sen vitrinlere bakadur, ben birazdan gelirim.

Eskiden beri böyle anlatılagelmiş.

(77)

4) Yaklaşma Eylemi: Eylem + ’’ –A ’’ ulacı + yaz-

Örnek:

Merdivenden inerken düşeyazdı.

(Az kalsın düşüyordu/Az daha düşüyordu) Karşımda onu görünce korkudan öleyazdım.

(Az kalsın ölecektim )

(78)

B) Anlamca Kaynaşmış (Deyimleşmiş ) Birleşik Eylemler

1) Gerçek anlamında bir Ad + gerçek anlamının dışında bir eylem

Örnek:

Kendini kaybetmek, hoşuna gitmek, para yemek, değer biçmek, deniz tutmak, hasta düşmek, kural koymak, öğüt vermek …

(79)

2) Gerçek anlamının dışında bir Ad + gerçek anlamında bir eylem

Örnek :

Gözünü korkutmak, bileğine güvenmek, ayağına gelmek …

(80)

3)Tümü gerçek anlamının dışında Örnek :

Tası tarağı toplamak, deliye dönmek, baş kaldırmak, kalp kırmak, elvermek, varsaymak, öngörmek,

başvurmak, vazgeçmek, kan ağlamak, kafa tutmak, göze girmek …

Uyarı : Bu bileşik eylemlerin bir kısmı ayrı, bir kısmı bitişik yazılır.

Ses düşmesi ya da türemesi olur ise bileşik yazılır. Her iki durumda da çekim ekleri en sonuna getirilir :

Örnek :

Sabrettim, kayboldu, hissettik, affetti …

Yardım ediyor, iyi olsun, arz et, mutlu kıldı…

(81)

Eylem önad, belirteç olarak kullanılan sözcüklerdir. Bunlar artık eylem olarak

kullanılma özelliğini kaybettikleri için eylem çekim eklerini (olumsuzluk eki hariç )

alamazlar; ad çekim eklerini alabilirler. Ad,

önad ve belirteç ( tümleci ) olarak kullanılırlar;

kök veya gövdelerinden yapım ekleriyle türetilerek ad, yan tümcecik kurarlar.

(82)

Eylemsiler üçe ayrılır:

a) Ad- eylem:

Eylemlere getirilen ’’ – mA , -mAK , _ Iş ’’

ekleriyle yapılır.

Örnek :

Kitap okumayı çok seviyorum.

Gülmek gibisi yok.

Sinirli olduğu gelişinden anlaşılıyor.

(83)

b) Sıfat- eylem ( Ortaç )

Eylem kök veya gövdelerinden yapım ekleriyle yapılmış önadlardır.

_An , -AsI , -mAz , - r, - dIk , -AcAk , - mIş ekleriyle türetilirler.

Örnek:

Bu şehirde hiç tanıdık insan yok.

Bugüne kadar görülmemiş bir haksızlık var ortada.

Memleketin o kadar çok görülesi güzellikleri var ki … Daha yapılacak çok iş var.

Dönülmez akşamın ufkundayız , vakit çok geç.

Koşar adım eve gitti.

Hep bilinen şeylerden bahsetti durdu.

Duran attan koşan eşek daha iyidir.

(84)

c)Bağ – eylem ( Ulaç )

Eylemlerden türetilen ve tümce içinde belirteç ve belirteç tümleci olarak kullanılan sözcüklerdir.

Ulaçlar yapım ekleri ile türetilir. Ad görevinde kullanılmazlar. Çeşitleri şunlardır:

1)Bağlama Ulacı: – İp ekiyle türetilir . Telefon edip halini hatırını sordum .

2)Durum Ulaçları : -ArAk , - A , - mAdAn , - maksIzIn , - cAsInA ekleriyle yapılır.

Eylemin nasıl olduğunu bildirir.

Örnek :

Sınıfa gülerek girdi.

Dinlene dinlene gittiler.

Gürültüye aldırmadan çalışıyordu.

(85)

3) Zaman Ulaçları: - IncA , -dIkçA ,- dIğIndA, -ken , - mAdAn ,- r ….. – mAz ekleriyle

yapılır. Bu ulaçlar eylemin zamanını bildirir:

Örnek :

Gülünce gözlerinin içi gülüyor.

Canım sıkıldıkça şiir okurum.

Kar yağınca herkes sokaklara döküldü.

İlk okuduğumda iyi anlayamamıştım.

(86)

4)Bağlama Ulaçları: -ALI ekiyle türetilir ve sonraki eylemin başlangıcını bildirir.

Örnek :

Buraya geleli çocuğa bir haller oldu.

Seni tanıyalı hayatım değişti.

(87)

ALTINKAYNAK Hikmet,

BAYTAŞ Ayşe Serpil,

BOZTİLKİ ÇELEN Zeliha,

DOĞAN Fethi Murat,

HEPÇİLİNGİRLER Feyza,

KAHRAMAN Beyazıt,

KOCABAŞ Arzuhan,

TUFAN Hilal,

1. Sorularla Türk Dili 1-2, Som Kitap, İstanbul 2010

2. OLGUN Yusuf,Türk Dili Kompozisyon,Sümer Kitabevi,İstanbul 2011

3. SARI Mehmet,Türk Dili,Okutman Yayıncılık,Ankara 2011

4. HEPÇİLİNGİRLER Feyza,Türkçe Dilbilgisi Öğretmek Kitabı,Everest Yayıncılık,İstanbul 2010

(88)

Dersimiz bitmiştir. Teşekkürler.

Referanslar

Benzer Belgeler

ُ جاجُّزلا ) ifadeleri arasında ince bir fark mevcuttur: Mutavaat ifade eden birinci ifadede, cümlede gramatik olarak fail konumunda olmakla beraber, aslında yapılan

Şekilde y= f(x) eğrisiyle x ekseni altında kalan alanı bulmak için eğrinin altında kalan bölgeyi dikdörtgenlere ayırır ve bu alanları toplayarak bir Riemann toplamı

Örnekteki gibi sonralık bildiren cümleler kurun. -ként

Macarca’daki képző ek türü isimlere ya da fiillere gelerek yeni sözcükler üretmeye yarayan türetme ekleridir.. Türetme ekleri fiilden sözcük türetme ve

Farklı sözcük türleri bir araya gelerek öbek oluşturabilir.. Ancak bir öbeğin içinde özne ve eylem birlikte yer

• Dünya ve ahiret dengesini sağlamanın önemini sık sık hatırlatan Peygamberimiz, dünyadan el çekip sadece ahiret için.. yaşamaya karar veren bazı

 Verilen seslerin neye ait olduğunu bulma çalışmaları Sayı Dizisi alt testinin ölçtüğü beceri alanlarını desteklemek için yapılabilecek çalışma örnekleri:.

Arkadaşlar, aşağıdaki zarfların türünü bulalım ve karşılarındaki uygun olan kutucuğa ‘’X’’ yazalım... CÜMLELER ZARF