• Sonuç bulunamadı

KARAKTER VE DEĞER EĞİTİMİ 7. HAFTA – 1. DERS

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "KARAKTER VE DEĞER EĞİTİMİ 7. HAFTA – 1. DERS"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KARAKTER VE DEĞER EĞİTİMİ

7. HAFTA – 1. DERS

Sunu içeriği

Değer ve ahlak ilişkisi Değer ve Kültür İlişkisi Değer ve Etik İlişkisi

Değer ve Ahlak İlişkisi

Ahlak kelimesi; tabiat, hareket tarzı, huy gibi davranış anlamına gelen, bireylerin kasti davranışlarıyla doğrudan alakalı bir kavramdır. Ahlak, terim anlamı olarak bir hayat tarzını, davranışların kuralını, davranışlar üzerindeki fikri bir araştırmayı ifade eder (Kılıç, 1992 s. 63; Akt: Özen, 2011). Türkçede ahlak kelimesi, insanın farklı varlıklarla belirli normlara göre oluşan ilişkilerin tamamı, insanın konusunu edindiğimiz ilişkileriyle bu varlıklara yönelen davranışlarını düzenleyip anlamlandıran norm, ilke ve değerler bütününü ifade eder (Cevizci, 2002). Ahlak, birlikte yaşayan insanların uymak zorunda bulundukları davranış ve eylemler kurallarıdır (Oğuzkan, 1981).

Bir topluluk içinde, kişilerin uyma konusunda başka şanslarının olmadığı durumlar ve kurallardır (TDK, 2014). Ahlak kavramının yazılı olmasa da yazılı kanunlar kadar yaptırımının olabileceği anlaşılmaktadır. Ahlak kavramının, toplumun gelenek ve görenekleriyle ilişkili olduğu görülmektedir. Ahlak, toplum için iyi olarak benimsenen ve uyulması beklenen davranışlardır. Bu davranışlar, belirli olan bir zamanda ve belirli olan bir yerde geçerli olan değer yargılarını, örf, adet ve kurallarını oluşturur (Aktan, 1999; Akt: Kaya, 2014). Bu ifadelerden ahlak kavramının yere ve zamana göre değişebildiği görülmektedir. Bazı yerlerin örf ve adetlerinin bazı yerlere göre aynı olmadığı ve değişkenlik gösterebildiği anlaşılmaktadır

Hançerlioğlu (1988)’na göre ahlak, “Bir toplumun belli bir dönemdeki geçerli bireysel ve toplumsal davranış kurallarının tümü”dür. Binbaşı oğlu (1995)‟na göre ise ahlak, kişinin doğuştan getirdiği gizil güçler (potansiyel) ile toplumda var olan iyi-kötü ya da doğru-yanlış gibi kavramların, kişinin kendisi tarafından oluşturulan “huy”,

“inanç”, “tutum” gibi özellikle manevi varlığını belirleyen davranışlardır. Benzer Şekilde Can (2006)‟a göre de ahlak, bireyin doğru ile yanlışı ayırt edebilmesini sağlayan ilkeler ve değerler bütünü olarak ifade edilmiştir.

(2)

Ahlak bu tanımlarıyla, evrensel ve toplumsal boyutuyla karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda, ahlakın toplumsal boyutu, toplumdan topluma, kültürden kültüre farklılık gösteren uyulması gereken kurallarda mevcuttur. Bir toplumda uyulması zorunlu bir ahlak kuralı, bir diğer toplum için geçerli olmayabilir. Bu farklılık toplumların geçmiş yaşantılarının, dininin, iletişim tarzlarının, üretim ilişkilerinin kısacası maddi ve manevi kültürünün farklı oluşundan kaynaklanmaktadır. Ahlakın evrensel boyutu ise, tüm insanlık için ortak ahlak gelişimin olabileceğini gösterirken, ahlakın toplumsal boyutu ise her milletin yetiştirdiği insanlara kendi değer ve kurallarını aktararak ahlaki gelişimlerini sağlanabileceğini göstermektedir. Bu iki boyutun birini diğerine tercih etmek yerine, ahlak gelişiminde her ikisinden de yararlanılmaktadır. Çünkü yerel ve evrensel değerleri birbirinden kesin sınırlarıyla ayırmak oldukça güç bir iştir. Nitekim iyi bir gözlemci, hoŞgörü, adalet, doğruluk, hürriyet gibi ahlaki kuralların sadece kendi toplumuna özgü olmadığını, aynı zamanda diğer toplumlarında birer değeri olduğunu görecektir (Akbaba, 2008).

Ahlak, insanlar arasındaki ilişkileri düzenlemek için konmuş kurallar bütünüdür.

Ahlaki olarak kötü davranış, diğer insanların zararına olacak Şekilde davranmaktır.

Ahlaki olarak iyi davranış ise, başka insanların hoşlanacağı ve insanlar arasında iyi

(3)

geçinme imkânları yaratacak olan davranıştır. Ahlak insanlar arası ilişkilerin, yani toplum hayatının gerektirdiği davranışlarla ilgili bir kavramdır (Güngör, 1998a). Ahlak, insanların olgulara yüklediği değer yargılarına göre tekrar ederek kazandığı alışkanlıkları, huylar olarak tarif edilir. Bu sebeple insanların değer yargıları değiştikçe buna bağlı olarak ahlakları, alışkanlıkları, huyları yani karakterleri değişmektedir. Bu da kişilik ve kimlik değişimini beraberinde getirmektedir (Oktay, 2007).

Ahlak, bütün toplumu ayakta tutan temel değer sistemidir. Ahlaki değerlerin hiçe sayılmaları en başta sosyal bir birliktelik olan toplumu ortadan kaldırır. Bu birlikteliğin olmayıŞı değer sistemlerinin olumsuz etkilenmesine neden olur ve değer sistemi ayakta duramaz. Herkesin kendi çıkarları uğruna uğraştığı ve başkalarını düşünmediği bir toplumda ne sanat hayatından, ne ekonomik ne de sosyal hayattan söz edilebilir (AkbaŞ, 2007). İyi yaşam nedir? Doğru-yanlış nedir? Nasıl yaşamalıyım? gibi soruları cevaplamaya çalışan ahlak, insanın kendisi ve çevresindekilerle olan ilişkilerin tümüdür. Bunun sonucunda olan davranışlar ve tutumlar sahip olunan değerlerle çözüme kavuşur (Bayram, 2009).

Ahlak ve değer birbirinden farklı iki kavram olmasına rağmen, birbirini bütünleyen iki kavramdır. Değer, kısaca kendisine yöneldiğimiz özellikleri ifade ederken, ahlak ne tür değerlere yönelmemiz gerektiğini belirleyen yargılardır. Bu anlamda, hem fiziki hem de toplumsal anlamda nesneler, olgular ve süreçlerle ilgili olarak değerlerden kaynaklanan belli yönelişlerimiz ve bu yönelişlerde etkili olan ahlak yargılarımız söz konusudur. Değer ve ahlak ilkeleri insan davranışlarının etkili faktörlerinden biri olarak ortaya çıkmaktadır (Dursun, 2009). Değer ve ahlak kavramları arasındaki ilişkinin sebebi, iki kavramında iyi olanın peşinden koşmasından kaynaklanır. Ahlak, daima iyi veya kötü kategorileri rolü oynar. Bütün ahlak hükümleri birer değer hükümleridir. Örneğin, “yardımseverlik bir fazilettir”, “kul hakkı yiyenler onmazlar” gibi hükümler hem ahlak hem de değer hükümleridir (Bolay, 2009).

Bir davranışın ve eylemin ahlaken iyi olarak nitelendirilmesi o davranışın yöneldiği temel değerlerle ilgilidir. Bu bakımdan, neyin iyi ve neyin doğru olduğu, aynı zamanda bunun neye yöneldiği ile ilgili bir husustur. Temelde ahlakın, insanların tutum ve davranışların nasıl olması gerektiğine ilişkin ölçüler koyduğu ve davranış sahiplerine bir vazife yüklediği görülmektedir. Değer ise, insanların davranış ve eylemlerinde

(4)

kendisine yönelecekleri temel özellikler olduğundan insanların bir tutum olarak neye yöneleceklerine cevap vermelidir. Genel olarak, ahlak kurallarının bir vazife olarak insanların önüne koyduğu sorumlulukları çeşitli Şekillerde yerine getirdiklerinde “iyi”

ve “doğru” yapmış ve böylece toplum tarafından takdir edilmiş olurlar (Dursun, 2009).

Değer ve Kültür İlişkisi

Kültür, bir toplumun üyelerinin paylaştıkları birbirlerine ve gelecek kuşaklara aktardıkları maddi manevi öğelerdir (Doğan, 2007; Ġçli, 2009). Bir diğer ifadeyle, kültür toplumun yarattığı değer verdiği, paylaştığı, bütün maddi ve manevi öğelerin toplamıdır (Doğan, 2007; İçli, 2009; Tural, 1992; Turhan, 1972). Bu tanımda maddi mirasla kastedilen mimari yapılar, ilim ve bilim toplamı, teknik yöntem ve aletler, yapı ve sanat eserleri vb. manevi mirasla kastedilen ise fikir ve düşünce sistemleri, inançlar, örf ve adetler, değer hükümleri, sanat ve eğlence anlayışları, müzik vb.‟dir (Doğan, 2007). Kültür, öğrenilmiş saklanmış ve eğitimle yeni kuşaklara aktarılarak bütün öğelerin zamanla kaynaşması sayesinde uyumlu bütün haline gelmiştir. Örneğin, sanayileşmiş bir toplumda çekirdek aile geleneksel bir toplumda ise geniş aile yaygındır. Sanayileşmiş toplumlarda hukuk kuralları, geleneksel toplumlarda ise örf-adet ve gelenekler etkilidir (Ġçli, 2009).

Kültür, kendisini oluşturan kurumların işlevlerinin toplamından farklı bir işleve sahiptir. Bu işlevler, Şöyle sıralanabilir:

Kültür, bir toplumu diğerinden ayırmaya yarayan bir işaret gibidir.

Kültür, bir topluma özgü olan değerleri içerir ve onları yorumlar.

Kültür, toplumsal dayanışmanın temellerinden birini oluşturur.

Kültür bir toplumsal yapının hem kalıbını, hem de içeriğini dolduracak, bilinçlendirecek malzemeyi sağlar.

Kültür, toplumsal kişiliğin doğuş ve gelişiminde egemen bir etmendir (Tezcan, 1997).

Bütün bunlar dikkate alındığında kültür, bireylerin ait oldukları toplumsal grup ve yapı içinde Şekillenen özgün yaşama biçim ve alışkanlıklarının ruhsal ve toplumsal algı yoluyla ortaya koyduğu imgesel, düşünsel ve toplumsal bir sürecidir (Doğan,

(5)

2007). Kültür, toplumun değerlerini bir araya getirir, içerir ve yorumlar. Bu sayede insanlar neyin değerli olduğun öğrenmiş olur. Kültür, sosyal dayanışma içinde bir temel oluşturur. Değer sistemleri kültürden kültüre, aynı kültürde zamandan zamana ve hatta bir bölge ya da sınıftan diğerine farklılık gösterir. Bu durum değerlerin değişebilirliğini ve esnekliğini gösterir (Fichter, 2002).

Değer ve Etik ilişkisi

Etik: Yunanca “ethos” kelimesinden türeyen “etik” kavramı, insanların oluşturduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini yapan değerleri, normları, kuralları, doğru- yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaki açıdan araştıran ölçülerin tümü olarak tanımlanmaktadır (Öztürk ve Filiz, 2014). Etik, insanların varoluşuyla beraber aynı toplumda yaşama gereksinimlerinden dolayı ortaya çıkmış kurallar bütünüdür.

Felsefenin başta gelen ve en eski disiplinlerinden olan etik, ahlaklılığı ölçen ve analiz eden, ahlaki kavram ve yargıların niteliğini tartışan, ahlak açısından sistemli bir şekilde düşünen, sorgulayan, kendine değer dünyasını hedef alan, içeriğinde hayata anlam veren, her şey bulunan düşünüş tarzı, ahlaki ilkeler teorisi veya felsefe disiplini olarak ifade edilmektedir.

Etik, kişisel ve toplumsal ahlaki yaşantılarıdüzenli bir şekilde anlama uğraşıdır.

Etik, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu ortaya çıkarmaya çalışan bir arayıştır (Ergüden, 2003). Bu arayış ile toplumda var olan eksiklikler giderilmeye çalışılmaktadır. Çünkü; her toplumun bir çabası da toplumsal bir düzen oluşturmaktır. Toplumsal düzenin yapı taşını oluşturan kuralların oluşumunda önemli ve etkili bir yapı olan etik, neyin yapılacağı veya yapılamayacağının, neyin istenip-istenemeyeceğinin ya da neye sahip olunup-olunamayacağının farkında olmaktır (Hitt, 1990). Bu yüzden etik, yerli ve yabancı birçok araştırmacının uğraş alanı olmaktadır.

Etik karar verme aşamaları: Etik karar verme süreci yedi aşamadan oluşmaktadır (Aydın, 2015). Bu aşamalar şu şekilde sıralanabilir:

 Dur ve Düşün: Bu aşamada bireyin karar vermeden önce durup düşünmesi çok önemlidir. Birey, sinirli olduğunda söylememesi gereken şeyleri söyleyebilir. Bu aşamada bireyin durup düşünmesi, pişman olabileceği davranışları yapmaması gerekmektedir.

(6)

 Amaçların tanımlanması: Bu aşamada her birey, davranışlarının amaçlarını öncelikle belirlemeli ve daha sonra harekete geçmelidir. Bireyin, gerçek olaylar üzerine fikir yürütmesi önemli olabilmektedir.

 Gerçekleri bilmek: Gerçeğe ulaşabilmek için öncelikle gerçeği öğrenmek ve verileri analiz etmek önemlidir. Bu analizler ile gerçeklere ulaşmak daha kolay hale gelebilmektedir.

 Seçenekler geliştirmek: Bireylerin hayatlarında farklı seçenekler olmalı, eğer seçeneğin biri başarısız olursa diğer seçenek üzerinde eylemlerini sürdürebilmelidir.

 Sonuçları gözönüne almak: Yapılan her eylemin bir sonucu olacaktır. Birey, yaptığı eylemlerin sonuçlarını göz önünde bulundurmalı, eylemlerde etik dışı unsurlar varsa eylemlere yeni seçenekler eklenmelidir.

 Seçmek ve karar vermek: Bireylerin karar verme aşamasında son karar kendisine ait olmalıdır. Hayatta saygı duyulan bireylerin sözleri ve eylemleri, davranışlarını etkilese de en son karar bireyin kendisine ait olmalıdır. Bireye ait bir karar, bireye özgüven kazandırmaktadır.

 Gözden geçirmek ve değiştirmek: Etik karar verme sürecinde istenilen sonuçlar elde edilememişse kararın sonuçları dikkate alınarak kararlar gözden geçirilmeli ve gerekirse değiştirilmelidir. Nitekim; kararların duruma göre olması, esnek tutulması ve gerektiğinde değiştirilmesi önem arz etmektedir.

Etiğin amacı; insan davranışlarını düzenlemek ve kontrol etmek, toplumdaki eksiklikleri gidermek, insanın iç huzurunu sağlamak, toplumdaki düzeni devam ettirmek ve toplumsal dayanışmayı arttırmaktır. Etik, bireylerin eylemlerinin ahlaki açıdan iyi ya da kötü olup olmadığının araştırılmasını amaçlar. Eylemlerde ahlaki açıdan iyi- kötü ayrımı yapılmalı, ahlaki yetkinlik ve toplumsal sorumluluk arasındaki ilişki iyi bir şekilde tespit edilmelidir. Etik konusunda bireyler, eleştirel yargılama gücüne de sahip olmalıdır (Dikici, 2013).

Etik kavramı, günümüzde popüler bir hale gelmektedir. Birbirinden farklı olan meslekler, çalışanların davranışları ve çalışma ilişkilerinde bazı ortak kararlara uymalarını sağlamak, mesleğin itibarını ve saygınlığını korumak amacıyla mesleki etik ilkelerinin geliştirilmesi konusunda atılımlara girişmişlerdir (Aydın, 2002). Etik ilkeler belirlendiği zaman, öğretmenlerin topluma, mesleğe ve meslektaşlarına karşı olan sorumluluklarının ne olduğu da ortaya çıkacaktır. Etik

(7)

ilkelerin belirlenmesi ve korunması, etiğe uygun davranılması zorunlu bir hale gelmektedir (Demirtaş, 2000). Zorunlu olmasındaki nedenlerden bazıları; güven ortamının azalması, insan ilişkilerinin çıkar üzerine hareket etmeye başlamasıdır.

Nitekim; etik olmak; etik davranma sorunlarını azaltmakta ya da ortadan kaldırmaktadır.

Etik; kişinin, bireysel ve toplumsal yaşamındaki ahlaki sorunları tespit edip incelemektedir (Akarsu, 1998). Bu inceleme ile birlikte kişinin yaşamı, hem bireysel hem de toplumsal yönlerden iyileşme göstermeye başlayabilmektedir. Etikte öncelik, yaşamdaki isteklerin araştırılması ve anlaşılmasının daha doğru olduğunu ifade etmektedir. Farklı ve geniş bir bakış açısı ile bütün eylemler ve amaçların yerli yerine oturması; neyin yapılıp ya da yapılmayacağının; neyin istenip ya da istenmeyeceğinin; neye sahip olunacağı ya da olunmayacağının anlaşılmasıdır (Yıldırım, 2012).

İnsanların, ruhsal sıkıntılar yaşamaları, neyi nasıl kullanacağını bilmemesi, toplumdaki düzensizliklerin giderek artmasındaki bir neden, etiğin tam olarak uygulanılmamasıdır. Nitekim; etik davranış, bireyin karşısındaki kişinin benimsemesi gereken bir davranış değil, öncelikli olarak kendisinin benimsemesi gereken bir davranış modelidir. Bu davranış modelini, kişi, kendisi yaşadığı nispette karşısındaki kişiyi etkileyebilmektedir. Birey, etik noktadan yapamadığı bir tutum ve davranışı karşısındaki bireyden beklememelidir. Bu beklenti zamanla bireyi ruhsal sıkıntılara sokabilmekte ve bu hal de giderek toplumsal düzensizliklere neden olabilmektedir. Etik, ahlak felsefesi olduğu için, ilgi alanı da daha çok davranışları ve insan eylemlerini araştırmak üzerine yoğunlaşmaktadır (Aydın, 2002).

insanın olumsuz bir davranışının nedeninin araştırılması ve giderilmeye çalışılması bu noktadan önem arz etmektedir. Etik, uluslararası bir kavramken, ahlak ise gücünü toplumsal normlardan, gelenek ve görenekelerden alan bir kavram durumundadır (Öztürk ve Filiz, 2014). Bu bağlamda etiğin ve ahlakın aynı kavramlar olmadığı anlaşılmaktadır. Ahlak, bir davranış tarzı iken, etik bu davranış tarzını değerlendiren bir anlatımdır. Davranış tarzının iyi olması için yapılacak değerlendirmenin de iyi olması önem kazanmaktadır. Davranışların, değerlendirmelere göre şekil alması kaçınılmaz olmaktadır.

Etik ilkelerin işlevleri. “Meslekteki dinamiğini aktif tutmak, meslek üyelerinin ideallerini korumak, bireysel ve toplumsal eksiklikleri gidermek adına etik

(8)

ilkelerinin işlevleri önem kazanmaktadır. Etik genel olarak mesleğinde, ilkeli davranmayan bireyleri ayırır, meslekteki rekabet ortamını düzenler, insan ideallerini korur ve toplum içerisinde ilişkileri düzenler” (Aydın, 2015, s. 56). Etik değerlere uygun davranan bireyler, toplum içerisinde saygınlık, güvenirlik kazanır, iyi bir imaj edinir, problem çözme noktasında yardım görür, ahlaki çöküşü azaltmada girişimci bir rol oynar ve en önemlisi de toplumda sosyal kabul görür (Megep, 2006).

Etik dışı davranışın sonuçları. Etik dışı davranışlar, bireyin meslekteki güvenini, saygınlığını kaybetmesine, yaptığı mesleğin imajının zedelenmesine, bireyin kendi iç dünyasında huzurlu olmamasına, topluma zarar verecek bir hale gelmesine, toplumda güven eksikliğine, bireylerin grup halinde çalışmamasına neden olabilmektedir (Aydın, 2015).

Etik, bireylere değerler konusunda yol gösteren davranışlar bütünüdür (Svara, 2007;

Akt: Bilgen, 2014). Bu bağlamda etik, birey üzerinde bir denetleyici konumundadır. Yaman (2010) etiğin, ahlaki yargıların arkasındaki nedenleri bulmaya çalışan bir kavram olduğunu ifade etmektedir. Ahlak, bireylerin davranışlarının uygunluğunu yazılı olmayan tarzda öğretirken, etik ise; bu kuralları evrensel olarak inceler. Etik, bütün insanlar için evrensel olan doğruları savunur.

(9)

Değer kavramı, kişinin neyin iyi olduğu hakkındaki fikirlerini kapsadığı için ahlaki bir boyut taşımakta ve etik, değer kavramı ile temellenmektedir. Değer hükmü, herhangi bir şeyin arzu edilebilir ya da edilemez olduğu hakkındaki bir genel inancı ifade etmektedir.

Başka bir ifadeyle değer, insanın varlığına kattığı bir bilinç boyutudur ve değerle bir şeyin aynı türden şeyler arasında özel yeri olduğu kastedilir. İnsanlar ve gruplar, birbirleriyle kurdukları ilişki ve etkileşimler çerçevesinde değerleri yaratırlar. Değerler, kişilerin düşünce, tutum ve davranışlarında birer ölçüt olarak ortaya çıkan toplumun geneli tarafından paylaşılan ortak iyileri oluşturan kurallardır ve toplumsal yaşamın harcı görevini yerine getirmektedirler.

Değerler, bir gruba ya da topluma mensup olanların uymak durumunda oldukları veya dikkate almaları beklenen genelleşmiş ahlaki (etik) inançlar olarak da tanımlanabilir. Etik bir yönüyle değerler dünyasının bir parçasıdır. Çünkü iyi ve kötü başta olmak üzere her türlü etik yargılar, birer değer olarak karşımıza çıkmaktadır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Yine öğrencilere ait gizli ve mahrem bilgileri diğer öğrenciler ya da öğretmenlerle paylaşmak, öğrencinin ya da ailesinin özel yaşamına karşı saygı göstermemek de

Bu bağlamda Türkiye’de Millî Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı 2010 yılında valiliklere ve tüm ilk ve orta dereceli okullara; 2010 2011 Eğitim

Bu gözlem, öğrencinin kendi değerlerin farkına varması için kullanılabileceği gibi Fen ve Teknoloji dersi için de kullanılabilir.. Öğrenciler hayvanları

Öğrenciler cevaplarını yazdıktan sonra seçimlerinden emin olmalarına yardımcı olmak için aşağıdaki maddeler tahtaya yazılır ve öğrencilerin bu maddeleri okuduktan

Doğanay (2006)‘ a göre eğitim programlarında değerlerin nasıl kazandırılacağının açık ve net olarak belirtilmemiş olması, okulda değer eğitiminin

Diğer taraftan değer açıklama yaklaşımının bir amacı da, öğrencilerin sahip oldukları değerlerin farkına varmalarını sağlamak, bu değerleri tanımlamak,

Değer analizi yaklaşımı, ahlaki gelişim yaklaşımında sunulan kişisel ahlaki ikilemlerden ziyade, temel sosyal değerler üzerine odaklanır (Huitt, 2004:.. Değer

tir. Pratik ve teorik etik karşılıklı etkilerle birbirine bağlı olduğundan Etiği birbirinden ayırmak yerine, bir bütün olarak ele almak doğrudur. Buna karşılık iyi