• Sonuç bulunamadı

Konaklama İşletmelerinde Finansal Yönetim

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Konaklama İşletmelerinde Finansal Yönetim"

Copied!
15
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Konaklama İşletmelerinde Finansal Yönetim

(2)

Öğrenme Hedefleri

Bu üniteyi tamamladığınızda,

• Finansal yönetimin işletmeler için önemi,

• Finansal yönetime ilişkin yatırımve finansman kararlarının alınma süreci,

• Konaklama işletmelerinin finansal yönetimde değerinin belirlenmesinde etkisi olan faktörler,

• Konaklama işletmelerin finansal yönetimin ne şekilde örgütlendiği konularında bilgi sahibi olacaksınız.

(3)

Finansal Yönetime Giriş

Finans, işletmenin gereksinim duyduğu fonların en uygun koşullarda ele geçirilmesi ve ele geçirilen fonların en etkin kullanımını sağlamaktır.

Geçmiş dönemlerde finansın temel fonksiyonlarından olan fon temini daha fazla öneme sahip

bulunmakla birlikte, günümüzde fonların kullanımı daha fazla önem kazanmak suretiyle gündeme gelmiş bulunmaktadır. Öte yandan bilgisayar teknolojisinde ortaya çıkan gelişmeler ve

küreselleşme sonucunda finans türlerinde bazı değişiklikler ortaya çıkmış olup, yeni uzmanlık alanları yaratılmıştır. Dünyadaki finans piyasaları arasındaki hızlı etkileşim en son olarak 2008 yılında kendisini göstermiş ve ABD’nin finans piyasalarında ortaya çıkan sorunlar nedeniyle

küresel bir krize dönüşmüştür. Söz konusu krizin dünyada yaratmış olduğu sonuçlardan ülkemiz de etkilenmiştir.

Dünya genelinde ya da ülkeler bazında uygulanan ekonomi politikaları sonucu ortaya çıkan bu dalgalanmalarla, ülkelerin üretimleri ve ulusal gelirleri azalma ya da artış göstermekte ve bu değişikliklerde doğal olarak turizm sektörünü doğrudan ve dolaylı olarak etkilemektedir.

(4)

Ekonomik dalgalanmada genişleme dönemlerinde; diğer bir deyişle dünya genelinde daha fazla mal ve hizmet üretiminin ve bu sayede daha fazla gelirin elde edildiği

dönemlerde, dünyadaki genel turizm hareketlerinin artış gösterdiği, ekonomilerin genel durgunluğa (resesyon) girdiği dönemlerde; yani ekonomik konjonktürün olumsuz olduğu dönemlerde ise turizmin gelişme hızının yavaşladığı gözlenmektedir.

Ülkeler, ekonomik krizin etkilerini en aza indirmek ya da krizi fırsata çevirebilmek için sahip oldukları olanakları değerlendirmeleri ve planlı bir şekilde hareket etmeleri gerekmektedir.

Dünya genelinde 2009 yılı itibariyle turist sayısı 2008 yılına göre % 4.3, turizm gelirleri ise % 6 oranında düşüş göstermiştir. Merkezi İspanya’da bulunan Dünya Turizm Örgütü (UNWTO)

2008’deki 920 milyon turiste karşılık, 2009 yılında 880 milyon kişinin seyahat ettiğini açıklamış olup; küresel ekonomik krizin ve H1N1 virüsü salgınının, turizm sektörünün 2009’da en zor

dönemlerinden birini geçirmesine neden olduğunu belirtmiştir.

(5)

Finansal Yönetimin Amacı ve Fonksiyonları

İşletmeler faaliyetlerine başlayabilmeleri, sürdürebilmeleri ve geliştirebilmeleri için finansal varlıklara gereksinim duyarlar. Bu varlıkların belirlenerek bunların elde

edilmesine yönelik fonların sağlanması ve bu fonların yönetimi işlemleri “finansal yönetim”

olarak tanımlanmaktadır.

İşletmelerin büyüyebilmeleri için gereksinim duydukları varlıklar; maddi varlıklar ile maddi olmayan varlıklar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.

Konaklama işletmelerinde maddi varlıklar, otel binası, tesisatlar, demirbaşlar, makineler gibi unsurlardan oluşur. Maddi olmayan varlıklar ise telif hakları, imtiyazlar, markalar vb.dir. İşletmeler, gerek maddi gerekse maddi olmayan varlıkların elde edilebilmesi için fon temin etmek durumundadırlar.

(6)

Konaklama işletmeleri için sabit yatırımların önemi büyük olup, bu işletmelerin aynı zamanda istihdama ağırlık vermesi nedeniyle emek yoğun işletmeler olarak tanımlanmaktadırlar.

İşletmeler faaliyetlerini yürütürken ihtiyaç duydukları sermayeyi elde edebilmek için finansal varlıklara başka bir ifade ile hisse senedi veya tahvil gibi menkul kıymetlere ihtiyaç duyarlar.

Finansal yönetim, işletmelerin fon ihtiyaçlarının karşılanmasının yanı sıra finansal

fonların harcanmasında izlenecek yöntemlerin belirlenmesinde önem kazanmaktadır. Bu bağlamda bahsi geçen fon ihtiyacı için işletmenin iki farklı tercihi olabilir. Bunlardan biri tahvil karşılığı borçlanma, diğeri ise hisse senedi ihraç etmek suretiyle yeni ortaklar

alınmasıdır.

İşletmelerin bünyesinde finansal yönetim işlemleri ile ilgili olarak alınacak kararları aşağıdaki gibi gruplandırmak mümkündür:

1. Yatırım Kararları, 2. Finansman Kararları.

(7)

Yatırım kararları, finansal yönetimde en önemli konulardandır. Bunun nedeni; işletmelerin sahip oldukları kıt kaynakları, muhtelif alternatif kaynaklar arasından seçmek durumunda kalmasıdır.

İşletmeler içinde bulundukları sektörün yapısına ve özelliklerine göre kısa veya uzun vadeli finansal varlıklara yatırım yapmak durumundadırlar. Bu yatırımlardan uzun vadeli

olanlara ilişkin karar süreci “sermaye bütçelemesi” olarak ifade edilmektedir.

Yatırımların uzun vadeli olması durumunda “risk” unsuru önem kazanmaktadır. Öte yandan işletmelerin gerek uzun gerek kısa vadeli yatırım kararlarında yatırıma ilişkin risk ile bu

yatırımdan elde edilecek kâr veya zararın birlikte hesaplanması gerekmektedir. Yatırım kararları sadece getiri sağlayan yatırımlarla ilgili olması zorunluluğu yoktur. Bu kararlar, kullanılmakta olan fonların daha etkin olarak yapılandırılmasına yönelik de olabilir.

Finansman kararları işletmelerin gereksinim duydukları varlıklara yönelik olarak fonların belirlenmesi ve bu fonların nasıl finanse edileceği şeklindedir.

(8)

İşletmeler tahvil ihracı yoluyla borçlanmak ya da hisse senedi ihracı ile öz sermaye sağlayarak gerek duydukları fonları temin edebilirler. Bu yöntemlerden borçlanma tercih edilirse, işletmeler zarar dahi etseler faiz ve anaparayı ödemekle yükümlü bulunmaktadırlar.

Hisse senedi yoluyla finansman tercih edilir ise borçlanmada olduğu gibi herhangi bir şekilde faiz veya anapara ödemesi yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Konaklama işletmeleri, rakiplerini kolayca kopya edemeyecekleri, kendilerine rekabet üstünlükleri kazandıran yatırım kararları ile net nakit akımlarını (getirilerini) arttırabilirler.

Uluslararası tanınmış otel zincirlerinin rekabet üstünlükleri arasında; marka imajları, yönetim teknolojileri alanındaki uzmanlıkları, tutarlı hizmet kaliteleri, global rezervasyon ağları sayılabilir. Patentler, telif hakları ve ticari markalar yasal olarak koruma sağlayan güvenlik unsurlarıdır.

(9)

Dünyaca tanınan otel ve restoran markaları ve sembolleri buna örnek verilebilir. Bu isim ve semboller, olumlu bir imajı temsil etmektedirler ve aynı durumda olmayanlara göre daha fazla müşteriyi çekebilmektedirler.

Rekabet üstünlüğü veren başka bir husus, bir konaklama işletmesinin kendine özgü faaliyetsel ve bölgesel özellikleridir. Kendine özgü faaliyet özelliği, başka restoranların kolayca taklit

edemeyecekleri bir mutfak şefinin yetenekleri veya bir otelin çekiciliğinin kısmen otel binasının tarihi değerine dayanması şeklinde olabilir. Bölge özelliği, aynı zamanda rekabetçi bir ortamda bir konaklama işletmesinin giderlerini etkileyebilir. İşgücü kaynağının bol olduğu bir bölgedeki otelin işgücü maliyetleri, işgücünün kıt olduğu bir yerdeki otellere göre daha az olabilir.

Bir konaklama işletmesinin getirisini arttırabileceği başka bir yol, mevcut sermayesini daha verimli kullanmaktadır. Buna sermaye yoğunluğunu azaltmak da denilmektedir. Sermaye

yoğunluğu, satışlar için gerek duyulan varlık yapısındaki yatırım düzeyi olarak düşünülebilir. Bu ölçüm, bir TL’lik satış için kullanılan varlığın kaç TL olduğu şeklindedir. Konaklama işletmeleri, satışlarını arttırmayan gereksiz fiziksel yatırımlardan kaçınmalıdırlar. Otellerde varlık devir hızı, duran varlık devir hızı, doluluk oranları vb. finansal oranlar, aşırı ve verimsiz yatırımların

belirlenmesinde yararlı olmaktadır. Bir konaklama işletmesinin getirisinde değişkenliğin

azaltılması, diğer koşullar aynı kalmak üzere, işletmenin değerinin artmasına katkıda bulunur.

(10)

Örneğin hafta sonu zayıf iş yapan oteller, hafta sonu için müşterilerine promosyonlar sunabilirler. Bunun için hafta sonu paketleri hazırlanabilir. Ayrıca uzun dönemli

ekonomik durgunluktan endişe eden konaklama şirketleri, sözleşmeler yoluyla iş

anlaşmaları yaparak garantili satışları arttırabilirler. Türkiye’de sahil otelleri, yıl boyunca doluluk garantileri karşılığında yabancı tur operatörlerine yerli müşterilere göre daha

düşük fiyatla satışlar yapmaktadırlar.

Coğrafi çeşitlendirme yoluyla otel zinciri oluşturma da -diğer yararlarının yanında- zincirin toplam nakit akımına istikrar kazandırmaktadır.

Bir diğer finansal karar alanı ise konaklama işletmesinin sermaye yapısıdır. Bu işletmeler optimal sermaye yapısı oluşturarak ortalama sermaye maliyetlerini ve finansman risklerini

düşürebilirler, böylece piyasa değerlerinin yükseltilmesine katkıda bulunabilirler. Büyük oteller zincirlerinin kredi değerlilikleri yüksek olduğundan, bağımsız otellere göre daha elverişli

şartlarda finansman kaynakları bulmaları mümkündür.

(11)

İşletmeler tarafından gerçekleştirilen faaliyetler sonucunda elde edilen kâr paylarının dağıtımı ile ilgili kararlar farklı bir finansman fonksiyonu olarak ayrı bir sınıflandırmaya da tabi

tutulabilmektedir.

Ancak işletmeler tarafından elde edilen kâr paylarının dağıtılıp dağıtılamayacağı veya ne

kadarının dağıtılacağına ilişkin kararlar da “finansman kararları” kapsamında değerlendirilmesi mümkündür.

Finansman kararları alınırken elde edilen kârların dağıtılmayarak işletmenin

yatırımlarının finansmanında kullanılması istenilebilir. Bu tür kararlara ise “oto finansman” kararları denilmektedir.

Finans yöneticileri tarafından kâr dağıtım kararlarının alınmasında, kâr dağıtımı sonucunda işletmede azalan değerlerin yerine kullanılacak ek değerlerin işletmeye maliyetinin de

hesaplanması gerekmektedir. Özetlemek gerekirse işletmede finansmanın önemli

fonksiyonlarından biri olan kâr payı dağıtımı işlemi, kârların ne kadarının işletmede kalacağına ne kadarının ortaklara dağıtılacağına ilişkin önemli bir karardır.

(12)

Konaklama İşletmelerinin Amaçları

İşletmelerin faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi yönünde belirli amaçları bulunmaktadır. Finansal yönetim açısından işletmelerinin amacı ortakların refahını yükseltmek olup, bunun dışında

kalanlar ise aşağıda sayılmaktadır:

• Konaklama işletmelerinde hizmet üretmek suretiyle toplum refahına katkıda bulunmak, • Konaklama işletmelerinin emek yoğun olmaları nedeniyle istihdam seviyesini yükselterek sürekli kılmak,

• İşletmenin sürekliliğinin sağlanması,

• İşletmenin değerinin en yükseğe çıkarılması,

• Kârın maksimizasyonunun sağlaması,

• İşletmenin büyümesi,

• İşletmenin piyasa payının yükselmesi,

• İşletmenin satışlarının ve üretiminin artırılması,

(13)

Yukarıda sayılan işletme amaçları incelendiğinde bunların bir kısmının parasal, bir kısmının ise parasal olmayan amaçlar oldukları görülmektedir. Bunun ötesinde bu amaçların öncelik sırasının belirlenmesi önem taşımaktadır. Öte yandan işletmenin ve ortakların amaçları arasındaki

farklılıklarında göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Ortakların refahının ölçüsü, şirketin hisse senetlerinin değeri ile belirlenmektedir. Ancak şirketin hisse senetleri borsada işlem görmüyor ise, hisse senetlerinin değeri piyasadaki alım satım fiyatları ile değil de tahmini olarak

hesaplanacaktır.

İşletmelerin parasal olmayan amaçları “sosyal amaçlar” olarak tanımlanmakta olup; bu şekilde faaliyette bulunan işletmeler, dernek ve vakıflar gibi kâr amacı taşımayan kurum ve kuruluşlar olarak faaliyette bulunmaktadırlar.

(14)

Hisse senetlerinin fiyatlarında artışların görülmesi işletmeler için önemli bir göstergedir. Öte yandan işletmenin kârının maksimum olması yerine günümüzde işletme değerinin veya pay

sahiplerinin varlıklarının maksimum yapılması görüşü öne çıkmaktadır. Bir işletmenin hisse

senetlerinin fiyatları, işletmenin performasının bir göstergesi olup; ne kadar yüksek ise işletmenin piyasa değerinin o derecede iyi durumda olduğu söylenebilmektedir. Hissedarların varlıklarının yükselmesi finansal kararların alınması sırasında zaman ve risk unsurlarının göz ardı edilmediğini göstermektedir. Buna göre bir işletmedeki finansal kârın riski arttıkça kârlılığının artması; bunun aksi olarak riski azaldıkça da kârlılığın azalması olağanüstü durumlar dışında beklenilen bir

sonuçtur.

(15)

Kaynakça

Doç. Dr. Selda Aydın , Konaklama İşletmelerinde Finansal Yönetim , Ankara 2011, s. 1-192

Referanslar

Benzer Belgeler

Bileşik faiz hesaplanmaları ile basit faiz hesaplamalarında olduğu gibi belirli bir miktar paranın belirli bir süre sonundaki değerini (gelecekteki değerini) hesaplamak

Kısa vadeli borçlar bir yıl veya işletmenin normal faaliyet dönemi içinde vadesi gelen banka kredileri, ödenecek vergi ve fonlar, ortaklara borçlar vb.. gibi hesapları

İşletmelerin bilançolarının aktifinde yer alan kısa vadeli dönen varlıklar ile pasifinde yer alan kısa vadeli yabancı kaynaklar kolaylıkla değişikliklere uğrayabilen

Proforma gelir tablosu, işletmenin tahmin edilen hesap döneminde elde edeceği gelirler ile yapması beklenen giderlerini detaylı olarak gösteren ve söz konusu dönem faaliyetlerinin

İşlemelerin faaliyetlerinin normal şartlar altında devam ederken hazırlanan proforma bilançolar, proforma gelir tabloları, nakit bütçeleri bu işletmeler için olağan

Çözüm: “X” işletmesinin dönen varlıklar toplamı (60.000.-TL) -, kısa vadeli yabancı kaynaklar toplamından (45.000.-TL) büyük olduğu için, net çalışma sermayesinin

Bu finansman politikasında işletmenin sabit (duran) varlıkları ile çalışma sermayesinin sürekli kısmı uzun vadeli yabancı kaynaklarla, çalışma sermayesinin değişen

Nakit ve nakit benzeri varlıkların yönetiminde, finans yöneticileri için karar verirken önemli olabilecek konulardan biri, işletmenin elinde bulunan fonların, nakit varlıklar