Konaklama İşletmelerinde Finansal
Yönetim
İşletmelerin bilançolarının aktifinde yer alan kısa vadeli dönen varlıklar ile pasifinde yer alan kısa vadeli yabancı kaynaklar kolaylıkla değişikliklere uğrayabilen değerler olduğu için işletmelerin sadece likidite oranlarına bakılmak suretiyle yapılacak analizlerin yeterli olmayacağını belirtmek gerekir. Bu nedenle likidite oranları ile yapılan analizler, diğer analiz teknikleri ile
desteklenmelidir.
Cari oranının yüksek olması, işletmenin kısa vadeli borçlarını ödeyebilme gücünün iyi olduğunu göstermektedir. Bu değerin, 1.5 ila 2.0 arasında olmasının işletme için uygun olduğu düşünülmektedir.
Örneğin bir işletmede cari oranın 2 olması, bu işletmenin 1 liralık kısa vadeli borcuna karşılık 2 liralık dönen varlığa sahip olduğu anlamına gelmektedir. Bu oranın konaklama işletmesinin içinde bulunduğu turizm sektörünün ortalamasından düşük olması o işletmenin likidite durumunun kötü olduğu göstermez. Çünkü aynı bölgede faaliyet gösteren iki farklı otel işletmesinin aynı oranlara sahip olması da beklenmemelidir. Öte yandan likidite oranın yüksek olması, kârlılık oranının da yüksek olmasını gerektirmemektedir.
Turizm sektörü ile ilgili olarak ülkemizde konaklama işletmelerinde yapılan bir araştırma sonucunda 1994–2000 yılları itibariyle aşağıdaki tabloda yer alan sonuçlar elde edilmiştir.
Tablo IV: İMKB’de İşlem Gören Konaklama İşletmelerinin Finansal Analizi
1994 1996 1998 2000
Cari Oran 1.39 0.82 2.48 0.96
Likidite Oranı 1.18 0.52 2.17 1.18
Alacak Devir Hızı 25.74 23.45 18.22 9.70
Finansal Kaldıraç 29.27 34.09 36.88 41.27
Kısa Vadeli Borçlar/ Toplam
B. 80.79 72.07 70.01 80.83
Net Kâr Marjı 6.80 -4.74 2.88 6.46
Aktif Karlılık Oranı 5.94 0.91 4.92 5.94
Yapılan araştırmaya göre konaklama işletmelerinde cari oran değerlerinde farklılıklar görülmekte olup; bu oranın piyasa ortalamalarının altında olduğu belirlenmiştir. Bunun nedeni olarak ise,
gelişmekte olan ülkelerde likiditenin yüksek olmaması, sermaye piyasalarının etkin bir işleyişe ulaşamaması gibi faktörler yüzünden işletmelerin daha fazla kısa vadeli yabancı kaynak
kullanmak durumunda kalmaları gösterilmektedir.
Konaklama işletmelerinde finansal analizlerde kullanılan bir diğer likidite oranı ise “nakit oranı”dır. İşletmelerin bilançolarının aktifinde yer alan ve likit derecesi en yüksek olan
değerlerin kullanılması ile hesaplanan bu oran aşağıda yer aldığı şekilde hesaplanmaktadır.
Nakit Oran = Hazır Değerler + Menkul Kıymetler Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar
Hazır değerler; kasa, banka ve nakde eşdeğer varlıklardır. Nakit oranının ortalamanın altında kalması işletmeye nakit sıkıntısı yaratırken; bu oranın büyük olması da işletmeni nakitlerinin iyi planlamadığının göstergesi olmaktadır.
Hazır değerleri 40.000 TL ; menkul değerleri 50.000 TL ve kısa vadeli borçları 45.000 TL olan bir konaklama işletmesinin nakit oranı nedir?
Çözüm:
Likidite oranlarının finansal analizde kullanılması ile ilgili olarak bazı hususların bilinmesi
faydalıdır. İlk olarak, bir konaklama işletmesinin sadece likidite oranına bakılarak o işletme ile ilgili olarak değerlendirme yapılması doğru değildir. Likidite oranlarının, işletmenin finansal analizi için kullanmakta olduğu diğer yöntemlerle desteklenmesi gerekmektedir.
Likidite oranlarının tespitinde kullanılan dönen varlıkların içinde yer alan hesap kalemlerinin özelliklerinin de bilinmesi gerekir. Örneğin bu varlıklar içinde yer alan alacakların senetli olup olmaması, alacakların tahsil edilebilme özellikleri, bu varlıkların likiditelerinin belirlenmesinde önem taşımaktadır.
Faaliyet Oranları
Konaklama işletmelerinde kullanılan faaliyet oranları, işletmelerin varlıklarının verimli olarak kullanımını ölçen bir teknik olarak bilinmektedir.
Konaklama işletmelerinde sıklıkla kullanılan faaliyet oranı “Alacakların Devir Hızı Oranı”dır. Bu oran işletmenin alacaklarını ne kadarlık bir süre içinde tahsil ettiğini
göstermektedir. Başka bir deyişle alacakların bir dönemde kaç defa tahsil edildiğini ifade eder. Alacak devir hızı arttıkça işletmenin likiditesinin artması beklenir ve işletme
sermayesinin alacaklara nispeten az miktarda bağlandığını gösterir. Bunun tersi
durumlarda yani alacak devir hızının azalması durumunda ise işletme sermayesinin büyük bir bölümünün alacaklara tahsis edildiği belirtilir.
A lacak Devir Hızı =Kredili Satışlar Ticari Alacaklar
Konaklama işletmelerinde alacakların devir hızı oranı ile yapılan finansal analizlerde, bu
işletmelerin faaliyette bulundukları dönemlerin özelliklerinin de dikkate alınması gerekmektedir.
Ülkemizdeki konaklama işletmeleri ile ilgili olarak yapılan bir araştırmada Tablo IV’te de yer aldığı üzere, bu işletmelerin alacak devir hızlarının 1994 yılında 25.74 iken izleyen yıllarda
giderek azalma gösterdiğini, 2000 yılında ise 9.70’e düştüğü görülmektedir. Bu durum ülkemizde konaklama işletmelerinde bu yönde bir problem olduğunu göstermekte olup, bu işletmelerin
çalışma (işletme) sermayelerinin alacaklara bağlı olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Bu durum konaklama işletmelerinin finansman yapılarında likidite oranlarının da düşük olması nedeniyle, borçlanma ile ilgili sorunların bulunduğuna işaret etmektedir.
Bir diğer faaliyet oranı ise “Dönen Varlıklar Devir Hızı Oranı”dır. Bu oran, işletmenin
dönen varlıklarının verimliliğini ölçmek için kullanılır. Bu oranın yüksek olması işletmenin dönen varlıklarının işletme ihtiyacından az olduğunu, oranın düşük olması ise işletmenin dönen varlıklarının olması gerekenden fazla olduğunu göstermektedir.
Dönen Varlıklar Devir Hızı Oranı = Net Satışlar
Ortalama Dönen Varlıklar
Duran Varlıklar Devir Hızı Oranı ise, işletmenin duran varlıklarının verimliliğini ölçmek için kullanılmaktadır. Oranın yüksek olması işletmenin duran varlıklarının kapasitelerinin üzerinde kullanıldığı, düşük olması ise işletmenin duran varlıklarının yeterince verimli
kullanılmadığını göstermektedir.
Duran Varlıklar Devir Hızı Oranı = Net Satışlar
Ortalama Duran Varlıklar
Ülkemizde turizm sektörünün özelliği nedeniyle konaklama işletmelerinin yüksek tutarlarda
maddi duran varlıklara sahip oldukları görülmektedir. Bu sektörde toplam varlıkların % 83’ünün duran varlıklardan oluştuğu, duran varlıkların % 72’sinin bina ve demirbaşlardan oluştuğu
belirlenmiştir.21 Bu durum duran varlıklar devir hızı oranında azalmalara yol açmakta olup, diğer sektörlerdeki işletmeler ile karşılaştırıldığında sabit varlıkların daha az etkin kullanıldığını
göstermektedir.
Toplam Varlıkların Devir Hızı, işletmenin dönen ve duran varlıklar toplamının ne kadar etkin kullanıldığını ölçer. Başka bir deyişle her 1 liralık varlığın yaratmış olduğu satışın belirlenmesini sağlar. Bu oranın düşük olması işletmenin varlıklarının verimli bir şekilde kullanılmadığını gösterir.
Toplam Varlık Devir Hızı = Net Satışlar
Ortalama Topam Varlıklar
Kaldıraç Oranları
Kaldıraç oranları, işletmenin kaynak yapısının ve uzun vadeli borç ödeme gücünün ölçülmesine yönelik olarak kullanılan bir finansal analiz tekniğidir. Başka bir deyişle işletmenin öz kaynağının yeterli olup olmadığı, kaynak yapısı içinde borç ve özkaynağın dengesi ve özkaynak olarak
yaratılan fonların hangi çeşit dönen ya da duran varlıklara kullanıldığının ölçülmesine ilişkindir.
Özetlemek gerekirse; kaldıraç oranları, işletmenin uzun vadeli borçlarını ödeme gücünü gösteren oranlardır.
Borç oranı, işletme varlıklarının ne kadarının borçlanma ile karşılandığını göstermektedir.
Toplam Borç Oranı = Toplam Yabancı Kaynaklar Pasif Toplamı
Toplam yabancı kaynaklar, işletmenin kısa ve uzun vadeli olmak üzere borçlarının tamamı göstermektedir.
İşletmeler ihtiyaç duydukları fonları özkaynaklarından veya yabancı kaynaklardan sağlarlar.
İşletmenin yabancı kaynaklara yüksek tutarlarda gerek duyması halinde, faiz denilen finansman giderlerinin karşılanması ve anaparanın geri ödenmesinde sıkıntılar ortaya çıkabilir.
Ülkemizdeki konaklama işletmelerinde Tablo IV’te de olduğu gibi 1994–2000 yılları arasında finansal kaldıraç oranlarının % 29.27’lerden %41.27’lere yükseldiği görülmektedir. Bu durum, konaklama işletmelerinin toplam varlıklar içerisinde kısa ve uzun vadeli yabancı kaynakların tutarının giderek yükseldiğine işaret etmekte olup; finansal açıdan olumsuz bir görünüm
yarattığını ifade etmek mümkündür.
Turizm sektöründe konaklama işletmelerinin varlıklarının finansman sürecinde kısa vadeli
çözümlere başvurulması ve uzun vadeli sürekli finansman açıklarının oluşmasının gerçek nedeni, bu işletmelerdeki özkaynak yetersizliğidir.
Toplam borçların özsermayeye oranlaması ile belirlenen Borç– Özsermaye oranı, finansal analizde önemli yöntemlerden biridir.
Borç-Özsermaye Oranı = Toplam Yabancı Kaynaklar Toplam Özsermaye
Bu oranın yüksek olması, işletmenin önemli ölçüde borçlanmaya ilişkin faiz giderleri ile karşı karşıya bulunduğunu ifade etmektedir. Borç–Özsermaye oranı, borç oranı ile benzerlik
göstermekte ve işletmelerin sahipleri ile işletmeye dışarıdan kredi verenler tarafından finanse edilen miktarlar arasındaki ilişkiyi göstermektedir.
Ülkemizde özsermaye sağlamanın güçlülüğü ve yüksek oranlı enflasyon nedeniyle, bu oranın birden büyük olması normal karşılanabilir.
Borçlar/özsermaye oranın yüksekliği, bir yandan riski artırırken, öte yandan koşulların elverişli olması durumunda, finansal kaldıracın olumlu etkisi nedeniyle özsermaye
sahiplerinin kârlılığını arttırabilir.
Faiz Karşılama Oranı
İşletmenin gerek duymuş oldukları yabancı kaynaklara başvurmanın en önemli sonucu, işletme tarafından ödenmesi gereken bir finansman gideri olarak da ifade edilen faiz yükümlülüğüdür.
Faiz karşılama oranı, işletmelerin yabancı kaynaklar için ödedikleri faiz ve komisyon giderleri ile elde ettikleri kârlar arasındaki ilişkiyi ölçmektedir.
Faiz Karşılama Oranı = Faiz ve Vergi Öncesi Kar Faiz
Kârlılık Oranları
Kârlılık oranları, bir işletmenin finansal yönetimdeki başarıyı belirleyen yatırım ve finansman kararlarının işletme açısından elde edilen sonuçlarını değerlendirmek için kullanılan bir
yöntemdir.
İşletme tarafından gerçekleştirilen faaliyetler sonucunda elde edilen kârın analiz edilmesinde göz önüne alınması gereken bazı faktörler bulunmaktadır.
Bu faktörler aşağıdaki gibidir:
• Sermayenin alternatif getirisi,
• Ulusal ve uluslararası düzeyde ekonomilerde yaşanan her türlü gelişmeler (Örneğin küresel kriz), • Turizm sektöründe bulunan diğer konaklama işletmelerin kârlılıkları,
• İşletmenin geçmiş yıllarda elde etmiş olduğu kârlar,
• İşletmenin geleceğe yönelik kâr hedefleri,
• Turizm sektöründe uluslararası düzeyde oluşan rekabet şartları,
• Turizm sektöründe sağlanan teşvikler ve kredi olanakları.
Konaklama işletmelerinin belirli bir yıl itibariyle elde etmiş olduğu kârların miktarından çok, bu sonucun bir şekilde turizm sektörünü etkileyen ve yukarıda sayılanlar da dâhil olmak üzere
birçok faktör ile birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Örneğin uluslararası düzeyde ortaya çıkan finansal krizlerin konaklama işletmelerinin kârlılıkları üzerinde (ekonomide diğer
işletmelerde de olduğu gibi) olumsuz etkiler yaratması kaçınılmaz bir sonuçtur.
Kârlılık; işletmelerin satışları, özsermayesi ya da varlıkları itibariyle hesaplanabilir.
Net kâr marjı, işletmelerin faaliyetlerinin değerlendirilmesinde kullanılan bir kârlılık oranıdır.
Net Kar Marjı = Net Kar Net Satışlar
Bu oran ile işletmenin yapmış olduğu her birimlik satıştan ne kadar kâr elde edeceği
belirlenmektedir. Bir işletmede net kâr marjının yüksek olması söz konusu işletmenin kârlılık
durumunun iyi olduğunun bir göstergesidir. Başka bir ifade ile işletmenin elde etmiş olduğu satış gelirlerinden kâr edilmektedir.
Kârlılığın belirlenmesinde kullanılan bir başka yöntem ise yatırımlarla ilgilidir.
Yatırımlarla ilgili kârlılık oranları, işletmenin elde ettiği kâr ile kullanılan kaynaklar arasındaki ilişkiyi göstermektedir.
Özsermaye Karlılığı = Net Kar Özsermaye
Özsermaye kârlılığı oranı ile ortakların işletmeye getirmiş oldukları sermaye üzerinden elde edilen kâr belirlenmektedir.
Borsa Performans Oranları
Fiyat Kazanç Oranı, hisse senedinin borsa değerinin, hisse basına gelire oranlaması ile hesaplanır.
Fiyat Kazanç Oranı = Hisse Başı Pazar Fiyatı Hisse Başı Kazanç
Fiyat kazanç oranı, işletmenin riski ile bağlantılı olup, işletmenin riskine ne kadar azalırsa o oranda yükselir.
Piyasa–Defter Değeri Oranı ise, işletmenin borsa değerinin işletmenin özkaynaklarının kaç katı olduğunu göstermekte olup; işletmenin verimi arttıkça söz konusu oran da
artmaktadır.
P iyasa-Defter Değeri Oranı = Hisse Başı Piyasa Değeri Hisse Başı Defter Değeri
Oran analizinde kullanılan yöntemler oldukça farklı özelliklere sahip olup; her bir oranın işletmenin finansal analizinde ayrı bir önemi bulunmaktadır.
Oran analizi yaparken dikkat edilmesi gereken nokta, finansal sonuçlara varabilmek için
kullanılacak tekniklerin mutlaka birden fazla olmasıdır. Ancak bu şekilde işletme için yararlı olacak değerlendirmelerin yapılması mümkün bulunmaktadır.
Dikey Yüzdeler Yöntemi ile Analiz
Dikey Analiz olarak da tanımlanan bu yöntem, finansal tablolarda (bilanço ve gelir tablosu) yer alan her bir kalemin toplam olarak veya grup içindeki oransal büyüklüğünün analiz
edilmesi esasına dayanmaktadır. Bu yöntemde gelir tablosu ya da bilançoda bulunan her kalemin ait olduğu grup veya genel toplam 100 olarak kabul edilir ve her kalemin toplam içindeki yüzdesi hesaplanır.
Örneğin bir konaklama işletmesinin bilançosunda işletmenin aktif toplamı 925 birim iken dönen varlıklar içinde yer alan bankaların 225 birim olması durumunda; toplam aktifler içinde bir
değerleme yapılacak ise bankanın yüzde olarak değeri 24.32 (=225/925) olacaktır. Bu yöntemde, banka kaleminin toplam aktifler içinde nispi önemi bulunmaktadır. Bu hesaplama, banka
hesabının sadece dönen varlıklar içindeki nispi öneminin hesaplanmasına yönelik olarak da yapılması mümkündür.
Konaklama işletmelerinin emek yoğun işletmeler olması nedeniyle bu işletmelerde işçilik giderlerinin satışlara oranlanması suretiyle, işçilik verimliliğinin belirlenmesi için yapılan analizlere sıklıkla rastlanılmaktadır. Buna göre,
Ücret Verimliliği (%) = Ücret Giderleri Toplam Satışlar
Bu şekilde yapılacak hesaplamalar sonucunda elde edilecek oranların ve bu oranlardaki
değişmelerin izlenmesi, konaklama işletmeleri için önemlidir. Örneğin söz konusu oranının geçmiş yılda % 50 iken, cari yılda % 40’a düşmesi durumunda, yapılacak analizde bunun nedenlerinin araştırılması gerekmektedir. Bu düşüşün nedeni işçilik verimliliğindeki artıştan
kaynaklanabileceği gibi, sadece satış hacminde herhangi bir değişme olmadığı halde ekonomide yaşanan gelişmeler sonucunda meydana gelmiş de olabilir. Bunun dışında daha az kalifiye
personelin çalıştırılması durumunda elde edilecek sonuçların değişmesi gibi durumların dikkate alınması gerekmektedir.
İşçilik giderleri ile yapılacak yüzde analizinde konaklama işletmelerinde bulunan farklı
departmanlar (odalar, yiyecek, resepsiyon gibi) itibarıyla oranlar hesaplanmalı ve bu şekilde her departman için oluşturulan işçilik gideri, o departmanda elde edilen gelire oranlanmak suretiyle belirlenmelidir. Bu durumda departmanlar itibariyle işçilik verimliliklerinin karşılaştırılması sağlanmış olur.
Dikey Yüzdeler Yöntemi, konaklama işletmelerini içinde bulunduğu turizm sektöründe yer alan diğer işletmeler ile karışlaştırma yapılmasına olanak vermesi yönü ile de faydalı bir yöntemdir. Konaklama işletmelerine ait turizm sektörü ortalamalarının bulunması,
işletmeler arası karşılaştırmalar yapılmasına olanak vermektedir. Bir işletmenin, sektörel ortalama değerlerin üzerinde ve altında bulunması nedenlerinin araştırılmasını
gerektirmektedir. Bu tür analizlerin diğer finansal analiz teknikleri ile desteklenmesi, bu işletmeleri daha sağlıklı sonuçlara götürecektir.
Karşılaştırma Yöntemi ile Analiz
Karşılaştırma yöntemi ile analizde bir konaklama işletmenin en az iki dönemine ilişkin finansal tablolarının (bilanço ve gelir tablosu olmak üzere) zaman içinde göstermiş olduğu değişiklerinin değerlendirilmesi yapılmaktadır. Bu değişiklikler yüzde olarak veya mutlak değerleri ile
karşılaştırılmaktadır.
Karşılaştırma yönteminde birden fazla dönemde oluşan değişikliklerin izlenebilmesi için bu
dönemlerden birinin esas alınması gerekmektedir. Belirlenen bu döneme göre oluşan değişiklikler izlenmelidir.
Karşılaştırma yönetim ile analizde işletmenin finansal tablolarında oluşan değişmeler yine işletmenin kendisi ile karşılaştırılmakta olup; turizm
sektöründe faaliyet gösteren diğer işletmelerin durumu göz önüne alınmamaktadır.
Analiz sonucunda, değişiklik gösteren finansal tablo kalemlerinin nedenleri araştırılmalıdır.
Eğilim (Trend) Yöntemi ile Analiz
İşletmelerin finansal tablolarındaki değişimleri izleyebilmek ve bu yönde oluşan trendini belirleyebilmek için, karşılaştırma yönetim ile yapılan analizden daha uzun süreli olarak
yapılacak bir analize gerek bulunmaktadır. İşletmelerin 5 ila 10 yıllık dönemleri kapsayan bir zaman içinde değerlendirilmesine olanak sağlayan analiz yöntemi, “eğilim (trend) yöntemi”dir.
Eğilim (trend) yöntemi, birbirini takip eden dönemlere ait finansal tablolarda yer alan hesap kalemlerinin esas alınan bir yıldaki finansal tablodaki değerlerine göre göstermiş olduğu değişikliklerin (artış veya azalışların), yüzde olarak hesaplanması esasına dayanmaktadır:
Bu yöntemde değişikliklerin izleneceği (baz olarak alınan) yılın seçiminin önemli olduğu ifade etmek gerekmektedir. Çünkü herhangi bir şekilde bu yılın doğru olarak seçilmemesi durumunda bu yöntemden elden edilecek sonuçlar son derece olumsuz olarak etkilenebilir. Örneğin salgın bir hastalığın olduğu bir yılın baz yıl olarak alınması durumunda, bunun sonucunun turizm
gelirlerinde azalış yaratacağından bu şekilde yapılan bir trend analizinde anlamlı sonuçlar alınması beklenmemelidir.
Konaklama işletmelerinde uygulanacak eğilim yönteminde, finansal tablolarda oluşan
değişim oranlarının ne olduğu değil, bu oranların zaman içinde göstermiş olduğu trendler ile turizm sektöründe yer alan diğer işletmelerin oranlarına bakılması önemlidir. Turizm sektöründe yer alan işletmeler itibariyle oluşan oranların eğilimi ile karşılaştırma
yapılmalıdır.
Turizm sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin trend analizlerinde kullanılabilecek finansal tablo kalemlerinden, maddi duran varlıklar ile satışlar veya özkaynakların karşılaştırılması önemlidir. Çünkü bu işletmelerde sabit varlıklar, toplam aktif varlıkları içinde büyük bir paya
sahip bulunmaktadır. Yine konaklama işletmelerinin emek yoğun işletmeler olması nedeniyle kâr ile faaliyet giderlerinin özellikle de işçilik giderlerinin trendlerinin izlenmesi faydalı olacaktır.